onedio

AFAD Haberleri

AFAD ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. AFAD ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Narin Güran Cinayetinde 1 Yıl: Katilin Kim Olduğu Hala Belirsiz
8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024 yılında Diyarbakır’da kaybolmuş ve küçük kızın cansız bedeni uzun aramalar sonrasında 8 Eylül’de evlerine yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki dere kenarında cansız olarak bulunmuştu.Türkiye’nin konuştuğu olayda Narin’in annesi, ağabeyi ve amcası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, Narin’in cansız bedenini amcası Salim Güran’ın emriyle dere kenarına gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar'a ise 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Yargılama bir üst mahkemede devam ediyor. İşte tüm Türkiye’yi yasa boğan Narin Güran yaşananlar…
AFAD 6 Bin Kadroya Yeni Personel Alımı Yapacak
112 Acil çağrı merkezlerinin yeniden yapılandırılacağı uzun zamandır gündemdeydi ve son olarak gelen haberler bunu gerçekleştiğini söylüyor. Buna göre yeni yapılandırılan 112 acil çağrı merkezlerine çağrı merkezi müdürü alımı, kontrol işletmeni alımı, mühendis alımı ve teknisyen alımı yapılacak. Detaylar resmi gazetede yayınlandı. AFAD 112 Acil Servis Personel Eleman Alımı 2014 27 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6525 sayılı Kanun ile 112 teşkilatları yeniden yapılandırıldı. 27 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6525 sayılı AFAD Kanunu ile 112 Acil Çağrı Merkezleri yeniden yapılandırıldı. Bu yenidenyapılandırma sırasında, Valilerin buraya personel görevlendirebilmesi için yasal alt yapı oluşturulmuştur. Ayrıca bu birimlerin personel açığının karşılanabilmesi için kadro ihdası yapılmıştır...
Üç Gündür Mağarada Kalan Defineciye Ulaşıldı
MEHMET KURU - HABERLER GÜNDEM ESKIŞEHIR Eskişehir'in Mihalgazi İlçesi yakınlarında, define aramak için girdiği mağaradaki 25 metre derinliğindeki kuyuya düşerek yaralanan ve 3 gündür burada mahsur kalan Ramazan Yörük'e ulaşıldı. Şiddeti düşük patlatıcılarla kayalar parçalanarak ulaşılan Yörük, kendisine ulaşan ekiplerden meyve suyu ve bisküvi istedi. Vücudundaki kırıklar nedeniyle şiddetli ağrısı oluşan ve ateşi çıkan defineci Yörük'e, kurtarma ekipleri ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaç verdi. Mağaradan çıkarma çalışmaları süren Yörük'ün sağlık durumunun iyi olduğu ve bir adet serum takıldığı belirtildi. Dar olan mağaranın iç kısımları ise kara barutla patlatılarak genişletilmeye çalışılıyor. Küçük patlamalar sonucu mağaranın ağzına giden kaya parçaları parçalanıyor. Parçalanan kaya parçaları daha sonra kurtarma ekipleri tarafından küçük torbalara konularak dışarıya çıkılıyor. Alınan bilgiye göre, tekstil fabrikası işçisi, evli ve 3 çocuk babası 40 yaşındaki Ramazan Yörük, 7 arkadaşıyla birlikte geçtiğimiz Pazar günü saat 22.00 sıralarında Mihalgazi İlçesi'nin Alpagut Mahallesi Kavşukkaya Mevki'ndeki Yarasa İni Mağaraları'nın olduğu bölgeye define aramak için gitti. Ancak, Yörük define ararken mağara içinde yaklaşık 25 metre derinliğindeki kuyuya düştü. Arkadaşları Yörük'ten haber alamayınca durumu jandarma yetkililerine bildirdi. Yörük'ün girdiği mağarada kaybolduğu belirlenince aramak için Jandarma, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), Arama Kurtarma Ekibi (AKUT), Nilüfer Arama Kurtarma (NAK) ve Anadolu Üniversitesi Doğa Sporları Kulübü (ANADOSK) ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Dağcılık Kulübü, Eskişehir, Ankara ve İzmir Mağara Araştırma Dernekleri ekiplerinden yardım istendi. Söz konusu ekipler daha sonra mağaraya gelerek çalışmalara başladı. 40 kişiden oluşan 8 ekip Pazar gecesi saat:22.00'den bu yana kesintisiz Yörük'ü kurtarmak için çalışıyor. SONAR CİHAZIYLA YERİ TESPİT EDİLDİ Yörük'ten hummalı çalışmanın ardından sevindirici haber geldi. Pazar günü gece saat 02.00 sıralarında çalışmaya başlayan ekipler, yoğun çalışmaların ardından Yörük'ün mağara içinde 25 metre derinliğindeki kuyuda yerini seyyar sonar cihazları ile tespit etti. Akabinde 5 kişilik ekip, Yörük'ün bulunduğu yerin bulunduğu bölgeye indi. Sonrasında Yörük'ün ekiplerin direktifleriyle kendini mağara içinde düştüğü yerden daha güvenli bölgeye geçmesi sağlandı. EKİPLERDEN MEYVE SUYU İSTEDİ, SERUM TAKILDI Defineci Yörük, kendini bulan kurtarma ekiplerinden ilk olarak meyve suyu istedi. Bunun üzerine ekiplerde meyve suyu ile bisküvi ikram etti. Vücudunun iki yerinde kırık ve omuriliğinde zedelenme olduğu tespit edilen Yörük'ün bu nedenle vücudunda şiddetli ağrı oluştu ve ateşi çıktı. Yörük, sıkıntısını görevlilere iletti. Ramazan Yörük'ün ateşi sağlık görevlilerince verilen ilaçla düşürüldü, ağrısı giderildi. Yörük, bu çalışmaların akabinde sabit bir hale getirilirken, sağlık durumunun şuan için iyi olduğu kaydedildi. Çıkarma çalışmaları süren Yörük'e serum takıldığı kaydedildi. KÜÇÜK PATLAYICILARLA MAĞARA GENİŞLETİLİYOR Mağara içinin ve giriş kısmının çok dar olması nedeniyle ekiplerde yer alan fiziken küçük ve zayıf olan kadın kurtarma ekibi elemanları mağara içine girerek, çalışmaları yürütüyor. Kadın kurtarma ekipleri, kuvvetli patlayıcı olmayan 'kara barut' kullanarak, mağaradaki kayaları kırarak, mağaranın ağzını genişletiyor. Daha sonra patlama ile parçalanan kayalar, torbalarla dışarı çıkarılıyor. Bu şekilde mağara genişletilmeye çalışılıyor. HER ŞEY KONTROL ALTINDA İzmir Mağara Araştırma Derneği üyesi Yusuf Öğrenecek, Yörük'ü kurtarmak için gerekli önlemlerin alındığını söyledi. Öğrenecek, 'UMKE'den bir sağlık ekibi de aşağı indi ve şahsın durumu iyi. Birkaç ezilme, kesik, kırık var. Ama yaralı stabil halde tutuluyor. Tüm mağaracılar, AKUT ve AFAD ekibinin katkısıyla çalışmalar sürdürülüyor. Mağara oldukça dar bir alan. Yaralının mevcut durumuyla taşınması çok mümkün değildi. Türkiye Mağaracılık Federasyonunun deneyimli ve eğitimli mağaracıları tarafından genişletme çalışması yapıldı. Bu konuda da bize diğer ekipler de destek verdi.' diye konuştu. İzmir Mağara Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Samur ise, 'Yörük'ün vücudunun belli bölgelerinde kırıklar, çatlaklar var. Ama UMKE'nin medikal ekibi içeride zaten sürekli kazazedenin başında değişmeli olarak bulunuyor. Sürekli rutin kontrolleri yapılıyor. Tansiyonu, vücut ısısı ve diğer tıbbi olarak ölçülmesi gereken değerleri ölçülüyor. Kazazedenin durumuyla ilgili merak edilecek herhangi bir durum yok.' dedi.
Bir Kötü Haber de Akhisar'dan
MANİSA’nın Akhisar İlçesi’nde dört gündür kayıp olan ilkokul öğrencisi 9 yaşındaki Umut Zambak, evine yaklaşık 500 metre mesafedeki TCDD’ye ait su kuyusunda ölü bulundu.Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bugün saat 02.00 sıralarında, İstanbul-İzmir Karayolu kenarındaki Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’na (TCDD) ait lojmanların bahçesinde, eskiden kara trenlere su vermek için kullanılan su kuyusunda bir erkek çocuk cesedi olduğu ihbarı geldi. Bunun üzerine Manisa Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, Manisa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ve İzmir Emniyet Müdürlüğü Sualtı Grubu’ndan yardım istendi. Bugün saat 10.00 sıralarında 17 metre derinliğindeki üzerinde du deposu kuleleri bulunan kuyuda arama çalışması başlatıldı. İçinde iki metre derinliğinde su bulunan kuyuya İzmir Emniyet Müdürlüğü Sualtı Grubu’ndan iki dalgıç inerek, halatla bağladıkları çocuğun cesedini kuyudan çıkardı. Ayağındaki kırmızı ayakkabılarından cesedin dört gündür kayıp olan Atatürk İlkokulu 3’ncü sınıf öğrencisi Umut Zambak’a ait olduğu belirlendi. Acı haberi alan dede Ahmet Ali Kaya (60) ile Antalya’dan gelen teyze Semra Kaya, olay yerinde birbirlerine sarılarak gözyaşı döktü. Cesedi görmek isteyen dede Kaya’ya polis izin vermedi. Manisa’daki bir beyaz eşya fabrikasında çalışan baba Ahmet Ali Kaya’ın (35) ise sabah gelen başka bir ihbar üzerine çocuğunu aramak üzere Akhisar Endüstri Meslek Lisesi arkasındaki araziye gittiği, halen de dönmediği öğrenildi. İstanbul’da bir televizyon kanalında canlı yayında olan anne Kibariye Zambak’a ise (32) iki çocuğundan en büyüğü olan Umut’un ölü bulunduğu henüz söylenemedi. Zambak’ın Akhisar’a dönüş için yola çıktığı öğrenildi. Manisa Emniyet Müdürü Erhan Alkaya da olay yerine gelerek, bilgi aldı. Çocuğun cesedi otopsi için İzmir Adli tıp kurumu’na gönderilirken Akhisar İlçe Emniyet Müdürü Alparslan Demiray, soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Mehmet Hakkı ÖZBAYIR - Barış GEZİCİ - Evren KASIRGA / AKHİSAR (Manisa) (DHA)
Soma Kömür Ocağı Faciası: 205 İşçi Öldü, 80 İşçi Yaralı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma'da maden ocağında çıkan yangında ölenlerin sayısının 205'e yükseldiğini bildirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma'da maden ocağında çıkan yangında ölenlerin sayısının 205'e yükseldiğini bildirdi. Eynez bölgesindeki maden bölgesinde çalışmaları takip eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, gazetecilere yaptığı açıklamada, madene kurtarma amaçlı giren ve dumandan etkilenen bazı kişilerin de yaralılar arasında sayılmış olabileceğini söyledi. Zamanın işlediğini, daha da kritik bir döneme girildiğini dile getiren Yıldız, kurtarma çalışmalarının ara verilmeden tüm hızıyla sürdüğünü vurguladı. Bakan Yıldız, gazetecilerin soruları üzerine 'İhmal varsa biz buna hiçbir yerde kayıtsız kalmadığımız gibi burada da kalmayız' dedi. Personel listesi üzerinde çalışma yapıldığını, adli tıp kurumu ve savcılıkla görüştüklerini, hukuki işlemlerin hızlı şekilde yürütülmesi için uğraş verdiklerini aktaran Yıldız, şunları kaydetti: 'Sayı endişe ettiğimiz noktaya doğru gidiyor. Yarının hazırlıklarını, organizasyonu da bir yandan yapmamız gerekiyor. Cenaze işlemleriyle ilgili bir boşluk olmaması için çalışmamız lazım. Bakan yardımcısı, milletvekili arkadaşlarımızla görev dağılımı yaptık, yüreğimizde büyük bir acıyla bunları yapıyoruz.' Bakan Yıldız, soru üzerine madeni işleten şirketin yetkilileriyle görüştüğünü de bildirdi. Yangın devam ediyor Yıldız, Eynez bölgesindeki madende çıkan yangına ilişkin en son yaptığı açıklamadan bu yana özellikle teknik olarak, içeride tersine hava akımlarıyla alakalı çalışmalara devam edildiğini söyledi. Yıldız, şöyle konuştu: 'Bu sayının artmasından endişe ediyoruz. 80 yaralımız var demiştik. 60 yaralımız madencilerimizle ilgiliydi, diğer 20'si de kurtarma ekiplerinden gelenlerden gazdan etkilenen ve zarar görenlerdi. Şu anda 4 tane ağır yaralımız var, durumları da yine hastanelerimizde kontrol altına alınıyor. İlk etapta çıkan ve çıkartılan 363 madencimiz olduğunu söylemiştik. En son geldiğimiz noktada vefat eden 72 madencimizin otopsisi tamamlandı. Bunlarla alakalı işlemleri Balıkesir Valimizin başkanlığında bir heyetle beraber takip ediyoruz. Cenaze teslimlerini de bizim aradığımız cenaze yakınlarıyla beraber başlatacağız. Herhangi bir karmaşaya yol açmamak açısından. Bir yandan da içeride kurtarma faaliyetleriyle alakalı ümitlerimizin azaldığını söylemem lazım. Ama son noktaya kadar da arkadaşlarımız çalışmalarına devam edecekler.' Bakan Yıldız, kaç madencinin mahsur olduğuna ilişkin soruya içerideki tüm işçiler çıkmadan herhangi bir sayı söylemelerinin doğru olmayacağı yanıtını verdi. Kurtarma faaliyetlerinde bulunan ekiplerin herhangi bir riske girmemesi için oradaki duman ve karbonmonoksit seviyelerinin düşürülmesiyle uğraşıldığını aktaran Yıldız, '460'tan fazla kurtarma ekibiyle beraber çalışıyoruz, farklı bir sıkıntı yaşanmadan bu süreci yönetmemiz lazım' dedi. Bakan Taner Yıldız, bir gazetecinin yangının devam ettiğinin söylendiğini belirtmesi üzerine de 'Yangın devam ediyor evet' cevabını verdi. Yıldız, ulusal yas ilanı ile ilgili de 'Sayın Başbakanımız geldiğinde kendisine sunacağız. Birazdan da kendisiyle görüşeceğim. Ondan sonra arkadaşlarla bu konuyu irdeleyeceğiz' diye konuştu. Mahsur kalan 6 işçi 18 saat sonra çıkarıldı Madende arama kurtarma çalışmalarını yürüten ekipler, 18 saat sonra 6 işçiyi madenden çıkardı. Sedye ile çıkarılan işçiler, ocağın giriş bölgesinde hazır bekleyen ambulanslara konularak gönderildi. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, maden sahasına gelerek ocağın giriş bölgesinde bulunan arama kurtarma ekipleriyle görüştü. İlgililerden bilgi alan Bakan Yıldız, daha sonra maden sahası çıkışında bekleyen ailelerin yanına gitti, kısa bir görüşmenin ardından alandan ayrıldı. Kurtarma çalışmaları sabaha kadar sürdü Maden ocağında çok sayıda kurtarma ekibi gece boyunca çalışmalarına devam etti. Çalışmalara farklı illerden gelen ekipler de destek verdi. Mahsur kalan işçilerin yakınları geceyi uykusuz geçirdi. Yakınları henüz ocaktan çıkarılamayan vatandaşlar çalışmaların olduğu alandan ayrılmadı. İşçilerin yakınlarının yanı sıra olay sırasında madende olmayan mesai arkadaşlarının endişeli bekleyişi devam ediyor. Çok sayıda ambulans alanda hazır bekletiliyor. Ocaktan çıkarılan işçiler ambulanslarla çevredeki hastanelere gönderildi. Bazı işçilere ilk müdahale ocağın sağlık biriminde yapıldı. Polis, arama kurtarma ve sağlık ekiplerinin işlerini kolaylaştırmak için işçilerin yakınları ile çıkarılan işçilerin ambulanslara konulduğu alan arasına barikat kurdu. Madenin havalandırma bacasından içerinde tahliye edilen dumanların yükseldiği gözlendi. Türk Kızılay'ı da alana kurduğu çadırlardan hem işçi yakınlarına hem de görevlilere yiyecek ve içecek servisi yaptı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da geceyi maden sahasındaki TKİ Kurumu Eli Müessesesi Müdürlüğü Eynez Yeraltı Kontrol Şube Müdürlüğü'nde geçirdi. Müdürlükte kurulan kriz merkezinde Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas ve diğer yetkililerle gelişmeleri takip etti. Öte yandan bazı yabancı basın kuruluşları da çalışmaları izledi. Cenazelerin bazıları yakınlarına teslim edilmeye başlandı Arama kurtarma ekipleri tarafından maden ocağından çıkarılan cesetler, ambulanslarla Kırkağaç ilçesindeki Kayadibi Mahallesi'nde bulunan soğuk hava deposuna getirildi. Yetkililer kimlik tespiti için isimleri okuyarak işçilerin yakınlarını deponun içine aldı. Kimlik tespitinin ardından cesetler, yakınlarına teslim edilmeye başlandı. Değişik illerden yaklaşık 80 cenaze aracı ile soğutucu özelliği bulunan 4 tır da ilçede hazır bekletiliyor. Aileler umutla bekliyor Dünden bu yana Soma Devlet Hastanesi'nin bahçesinde bekleyen aileler, yetkililerden yakınlarının hayatta olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Madenden yaralı olarak çıkarılan işçiler ise sağlık durumlarına göre çevre il ve ilçelerdeki hastanelere sevk ediliyor. Yaralı yakını Sema Korkmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, madende 8 yıldan bu yana kül ustası olarak görev yapan eşine yangının ardından ulaşamaya çalıştıklarını ancak başarılı olunamadığını söyledi. Eşinin birlikte çalıştığı arkadaşının ekipler tarafından kurtarıldığını ifade eden Korkmaz, 'Henüz kocamdan haber alamadık. Birlikte çalıştıkları arkadaşı kurtarıldı ve şu an hastanede. Kocamla birlikte olduğunu fakat havasızlık nedeniyle bayıldığını bize söyledi. İnşallah ona da en kısa sürede ulaşılır' dedi. Bu arada Kızılay ekipleri kurtarma çalışmalarının yürütüldüğü maden alanında yakınlarından haber almak için bekleyişlerini sürdüren işçi aileleri için çadır kurdu. Bazı GSM operatörleri de bölgedeki baz istasyonlarından sinyal alan abonelerinin hatlarına, ücretsiz konuşma ve mesaj paketi tanımladı. Cenazelerin kimlik tespit çalışmaları sürüyor Maden ocağından çıkarılan bazı işçilerin cenazeleri, Kırağaç ilçesindeki Kayadibi Mahallesi'nde bulunan soğuk hava deposuna getirildi. Cenazelerin Kırkağaç'a gönderildiği bilgisini alan pek çok aile de depo önünde beklemeye başladı. Ölenlerin kimliklerinin belirlenmesi için çalışmalara başlandığı ve bu çalışmanın öğle saatlerine kadar sürmesinin beklendiği bildirildi. Öte yandan Manisa Müftülüğü'nde görevli farklı ilçelerden 80 din görevlisi de tesise geldi. TSK başsağlığı mesajı yayımlandı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesindeki mesajda, 'Dün Manisa ili Soma ilçesinde vuku bulan, milletçe hepimizin yüreğini kanatan ve acıya boğan müessif maden ocağı yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diler, kederli ailelerinin acısını yürekten paylaşır, kendilerine başsağlığı ve sabır temenni eder, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dileriz. Milletimizin başı sağolsun' ifadelerine yer verildi. Türk Kızılayı Genel Başkanı Akar Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Soma'daki maden ocağında yaşanan olayın haberini alır almaz kurtarma çalışmalarına iki yönlü destek verdiklerini belirtti. Öncelikli olarak kan temini konusunda tedbir aldıklarını dile getiren Akay, 'Yaralı kurtulup kan ihtiyacı yaşayabilecek insanlarımızın olacağını düşündük ve gereken tedbirlerimizi aldık. Çok şükür böyle bir ihtiyaç duyulmadı. Halen daha arkadaşlarımız teyakkuz halinde bekliyorlar. İkincisi ise lojistik açıdan bir sistem oluşturduk. Olayın yaşandığı bölgede çadırlar kurduk' diye konuştu. Akar, olayın yaşandığı yerde çok sayıda arama kurtarma ekibinin bulunduğuna işaret ederek, bunların ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik de faaliyet gösterdiklerini ifade etti. Psiko-sosyal destek elemanları bölgede İşçi yakınları ve olaydan dolayı travma yaşayan diğer insanların psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Akar, bu amaçla Ankara'dan 20 psiko-sosyal destek elemanının bölgeye geldiğini söyledi. Ailelerine maaş bağlanacak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca ise Soma'daki kömür madeninde çıkan yangında hayatını kaybeden madencilerin eş ve çocuklarına ölüm geliri olarak bin liraya yakın aylık bağlanacağını bildirdi. SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan'ın Soma'ya hareket ettiğini belirten Kuruca, 'Bu iş kazası olayıdır. Hayatını kaybedenlerin eş ve çocuklarına ölüm geliri olarak bin liraya yakın aylık bağlanacak' diye konuştu. Madende 18 yaşından küçük bir işçinin de ölü olarak çıkartıldığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kuruca, İş Kanuna göre 18 yaşın altındaki erkeklerin ve her yaştaki kadınların yer altı ve su altı işlerinde çalıştırılmasının yasak olduğuna dikkati çekerek, bu iddiayla ilgili soruşturma başlatılacağını bildirdi. Muhabir: Halil Şahin, Ufuk Kırabalı, Soner Kılınç | AA
7 Soruda Soma Faciası
Soma'da 232 kişinin ölümüne neden olan maden faciasının üzerinden neredeyse 24 saat geçti. 'Facia neden yaşandı?', ' Kim suçlu?', 'İçeride kaç kişi var?' sorularına The Wall Street Journal Türkiye uzmanlarla konuşarak cevap aradı... Soma madeninde 238 işçinin ölümüne neden olan facia neden yaşandı? Soma Holding'in işlettiği linyit madeninde trafonun patlaması sonucu yangın çıktı. Trafo patlayınca elektrikler de kesildi. Asansör çalıştırılamadı. Bu da madenin tahliyesini çok yavaşlattı. Yangın nedeniyle oluşan karbon monoksit, kazayı bir faciaya dönüştürdü. 238 kişi yaşamını yitirdi. .İşçilerin tamamına neden hala ulaşılamadı? Madendeki yangın devam ediyor. Maden mühendislerinin verdiği bilgilere göre normalde madende böyle bir yangın çıkması durumunda yapılacak ilk şey madene giden oksijeni ve hava akımını kesmek. Ancak, bu kez bunu yapmak mümkün değil. Çünkü içeride tahliye edilememiş çok sayıda işçi var ve onların oksijene ihtiyacı var. Yani oksijenin etkisi hem yaşamsal, hem de negatif. Bir yandan yangının durmasını engellerken diğer yandan da yaşam umudunu artırıyor. İçeride kaç işçi var? Enerji Bakanı Taner Yıldız her ne kadar bu rakamı özel sektörden aldığı gerekçesiyle açıklamak istemese de bunun ipuçlarını aslında dün verdi. Taner Yıldız daha önce yaptığı açıklamada UMKE ve AFAD rakamlarına göre kendi imkanlarıyla ya da ilk müdahalede 363 işçinin tahliye edildiğini, olay sırasında madende 787 işçinin çalıştığını belirtmişti. Bu durumda ilk etapta yapılan tahliyeler sonrasında madendeki işçi sayısı 424 oluyor. Ancak daha sonra yapılan tahliyelerin ardından 232 kişinin yaşamını yitirdiği 60'a yakın da yaralı olduğu ifade edildi. Tüm bu rakamları göz önünde bulundurunca şu an madende 130'a yakın işçi olduğu tahmin ediliyor. Bu işyeri güvenli miydi? Sektör temsilcilerine göre evet güvenliydi. Konuştuğumuz hiçbir sektör temsilcisi hatta muhalefet bile işyerinin güvensiz olduğunu söylemiyor. Ancak, bu kez söz konusu olan kaza Türkiye'de bugüne kadar maden kazası denildiğinde akla grizu patlaması değil. Trafo'dan çıkan yangın. İşyerinin böyle bir yangına ne gibi önlemler aldığı henüz net değil. Bunun netleşmesi için önce tahliyelerin tamamlanması, ardından da inceleme yapılması gerekiyor. 2005 yılında maden alanının işletmesini alan şirkete ise tepki büyük. Bakanlık denetim raporlarını da, küçük yaşta işçi çalıştırıldığı konusundaki iddiaları da inceliyor. Tepkilere önlem olarak şirketin Levent'teki ofisinin önünde bir TOMA bekliyor. Daha önce böyle bir olay yaşandı mı? Evet yaşandı. Hem de yine Soma'da bundan sadece kısa bir süre önce yine bir yangın meydana geldi. 20 Ekim tarihinde yaşanan bu yangında da 1 kişi yaşamını yitirdi. Hatta bu olay üzerine CHP'li Manisa Milletvekili Sakine Öz, o işyeri konusunda bir yazılı soru önergesi de verdi. Uyar madencilik hakkında verilen bu önerge Bakan Taner Yıldız tarafından cevaplandı. Yıldız bu cevabında madenlerin her yıl denetlendiğini ifade etti. Uyar adlı şirket hakkında daha önce yapılan denetimlerin sonuçlarını yayınladı. Bu sonuçlara göre yapılan denetimlerde Uyar'da 33 yılda 80'in üzerinde noksan tespit edilmişti. İçerideki işçilerin kurtulma umudu var mı? Olayın üzerinden 23 saat geçti ve hala içeride işçiler var. Bugün sabah saatlerinde bir işçi yürüyerek çıktı. Bu onun büyük ihtimalle madende oksijen olan bir alana sığınabilmiş olduğunu gösteriyor. Ancak, bulunduğu alanda yoğun karbon monoksite maruz kalan bir işçinin kurtulması çok zor. Bu durumda kalan insan önce uykuya dalıyor, sonra bilincini ve hayatını kaybediyor. Bu Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı en büyük maden kazası mı? Net ölü sayısı henüz belli değil. Türkiye'de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında 3 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. En fazla kayıp verilen kaza, 1992'de 263 kişinin yaşamını yitirdiği Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki grizu patlaması oldu. 2010 yılı Tepav raporuna göre 1991 yılından itibaren maden kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda 13087 kişi sürekli iş göremez durumunda. Ayşegül Akyarlı Güven | WSJ Türkiye
'Alevi Vatandaşlarımızı Sağdan  Soldan Toplayıp Soma'ya Götürdüler'
Partisinin grup toplantısında BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'Bu annelerin yavrularını gidip alın bakalım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz' dedi. Partisinin haftalık grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Erdoğan, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ı kutlayarak konuşmasına başladı. PARTİ GRUBUNDAN BDP'YE SESLENDİ Konuşmasında muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan, çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin eylemine de değindi. Bunun için BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; Fransa'dan Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanan yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'la gurur duyduk. Telefonla arayıp kendisin kutladım. Mavi Marmara gemisainde yaralı olan ve geçtiğmiz gün şehit olan kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. 'İKİ MESELE DEVAMLI KAŞINDI' Okmeydanı'nda çıkan olaylarda hayatının kaybeden Kurt'un babasını aradım başsağlığı diledim. Olaylarda yaralanan polislerimizi de arayıp geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Kürt ve Alevi vatandaşlarımız üzerinden iki mesele devamlı kaşındı. Bu ülkenin asli unsur olan savaşlarda ve kuruluşumuzda yer alan Kürt kardeşlerimize bize kadar red, asimilasyon ve inkar politikaları uygulandı. 'HİÇ KONUŞTUĞUNU GÖRDÜNÜZ MÜ?' Alevi kardeşlerimizin varlıkları inkar edildi görmezden gelindi. Ağır tahrikler yapıldı. Dersim'de 100'lerce Alevi vatandaşımız katledildi binlercesi tehcire zorlandı. CHP'nin dününde bugününde Dersim'e karşı duran gördünüz mü? Şu anda ana muhalefetin genel müdürü Dersimli değil mi? Hiç konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz çünkü o işin faili CHP... Sonu acı biten elim hadiseler yaşadık. Komplo teorilerinin kolaycılığına asla sığınmadık. Dışardan düşman arayarak içimizdeki meseleleri inkar yoluna asla gitmedik. Biz 100 yıllık meselelerin farkında olduk ve mevcut sorunların içerdeki nedenlerinin de farkında olduk. Dışardan yapılan tahrikleri provokasyonları gözardı da edemeyiz. 'KARANLIK ELLER İŞBİRLİĞİ YAPTI' Türkiye enerjisini kalkınma için seferber ettiği her dönemde ya teröre maruz kaldı ya da darbelere maruz kaldı. İçerde ve dışarda bir takım karanlık eller işbirliği yaptılar. Japonya 2. Dünya savaşında yenildiği halde nasıl dünyanın en büyük ekonomisi oldu. Avrupa'nın hemen her ülkesi çok ağır bedel ödediği halde nasıl bu noktaya geldi. Ki bunların en önemlisi Almanya. 2. Dünya Savaşı'nda taş üstünde taş kalmayacak hale gelmişti. Bugünse Avrupa'nın birincisi dünyanın da en önemli ekonomisi haline geldi. Kıbrıs haricinde fiili savaşımız yok. 100 yıldır barış içinde bir ülke olmamıza rağmen kalkınma yarışına biz neden bu kadar geç katıldık. Bu soruyu sormamız lazım. Çünkü enerjimizi hep başka yere harcadık. İçerde neredeyse 35 yıl oldu terörle mücadele eden bir Türkiye var. Çok daha enteresan. Bir başörtü meselesini bu ülke 40 yıl tartışmak zorunda bırakıldı. 40 yıl boyunca üniversite denildiğinde akla bilim değil eğitim değil özgürlük değil başörtüsü yasağı geldi. Yazık değil mi arkadaşlar? Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı koyanlar uygulayanlar savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARINA İMZA ATILDI' İnsanlar anadilini öğrenirse ülke bölünür diye toplumu korkuttular. Biz engelleri kaldırdık hamdolsun bu ülke bölünmedi tam tersine daha da güçlendi. Bu yasakları savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? Bizi millet olarak anlamsız tartışmalarla anlamsız yasaklarla sanal gündemlerle on yıllarca oyaladılar. Defalarca hatırlattım. Yine hatırlatıyorum. Mayıs ayındayız. Geçen 28 Mayıs'ta Türkiye nasıl bir konumdaydı? Tarihin en büyük ekonomik krizini Türkiye başarıyla geri bırakmış, en büyük ekonomiler daralırken yüzde 1-2 oranlarında büyürken, Türkiye yüzde 4-5 büyümüş. Halk oylaması yapılmış demokrasi güç kazanmış. 2011 de genel seçim yapılmış istikrar güç kazanmış. Çözüm sürecinde önemli aşamaya gelinmiş nevruz huzur içinde kutlanmış acı haberler gelmiyor. O günlerde batıdakilerin koşarak doğuya gidip kucaklaştıklarını görüyorduk. İşadamları yeni yatırımlara hazırlanıyordu. Önümüzde engel yoktu. İşte 2013'ün mayıs ayında cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarına imza atıldı. Borsa rekor kırıyor, MB rezervi 135 milyar dolara ulaşıp rekor kırıyor. 14 Mayıs'ta IMF'ye borç sıfırlanıyor. Nükleer enerji için imzalar atılıyor. 3. havalimanı için ihale yapılıyor. Böyle bir dönemde 77 milyon hep birlikte 2023 hedeflerine yürüyoruz. Ama sonra bir şey oluyor. İstanbul'da Gezi Parkı'nda başlayan eylemler. Neymiş? Ağaçlar sökülüyormuş. 12 tane ağaç bir yere nakledilecek. Bu istismar edilerek dalga dalga ülke geneline yaydılar. Düğmeye bir yerden basılıyor ülkede legal illegal örgütler işbirliği yaparak huzuru bozacak bir noktaya ulaştırıyor. O kadar hazırlıklı bir saldırı ki aynı anda huzur istikrar demokrasi ve ekonomi hedef alınıyor. Borsa geriliyor faiz yükseliyor. Yurt dışında Türkiye aleyhine kampanyalar başlıyor. Tüketmeyin ekonomi dursun çağrısı yapılıyor. Her gün sokaklarda şiddet ve vandallık. Dünyaya sanki Türkiye'nin genelinde bir terör esiyor gibi servis ediliyor. 'TEK GEREKÇELERİ 12 TANE AĞAÇ' Yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak sosyal medyada ve yazılı görsel medyada insanları sokağa dökmek için elinden geleni yapıyor. Malum işverenler sorumsuzca açıklama yapıyor. Türkiye hem içerden hem dışardan saldırıya maruz kalıyor. O malum işverenler ve işveren örgütleri vesaire, diğer işçi örgütleri, memur örgütleri, el birliğiyle sanki bütün olayların adeta sorumlusu olarak da bizi göstermeye gayret ediyor. Ortada bişey yok. Tek gerekçeleri 12 tane ağaç. Buradan başka yere taşıyorlar. Ama hamdolsun dik durduk, sağlam durduk, eğilmedik bükülmedik ve bu saldırıları bertaraf ettik. Gezi'de sonuç alamayınca 17-25 Aralık'ta saldırdılar. Milli iradeyi hedef aldılar. 30 Mart'ta Milli irade tecelli etti ve darbe heveslilerine en güzel cevabı sandıkta verdik.   'ALMAN YÖNETİMİ TEDBİRLERİ İYİ ALMIŞTI' Şimdi yeni bir meseleyle tahrik için çaba içerisindeler. Alevi vatandaşlar üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler bu konuyu elverişli bir vasıta olarak görenler yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun provaları zaten yapılıyor. Bildiğiniz gibi bu haftasonu Almanya'daydık. Almanya'da aynı gün bizi oradaki toplantımızın yapıldığı o muhteşem salonun yakınından bir nehir geçiyor nehrin karşı tarafında da oradaki Alisiz Alevilere orada miting yapma izni veriyorlar. Dert? Bizim yaptığımız veya yapacağımız o toplantıyı adeta acaba nasıl sabote ederiz bunun gayreti içinde. Bütün bunlara rağmen Alman yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda bizim toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde o gün bize karşı gruplar toplantı yaptılar. 'EN SON OKMEYDANI'NDA DENEDİLER' Alınan güvenlik önlemleri başarılı olduğu için hiçbiri arzusuna kavuşamadı. Biz de orada gerçekten Almanya'daki kardeşlerimizle muhteşem bir buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaretler kondu. Reyhanlı'da bunu denediler, Hatay'da bunu denediler. Malatya'da denediler. 1 Mayıs olaylarında denediler. CHP milletvekilleri bizzat bu işte yer aldı. En son Okmeydanı'nda denediler. Merhumun kızkardeşini duydunuz. Ne diyor? 'Eğer siz bu eylemleri yapmasaydınız kardeşim ölmeyecekti' dedi. Vaka bu... Uğur'un GBT'sinde en ufak olumsuz bir şey yok. Sadece Cemevi'ne gidiyor. Orada maalesef böyle bir olayla karşı karşıya kalıyor. 'YUNAN YÖNETİMİ BUNLARA BİR DARBE İNDİRDİ' Biz bu bayat senaryoların dışarda yazıldığını söylediğimizde birileri bizimle istihza ediyor. Okmeydanı'ndaki eli kanlı terör örgütünün dışardan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı? Yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı? Nerelerden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Biliyorsunuz DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan'daydı. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenleri gördük. En son Yunan yönetimi bunlara bir darbe indirdi. Acaba sıfırladılar mı bilmiyoruz. Kimlerin bunlara kamp verdiğini lojistik sağladığını gayet iyi biliyoruz. Başta Tunceli milletvekili olmak üzere CHP milletvekilleri o örgütün üyesi gibi çalışıyor. Türkiye milletvekili gibi değil zalim Suriye diktatörünün temsilcisi gibi davranan vekillere kimse bir şey demiyor. Hatay'da bazı CHP'lilerin vekil yakınlarının saldırıya karıştıklarını belgeleriyle ortaya koyduk. CHP Alevi vatandaşlarımızın duygularını istismar etmekten, tahrik etmekten, onlar üzerinden çatışma senaryolarını beslemekten başka bir şey yapmamıştır. Faili oldukları Dersim olaylarıyla aradan 80 yıl geçmesine rağmen yüzleşemediler. 'SORUNLAR TEK TEK ORTADAN KALKIYOR' Alevi vatandaşlarımız için duygu istismarı haricinde hiçbir şey ortaya koyamadılar. CHP sadece tahrik eder duyguları istismar eder. Biz ise 12 yılda defalarca adım attık, reform yaptık. Daha fazlasını da yapacağız. Normalleştikçe ülkemiz on yıllardır devam eden sorunlar tek tek ortadan kalkıyor. Hızır paşalar asırlar öncesinde kaldı. Başka yerlerden medet arama dönemleri de asırlar öncesinde kaldı. Kimin ne derdi varsa o bizim meselemiz. Aradan eli kanlı örgütler çekildiğinde istismarcılar çekildiğinde inanın her mesele çözülecektir. Birileri yarayı derinleştirirken biz yaralara şifa olmanın samimi mücadelesi içindeyiz. Alevi vatandaşlarımızın da bunlardan rahatsız olduğunu biliyorum. Alevi vatandaşlarımız lütfen aradaki istismarcılara prim vermesinler. 'BU DEFA SOMA'YI KARIŞTIRACAKLAR' Polisle çatışarak hiçbir meselenin çözülemeyeceğini yaranın dahi şifa bulamayacağını bilmeleri lazım. Halktan silah isteyen bir zihniyet Türkiye'nin milletin özellikle de Alevi vatandaşların iyiliğini düşünüyor olabilirler mi? Soma'da Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma'ya götürüyorlar. Niye? Bu defa Somayı karıştıracaklar. Çıkmış Barolar birliğinde konuşuyor. Başbakan cam çerçevenin derdindeymiş. Sadece onu konuşmuyoruz. Ölen yaralananları da konuşuyoruz. Bilesin ki o cam çerçeveler bir bütünün parçasıdır. Fakat belki de dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini bir yerde özel olarak aldı veya genlerinde var. Böyle birisi. AŞIK VEYSEL'İN DİZELERİYLE SESLENDİ Bizim derdimiz var. Biz 77 milyonun huzuru için çalışıyoruz. Ama bu ve benzeri kişilerin böyle bir derdi yok. Onlar terör üzerinden anarşi üzerinden kırıp dökme üzerinden rant elde etmeye çalışır. İstismarcıları elimizin tersiyle ittiğimizde yüz yüze görüştüğümüzde inanın aramızda hiçbir fark olmadığını tekrar göreceksiniz. Merhum Aşık Veysel de onu söylüyor. 'Yezit nedir, ne kızılbaş. Değil miyiz hep bir kardaş. Bizi yakar bizim ataş. Söndürmektir tek çaresi.' Bunu birlikte söndüreceğiz. Bu aziz millet hiçbir zaman Alevi -Sünni çatışmalarına prim vermedi. Tahriklere rağmen bu millet oyuna gelmedi. Sadece oyuna gelmemek yetmez. Biz yeni Burakcan'ların terörize edilen terörün içine sokulan yeni Berkinlerin, Okmeydanı'nda ölen Umutların Ayhanların ölmesine tahammül gösteremeyiz. Hacı Bektaş, 'Bir olmak iri olmak diri olmak' 77 milyon kardeş olmak için hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu topraklar Hz: Peygamber Hz Ali Hz. Hasan Hüseyin sevgisiyle yoğrulmuştur. Bu topraklarda fitne filizlenemez. Allah'ın izniyle inşallah hiçbir zaman da filizlenmeyecektir. 'BURADAN BDP'YE ÇAĞRI YAPIYORUM' AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Diyarbakır belediyesi önünde dağa kaçırılan çocukları için eylem yapan anneleri babaları yürekten selamlıyorum. 'BU ANNELERİN YAVRULARINI ALIP GELİN BAKALIM' Çocukları dağa kaçırılan anne babaların bu feryadını Türkiye ve dünya medyası görsün. Neredesin dünya medyası. Galatasaray lisesinin önünde gelip oturanları yazardınız görüntülerdiniz. Peki yavruları dağa kaçırılan bu anneleri niye görmüyorsunuz. Türkiye medyası bir kısmı.. Duyarsız kalanlar... Niye görmüyorsunuz. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. 'B PLANIMIZ, C PLANIMIZ DEVREYE GİRER' Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum. 'ORADA 2 ŞEYİ BİR ARADA YAPTIK' 2004'te UETD adı altında bir sivil toplum örgütü kuruldu. Dönemin şansölyesi sayın Schroder'le hizmet binasını birlikte açmıştık. Kuruluşunun 10. yılında bir etkinlik düzenlendi. Cumartesi Köln'de bu törene katıldık. Köln Arena'da yaklaşık 20 bin vatandaşımızla bir araya geldik. Salonun dışında kalanları bu rakama dahil etmiyorum. Dışardan bunların izlenmesi olayı farklı bir hale getirecekti. Fakat dev ekran kurulmamasına rağmen içerideki heyecan coşku oluşan ambians çok çok farklıydı. Orada iki şeyi bir arada yaptık. Soma'daki kaza sebebiyle etkinlik anma merasimi şeklinde yapıldı. Okunan hatmi şerifler aşrı şerifler kasideler ilahiler, orada yine aynı şekilde hocalarımızın gerçekten çift hocamızın birlikte okuduğu ezan o arenadaki havayı farklı bir heyecana farklı bir hem orada bir sükunet suhulet ama ardından da büyük bir coşkuyu getirdi. Burada diyanet işleri başkan yardımcımız Kamil hocamız dua yaptı. Ardından Başbakan yardımcımız UETD'nin başkanı konuştu. Ardından şahsım tüm katılanlara bir hitabım oldu. 'BEDELİ NE OLURSA OLSUN GİDERİZ' Alman medyasında bazı Alman siyasetçiler nezdinde ziyaretimiz tedirginlik oluşturdu. Alman medyası provoke etmek amacıyla aleni şekilde ırkçı ifadelere başvurdu. Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak dil kullanarak yapılan saldırıları umursamadık. Bazıları bize oraya gitmeyin dedi. Orada 3 milyon Türk var mı var. Dedik ki biz oraya gideriz. Bunu kimse engelleyemez. Bedeli ne olursa olsun gideriz. 'KULLANDIĞI İFADELER ÇOK ÇİRKİN' Ziyaret öncesinde sayın Merkel'le görüştük. Bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Soma kazası nedeniyle taziyelerini iletti. Almanya'da gayet güzel şekilde görüşmelerimizi yaptık ve Köln Arena'da ağırbaşlı kardeşlerimizle buluştuk. Alman medyası ırkçı ayrımcı nefret dolu başlıklarla saldırırken, ziyaretimizin hemen ertesinde yapılan AP seçimi de Avrupa'da yükselen tehdidin güçlü bir sinyalini verdi. Biz artan ırkçılığa vurgu yapıyorduk. Neo nazi cinayetlerine vurgu yapıyorduk. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Burada tabi bir şeyi söylemek isterim. Sözde bir Türk. Oradaki bir partinin eş başkanı. Kullandığı ifadeler de çok çirkin. Sen nasıl demokratsın, nasıl hürriyetten bahsedersin. Seni Türkiye Başbakan'ının oraya gelmesi nasıl rahatsız eder. Kusura bakma senin Merkel'e ne kadar saygı duyacağını biz biliriz. Ama biz saygıyı yerinde ifade etmesini de biliriz. Ama önce sen kökenin itiberiyle mensubu olduğun ülkenin başbakanına bu şekilde konuşamazsın. Nerede milletvekili olursan ol önce haddini bileceksin. Sadece eşbaşkanlığını yaptığın bir başka bayan vardı. O da zaman zaman bir çok şeyler konuşurdu. Ama sen yaptığın açıklamalarla Türkiye'nin Başbakanının oraya gitmesinin doğru olmayacağını söylüyorsun. Buna senin gücün yetmez önce haddini bil. 'ŞAKASI YOK BU İŞİN' Bu zat diyor ki Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası burada yapılamaz diyor. Ne diyorsun sen ya. Bir buçuk milyon insan orada oy kullanacak. Yasal çerçevesi neyse o çerçevede yapacak olan kampanyasını yapar. Sen buna engel koyamazsın. Böyle bir yetkin yok. Türkiye'de Almanya için oy kullanacaklar için gelirsin sen de toplantı yaparsın. Mesele farklı. Ama alışacaklar. Şakası yok bu işin. 'BÖYLE BİR GAYRETİN İÇİNE GİRİYORLAR' En son Soma'da uluslararası bir medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük yaşadık. Aslında bu kadınlar başı açık. İkisinin de başalrını örtüyor. Üstü şişhane altı kaval. Sırıtıyor. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Nedir bu hal? Bununla güya bizim insanımızı farklı gösterecek. Böyle bir gayretin içine giriyorlar. Ama devran değişti. O bu tür bir dezenformasyon suretiyle aleyhte kampanya yapacağını zannederken suç üstü yakalandı. Gezi sırasında 17 Aralık darbe girişiminde bu ve benzer muhabirlerin mesleki onurlarını nasıl çiğnediklerini gördük. Türkiye'nin imajı yalan haberlerle yıpranacak kadar zayıf bir imaj değildir artık. O devir gerilerde kaldı. 'KİMSENİN AZARLAMASINA EYVALLAH DEMEYİZ' Hem bu kürsüde hem de Köln'de söyledim. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye 100 yıl önceki gibi Mondros ile Sevr Lozan ile masanın kenarına iliştirilmiş bir ülke asla değildir. Masanın altından zaman zaman zevkle zaman aman ikazla ayakların birbirine tokuşturulduğu dönem değil. Onlar geçti. Köprünün altından çok sular aktı. Bu ülkede sorunları kaşıyarak etnik köken din mezhep yaşam tarzı farklılıklarını tahrik ederek kimsenin operasyon yapmasına müsamaha göstermeyiz. Kimsenin bu devleti azarlamasına eyvallah demeyiz. '15 GÜNDE 14 ÜLKE DOLAŞTIM' Bazıları AB noktasında ne oldu diyor? Bunu diyen köşe yazarlarına sesleniyorum. Biz iktidara geldiğimizde bir fasıl açılmış mıydı? Türkiye müzakerelere oturacak bir ülke dahi değildi. Biz geldik fellik fellik şu kişi o zaman Başbakan dahi değildi. O zaman genel başkandım. 14 ülke dolaştım 15 günde... Buna ABD de dahil: Sayın Bush'la oturduk bunu konuştuk. Ben bir genel başkan olarak konuştum. Başkan Bush'la görüştüm. O zaman 15 üye ülke vardı. 13 tanesini dolaştım. Hepsini ziyaret ederek süratle müzakerelere oturmak için adımları attık. 'BUNA RAĞMEN BİZ SABIRLIYIZ' Hamdolsun Başbakanlık dönemimde de müzakerelerin başlatılması kararını çıkarttık. 14 fasıl var. Hepsi açılmadı. Çünkü Fransa farklı bir tavır koyuyor, Almanya farklı bir tavır koyuyor. 15 üye iken ortada olan müktesebat farklıydı, 25 üye oldu uygulamalar değişti. Bakıyorsunuz AB'ye alınan üyeler uygun oldukları gerekçesiyle değil bir çoğu siyasi kararla alındı. Bu gerçeği de bilelim. Fakat buna rağmen biz sabırlıyız. Dersimize de iyi çalışıyoruz. Bizim bütün kurumsal yapımız AB müktesebatına uygun olarak oluşturuluyor. Bugün Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı çok net bir şekilde ortadadır. Yükselen ırkçılık İslamofobi'nin hatta anti semitizmin panzehiri Türkiye'dir. 'ÇÜNKÜ BİZE GELECEK FAYDA ORADADIR' Merkez Bankası bağımsızdır o ayrı konu. Ama MB uygulamaları hakkında yorumda bulunmak da bizim hakkımızdır. Türkiye'de faizden doalyı geri dişimizde hesabını kimse bankaya sormaz. Bize sorar. Biz atmosferi balans etmekle görevliyiz. Onun için de bizim düşüncemiz çok açık net. Bu faiz oranı yüksektir. Bu faiz düşmeli ki Türkiye'de reel yatırım artsın. Bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan iktidar değiliz. Kimse bizi bununla aldatmasın. Biz reel yatırım için gelene hoş bakar ve atacakları adımlara da her türlü desteği veririz. Çünkü bize gelecek fayda oradadır. Eğer siz yüksek faizle kredi verirseniz benim ülkemdeki özellikle iç sermaye yerli sermaye yatırım yaparken yapamaz. Yatırımı neyle yapacak. Eğer finansın maliyeti ucuzsa onun yatırım şansı vardır. Yüksekse yatırımı yapmak çok zordur. Daha yatırımı bitiremeden çöker. 27 Mayıs'ın 54 yıla yayılan izlerini tek tek sildik. Silmeye de devam ediyoruz. Darbe ve vesayet özleminde olanlar yine var. Ancak Allah'a hamdolsun ki yaptığımız reformlar sayesinde dik duruşumuz sayesinde milli irade hiç olmadığı kadar güç kazanmıştır. 'HESAP SORACAĞIZ' İnşallah bu darbecilerin hesabını soracağız. Paralel yapıdan da hesap soracağız. Eğer bunun hesabını sormaktan kaçınacak olan bir tane arkadaşım çıkarsa bunun hesabını veremezsiniz. Ne halka ne hakka veremezsiniz. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının seçilmesi demokrasinin güç kazanmasına vesile olur. Merhum Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyor mekanlarının cennet olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. 'İLLEGAL ÖRGÜTLERİN OYUNUNA GELMEYİN' Yarın Ağrı'da vatandaşlarımızla kucaklaşacağız. Seçimlerin tekrarlanacağı il ilçe ve beldelerde 30 Mart'ın daha güçlü bir tekrarını yaşayacağız. Bu arada özellikle yargıyla ilgili Meclis'e gelecek yasamız çok önemli. Şehit yakınlarımızı ve işçi kardeşlerimizle ilgili yasal düzenlemeler yapılıyor. Soma'daki maden işçilerine kömür ocaklarında çalışan kardeşlerime sesleniyorum. Bu CHP'nin bölücü terör örgütü yandaşlarının legal veya illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. 'ORADAKİ 301 ŞEHİT BİZİM CANIMIZDIR' Sizi bunlar yalnız bırakır. Bizler bakın yeni düzenlemelerle bir adım atıyoruz. Bunlar nerede kimi acaba sahiplendi? Bunlar sadece tahrik eder. Sizin üzerinizden paye kaparlar. Bu oyuna gelmeyin. Oradaki 301 şehit. Bizim canımızdır. Biz bütün onların ailelerini güvence altına alacak hazırlıklarımızı yaptık yapıyoruz. AFAD'da açtığımız hesap bunun bir adımıdır. Diğer bir çok gelecek vaatler var takipçisiyiz. Bütün bu vaatlerin hepsi birinci derecede şehitlerimize, yaralı kardeşlerimize diğerlerinin bir kısmını da orada çalışan kardeşlerimize vermek suretiyle tüm evlatlarının inşallah geleceğini teminat altına alacak adımı atacağız. haberler.com
Başbakan Erdoğan'dan '371' Gafı
TİKA projelerinin açılışında konuşan Başbakan 'Somaliyi bırak Soma'ya bak' ifadesi için 'insaf ve vicdan' dışı yorumunda bulundu. Erdoğan yaptığı konuşmada Soma faciasında hayatını kaybeden maden işçilerinin sayısını yanlışlıkla 371 olarak ifade etti. Başbakan Erdoğan daha sonra bu ifadesini 'Galiba az önce bir dil sürçmesi oldu 371 değil 301 olacak şeklinde düzeltti. TİKA projeleri açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Soma'da yaşanan felakete değinerek konuşmasına başladı. 'İNSAF VE VİCDAN DIŞI' Bosna ve Sırbistan'da yaşanan felaketlere de değinen Erdoğan, Türkiye'yi yasa boğan Soma felaketiyle ilgili olarak 'Büyük ülke olmak büyük millet olmak neyi gerektiriyorsa o büyüklüğün gereğini yerine getirmenin mücadelesi içinde olduk. Zaman zaman bizim bu yardımlarımız eleştiri konusu yapılıyor. En son bunu üzülerek ifade ediyorum. Somaliyi bırak Soma'ya bak tarzında insaf ve vicdan dışı ifadeler dile getirildi. Acımız daha çok sıcakken yaralarımız tazeyken yüreklerimiz hala kanarken bu eleştiriler üzerinde durmayacağız' ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları; Soma'da şehit olanların evlatları 77 milyonun evladı oldular. Tekrar tekrar yaralı kardeşlerime Allah'tan şifa diliyorum. Millet olarak tarifi olmayan bir acıyı yaşıyoruz. Bizi arayıp acımıza ortak olan başta Pakistan olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere teşekkür ediyorum. Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın. Bosna ve Sırbistan'da sel felaketi yaşandı. İzzetbegovic kardeşimle konuştuk. İstediği talepleri kendilerine ilettik. Türkiye derin bir matem yaşarken bazı ülkelerde de büyük felaketlerin yaşandığını üzüntüyle öğrendik. Bosna ve Sırbistan'da son 120 yılın en etkili yağışları nedeniyle şehirler sular altında kaldı. 'CAN KAYBI VE MADDİ KAYIP ARTABİLİR' Bosna Hersek Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Kendilerinin talepleri oldu. Bu Sabah o talepleri Sarayevo'ya ulaştırdık. TİKA işin başından beri işin içierisinde desteklerini sürdürüyor. 44 kişi sel baskınlarında hayatını kaybetti. Can kaybı ve maddi kayıp artabilir. TİKA'ya tekrar mücadele sebebiyle teşekkür ediyorum. Gerek Bosna'da gerek Sırbistan'da desteğini sürdürüyor. AFAD ve Kızılay da afet bölgesinde aktif durumda. Bosna ve Sırbistan halkına başsağlığı dileklerimi özellikle iletiyorum. 'BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ' Gürcistan'da da enkaz altında kalanlar olduğu haberini aldık. Bir başka Facia'da Laos'da yaşandı. Askeri bir uçağın düşmesi sonucu Başbakan yardımcısı ve bakanların olduğu 20 kişi öldü. Başsağlığı diliyoruz. TİKA'nın tamamladığı beş ilçedeki beş projeyi anlamlı bir günde hizmete alıyoruz. Bugün 19 Mayıs. Gazi Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkarak 95 yıl önce milli mücadelenin ateşini yaktığı o anlamlı günün yıldönümünü idrak ediyoruz. 'MUSTAFA KEMAL DOĞUM TARİHİ SORULDUĞUNDA...' Gazi Mustafa Kemal doğum tarihi sorulduğunda 19 Mayıs demişti. Anlamlı bir açılış yapıyoruz. Tika Makedonya'da Gazi Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi'nin yerini tespit etti. Makedonya'da, Kocacık köyünde bu evi aslında uygun şekilde inşa etmeyi projelendirdi. Kendi ifadesiyle doğum gününde milli mücadeleyi başlattığı günde 19 Mayıs'ın 95'inci yıldönümünde bu büyük ve anlamlı eseri vücuda getirmenin iftiharını yaşıyoruz. Sayın Emrullah İşler şu anda Kocacık köyünde. Birazdan kendisine bağlanıp açılışı birlikte yapacağız. 'FİLİSTİN'DE KIZ ORTAOKULU İNŞA ETTİK' Bir başka TİKA projesi de Filistin'de... Ramallah'da TİKA eliyle son derece modern bir kız ortaokulu inşa ettik. Bu okul 450 Filistinli öğrenciye hizmet verecek. Bu en modern okulun Filistinli kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum. 'DOST KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUK' Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt dışı Türkler başkanlığı gibi kurumlarımız dünyanın her yerine ulaşırken, TİKA ile her alanda dost ve kardeşlerimzin yanında olduk. Kazakistan'dan Makedonya'ya Pakistan'dan Zambiya'ya kadar bir çok ülkede 148 okul inşa ettik. 32 ülkenin üniversiteleri ile işbirliği yaptık. 12 Türk Dili ve Edebiyatı bölümü açtık. 5 kıtada 49 sağlık merkezi inşa ettik. Moğolistan'dan Etiyopya'ya kadar ata yadigarı eserleri restore ettik. Su kuyuları açtık, tarımı destekledik, mesleki eğitim verdik. KIZDIRAN SOMA MESAJI Büyük ülke olmak büyük millet olmak neyi gerektiriyorsa o büyüklüğün gereğini yerine getirmenin mücadelesi içinde olduk. Zaman zaman bizim bu yardımlarımız eleştiri konusu yapılıyor. En son bunu üzülerek ifade ediyorum. Somaliyi bırak Soma'ya bak tarzında insaf ve vicdan dışı ifadeler dile getirildi. Acımız daha çok sıcakken yaralarımız tazeyken yüreklerimiz hala kanarken bu eleştiriler üzerinde durmayacağız. Ama şunu ifade edeyim. Biz Allah'ın izniyle milletin desteğiyle Soma'ya da ulaştık ve oradaki yaraları sarıyoruz ama Somali'ye de ulaşacak güçte bir devletiz. 2002 öncesi ülke değiliz artık. 'BİZDEN ÖNCEKİLER BIRAKIP KAÇTI' Bingöl depreminde bir yılda şehri inşa ettik. Eser orada gitmek isteyen gider görür. Öyle lafla değil, ilgili bakanlarım şahsım 24 saat içinde hepimiz orada yerimizi aldık. Kütahya Simav'da deprem oldu. Anında... Bir yılda yeni Simav'ı inşa ettik. Şimdi Simav'ı tanıyamazsınız. Arkadan büyük bir felaket. Van depremi... Bir yılda biz yeni Van'ı inşa ettik. Ercişiyle merkeziyle çevresiyle hepsini inşa ettik. Beş katrilyon harcadık biz Van depreminde. Bizden öncekiler gibi deprem felaketinin altında kalan bir iktidar olmadık hamdolsun biz. Bizden öncekiler depremden sonra iktidarı bırakıp kaçıp gittiler. Biz tam aksine orada daha modern bir şehir nasıl inşa edilir bunun gayreti içinde olduk. ERDOĞAN'DAN '371' GAFI Şimdi de biz Soma’da 371 kardeşimizin ailelerini mağdur etmemek için her türlü tedbiri aldık. Kendilerine istismara fırsat vermeyecek şekilde bu konuda AFAD devreye girmiştir ve yapacağı çalışmalar olacaktır. Bununla ilgili istismarlar olabilir. AFAD sadece bu iş için hesap açmıştır. Kimse bu oyuna gelmesin. Herhangi bir yardım yapacak olan AFAD'daki özel hesaba yatırsın. Orada gerek şehitlere gerek yakınlarımıza dağıtımı yapılacaktır. Sel baskınlarına yangınlara tıbbi destek ihtiyacı olanlara ulaştık. YILMAZ ÖZDİL'E SERT TEPKİ Biz vicdan sahibiyiz. Fakat insanlıktan nasibini almamış zerre kadar vicdanı olmayan ahlak değerleriyle yakından alakası olmayan bazı tipler de bizim mitinglerimize geldi diye onlar buna müstehaktır diyecek kadar seviye kaybından mahrumdurlar. Bakıyorsunuz bir diğeri de ona kalkıyor maalesef çok çok ahlaksızca bir ifade kullanıyor. Şimdi ben soruyorum. Bu yazıyı yazanların patronları acaba bunları kendi gazetelerinde nasıl barındırıyorlar. Diyorum ki sen bir patron olarak aynı zihniyete mensupsun. Eğer bunları hala tutuyorsan sen de aynı zihniyettesin. 'TAVIRLARINI KOYSUNLAR DA...' Benim şehit vatandaşlarıma bu ölüme müstehaktır deme hakkına bunlar sahip değildir. Bunlar ne gazidir ne şehittir nokta nokta niyazidir diyenleri yanında barındıranlar bunu söyleme hakkına sahip değildir. Barındıranlar da aynı şeyi düşündürüyor demektir. Zaman zaman gelip kalkıp da bazı eylemlerde bulunanlar önce bu ifadeyi kullananlara karşı tavırlarını koysunlar da samimiyetlerini görelim. Galiba az önce dil sürçmesiyle 371 ifadesini kullandım. 301 olacak o... 'DEDİLER Kİ BU PATRON AK PARTİLİDİR' Dediler ki bu patron AK Partilidir... İlk defa o gün orada gördüm. O güne kadar kendisiyle hiç görüşmedim tanımam bilmem. Bu müfteriler bu ülkede benim milletimden zannediyorlar ki bir şey sağlayacaklar. Sağlayamazsınız. Benim milletim müfterileri bu ülkede çok iyi tanır. Utanmadan sıkılmadan.. Yandaşlarına orayı peşkeş çekti diyecek kadar alçaldılar. 'ALLAH RAZI OLSUN' Bunlar ne derse desin. Biz ellerini Allah'a açıp bütün bu şehitlerimize Fatiha'ları gönderenlere Allah razı olsun diyorum. Bu milletin dininden vicdanından çıkan sese bence rehberlik ettiler. Onlar diğerlerinin düştüğü seviyeye düşmediler. Bir şehit neyi beklerse onlar da onu gönderdiler. Onun için ben özellikle meydanlarda camilerimizde o şehitlerimize Fatiha'lar gönderen yasinler gönderen hatimler gönderen o yavrularımıza çok teşekkür ediyorum. Onlar da sağolsunlar. Rabbim hiç kimseye hiçbir ülke ve halka acılar yaşatmasın. haberler.com
Erdoğan: 'Bana Diktatör Diyen Şu An Tam Karşımda'
Soma faciasıyla ilgili açıklamada bulunan Erdoğan 'Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var' dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 70. Mali Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, Soma faciasında sorumlu olanların bunun hesabını vereceğini belirtti. 'BİR SEFERDE BU KADAR ÇOK KAYBIN YAŞANMASI...' Konuşmasında 'Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder' diyen Erdoğan 'Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var. Bir çok köşe yazarı bununla alay ediyor. Şu gerçeği görmeliyiz. Bir seferde bir çok can kaybının yaşanması medyanın dikkatini çekti' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; TOBB'a, gerek sayın başkan ve ekibinin Soma'ya yaptığı ziyaret ve gerekse başlattığınız yardım kampanyasından dolayı şükranlarımı ifade ediyorum. Tüm oda ve borsalarımıza, reel sektörün temsilcilerine, sanayicilere esnafa Soma'ya olan maddi manevi desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 'MİLLETİMİZ BİR BÜTÜN OLDU' Soma'daki kazanın ardından milletimiz gerçekten örnek bir dayanışma sergiledi. Geçmişte yaşadığımız acı hadiselerde olduğu gibi Soma kazasında da milletimiz bir oldu bütün oldu. Toplumun her kesimi, her kademede her sektörde nefes alıp verdiği her yerde ve ortamda milletimiz vakar içinde birbirine kenetlendi hem acıyı sahiplendi hem de acıyı azaltma gayreti içine girdi. 'BUNU HESABINI VERECEKLER' Acılardan fırsat devşirmeye çalışanlar milletin hissiyatını yaralayanlar da oldu. Ancak milletin feraseti bütün bu olumsuzlukları bastırmaya yetti. Şimdi önümüzde bir kaç önemli husus var. Birincisi bu hadise tüm boyutlarıyla aydınlatılmalı. İdari ve adli soruşturmalar başladı. Hem kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali olanlar sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. 'ÜZERİNİN ÖRTÜLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ' Hükümet olarak bunun bizzat takipçisiyiz. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak. Detaylar gözden kaçmayacak kaçırılmayacak, üzerinin örtülmesine asla izin verilmeyecektir. Bir başka konu şehit aileleleri... Ne yaparsak yapalım o canlar geri gelmeyecek. Ancak geride kalanları biz şehit yakınlarımız gibi kutsal emanet olarak değerlendiriyoruz. Şehitlerimizin yakınlarının acılarını hafifletmek adına bu adımları atıyoruz. Bir tek şehit yakınımızın dahi mağdur olmaması için dün bakanlar kurulumuzda meseleyi etraflıca ele aldık. Gereken yasal düzenlemeleri yapacağız. 'TBMM'DE BİR ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURDUK' Bu kazanın ardından en fazla üzerinde durmamız gereken konu iş sağlığı ve güvenliği konusudur. TOBB'un genel kurulunda böyle elim bir kazanın hemen ardından iş sağlığı ve güvenliği konusu temenni ediyorum en önemli gündem maddesi olacaktır. TBMM'de bir araştırma komisyonu kurduk. Hızla büyüyen bir ekonomi var. Üretim, ihracat artıyor. İstihdam edilen nüfus sayısı da artıyor. Ekonomi büyürken üretim yatırım istihdam artarken çalışma hayatı koşullarının buna paralel bir gelişme göstermediğini biliyoruz. Güvenlik ve iş sağlığı, işverene maliyet yüklüyor ve ciddi ihmaller yaşanıyor. İş sağlığı konusunda hükümetlerin yapacakları bellidir. Biz yasaları çıkartırız denetimleri yaparız. Mevzuata aykırı işleyişi tespit ederek mevzuatı uygularız. Bunun ötesi işverenin sorumluluğu altındadır. 'TEDBİR PAHALIDIR, MALİYETLİDİR AMA...' Trafikte her araç belli sürelerde muayeneden geçiyor. Ama bazı vatandaşlarımız araçlarını muayeneye götürmeden önce gidip eşten dostan ilk yardım çantası yangın tüpü alıyor öyle muayeneye giriyor. Trafikte bir sorun yaşandığında o cihazların eksiği can kaybına yol açıyor. Bunu hayatın her alanında her yerde yaşıyoruz. Tedbir pahalıdır, maliyetlidir ama tedbirin eksikliği çok daha maliyetli olabiliyor. Dünyadaki her ülke savunma sanayiine trilyonlarca dolar harcıyor. Savunma sanayi araçlarının çoğu çürüyor atılıyor. Ama her an hazır ve müteyakkız tedbirli donanımlı olmanız gerekiyor. Yani şu anda savaş yok vesaire gibi temennilerle siz hazırlıksız olamazsınız. Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez. Kaza ve kadere iman asla herşeyi akışına bırakmak tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez. 'KAZA VE KADERE İNANMAYANLAR DA VAR' Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder. Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var. Bir çok köşe yazarı bununla alay ediyor. Şu gerçeği görmeliyiz. Bir seferde bir çok can kaybının yaşanması medyanın dikkatini çekti. Hepimizin canını acıttı. Her gün ortalama iki işçimizi iş kazalarında kaybediyoruz. Son 12 yılda ülkemizdeki iş yeri sayısı yüzde 111 arttı. 727 bin iş yeri vardı şu anda 1,5 milyonun üzerinde. Çalışan sayısı da arttı. 2002 yılıdna 5 milyon istihdam vardı, şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İşçi sayısı artarken iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı. Bu yeterli mi? Elbette değil. Hedef sıfıra doğru bunu yaklaştırmak. Dünyada hiçbir ülke bunu başaramıyor. Buna rağmen bizim hedefimiz bunu başarma istikametinde olmalıdır. 'SENDİKALARIMIZIN ÇOK HASSAS OLMASI ŞART' İnsan hayatını tedbiri öne çıkaran gayet modern bir yasayı ülkemize kazandırdık. Kanunu çıkarmakla kalmadık 81 ilde tanıtım ve bilgilendirme yaptık. 211 bin iş yerine ve işveren örgütlerine organize sanayi bölgelerinde bilgilendirme yaptık. Teftişler aynı şekilde devam etti. Sadece geçen yıl madenlerde 1047 teftiş yapıldı. Konunun asıl tarafı olan işverenlerimizin bu mesele üzerinde durup düşünmesi gerekiyor. İşçilerimizin de kendi sağlıkları adına durup düşünmesi gerekiyor. Sendikalarımızın çok daha hassas olması şart. 'CANIN TELAFİSİ YOKTUR' Ekonomi büyürken iş sağlığı ve güvenliği standartlarının da büyüyeceği böyle bir vizyonun iş dünyasına hakim olması gerekiyor. Müfettiş geldiğinde bir takım cihazlar çıkarılıyor. Müfettiş gidince bunlar ortadan kayboluyorsa sendika ve işçi kardeşim buna itiraz edecek. İşçi bana bir şey olmaz diyerek baretsiz çalışıyorsa sendika ve işveren buna itiraz edecek. Hiçbir şey candan daha değerli değil. Kaybolan kar yapılan masraf telafi edilir ama canın telafisi yoktur. Hastalığın sakatlığın telafisi yoktur. 'OY KAYBETMEYE RAZIYIZ' Biz hükümet olarak kentsel dönüşüm yapacağız deprem çalışması yapacağız dedik. Hiçbir hükümet bu kararı alamamıştır. Oy uğruna gecekonudulaşma teşvik edilmiştir. Ama biz popülist davranmayacağız dedik itirazlara rağmen, evimizi yıktırmayız diyenlere rağmen, muhalefet ve STK'lara rağmen oy kaybetmeye razıyız dedik kentsel dönüşümü başlattık. 'BİZ ADIM ATMADAN İŞVERENİMİZ ADIM ATSIN' Şimdi aynı şeyi iş sağlığı konusunda da hep birlikte göstermek zorundayız. Biz adım atmadan işverenimiz adım atsın. Bizim zorlamamıza gerek kalmadan iş veren yasalardan kaynaklanan sorumluluğu yerine getirsin. Bu konuda Türkiye'nin en büyük çatı örgütü olan TOBB'dan bugüne kadar gösterdiği duyarlılığı daha fazla bir şekilde bekliyoruz. 'ÇOK ACI BİR HADİSE YAŞADIK' Bu milli bir sorumluluk. 77 milyon olarak hepimizin canını acıtan bir sorun. Bu acı kazaları artık Türkiye'nin gündeminden çıkaralım. Siyasetçiler de bu işin takipçisi olsun. Medya sadece büyük kazalarda değil her zaman bu konuda duyarlı olsun. Sendikalar da inat eylem çatışma ile gündeme gelmek yerine bu tür konularla gündem oluştursun. En önemlisi işçiler haklarını bilsin korkmadan çekinmeden mücadeleye omuz versin. Bu facianın ardından Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çok acı bir hadise yaşadık. Bunun artım minimize olması noktasında çalışmalıyız. 'BU DA ADİL DEĞİL' Bu işin bir de haksız rekabet boyutu var. Bir işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor bir başkası sigortalı çalıştırıyor. Başkası da çocuk işçi çalıştırıyor. Bir başkası tedbir almıyor. Aynı şeyi üretiyor ama biri bire bir kar ederken diğeri haksız şekilde 10 kar ediyor. Bu da adil değil. Dürüst olmayan her üretim bu salondaki tüm dürüst kardeşlerimin alın terinden emeğinden, ekmeğinden çalıyor. Son 12 yılda birlikte çok büyük işler başardık. Büyük reformlar yaptık. Kanayan bu yarayı da hep birlikte tedavi edeceğiz. Bir kez daha Soma'daki şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Mekanları cennet olsun. Bu konudaki dayanışmamızın da ziyadeleşmesini temenni ediyorum. 'SİZLERE ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUM' Burada bütün destekler AFAD'da toplanmaya başladı. Bu desteklerle birlikte gerek mağdur durumda olan tüm şehit ailelerine konut yapımından tutunuz yavrularımızın okumasına kadar herşeyi planlamış vaziyetteyiz. 12 yıl boyunca Türkiye Odalar ve Borsalar birliğinin mensupları ile çalıştık. Türkiye'nin ekonomisini 3 kattan fazla büyüttük. Ekonomiye sağladığınız büyük katkıdan dolayı teşekkür ediyorum. Binlerce insanın sofrasındaki ekmeği büyüttüğünüz için sizlere şükranlarımı ifade ediyorum. Avrupa Birliği sürecinde ToBB ile yürüdük. Ay yıldızlığ bayrağın daha özgür dalgalanması için, birlikte yürüdük. Ecdadımız tarih boyunca nereye ulaştıysa biz de oralara ulaşmaya gayret ettik. Sizler de oraya ulaşmaya gayret ettiniz. Mazlumun elinden tutuk ecdad eserlerini ayağa kaldırdık, gümrük kapılarını elden geçirdik, vizeleri birlikte kaldırdık. 'DEMOKRASİ STANDARTLARINI BÜYÜTTÜK' 2002 yılında 42 ülkeye vizesiz giriyorduk. Fakat şu anda 70 ülkeye vizesiz girebilen bir ülke konumuna geldik. Bunlar durup dururken olmadı. Bu ilişkilerin ne denli olumlu geliştiğinin ifadesidir. Birlikte Filistin dedik Somalı, Suriye, Myanmar, Bosna dedik. Kamu ve özel sektör bir araya gelik sadece ekonomiyi değil refahı artırdık demokrasi standartlarını büyüttük. 'DELEGELER ARASINDAKİ ANKETİNİ İNCELEDİM' Son 1 yıl içinde yaşadığımız özellikle bir tecrübeyi hatırlatmak istiyorum. 30 Mayıs 2013-30 Mart 2014 hadiseleri çok önemli mesajlar verdi. TOBB'un delegeler arasındaki anketini inceledim. Anket yapılan delegelerin yüzde 32'si son bir yılda satışların arttığını söylüyor. Yapılan ankette gelecek yıla dair umutların çok yüksek olduğunu gördük. TOBB delegeleri çoğunlukla satışların ve istihdamın ihracatın yükseleceğini düşünüyor. Umutların yüksek olduğunu görüyoruz. Bu tablo çok şey anlatıyor. Sokak eylemlerinin içerde ve dışardaki karalama kampanyalarının, seçilmiş hükümete yönelik darbe girişimlerinin ekonomiye nasıl bedel ödettiğini bu anket ortaya koyuyor. 2013 Mayıs'taki gelişmeleri tekrar hatırlayalım. Mayıs ayında borsa tarihinin en yüsek faiz en düşük seviyesine geldi. Faiz yüzde 6'ya kadar geriledi. İhracatta rekorlar kırdık. IMF'ye borcu sıfırladık. '130 MİLYON DOLAR REZERVİMİZ VAR' Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolar ile rekor kırmıştı. Şu anda herşeye rağmen hamdolsun 130 milyar dolar rezervimiz var. 2002 sonu itibariyle 27 buçuk milyar dolardı. Aynı ay içinde Japonya ile nükleer santral mutakbakatına vardık. 2 buçuk milyar dolarlık yatırımla Yavuz Sultan Selim köprüsünün temelini attık. Kredi derecelendirme kuruluşları üst üste kredi notumuzu yükseltti. Türkiye tarihi başarıları yaşarken gezi olayları adı altında şiddet eylemleri başladı. İçerde ekonomiyi sarsmak için elinden geleni arda koymayanlar oldu. Dışarda yatırımcıları etkilemek için sistematik kampanya yürütüldü. Bu saldırının etkilerini telafi ettiğimiz noktada 17-25 Aralık darbe girişimleri oldu. 30 Mart ile bu darbe girişimlerine ve destekçilerine milletimiz tarafından gereken ders en güzel şekliyle verildi. 'MİLLET TAVRINI ORTAYA KOYDU' Gerek gezi olayları gerek 17-25 aralık darbesi şahsım kadar ailem arkadaşlarım hükümetimiz kadar demokrasi milli irade ülkedeki istikrarı büyüyen ekonomiyi hedef aldı. Sizler de hissettiniz. Benzeri saldırıların tahriklerin Mısır'ı hangi noktaya getirdiğini görüyorsunuz. Ukrayna'yı görüyorsunuz. Bu saldırılar 77 milyon için en başta sizin emeğinizi hedef almıştır. Bu saldırıları karşı durması gereken de sadece şahsım değildir. Millet bunu gördü ve net bir şekilde tavrını ortaya koydu. 'BUNLAR YA DESTEK VERDİLER YA DA...' Bu gösterilerin yapıldığı yerlerde camı çerçevesi kırılan kim? Benim esnaf kardeşim. Bu camlar indirilirken tekrar bunları koymak isteyen kim. Devlet... Kime karşı yapılıyor bunlar? Hatta bazı yerlerde bankalara işyerlerine varıncaya kadar soygun yaptılar. Toplumun her kesiminden insanımız tavrını ortaya koydu. Kenarda bekleyip bu saldırıların kendisine rant sağlayacğaını umanlar da oldu. Bunlar ya destek verdiler ya da sessiz kalarak onayladılar. 'BİZİM ELEŞTİRİDEN KORKUMUZ YOK' Aynı manzarayı şu anda Soma kazasının ardından görüyoruz. Madenciler işçiler oradaki şehitlerimiz aileleri inanın umurlarında dahi değil. Buradan nasıl bir siyasi sonuç çıkarırız diye iftiralar atanlar var. Provokasyon yapanlar var. Bunlara karşı ortak tavır hepimizin vazifesidir. Bizim eleştiriden korkumuz gösteriden korkumuz yok. Ama eleştiri adı altında protesto adı altında eğer demokrasimiz ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsade etmeyiz sizlerin de müsade etmeyeceğinize inanıyorum. 'POLİS, ASKER ŞEHİT EDENLERE HAPİSTEKİ GAZETECİ OLUYOR' Basın özgürlüğü yok denilen ülkede son 1 yıldır hükümet ve Başbakan için ağza alınmayacak hakaretler manşete çekiliyor. Madende şehit olan kardeşlerimiz için, onlar AK Parti mitingine geldiler müstehaktırlar diyen köşe yazarları çıktı. Acaba onlar CHP mitingine gitmiyor mu? Onların mitinglerine de bu madenciler gidiyordu. Bu nasıl bir köşe yazarlığı... Bir diğeri yine aynı patronun köşe yazarları, o da ne şehit ne gazi ... niyazi oldular diyebiliyor... Bu da köşe yazarı. Bu ne densizliktir. Böyle bir nefret suçu aleni olarak işleniyor. Bütün bunlar yaşanırken hala bu ülkede basın özgürlüğü yok deniliyor. Polis asker şehit edenler hapse giriyor. Adları hapisteki gazeteci oluyor. Her gün sokaklarda terör estiriliyor, esnaf mağdur ediliyor, huzur bozuluyor her nasılsa o ülkede özgürlük olmuyor. Bu bir algı operasyonudur. Bu operasyonun hedefi de şahsım hükümetim değil 77 milyondur. O 77 milyon içinde de en başta siz iş dünyasının mensupları var. 'DERDİMİZ YENİ ANAYASA' Kimin ne olduğunu çok iyi tanıdık. Sizin bağışlarınızla hibelerinizle büyüyenlerin nasıl ihanet sergilediklerini gördünüz. Allah'a hamdolsun kazanımlarımızı kaybetmeden bu süreçten çıktık. Her kesim daha dikkatli olmalı. Kim ne derse desin biz samimiyetle ekonomiyi ve demokrasiyi büyütmeye devam edeceğiz. Birlikte yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Susanlar mahçup olacaklar. Az önce sayın Başkan yeni anayasadan bahsetti. Bakın ben şu anda TOBB'un genel kurulunda söylüyorum. Ana muhalefetin başkanı da burada. Muhalefet partilerinden de temsilciler var. Düşünebiliyor musunuz? Bir Anayasa uzlaşma komisyonu kuruluyor ve kurulduğu zaman bizim 326 üyemiz var. Biz 3 üye verdik. Diğer üç siyasi partinin 220 üyesi var onlar 9 üye veriyor. Biz böyle bir anlayış gösteriyoruz. Derdimiz yeni anayasa... 'KARŞIMDA ŞU AN BULUNUYORLAR' Bütün bunların yanında sayın Başkan konuşması esnasında, TOBB başkanı özellikle bir kusurdan bahsetti. Bu ülkenin başbakanına diktatör diyen muhalefet var. Karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşcaksın öyle mi? Diktatörün olduğu bir ülkede bunları yapamazsın. Bu tür yakıştırmalarla ülkenin huzurunu bozarsınız. Önce ağzınızdan çıkanı kulaklarınızın duyması lazım. Bütün bu toplumsal huzur ve adalet duygusu kadar bütün bunlar iş dünyamızı da rahatsız ediyor. 'HADİ ADAY OL, BEN DE SİVİLİM' Şimdi Cumuhrbaşkanlığı seçimleri hepimizin gündeminde. Ne diyor başkan? Sivil bir cumhurbaşkanı diyor. Sen nesin sivil değil misin? Hadi aday ol. Ben de sivilim. Sayın Demirel, Özal sivil değil miydi? Sezer sivil değil miydi? Siz siville neyi kastediyorsunuz? Bir siyasi parti başkanını da aday gösterir, içinden başka birini de aday gösterir. Nitekim biz en son olarak Abdullah Gül'ü aday göstermiştik. Dışişleri bakanımızdı sivildi... Bütün engellere rağmen seçildi ve 7 yıldır başarıyla yürüttü. Şimdi ilk defa millet seçecek. Milletin seçtiği cumhurbaşkanına da hep birlikte saygı duymak zorundayız. Saygı duyacağız. Beğenirsin beğenmezsin ama milletin seçtiğini beğenmek zorundasın. İnşallah Ağustos ayında halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilecek. Dah güçlü bir ülke olarak 2023 hedeflerine ilerleyeceğiz. haberler.com