Osmanlı padişahlarının eşlerinin çoğunlukla yabancı olması, imparatorluk tarihinde dikkat çeken bir olgu. Haremde yer alan kadınların büyük kısmı Rum, Ermeni, Gürcü veya Balkan kökenliydi ve bunlar genellikle siyasi ve sosyal nedenlerle seçilirdi. Yabancı kadınlar, padişahın çevresinde sadakat ve tarafsızlık sağlayarak saray içi dengelerde önemli rol oynadı. Ayrıca, harem geleneği çerçevesinde Osmanlı kültürüne adapte edilen bu kadınlar, zamanla valide sultan olarak devlet işlerinde etkili olabildiler. Ancak bu hem o dönem hem de günümüzde tartışılan bir mesele.
Emrah Safa Gürkan da bu soruyu Youtube kanalındaki programda yanıtladı. “Bir imparatorluk böyle yaşar, DNA’dan yaşamaz” diyen Gürkan, bu durumun sebeplerini anlattı.
Buradan izleyebilirsiniz;

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın
Türkler Osmanlı'da azınlıktı, askerdi, işçiydi, vergi veren tek sınıftı, sadece gayrimüslimler ticaret yapardı, ticaret Müslüman Türk'e haramdı, vatandaşın h... Devamını Gör
20 yıllık Tarih ögretmeniyim. Altına imzami atıyorum
Bu hep tartışılır, dönemin şartları falan denir. Hayır. Saray üst düzey kadrolarının ve şehzade annelerinin hemen hepsinin yabancı olması, devşirme olması dö... Devamını Gör
monarşiler hanedanlar üzerinden yürür geri kalan olgular önemsizdir. özellikle halkın yörük mü, çerkes mi olması 18 yy ın sonuna kadar kimseyi bağlamazdı. ay... Devamını Gör
Tarihi anlamak için bugünün düşünce yapısını kullanmak en yanlış tarih okumalarını yapmanıza neden olur. 1789 Fransız İhtilali'ne kadar dünyada hiçbir devlet... Devamını Gör