onedio
Erdoğan: 'Belli ki CHP de Artık Haşhaş Almaya Başladı'
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’nun Genel Kurul'unda 'Bazı müjdeleri burada açıklamanın daha uygun olacağına karar verdim' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ardından AK Parti'nin grup toplantısında konuştu.İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:BURADAN MÜJDELERİ VERİYORUMDün sabah Afganistan’da bir bombalı saldırı neticesinde hayatını kaybeden üç vatandaşımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yakınlarımızın milletimizin başı sağ olsun diyorum. yaralanan vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Gerek şirketlerimiz gerek çalışanlarımız askerlerimiz Afganistan’da sadece ama sadece barışı tesis etmek için orada bulunuyorlar. Yapılan saldırının ciddiyetle soruşturulmasının ve önlemlerinin alınmasının takipçisi olacağız.Pazar günü yani 1 Haziran’da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13’nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı’da daha önce BDP’nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova’da ise bizim AK Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova’da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde AK Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.'MHP VARLIĞINI İNKAR ETTİ'AK Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP’nin oyu bir puan, BDP’nin 2,3 puan arttı. MHP’nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı’da AK Parti’ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti’ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart’ta CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti’nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart’ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti’nin yüzde 43’tü.Biz Ağrı ve Yalova’daki sonucu analiz ettik ediyoruz. Ancak bu mikro düzeydeki seçimin hem CHP hem MHP için çok önemli yeni dersler verdiğini ama her iki partinin de ibretlik dersler almasını özellikle tavsiye ederiz, bunu fark etmediklerini de görüyoruz. MHP bir kez daha varlığını siyasetini inkar etti. 1 Haziran seçimlerinde MHP’nin esamesi okunmadı. MHP 1 Haziran’da vazifesini benimsemiş halde kimliğini CHP’ye teslim etmiş oldu. CHP sadece Yalova üzerinden kendisi için başarı tablosu çıkartmaya çalışırken bugün de genel manzarayı görmekten kaçınıyor.Doğu’da BDP karşısında AK Parti’den başka parti var mı? Yok. AK Parti’nin karşısında da BDP’den başka parti yok. CHP siyaseti 780 bin kilometrekarede yapmıyor, MHP de yapmıyor. Kendileri için uygun vilayetler, uygun ilçeler aramak suretiyle siyaseti böyle sürdürmek istiyorlar. Bunun adı demokratik bir mücadeleyi ülkeye yaymak değildir, ya ben burada yapabilirim, başka yerde buna gücüm yetiyor, vaka budur.Türkiye’nin her tarafında AK Parti var. buna karşılık MHP ve CHP’nin toplam oyları bile AK Parti’ye yetişemiyor. 1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir sonuç olacaksa, ortaya çıkan sonuç çatının bir kez daha uçtuğudur çöktüğüdür.Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP’yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir. 2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP pensilvanya’nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim, CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye’nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye’nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. bunların yanında yer alan AK Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun?Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari’de türk bayraklarını sallayamayan, Ankara’da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP’li nasıl olur da İstanbul’da duvarlara “Zülüm 1453’te başladı” diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara’da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?'GEZİ'NİN YIL DÖNÜMÜNDE YİNE CHP VARDI'Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. CHP ve o marjinal terör örgütlerinin çağrısına rağmen karanlık senaryo devreye sokulamadı. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki gezi’de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul’un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar.Bir tane o CNN’nin dalvakuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Niye? Ülkemi karıştırmak için. Şimdi de suçüstü yakalandı. Bunların böyle hani özgür tarafsız bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli, bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar.CNN INTERNATIONAL MUHABİRİ GÖZALTINA ALINDI“AVUÇLARINI YALADILAR”Pensilvanya’dan kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar gazetelerini TV’lerini Twitter’daki maskeli korkaklarını görevlendirenler de onlar da avuçlarını yaladılar. Gezi olaylarının yıl dönümünde, nefret dilini faşizmin İslamafobinin dilini kullananlar avucunu yaladılar. Biz bunları konuşunda, bu başbakan çok gerilimci. Sokakta polisime kurşun sıkacak, polisimi yakacak. Bir tanesi hayati tehlike içinde. Bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı, öldür vur yarala. Bunun için her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi?“BİR GRUP TOPLANTIMIZDA BUNLARI YAYINLAMAK İSTİYORUM”Geçenlerde bu ne sabırdır dedim diye, beyefendiler rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen bunu git de ABD’de yap bakalım. Git İngiltere’de İspanya’da yap bakalım. Sizlere de şöyle özellikle bazı çekimleri göstermek istiyorum. Bunları bir göreceksiniz nerede ne nasıl yapılıyor görmek lazım. Sürekli olarak bizim güvenlik güçlerimizi bu işlerde tahrik unsuru olarak hedef haline getirenler dünyada neyin nasıl yapıldığını görmeleri lazım. Onun için herhalde bir grup toplantımızda da buradan bunları özellikle yayınlamak istiyorum.“HEDEFİN NE OLDUĞUNU BİZLER DE AZİZ MİLLETİMİZ DE GÖRDÜK”Cumartesi günü beklenenin gerçekleşmeyeceği, isyan ve çatışma çağrılarının karşılık bulamayacağı zaten çok net biçimde görülüyordu. Bir yıl önce Ak Parti’ye, milletin iktidarına karşı o malum çevreler ellerindeki imkanları seferber etmişlerdi. Hatırlayın her yerden taarruz ettiler medya sosyal medya yazarlar, sözüm ona aydınlar, sözüm ona sanatçılar taarruz ettiler. Bu taarruzun içerisinde hepsi yer aldılar. İş dünyası, iş veren örgütleri yer aldılar. Başta CHP olmak üzere, milletten umudunu kesmiş siyasi partiler bu taarruzun içinde yer aldılar. Bu şiddet ve Vandalizm gösterileri dünyaya çevre protestosu gibi sunuluyordu. Hedefin ne olduğunu bizler de aziz milletimiz de gördük.Bir tane sanatçı müsveddesi şunu söylüyordu “hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı”“DUVARLARA YAZDIKLARI YAZILAR UNUTULAMAZ”Camiye girerek orada her türlü, bizim cami adabımızın aksine, orada her türlü bira şişelerine varıncaya kadar, ayakkabılarıyla camiye girenleri nasipsiz olarak savunanlar var. hemen ilerisinde dozerle yaya kaldırımlarını söktüler. Biraz ileri gittiler başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar tamamıyla küfürname. Kendi kişiliklerini ortaya koydular.Başbakan bunları savunsun, başbakan gerilimci. Bunları söylemeyecek miyiz? Bunları millete tanıtmayacak mıyız? Yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki, bir kapıdan alıyor oradan bırakıyor. Neymiş? Yasalar buna müsait değilmiş. Bütün bunları bu şekilde uygularsanız o zaman tabi ki bunlarla mücadele zorlaşır.Anadolu ve Trakya’nın iktidarda olmasını hazmedemeyenler sokağı kullanarak kendilerine göre darbe gerçekleştirmek istiyorlar.“SADECE SANDIKTIR…”Adama sorarlar demokrasi sandık değilse ne? Bunu bana anlat derler. Ha o zaman şurada gidersin. Dağda eli silahlı olanlarla mezrayı basarsın, dersin ki bak her ne kadar sandık önüne getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir bak silahımız ensemizdedir. Buna mı evet diyeceğiz? Sadece sandık değil diyenlerin dediği budur. Sadece sandıktır, halkın iradesini birileri ipotek alma girişimine girmesin.“KAN VARSA SİZİN OLDUĞUNUZ YERDE VAR”Şu anda bakıyorsunuz Ağrı’da belediye başkanı seçilen kişi “devlet terörü” diyor. Ağrı’da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bak ya. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçilen birisisin. Kan varsa sizin olduğunuz yerde var.  Bak Diyarbakır’da ağlayan annelerin, belediye başkanlığı önünde oturmalarına tahammül edemediniz.“KÖPÜKLE ORALARI YIKAMA BAHANESİYLE KOVDUNUZ”Bunu neyle izah edeceksiniz? Oradan kaldırdınız. Devamlı TOMA’lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz. Orada sizler köpükle oraları yıkama bahanesiyle kovdunuz. Orta refüje soktular, yol düzenlemesi yapacaklarmış. Tehdide başladılar. Dediler ki çocukları halledeceğiz, bize bu kadar müsaade. AK Parti olarak bunun takipçisi olmaya mecburuz.Hadi bakalım, şu anda da bu çocukları getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz.“PİKNİĞE GÖTÜRÜYORUZ DİYEREK DAĞA GÖTÜRÜYORSUN”Dedim ya B planı C planı devreye girecektir. Şu anda Hür Demokrat Partili milletvekillerinin bu işin yakın takipçisi olarak bu süreci kendilerinin çözme sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir tarafta çözüm süreci diyeceksin sonra engellemenin mücadelesini vereceksin. Bir tarafta barış barış barış diyeceksin. Biz olmazsak kan olur burada, lafa bak ya. Barış barış diyorsun yavruları analarından alıp pikniğe götürüyoruz diyerek dağa götürüyorsun. Bu nasıl barış? Bazıları taciz bu nasıl barış? On binlerce insanın katili sizsiniz, bu terör örgütü. Bunları görmeyecek miyiz? Sürekli aşağıladıkları tepeden baktıkları köylülerin insafı ve vicdanı olanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. Bir şekilde buna son vermek istiyorlardı. Sokak eylemleriyle başarabileceklerini zannettiler.Sermayeleriyle kontrol ettikleri hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek başarabileceklerini zannettiler.“BAK SİZİN BU YAPAMADIKLARINIZI AK PARTİ YAPTI”İşte o günlerde bizler de meydanlara çıktık. Beş şehrimize milli irade mitingleri yaptık. Halk akın akın meydanlara koştu. Zaman zaman bunların yazarları yorumcuları şöyle söylüyorlardı “Taksim meydanına iki milyon insan geldi” ya bunlar saymayı bilmiyor ya bunlar Taksim meydanına ne kadar insan alınabilir bunu bilmiyor. Debreli hikayesini de bilmiyorlar tabi. Sürekli olarak atıyorlar. Tabi bunların Yenikapı’yı niye kabullenmedikleri, niye gelmedikleri ortaya çıkıyor veya Küçükyalı Maltepe’deki meydana niye gelmedikleri ortaya çıkıyor. Çünkü oraya geldiklerinde o zaman her şey meydana çıkacak. Bunlar bir şeyi hala öğrenemediler. Elinizde sopayla molotofla değil nefret söylemiyle değil büyük bir sabırla meydanlara gelin. Bak sizin bu yapamadıklarınızı AK Parti yaptı. AK Partili seçmenin elinde ne Molotof ne sopa vardı.“CHP MEDYASI HER GÜN YALAN HABERLERLE GENÇLERİ TAHRİK EDİYOR”Yakın tarihten şu hadiseyi hatırlatmak istiyorum. 1960 yılı Nisan ayı. İstanbul ve Ankara’da üniversite öğrencileri gösteriler yapıyorlar. CHP tıpkı bugün olduğu gibi tahrik ediyor. CHP medyası her gün yalan haberlerle gençleri tahrik ediyor. Yüzlerce öğrencinin öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirdiği iddiası CHP tarafından dillendiriliyor. Merhum Necip Fazıl Adnan Menderes’i ziyaret ediyor. Necip Fazıl, Menderes’e gerekli tedbirleri almasını tavsiye ediyor. Merhum Menderes ise mevcut tavrını sürdürmeyi tercih ediyor.“BU TEHDİDE SESSİZ KALMADIK”Biz geçen yıl gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında Menderes gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık. Mısır’da yaşananların, Ukrayna’da yaşananların Türkiye’de yaşanmasına izin vermedik. Sokakları vandallara milli iradeyi de CHP’ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldikleri gibi gitmelerini sağladık.“BU FEZLEKELER YOK EDİLMEK İSTENDİ”Sokak eylemleriyle ihtilal yapamayanlar, 17 ve 25 Aralık’ta bir başka darbe senaryosunu uygulamaya koydular. Orada da dik durduk taviz vermedik. Daha önce de ifade ettim darbe girişimleri için fezlekede, bunu inkar ediyor paralel yapının paralel yayın organları. Dönemin başbakanı ifadeleri geçiyor. Tam ifade şu “suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan” aynı şekilde bakanlarımızdan da örgüt üyesi olarak bahsediliyor. Bu fezlekeler yok edilmek istendi. Silinmiş dosyalar kurtarıldı. Bu fezleke büyük oranda ortaya çıkarıldı.“ŞU ANDA İNLERİNE GİRDİK”Şimdi paralel medya, başına gelecekleri önceden bildikleri için, rezilliğin farkında olmak için bunların düzmece olduğu için kampanya başlattı. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ortaya çok vahim belgeler deliller çıkıyor. Yaptıklarının hesabını vermeye başlayacaklar. İnlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik. Bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak.Dün dört CHP’li milletvekili basın toplantısı düzenlediler. Son derece ilginç. CHP, MHP ile birlikte Pensilvanya’nın siyasi taşeronluğu üstlenmişti. Pensilvanya tapeleri yaptığı montajları servis edecek, yargı ve emniyetteki maşalarıyla hükümeti devirecekti, MHP ve CHP buna destek verecek. AK Parti gidince CHP MHP iktidara oturacaklardı. Pensilvanya kapı kapı dolaşarak CHP’ye MHP’ye BDP’ye oy istediler. Ama en çok CHP’ye çalıştılar. CHP genel müdürü, eline tutuşturulan malzemeyi salladı durdu.“YARGI ÖNÜNDE HESABINI ELBETTE SORACAĞIZ”Zaten dünyada hep söylüyorum ya, bunun kadar yalanı maharetli kullanan ikinci bir kişi bulamazsınız. Ve yalanı kullanırken de yüzü filan kızarmaz ha gülerek bunu söyler. Bunlar hep birlikte tarihi nitelikte bir işbirliği gerçekleştirdiler. Ellerine hiçbir şey geçmedi. 30 Mart’ta millet gereken cevabı verdi. Tabi CHP’de bunun hesabı soruluyor.CHP’de bu sorgulamadan kurtulmak için farklı gündemlere sarılıyor. Kendisini temize çıkartmaya çalışıyor. Kamuoyunda Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. Yeni dostları yol arkadaşları olan Pensilvanya örgütüne en küçük bir eleştiri yok. Bütün sorumluğu hükümete Genelkurmay’a Yargıtay’a yıkma peşindeler. Genelkurmay başkanına hakaret ettiler. CHP de artık haşhaş almaya başlamış. Yeni yol arkadaşlarına çok hızlı uyum sağladılar. Genelkurmay başkanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Dava açacaklarını ifade ettik. Biz de bunun peşini bırakmayacağız. Yargı önünde hesabını elbette soracağız. Ama bir temel ilkeyi hatırlatmak isterim. Biz bu davanın hakimi savcısı da değiliz. Bizden hukuka müdahale etmemizi bekliyorlarsa daha çok beklerler.“BU, TAVŞANA KAÇ DEMEK TAZIYA TUT DEMEK”Pensilvanya ile ilişkilerinin üzerini örtemezler. Bu tavşana kaç demek tazıya tut demek, tazı bunu tutmayacaktır. Bize bunu yutturamazlar. Balyoz davası sanıklarının, sanık yakınlarının duygularını istismar etmekten de CHP vazgeçsin.Geçen hafta grup toplantımızda, Türkiye’nin hangi yapay sorunlarla meşgul edildiğini aktarma fırsatım olmuştu. Yüz yıldır Kürt ve Alevi kardeşlerimizin sorunları Türkiye’yi yavaşlatmak, kalkınmasını, ilerlemesini güçlü bir devlet olmasını engellemek amacıyla kullanıldı. İç huzurumuzu yaralamak adına bu sorunları sıcak tutuldu. Türkiye ne zaman güçlendiyse bu sorunlar gündeme taşındı. Terörle çatışmayla sokak eylemleriyle Türkiye’nin enerjisi bu sorunlar üzerinden heba edildi. Bütün engelleri aşarak tuzakları aşarak bugünlere geldik.“ZOR BİR YIL GERİDE KALDI”Türkiye bir yıl önce Mayıs ayında tarihinin en büyük ekonomik başarılarını konuşuyordu. Ardından Gezi eylemleri başlatıldı, 17, 25 Aralık darbe girişimiyle ağır bir darbe indirmek istediler. Tüm bunları basiretle geride bıraktık. 2013 yılının mayıs ayı gibi 2014 yılının mayıs ayını başarılarla tamamladık. 93 bini aşan İstanbul borsası 60 binlere kadar gerilemişti. Şu anda borsa toparlandı 79 bin seviyesini aştı. MB rezervimiz, geçen Mayıs’ta 135 milyar dolara ulaşmıştı. Şu anda yeniden 131 milyar dolar seviyesine ulaştı. İhracatta Mayıs ayında yine tüm zamanların rekorunu elde ettik. Geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 5,8 oranında arttı ve 13 milyar 412 milyon dolar oldu. Bu cumhuriyet tarihinin rekorudur. Geriye dönük 12 aylık ihracatımız da 156 milyar doları aştı, bu da cumhuriyet tarihimizin en büyük rakamı. Zor bir yıl geride kaldı, eylemler darbe girişimleri geride kaldı.“TÜRKİYE’YE BİR YIL KAYBETTİRDİ”Artık bu ilerlemenin sekteye uğramasına tahammül edemeyiz. Yapay sorunlar üzerinden ağır bedeller ödemesinden müsaade edemeyiz. Gezi olayları 17-25 aralık darbe girişimleri Türkiye’ye bir yıl kaybettirdi. Mesaimizin bir kısmını işte bu huzur ortamını bozmak isteyenlerle mücadeleye sarf etmek zorunda kaldık.“ŞİDDET HİÇBİR MESELENİN ÇÖZÜM ARACI DEĞİL”Bizim 77 milyon olarak gece gündüz çalışıp reformu yapıp, 2023 hedeflerine doğru ilerlemememiz gerekiyor. Bakınız terör de sokak eylemleri de bugüne kadar hiçbir netice alamamıştır, alamaz. Her zaman ifade ediyorum. Şiddet hiçbir meselenin çözüm aracı değil. Şiddet arkasından kandan gözyaşından huzursuzluktan başka bir şey getirmez. Bütün sorunlarımızı hukuk zemininde çözeceğiz. Siyaset hukuk ve demokrasi dışında hiçbir yol sorunlara çözüm üretemez.“5 KADIN TERÖRİSTİ ACIMASIZCA KATLETTİLER”Sizlerin, aziz milletimin, doğu ve güneydoğudaki kardeşlerimizin, annelerinin buraya dikkatlerini çekiyorum. 2010 yılında, beş kadın terörist dağdaki zorbalığa dayanamayarak örgütten kaçma kararı aldı. Diyarbakır kırsalında yakalandılar. Hatırlayın. Bu beş kadını bir mağaraya hapsettiler. Günlerce işkence yaptılar. Ardından acımasızca katlettiler. Cansız bedenlerini bilinmeyen yerlere gömdüler. Anneleri babaları yavrularının öldürüldüğünden habersizdi. Bu katliama şahit olan İranlı kadın bir terörist dayanamadı, anneleri aradı ve katledildiğini duyurdu.“BDP BUNU SORGULAMADI”Terör örgütü ne dedi biliyor musunuz? Kış hazırlıkları sırasında jeneratör gazından zehirlendiler ve öldüler dedi. Bir yıl geçtikten sonra bu kadın teröristler için cenaze töreni düzenlediler. Hale bak. Çünkü karakterleri bu. BDP’nin bazı milletvekilleri, kadın milletvekilleri buna sahip çıktılar. BDP bunu sorgulamadı. Hani barıştan yanayız diyorlar ya. Kadın hakları yanlısı vekilleri bu katliamı sorgulamadılar. Halktan gizlemeye çalıştılar.“ÖLMEYE VE ÖLDÜRMEYE GÖNDERDİLER”2011 yılında Cudi dağındaki, bir mağarada teröristler kıstırılıyor, askerimiz saatlerce dil döküyor. Nihayet teröristler teslim oluyor. Bir tanesine subayımızı soruyor. Annen baban sağ mı? Terörist bilmiyorum diyor. Subayımız kaç yıldır görüşmüyorsun diyor. Terörist beş yıldır diyor. Bunlar üzeri örtülemeyen yüzlerce hikayeden iki tanesi. Buna benzer çok acı yaşandı. Aile trajedisi yaşandı. Ölmeye ve öldürmeye gönderdiler. İşlerine gelmeyince de vahşice katlettiler.“KENDİ ÇOCUKLARINI DA ABD’YE İNGİLTERE’YE GÖNDERİYORLAR”Genç bir çocuğun beş yıl boyunca annesiyle babasıyla görüşmesini engelleyerek kim neyin mücadelesini veriyor? Buradan mı özgürlük barış gelecek? Buradan mı barış mücadelesi verecek? Vicdanın olmadığı yerde özgürlük olur mu? Biz terör örgütünden ne vicdan bekliyoruz ne insaf bekliyoruz ne de acıma duygusu bekliyoruz. Ben BDP’nin HDP’nin vekillerine soruyorum. Sizin çocuğunuz yok mu? İnsafınız vicdanınız yok mu? Kaçıyorlar, dağa götürüyorlar, kendi çocuklarını da ABD’ye İngiltere’ye gönderiyorlar. Fark bu.Benim Kürt kardeşimin bunu bilmesi lazım. Bizim yavrularımız dağlara kaçırılırken şu anda bölücü terör örgütüyle el ele olan HDP’nin işte başındakiler veya milletvekilleri belediye başkanları onların çocukları da ABD’de Avrupa’da değişik yerlerde, eğitim alıyorlar, turistik seyahat yapıyorlar.Ey HDP milletvekilleri siz evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz? 30 yıldır evladının nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını bilmeyen anne babalar var.“O ANNELER BABALAR ARTIK İSYAN ETMEYE BAŞLADILAR”Ben de geçen akşam bir tanesinin anne babasıyla ninesiyle görüştüm. O da son kaçırılanlardan. Telefonda tabi hüngür hüngür ağlıyor. Dertleştik. Tablo bu. Ve belediyenin önünde de kalkıyorsun saldırıyorsun. Niye? Hadi işte onlar da Kürt, çocuklarını kaçırdınız. Niye rahatsız oluyorsun? Ama gelip Taksim meydanında şurada burada her türlü eylemi molotofla yapıyorsunuz. Can alıyorsunuz, can yakıyorsunuz, silah kullanıyorsunuz. Evladı ölse bile gözyaşı dökemeyen ağıt yakamayan acısını paylaşamayan anne babalar var bugün. Bunlar çocukları almakla kalmıyor, ağıt yakmalarını engelliyorlar. O anneler babalar artık isyan etmeye başladılar.Çocuklarının kaçırılmasına yüreklice isyan ediyorlar. Anneler babalar artık susmuyorlar, kan tüccarına dönüşen terör örgütü karşısında boyunlarını öne eğmiyorlar.İşte şimdi Diyarbakır’da anneler evlatlarına sahip çıkıyor. Demokrasiden barıştan insan haklarından olduğunu savunan HDP göstericilere eziyet ediyor. Çok rahatsız oldular. Gerçek yüzlerinin görünmesinden çok rahatsız oldular. 15 yaşındaki çocukların kaçırılmasını izah edemediler. İnanın rezil oldular.şimdi rezilliklerini bastırmak için de gösteri yapan o kardeşlerimizi dağıtmaya kalkışıyorlar. 30 yıl susturdunuz, artık susturamayacaksınız. Annelerin ağıdını gözyaşını 30 yıl bastırdınız. Artık bastıramayacaksınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar. Doğu ve güneydoğudaki kardeşim özgürlüğün ve barışın tadına vardı. Terör örgütünün baskısından kurtulan vatandaşlar artık özgürlüğe barışa sahip çıkıyorlar. Bir buçuk yıldır anneler babalar barışın ve özgürlüğün huzurunu yaşıyor. Bakın bizim de hiçbir şekilde şımarıklığa tahammülümüz yok.Yol keserek polisi askeri taşlayarak ülkeye yeni açı yaşatmak isteyenlere asla eyvallah etmeyiz. Çözüm için biz değil elini gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. Bedeli her ne olursa olsun bu meseleyi çözeceğiz dedik, hamdolsun çok önemli mesafeler kaydettik.BDP HDP dürüstseniz samimiyseniz, siyasi Kürtçülük yapmayan Kürt kardeşlerime, diğerlerine de sesleniyorum. Diyorum ki siz acaba bu yol kesmelere evet diyor musunuz? İnsani midir? Yol kesmek bak ses geldi oradan, tarihimizde eşkıyanın işi olarak bilinir. Şimdi tabi terörist bunu yapıyor. Terörist eşkıyanın çok daha ötesinde. Köyüne gidecek onların da yolu kesiliyor. Ana yolda onların da yolu kesiliyor. Bazıları bakıyorsunuz alıp kaçırılıyor. Paralar isteniyor, haraç isteniyor. Bunlar haraççı. Bu kadar diyor haraç vereceksin. Hale bak. Sanki orada yolları yapan onlar, suyu getiren o. Sanki bütün üniversiteler okullar bunları kuran o. Bu vergilerden bunlar yapılıyor, senin haracında terör estiriliyor.15 yaşında çocukların ana kucağından alınıp dağa götürülmesine, robota döndürülmesine sessiz kalamayız. Bunu HDP çözmeyecekse, şımarıklığın sırtını sıvazlayacaksa bunu bilelim. Bu sorunu çözmek için, anneleriyle kucaklaştırmak için bizim de yöntemlerimiz var. bu çocuk kaçırma eylemlerinin son bulmasını, çocukların geri getirilmesini istiyoruz. Eğer korkuyorlarsa bunu söylesinler, tehdit varsa bunu söylesinler, o yürekli anneler gibi cesaretleri yoksa bunu da söylesinler.Diyarbakır’da 15 yaşındaki çocuğunun peşine düşen annenin karşısına başka anneler çıkartmak zalimliktir. Anneliğin siyaseti yoktur. Sağcılığı solculuğu yoktur. Hiçbir annenin yavrusundan kopmasına tahammülümüz olamaz. Biz çözüm sürecini tüm anneler için babalar için başlattık. Oğlu askerde olan anneler için, oğlu dağa kaçırılmış anneler için başlattık.Tüm annelerin bu sürece yüreklerini koymalarını istiyorum. Bu terör baronlarına kan tüccarlarına itiraz etmelerini istiyorum. Hiçbir anne korkmasın, çekinmesin. Anneler ne kadar bu sürecin içerisinde olursa barış da bu kadar mümkün olacaktır. Ben Diyarbakır’da eylem yapan o yürekli anneleri selamlıyorum. Yavrularına kavuşmaları için çırpınmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Çözümün yanında durmaya, inadına demokrasiyi kardeşliği savunmaya devam edeceğiz.TBMM genel kurulunda yoğun bir hafta bizleri bekliyor. Çok önemli tasarı ve teklifleri cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde inşallah çıkartmış olacağız. Bugün grup toplantımız öncesinde çok önemli tasarı ve teklifimizin detaylarını açıkladım. Alt işverenlik yani taşeronluk konusunu yeniden ele alıyoruz. Çok önemli düzenlemeler getiriyoruz. İşçilerimizin hak kayıplarının önüne geçiyoruz. Alt işverenlikte iş sağlığı ve güvenliği, kıdem tazminatı gibi konularda önemli düzenlemeler yapıyoruz. Yer altında çalışan işçilerimiz için haftalık çalışma saatini 36 saat günlük çalışma süresini 6 saat olarak kısıtlıyoruz. Şehit madencilerimizin anne babaları için muhtaçlık şartını da kaldırıyoruz. Soma’da şu anda çalışamayan madencilerimizin ücretleri işveren tarafından ödenecek. Ne alıyorsa, o işletme açılana kadar aynen alacak. Ayrıca çalışamadıkları dönemde işsizlik sigortası fonundan net maaşları kadar biz de ödeme yapacağız. Madenlerde çalışan işçilerimizin emeklilik yaşını da 55’ten 50’ye indiriyoruz. Yıpranma payını değiştiriyoruz. İzinde geçirdikleri süreler tatiller de yıpranmaya dahil edildiğinde erken emekli olmak isteyen madenci kardeşimiz 43 yaşında bile emekli olabilecek.Şu anda AFAD’dan başka yetkili hiçbir birim yoktur. Bunu genelgeyle de valiliklerimize bildirdik. AFAD’da sadece somadaki madencilerimizin ailelerine bunlar olacak. Belki iki belki üç ev düşecek. Belki kiraya verecek. Çocuklarını onunla okutulacak. Bazıları üniversiteleri okumalarını sağlayacağım diyor. Bunlar AFAD’da toplanacak. Ama bu paralelin vakıflarına derneklerine sakın ha, bunlar aldatırlar, bu paralar biliyorsunuz farklı yerlere giderler. Bunlar kara para, bu kara parayı da bazı şirketler vasıtasıyla aklarlar.haberler.com
'Alevi Vatandaşlarımızı Sağdan  Soldan Toplayıp Soma'ya Götürdüler'
Partisinin grup toplantısında BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'Bu annelerin yavrularını gidip alın bakalım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz' dedi. Partisinin haftalık grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Erdoğan, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ı kutlayarak konuşmasına başladı. PARTİ GRUBUNDAN BDP'YE SESLENDİ Konuşmasında muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan, çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin eylemine de değindi. Bunun için BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; Fransa'dan Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanan yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'la gurur duyduk. Telefonla arayıp kendisin kutladım. Mavi Marmara gemisainde yaralı olan ve geçtiğmiz gün şehit olan kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. 'İKİ MESELE DEVAMLI KAŞINDI' Okmeydanı'nda çıkan olaylarda hayatının kaybeden Kurt'un babasını aradım başsağlığı diledim. Olaylarda yaralanan polislerimizi de arayıp geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Kürt ve Alevi vatandaşlarımız üzerinden iki mesele devamlı kaşındı. Bu ülkenin asli unsur olan savaşlarda ve kuruluşumuzda yer alan Kürt kardeşlerimize bize kadar red, asimilasyon ve inkar politikaları uygulandı. 'HİÇ KONUŞTUĞUNU GÖRDÜNÜZ MÜ?' Alevi kardeşlerimizin varlıkları inkar edildi görmezden gelindi. Ağır tahrikler yapıldı. Dersim'de 100'lerce Alevi vatandaşımız katledildi binlercesi tehcire zorlandı. CHP'nin dününde bugününde Dersim'e karşı duran gördünüz mü? Şu anda ana muhalefetin genel müdürü Dersimli değil mi? Hiç konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz çünkü o işin faili CHP... Sonu acı biten elim hadiseler yaşadık. Komplo teorilerinin kolaycılığına asla sığınmadık. Dışardan düşman arayarak içimizdeki meseleleri inkar yoluna asla gitmedik. Biz 100 yıllık meselelerin farkında olduk ve mevcut sorunların içerdeki nedenlerinin de farkında olduk. Dışardan yapılan tahrikleri provokasyonları gözardı da edemeyiz. 'KARANLIK ELLER İŞBİRLİĞİ YAPTI' Türkiye enerjisini kalkınma için seferber ettiği her dönemde ya teröre maruz kaldı ya da darbelere maruz kaldı. İçerde ve dışarda bir takım karanlık eller işbirliği yaptılar. Japonya 2. Dünya savaşında yenildiği halde nasıl dünyanın en büyük ekonomisi oldu. Avrupa'nın hemen her ülkesi çok ağır bedel ödediği halde nasıl bu noktaya geldi. Ki bunların en önemlisi Almanya. 2. Dünya Savaşı'nda taş üstünde taş kalmayacak hale gelmişti. Bugünse Avrupa'nın birincisi dünyanın da en önemli ekonomisi haline geldi. Kıbrıs haricinde fiili savaşımız yok. 100 yıldır barış içinde bir ülke olmamıza rağmen kalkınma yarışına biz neden bu kadar geç katıldık. Bu soruyu sormamız lazım. Çünkü enerjimizi hep başka yere harcadık. İçerde neredeyse 35 yıl oldu terörle mücadele eden bir Türkiye var. Çok daha enteresan. Bir başörtü meselesini bu ülke 40 yıl tartışmak zorunda bırakıldı. 40 yıl boyunca üniversite denildiğinde akla bilim değil eğitim değil özgürlük değil başörtüsü yasağı geldi. Yazık değil mi arkadaşlar? Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı koyanlar uygulayanlar savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARINA İMZA ATILDI' İnsanlar anadilini öğrenirse ülke bölünür diye toplumu korkuttular. Biz engelleri kaldırdık hamdolsun bu ülke bölünmedi tam tersine daha da güçlendi. Bu yasakları savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? Bizi millet olarak anlamsız tartışmalarla anlamsız yasaklarla sanal gündemlerle on yıllarca oyaladılar. Defalarca hatırlattım. Yine hatırlatıyorum. Mayıs ayındayız. Geçen 28 Mayıs'ta Türkiye nasıl bir konumdaydı? Tarihin en büyük ekonomik krizini Türkiye başarıyla geri bırakmış, en büyük ekonomiler daralırken yüzde 1-2 oranlarında büyürken, Türkiye yüzde 4-5 büyümüş. Halk oylaması yapılmış demokrasi güç kazanmış. 2011 de genel seçim yapılmış istikrar güç kazanmış. Çözüm sürecinde önemli aşamaya gelinmiş nevruz huzur içinde kutlanmış acı haberler gelmiyor. O günlerde batıdakilerin koşarak doğuya gidip kucaklaştıklarını görüyorduk. İşadamları yeni yatırımlara hazırlanıyordu. Önümüzde engel yoktu. İşte 2013'ün mayıs ayında cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarına imza atıldı. Borsa rekor kırıyor, MB rezervi 135 milyar dolara ulaşıp rekor kırıyor. 14 Mayıs'ta IMF'ye borç sıfırlanıyor. Nükleer enerji için imzalar atılıyor. 3. havalimanı için ihale yapılıyor. Böyle bir dönemde 77 milyon hep birlikte 2023 hedeflerine yürüyoruz. Ama sonra bir şey oluyor. İstanbul'da Gezi Parkı'nda başlayan eylemler. Neymiş? Ağaçlar sökülüyormuş. 12 tane ağaç bir yere nakledilecek. Bu istismar edilerek dalga dalga ülke geneline yaydılar. Düğmeye bir yerden basılıyor ülkede legal illegal örgütler işbirliği yaparak huzuru bozacak bir noktaya ulaştırıyor. O kadar hazırlıklı bir saldırı ki aynı anda huzur istikrar demokrasi ve ekonomi hedef alınıyor. Borsa geriliyor faiz yükseliyor. Yurt dışında Türkiye aleyhine kampanyalar başlıyor. Tüketmeyin ekonomi dursun çağrısı yapılıyor. Her gün sokaklarda şiddet ve vandallık. Dünyaya sanki Türkiye'nin genelinde bir terör esiyor gibi servis ediliyor. 'TEK GEREKÇELERİ 12 TANE AĞAÇ' Yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak sosyal medyada ve yazılı görsel medyada insanları sokağa dökmek için elinden geleni yapıyor. Malum işverenler sorumsuzca açıklama yapıyor. Türkiye hem içerden hem dışardan saldırıya maruz kalıyor. O malum işverenler ve işveren örgütleri vesaire, diğer işçi örgütleri, memur örgütleri, el birliğiyle sanki bütün olayların adeta sorumlusu olarak da bizi göstermeye gayret ediyor. Ortada bişey yok. Tek gerekçeleri 12 tane ağaç. Buradan başka yere taşıyorlar. Ama hamdolsun dik durduk, sağlam durduk, eğilmedik bükülmedik ve bu saldırıları bertaraf ettik. Gezi'de sonuç alamayınca 17-25 Aralık'ta saldırdılar. Milli iradeyi hedef aldılar. 30 Mart'ta Milli irade tecelli etti ve darbe heveslilerine en güzel cevabı sandıkta verdik.   'ALMAN YÖNETİMİ TEDBİRLERİ İYİ ALMIŞTI' Şimdi yeni bir meseleyle tahrik için çaba içerisindeler. Alevi vatandaşlar üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler bu konuyu elverişli bir vasıta olarak görenler yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun provaları zaten yapılıyor. Bildiğiniz gibi bu haftasonu Almanya'daydık. Almanya'da aynı gün bizi oradaki toplantımızın yapıldığı o muhteşem salonun yakınından bir nehir geçiyor nehrin karşı tarafında da oradaki Alisiz Alevilere orada miting yapma izni veriyorlar. Dert? Bizim yaptığımız veya yapacağımız o toplantıyı adeta acaba nasıl sabote ederiz bunun gayreti içinde. Bütün bunlara rağmen Alman yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda bizim toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde o gün bize karşı gruplar toplantı yaptılar. 'EN SON OKMEYDANI'NDA DENEDİLER' Alınan güvenlik önlemleri başarılı olduğu için hiçbiri arzusuna kavuşamadı. Biz de orada gerçekten Almanya'daki kardeşlerimizle muhteşem bir buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaretler kondu. Reyhanlı'da bunu denediler, Hatay'da bunu denediler. Malatya'da denediler. 1 Mayıs olaylarında denediler. CHP milletvekilleri bizzat bu işte yer aldı. En son Okmeydanı'nda denediler. Merhumun kızkardeşini duydunuz. Ne diyor? 'Eğer siz bu eylemleri yapmasaydınız kardeşim ölmeyecekti' dedi. Vaka bu... Uğur'un GBT'sinde en ufak olumsuz bir şey yok. Sadece Cemevi'ne gidiyor. Orada maalesef böyle bir olayla karşı karşıya kalıyor. 'YUNAN YÖNETİMİ BUNLARA BİR DARBE İNDİRDİ' Biz bu bayat senaryoların dışarda yazıldığını söylediğimizde birileri bizimle istihza ediyor. Okmeydanı'ndaki eli kanlı terör örgütünün dışardan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı? Yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı? Nerelerden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Biliyorsunuz DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan'daydı. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenleri gördük. En son Yunan yönetimi bunlara bir darbe indirdi. Acaba sıfırladılar mı bilmiyoruz. Kimlerin bunlara kamp verdiğini lojistik sağladığını gayet iyi biliyoruz. Başta Tunceli milletvekili olmak üzere CHP milletvekilleri o örgütün üyesi gibi çalışıyor. Türkiye milletvekili gibi değil zalim Suriye diktatörünün temsilcisi gibi davranan vekillere kimse bir şey demiyor. Hatay'da bazı CHP'lilerin vekil yakınlarının saldırıya karıştıklarını belgeleriyle ortaya koyduk. CHP Alevi vatandaşlarımızın duygularını istismar etmekten, tahrik etmekten, onlar üzerinden çatışma senaryolarını beslemekten başka bir şey yapmamıştır. Faili oldukları Dersim olaylarıyla aradan 80 yıl geçmesine rağmen yüzleşemediler. 'SORUNLAR TEK TEK ORTADAN KALKIYOR' Alevi vatandaşlarımız için duygu istismarı haricinde hiçbir şey ortaya koyamadılar. CHP sadece tahrik eder duyguları istismar eder. Biz ise 12 yılda defalarca adım attık, reform yaptık. Daha fazlasını da yapacağız. Normalleştikçe ülkemiz on yıllardır devam eden sorunlar tek tek ortadan kalkıyor. Hızır paşalar asırlar öncesinde kaldı. Başka yerlerden medet arama dönemleri de asırlar öncesinde kaldı. Kimin ne derdi varsa o bizim meselemiz. Aradan eli kanlı örgütler çekildiğinde istismarcılar çekildiğinde inanın her mesele çözülecektir. Birileri yarayı derinleştirirken biz yaralara şifa olmanın samimi mücadelesi içindeyiz. Alevi vatandaşlarımızın da bunlardan rahatsız olduğunu biliyorum. Alevi vatandaşlarımız lütfen aradaki istismarcılara prim vermesinler. 'BU DEFA SOMA'YI KARIŞTIRACAKLAR' Polisle çatışarak hiçbir meselenin çözülemeyeceğini yaranın dahi şifa bulamayacağını bilmeleri lazım. Halktan silah isteyen bir zihniyet Türkiye'nin milletin özellikle de Alevi vatandaşların iyiliğini düşünüyor olabilirler mi? Soma'da Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma'ya götürüyorlar. Niye? Bu defa Somayı karıştıracaklar. Çıkmış Barolar birliğinde konuşuyor. Başbakan cam çerçevenin derdindeymiş. Sadece onu konuşmuyoruz. Ölen yaralananları da konuşuyoruz. Bilesin ki o cam çerçeveler bir bütünün parçasıdır. Fakat belki de dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini bir yerde özel olarak aldı veya genlerinde var. Böyle birisi. AŞIK VEYSEL'İN DİZELERİYLE SESLENDİ Bizim derdimiz var. Biz 77 milyonun huzuru için çalışıyoruz. Ama bu ve benzeri kişilerin böyle bir derdi yok. Onlar terör üzerinden anarşi üzerinden kırıp dökme üzerinden rant elde etmeye çalışır. İstismarcıları elimizin tersiyle ittiğimizde yüz yüze görüştüğümüzde inanın aramızda hiçbir fark olmadığını tekrar göreceksiniz. Merhum Aşık Veysel de onu söylüyor. 'Yezit nedir, ne kızılbaş. Değil miyiz hep bir kardaş. Bizi yakar bizim ataş. Söndürmektir tek çaresi.' Bunu birlikte söndüreceğiz. Bu aziz millet hiçbir zaman Alevi -Sünni çatışmalarına prim vermedi. Tahriklere rağmen bu millet oyuna gelmedi. Sadece oyuna gelmemek yetmez. Biz yeni Burakcan'ların terörize edilen terörün içine sokulan yeni Berkinlerin, Okmeydanı'nda ölen Umutların Ayhanların ölmesine tahammül gösteremeyiz. Hacı Bektaş, 'Bir olmak iri olmak diri olmak' 77 milyon kardeş olmak için hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu topraklar Hz: Peygamber Hz Ali Hz. Hasan Hüseyin sevgisiyle yoğrulmuştur. Bu topraklarda fitne filizlenemez. Allah'ın izniyle inşallah hiçbir zaman da filizlenmeyecektir. 'BURADAN BDP'YE ÇAĞRI YAPIYORUM' AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Diyarbakır belediyesi önünde dağa kaçırılan çocukları için eylem yapan anneleri babaları yürekten selamlıyorum. 'BU ANNELERİN YAVRULARINI ALIP GELİN BAKALIM' Çocukları dağa kaçırılan anne babaların bu feryadını Türkiye ve dünya medyası görsün. Neredesin dünya medyası. Galatasaray lisesinin önünde gelip oturanları yazardınız görüntülerdiniz. Peki yavruları dağa kaçırılan bu anneleri niye görmüyorsunuz. Türkiye medyası bir kısmı.. Duyarsız kalanlar... Niye görmüyorsunuz. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. 'B PLANIMIZ, C PLANIMIZ DEVREYE GİRER' Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum. 'ORADA 2 ŞEYİ BİR ARADA YAPTIK' 2004'te UETD adı altında bir sivil toplum örgütü kuruldu. Dönemin şansölyesi sayın Schroder'le hizmet binasını birlikte açmıştık. Kuruluşunun 10. yılında bir etkinlik düzenlendi. Cumartesi Köln'de bu törene katıldık. Köln Arena'da yaklaşık 20 bin vatandaşımızla bir araya geldik. Salonun dışında kalanları bu rakama dahil etmiyorum. Dışardan bunların izlenmesi olayı farklı bir hale getirecekti. Fakat dev ekran kurulmamasına rağmen içerideki heyecan coşku oluşan ambians çok çok farklıydı. Orada iki şeyi bir arada yaptık. Soma'daki kaza sebebiyle etkinlik anma merasimi şeklinde yapıldı. Okunan hatmi şerifler aşrı şerifler kasideler ilahiler, orada yine aynı şekilde hocalarımızın gerçekten çift hocamızın birlikte okuduğu ezan o arenadaki havayı farklı bir heyecana farklı bir hem orada bir sükunet suhulet ama ardından da büyük bir coşkuyu getirdi. Burada diyanet işleri başkan yardımcımız Kamil hocamız dua yaptı. Ardından Başbakan yardımcımız UETD'nin başkanı konuştu. Ardından şahsım tüm katılanlara bir hitabım oldu. 'BEDELİ NE OLURSA OLSUN GİDERİZ' Alman medyasında bazı Alman siyasetçiler nezdinde ziyaretimiz tedirginlik oluşturdu. Alman medyası provoke etmek amacıyla aleni şekilde ırkçı ifadelere başvurdu. Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak dil kullanarak yapılan saldırıları umursamadık. Bazıları bize oraya gitmeyin dedi. Orada 3 milyon Türk var mı var. Dedik ki biz oraya gideriz. Bunu kimse engelleyemez. Bedeli ne olursa olsun gideriz. 'KULLANDIĞI İFADELER ÇOK ÇİRKİN' Ziyaret öncesinde sayın Merkel'le görüştük. Bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Soma kazası nedeniyle taziyelerini iletti. Almanya'da gayet güzel şekilde görüşmelerimizi yaptık ve Köln Arena'da ağırbaşlı kardeşlerimizle buluştuk. Alman medyası ırkçı ayrımcı nefret dolu başlıklarla saldırırken, ziyaretimizin hemen ertesinde yapılan AP seçimi de Avrupa'da yükselen tehdidin güçlü bir sinyalini verdi. Biz artan ırkçılığa vurgu yapıyorduk. Neo nazi cinayetlerine vurgu yapıyorduk. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Burada tabi bir şeyi söylemek isterim. Sözde bir Türk. Oradaki bir partinin eş başkanı. Kullandığı ifadeler de çok çirkin. Sen nasıl demokratsın, nasıl hürriyetten bahsedersin. Seni Türkiye Başbakan'ının oraya gelmesi nasıl rahatsız eder. Kusura bakma senin Merkel'e ne kadar saygı duyacağını biz biliriz. Ama biz saygıyı yerinde ifade etmesini de biliriz. Ama önce sen kökenin itiberiyle mensubu olduğun ülkenin başbakanına bu şekilde konuşamazsın. Nerede milletvekili olursan ol önce haddini bileceksin. Sadece eşbaşkanlığını yaptığın bir başka bayan vardı. O da zaman zaman bir çok şeyler konuşurdu. Ama sen yaptığın açıklamalarla Türkiye'nin Başbakanının oraya gitmesinin doğru olmayacağını söylüyorsun. Buna senin gücün yetmez önce haddini bil. 'ŞAKASI YOK BU İŞİN' Bu zat diyor ki Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası burada yapılamaz diyor. Ne diyorsun sen ya. Bir buçuk milyon insan orada oy kullanacak. Yasal çerçevesi neyse o çerçevede yapacak olan kampanyasını yapar. Sen buna engel koyamazsın. Böyle bir yetkin yok. Türkiye'de Almanya için oy kullanacaklar için gelirsin sen de toplantı yaparsın. Mesele farklı. Ama alışacaklar. Şakası yok bu işin. 'BÖYLE BİR GAYRETİN İÇİNE GİRİYORLAR' En son Soma'da uluslararası bir medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük yaşadık. Aslında bu kadınlar başı açık. İkisinin de başalrını örtüyor. Üstü şişhane altı kaval. Sırıtıyor. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Nedir bu hal? Bununla güya bizim insanımızı farklı gösterecek. Böyle bir gayretin içine giriyorlar. Ama devran değişti. O bu tür bir dezenformasyon suretiyle aleyhte kampanya yapacağını zannederken suç üstü yakalandı. Gezi sırasında 17 Aralık darbe girişiminde bu ve benzer muhabirlerin mesleki onurlarını nasıl çiğnediklerini gördük. Türkiye'nin imajı yalan haberlerle yıpranacak kadar zayıf bir imaj değildir artık. O devir gerilerde kaldı. 'KİMSENİN AZARLAMASINA EYVALLAH DEMEYİZ' Hem bu kürsüde hem de Köln'de söyledim. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye 100 yıl önceki gibi Mondros ile Sevr Lozan ile masanın kenarına iliştirilmiş bir ülke asla değildir. Masanın altından zaman zaman zevkle zaman aman ikazla ayakların birbirine tokuşturulduğu dönem değil. Onlar geçti. Köprünün altından çok sular aktı. Bu ülkede sorunları kaşıyarak etnik köken din mezhep yaşam tarzı farklılıklarını tahrik ederek kimsenin operasyon yapmasına müsamaha göstermeyiz. Kimsenin bu devleti azarlamasına eyvallah demeyiz. '15 GÜNDE 14 ÜLKE DOLAŞTIM' Bazıları AB noktasında ne oldu diyor? Bunu diyen köşe yazarlarına sesleniyorum. Biz iktidara geldiğimizde bir fasıl açılmış mıydı? Türkiye müzakerelere oturacak bir ülke dahi değildi. Biz geldik fellik fellik şu kişi o zaman Başbakan dahi değildi. O zaman genel başkandım. 14 ülke dolaştım 15 günde... Buna ABD de dahil: Sayın Bush'la oturduk bunu konuştuk. Ben bir genel başkan olarak konuştum. Başkan Bush'la görüştüm. O zaman 15 üye ülke vardı. 13 tanesini dolaştım. Hepsini ziyaret ederek süratle müzakerelere oturmak için adımları attık. 'BUNA RAĞMEN BİZ SABIRLIYIZ' Hamdolsun Başbakanlık dönemimde de müzakerelerin başlatılması kararını çıkarttık. 14 fasıl var. Hepsi açılmadı. Çünkü Fransa farklı bir tavır koyuyor, Almanya farklı bir tavır koyuyor. 15 üye iken ortada olan müktesebat farklıydı, 25 üye oldu uygulamalar değişti. Bakıyorsunuz AB'ye alınan üyeler uygun oldukları gerekçesiyle değil bir çoğu siyasi kararla alındı. Bu gerçeği de bilelim. Fakat buna rağmen biz sabırlıyız. Dersimize de iyi çalışıyoruz. Bizim bütün kurumsal yapımız AB müktesebatına uygun olarak oluşturuluyor. Bugün Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı çok net bir şekilde ortadadır. Yükselen ırkçılık İslamofobi'nin hatta anti semitizmin panzehiri Türkiye'dir. 'ÇÜNKÜ BİZE GELECEK FAYDA ORADADIR' Merkez Bankası bağımsızdır o ayrı konu. Ama MB uygulamaları hakkında yorumda bulunmak da bizim hakkımızdır. Türkiye'de faizden doalyı geri dişimizde hesabını kimse bankaya sormaz. Bize sorar. Biz atmosferi balans etmekle görevliyiz. Onun için de bizim düşüncemiz çok açık net. Bu faiz oranı yüksektir. Bu faiz düşmeli ki Türkiye'de reel yatırım artsın. Bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan iktidar değiliz. Kimse bizi bununla aldatmasın. Biz reel yatırım için gelene hoş bakar ve atacakları adımlara da her türlü desteği veririz. Çünkü bize gelecek fayda oradadır. Eğer siz yüksek faizle kredi verirseniz benim ülkemdeki özellikle iç sermaye yerli sermaye yatırım yaparken yapamaz. Yatırımı neyle yapacak. Eğer finansın maliyeti ucuzsa onun yatırım şansı vardır. Yüksekse yatırımı yapmak çok zordur. Daha yatırımı bitiremeden çöker. 27 Mayıs'ın 54 yıla yayılan izlerini tek tek sildik. Silmeye de devam ediyoruz. Darbe ve vesayet özleminde olanlar yine var. Ancak Allah'a hamdolsun ki yaptığımız reformlar sayesinde dik duruşumuz sayesinde milli irade hiç olmadığı kadar güç kazanmıştır. 'HESAP SORACAĞIZ' İnşallah bu darbecilerin hesabını soracağız. Paralel yapıdan da hesap soracağız. Eğer bunun hesabını sormaktan kaçınacak olan bir tane arkadaşım çıkarsa bunun hesabını veremezsiniz. Ne halka ne hakka veremezsiniz. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının seçilmesi demokrasinin güç kazanmasına vesile olur. Merhum Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyor mekanlarının cennet olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. 'İLLEGAL ÖRGÜTLERİN OYUNUNA GELMEYİN' Yarın Ağrı'da vatandaşlarımızla kucaklaşacağız. Seçimlerin tekrarlanacağı il ilçe ve beldelerde 30 Mart'ın daha güçlü bir tekrarını yaşayacağız. Bu arada özellikle yargıyla ilgili Meclis'e gelecek yasamız çok önemli. Şehit yakınlarımızı ve işçi kardeşlerimizle ilgili yasal düzenlemeler yapılıyor. Soma'daki maden işçilerine kömür ocaklarında çalışan kardeşlerime sesleniyorum. Bu CHP'nin bölücü terör örgütü yandaşlarının legal veya illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. 'ORADAKİ 301 ŞEHİT BİZİM CANIMIZDIR' Sizi bunlar yalnız bırakır. Bizler bakın yeni düzenlemelerle bir adım atıyoruz. Bunlar nerede kimi acaba sahiplendi? Bunlar sadece tahrik eder. Sizin üzerinizden paye kaparlar. Bu oyuna gelmeyin. Oradaki 301 şehit. Bizim canımızdır. Biz bütün onların ailelerini güvence altına alacak hazırlıklarımızı yaptık yapıyoruz. AFAD'da açtığımız hesap bunun bir adımıdır. Diğer bir çok gelecek vaatler var takipçisiyiz. Bütün bu vaatlerin hepsi birinci derecede şehitlerimize, yaralı kardeşlerimize diğerlerinin bir kısmını da orada çalışan kardeşlerimize vermek suretiyle tüm evlatlarının inşallah geleceğini teminat altına alacak adımı atacağız. haberler.com
Twitter Arşivindeki Bütün Tweet'leri Araştırmacılara Açıyor
Cumartesi günü gerçekleşen depremi hisseden birçoğumuz gibi soluğu Twitter’da alanlardansanız, kısa süre içinde sizin de zaman akışınızda “deprem” kelimesini içeren yüzlerce tweet sıralanmıştır. Atılan binlerce tweet, kullanıcıları teker teker gelişmelerden haberdar etmesi dışında, kümülatif olarak incelendiğinde dünyayı da bizden haberdar etmek gibi önemli bir fonksiyona sahip. Örneğin Amerikan Jeolojik Araştırma Twitter’ı depremlerin konumlarını tespit etmek için kullanıyor. Depremlerle birlikte Twitter şimdiye kadar salgın hastalıklar hatta nezle, politika ve daha birçok alanda araştırmalar için kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor. Güncel bir örnek daha, Microsoft, geçtiğimiz Şubat ayında hamile kadınların tweet’lerini analiz ederek doğum sonrası depresyona girip girmeyeceğini ön gören bir algoritma keşfettiğini duyurmuştu. Bilim ve tıp için önemli ilerlemeler olsa da, şimdiye kadar araştırmacıları sınırlayan en önemli faktörlerden biri inceleyebildikleri tweet sayısının sınırlı olmasıydı. Twitter üzerindeki tweet’lerin birçoğu gizli olmasa da araştırmacılar için Twitter’ın kendi uygulama programalama arayüzünü kullanmak daha avantajlı oldu. Ama bu durumda Twitter, bir proje için arşivinin en fazla yüzde 1′ini paylaşıyordu. Twitter üzerinden günde 500 milyon tweet yayınlandığını hatırlatalım. The Scientific American dergisinin haberine göre ise bu durum değişiyor ve Twitter arşivindeki bütün tweet’leri araştırmacılara açıyor. Bu yöndeki ilk adımı geçtiğimiz Şubat ayında atan Twitter, Data Grants programına kabul edilen araştırmacılara ihtiyacı olan tweet’leri sağlayacağını belirtmişti.Araştırmacıların hiçbir ücret ödemeden Twitter verisini kullanabilmesi, önümüzdeki dönemde Twitter odaklı çok daha fazla araştırma göreceğimiz anlamına geliyor. Bu, borsa değeri son dönemlerin en düşük seviyesine gerileyen Twitter için de iyi haber zira yapılan araştırmaların yarattığı etki şirketin marka değerininin artmasına katkı sağlayabilir. Bununla birlikte adım,şirketin araştırmacılar için bir o kadar popüler bir başvuru kaynağı olan Facebook karşısında da bir avantaj sağlamasına yardımcı olabilir. Tweet’lerin etik kullanımıyla ilgili endişeleniyorsanız, Şubat ayında araştırmacılara yol gösterecek, hem onları hem de kullanıcıları koruyacak bir rehber yayımlandığını belirtelim.webrazzi
Erdoğan: 'Bana Diktatör Diyen Şu An Tam Karşımda'
Soma faciasıyla ilgili açıklamada bulunan Erdoğan 'Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var' dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 70. Mali Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, Soma faciasında sorumlu olanların bunun hesabını vereceğini belirtti. 'BİR SEFERDE BU KADAR ÇOK KAYBIN YAŞANMASI...' Konuşmasında 'Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder' diyen Erdoğan 'Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var. Bir çok köşe yazarı bununla alay ediyor. Şu gerçeği görmeliyiz. Bir seferde bir çok can kaybının yaşanması medyanın dikkatini çekti' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; TOBB'a, gerek sayın başkan ve ekibinin Soma'ya yaptığı ziyaret ve gerekse başlattığınız yardım kampanyasından dolayı şükranlarımı ifade ediyorum. Tüm oda ve borsalarımıza, reel sektörün temsilcilerine, sanayicilere esnafa Soma'ya olan maddi manevi desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 'MİLLETİMİZ BİR BÜTÜN OLDU' Soma'daki kazanın ardından milletimiz gerçekten örnek bir dayanışma sergiledi. Geçmişte yaşadığımız acı hadiselerde olduğu gibi Soma kazasında da milletimiz bir oldu bütün oldu. Toplumun her kesimi, her kademede her sektörde nefes alıp verdiği her yerde ve ortamda milletimiz vakar içinde birbirine kenetlendi hem acıyı sahiplendi hem de acıyı azaltma gayreti içine girdi. 'BUNU HESABINI VERECEKLER' Acılardan fırsat devşirmeye çalışanlar milletin hissiyatını yaralayanlar da oldu. Ancak milletin feraseti bütün bu olumsuzlukları bastırmaya yetti. Şimdi önümüzde bir kaç önemli husus var. Birincisi bu hadise tüm boyutlarıyla aydınlatılmalı. İdari ve adli soruşturmalar başladı. Hem kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali olanlar sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. 'ÜZERİNİN ÖRTÜLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ' Hükümet olarak bunun bizzat takipçisiyiz. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak. Detaylar gözden kaçmayacak kaçırılmayacak, üzerinin örtülmesine asla izin verilmeyecektir. Bir başka konu şehit aileleleri... Ne yaparsak yapalım o canlar geri gelmeyecek. Ancak geride kalanları biz şehit yakınlarımız gibi kutsal emanet olarak değerlendiriyoruz. Şehitlerimizin yakınlarının acılarını hafifletmek adına bu adımları atıyoruz. Bir tek şehit yakınımızın dahi mağdur olmaması için dün bakanlar kurulumuzda meseleyi etraflıca ele aldık. Gereken yasal düzenlemeleri yapacağız. 'TBMM'DE BİR ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURDUK' Bu kazanın ardından en fazla üzerinde durmamız gereken konu iş sağlığı ve güvenliği konusudur. TOBB'un genel kurulunda böyle elim bir kazanın hemen ardından iş sağlığı ve güvenliği konusu temenni ediyorum en önemli gündem maddesi olacaktır. TBMM'de bir araştırma komisyonu kurduk. Hızla büyüyen bir ekonomi var. Üretim, ihracat artıyor. İstihdam edilen nüfus sayısı da artıyor. Ekonomi büyürken üretim yatırım istihdam artarken çalışma hayatı koşullarının buna paralel bir gelişme göstermediğini biliyoruz. Güvenlik ve iş sağlığı, işverene maliyet yüklüyor ve ciddi ihmaller yaşanıyor. İş sağlığı konusunda hükümetlerin yapacakları bellidir. Biz yasaları çıkartırız denetimleri yaparız. Mevzuata aykırı işleyişi tespit ederek mevzuatı uygularız. Bunun ötesi işverenin sorumluluğu altındadır. 'TEDBİR PAHALIDIR, MALİYETLİDİR AMA...' Trafikte her araç belli sürelerde muayeneden geçiyor. Ama bazı vatandaşlarımız araçlarını muayeneye götürmeden önce gidip eşten dostan ilk yardım çantası yangın tüpü alıyor öyle muayeneye giriyor. Trafikte bir sorun yaşandığında o cihazların eksiği can kaybına yol açıyor. Bunu hayatın her alanında her yerde yaşıyoruz. Tedbir pahalıdır, maliyetlidir ama tedbirin eksikliği çok daha maliyetli olabiliyor. Dünyadaki her ülke savunma sanayiine trilyonlarca dolar harcıyor. Savunma sanayi araçlarının çoğu çürüyor atılıyor. Ama her an hazır ve müteyakkız tedbirli donanımlı olmanız gerekiyor. Yani şu anda savaş yok vesaire gibi temennilerle siz hazırlıksız olamazsınız. Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez. Kaza ve kadere iman asla herşeyi akışına bırakmak tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez. 'KAZA VE KADERE İNANMAYANLAR DA VAR' Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder. Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var. Bir çok köşe yazarı bununla alay ediyor. Şu gerçeği görmeliyiz. Bir seferde bir çok can kaybının yaşanması medyanın dikkatini çekti. Hepimizin canını acıttı. Her gün ortalama iki işçimizi iş kazalarında kaybediyoruz. Son 12 yılda ülkemizdeki iş yeri sayısı yüzde 111 arttı. 727 bin iş yeri vardı şu anda 1,5 milyonun üzerinde. Çalışan sayısı da arttı. 2002 yılıdna 5 milyon istihdam vardı, şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İşçi sayısı artarken iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı. Bu yeterli mi? Elbette değil. Hedef sıfıra doğru bunu yaklaştırmak. Dünyada hiçbir ülke bunu başaramıyor. Buna rağmen bizim hedefimiz bunu başarma istikametinde olmalıdır. 'SENDİKALARIMIZIN ÇOK HASSAS OLMASI ŞART' İnsan hayatını tedbiri öne çıkaran gayet modern bir yasayı ülkemize kazandırdık. Kanunu çıkarmakla kalmadık 81 ilde tanıtım ve bilgilendirme yaptık. 211 bin iş yerine ve işveren örgütlerine organize sanayi bölgelerinde bilgilendirme yaptık. Teftişler aynı şekilde devam etti. Sadece geçen yıl madenlerde 1047 teftiş yapıldı. Konunun asıl tarafı olan işverenlerimizin bu mesele üzerinde durup düşünmesi gerekiyor. İşçilerimizin de kendi sağlıkları adına durup düşünmesi gerekiyor. Sendikalarımızın çok daha hassas olması şart. 'CANIN TELAFİSİ YOKTUR' Ekonomi büyürken iş sağlığı ve güvenliği standartlarının da büyüyeceği böyle bir vizyonun iş dünyasına hakim olması gerekiyor. Müfettiş geldiğinde bir takım cihazlar çıkarılıyor. Müfettiş gidince bunlar ortadan kayboluyorsa sendika ve işçi kardeşim buna itiraz edecek. İşçi bana bir şey olmaz diyerek baretsiz çalışıyorsa sendika ve işveren buna itiraz edecek. Hiçbir şey candan daha değerli değil. Kaybolan kar yapılan masraf telafi edilir ama canın telafisi yoktur. Hastalığın sakatlığın telafisi yoktur. 'OY KAYBETMEYE RAZIYIZ' Biz hükümet olarak kentsel dönüşüm yapacağız deprem çalışması yapacağız dedik. Hiçbir hükümet bu kararı alamamıştır. Oy uğruna gecekonudulaşma teşvik edilmiştir. Ama biz popülist davranmayacağız dedik itirazlara rağmen, evimizi yıktırmayız diyenlere rağmen, muhalefet ve STK'lara rağmen oy kaybetmeye razıyız dedik kentsel dönüşümü başlattık. 'BİZ ADIM ATMADAN İŞVERENİMİZ ADIM ATSIN' Şimdi aynı şeyi iş sağlığı konusunda da hep birlikte göstermek zorundayız. Biz adım atmadan işverenimiz adım atsın. Bizim zorlamamıza gerek kalmadan iş veren yasalardan kaynaklanan sorumluluğu yerine getirsin. Bu konuda Türkiye'nin en büyük çatı örgütü olan TOBB'dan bugüne kadar gösterdiği duyarlılığı daha fazla bir şekilde bekliyoruz. 'ÇOK ACI BİR HADİSE YAŞADIK' Bu milli bir sorumluluk. 77 milyon olarak hepimizin canını acıtan bir sorun. Bu acı kazaları artık Türkiye'nin gündeminden çıkaralım. Siyasetçiler de bu işin takipçisi olsun. Medya sadece büyük kazalarda değil her zaman bu konuda duyarlı olsun. Sendikalar da inat eylem çatışma ile gündeme gelmek yerine bu tür konularla gündem oluştursun. En önemlisi işçiler haklarını bilsin korkmadan çekinmeden mücadeleye omuz versin. Bu facianın ardından Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çok acı bir hadise yaşadık. Bunun artım minimize olması noktasında çalışmalıyız. 'BU DA ADİL DEĞİL' Bu işin bir de haksız rekabet boyutu var. Bir işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor bir başkası sigortalı çalıştırıyor. Başkası da çocuk işçi çalıştırıyor. Bir başkası tedbir almıyor. Aynı şeyi üretiyor ama biri bire bir kar ederken diğeri haksız şekilde 10 kar ediyor. Bu da adil değil. Dürüst olmayan her üretim bu salondaki tüm dürüst kardeşlerimin alın terinden emeğinden, ekmeğinden çalıyor. Son 12 yılda birlikte çok büyük işler başardık. Büyük reformlar yaptık. Kanayan bu yarayı da hep birlikte tedavi edeceğiz. Bir kez daha Soma'daki şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Mekanları cennet olsun. Bu konudaki dayanışmamızın da ziyadeleşmesini temenni ediyorum. 'SİZLERE ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUM' Burada bütün destekler AFAD'da toplanmaya başladı. Bu desteklerle birlikte gerek mağdur durumda olan tüm şehit ailelerine konut yapımından tutunuz yavrularımızın okumasına kadar herşeyi planlamış vaziyetteyiz. 12 yıl boyunca Türkiye Odalar ve Borsalar birliğinin mensupları ile çalıştık. Türkiye'nin ekonomisini 3 kattan fazla büyüttük. Ekonomiye sağladığınız büyük katkıdan dolayı teşekkür ediyorum. Binlerce insanın sofrasındaki ekmeği büyüttüğünüz için sizlere şükranlarımı ifade ediyorum. Avrupa Birliği sürecinde ToBB ile yürüdük. Ay yıldızlığ bayrağın daha özgür dalgalanması için, birlikte yürüdük. Ecdadımız tarih boyunca nereye ulaştıysa biz de oralara ulaşmaya gayret ettik. Sizler de oraya ulaşmaya gayret ettiniz. Mazlumun elinden tutuk ecdad eserlerini ayağa kaldırdık, gümrük kapılarını elden geçirdik, vizeleri birlikte kaldırdık. 'DEMOKRASİ STANDARTLARINI BÜYÜTTÜK' 2002 yılında 42 ülkeye vizesiz giriyorduk. Fakat şu anda 70 ülkeye vizesiz girebilen bir ülke konumuna geldik. Bunlar durup dururken olmadı. Bu ilişkilerin ne denli olumlu geliştiğinin ifadesidir. Birlikte Filistin dedik Somalı, Suriye, Myanmar, Bosna dedik. Kamu ve özel sektör bir araya gelik sadece ekonomiyi değil refahı artırdık demokrasi standartlarını büyüttük. 'DELEGELER ARASINDAKİ ANKETİNİ İNCELEDİM' Son 1 yıl içinde yaşadığımız özellikle bir tecrübeyi hatırlatmak istiyorum. 30 Mayıs 2013-30 Mart 2014 hadiseleri çok önemli mesajlar verdi. TOBB'un delegeler arasındaki anketini inceledim. Anket yapılan delegelerin yüzde 32'si son bir yılda satışların arttığını söylüyor. Yapılan ankette gelecek yıla dair umutların çok yüksek olduğunu gördük. TOBB delegeleri çoğunlukla satışların ve istihdamın ihracatın yükseleceğini düşünüyor. Umutların yüksek olduğunu görüyoruz. Bu tablo çok şey anlatıyor. Sokak eylemlerinin içerde ve dışardaki karalama kampanyalarının, seçilmiş hükümete yönelik darbe girişimlerinin ekonomiye nasıl bedel ödettiğini bu anket ortaya koyuyor. 2013 Mayıs'taki gelişmeleri tekrar hatırlayalım. Mayıs ayında borsa tarihinin en yüsek faiz en düşük seviyesine geldi. Faiz yüzde 6'ya kadar geriledi. İhracatta rekorlar kırdık. IMF'ye borcu sıfırladık. '130 MİLYON DOLAR REZERVİMİZ VAR' Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolar ile rekor kırmıştı. Şu anda herşeye rağmen hamdolsun 130 milyar dolar rezervimiz var. 2002 sonu itibariyle 27 buçuk milyar dolardı. Aynı ay içinde Japonya ile nükleer santral mutakbakatına vardık. 2 buçuk milyar dolarlık yatırımla Yavuz Sultan Selim köprüsünün temelini attık. Kredi derecelendirme kuruluşları üst üste kredi notumuzu yükseltti. Türkiye tarihi başarıları yaşarken gezi olayları adı altında şiddet eylemleri başladı. İçerde ekonomiyi sarsmak için elinden geleni arda koymayanlar oldu. Dışarda yatırımcıları etkilemek için sistematik kampanya yürütüldü. Bu saldırının etkilerini telafi ettiğimiz noktada 17-25 Aralık darbe girişimleri oldu. 30 Mart ile bu darbe girişimlerine ve destekçilerine milletimiz tarafından gereken ders en güzel şekliyle verildi. 'MİLLET TAVRINI ORTAYA KOYDU' Gerek gezi olayları gerek 17-25 aralık darbesi şahsım kadar ailem arkadaşlarım hükümetimiz kadar demokrasi milli irade ülkedeki istikrarı büyüyen ekonomiyi hedef aldı. Sizler de hissettiniz. Benzeri saldırıların tahriklerin Mısır'ı hangi noktaya getirdiğini görüyorsunuz. Ukrayna'yı görüyorsunuz. Bu saldırılar 77 milyon için en başta sizin emeğinizi hedef almıştır. Bu saldırıları karşı durması gereken de sadece şahsım değildir. Millet bunu gördü ve net bir şekilde tavrını ortaya koydu. 'BUNLAR YA DESTEK VERDİLER YA DA...' Bu gösterilerin yapıldığı yerlerde camı çerçevesi kırılan kim? Benim esnaf kardeşim. Bu camlar indirilirken tekrar bunları koymak isteyen kim. Devlet... Kime karşı yapılıyor bunlar? Hatta bazı yerlerde bankalara işyerlerine varıncaya kadar soygun yaptılar. Toplumun her kesiminden insanımız tavrını ortaya koydu. Kenarda bekleyip bu saldırıların kendisine rant sağlayacğaını umanlar da oldu. Bunlar ya destek verdiler ya da sessiz kalarak onayladılar. 'BİZİM ELEŞTİRİDEN KORKUMUZ YOK' Aynı manzarayı şu anda Soma kazasının ardından görüyoruz. Madenciler işçiler oradaki şehitlerimiz aileleri inanın umurlarında dahi değil. Buradan nasıl bir siyasi sonuç çıkarırız diye iftiralar atanlar var. Provokasyon yapanlar var. Bunlara karşı ortak tavır hepimizin vazifesidir. Bizim eleştiriden korkumuz gösteriden korkumuz yok. Ama eleştiri adı altında protesto adı altında eğer demokrasimiz ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsade etmeyiz sizlerin de müsade etmeyeceğinize inanıyorum. 'POLİS, ASKER ŞEHİT EDENLERE HAPİSTEKİ GAZETECİ OLUYOR' Basın özgürlüğü yok denilen ülkede son 1 yıldır hükümet ve Başbakan için ağza alınmayacak hakaretler manşete çekiliyor. Madende şehit olan kardeşlerimiz için, onlar AK Parti mitingine geldiler müstehaktırlar diyen köşe yazarları çıktı. Acaba onlar CHP mitingine gitmiyor mu? Onların mitinglerine de bu madenciler gidiyordu. Bu nasıl bir köşe yazarlığı... Bir diğeri yine aynı patronun köşe yazarları, o da ne şehit ne gazi ... niyazi oldular diyebiliyor... Bu da köşe yazarı. Bu ne densizliktir. Böyle bir nefret suçu aleni olarak işleniyor. Bütün bunlar yaşanırken hala bu ülkede basın özgürlüğü yok deniliyor. Polis asker şehit edenler hapse giriyor. Adları hapisteki gazeteci oluyor. Her gün sokaklarda terör estiriliyor, esnaf mağdur ediliyor, huzur bozuluyor her nasılsa o ülkede özgürlük olmuyor. Bu bir algı operasyonudur. Bu operasyonun hedefi de şahsım hükümetim değil 77 milyondur. O 77 milyon içinde de en başta siz iş dünyasının mensupları var. 'DERDİMİZ YENİ ANAYASA' Kimin ne olduğunu çok iyi tanıdık. Sizin bağışlarınızla hibelerinizle büyüyenlerin nasıl ihanet sergilediklerini gördünüz. Allah'a hamdolsun kazanımlarımızı kaybetmeden bu süreçten çıktık. Her kesim daha dikkatli olmalı. Kim ne derse desin biz samimiyetle ekonomiyi ve demokrasiyi büyütmeye devam edeceğiz. Birlikte yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Susanlar mahçup olacaklar. Az önce sayın Başkan yeni anayasadan bahsetti. Bakın ben şu anda TOBB'un genel kurulunda söylüyorum. Ana muhalefetin başkanı da burada. Muhalefet partilerinden de temsilciler var. Düşünebiliyor musunuz? Bir Anayasa uzlaşma komisyonu kuruluyor ve kurulduğu zaman bizim 326 üyemiz var. Biz 3 üye verdik. Diğer üç siyasi partinin 220 üyesi var onlar 9 üye veriyor. Biz böyle bir anlayış gösteriyoruz. Derdimiz yeni anayasa... 'KARŞIMDA ŞU AN BULUNUYORLAR' Bütün bunların yanında sayın Başkan konuşması esnasında, TOBB başkanı özellikle bir kusurdan bahsetti. Bu ülkenin başbakanına diktatör diyen muhalefet var. Karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşcaksın öyle mi? Diktatörün olduğu bir ülkede bunları yapamazsın. Bu tür yakıştırmalarla ülkenin huzurunu bozarsınız. Önce ağzınızdan çıkanı kulaklarınızın duyması lazım. Bütün bu toplumsal huzur ve adalet duygusu kadar bütün bunlar iş dünyamızı da rahatsız ediyor. 'HADİ ADAY OL, BEN DE SİVİLİM' Şimdi Cumuhrbaşkanlığı seçimleri hepimizin gündeminde. Ne diyor başkan? Sivil bir cumhurbaşkanı diyor. Sen nesin sivil değil misin? Hadi aday ol. Ben de sivilim. Sayın Demirel, Özal sivil değil miydi? Sezer sivil değil miydi? Siz siville neyi kastediyorsunuz? Bir siyasi parti başkanını da aday gösterir, içinden başka birini de aday gösterir. Nitekim biz en son olarak Abdullah Gül'ü aday göstermiştik. Dışişleri bakanımızdı sivildi... Bütün engellere rağmen seçildi ve 7 yıldır başarıyla yürüttü. Şimdi ilk defa millet seçecek. Milletin seçtiği cumhurbaşkanına da hep birlikte saygı duymak zorundayız. Saygı duyacağız. Beğenirsin beğenmezsin ama milletin seçtiğini beğenmek zorundasın. İnşallah Ağustos ayında halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilecek. Dah güçlü bir ülke olarak 2023 hedeflerine ilerleyeceğiz. haberler.com
Reklam
Dolar 2,08'in Altına İndi
Gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının artması ve Rusya-Ukrayna gerginliğinin azalması doları 17 Aralık öncesine doğru indiriyor. Dolar güne 2.08 TL’den, euro 2.89 TL’den başladı. 17 Aralık soruşturması öncesinde 2.02 TL olan, ocak sonu Merkez Bankası’nın faiz artırma kararı öncesi 2.39 TL’ye çıkan dolar, mayıs ayında tekrar 2.08 TL seviyelerini gördü. Doların gerilemesinde Rusya-Ukrayna gerginliğinin azalması ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının artması etkili oldu. Dolar 2.08 liradan, euro 2.89 liradan güne başladı Önceki kapanışta doların satış fiyatı 2.08 lira, euronun satış fiyatı ise 2.90 lira olmuştu. Borsa 75 binin üzerinde Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi, güne önceki kapanışa göre 381 puanlık yükselişle 75.348 puandan başladı. Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri önceki kapanışa göre ortalama yüzde 0,51 değer kazanırken, bankacılık endeksi yüzde 0,58, holding endeksi yüzde 0,52 yükseliş kaydetti. Altının gramı ise 87 liradan işlem görüyor. Kapalıçarşı’da çeyrek altın 141, tam altın 565 liradan satılıyor. Al Jazeera
Borsa İstanbul'da İstifa Depremi
Borsa İstanbul'da Genel Müdür Yardımcısı Ali Çöplü ve Mustafa Baltacı görevinden istifa etti. Borsa İstanbul'da bir süredir yürütülen organizasyonel yeniden yapılanma kapsamında, genel müdür yardımcıları Ali Çöplü ve Mustafa Baltacı ile Araştırma Müdürü Orhan Erdem'in kendilerine bağlı ana iş grubu kalmadığı için görevlerinden ayrıldıkları bildirildi. YETKİLİLER DOĞRULADI AA muhabirine açıklama yapan Borsa İstanbul yetkileri, Borsa İstanbul'da bir süredir organizasyonel etkinliği sağlamak amacıyla organizasyonel yeniden yapılanmanın devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti: 'Bu kapsamda, bazı ana iş gruplarının birleştirilmesi söz konusu oldu. Bu birleştirme sonucunda, söz konusu ana iş gruplarını yöneten genel müdür yardımcılarının kendilerine bağlı ana iş grubu kalmadığından dolayı borsada iki genel müdür yardımcılığı pozisyonu kalktı. Yine bu çerçevede genel müdür yardımcılarımız Ali Çöplü ve Mustafa Baltacı görevlerinden ayrıldılar.' ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ DE GÖREVİNDEN AYRILDI Yine aynı organizasyonel yeniden yapılanma çerçevesinde Araştırma bölümü ile İş Geliştirme bölümünün birleştirildiğini açıklayan yetkililer, Araştırma Müdürü Orhan Erdem'in de görevinden ayrıldığını açıkladı. Borsa İstanbul yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre, bu kararların yeni olmadığı, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu'nun 2 Mayıs 2014 tarihli toplantısı ile alındığı vurgulandı. Açıklamada, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan'ın da resmi iş görüşmelerinde bulunmak üzere Gürcistan Tislis'te olduğu belirtildi. İBRAHİM TURHAN: YAZILANLARA İTİBAR ETMEYİN Sosyal medyada istifa edeceği konuşulan Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan ise şu anda temaslarda bulunmak üzere yurtdışında olduğu ve yakın çalışma arkadaşlarına da 'Sosyal medyada veya çeşitli mecrada yazılanlara itibar etmeyin. Borsa İstanbul çok işi olan ve büyük hedefleri olan bir kurum. Herkes işine odaklansın. Yoğun çalışmamıza devam edelim' mesajı verdiği öğrenildi.haberler.com
Reklam
Twitter'ın Bugünkü Piyasa Değeri Whatsapp'ten Hallice
Twitter’ın hiseslerinin 6 aylık elde tutma süresinin sona ermesiyle, şirketin çalışanlarına ve erken dönem yatırımcılarına dağıtılan hisseleri satışa açıldı. Güne yüzde 7 düşüşle başlayan hisseler gün içinde daha da gerileyerek, dünü yaklaşık yüzde 18′lik rekor bir düşüşle kapattı. Günün sonunda Twitter’ın borsa değeri 19.2 milyar dolara geriledi. Bunun anlamı Twitter’ın bugünkü piyasa değerinin WhatsApp’le neredeyse aynı olduğu. Şirketin tüm hisselerinin yaklaşık yüzde 82′sini oluşturan 480 milyon civarında Twitter hissesinin yaklaşık 125 milyonunun dün işlem gördüğü belirtiliyor. Bu da yeni bir rekor zira Twitter’ın bir gündeki işlem hacmi maksimum 117.7 milyon olmuştu. Twitter’ın 2014 birinci çeyrek performansını açıklamasıyla hız kazanan düşüşü, şirket üzerinde gerilimi artırmıştı. Twitter’ın geçtiğimiz yıl 26 Aralık’ta 74.76 dolarla zirve yapan hisse başı fiyatı, Şubat ayından bu yana düşüş seyri izliyor. Birnci çeyrek sonuçlaırnın duyrulmasıyla birlikte 42 dolar seviyesinden 37 dolara inmişti. Şirketin piyasa değeri bu sürede 18 milyar dolar azaldı. Son zamanlarda Twitter’ın sonunun gelip gelmediği tartışmalarına neden olan gelişmelerle birlikte şirketin şimdiden alacakaranlık dönemine girdiği bile yazılmıştı. Twitter’ın en büyük hissedarları şirketin hisselerinin toplam 205 milyon adetini elinde tutuyorlar. Girişim sermayesi şirketi Benchmark, Twitter kurucu ortakları Jack Dorsey, Evan Williams ve CEO’su Dick Costolo, birinci çeyrek sonuçlarının açıklandığı gün, şirket hisselerini elden çıkarmayacaklarını, duyurdular. Bu durum düşüşü engellemedi ancak sınırlamış olabilir. Bazı iddialara göre, Twitter çalışanları artık hisselerini satmakta özgür olsa da, gerçekte değiller. Gawker’ın haberine göre Twitter’ın birçok eski çalışanının hisselerini satmalarına izin verilmiyor. Twitter’ın Pazartesi günü 38.75 dolardan kapanan hisseleri bugün 31.85 dolarl seviyesinde kapandı. Yüzde 18 oranındaki bu düşüşün, Facebook ya da LinkedIn gibi diğer dot com şirketlerinin elde tutma sürelerinin sona ermesinin ardından yaşadıkları düşüşlerden çok daha sert olduğu ifade ediliyor. Twitter’ın bugünkü hisse değeri hala halka açılma operasyonu sonrasındaki 26 dolarlık seviyenin üzerinde. Yine de şirketin değerindeki rekor düşüş, borsalardaki teknoloji balonu tartışmasını körükleyecek gibi görünüyor. Webrazzi
Forex ile Kazanmanın 10 Altın Kuralı
Birikimlerinizi değerlendirerek kazanç elde edebileceğiniz finans piyasası olarak forex piyasasından sizlere sıklıkla ve detaylı olarak bahsetmeye çalışıyoruz. Nasıl yatırım yapıldığı, yatırım araçlarının neler olduğu ve nasıl işlem gördükleri, dikkat etmeniz gereken, piyasanın özellikleri ve eğitimler üzerinde duruyoruz. Bu yazımız ile de sizlere forex piyasasında kazanmanıza yardım olacak kurallardan bahsetmek istiyoruz. Forex’te para kazanmak mümkün mü sorunuza cevap ararken bahsetmiş olduğumu konular genellikle bilgi ve deneyim kazanmanız üzerine konulardı. Forex ile kazanmanın 10 altın kuralı ile de sizlere biraz psikolojik olarak hazırlanmanız birazda püf noktası olarak değerlendirebileceğiniz küçük noktalara değineceğim. Ama unutmamanız gerekir ki; borsanasiloynanir1.com sitesi olarak sizlere herhangi bir yatırım danışmanlığı hizmeti değil, piyasayı tanımanız adına bilgiler veriyoruz. Gelelim 10 altın kural başlıklarımıza; Kendinizi Tanıyın Bir finans piyasasında yatırım yapabilmek veya hayatta herhangi bir konuda başarılı olabilmek için öncelikle kendinizi tanımanız gerekmektedir. Nasıl bir yapıya sahip olduğunuzu, hangi konularda yeteneğiniz olduğu ve başarılı olabildiğinizi iyice irdeleyin. Kişiliğinizi iyi bilmeli ve irdelemelisiniz. Risklerle veya olumsuz durumlarla başa çıkabiliyor musunuz? Kolay mı pes ediyorsunuz, iradesiz bir insan mısınız, duyduklarınıza hemen inanıyor musunuz, yoksa doğrusu bu mu diye araştırıyor musunuz? Yukarıda saymış olduğum tüm sorular ve daha fazlası forex ile kazanmak için kendinize sormanız gereken sorulardır. Çabuk sıkılan, stres ile başa çıkamayan planlı ve disiplinli bir çalışma sürdüremeyen, tezcanlı ve konsantre olma sorunu yaşayan bir insansanız, öncelikle bu konuları objektif bir şekilde değerlendirmelisiniz. Forex piyasasında işlem yapmaya kararlı iseniz, kazanmanız gereken özellikler bulunmaktadır. Sakin olmalı, aceleci davranmamalı ve sabırla işlemlerinizi yürütmelisiniz. Stres ile baş edebilmeli, planlı ve disiplin bir şekilde çalışmaya hazırlanmalısınız. Piyasaya iyi bir şekilde adapte olmalı, konsantre olma sorununuzu aşmalısınız ve konsantrenizi dağıtacak durumlardan uzaklaşmalısınız. İşlem platformunuzu açıp başına oturduğunuz zaman yalnızca yapmanız gereken işlemleri düşünmeli, planınıza bağlı bir şekilde ilerlemelisiniz. Kendinize hedefler belirlemelisiniz ve bu hedeflere ulaştığınız zaman kararınızı ani bir şekilde değiştirmemelisiniz. Psikolojinizi Piyasaya Hazırlayın Kendinizi iyi bir şekilde tanımanız piyasaya psikolojik olarak da hazırlanmanız adına büyük bir önem taşımaktadır. Sonuçta büyük bir finans piyasasında işlem yapıyorsunuz ve kazanabilir – kaybedebilirsiniz. Tüm bu durumlara psikolojinizi hazırlamalısınız. Eğer en ufak bir başarısızlık veya sorun ile karşılaştığınız zaman hemen çöküyorsanız, forex piyasası için iyi olmayan bir özelliğe sahipsiniz demektir. Ama sorunların üzerine gitmedikçe ve kaybetmekten korktukça daha fazla sorun ve kayıpla karşılaşacağınızı da bilmeniz gerekiyor. Forex ve Borsa’da psikolojinin önemi hakkındaki içeriğimizi incelemek için; burayı tıklayın. Her şeyden önce bu işin bir hobi olmadığınız ve para kazandığınız bir iş olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Başarısızlık ile karşılaştığınız zaman piyasaya hemen küsmeyin ve sorunun hangi nokta veya noktalardan kaynaklandığını araştırın. Zarar yaşayabileceğinizi hiçbir zaman unutmayın ve öfkelenmeyin. “Keskin sirke küpüne zarar“ sözünü aklınıza yerleştirin ve sakin bir şekilde işlemlerinize devam edin. Kendinize güvenmek ve güvenmemek arasındaki çizgiyi iyi belirleyin. İşlemleri azminiz, bilgileriniz ve deneyimleriniz ile başarabileceğiniz konusunda kendinize güvenin. Ama asla ego yapmayın. “Ben kazanıyorum” havasına girmeyin ve planlarınıza bağlı bir şekilde ilerleyin. Forex piyasasının bağımlılık yapacağınız unutmayın. Aşırı hırslı bir insansanız, kaybettikçe tekrar işlem yapacaksınız. Ama bu durum daha fazla kaybetmenize neden olacaktır. Sakin bir psikoloji ile her durumu göz önünde bulundurarak, analiz ederek hareket edin ve gerekiyorsa bir süre ara verin. Bu süreçte beyniniz ve kendinizi canlandırın. Piyasayı Tam Tanıyın Dünyanın en büyük işlem hacmine sahip finans piyasasında, tüm dünya yatırımcıları ile işlem yapacaksınız. Bu nedenle bu piyasanın en ince ayrıntılarını bile tanımalı, değerlendirebilmelisiniz. Yabancı kaldığınız herhangi bir kavram olmamalı. Piyasa nasıl çalışır, paranız nereye gider ve kazandığınız para nereden gelir öğrenin. Piyasada veya yatırım araçlarının fiyatlarında meydana gelen dalgalanmaların hangi faktörlerden kaynaklandığını, bu faktörlerin nasıl etkiler yarattığını, yatırım araçlarının birbiri ile bağlantılarını inceleyin. Forex eğitimlerine mutlaka katılın ama yalnızca bu bilgiler ile yetinmeyin. Bu bilgileri başlangıç temel eğitim olarak kabul edin ve daha fazlasını öğrenmeye gayret edin. Piyasanın işlem özelliklerini iyi bir şekilde öğrenin ve uygulamada nasıl performanslı bir şekilde kullanabileceğinizi öğrenin. Bu konuda forex demo hesabı işinize en çok yarayacak araçtır. Nasıl demo hesabı açacağınızı öğrenmek için tıklayın. Hem kendi işlem özelliklerinizi belirlemeniz adına hem de piyasayı tam anlamıyla tanımanız adına sanal para ile işlem yapmanızın büyük bir faydası vardır. Aynı zamanda demo hesap sayesinde piyasada işlem yapmak beklentilerinizi karşılıyor mu, size uygun mu öğrenmenizi de sağlayacaktır. Analiz ve Yorumlama Yeteneğinizi Geliştirin Bilindiği gibi fiyatların hangi yönde ilerleyecekleri, işlem hacimleri, alım – satım fiyatları gibi birçok bilgiyi analizler ile ediniyorsunuz. Teknik ve temel analiz olarak iki analiz türü bulunuyor. Temel analizler, ülke ekonomileri, makro ekonomik veriler, dünyada meydana gelen olaylar, para politikaları gibi konuları içeriyor. Temel analizi oluşturan bu konuları tam olarak öğrenin, hangi konularla bağlantıları olduğunu öğrenin, piyasa psikolojisine ve yatırım araçlarının fiyatları üzerine nasıl etkiler yarattığını bilin. Bu konular hakkında tam bilgiye ulaştıktan sonra yorumlama yeteneğinizi geliştirin. Teknik analiz konuları ise fiyat grafiklerini okumanıza yarayan araçlardır. Birçok analiz yöntemi bulunmakta ve bu analizlerin bazıları yoğun bir şekilde kullanılmakta. Genel olarak Bollinger Bantları, trendi belirmenizi kolaylaştıran Dow Teorisi, Fibonacci dizinleri gibi analiz yöntemleri sıklıkla kullanılmakta. Ama siz tam olarak destek – direnç noktalarını, pivot noktalarını, trendleri belirleyebilmeli ve kendinize en uygun gelen analiz yöntemini belirlemelisiniz. Aracı kurumların hizmetlerinden birisi de günlük, haftalık ve aylık analiz raporları yollamaktır. Bu raporların hemen hepsini dikkate alın ama tamamen bu raporlara bağlı kalmayın. Kendi analizlerinizi de yapın ve sonuçları karşılaştırın. Teknik ve temel analizlerden edindiniz bilgileri birlikte yorumlamaya da özen gösterin. Tek başında temel analizlerden veya teknik analizlerden edindiğiniz sonuçlar size tam doğru bilgiyi vermeyecektir. Bu nedenle iki analiz türü hakkında da bilgi sahibi olun, nasıl yapıldıklarını bilin ve birlikte yorumlayın. Teminatınızı Belirleyin Daha önceden birçok kere söylediğimiz gibi 100 dolar ile forex piyasasında işlem yapmaya başlayabiliyorsunuz. 100 dolar belki kulağa küçük bir rakam olarak gelebilir. Ama bu teminatınızı mantıklı bir şekilde değerlendirdiğiniz zaman kesinlikle forex piyasası gibi bir piyasada kısa sürede daha büyük paralar ile işlem yapmanız için yeterli bir miktar. Küçük miktarlarla yani küçük işlem büyüklükleri ile işlem yapın. Bu sayede hem çok kaybetmemiş olursunuz hem de tekrar işlem yapma şansınız olur. Genel olarak EUR/USD paritesi, altın ve petrol forex piyasasında 100 dolar ile yatırıma başlayanlar tarafından tercih edilmektedir. Aynı zamanda en düşük değerler de bu yatırım araçlarına aittir. Para birimleri ile işlem yapma yeteneğiniz henüz gelişmemiş olabilir. Çünkü para birimleri yüksek işlem hacmi nedeniyle fazla dalgalanma kaydederler. Altın ve petrol gibi emtialar, daha güvenli yatırım araçları olacaktır. Petrol ile 10 dolarlık mini pozisyonlar oluşturabilir ve al – sat işlemleri yaparak kısa sürede 100 dolarlık teminatınızı 200, 300 dolara yükseltebilirsiniz. İyi bir deneyim kazanana kadar mini pozisyonlar açmaya devam edin. 100 dolarınız 400 dolar olsa bile deneyim kazandığınızdan emin olana kadar düşük işlemler yapmaya devam edin. Paranızı mümkün olduğu kadar kaybetmemeye özen gösterin. Emeklemeden koşmaya çalışmayın! Minik adımlarla ilerleyin. Yüksek işlem hacmi ile işlem yapıyorsanız, düşüşlerin sert olacağını aklınızdan çıkarmayın. Ekran Başında Olun Eğer forex piyasasında işlem yapıyorsanız veya işlem yapmaya karar verdiğiniz an ekran başında olun. Ekranınızı açar açmaz hemen pozisyon oluşturmayın. Önce iyi bir araştırma yapın. Fiyat grafiklerini, işlem hacimlerini, 1 saatlik grafikleri, trendleri gözlemleyin. Emin olmadan işlem yapmayın. Ekran başında olmadığınız zamanlarda işlem yapmayın ve stop loss özelliğine körü körüne bağlanmayın. Ekran başında olduğunuz ve piyasayı iyi bir şekle gözlemlediğiniz zamanlarda pozisyonlarınızı oluşturun. Avantajlı bir durum var diyerek stop loss özelliğini de belirleyerek ekran başından uzun süreli ayrılmayın. Anlık değişimlerden kazanç elde ettiğinizi unutmayın ve bu anlık değişimlerin aynı zamanda kaybetmenize neden olacağını da unutmayın. Gece uyumadan veya ekran başında olmayacağınız zamanlarda açık pozisyonlarınızı kapatmayı ihmal etmeyin. Bu şekilde kazançlarını sıfırlayan birçok insan olduğunu unutmayın. Pozisyonu oluştururken aklınız yalnızca işleminizde olsun ve bir hamle yaptığınızı, karşınızda milyonlarca yatırımcının da hamle yaptığını unutmayın. Duyumlarla Hareket Etmeyin Genellikle borsada büyük dertler açan duyumlar, forex piyasası için de geçerlidir. Herhangi bir arkadaşınız veya bir yatırımcıdan aldığınız duyuma göre yatırım yapmanız. Tamamen kendi gözlemleriniz, analizleriniz, bilgileriniz, stratejileriniz ve deneyimleriniz ile hareket edin. Aynı şekilde yalnızca aracı kurumların uzmanları ve analistlerinin dediklerine göre işlem yapmayın. Daha öncede belirttiğim gibi kendinize hedefler, hedefleriniz doğrultusunda stratejiler ve planlar belirleyin. Piyasa haberlerinden aldığınız bilgilere göre aniden karar vermeyin. Kazandığınızı ve kaybettiğinizi dile getirmeyin. Bu şekilde başkalarını etkilememiş olursunuz. En iyi kazancın en iyi strateji ile olacağını aklınıza yerleştirin. Başkalarına güvenerek nasıl bir işe girmemeniz gerekiyorsa, aldığınız duyumlara göre de pozisyon açmayın. Her insanın nasıl dünyaya bakış açısı farklıysa, her yatırımcının da piyasaya bakış açısı farklıdır. Aldığınız Pozisyondan Emin Olun Yeni bir pozisyon oluşturmadan önce 1 saatlik fiyat grafiğini iyice inceleyin. Piyasa verilerini, haberlerini gözlemleyin. Trendi belirleyin ve trendin tersi olabileceği ihtimalini her zaman göz önün bulundurun. Trendin tersine işlem yapmayın ve yaparsanız da küçük karlarla işleminizi kapatın. Bir alım işlemi yapıyorsanız ve fiyat grafiğinde düşme başlamış ise, artık düşmez diye düşünmeyin. Destek ve direnç noktalarını pozisyon açarken sürekli gözlemleyin. Küçük hacimlerle pozisyon oluşturmanız işleminizin tersi çıkma ihtimaline karşı iyi bir önem olacaktır. Aynı zamanda emin olduktan sonra fiyat grafiğindeki hareketlere göre fikrinizi değiştirmek yerine pozisyonu küçük karla kapatın. Yatırım aracınızı belirledikten sonra pozisyon açmaya karar verin. Bütün yatırım araçlarını gözlemlemeyin ve spesifik olun. Her yatırım aracının farklı özelliklere sahip olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Kendinize bazı pariteleri ve emtiaları belirleyin. Onların fiyat hareketlerini sürekli gözlemleyin. Bu yatırım araçları ile ilgili bir günlük kurgular hazırlayın. Açıklanacak olan verilere, fiyat hareketlerine, saatlik, günlük, haftalık ve aylık dalgalanmalarına, destek – direnç noktalarına ait verileri, pozisyonunuzu açmadan önce önünüzde hazır edin. Pozisyonu açarken aklınızı sadece bunlara odaklayın. Pozisyon açmadan bu verileri bulmak için aklınızı gereksiz sayılarla doldurmamış olursunuz. Pozisyonunuzu oluştururken, stop loss belirleyin. Elektrik kesintisi, bağlantı kopması veya çok ani bir işiniz çıkması durumunda zararınızı engellemiş olursunuz. Stop loss oranınızı kara geçtikçe güncelleyin ve bu oran karda olacağınız bir noktada olsun. Trendi iyi belirleyin ve giriş noktası olarak 1 dakikalık grafikteki en düşük noktayı yakalamaya çalışın. Fiyat grafiklerinin tepe ve dip noktalarında pozisyon oluşturmayın. Aynı zamanda zarardaki pozisyonunuzu kapatmama gibi bir inatçılık yapmayın. Bu inat başınıza büyük belalar açacaktır. Kaldıraç Özelliğini Doğru Kullanın Forex piyasasının en cazip özelliklerinden birisi hiç şüphesiz kaldıraç oranlarıdır. Elde edeceğiniz büyük karları düşünerek en büyük kaldıraç oranını seçmeyin. Kaldıraç oranlarını da yüksek tutmayın ve tüm işleminizi kaldıraca bağlamayın. Cazip bir özellik olduğu gibi büyük kayıp yaşamanıza neden olabilecek bir özellik olduğunu da unutmayın. Deneyiminiz olmadan kaldıraçlı işlemlerden uzak durun. Deneyiminiz arttıkça 1′e 5 oranında kaldıraç kullanabilirsiniz. Kaldıraç oranlarını kumarhane mantığına dönüştürmemeye özellikle dikkat edin. Notlar Alın Yaptığınız tüm işlemler, aldığınız bütün kararlar kısaca piyasada attığınız her adımı not alın. Bu notları daha sonra büyük bir dosyada toplayın ve geçmiş değerlendirmesi yapın. Yaptığınız hataları ve başarılı gözden geçirin. Gelecekte nasıl bir yol izleyeceğinize dair planlar yapmadan, hedefler belirlemeden önce geçmişte yaşadıklarınızı göz önünde bulundurmak size büyük bir yardımcı rehber olacaktır. Analistlerin bir çoğu da geçmişin tekrar ettiğini düşüncesini savunmaktadır. KAYNAK: http://www.borsanasiloynanir1.com/forex-ile-kazanmanin-10-altin-kurali/
Ekonomi Bakanı Ya Bilmiyor Ya Da Halkla Dalga Geçiyor
​'​ Zeybekçi’nin hafife aldığı enflasyon Türkiye’yi, Dünyanın en kırılgan ekonomisi yapan 6 kriterden birisi! ​'​​CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ın, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin, 'Enflasyon ekonomimiz için o kadar önemli değil' şeklindeki sözlerini eleştirerek, '​Zeybekçi’nin hafife aldığı enflasyon Türkiye’yi, Dünyanın en kırılgan ekonomisi yapan 6 kriterden birisi! ​Enflasyon, yani mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması doğrudan topluma yansır ve gelirleri aynı oranda artmayan hane halkları için hayat pahalılığı, geçim darlığı, yoksullaşma demek… Enflasyon demek halkın cebindeki paranın, boğazından geçen lokmanın çalınması demek… Sayın Bakan! Enflasyon sizin için “önemsiz” olabilir, size dokunmayabilir ama 76 milyonu doğrudan tehdit ediyor. Bulunduğunuz makamın sorumluluğunu bilin' diye konuştu.Konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran şunları kaydetti: Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “Enflasyon ekonomimiz için o kadar önemli değil” diyerek iktisat bilimine yeni bir katkı (!) yaptı, kerameti kendinden menkul iktisat teorilerine bir yenisini daha ekledi… Sayın Bakan, bu yıl çift haneye giden enflasyon sizin için önemli olmayabilir, size dokunmayabilir ama 76 milyon için önemli. Çünkü enflasyon demek halkın cebindeki paranın, boğazından geçen lokmanın çalınması demek... Enflasyon, yani mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması doğrudan topluma yansır ve gelirleri aynı oranda artmayan hane halkları için hayat pahalılığı, geçim darlığı, yoksullaşma demek… 2014 için yüzde 5.3 enflasyon hedeflediler, Merkez Bankası Ocak ayında yüzde 6.6 ya revize ettiği hedefi şimdi de yüzde 7.6’ya kadar çıkardı. Hedef şimdiden yüzde 50’ye yakın saptı. Yılın sonunda enflasyonun çift haneli düzeyleri görmesi büyük olasılık. Yüksek kur nedeniyle sektörlerdeki maliyet artışlarının etkisiyle yıl boyunca enerjiden, gıdaya, konuttan, dayanıklı tüketime tüm ürünlerde zamlar kaçınılmaz. Zamlar ve vergi artışları halkın iflahını kesecek. Alım gücü düşen yurttaşlar bu koşullarda tüketimini kısıyor, yüksek enflasyon ortamında geliri reel olarak düşen hane halklarının lokması daha da küçülecek. Yeni kur-faiz platosundan başta KOBİ’ler olmak üzere reel sektör de olumsuz etkileniyor. Üretim ve istihdamdaki payları ile ekonominin belkemiği olan KOBİ’ler tüketimdeki yavaşlamanın doğrudan hedefinde, yükselen faizler yüzünden bankalara borçlarını çevirmekte zorlanıyor. 200 bine yakın KOBİ icra takibinde. Yeni süreç, piyasada işlerin kötüleşmesine yol açtı; yüksek kurlar nedeniyle finansman maliyetleri yükseldi, döviz borçlu firmalar başta reel sektörün bankacılığa olan borçlarını çevirmesi zorlanıyor. İnşaat, tekstil, perakende başta olmak üzere çok sayıda sektörde sorun yaşanıyor, TOBB bu yıl 18 bin 770 firmanın iflas bayrağı çekeceğini bildiriyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, 76 milyonla dalga geçer gibi “Enflasyon ekonomimiz için o kadar önemli değil” diyerek, kerameti kendinden menkul ekonomi teorilerine bir yenisini daha ekledi; iktisat bilimine yeni bir katkı (!) yaptı… 2014 enflasyon hedefi şimdiden yüzde 50 saptı Hükümetin 2014-2018 dönemini ilişkin Ekim ayında hazırladığı Orta Vadeli Program’da (OVP) TÜFE bazında 2014 yılı enflasyon hedefi yüzde 5.3 olarak belirlenmişti. Ocak ayında alınan sonuçlara göre 2013 yılı için de yüzde 5.3 olarak öngörülen enflasyonun yüzde 7.40’a ulaştığı belli oldu. Merkez Bankası, 2013 yılında fiyat gelişmeleri ve makro ekonomik gerçekleşmeleri dikkate alarak 2014’ün hedef yıl sonu enflasyonunu Ocak ayında yüzde 6.6 olarak revize etti. IMF ise Türkiye’nin bu yılki TÜFE enflasyonunun yüzde 7.8 olacağı yönünde tahminde bulundu. Merkez Bankası 30 Nisan’da yayımladığı son Enflasyon Raporu’nda 2014 enflasyon hedefini yüzde 6,6’dan yüzde 7,6’ya yükseltti. Buna göre 2014 yılı enflasyon hedefindeki sapma şimdilik yüzde 50 dolayında. Ancak yılsonunda bu sapmanın yüzde 100’e varması işten değil.Enflasyon çift haneye gidiyor… Zeybekçi,  “Önümüzdeki dönemde enflasyon aşağı yönlü hareket edecek” diyor. Oysa enflasyon çift haneye gidiyor. Enflasyon başlıca iki şekilde yaşanır: Talep enflasyonu ve maliyet enflasyonu. Fed’in parasal sıkılaştırma operasyonu ile sıcak para musluklarını kısması ve 17 Aralık operasyonları üzerine siyasette istikrarsızlık algısıyla ülke güveninin azalması, 2014’te dış kaynak girişlerinin adeta durmasına yol açtı. Türkiye, ülke riskine göre en kırılgan ülkelerin başında gelmeye başladı. Bu nedenle dövizde yaşanan sıçrama, tüm makro dengeler gibi enflasyonda da işleri zorlaştırdı. Sıcak parayı çekmek amacıyla Merkez Bankası’nın şok faiz artırımına gitmesiyle oluşan yüksek faiz düzeyi iç talebi ve buna bağlı olarak fiyatları baskılarken, yüksek kurun yol açtığı maliyet artışları ise fiyatlara yansıyor ve fiyatları yükseltiyor. Yani kurlardaki yükseliş geçişkenlik etkisiyle enflasyona katkı yapıyor. İthal girdi maliyetlerindeki artışın yanı sıra, dövizde açık pozisyonu 200 milyar dolara yaklaşan özel sektörün finansman maliyetlerindeki artış da fiyatlara etki ediyor. Bu faktörler enflasyonu azdırıyor, bu nedenle yılın tümünde enflasyonda çift haneli düzeyler hiç de sürpriz olmayacak. Enflasyon-faiz-kur ilişkisi…. Parası döviz olan ülkelerde merkez bankaları faiz artırınca paranın maliyeti yükselir. Pahalı para, yatırımları yavaşlatır, enflasyon düşer. Türkiye gibi parası döviz olmayan ülkelerde ise merkez bankasının faiz artırımı paranın rantını yükselttiği için ülkeye sıcak para çekiyor. AKP, 11 yıldır ekonomi çarkını sıcak para ile döndürdü. Borsa’ya, tahvil-bonoya gelen sıcak para sayesinde artan döviz arzı, kurların düşük seyretmesine yol açtı, ekonomide tüketime dayalı belli bir canlılık sağladı. Enflasyon da kura endekslendiği için görece düşük seyretti. Ancak bu süreç, giderek büyüyen, sürdürülemez nitelikte bir döviz açığına yol açtı. Dış ticaret ve cari işlemler açığı ile dış borç hızla büyüdü. Fed’in 2013 sonunda para musluklarını kısmasıyla ise 11 yıldır sıcak para ile döndürülen ekonomide deniz bitti, sıcak para girişleri durunca döviz kurları sıçradı, Merkez Bankası sermaye kaçışını frenlemek için şok faizi artırımına gitmek zorunda kaldı. Faiz artırımı, sermaye kaçışını kısmen frenledi. Kurlar, yılın başlarında ulaştığı rekor düzeylerden biraz gerilese de hala yüksek düzeylerde seyrediyor… Ekonomi Bakanı ise, “Enflasyon rakamları bizim için o kadar da, ekonomimiz için önemli değil; ama asıl önemli olan, üretimi, yatırımı engelleyen, büyümeyi ve hatta ihracatı bile olumsuz yönde etkileyen yüksek faiz oranlarıdır. Faiz oranlarının yüksek olması piyasada paranın üretimden, yatırımdan, spekülasyona doğru, ranta doğru bir geçişini sağlıyor” diyor. Bakan, Merkez Bankası’nın kısa bir süre içinde faizleri aşağı çekeceğini söylüyor. Sayın Bakan, siz zaten yıllardır ekonomiyi sıcak para ile çevirdiniz, ülke yararına gerçekçi ekonomi politikalarınız olmadı, çünkü sıcak para dışında bir oyun planınız olmadı. Doğru; yüksek faiz üretimi, yatırımı baskılıyor, parayı ranta kaydırıyor.  Ama siz zaten bu yıl küresel para muslukları kısıldığı, ülkeye sıcak para gelmez olduğu için faizi yükseltmek zorunda kaldınız. Ekonomide yavaşlamayı göze alarak yaptınız bunu. Fed’in parasal sıkılaştırma uygulaması devam ediyor.Türkiye’nin riski tavan yapmış, ülke güveni yerlerde… Buna karşılık Türkiye’nin 400 milyar dolara yakın kısa vadeli dış borç stoku var ve bunun 170 milyar dolarının bir yıl içinde ödenmesi gerekiyor. Faizi düşürürseniz sıcak para gelmez, döviz yeniden tırmanışa geçerek bir üst platoya çıkar,  o zaman Türkiye bu borçlarını da döndüremez. Bu koşullarda faizi nasıl düşüreceksiniz? Önce ekonomide faizleri aşağı çekecek dengeleri sağlayın, sonra faizi indirin. Bu koşullarda faizleri düşürme şansınız yok. Fisher etkisi…Öte yandan enflasyon beklentisindeki yükselişle faizleri düşürme planı da birbiriyle çelişiyor. Bir ülkenin beklenen enflasyon oranındaki artış, sonuçta faiz oranlarını da eşit oranda artırıyor; böylece reel faiz oranı sabit kalıyor. BunaFisher Etkisi deniyor. Enflasyon hedefini revize edip yükseltiyorsanız, faizleri nasıl aşağı çekeceksiniz? “Eksi” reel faiz ile sermaye çekebilir misiniz? Yıllarca sıcak para fonlarına dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş kazanç imkanları sağladınız. Bu sayede; emanet de olsa bol miktarda sermaye çektiniz. Bu yolla; döviz açıklarını olağanüstü büyütme pahasına el parası ile ekonomi çarkını çevirdiniz, günü kurtardınız. Ama artık durumlar değişti, şimdi daha fazla rüşvet vermeniz, daha cazip rant sunmanız gerekiyor. Enflasyon sizin için olmayabilir ama 76 milyon için “önemli”… Sayın Bakan, bu yıl çift haneye giden enflasyon sizin için önemli olmayabilir ama 76 milyon için önemli. Neden mi? Kurlardaki ani sıçrama ekonomide tüm dengeleri bozdu, maliyetleri aşırı büyüttü. Sektörlerdeki maliyet artışlarının etkisiyle yıl boyunca enerjiden, gıdaya, konuttan, dayanıklı tüketime tüm ürünlerde zamların sürmesi kaçınılmaz. Yüksek faizin Hazine’ye getirdiği yükleri de vergiler yoluyla yurttaşların sırtına yüklediğinizi biliyoruz. Zamlar ve vergi artışları halkın iflahını kesecek. Alım gücü düşen yurttaşlar bu koşullarda tüketimini kısıyor, halk daha da yoksullaşıyor. Yüksek enflasyon ücret ve maaşları tırpanlıyor, geliri reel olarak düşen hane halklarının lokması daha da küçülüyor.Ekonomide ülkeyi muhatap ettiğiniz yüksek kur-yüksek faiz koşullarından başta KOBİ’ler olmak üzere reel sektör de olumsuz etkileniyor. Üretim ve istihdamdaki payları ile ekonominin belkemiği olan KOBİ’ler tüketimdeki yavaşlamanın doğrudan hedefinde, yükselen faizler yüzünden bankalara borçlarını çevirmekte zorlanıyor. 200 bine yakın KOBİ icra takibinde. KOBİ’lerin takipteki borçları 10 milyar liraya yaklaşmış… Yeni süreç, piyasada işlerin kötüleşmesine yol açtı; yüksek kurlar nedeniyle finansman maliyetleri yükseldi, döviz borçlu firmalar başta reel sektörün bankacılığa olan borçlarını çevirmesi zorlanıyor. İnşaat, tekstil, perakende ticaret başta olmak üzere çok sayıda sektörde sorun yaşanıyor, TOBB bu yıl 18 bin 770 firmanın iflas bayrağı çekeceğini bildiriyor. Halkla dalga mı geçiyorsunuz? ​​ Enflasyon, yani mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması doğrudan topluma yansır ve gelirleri aynı oranda artmayan hane halkları için hayat pahalılığı, geçim darlığı, yoksullaşma demek… Enflasyon demek halkın cebindeki paranın, boğazından geçen lokmanın çalınması demek… Sayın Bakan! Enflasyon sizin için “önemsiz” olabilir, size dokunmayabilir ama 76 milyonu doğrudan tehdit ediyor. Bulunduğunuz makamın sorumluluğunu bilin.
Reklam
İnternetten Online Yatırım Nasıl Yapılır?
İnternet günümüzde birçok kişiye iş imkanı sağlayan, gelir kaynağı olan, günlük rutin işlerin kolayca yapılabildiği bir hale geldi. Gelişen teknoloji ile birlikte yoğun bir şekilde kullanılmaya başlayan internet, günlük yaşantımızın vazgeçilmez parçalarından birisi haline geldi.Web üzerinden ek gelir elde etmek isteyen ve daha fazla paraya ihtiyaç duyan kişiler tarafından interneti tercih ediliyor. Bu sayede fazla zaman harcamadan, yorulmadan ve aileye ayrılacak vakitten çalmadan para kazanılabiliyor. Aynı zamanda interneti birikimlerinizi değerlendirebileceğiniz, yatırım yaparak para kazanabileceğiniz güvenli bir araç olarak da kullanabiliyorsunuz. İnternetten yatırım yaparak kısa sürede güvenli bir şekilde kazanç elde edebilirsiniz.Hangi Piyasalarda İnternetten Yatırım Yapılıyor?Günümüzde çok çeşitli finans piyasalarının bulunduğunu söyleyebiliriz. Ama bunlar arasında gerek güvenlik, gerek yasallık, gerekse elde edilen kazanç anlamında forex, borsa piyasası ve VOB diğer piyasaları geride bırakıyor. Borsa piyasası bilinen en eski yatırım piyasası olarak görülmektedir. Hemen herkesin borsa hakkında az çok bir fikri vardır ve genellikle ‘kağıt alınıp satılan’ bir yer olarak biliniyor. Borsa nasıl oynanır 1 olarak şimdiye kadar vermiş olduğumuz bilgiler ile borsada yalnızca kağıt olarak bilinen hisse senetlerinin alınıp satılmadığını anlattık. Aynı zamanda borsa işlemlerinin artık internetten yapıldığından da sıklıkla bahsettik.Forex piyasası, yeni nesil bir finans piyasasıdır ve işlemleri tamamen internet üzerinden gerçekleştirilir. Ülkemizde 2010 yılında yasallık kazanmış ve aracı kurumları Sermaye Piyasası Kurulu denetimine girmiştir. Bu şekilde de Türk yatırımcıların güveni kazanılmış ve güvenli bir şekilde yatırım yapılmaya başlamıştır. Forex, günümüzün en kazançlı ve avantajlı finans piyasası olarak görülmektedir. Tüm dünya üzerinden yönetilen küresel bir piyasa olduğundan bahsettik ve bu sayede yatırım işlemlerinin hafta sonları hariç haftanın 5 günü 24 saat boyunca yapılabildiğini söyledik.Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası da işlem özellikleri bakımından geleceğe yönelik güvenli ve vadeli yatırım yapmak isteyen kişiler tarafından tercih edilmektedir. VOB işlemleri de günümüzde internetten fiziki olmayan şekillerde yapılmaktadır ve yatırımlardaki amacı spekülasyon, arbitraj, hedge olan kişileri bünyesinde bulunduruyor.DEVAMI: http://www.borsanasiloynanir1.com/online-yatirim-nasil-yapilir/
Reklam
Eski Sevgiliden Gelmiş / Er Geç Gelecek 17 Leş Mesaj
O leş mesaj illa ki eski sevgiliden gelmiş ya da gelecektir. Tabii eğer onun küçük dünyasında yarım kalmış bir şeyler varsa.. Hoş, her eski sevgiliden gelen mesaj rahatsız etmez, ama o bir tane 'zırtoların zırtosu' vardır ya... O ne yazsa batacaktır. Cevap atsanız dert,atmasanız da 'bana hala sinirli, demek hala hisleri var bana karşı,beni hala takıyoo loloolooo' diye tribe girebilir.
Yahoo İOS'un Arama Motoru Olmak İstiyor
Yahoo, Apple’ın iOS platformuna göz dikti. Gelen haberlere göre Yahoo, Apple’ın varsayılan arama motoru olabilmek için ikna çalışmalarına başlamış. Yahoo CEO’su Marissa Mayer, şirketi eski günlerine geri döndürebilmek için elinden geleni yapıyor. Farklı satın almalarla ön plana çıkan Yahoo, bu sefer gözüne Apple’ı kestirdi. MacRumors’ın haberine göre Yahoo, iOS’un varsayılan arama motoru olmak istiyor ve bunun için çalışmalara başladı. İki proje üstünde çalışan Yahoo’nun ilk projesi yeni mobil arama motoru, ikinciyse iOS’un varsayılan arama motoru olabilmek. Gelen bilgilere göre Yahoo, yeni mobil arama motorunun neye benzeyeceğini göstermek için ayrıntılı bir sunum hazırlıyor ve bunu Apple yöneticilerine sunacak. iOS’un varsayılan arama motoru Google olsa da, kullanıcılar bunu Yahoo ya da Bing olarak değiştirebiliyor. Aslında Yahoo ile Apple’ın ortaklığı bir yıl öncesine dayanıyor. iOS platformundaki Hava Durumu ve Borsa uygulamasını sunan Yahoo, Apple’a kullanıcılarının Google’un yokluğunu hissetirmeyecek bir alternatif sunmak istiyor. Apple’ın böyle bir fırsatı geri tepmeyeceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok.Stuff
Reklam
Fenerbahçe'liler Galatasaray'ı Şikayet Ediyor
Fenerbaçeli taraftarlar, TFF ile UEFA'ya da gönderilmesini planladığı başvuru dilekçesi yayınlandı. Taraftar gruplarının öncülüğünde, Fenerbahçeli taraftarlardan ilgili dilekçenin TFF'ye gönderilmesi isteniyor.Fenerbahçe taraftarları Galatasaray'ın lisans almamaları için TFF'ye başvuru kampanyası başlattı.. Daha önce 3 Temmuz sürecinde de Fenerbahçe'yi, ezeli rakipleri Galatasaray ile kupayı isteyen Trabzonspor taratftarları UEFA'ya şikayet etmişlerdi. Sarı lacivertli taraftarlar da son organizasyonlarını; 'Hesap vakti geldi! diyerek duyuruyor. İşte Fenerbahçeli taraftarların hazırladıkları o metin; TFF ye Başvuru - UEFA LİSANSI TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU BAŞKANLIĞINA İSTANBUL Konu: 2014 – 2015 Türkiye Süper Lig ve UEFA Kulüp Lisans ve Mali Fair Play kriterleri çerçevesinde verilecek LİSANS lar Sn. Yetkili, Federasyonunuzun yayınlamış olduğu Kulüp Lisans ve Mali Fair Play kriterleri çerçevesinde, 2014 – 2015 döneminde Türkiye Liglerinde müsabaka yapacak kulüpler 31 Mart 2014 itibariyle başvurularını tamamlamış ve Federasyonunuz, bu başvuruları değerlendirmeye almıştır. Başvuru sayısının çokluğu ve kapsamının genişliği, UEFA Finansal Fair Play kriterleri açısından bu değerlendirmenin zorluğu ve zaman alacağının farkındayız. Bu nedenle, biz Türk Sporseverleri olarak, Sizlere ve değerlendirmeyi yapan uzman arkadaşlara birkaç konuda görüşlerimizi aktarmak istiyoruz. Bu değerlendirmelerimiz, yabancı dile çevrilerek son söz sahibi UEFA’ya ve UEFA’nın Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi Lisansı vermediği Avrupa kulüplerine de gönderilecektir. Galatasaray Spor Kulübü ve hakim ortak olduğu GALATASARAY SPORTİF SINAİ VE TİCARİ YATIRIMLAR A.Ş. (GS Sportif AŞ), son yıllarda finansal ve yönetsel açıdan bir çok usulsüz işlemde bulunmuş olup, bu usulsüz işlemler dolayısıyla Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul’a başvurular yapılmış; cezalar almış ve halen İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde devam eden bir çok dava bulunmaktadır. Kurumunuzun yaptığı ve yapacağı araştırmalar neticesinde mutlaka ortaya çıkacak olan bu işlemleri özetlersek : 1) Galatasaray Kulübü, hakim ortak olduğu GS STAD ve GS FUTBOL şirketlerinin Borsa’da işlem gören GS Sportif AŞ ile birleşme işlemi sırasında, Sermaye Piyasası Kurulunun denetim, tespit ve cezalandırdığı üzere, yatırımcılardan bilgi gizleyerek Stad Hasılatının % 90 ına daha sonra imzalanacak bir protokolle el koymuştur. Bu konuda olması gereken, TT Arena Stadının Kulüp tarafından GS Sportif AŞ’ye kiralanması ve maç hasılatlarını ise tümüyle GS Sportif AŞ’nin almasıdır. Yıllardır haksız bir şekilde Kulüp’e aktarılan bedeller de GS Sportif AŞ'ye iade edilmelidir. Bu konuda mahkemelerde açılan ve devam eden onlarca dava bulunmaktadır. 2) Ayrıca Galatasaray Kulübü, mükellefiyetlerini yerine getirmediği için, TT ARENA Stadı ile ilgili olarak Genclik ve Spor Bakanlığı – GSGM ile mahkemelik olmuş ve 10 ayrı davada bu mahkemeler sürmektedir. Galatasaray Kulübü, Sermaye Piyasası Kurulu’na sunduğu resmi izahnamede bu davaların sonucunda TT Arena’nın elinden alınabileceğini ve Galatasaray’ın maçlarını başka bir stada oynamak zorunda kalabileceğini bizzat ifade etmiştir. (EK 1 A - B) Bilindiği gibi UEFA, Kulüplerin Stad sahibi olmalarına ve o stadda müsabaka yapmalarına büyük önem vermektedir. Bu konunun tarafınızca dikkate alınması gerekir. 3) Galatasaray Kulübü, belirtilen usulsüz işlem dolayısıyla elde ettiği TT ARENA Stad biletlerini 17 yıllık bir süreyle tabiatı geregi sahibi olması gereken GS Sportif A.Ş.’ye bir kez daha satmıştır. Federasyonumuzun tanımıyla İLİŞKİLİ TARAF olan Kulüp ve Şirket arasında bir fiktif satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu fiktif işlem dolayısıyla ortaya çıkan 442 Milyon TL lik Galatasaray Kulüp fiktif ALACAĞI, 2012 de ve 2014 de yapılan sermaye artırımları sırasında kullanılarak, Galatasaray Kulübünün finansal tabloları düzeltilmiş, bu şekilde UEFA nın belirlediği Finansal Fair Play kurallarına uygun hale getirilmiştir. Federasyonumuzun, fiktif satış işlemi ile işlem yapılan bu bedelleriGalatasaray Kulübünün gelirleri hesabından çıkarması gerekmektedir. 4) Galatasaray Kulübü, LİSANS için tarafınıza başvurduğu 31 Aralık 2013 tarihli bilançosundan sonra 28 Şubat 2014 tarihine kadar, çok yüksek bedelli transferler yapmış ve Banka kredileri dolayısıyla büyük borçlanmalara gitmiştir. Sadece GS Sportif AŞ’nin ticari ve finansal borçları, bu 2 ay içerisinde 439.375.691 TL den 518.827.020 TL ye yükselmiştir. Bu borçların 413.570.525 TL si Kısa Vadelidir. Kurumunuzun bilanço tarihinden sonraki değişiklikler olarak bildirilmesini istediği ama tarafınıza intikal ettirilmeyen bu fark bilançoları ve tüm dengeyi bozmaktadır. ( EK 2 A – B ) 5 ) Futbol takımının sahibi olan GS Sportif AŞ’nin, 2013 – 2014 sezonunda futbol faaliyetlerinden doğan gelirleri 28 Şubat 2014 itibariyle 200.678.822 TL olup, giderler 291.239.160 TL olarak gerçekleşmiş, 90.560.338 TL Futbol faaliyeti ZARARı oluşmuştur. Bu zarara rağmen Galatasaray Kulübü yurt dışından yüksek maliyetli transferler yapmakta ve yapmaya devam edeceğini de açıklamaktadır. LİSANS değerlendirmesi yapılırken, UEFA nın büyük dikkat gösterdiği TRANSFER YASAĞI konusunun da dikkate alınması gerekir. ( EK 3 ) 6 ) MALİYE BAKANLIĞI tarafından, Galatasaray Kulübünün, vergi kaçakçılığı yaptığı tespit edilmiş, ilave 54 Milyon TL de ceza ile birlikte, 108 Milyon TL vergi cezası tahakkuk ettirilmiştir. Galatasaray Kulübü, önce bu cezayı kabul ederek Kamuoyu Aydınlatma Platformu’nda UZLAŞMA ya gideceğini açıklamış, ancak daha sonra UEFA lisansı için, bu UZLAŞMA’dan vazgeçmiştir. Şu anda bu ceza için yasal işlemler sürmektedir. Ayrıca LİSANS Başvurusundan sonra gerçekleşen bir başka konu, GS Sportif A.Ş. nin, 2009 - 2010 yıllarına dair Vergi İncelemesine alınma kararıdır. Bu konu da KAP'ta açıklanmıştır. Resmi VERGİ DENETİM RAPORU na konu olan ve VERGİ KAÇAKÇILIĞI tespit edilen Galatasaray Kulübüne LİSANS verilmemelidir ( EK 4 A - B ) 7 ) Galatasaray Kulübünün hakim ortak olduğu, ve Stadın ve Futbol Takımının sahibi olan GS Sportif AŞ, Türk Ticaret Kanunu Md. 376’ya göre TEKNİK İFLAS kapsamına girmiştir. Bu konuda Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, Kanunun belirlediği hesaplamaya göre, 49.227.824 TL NEGATİF ÖZVARLIK toplamı ile GS Sportif AŞ, resmen TEKNİK İFLAS ını açıklamak zorundadır. Ancak GS Sportif AŞ, DENİZ YATIRIM tarafından yapılan bir Değerleme Raporu ile 2029-2030 yılına kadarki TAHMİNİ GELİRLER iskonto edilerek bu İFLAStan kurtulmuştur. ( EK 5 ) Bu konuda yatırımcılar ve hissedarlar olarak Mahkemelere başvurularımız olmuş, Mahkeme kararı ile TEKNİK İFLAS’ın açıklanması beklenmektedir 8 ) Bahsi geçen değerleme işlemini yapan DENİZ YATIRIM’ın, Galatasaray’a kredi veren tek finansal kurum olan DENİZBANK’ın bir iştiraki olduğunu, Yönetim Kurulu Başkan Vekilinin Galatasaray CEO su ile sıhri hısımlık içinde olduğunu belirtmek gerek. Dolayısıyla DENİZBANK ve Deniz Yatırım AŞ tarafından yapılan bütün değerleme raporları çıkar çatışması nedeniyle iptal edilmeli ve yeniden yapılmalıdır. 9 ) Bir çıkar çatışması da, tarafınıza sunulan BAĞIMSIZ DENETİM’den geçmiş bilançolarla ilgilidir. Galatasaray Mali Tablolarını denetleyen AKİS Bağımsız Denetim kuruluşu, KPMG Türkiye tarafından lisanslanmış bir mali kuruluştur. KPMG Türkiye’nin Başkanı, bizzat Galatasaray Kongre Üyesi olan bir kişidir. Bu kişinin süpervizyon ve yönetimi altında olan bir kuruluşun BAĞIMSIZ bir denetim yapabileceğine ne kadar inanılabilir? Kurumunuzun çok iyi bildiği gibi, yapılan bildirimlerin hatalı eksik ve yanıltıcı bilgi ve belge içermesi durumunda, UEFA‘nın verdiği – vereceği cezalar maalesef ülkemiz ve Türk Spor kulüpleri açısından telafisi imkansız zararlar doğuracak ve yanlış imaj yaratacaktır. Özellikle geçmiş yıllara yönelik olarak MALİYE BAKANLIĞI tarafından tespit edilen VERGİ KAÇAKÇILIĞI, geçmiş yıllarda Galatasaray Kulübünün vergi borcu bulunmadığı konusunda tarafınıza ve UEFA'ya yanlış beyanda bulunduğunun açık ve net delilidir.Bilgilerinize sunar, Türkiye Süper Lig ve UEFA LİSANSI verme değerlendirmelerinizin takipçisi olacağımızı, ve konuyu UEFA nezdinde de takip edeceğimizi arz ederiz. Saygılarımızla,Skorer
Dolar mı? Altın mı? Euro mu? Hangi Yatırım Daha Karlı?
Dolar mı, altın mı, euro mu sorusu son birkaç senenin en popüler yatırım sorularından birisi. Dolar gibi dünyanın en güçlü para birimine mi, yoksa 12 yıllık boğa piyasası saltanatı süren ve yatırımcılarına sürekli kazandırmış olan altına mı yatırım yapmak gerekiyor? Avrupa Birliği para birimi olan Euro ise ekonomik krizlerden daha ne kadar etkilenir?Genel olarak hemen hepimizin paraya olan ihtiyacı artış gösterdi. Bunun nedeni ise gelişen teknoloji, yükselen yaşam standartları ve bunun dışında kişisel ihtiyaçlarımız gösterilmektedir. Gelecekte daha iyi bir yaşama sahip olmak, çocuklarımıza daha iyi bir eğitim olanağı sunmak, emeklilikte rahat bir yaşam sürmek, kendi işimize, evimize sahip olmak gibi milyonlarca ihtiyacımız var.Paraya olan ihtiyacımıza ek olarak günümüzde parayı daha bilinçli bir şekilde yönettiğimizi de söylemek gerekir. Birikim yapma konusunda herkes çok daha sağlam adımlar atıyor ve geleceğe yönelik yatırım yapıyor. Bu yatırım da çok farklı şekillerde yapılmaktadır. Kimisi gayrimenkul yatırımı yapıyor, kimisi eski yöntemle bankalarda bekletiyor. Kuyumcudan altın alarak yastık altı denilen şekilde paranın değerlendirilmesi ise günümüzde pek tercih edilmiyor ve bankalarda oluşturulan altın hesapları kullanılıyor.Günümüzde yatırım yapma konusunda da daha bilinçli olduğumuzu belirtmek gerekir. Finans piyasalarına duyulan güven artmış durumda ve başarılı yatırımcı sayısında artış gözlenmektedir. Finans piyasalarının eskiye göre daha iyi bir şekilde denetlenmesi, işlem özelliklerinin günümüz teknolojisi ve şartları ile uyumlu hale getirilmesi gibi nedenlerden dolayı yatırımcıların finans piyasalarına olan güveni artmış durumda. Forex ve borsa piyasası günümüzün en yüksek işlem hacmine sahip finans piyasalarıdır ve borsa nasıl oynanır 1 sitesi olarak bu iki finans piyasası hakkında yeni yatırımcılara bilgiler vermeye devam ediyoruz.Altın Yatırımı Karlı mı? Altın 12 yıllık geçmişi boyunca yatırımcılarına sürekli kazanç sunmuştur. Merkez bankalarının elinde her daim rezerv olarak bulunduğu için de güvenli liman olarak değerlendirilmektedir. Dövizlere güvenin azaldığı zamanlarda ilk olarak tercih edilen emtiadır. Bilindiği gibi altın 2013 yılında göstermiş olduğu performans nedeniyle artık güvenli liman olarak görülmüyor ve yatırımcılarına büyük kayıplar yaşattı. 12 yıl boyunca düzenli bir artış gösteren altın 1,800 dolar seviyelerinden 1,180 dolar seviyelerine kadar sert düşüşler gösterdi ve ayı piyasası hakimiyetine girdi. Durum böyle olunca birçok uzman ve ünlü yatırımcı altından uzak durulması gerektiği hakkında uyarılarda bulundu. Altın yatırımları ile ünlü olan Paul Johnson yaşamış olduğu büyük kayıpla gündeme damgasını vuran isim oldu. Dolar Yatırımı Karlı mı? Amerikan doları ise FED’in yapmış olduğu varlık alımlarının sonlandırılacağı haberi ile değer kazandı. USD/TL paritesinin değeri 2 seviyesinin üzerine çıktı ve merkez bankasından müdahale geldi. Doların göstermiş olduğu iyi performans altının değer kaybetmesine neden oldu. Bilindiği gibi dolar ve altın fiyatları arasında ters bir ilişki bulunmaktadır. FED’in yaratmış olduğu spekülasyon nedeniyle altın büyük bir değer kaybı gösterirken, dolar yukarı yönlü hareket etmeye başladı. Durum böyle olduğu için de yatırımcılar, yatırımı dolara mı yapmalı sorularını uzmanlara yöneltmeye başladılar. Altın ve dolar arasındaki ilişki forex piyasasının çift yönlü işlem özelliği ile birleştiği zaman kazançlı yatırımlar yapılabilmektedir. Altın bilindiği gibi Amerikan doları üzerinden işlem görmektedir ve çift yönlü işlem özelliği sayesinde de hem değer kazanan hem de değer kaybeden yatırım aracından kazanç elde edilebilmektedir. Bu durumda; altın değer kaybederken Amerikan doları satın alınıp altın elde çıkarıldığında kazanç elde edilecektir. Aynı şekilde altın değer kazanırken de dolar satılıp altın alımı yapıldığı zaman yatırımdan kar elde edilmiş olur. Euro Yatırımı Karlı mı? Euro Bölgesi’ne bakıldığı zaman 2013 yılının, geçen yıllarda olduğu gibi politik olaylar, ekonomik krizler, spekülasyonlar, enflasyon, artan işsizlik, yüksek faiz oranları gibi olayların yoğun yaşandığı bir yıl olduğu görülmektedir. Almanya ve Fransa’nın birbirine ters düşen görüşleri, Yunanistan’da ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde görülen krizler Euro’yu olumsuz etkiledi. G20 toplantılarına damgası vuran isimlerin başında Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi vardı. Euro Bölgesi’nin ve Euro para biriminin geleceği hakkında yapmış olduğu yorumlar tüm dünyada dolandı. 2012 yılında piyasaların kahini olarak bilinen Nouriel Roubini tarafından yapılan Euro’nun iflas edeceği yorumu büyük ses getirmişti. Yatırımcılar Euro’dan uzak dururken, 2013 yılında euroya yatırım yapma konusunda tereddütlüydü. Euro açıklanacak olan makro ekonomik veriler öncesinde genel seyrinden aşağı da bir seyir izledi ama genel anlamda olumlu gelen veriler sonrasında yönünü yukarı çevirmeyi başardı. Hangi Finans Piyasası Daha Karlı? Forex piyasası günümüzün en kazançlı finans piyasası olarak görülmektedir. Tüm dünya üzerinden yönetilen küresel bir finans piyasası olması, her fiyat hareketinden yararlanmayı sağlayan işlem özellikleri, risklerin sınırlandırılabilme özelliği ve internet üzerinden haftanın 5 günü 24 saat boyunca işlem yapabilme özelliği sayesinde en güvenli ve kazançlı yatırımlar forex piyasasında yapılmaktadır. Hangi yatırım daha karlı sorusunun en doğru cevabı olarak işlem yapılan piyasaya ve yatırımcının deneyimine göre değişkenlik gösterdiğini söylemek gerekir. Borsada hisse senetleri kazandırırken, forex piyasasında işlem özellikleri nedeniyle deneyimli yatırımcının kazandığı ortadadır. Bu nedenle bu finans piyasalarında işlem yapacak olan yeni yatırımcıların parasını piyasaya yatırmadan önce iyi bir deneyim kazanması gerekmektedir. Demo hesap olanaklarından faydalanılarak bu deneyimi risk almadan kısa sürede kazanabilirsiniz. Finans piyasalarında ve özellikle forex piyasasında EUR/USD paritesi şeklinde işlem gören euro ve dolar yine en çok işlem hacmine sahip yatırım aracı oldu. Dövizler ve emtialar dışında ise 2013 yılının kazandıran yatırım araçları hisse senetleri oldu. Dövizlerde ve emtialarda görülen düzensiz fiyat hareketleri sonrasında yatırımcılar hisse senedi alım satımı yapmaya yönlediler. Özellikle ABD ve Avrupa hisse senetlerinin göstermiş olduğu iyi performans sayesinde yatırımcılar hisse senetlerinden güvenli kazanç elde etti. Dolar, altın ve euro yatırımı finans piyasalarının en yüksek işlem hacmine sahip yatırımlarıdır. İşlem hacimlerinin yüksek olması kısa vadede yüksek kazançlar elde edebileceğiniz anlamına gelmektedir. Ama bunun için iyi bir deneyime sahip olmanız ve anlık meydana gelen fiyat dalgalanmalarından nasıl faydalanacağınızı bilmeniz gerekmektedir. KAYNAK
Bitcoin, Kripto Para ve Hukuk (3. Bölüm)
Bu hafta sizlere gerek sosyal ortamlarda gerekse özel olarak bana yöneltilen sorulardan kısa bir derleme yaparak, Türkiye’de Bitcoin ve kripto para eko sisteminin hukuksal durumunu paylaşmak istiyorum. Bu cevapların tamamının kişisel yorumlarımdan ibaret olduğunu belirtmek isterim. Zaten, hepinizin bildiği üzere bu konular konuşuldukça yasal gelişmeler gün yüzüne çıkacaktır.Soru: Bitcoin yasal mı? Bu konuda bana birçok soru geliyor. Konunun çok geniş bir yelpazeye sahip olması nedeniyle tedirginlik yaratmasını doğal karşılıyorum. Ayrıca tüm dünyada yaşanan olumsuz gelişmeler, bu piyasanın içerisinde yer alan herkesin “acaba” yanlış bir şey mi yapıyorum? huzursuzluğunu yaşamasına sebep oluyor.  Bitcoin cüzdanlarından çalınan paralar, bazı borsaların büyük şaibelerle kapanıp ortadan kaybolması, bankaların ve devletlerin şüpheli bakış açıları ve teknolojinin tamamen internet üzerinde yaşıyor olmasından kaynaklanan güvenlik açıkları ve en önemlisi, illegal işlerle bitcoini birbirine yakıştıran haberler… Bu tür haberlerin dilden dile yayılması ile “güvenilirlik” problemi de aynı hızla artıyor. Şunu belirtmekte özellikle fayda var. Bu, yeni bir teknoloji ve başlangıç aşamasında bu kadar şüphe uyandırması ve anlaşılamamasından kaynaklanan “korku” gayet doğal bir tepki. Hele bir de işin içinde “para” kavramının bol bol geçmesi ile tedirginlik iki kat artıyor. Kesin olarak söyleyebilirim ki; Türkiye’de bitcoin ve diğer kripto paralar yasa dışı değildir. Türk Ceza Kanun’unun 2. Maddesi bu anlamda en önemli kanuni dayanaktır. Maddeye göre; Kanunda suç olarak tanımlanmamış hiçbir eylemden dolayı kişilere ceza verilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” Bu maddeden hareketle, bugün itibarı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasal mevzuatlarında “Bitcoin ve kripto para” kavramları ile ilgili düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, yeri gelmişken şu ayrımı yapmakta fayda görüyorum. Zaten bütün sıkıntı şimdi bahsedeceğim ayrımı yapamıyor olmamızdan ileri geliyor. Hırsızlık, her ne şekilde yapılırsa yapılsın suçtur. Dolandırıcılık, hangi teknolojiyle yapıldığına bakılmaksızın eğer kanunda sayılan unsurları içeriyorsa cezalandırılır. Kısacası, eğer siz bitcoin ile dolandırıcılık yaparsanız, bitcoin kullanarak dolandırıcılık yaptığınız için değil, dolandırıcılık yaptığınız için cezalandırılırsınız.Soru: Madencilik yaparsam suç işlemiş olur muyum? Hayır olmazsınız. Kripto para madenciliği, dijital dünya içerisinde belirli protokollere bağlı olarak çalışan programları bilgisayarınızda çalıştırmanız anlamına gelir. Bunu yapmanın hiçbir yasal kısıtlaması bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili olarak karşınıza en çok çıkacak sorun, elektrik dağıtım şirketlerinin tüketiminizi sorgulaması olacaktır. Standart konut elektriği kullanımı sözleşme gereği sınırlandırılmıştır. Bu sınırı aşan aboneler olağan dışı elektrik tüketimi nedeniyle araştırılırlar. Ancak bunun aşılması kolaydır. Elektrik şirketi ile üretim gücünüze bağlı olarak yapacağınız anlaşma ile hiçbir yasal sıkıntı yaşamadan üretiminize devam edebilirsiniz. (büyük çapta yapılan üretimler buna dahil değildir.)Soru: Bitcoin Borsalarında alış/satış yapıyorum. Banka hesap hareketlerim nedeniyle sorun yaşar mıyım? Bu soruya şimdilik benim bildiğim kadarıyla yaşanmış bir somut olay olmadığı için net cevap veremiyorum. Ancak yapılan şeyin finansal ve vergisel anlamda dikkat çekecek hacimlere ulaşmasıyla net olarak devlet kurumlarından bir tepki/düzenleme gelecektir. Bunun yapılabilmesi için de öncelikle bu faaliyetin ekonomik anlamda bir tanıma ihtiyacı olacaktır. Vergilerin ancak kanunla düzenlenebilirliği ilkesi gereği bu konuda bir kanun düzenlemesi yapılana kadar herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Vergi mevzuatında sanal para ile yapılan işlemlere ilişkin düzenleme bulunmuyor. Aynı zamanda bu sistemin benzeri de yok. Bu nedenle bekleyip görmekten başka çaremiz kalmıyor.Soru: Maliye, Vergi Dairesi..vs Bitcoin ile ilgili hesap hareketlerimden dolayı beni soruşturmaya alırsa ne yapmalıyım? Bana, vergisel anlamda herhangi bir soruşturmaya maruz kalırsa ne yapması gerektiğini soran herkese verdiğim cevabı sizlerle de paylaşmak istiyorum. Anlatın. Tüm sistemi, yaptığınız her işlemi, Bitcoin’in ne olduğunu, kaynağının nereden geldiğini, borsaların çalışma mantığını, yani kısaca bildiğiniz her şeyi anlatın. Burada saklanacak bir şey yok. Yasa dışı bir şey yapmıyorsunuz. Devletin vergi mevzuatlarında yer almayan yeni bir işle uğraşıyor olmanız sizi vergi kaçakçısı yapmaz. Devlet mekanizması, bu yeni teknolojiyi ve ekonomik hareketi bir şekilde düzenlemek durumundadır. Herhangi bir düzenleme yapmadığı sürece bu eko sistemi kullananları vergilendiremeyecektir. Zaten devletin kendi iç dinamikleri zamanla bu konuları ele almak zorunda kalacaktır. Dünyadaki gelişmeleri izleyenleriniz devletlerin bu konuda somut adım atmakta ne kadar zorlandığını da fark etmiştir. Çünkü, sistemsel değişiklikler gerektiren bir ekonomi sözkonusu.Soru: Kripto para borsaları belirli bir limiti aşan işlem hacmi için neden kişisel bilgilerimi istiyor? Bunun şu aşamada tek bir mantıklı açıklaması olabilir. Henüz bir düzenleme olmadığından bu borsalar, haklı olarak kendilerini yapılan işlemlerin rakamsal büyüklüğüne göre devletin olası vergilendirme girişimlerine karşı savunabilmek için yapıyorlar. Kısacası; yarın bir gün, vergi müfettişi o borsanın hesap hareketlerindeki yüksek meblağların kaynağına inmek istediğinde borsa şirketi paranın kaynağını gösterebilmek için bu verileri saklıyor. Kişisel olarak borsaların bu şekilde çalışıyor olmasını olumlu buluyorum. Sonuçta şirketler ne kadar ciddi çalıştığını sadece müşterilerine karşı değil, devlete karşı da gösterme imkânını bu sayede bulacaktır. Sizler de yaşadığınız ya da aklınıza takılan hukuki konuları bu başlık altında bulunan yorum kısmına yazarak, bu yazının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Seçim Bitti Zam Fırtınası Başladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, seçimler nedeniyle hükümet tarafından zamların ardı ardına gelmeye başladığını belirterek, 'Seçim bitti zam fırtınası başladı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak. Zamlar 76 milyonu etkileyecek...' dedi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran bugün yaptığı yazılı açıklamada konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: Ekonomide temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda, seçim öncesinde döviz kurundaki hızlı yükseliş nedeniyle zorunlu hale gelen zamlar seçim nedeniyle bekletildi. Hatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz __ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için hemen düğmeye bastı. Seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu.Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; yüzde 6.1’lik elektrikle siftah yapıldı.Sağlıkta “örtülü zam”: SGK resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Muayene olmak isteyenler özel hastanelere gidecek, provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Kırmızı eti bayramdan bayrama, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, artık patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Önümüzdeki dönemde dış kaynak iyice kıtlaşacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Dövizdeki yükseliş nedeniyle benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki bu ürünlere yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlere yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Zamlardan 76 milyon etkilenecek.!! Dövizkurlarındaki sıçrama nedeniyle elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta zam kaçınılmaz hale gelmişti. Akaryakıt dağıtımı ve ticareti tamamen özel sektörde olduğu için bu ürünlere kurdan kaynaklanan maliyet artışları seçim öncesi yansıtıldı, gereken zamlar yapıldı.  Böylece benzinin litre fiyatı, seçimden önce 5.08 TL’yi gördü. Ekonomide yine temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda ise kura bağlı maliyet artışı nedeniyle zorunla hale gelen zamlar bekletildi. Bununla da kalmadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için düğmeye bastı. AKP, seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu. Yani AKP, halkı bu konuda da aldattı... Yerel seçimler öncesi halkın tepkisinden korkan AKP ekmek zammını bile seçim sonrasına bırakma kararı aldı. Bazı vergilerde geçici indirimlere de giden AKP, seçimin bitmesiyle birlikte faturayı vatandaşa kesecek. İlk elektriğe… Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; siftah elektrikle yapıldı. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.’nin (TETAŞ) elektrik tarifesinde yüzde 6.1 artış öngören EPDK kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar uyarınca; TETAŞ’ın dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine yaptığı elektrik satışında uyguladığı fiyat 16.32 kuruştan 17.32 kuruşa yükseltildi. Elektrik zammı, önümüzdeki günlerde vatandaşların elektrik faturalarını kabartmakla kalmayacak, üretiminde elektrik kullanılan tüm ürünlere zincirleme biçimde yansıyacak. Elektrik zammı otomatiğe bağlandı… Bu arada EPDK kararına göre TETAŞ, makroekonomik göstergelerde meydana gelebilecek değişiklikler veya başka nedenlerden dolayı EPDK’ya başvurarak tarife değişikliği isteyebilecek, EPDK da değerlendirme sonucunda karar verecek. Örneğin TETAŞ,kurlar arttı gibi gerekçelerle EPDK’dan zam isteyecek, Kurul da zammı onaylayacak. Böylece kur artışları sürecinde elektrik zamları otomatiğe bağlanmış oluyor. Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 44’ünün doğalgaz çevrim santrallerinden karşılıyor. Bu nedenle döviz kuru ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar elektrik fiyatları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Sırada doğal gaz zammı var… Doğal gazı yüksek fiyattan alıp halka daha uygun fiyattan satan BOTAŞ’ın zararı 2 milyar lirayı aştı. Kurda yaşanan yükseliş bu zararı daha büyütüyor. BOTAŞ siyasi baskılarla zam yapmayarak bu zararı sırtlamaya çalışıyor. Ancak bu fiyatlama politikası sürdürülemez nitelikte ve doğal gaza zam artık kaçınılmaz hale geldi.  Sektör temsilcileri, döviz kurundaki artış nedeniyle doğal gaza yüzde 20-25 zam yapılması gerektiğini söylüyor.  Kurlardaki hızla yükselme sürecine rağmen doğal gazda gereken zam, seçim sonrasına bırakıldı. Seçim öncesi ertelenen zamlar seçimden sonra vatandaşa birikmiş olarak yansıyacak. Sağlıkta yüzde 40 örtülü zam… Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yayınladığı bir genelge ile MEDULA sistemi üzerinden verilen klinik muayene hizmetlerine resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Yani bundan sonra artık hastalar hafta sonu ve 19 Mayıs ve Kurban Bayramı gibi diğer resmi tatil günlerinde anlaşmalı hastanelerde SGK üzerinden klinik tedavi hizmeti alamayacağı için özel hastanelere gitmek zorunda kalacak. Özel hastanelere gidecek hastalar ise provizyonu cepten ödeyecek. Özel hastanelere giden hastalar da provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Vatandaşlar, kamu hastanelerinde sunulan sağlık hizmetinin kalitesiz oluşu nedeniyle özel hastaneye gidiyor, bu hastaneleri zorunlu nedenlerden dolayı tercih ediyor. Bu düzenleme ise vatandaşların özel hastanelerden sağlık hizmeti alma hakkını engeller nitelikte.   Devletin vatandaşa kesintisiz sağlık hizmeti sunma görevi vardır. Resmi tatil günlerinde klinik hizmetinin kaldırılması hasta haklarına aykırıdır. Bu, Anayasa’ya, Sosyal Güvenlik Kanunu’na ve hasta haklarına aykırı bir düzenlemedir. Vatandaş kuru fasulyeye bile hasret… Kırmızı eti bayramdan bayrama gören, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, eskiden menünün vazgeçilmezleri olan patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Çünkü son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Bu fiyat artışlarında dünya fiyatlarındaki yükselişlerin yanı sıra Türkiye’deki üretim yetersizliğinin payı büyük… Özellikle 2013’te üretim yetersiz kalan patatesin kilosu 5-6 TL’ye kadar çıktı. Türkiye pirinçte ise net ithalatçı bir ülke ve kurdan etkileniyor. Bu yıl, kuraklık nedeniyle pirinç ve buğday rekoltesinde düşüş bekleniyor. Bu da fiyatları yükseltecek. Zam sağanağı devam edecek… Fed operasyonları ve 17 Aralık operasyonlarının etkisiyle yaşanan sermaye çıkışı ve bunun kurlarda yol açtığı yükseliş, sıcak paracıların seçim sonuçlarını kendileri lehine “istikrar” için olumlu bulması nedeniyle hız kesti. Ancak bu geçici bir durum ve önümüzdeki dönemde sıcak para hareketleri yine net çıkış yönünde seyredecek, bu da kurları yükseltmeye devam edecek. AKP, iktidarı boyunca ekonomiyi, Borsa’ya tahvil bonoya yatırım yapıp parayla para kazanmaya gelen sıcak para ile çevirdi. Bu sayede döviz ucuz kaldı, ithalat patladı, cari açık büyüdü. AKP, halka borçla finanse edilen sanal bir refah dönemi yaşatarak bunu oya tahvil etti. Ancak Fed’in tahvil alımlarını 85 milyar dolardan 50 milyar dolara düşürerek piyasalara verdiği likiditeyi daraltması dışında azalan güven ve artan ülke riski nedeniyle artık sıcak para muslukları iyice kısıldı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Yani önümüzdeki süreçte döviz girişleri iyice azalacak, hatta net bazda çıkış yaşanacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Döviz fiyatındaki artış, tüm ithal girdilerin maliyetini artıracak, yerli tarım ve sanayi ürünlerinin fiyatını da yükseltecek. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. E!!konomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak.!! Zamlar 76 milyonu etkileyecek...
Reklam