Evdeki Bir Gününü Anlat, Hangi Filmin Başrolü Olduğunu Söyleyelim!
1. Öncelikle cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını seçer misin?
3. Klasik sorumuzla başlayalım! Sabah ilk uyandığında ne yaparsın?
4. Evde olmayı mı, dışarıda gezmeyi mi tercih edersin?
5. Evde yalnızken dans eder misin?
6. Evde en çok hangi uygulamayı kullanıyorsun?
7. Evde seni dışarıdan bir kamera izliyor olsa, seni en çok hangi sahnede görürdü?
8. Evde konuşmadan saatler geçirdiğin oluyor mu?
9. “Birazcık uzanayım” dedikten sonra kalktığında genelde...
Julie – Before Sunrise
Senin için bir gün evde olmak, sadece dinlenmek değil; düşünmek, hayal kurmak, anımsamak, belki biraz iç hesaplaşma yapmak demek. Bir şarkı çalıp seni yıllar önceki bir yaza götürebilir, eski bir kitabın kenarındaki nottan bir hikâye doğabilir.
Julie gibi sen de derin düşünen, her karşılaşmaya anlam yükleyen birisin. Evdeki sessizlik senin için boşluk değil, anlamlarla dolu bir alan. Kimse görmese de sen o anlarda bir filme, bir şiire, hatta bir yolculuğa dönüşüyorsun.
Birini sevdiğinde de, canın yandığında da, mutlu olduğunda da kendinle kalmayı bilmen seni gerçek bir karakter yapıyor. Ve evet, “günün birinde biri seni böyle görse ne düşünürdü” diye düşünecek kadar da romantiksin.
Andy Sachs – The Devil Wears Prada
Evdeki bir günün bile tempolu: bir yandan bilgisayar başında işler, bir yandan telefonla konuşmalar, bir yandan “bugün kendime zaman ayıracağım” diyip yine başkasını düşünmeler… Ama içten içe senin başka bir planın daha var: kendini keşfetmek.
Andy gibi sen de başlarda başkalarının beklentilerine göre hareket ediyorsun belki ama günün sonunda yönünü çeviriyorsun. Evde yalnız kaldığında kendi hayallerinle, hedeflerinle temas kuruyorsun. Ve o anlarda, başkalarının sesini kısmayı öğreniyorsun.
Senin ev hâlin biraz da sessiz devrim gibi. Görünüşte sıradan bir gün ama içeride yeni bir karar, yeni bir farkındalık, yeni bir 'ben artık böyle yapacağım' durumu doğuyor. İşte seni başrol yapan da bu dönüşüm cesareti.
Amélie – Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain
Her nesneye, her anıya bir duygu yükleyenlerdensin. Boş bir ev senin için boş değildir; orada birinin eski çorabı, başka birinin unuttuğu bir not seni hikâyelere sürükleyebilir. Günlük hayatı sıradanlıktan çıkaran gizli bir büyün var.
Amélie gibi sen de göstermeden güzelleştiren birisin. Evdeyken çiçekleri yer değiştiriyorsun, camdan geçen kedilere selam veriyorsun, radyoda bir melodi denk geldiğinde gözlerin doluyor belki de. Çünkü sen hayatı küçük detaylarda hissediyorsun.
Bu da seni sıradanlıktan çok uzak, sessiz ama çarpıcı bir başrole dönüştürüyor. Filmin sonunda bir değişim beklemiyorsun, çünkü sen zaten her güne minik değişimlerle anlam katıyorsun.
Evelyn Wang - Everything Everywhere All At Once
Senin zihnin sıradan bir oda gibi çalışmıyor; bir binanın çatı katı gibi. Orada her yerden bir şey sarkıyor: eski düşünceler, yeni fikirler, unutulmuş işler, yapılacak listeler, sonra o listeye yazmayı unuttuğun şeyin hüznü... Sen, kendi evinde bile aynı anda hem zamanda yolculuk yapıp hem çamaşır katlayan bir varlıksın.
Bazen bir tencere makarnaya öyle anlamlar yüklersin ki sanki evrenin özü o buharla mutfağa yayılıyordur. Her şey biraz fazla olabilir senin için: duygular, planlar, yorgunluk... ama sen de “fazla” olmanın kitabını yazanlardansın. Kaotik olabilirsin, ama içinden geçen ne varsa o anda onu yaşarsın. Maskelerin yok, ya da varsa bile onları sen tasarlamışsındır.
Evdeki halin bir film olsaydı, ara ara ağlatır, sonra bir anda kahkahaya boğar, sonra final sahnesinde hayatın saçma ama güzel olduğuna inandırırdı. Tıpkı Evelyn gibi, sen de farkında olmadan herkesin kahramanı olmuş olabilirsin.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Yorum Yazın