Minimalizm İçin Evleri Boşaltıyoruz! Aslında Hiç İhtiyaç Duymadığınız 11 Şey
Dolaplardan taşan eşyalar, bir gün lazım olur diye saklanan ıvır zıvırlar ve yıllardır yüzüne bakmadığımız ama atmaya da kıyamadığımız şeylerle dolu evler… Tanıdık geldi değil mi? Minimalizm aslında sade bir estetikten çok daha fazlası, fazlalıklardan arınıp ferah bir yaşam alanı oluşturmakla ilgili. Üstelik bu süreç sadece eşyaları azaltmak değil, aynı zamanda kafa karışıklığını da ortadan kaldırmak demek. Ama nereden başlayacağını bilemeyenler için biz buradayız! Evet, biraz acımasız olacağız ama itiraf edelim bazı şeylere gerçekten hiç ihtiyacımız yok.
1. Bir gün hallederim dediğin kırık eşyalar.
O kırık tabure, menteşesi bozulan dolap kapağı... Bir gün tamir ederim dediğin ama yıllardır bir köşede duran bu eşyalar aslında sadece evde yer kaplayan küçük mutsuzluklar. Minimalizmin ilk kuralı, iş görmeyen eşyalara veda etmektir. Onları serbest bırakmak evini hem rahatlatır hem de enerjini yükseltir.
2. Kararsız kaldığın ama kullanmadığın ev aksesuarları.
Vazonun yerine asla karar veremediğin bir döngüde olabilirsin. Ya da acaba yakıştı mı diye ikilemde kalıp asla kullanmadığın o aksesuarlar... Bunlar evinin havasını boğabilir. Minimalizm netlik ister, karar verip elden çıkarmak seni özgürleştirir. Belki de sadelik evine tahmin ettiğinden daha çok yakışacak.
3. Mutfakta fazla, asla kullanmadığın gereçler.
İlk gördüğünde bayıldığın ve kesin almalıyım dediğin bu aletleri kaç kere kullandın bir düşün bakalım. Kullanmadığın tencereler, borcamlar veya pratik olmayan mutfak aletleri sadece yer kaplar ve sizi kararsız bırakır. Gerçekten sevdiğin ve sık kullandığın birkaç araç aslında senin için yeterli. Fazlalıklardan kurtulmak mutfağını daha işlevsel ve ferah yapar.
4. Dolabında yıllardır giymediğin kıyafetler.
Belki bir gün bir yerde lazım olur diye sakladığın o kıyafetler... Gerçek şu ki onları uzun süredir giymiyorsun ve büyük ihtimalle giymeyeceksin. Dolabında yer kaplamaktan başka bir işe yaramıyorlar. Bu parçaları ihtiyaç duyan birine vermek, hem senin içini ferahlatır hem de başkasının işine yarar. Dolabını sadece seni mutlu eden ve gerçekten kullandığın şeylerle yeniden düzenlemek seni büyük bir kargaşadan kurtarabilir.
5. Kablolar, eski telefonlar ve ajandalarla dolu olan o çekmece.
Hani şu açmaya bile çekindiğin, içinde ne olduğunu senin bile bilmediğin o çekmece var ya… İşte orada yıllardır dokunulmamış kablolar, bozulmuş elektronikler ve kullanılmayan defterler seni bekliyor. Lazım olur diye sakladığın her şey birikirken, senin alanın daralıyor. Artık gerçekten işine yarayanları ayır ve geri kalanla vedalaş. O çekmeceyi düzenledikten sonra hissettiğin ferahlık minimalizmin başlangıcı olacak!
6. Çocukluğun ve eski günlerin unutulmuş oyuncakları.
Bazıları nostalji bazılarıysa tamamen unutulmuşluk… Eski oyuncaklar, takım formaları, belki bir zamanlar gözü gibi baktığın koleksiyon parçaları... Ama şimdi bir köşede tozlanıyorlar ve sen sadece ara sıra göz ucuyla bakıyorsun. Elbette hatıralar değerli, ama her hatırayı eşya olarak saklamak zorunda değilsin. İçlerinden birkaç anlamlı parçayı ayır, geri kalanı ise güzelce uğurla. Hafiflediğini hissettiğinde, buna gerçekten değdiğini göreceksin.
7. Misafir gelirse kullanırım diye sakladığın bardak ve tabaklar.
Evet evet o kutularda sakladığın özel gün bardakları, hiç dokunulmamış yemek takımları… Belki bir gün lazım olur diye yıllardır bekliyorlar ama o özel gün hala gelmedi değil mi? Günlük kullanıma kıyamadığın şeyler aslında sadece dolapta yer kaplıyor. Oysa hayat, her günü özel kılmakla ilgili. Gerçekten sevdiğin ve kullandığın birkaç parçayla kal, fazlalıkları ise başka bir mutfağı güzelleştirmesi için paylaş. Hem sen rahat et hem dolapların nefes alsın!
8. Son kullanma tarihi geçmiş ve kullanılmayan kozmetik ürünler.
Çekmecede yıllardır bekleyen kremler, bir kere sürüp beğenmediğin rujlar, kurumuş ojeler… Hepsi orada sessizce yer kaplıyor. Belki kullanırım diyorsun ama elin hep yeni olanlara gidiyor. Üstelik bazıları çoktan bozulmuş bile olabilir! Yer kaplamıyor gibi görünse de denediğinde çok şaşıracağına eminiz.
9. Tatlı bir anda gelen ama hiç kullanılmayan hediyelik eşyalar.
Belki çok düşünülerek alınmıştı ama senin tarzına pek uymuyor gibi... Ne atabiliyorsun ne de kullanabiliyorsun sadece bir rafta duruyorlar. Bazen onları atmak kötü hissettirir o yüzden olduğu yerde kalırlar, toz tutarlar. Ama gerçek minimalizm sana iyi gelmeyen şeyleri bırakmak demek. Hediyeyi daha çok sevecek ve kullanabilecek birine hediye etmek sana da iyi gelecek!
10. Tozlanan, artık el sürülmeyen hobi malzemeleri.
Bir zamanlar hevesle aldığın ama sonra unuttuğun boyama setleri, kutu oyunları, örgü ipleri ya da puzzle parçaları… Artık dokunmadığın bu malzemeler sadece dolapta toz tutuyor. Hobi, keyifli ve rahatlatıcı olmalı ama fazlalık haline gelince tam tersi oluyor. Gerçekten kullanmadıklarını elden çıkar, alan aç ve belki yeni bir tutkuyu keşfetmek için kendine yer yarat!
11. Dolabın derinliklerinde unutulmuş fazla ayakkabılar.
Her kombine bir ayakkabı mı? Bunun için evinde kocaman bir ayakkabı dolabına ihtiyacın olabilir. Minimalizmde önemli şeylerden biri de sürdürülebilirliktir. Çoğu tarza uyum sağlayacak ya da bir çok kombinine eşlik edebilecek bir ayakkabı seçimi yapabilirsin. Böylece hem alandan tasarruf edersin hem de gereksiz alışverişlerin önüne geçmiş olursun. Kaliteli ve zamansız parçalar, uzun vadede hem bütçeni hem de doğayı korur.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın