onedio

Aselsan Haberleri

Aselsan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Aselsan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye'nin En Büyük Savaş Gemisi Geliyor
Deniz Kuvvetleri en büyük savaş gemisi için ihaleye çıkıyor. 4 milyar doları aşması beklenen gemi projesi için Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), fizibilite çalışmalarını tamamladı. Dev savaş gemisi için önümüzdeki günlerde ihaleye çıkılacak. TF-2000 adı verilen gemi Türkiye'nin denizlerdeki 'hava savunma üssü' olacak. 4 milyar doları aşması beklenen gemi projesi için Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), fizibilite çalışmalarını tamamladı. 15 yıldır askıda Hürriyet'in haberine göre, 1999'dan beri Deniz Kuvvetleri'nin istediği proje yine aynı yıl yaşanan Gölcük depremi ile ekonomik kriz nedeniyle askıya alınmıştı. İlk TF-2000 projesinde 12 firkateynin inşa edilmesi, 2003-2008 yılları arasında da hizmete girmesi planlanıyordu. Savunma Sanayii İcra Kurulu bu sayıyı 4'e düşürdü. Sayının düşürülmesinde ABD'den alınan aynı sınıftaki firkateynler de rol oynadı. TF-2000 gemisi, uçaklardan ve diğer hava araçlarından atılan füzelerin takibini ve imhasını sağlayacak. Gemi ayrıca komuta kontrol ve muhabere, gözetleme, erken ihbar, keşif ve teşhis, su üstü harbi, denizaltı savunma harbi, elektronik harp görevlerini de üstlenecek. TF-2000, eşlik ettiği donanma filosundaki gemileri ya da görevlendirileceği liman kentini hava saldırılarına karşı koruyacak. Akdeniz, Karadeniz ve Marmara'da görev yapacak bu savaş gemileri, Türkiye'ye gelecek NATO Patriot sistemleri ve yeni alınacak uzun menzilli füzelerle entegre hale getirilecek. Aselsan'la masaya oturdu Radarların aldığı görüntüler doğrudan, uzun menzilli hava savunma sisteminin komuta kontrol merkezine iletilecek. Böylece gemiler komşulardan gelebilecek füze saldırılarını önceden tespit ederek hava savunmasına da katkıda bulunacak. Geminin en büyük özelliği ise faz dizinli radara sahip olması. Faz dizinli radar sayesinde binlerce hedefin aynı anda izlenmesi mümkün oluyor. TF-2000 firkateyninde de ana sensörü olacak faz dizinli radarların yapılması için 2012'de toplanan Savunma Sanayi İcra Komitesi, Aselsan'la masaya oturma kararı almıştı.veteknoloji
Türkiye'nin En Prestijli Teknolojik İş Fikri Yarışması Yeni Fikirler Yeni İşler 1.5 Milyon TL Ödül Veriyor!
ODTÜ ve ODTÜ Teknokent tarafından bu yıl 10’uncusu organize edilen, lider girişimcilik yarışmasıYeni Fikirler Yeni İşler’in 2014 dönemi kayıtları başladı. Genç nesillere girişimciliği ve inovasyonu aşılamayı hedefleyen Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin “İş Bulan Değil, İş Kuran Mezun” yaklaşımı benimsenerek organize ediliyor. Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması, yenilikçi ve teknoloji tabanlı iş fikri olan öğrencilerin ve mezunların fikirlerini hayata geçirmeleri için uygun ortamı sağlıyor, başarılı iş adamları olmaları yolunda destekler veriyor. Yarışmaya tüm üniversitelerin tüm bölümlerinde lisans/yüksek lisans/doktora öğrencisi veya mezunu(mezuniyetin üzerinden 5 yılı geçmemiş olması kaydıyla) olan herkes katılabiliyor. Yarışmaya katılanlar derecelerine göre aşağıdaki maddi ödüllere sahip olacaklar… ELGİNKAN Vakfı Büyük Ödülü   100.000 TLSAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI  Büyük Ödülü 100.000 TL BİLİŞİM KATEGORİSİ Büyük Ödülü 100.000 TLOSTİM Özel Ödülü  25.000 TLTEB Özel Ödülü 25.000 TLASELSAN Özel Ödülü 25.000 TL Doğrudan maddi ödüllerin dışında yarışmacılar için birçok farklı destek sunuluyor… Kuluçkalık Amerika Kampı Fikri Mülkiyet Hakları Koruması İş Planı ve Girişimcilik Eğitimleri Mentorluklar Hukuki ve Teknolojik Danışmanlıklar Yatırımcı Buluşmaları Tüm bu hizmetler ile birlikte Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nda maddi değeri toplam 1,5 Milyon TLbüyüklüğüne ulaşan destekler sunuluyor. Yarışma hakkında daha detaylı bilgi için www.yfyi.com adresini ziyaret edebilir, başvurularınızı 28 Nisan 2014 tarihine kadar başvuru sayfasından yapabilirsiniz.
Türk Siyasetine Damga Vuran Hangi Lidersin?
Onlar yıllar yılı sandıkları patlattılar, adlarını tarihe kazıdılar. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden, çiftçinin 'Kara Gün Dostu' olan Ofis'e, şehirlerin kenar mahallelerinden, kıyı şeritlerinin en güzel yerlerine kadar hayatın her alanına damgalarını vurdular. Vaatleri, programları, kavgaları, davaları milyonların kaderini belirledi. Şimdi sıra sende, meydanlar seni bekliyor, hangi lidersin?
ASELSAN Mühendisinin Ölümünü Adli Tıp da Çözemedi
Otomobilinde, 2006'da ölü bulunan ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen'in intihar mı ettiği, cinayete mi kurban gittiğine ilişkin rapor hazırlayan Adli Tıp Genel Kurulu üyeleri farklı görüşlere vardı. Çoğunluk, Başbilen'in ölümüne neden olan kesiklerin kendisince yapılmış olabileceği sonucuna varırken, bazı üyeler 'kesiklerin Başbilen tarafından oluşturulmalarının varit görülmediği', bir kısmı ise 'kendisi ya da başkasınca oluşturulup oluşturulmadığının tıbben ayrılamayacağı' gerekçeleriyle çoğunluk görüşüne muhalif kaldı. Başbilen'in ölümünü soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp İhtisas Kurulunun, ölümün 'intihar mı, cinayet mi' olduğuna ilişkin oy birliğiyle bir sonuca varamaması üzerine Adli Tıp Kurumu Kanunu uyarınca, Adli Tıp Genel Kurulundan 'kesin kanaat' bildirmesini istedi. Genel kurul, hazırladığı 46 sayfa raporu başsavcılığa gönderdi. Raporun sonuç kısmında, Başbilen'in zehirlenerek öldüğünün ve kesik vasıfta yaralanma dışında başka bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı kaydedildi. Başbilen'in vücudunda iki adet kesik vasıfta yara saptandığı aktarılan raporda, boyunda tarif edilen yaralanmanın cilt ve cilt altı dokularını içerdiği, büyük damar yaralanması bulunmadığından ölüm oluşturacak nitelikte olmadığı, sol el bileğinde tanımlanan yaralanmanın, müstakilen öldürücü nitelikte olduğu bildirildi. Kesiklerin, olay yerinde elde edilen maket bıçağı ile husullerinin mümkün olduğu kaydedilen raporda, ölümün, büyük damar kesisinden gelişen dış kanamadan meydana geldiği aktarıldı. Başbilen'in olay öncesi fiziksel açıdan sağlıklı olduğunun bildirildiği, majör depresyon tanısıyla tedavi gördüğünün anlaşıldığı, 4 Ağustos 2006'da işe gitmek üzere evinden ayrıldığı, bir gün sonra aracı içinde ölü bulunduğu kaydedilen raporda, intihar notu ile araç içerisinde bulunan maket bıçağı hatırlatıldı ve şunlara yer verildi: 'Olay yeri inceleme bulguları, cesedin bulunduğu ortam, bulunuş şekli, çürümeyle oluşabilecek düzeyde olan ve ölüm öncesi alkol alımına bağlı olması durumunda da kişinin savunmasını engelleyecek düzeyde olmayan etil alkol bulunduğu; uyutucu, uyuşturucu herhangi bir madde bulunmadığı, olay yeri görüntülerinin yapılan incelenmesinde kan lekelerinin lokalizasyonu ve dağılım şekli, otopsisinde tespit edilen kesik vasıfların lokalizasyonları, özellikleri ve ağırlıkları, kişinin vücudunda ölümüne müessir başkaca bir travmatik değişim ve toksik madde bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde; kesik vasıftaki yaraların bir başkası tarafından oluşturulduğunun delillerinin bulunmadığı, ölümüne neden olan kesik vasıftaki yaraların kişinin kendisi tarafından husullerinin mümkün olduğu oy çokluğuyla mütalaa olunur.' Rapordaki bu görüşe, 38 üyeden 17'si katıldı. Kalan üyeler ise farklı gerekçelerle bu görüşe muhalif kaldı. Muhalif görüşler Üyelerden 7'sinin muhalefet şerhinde, 'kemik ya da kıkırdakta aletin neden olduğu yaralanma varlığının cinayeti, yokluğunun ise daha ziyade intiharı düşündürmesi gerektiğinin tıbben bilindiği' belirtilerek, 'Cesette, boyun sol yanındaki kesi bölgesinde tiroit kıkırdak korpusunda kesilerin bulunması, eylemin, kişinin kendisi tarafından meydana getirilmesinden ziyade başkası tarafından oluşturulduğunu düşündürmektedir' denildi. Adli tıp literatüründe, 'tereddüt kesileri' bulunmayan intihar olgusunun bildirilmediğine işaret edilen şerhte, Başbilen'in bileğindeki tereddüt kesilerinin eşlik etmediği tek ve derin kesi ile boyunda tiroit sol korpusunda saptanan iki kesiyi oluşturan yaralanmaların, kişinin kendi eylemiyle oluşturulmalarının varit görülmediğine yer verildi. Başbilen'in gittiği psikiyatri uzmanının, 'majör depresyon' tanısı koymakla birlikte, intiharını beklemediği ifade edilen görüşte, Başbilen'in aracının kilit mekanizmasının özelliklerine dikkat çekildi ve aracın, Başbilen tarafından içeriden kilitlenebileceği gibi, 'kilitli hale de getirilebileceği' bildirildi. Başbilen'in ölümünün, kesici vasıfta alet yaralanmasına bağlı büyük damar kesilmesinden gelişen dış kanama sonucu meydana geldiği belirtilen görüşte, 'Cesedin durumu, aracın kilit mekanizmasının özellikleri, kişinin intihar etmesini gerektirecek yeterli tıbbi bilgi ve bulgu bulunmaması, otopsi raporunda tarif edilen kesik vasfındaki yaraların lokalizasyonları, kesik atardamarların anatomik ve fizyopatalojik özellikleri ile meydana gelen harabiyet birlikte değerlendirildiğinde, kendisi tarafından oluşturulmalarının varit görülmediğine dair oy çokluğuyla alınmış genel kurul kararına karşılık muhalefet şerhimizdir' ifadesi kullanıldı. Bazı üyeler ayrımın mümkün olmadığını savundu Muhalif 14 üye ise dosyadaki raporlara göre, ceset bulunduğunda tüm vücutta çürümenin ilerlediğini, dış muayenede çürüme nedeniyle yumuşak dokulara yönelik travmatik değişim bulunup bulunmadığının ayrımının yapılamadığına işaret etti. Çürümeye bağlı ciltte yaygın soyulmalar bulunduğu aktarılan ve herhangi bir etkili eylem sırasında meydana gelebilecek nitelikte sıyrık, ekimoz gibi yüzeysel travmatik değişikliklerin, çürümenin ilerlediği olgularda ayırt edilemeyebileceği bildirilen görüşte, 'kişinin olay sırasında başka kişi veya kişilerle fiziksel mücadeleye girip girmediğinin kesin olarak söylenemeyeceği' ifade edildi. Başbilen'in vücudundaki kesiklerden boyundakinin ölüme yol açacak nitelikte olmadığı, sol el bileğindekinin ise müstakilen ölüm meydana getirir nitelikte olduğu kaydedilen görüşte, 'Tarif edilen yaraların niteliği, lokalizasyonları dikkate alındığında, kişinin kendisi tarafından oluşturulabileceği gibi başkası tarafından da oluşturulabileceği, bu hususta tıbben tefrik yapılamayacağına dair muhalefet şerhimizdir' değerlendirmesine yer verildi. Başbilen, 4 Ağustos 2006'da sabah saatlerinde, otomobiliyle işine gitmek üzere evinden ayrılmış, ancak ASELSAN'a gitmediği anlaşılınca eşi tarafından aynı gün Yenimahalle Merkez Karakoluna kayıp başvurusunda bulunulmuştu. Başbilen, bir gün sonra akşam saatlerinde Ankara'nın Kavaklı köyü Aydıncık Mahallesi Mezarlık Üstü mevkisinde tarla içinde, park halindeki otomobilinde, boynu ve sol bileği kesilmiş şekilde ölü olarak bulunmuştu. Jandarma raporunda, otomobilin kapı ve bagajının kilitli olduğu, cesedinin boyun ve bilek kısmında kesikler bulunduğu kaydedilerek, otomobilde 'elveda' başlığıyla başlayan bir not ele geçirildiği kaydedilmişti. Cinayet iddiaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında rapor istenen İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin 5 üyesi olayın ''intihar'', 3'ü ise ''cinayet'' olduğu yönünde görüş bildirmişti. Başbilen, ölmeden önce Milli Tank Projesi Atış Kontrol Sistemi Projesinde görev yapıyordu. AA | Cumhuriyet
'İsrail Füze Parçalarını Roketsan mı Üretti?'
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına soru önergesi verdi. '6 Eylül 2007 tarihinde İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçaklarının Türk Hava Sahası'nı izinli olarak kullanarak Suriye'deki El Kibar bölgesini bombalamasına hangi uluslararası anlaşmalar veya ikili anlaşmalar çerçevesinde izin verilmiştir?' diye sordu.'Patriot füze sistemlerinin patent sahibi Raytheon firması, 2009 yılında imzalanan anlaşmayla Roketsan (Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş.) Patriot Gelişmiş Güdümlü Taktik Füzesi (Guidance Enhanced Missile-Tactical: GEM-T) sisteminin bazı kısımlarının üretiminde alt yüklenici olarak seçmiştir' diyen Tanrıkulu, bu bağlamda şu soruları yöneltti: 'Roketsan (Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş.) tarafından üretilen Patriot Gelişmiş Güdümlü Taktik Füzesi parçalarının İsrail’e de gönderildiği iddiası doğru mudur? İsrail in 2009'dan itibaren Filistin topraklarına yaptığı saldırılarda kullandığı ve parçaları Roketsan tarafından üretilen roket ve füze modelleri hangileridir? İsrail’in Demir Kubbe Füze Sistemi’nde entegre edilen ve İsrail Rafael silah fabrikası patentli füzelerin bazı parçalarının Roketsan tarafından üretildiği iddiası doğru mudur? 2004 yılından 2014 Haziran ayı sonuna kadarki dönemde Aselsan, Roketsan ve TUSAŞ tarafından İsrail Devleti ve özel İsrail silah şirketleri ile ortaklaşa yürütülen projeler mevcutsa söz konusu projeler hangileridir? 2011, 2012, 2013 yılları ile 2014 yıl içerisinde İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları her bir yıl bazında toplam kaç kez ve toplam ne kadar süre ile ve hangi amaçlarla Türk Hava Sahasını izinli olarak kullanmışlardır? 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 yılları ile 2014 yıl içerisinde İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları her bir yıl bazında toplam kaç kez ve toplam ne kadar süre ile ve hangi amaçlarla Türk Hava Sahasını ihlal etmişlerdir? 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 yılları ile 2014 yıl içerisinde İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları Türk Hava Sahasını izinli olarak veya ihlal ederek İran ve Suriye ye saldırı harekâtları düzenlemişler midir? 6 Eylül 2007 tarihinde İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları Türk hava sahasını kullanarak Suriye El Kibar bölgesini bombalamışlar mıdır? 6 Eylül 2007 tarihinde İsrail Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının Türk Hava Sahasını izinli olarak kullanarak Suriye’deki El Kibar Bölgesini bombalamasına hangi uluslararası anlaşmalar veya ikili anlaşmalar çerçevesinde izin verilmiştir?'CNN Türk
Milli 'Lazer Silahı' Projesinde İkinci Aşamaya Geçildi
Geliştirdiği yüksek teknolojili ürünlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin vurucu gücünü artıran Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanlığı'na bağlı çalışan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ( TÜBİTAK ), savunma sanayisinde devrim yapacak yeni bir projeye öncülük ediyor.TÜBİTAK'ın dünyada sadece sayılı ülkelerde bulunan lazer silahın geliştirilmesi için başlattığı projenin diğer ortakları ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi . Savunma sanayisinde büyük devrim olacak lazer sistemi, TÜBİTAK'ın yüksek bütçeli çalışmaları arasında yer alırken, Milli Savunma Bakanlığı da projeyi yakından takip ediyor. Türkiye'nin önemli kurumlarını bir araya getiren proje için TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ( BİLGEM ), TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ( MAM ), TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü ( UME ) ve Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi ( UNAM ) birlikte çalışıyor.Türk mühendisler, ülkelerin savunmasında geleceğin teknolojik silahı olarak tabir edilen ' lazersilahlar' için çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Yüksek GüçlüLazer Sistemi (YGLS) Projesi'nin bütçesi 120 milyon lira olarak planlanıyor. Bu yılın başında hız kazanan çalışmalarda birinci altı aylık dönem tamamlandı. Yüksek güçlü lazersistemlerinin yerli olarak geliştirilmesi için başlatılan projede, tasarım aşamasına geçildi. Proje için tedarik faaliyetleri devam ediyor.Dünyada sayılı ülkelerde var olan teknolojiyle 6 yıl içinde 2 ayrı lazer silah geliştirilmesi hedefleniyor. Proje yöneticisi kuruluş olan TÜBİTAK BİLGEM, proje sonunda kullanılabilecek 2 yüksek güçlü lazersisteminin, istenen teknik özelliklerde üretilmesinden sorumlu olacak. Lazer sistemi ile kara, deniz ve havada tehdit unsuru oluşturan hedefler algılanacak, takip edilecek ve lazerle etkisiz hale getirilecek. Yüksek Güçlü Lazer Sistemi Projesi kapsamında geliştirilecek silahlar; insansız hava araçları, seyir füzeleri ve havan mühimmatlarına karşı kullanılabilecek.Kaynak: AA
İlk Yerli Haberleşme Uydusunun Bütçesi 548 Milyon Lira
Türkiye'nin ilk yerli haberleşme uydusu Türksat 6A'nın proje başlatma imzası 15 Aralık'ta atılacak.AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ tarafından Türksat 6A'nın yapımı için açılan çağrıya TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ve TAI teklif verdi. Türkiye'nin ilk yerli haberleşme uydusu, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü öncülüğünde TAI ve ASELSAN ile diğer yerli sanayi kuruluşlarının desteğiyle üretilecek.Türksat 6A projesi imza törenine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılması bekleniyor.Türksat 6A'nın tasarım ve geliştirme çalışmaları, daha önce uydu projelerinde görev yapan Türk mühendislerce gerçekleştirilecek.Uydunun 548 milyon lira olan bütçesinin, 398 milyon lirası Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, kalan kısmı ise TÜBİTAK Kamu Araştırmaları Geliştirme Grubu tarafından karşılanacak.Yerli mühendislik ve tasarımla yapılacak uydunun 2020'de uzaya fırlatılması hedefleniyor. Yakıt dahil yaklaşık 4,5 ton ağırlığında olacak uydu, 42 derece doğu boylamındaki bir yörüngeye yerleştirilecek.Türksat 6A, Avrupa, Asya ve Türkiye kapsama alanlarına sahip olacak. Üzerinde 4 yedek toplam 20 aktarıcının (transponder) bulunacağı uydunun hizmet ömrü 15 yıl olacak.2020'ye kadar uydu filosu 7'ye çıkacakUydu Montaj ve Entegrasyon Merkezi (UMET) binasında üretilecek Türksat 6A uydusunun 2020 yılında, Türksat 5A uydusunun ise 2017'de uzaya fırlatılması öngörülüyor. Türkiye, 2020 yılında en az 3'ü yerli, toplam 7 uydudan oluşan uydu filosu ile dünyanın büyük bir kısmını kapsama alanına katacak.Arife Yıldız Ünal, AA
Türkiye'nin İlk Çip Fabrikası Kuruluyor
ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi ortaklığında kurulacak Türkiye'nin ilk çip fabrikasının temeli 23 Aralık 2014 Salı günü düzenlenecek törenle atılacak.ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi ortaklığında kurulan savunma, uzay, haberleşme ve enerji sektörleri için bir saç telinden daha ince ve dayanıklı malzemelerin üretileceği Türkiye'nin ilk çip fabrikasının temeli 23 Aralık 2014 Salı günü, düzenlenecek törenle atılacak.'AB-MikroNano' şirketin temiz odaları ve ilk kez denenecek teknolojilerle inşa edilecek binasının temeli, Bilkent yerleşkesinde yer alan Bilkent Cyberpark Teknokent bölgesinde Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın katılımıyla düzenlenecek törenle atılması planlanıyor.Türkiye, bu tesiste üretilecek GaN temelli çipler sayesinde savunma radarı, elektrikli araba, yüksek hızlı tren ve 4G/5G cep telefonu sistemleri gibi stratejik teknolojiler üretebilen dünyanın 4. ülkesi konumuna yükselecek.Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (NANOTAM) Başkanı ve AB-MikroNano şirketinin Genel Müdürü Prof. Dr. Ekmel Özbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ASELSAN ve NANOTAM'ın uzun yıllardır nano ve mikro teknolojiler üzerine ortak pek çok teknoloji geliştirdiğini anlattı.Üretilen çiplerden elde edilen sonuçların, hedeflenen performansların çok üzerinde çıkması sonucunda ASELSAN ve BİLKENT yönetimlerinin bu konuda ortak şirket kurma kararı aldığını dile getiren Özbay, şirketin üretime geçmesiyle Türkiye'nin bu alanda ticari nano mikro çip üretimini yapabilen dünyadaki 4. ülke konumuna yükseleceğini bildirdi.Şirketin 30 milyon dolarlık bir yatırımla kurulduğunu aktaran Özbay, “Şirketimiz üniversite-sanayi işbirliği açısından Türkiye’ye örnek olacak. Türkiye’de ilk kez bir üniversite elini taşın altına koyuyor ve üniversitede geliştirilen teknolojinin ticarileşmesi için sanayi ile beraber bu tür bir işbirliğine giriyor. 'Spin-off' olarak adlandırılan ve ABD'de sayıları onbinleri bulan bu tür yüksek teknoloji şirketleri Türkiye’nin kalkınması ve ferahı açısından çok önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.Türkiye'nin ticari ilk çip fabrikasıLaboratuvar ortamında geliştirdikleri teknolojilerin, bir fabrikada ürün olarak ortaya çıkmasının bir zamanlar ancak hayal edilebildiğini, ancak bu hayallerinin gerçeğe dönüştüğünü ifade eden Özbay, 'Hep konuşuyorduk şimdiye kadar: 'Yaptığımız işler, ticari ürüne dönüşecek, Türkiye zenginleşecek' diyorduk, ama bir türlü olmuyordu. Şu an bunu oldurmuş durumdayız. 2014 Kasım ayında ASELSAN ve Bilkent Üniversitesinin yüzde 50-yüzde 50 ortaklığıyla kurulan şirketin, üretim tesisinin temelini atıyoruz. Türkiye'nin ticari anlamda ilk çip üreten şirketi olacağız' dedi.Savunma, uzay, havacılık ve enerji sektörlerinin gelişebilmesi için mikro nano çiplerin stratejik önemine işaret eden Özbay, 'Türkiye'nin satın aldığı, bazen istese bile temin edemediği çiplerin çok daha gelişmişlerini bu tesiste yapacağız. Böylece artık Türkiye de katma değeri yüksek teknolojik ürünler geliştirebilir bir ülke konumuna yükselecek. Şirket tarafından üretilecek nanoteknoloji temelli ürünler ihraç da edilecek. Teknolojisine kendimiz geliştirdiğimiz için yüksek katma değerli ürünleri üreteceğiz. Yani Türkiye bir koyup 10 kazanacağı bir sektöre giriyor' ifadesini kullandı.Özbay, şirketin adının ASELSAN'daki A harfi ile Bilkent Üniversitesi'ndeki B harflerinden yola çıkarak AB-MikroNano ismini aldığını bildirdi.Dünyayla yarışır teknolojik düzeyini yakaladıkProf. Dr. Özbay, ASELSAN'la birlikte son 10 yıldır galyum nitrat teknolojileri üzerine malzeme geliştirdiklerini, bu malzemeyle yapılan çiplerin, çok yüksek sıcaklık ve çok düşük sıcaklıklarla çalışabildiğini, dolayısıyla başta savunma, uzay, enerji olmak üzere hemen hemen her elektronik sektöründe ürün geliştirmek için stratejik önem taşıdığını vurguladı. Özbay, “SSM, MSB Ar-Ge, TÜBİTAK ve Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenen projeler kapsamında yaptığımız çalışmalar ile dünyayla yarışır bir teknolojik düzeyi yakaladık' dedi.Saç telinden çok daha ince ve dayanıklı malzeme üretimine imkan veren nano teknolojiyi ve mikro teknolojiyi kullanarak çiplere çok üstün özellikler kazandırdıklarına işaret eden Özbay, böylece çiplerin gücünü 10-100 kat artırabildiklerini söyledi.Bu çiplerin haberleşmede 4G-5G teknolojilerinin hızlı gelişimine imkan tanıyacağını kaydeden Özbay, 'Çipler sayesinde baz istasyonlarında daha güçlü teknolojiler kullanılabilecek, bu sayede cep telefonlarının internet iletişimi de hızlanacak' dedi.Savunma kalkanını bu çipler yapacakTesiste üretilecek çiplerin Türkiye'nin 'savunma kalkanı' projesi ve enerji sektöründe de de kullanılacağını aktaran Özbay, şöyle konuştu:'Çipler Türkiye için kritik öneme sahip olan savunma radarlarında da kullanılacak. Geliştirdiğimiz teknoloji sayesinde bu radarların güçleri 5-10 kat artacak ve görüş menzilleri sınırlarımızın çok ötesine uzanacak. Bu savunma radar sistemleri ASELSAN tarafından üretilecek. Şirket aynı zamanda, TUSAŞ, Meteksan Savunma, TÜBİTAK Uzay ve benzeri Türk savunma, havacılık ve uzay sanayi kuruluşlarının ihtiyaçlarına yönelik çipler geliştirecek.Çipler enerji sektöründe de kullanılacak. Güneş enerjisi, hidroelektrik santraller ya da rüzgar enerjisiyle üretilmiş elektriğin bir yerden bir yere taşınması sırasında voltajın 4-5 kez çevrilmesinden (yükseltilmesi veya azaltılması) kaynaklanan ve yüzde 20'ye varan enerji kayıpları ortadan kalkacak. Böylece bir anlamda mevcut tesislerle Türkiye yüzde 20 daha fazla elektrik gücüne kavuşmuş olacak.'Prof. Dr. Ekmel Özbay, Türkiye’nin çok önem verdiği yüksek hızlı tren ve elektrikli araba teknolojilerinde yeni nesil yüksek güçlü çipleri kullanmayı planladıklarını ve bu sayede bu sistemlerde yer alan elektrik motorlarının çok daha güçlü ve verimli hale geleceğini sözlerine ekledi.AA
‘Türkiye Teknoloji Üreten Ülke Olacak’
Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, çip sektörüne girilmesi gibi son dönem yatırımlar ile Türkiye’nin sadece teknoloji tüketen bir ülke olmaktan uzaklaşmaya başladığını belirtti. Aydın, 2015’ten itibaren en dikkat edilmesi gereken teknolojinin Nesnelerin İnterneti olduğunu ifade etti.Dünyanın önde gelen çip üreticilerinden Intel’in Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, ASELSAN ile Bilkent Üniversitesi tarafından hayata geçirilen 30 milyon dolarlık çip projesi Türkiye’nin adına çok önemli olduğunu belirtti. Intel’in bir yıl süren ‘Çözüm Kumbarası’ adlı proje yarışmasının sonuçlarının açıklandığı etkinlikte konuşan Aydın, ‘Türkiye’nin teknolojinin birçok alanında yapılacak çalışmalarla gereken değişimi yakalayabileceğini’ ifade etti.Al Jazeera’ye konuşan Aydın, 2015’ten itibaren öne çıkacak en önemli teknolojilerin Nesnelerin İnterneti (IoT) ve giyilebilir teknolojiler olduğunu belirterek, Türkiye’nin her iki alanda yatırımda bulunması gerektiğini söyledi. Yeni ve yaratıcı projelerin desteklendiği Çözüm Kumbarası gibi yarışmaların ve girişimcilere fon sağlayan platformların artması gerektiğini savunan Aydın, Intel olarak girişimcilere destek vermeye devam edeceklerini söyledi.Çip sektörüne adım atılması ne anlam taşıyor?Açıklanan en son yatırım oldukça önemli. Türkiye hep bir tüketim toplumu olarak biliniyor ama artık yavaş yavaş hem tüketen hem de üreten bir topluma geçiş yapmamız lazım. Dolayısıyla yaşanan en son gelişmeler oldukça olumlu. Yatırım belli alanlarda kalır ve kısıtlanırsa bir süre sonra kendisini destekleyemez hale gelir. Bu yüzden Türkiye olarak tek bir alanda değil birçok alanda üretime geçiyor olmamız lazım.2015’ten itibaren hangi teknolojilere dikkat etmemiz gerekiyor?En çok desteklenmesi gereken projeler Nesnelerin İnterneti ve giyilebilir teknolojiler. Çünkü dünün veya bugünün teknolojilerine yatırım yapmanın anlamı yok. Yatırımı yarının teknolojilerine yapmamız gerekiyor ve bu teknolojiler Nesnelerin İnterneti ve giyilebilir teknolojiler olarak öne çıkıyor. Türkiye olarak da bu alanlara odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.Girişimcilere verilen destek sizce yeterli mi?Destek hiçbir zaman yeterli değildir çünkü her zaman biraz daha fazla destekleyebilirsiniz, biraz daha mükemmele yaklaşabilirsiniz. Ama şu an Türkiye'de gerek kamu kaynakları, gerek özel sektör ve özel yatırımcıların etrafında oluşan ekosistemde girişimci yetenek var. Yine de yeterli olduğunu söyleyemem. Bu yüzden bugün ilk üçe giren projelerden biri, toplumun kendi fonunu oluşturmaya yönelik bir çalışma. Böylece elinizdeki bir projeyi belli bir platformda tanıtma, destek alma ve hayata geçirme şansı elde edeceksiniz. Bunun gibi alternatif fonlama modellerini yaratmak ve girişimcilere seçenekler, farklı destekler sunmak çok kritik. Türkiye'nin bu alanda ümit verici bir gelişim gösterdiğini görüyoruz.Al Jazeera