onedio

Altın Portakal Haberleri

Altın Portakal ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Altın Portakal ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Nejat İşler 42 Yaşına Hastanede Girdi
Bir süredir sağlık sorunlarıyla gündeme gelen sanatçı, birçok önemli TV dizisi ve sinema filminde rol almış olsa da en çok Behzat Ç. dizisindeki Ercüment Çözer ve Barda filmindeki Selim rolleriyle hatırlanıyor. 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu.28 Şubat 1972 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Feshane işçilerinden birinin torunu olan Nejat İşler, ilkokuldan sonra eğitimine Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nde devam etti. Ortamına alışamadığı yeni okulunda popüler olmak ve derslerinden kaçmak için okulun tiyatro koluna girdi. Kısa zamanda popüler olan Nejat İşler derslerini de boşluyordu. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye giremeyince, para kazanmak için çay partileri düzenlemeye başladı.Nejat İşleri umduğu gibi gitmeyince borca girdi. Borçlarını kapatabilmek için Mahmutpaşa'dan t-shirt alıp Teşvikiye'de bu t-shirtleri satma kararı aldı. Kış aylarında ise t-shirt yerine kitap, dergi ve plak sattı. İki sene sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf bölümünü kazanan Nejat İşler iki yıllık olan bölümden askerlik için iyi olmadığını düşünerek vazgeçti.On yıl kadar satış işleriyle uğraştıktan sonra Taksim'de dolaştığı birgün, bir tiyatro sahnesinde bedava gösterimde olan 'Danton'un Ölümü' adlı eseri seyretti. 'Ben niye bu işi yapmıyorum?' diye düşünen Nejat İşler, dayısının yanına gittiği Eskişehir'de konservatuar sınavına girmeye karar verdi ve kazandı. İstanbul'a döndüğünde, ilanını gördüğü Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar Bölümü'ne başladı. 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi'nin devlet konservatuarı bölümünden mezun olana kadar devlet tiyatrosunda ve televizyon dizilerinde rol aldı.1995 yılında mezun olduktan sonra iki arkadaşıyla birlikte 'Kahramanlar ve Soytarılar Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatronun kurulmasından sonra kendi oyunları için hikayeler yazmaya başladı. 'Belki hiç okumayan biri de yazabilir bunları, benim yazı yazmamın nedeni yazmak değil, sadece oynayalım diye yazıyorum.' dediği, 'Tuhaf Şehir Hikayeleri', 'Biz Zavallı Erkekler' ve 'Yalnızlık Benim Gizli Sevgilim' adlı üç kitap yazdı. 41.Antalya Altın Portakal Ödülleri için Erkek Oyuncu dalında aday olarak gösterildi. Her fırsatta amacının başrol oynayıp şöhret olmak olmadığını belirten İşler, tek arzusunun yaptığı işi elinden geldiğinin en iyisi olarak yapmak olduğunu, tiyatro yaparken ölmek istediğini dile getirdi.1994 yılında rol aldığı ilk televizyon dizisi olan Gurur'dan sonra, Deli Yürek, Şehnaz Tango, Nasıl Evde Kaldım, Dedem, Gofret ve Ben, Aşk ve Gurur, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizilerinde oynadı. 1999'da ilk sinema filmi Eylül Fırtınası'nda rol aldı. Mustafa Hakkında Herşey ve Anlat İstanbul filmleri ile sinema oyunculuğuna devam etti. 2000'li yıllarda da Gülbeyaz ve Behzat Ç. gibi dizilerin yanı sıra Barda ve Kaybedenler Kulübü gibi filmlerde de başarılı performanslar ortaya koydu. 17 Ocak 2014 günü septik şok tanısıyla Bodrum Acıbadem Hastanesi yoğun bakım ünitesine kaldırılan İşler'in hayati tehlikesinin kalmadığı bildirildi.Vatan
19 Yabancı Ünlünün Fantastik Türkiye Macerası
Ülkemizi birçok yabancı ünlü oyuncu, şarkıcı, manken ziyaret ediyor. Kimi tatilini geçirirken kimisi iş için ülkemize geliyor. Eminiz hepsi birçok güzel anı ile ayrılıyor ama aralarında başlarına enteresan işler gelenler de yok değil. İşte size ülkemizde yabancı ünlülerin yaşadığı fantastik olaylara birkaç örnek.
Bu Hafta 10 Yeni Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 10 film vizyona girecek. 'Lal'  Semir Aslanyürek'in yönettiği dram türündeki 'Lal' filmi izleyiciyle buluşacak. Oyuncu kadrosunda Erkan Can, Ata Murat Kalkan, Erdal Sarı ve Gürkan Uygun'un yer aldığı filmde, Antakya'nın bir köyünde 14 yaşlarında iki çocuğun macera dolu yolculukları konu ediliyor. 'Mutlak Adalet' Yönetmenliğini Hüseyin Eleman'ın yaptığı 'Mutlak Adalet' filminde, Ozan Akbaba, Bülent Çolak, Bihter Dinçel ile Turgay Tanülkü izleyici karşısına çıkacak. Dram türündeki filmin konusu özetle şöyle: 'Metin, karısı Bahar ve kızları Ece ile mutlu bir hayat sürmektedir. Bir gün iş dönüşü evine geldiğinde üç hırsızın karısına tecavüz ettiğini ve kızını darbettiğini görür. Olayın şokuyla hırsızları kovalar ve birini yakalayıp öldürür. Nefsi müdafaa sınırları dışında adam öldürmek suçundan hapse giren Metin, çıktığında dağılan ailesini kazanmak için bir mücadele eder. Eşi psikolojik sorunlar yaşamakta, kızı Ece ise çocuk esirgeme yurdunda kalmaktadır.' 'Cennetten Kovulmak' 50- Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Film', 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' ve 'Jüri Özel Ödülü'nü kazanan 'Cennetten Kovulmak' filminin yönetmen koltuğunda Ferit Karahan oturuyor. Ezgi Asaroğlu, Rojin Tekin, Gülistan Acet, Bünyamin Kavrut, Jülide Kural'ın rol aldığı film, dram severleri salonlara çekmeyi hedefliyor. Filmde, elektrik mühendisi Emine'nin görevli olduğu inşaatta, kendisine karşılıksız bir aşk besleyen Kürşat adlı işçinin hayatını kaybetmesi üzerine yaşananlar anlatılıyor. 'Aşk Treni' Rohit Shetty'nin yönettiği 'Aşk Treni' filminde, Shahrukh Khan, Deepika Padukone, Satyaraj ile Nikitin Dheer rol alıyor. Hindistan yapımı aksiyon komedi türündeki filmde, ailesini çocukken kaybeden Rahul'un bir gün arkadaşlarının daveti üzerine Mumbai'den Goa'ya gitmek üzere Chennai Express'e binmesi sonu yaşanan gelişmeler izlenebilecek. 'İnanılmaz Örümcek Adam 2' Andrew Garfield, Emma Stone, Jamie Foxx, Dane DeHaan'un rol aldığı 'İnanılmaz Örümcek Adam 2' filminin yönetmen koltuğunda Marc Webb oturuyor. Macera sevenleri sinema salonlarına çekmeyi hedefleyen ABD yapımı filmin konusu özetle şöyle: 'Hayatı oldukça yoğun geçen Peter Parker, bir yandan kötü adamları yakalayıp, diğer yandan aşkı Gwen ile vakit geçiriyordur. Gwen'ın babasına kızından uzak durarak onu koruyacağına dair verdiği sözü de unutmayan Peter, bu sözü tutmakta zorlanmaktadır. Kötücül Electro'nun ortaya çıkması, eski arkadaşı Harry Osborn geri dönüşü ve Peter'ın geçmişine dair yeni ipuçlarının ortaya çıkması Örümcek Adam'ın hayatını değiştirecektir'. 'Sensiz Olmaz' Londra'da geçirdiği 2 yılın ardından İspanya'ya geri dönen Hache'nin eski ve yeni aşkı arasındaki kararsızlığı anlatan 'Sensiz Olmaz' filminin yönetmenliğini Fernando Gonzalez Molina üstlendi. İspanyol yapımı romantik dram türündeki filmin oyuncu kadrosunda Maria Valverde, Mario Casas, Clara Lago ile Alvaro Cervantes'in yer alıyor. 'Dom Hemingway' Richard Shepard'ın yönettiği 'Dom Hemingway' filminde, Jude Law, Richard E. Grant, Demian Bichir ile Emilia Clarke izleyici karşısına çıkacak. İngiliz yapımı komedi dram türündeki filmde, arkadaşlarını gammazlamadığı için 12 yıl boyunca hapis yatan Dom Hemigway'ın cezaevinden çıktan sonra uzak kaldığı kızıyla vakit geçirmek için suç dünyasını geride bırakmak için verdiği mücadele konu ediliyor. 'Aşk Bilmecesi' Ünlü Fransız senarist-yönetmen Cedric Klapisch'in yönettiği 'Aşk Bilmecesi' filminde Kelly Reilly, Romain Duris, Audrey Tautou ile Cecile De France rol alıyor. Filmde, eşinin New York'ta tanıştığı biri nedeniyle kendisi terk etmesi üzerine Xavier'in yaşadıkları izlenebilecek. 'Sıfır Teorisi' Terry Gilliam'ın yönetmen koltuğuna oturduğu 'Sıfır Teorisi' filminin oyuncuları arasında Christoph Waltz, Matt Damon, Tilda Swinton ile Ben Wishaw yer alıyor. Bilim kurgu türündeki Romanya yapımı filmin konusu özetle şöyle: 'Qohen, her şeyin aslında hiçbir şeye eşit olduğunu ispatlanmaya çalıştığı gizli bir projeye dahil olur. Ancak toplumu kontrol eden yönetim, onu bu projeden uzaklaştırmak için, aşık olabileceği bir hayat tasarlamak dahil her şeyi yapacaktır. Terry Gilliam'ın geleceğe dair karanlık bir portre sunduğu film, kapitalizm ve inanç sistemlerine dair çarpıcı eleştiriler içeriyor.' 'Sefer Tası' Ritesh Batra'nın yönettiği 'Sefer Tası' filminde, Irrfan Khan, Nimrat Kaur, Nawazuddin Siddiqui ile Denzil Smith'in oynuyor. Filmde, her gün binlerce ev kadının, hazırladıkları öğle yemeklerini sefer taslarında eşlerine ulaştırdığı Hindistan'ın en kalabalık şehri Bombay'da bir gün bir kuryenin sefer tasını yanlış adrese teslim etmesi üzerine yaşanan gelişmeler anlatılıyor. AA
Cahit Berkay: 'Politik Şarkılarla Kimse İlgilenmiyor, Sevgiyi Silah Olarak Kullanacağım'
180 film için müzik yapan Cahit Berkay, klasikleşmiş müziklerini bugüne uyarlayıp tekrar dinleyicilerinin beğenisine sunmayı planlıyor Bugüne kadar aralarında Çiçek Abbas, Selvi Boylum Al Yazmalım, Güler misin Ağlar mısın'ın da aralarında bulunduğu 180 film için müzik yapan Moğollar'ın kurucularından sanatçı Cahit Berkay yeni bir proje hazırlığında. Proje kapsamında Berkay'ın klasikleşmiş film müzikleri, senfoni orkestrasıyla sahnede yeniden çalınacak. Senfoniye darbuka, bağlama gibi enstürmanlar eşlik edecek. Cem Karaca ve Barış Manço ile birlikte söylediği şarkıları bugüne uyarlayıp Emrah Karaca solistliğinde dinleyicisi ile buluşturmayı planlıyor. Hem rock hem de aşk için 'içi boşaldı' yorumu yapan Berkay, siyasetin de müziğin değişimini tetiklediğini ifade ediyor. Kenan Evren 'e kadar analog olan müziğin onun ardından soğuklaştığına dikkat çekti. Berkay 'Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım.' diyerek Gezi olaylarının kendisini olağanüstü umutlandırdığını söyledi. Ayşegül Akyarlı Güven ’in The Wall Street Journal’da yer alan söyleşisinin bir kısmı şöyle: Kaç filmin müziğinde imzanız var bugüne kadar? Bugüne kadar birebir yaptığım 180 tane film müziği var. Uzunca bir dönem yaşamım yurtdışında geçti. Ama yaptığım film müziklerini başka filmlere de döşediler. 250 film kadar vardır herhalde onlar bir arada olunca. Şimdi bunları bir araya getirecek bir projeniz var. Biraz anlatır mısınız? Proje herşeyden önce 70'li yılları 2014'de tekrar yaşamak tekrar çalıp söylemek, nostaljiden öte dönemin müzikal yaşanmışlığını tekrar yaşamak için. bugünkü kuşaklarla paylaşmak için. Ne yapılacak bu kapsamda? İki farklı formatımız var. Birinde benim hit olmuş film müziklerinin çalınması. Bunu senfoni ile çalacağız. Şu an 12 parça var. 18-20'ye de çıkabilir sayı. Selvi Boylum Al Yazmalım, Çiçek Abbas gibi parçaları çalacağız. Tamamen batı formülünde bir senfoni resmi oluşabilir hayalinizde. Ama öyle oluşmasın. Sonuçta ben bu parçaları Anadolu'dan beslenerek yaptım. Bu nedenle Anadolu'da varolan seslerin de senfoni enstürmanlarıyla güzel bir harmanlamasını oluşturduk. Mesela zurna var, ney var, darbuka var. İki tane böyle konser yaptık. Çok başarılı geçti. Cemal Reşit Rey'de merdivenler bile doldu. Altın Portakal'da da yaptık. O Yeşilçam filmleri zaten 70'lerde kalmadı. Özel kanallar sayesinde bugünün gençleri de onları iyi tanıyor. İkinci formatınız nasıl? Biliyorsunuz biz Cem Karaca ile 45'likler artı albümler yaptık. Barış ile de 1 albüm yaptık. Emrah Karaca'nın solistliğinde bunların bugünkü yorumunu sergilemeyi düşünüyoruz. Bazılarını bugüne uyarlıyoruz. Bazılarınıysa aynı bırakıyoruz. Mesela Dağlar Dağlar. Ona hiç dokunmuyoruz. 70'li yıllarla 2014'ün enerjisinin harmanlandığı bir pozitif kurgu hazırlığındayız. Sinema için müzik nasıl yapılır? Pratikte neler değişir? Senaryo gelir. Okursun. Beğenirsen işi kabul edersin. Filmi çekip kaba montajını yaparlar. Oturup yönetmenle birlikte o kaba montajı izlersin. O sırada elinde kronometre ile filmin neresinde müzik olacağını kararlaştırırsın. Sonra stüdyoda müziği kaydedersin. Biz kaydederken stüdyoda da o film döner. Zamanın yönetmene göre değişir. Mesela Ömer Kavur ve Atıf Yılmaz'ın 'filmi bitireceğiz aman şu tarihte vizyona gireceğiz' gibi bir dertleri olmazdı. O film onların istediği olgunluğa ulaşıncaya kadar ne emek gerekiyorsa o vakti ayırırdı. Ama genelde motor dendikten 1 ay sonra film vizyona girerdi. Ama işin beste boyutu başka.. Nasıl başka? Mesela Selvi Boylum Al Yazmalım'ın müziğini nasıl bestelediğinizi anlatır mısınız? Bazı filmlerde ana temanın yanısıra ikinci bir tema da gerektirir. Mesela bir duygusal müzik olur. sonra o müziğin mutluluk hali olur, dramatik hali olur, işkilli gerilimli hali de olur. Kötü adam takibi için bir müzik gerekir. Ortalama en az 4-5 çeşit tema gerekir. Ben oturdum önce Selvi Boylum Al Yazmalım için tema oluşturmaya. İlk olarak gitar aldım elime. Ama gitarla olmadı. Bağlamayla da olmadı. 3-4 saat kara kara düşündükten sonra evdeki cura aklıma geldi. İlk curam... Telleri yok, toz içinde. O curayı indirdim. Eski telleri temizledim, akordunu yaptım. Yarım saat sonra o müziğin tamamı çıkmıştı. Çünkü filme müzik yapmak hayaldir. Önce o müzikal kurguyu hayal edeceksin. Notalarını hayalinde duyacaksın. New York'ta geçen filme davul zurnayla, Anadolu'da geçen filme saksafonla müzik yapamazsın. Hiç kaybettiğiniz iş oldu mu mesela? Hayır kaybettiğim olmadı. Ama rötuş yaptığım oldu. Ses yükselterek kavgalar etmedik. Çünkü müzikte kavga olmaz. Ama münakaşa olur. Mesela benim asla çalışmayacağım 2 tane yönetmen vardır. Ama isimlerini açıklamam. Atıf Yılmaz ve Ömer Kavur ile çalışmaksa bir ayrıcalıktır. Ne istediğini bilmeyen adamla işi çözmek çok zor. Bu coğrafyada yaşayan insanlara müzik yapıyorsan buradaki kültürü ıskalamayacaksın. Öğrenip kendini onunla donatacaksın. Pir Sultan Abdal'ı da bileceksin, Yaşar Kemal'i de. 70'lerden bugüne 10 yıllık süreçleri düşünecek olursak, neler değişti ve biz nasıl bir etki altına girdik ki bizim dinlediğimiz müzikler değişti? Siyasi açıdan bir etkilenme oldu bir kere. Ama daha da önemlisi 60-70'li yıllar analog dönemdi. Elle dokunup koklayabildiğin bir müzik vardı. Şimdi dijital. Karşı değilim hayat böyle gelişti. Ama analog filmin sıcaklığı ile dijital arasında nasıl bir fark varsa bu fark müzikte de kendini belli eder. Biri sıcaktır, diğeri soğuktur. Kenan Evren'e kadar olan dönemde hayat analogdu. Hatta bir dönem var ki taş plak dönemleri, analog bile yoktu. Sevgi, aşk, bunlar farklı yaşanıyordu. Sevgilinin elini tutmak için yanıp tutuşuyordun. Zırt diye elini tutamıyordun. Uzaktan bakıyordun, mektup yazıyordun falan filan. O zaman şarkı çıkıyordu. Şimdi çıkmıyor. Aşk için emek yok ki. 'Merhaba, naber' hooop yatağa. Maymun iştahlılık var. Aşklar 2 günde bitiyor. Yaşasalar onun da şarkısı çıkacak aslında. Siyaset çok etkiler mi müziği? Bizi etkiliyor. Mesela ben çok etkilenen bir kuşaktan geliyorum. Şimdi de var etkilenenler birkaç tane. Popçulara diyecek birşeyim yok. Onların derdi başka. Ama rock müzik yapıyorsan bunu yapamazsın. Rock'ta bunu yemez. Ama yedirdiler maalesef. İçi boş. Kendi yaşadığı ortamdan bahsetmiyor. Sen menfaatini nasıl koruyacaksın? Kendi şarkını yapmazsan bir gün sıra sana da gelir. 70'lerde her gün 25 kişi ölüyordu ortalama. Sonra büyük çoğunluk çocuklarını uzak tutmaya çalıştı haklı olarak. Kenan Evren ve şülekasının en büyük 'başarısı' kuşaklar arasındaki kültür akışını kestiler. Siyasetle ilgilenenler ya mahkemelerde hapis cezaları aldılar, ya da işkencede öldüler. Turgut Özal da sonra gelip tüy dikti üzerine. Nazım Hikmet'i bile tanımıyorlar şimdi.. Yazık. Onlar özellikle böyle yapıldılar. Son 10 yılda tek parti iktidarı var. Bu nasıl yanısıdı müziğe Genelde yok ama sistem sanata akıllı dokonuşlar yapıyor yavaş yavaş. son günlerde profesör lakaplı admalar müzikte kadın sesi haramdır, enstürman haramdır, telefonda bekleme yaparken size çalınan şarkılar haramdır gibi sözler söyler oldu. 10 yıllık bir süreçte gerçekten ciddi bir müdahale oldu mu sizce müziğe? Özgürlükleriniz gerçekten kısıtlandı mı? Gösterişte kısıtlamadılar ama polisiye devlet durumuna girdik ve bundan sonra ne yapacaklarını bilemiyorum. Gezi olayları beni olağanüstü umutlandırdı. Çünkü Gezi'ye kadar siyasetle ilgilenmeyen bir profil çiziyordu gençler. Ben yoruldum demeyeceğim ama, o kadar çok yapılmış şarkılarım var ki.. Iskaladılar. Politik içerikli şarkılarla kimse ilgilenmiyor. Sevgiyi silah olarak kullanıp bunu yapacağım. Solcuyum demenin bir anlamı kalmadı. Ama ben hala solcuyum, komunistim. Bunu söyleyecek dönem değil ama aklını kullanacak dönemdeyiz. T24
Yerli Sinemada Nefes Kesen 9 Kadın Oyuncu Performansı
Anlat İstanbul’u izleyen hemen herkesin film sonrası aklında kalan en keskin performans Yelda Reynaud’a aittir şüphesiz, zira çoğu filmde karikatürize edilmeye mahkum bırakılan trans birey ancak bu kadar gerçek ve abartıdan uzak kotarılır. Karakterin karizmatik duruşu ve hikâyesinin hezimeti bir yana, oyuncunun bu dev kadrolu yapım içinden sıyrılıp birçok festivalde ödüle uzanması da pek rastlantı değil.
Altın Palmiye Ödülü Nuri Bilge Ceylan'ın
Nuri Bilge Ceylan‘ın yönettiği ‘Kış Uykusu‘ filmi 67′inci Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazandı. Nuri Bilge Ceylan ödülü Quentin Tarantino ve Uma Thurman‘ın elinden alırken, salonda duygusal anlar yaşandı. Bu ödülün kendisi için müthiş bir sürpriz olduğunu söyleyen Ceylan,“Ödülümü Türkiye’de son bir yılda hayatını kaybeden gençlere adıyorum” dedi.Yol’dan sonra ilk ödül Bu ödülün öncesinde ise 1982 yılında senaryosunu Yılmaz Güney‘in yazdığı, yönetmenliğini de Şerif Gören‘in yaptığı ‘Yol‘ filmi Altın Palmiye ödülünü kazanmıştı.Ödül alanların listesi İkinci En İyi Film: ‘Le Meraviglie’, Yönetmen: Alice Rohrwatcher, İtalyaEn İyi Yönetmen: ‘Foxcatcher’, Yönetmen: Benett Miller, ABDJüri Özel Ödülü: ‘Mommy’, Yönetmen: Xavier Dolan, Kanada.En İyi Senaryo: Leviathan, Yönetmen: Andrey Zvyagintsev, RusyaEn İyi Erkek Oyuncu: Timothy Spall, ‘Mr Turner’, İngiltereEn İyi Kadın Oyuncu: Julianne Moore, ‘Maps to the Stars’, ABDDiken
Türkiye'de Süryanice Çekilen Uzun Metrajlı İlk Film
Türkiye'de Süryanice çekilen uzun metrajlı ilk film gösterime girdi. ‘Gittiler; sair ve meçhul’ isimli film, Süryani bir ailenin 90'lı yıllardaki göç etmek ile kalmak arasındaki dramını konu ediyor. Hayatlarında daha önce hiç sinemaya gitmemiş Midyat'ın Gülgöze köyünde yaşayan Süryani bir aile de filmin başrol oyuncuları oldu. 90'lı yıllarda Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanan çatışmalar nedeniyle göç etmek zorunda kalan Süryanilerin hayatını kadrajına alan yönetmen Kenan Korkmaz’ın filmine plato olarak seçtiği yer Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Gülgöze (Aynvert) köyü oldu. Oyuncuları da Aynvert köyünde yaşayan ve ilk kez kamera karşısına geçen Süryani Akay ailesinin fertleri. Uluslararası Mardin Film Festivali’nde gösterimi yapılan film ‘gitmek ve kalmak’ arasındaki paradoksu dramatize ediyor. Filmdeki bir replik ise, kalan Süryanilerin yalnızlığını vurguluyor: “Biz ölürsek artık toprağın altına koyacak kimsemiz yok.” Sair ve Meçhul1960’lı yıllarda yapılan nüfus sayımlarında vatandaşlara anadillerinin de sorulması ve resmi kayıtlarda Süryanice'nin ‘sair ve meçhul’ başlığı altında yer almasından esinlenen Altın Portakal’lı genç yönetmen Kenan Korkmaz’ın ‘Gittiler Sair ve Meçhul’ isimli filmi, birbirinden bağımsız iki bölümden oluşuyor. 'Sair' bölümünde göç etmeyerek kalan, 'meçhul' bölümünde ise göç eden iki Süryani kardeşin hikâyesi anlatılıyor. Yönetmen Korkmaz’ın bir belgesel çalışması sırasında tanıştığı Akay ailesinin üyelerinin tamamı filminde rol almış. Yönetmen Korkmaz filmin hikayesini şöyle anlatıyor: “Akay ailesiyle tanışmam Süryanilerin ve onların hikâyeleriyle tanış olmama da yol açtı. Hazreti İsa’nın dili Aramice ile aynı olan Süryaniceyi konuşan bu kadim halk hakkında biraz literatür taradığımda bir anlamda film kendini dayattı. Filmin ilk bölümünün oyuncuları da bizzat ‘gitmek ve kalmak’ arasında bocalamış Süryani bir aile oldu.” Korkmaz’ın filmi için kullandığı Midyat’ın Aynvert köyünde bir kaç Süryani aile yaşıyor. Filmde rol alan Akay ailesi de onlardan biri. Daha önce sinemaya bile gitmemişler Filmde göç etmeyerek kalmayı tercih eden kardeşi canlandıran Yuhannun Akay, eşiyle birlikte kamera karşısına geçtiklerinde önce utandıklarını sonra yönetmenin telkinleriyle bu durumu aştıklarını anlatıyor: “Önce oynamak istemedik. Ancak oynamamızı istediği şey saten bizim hayatımızdı ve yaptığımız işlerdi. Biraz yabancılık çektik ancak sonuçta yaptık.” Yuhannun’un filmdeki gibi gerçek hayatta da eşi olan Sonya ise gösterdiği performansla eleştirmenleri bile şaşırtmış. Karakteristik bir yüze sahip olan Sonya olumlu eleştireler nedeniyle utanmış. Filmde oynadığı rol gerçek hayatta yaptıklarıyla aynı: “7 inek, 15 koyun ve 22 keçimiz var. Kaynanam Hanıme ile birlikte bakıyoruz. Ben her sabah beşte uyanıyorum. Hayvanları sağıp ahırı temizledikten sonra çobana veriyorum. Sonra çocukların kahvaltılarını hazırlayıp okula gönderiyorum. Ev temizliği ve yemek yapıncaya kadar akşam oluyor. Hayvanlar gelmiş oluyor o zamana kadar, sağıp ahıra yerleştiriyorum. Bana yine bunları yapacaksın dediklerinde ben de yaptım. Hem işlerimi gördüm hem de filme çektiler.” Filmin Midyat Süryani Dernekleri Federasyonu (SÜDEF) salonundaki gösterimine katılan Akay ailesi daha önce hiç sinemaya gitmemiş. Ekranda kendilerini gördüklerinde şaşıran ve beğenen Yuhannun Akay, bu kadarını beklemediklerini söylüyor: “Hepimiz iyi oynamışız. Daha önce hiç sinemaya gitmemiştik. Hem kendimiz oynadık hem de Süryanice olması çok güzel. Bizim yani Süryanilerin var olduklarını göstermesi anlamında önemli. Bizi olduğumuz gibi anlatmış. Giden Süryanilerin geri dönmelerini çok isterim. Ben ilkokula giderken numaram 137 idi. Oğlumunki 20. İsterim ki torunlarımın numaraları 200-300 olsun.”Abdülkadir Konuksever| Kaynak: Al Jazeera Türk
'Behzat Amir' Bu Sefer Bir Aşk Öyküsünde
Erdal Beşikçioğlu ile Sezin Akbaşoğulları 'Behzat Ç.'den sonra bu kez de Çiğdem Vitrinel'in çekimlerine bu hafta başlanan uzun metraj filmi 'Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'da buluştu.'Geriye Kalan' isimli filmiyle iki sene önce Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü alan Çiğdem Vitrinel ikinci uzun metrajlı filmi 'Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'nun çekimlerine İstanbul'da başladı. İlhami Algör’ün aynı adlı romanından esinlenen filmin başrollerinde Erdal Beşikçioğlu ile Sezin Akbaşoğulları yer alıyor. İki oyuncu daha önce fenomen televizyon dizisi 'Behzat Ç.'de de karşılıklı rol almıştı. Filmin ana karakterlerinden yazar Arif’in aşkı ve kadınları anlamaya çalıştığı bir dönemde Müzeyyen’e rastlamasıyla, onun gizemli dünyasına yaptığı yolculuğun anlatıldığı filmde Harun Tekin, Hare Sürel, Derya Alabora, Ege Aydan, Kerem Atabeyoğlu, Erdinç Gülener ve Barış Yalçın da karşımızda olacak. Senaryosunu Çiğdem Vitrinel ve Ceyda Aşar’ın birlikte kaleme aldığı filmin yapımcılığını Marsel Kalvo, görüntü yönetmenliğini ise Vedat Özdemir gerçekleştirecek. Filmin müzikleri ise Harun Tekin’e teslim. Kaynak: Radikal
Altın Portakal'da Ulusal Jüri Belli Oldu
1. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nın jürisi belli oldu.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Medya Direktörlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, bu yıl 'Gelenekten geleceğe' sloganıyla yola çıkan ve 10-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jüri başkanlığına yönetmen, senarist, yapımcı ve oyuncu Yılmaz Erdoğan getirildi. Erdoğan başkanlığındaki jüride, ödüllü yönetmen, kurgucu ve metin yazarı Belmin Söylemez , sinema ve tiyatro sanatçısı, tiyatro yönetmeni ve akademisyen Bülent Emin Yarar , senarist, oyuncu ve fotoğraf sanatçısı Ebru Ceylan , görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan , edebiyat dünyasının önemli isimlerinden İskender Pala , tiyatro ve sinema oyuncusu, iki Altın Portakal ödüllü Meral Çetinkaya , film müziğinin usta isimlerinden, besteci Selim Atakan ve yer aldığı filmlerin yanı sıra oynadığı dizilerle de ulusal ve uluslararası başarılara imza atan oyuncu Songül Öden 'in de yer alacağı bildirildi.AA