onedio

Aziz Yıldırım Haberleri

Aziz Yıldırım, 2 Kasım 1952 doğumludur. Türk iş insanı, mühendis ve 36. Fenerbahçe Başkanı olarak bilinmektedir.

Aziz Yıldırım

İlkokul hayatını Düzce'de geçiren Aziz Yıldırım, Hamidiyespor Kulübü'nde amatör futbol oynamıştır. Üniversite hayatını Ankara, Gazi Üniversitesi'nde geçiren iş insanı inşaat mühendisliği mezunudur. İlk olarak Düzcespor kulübünde fahri başkanlık yapmış, 1990 - 1992 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü'nde yer almıştır. 1998 yılında ise başkan oylamasında Vefa Küçük 'ten fazla oy alarak Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı olmuştur. 1998 - 2018 yıllarında başkanlık görevini yerine getirmiş, Ali Koç'un seçilmesiyle birlikte sonlanmıştır. Başkanlığı süresince kulüp; 6 lig şampiyonluğu 8 lig ikinciliği yaşamıştır.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ali Koç ve Fenerbahçeli Üyeler Arasında Gerginlik! Aziz Yıldırım Müdahale Etti: "Ne Devlet Dinlerim Ne Polis"
Fenerbahçe Divan Kurulu’nda gerginlik çıktı. Yüksek kurulu üyesi “10 yıldır ağlıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Tepki sonrasında başkan Ali Koç, üyenin yanına giderek salondan çıkmasını istedi. Araya giren eski başkan Aziz Yıldırım, müdahale etti. Yıldırım daha sonra üyelere tepki göstererek “Herkes saygılı olacak. Ne devlet dinlerim ne polis…” ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe - Chobani Anlaşması Nihayete Eriyor: Hamdi Ulukaya, İstanbul'a Geliyor
Fenerbahçe, global süt ürünleri markası Chobani ile önemli bir sponsorluk anlaşmasına imza atıyor. Sarı-lacivertli kulüp ile ABD merkezli şirket arasında yapılan bu iş birliği, kulübün hem finansal gücünü artırmayı hem de uluslararası marka değerini yükseltmeyi hedefliyor. Fanatik Fenerbahçeli olan Hamdi Ulukaya'nın markasıyla yapılan anlaşmanın detayları ve kapsamı önümüzdeki günlerde kulüp tarafından kamuoyuyla paylaşılmaya hazırlanılıyor.
Aziz Yıldırım, Fenerbahçelileri Çocukların Osimhen Sevgisi Üzerinden Uyardı
Fenerbahçe Olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda tansiyon yükseldi, gerginlik nedeniyle toplantıya ara verildi. Aranın ardından kürsüye çıkan eski başkan Aziz Yıldırım, Galatasaray'ın gerisinde kalındığını açıkça dile getirerek dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Başkan Ali Koç’un ardından söz alan Yıldırım, kulübün mevcut durumu ve geleceğiyle ilgili sert mesajlar verdi.
Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu'nda Ali Koç'tan Jose Mourinho'ya "Sıkıcılık" Eleştirisi
Fenerbahçe'nin BUGÜN gerçekleştirilen Yüksek Divan Kurulu toplantısı, Başkan Ali Koç ile eski başkan Aziz Yıldırım arasında yaşanan tartışmalara sahne oldu. Toplantıya damga vuran diyaloglardan biri ise Jose Mourinho üzerinden yaşanan gerilim oldu. Ali Koç’un Mourinho’yla ilgili yaptığı yorum dikkat çekerken, kulüp içindeki eski ve yeni yönetim arasındaki görüş ayrılıkları bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Erdoğan’ın Yargıya Talimatı, Alevi Hâkim Fişlemesi ve FB Mahkûmiyeti TBMM'de
Umut Oran: Hakim savcılar etnik kökenlerine göre mi ayrılıyor? Adalet Bakanı’nın dava takipçiliği görevi var mı? FB yöneticileri için de Yargıtay girişiminiz oldu mu? ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in telefonla yaptığı telefon görüşmesinde işadamı Aydın Doğan'ın, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) isteği doğrultusunda mutlaka mahkûm olması için Yargıtay nezdinde girişimde bulunması talimatı vermesi, Sadullah Ergin’in ise davaya bakan hâkimin “Alevi” olmasından bahsetmesini TBMM’ye taşıdı. Oran, Erdoğan’ın, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın davasının Yargıtay’da onanması için girişimde bulunup bulunmadığının da açıklanmasını istedi. Erdoğan’dan, Ergin’e, işadamına ceza verilsin talimatı CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde dün gece sosyal medyaya düşen son telefon kaydını gündeme getirdi. Umut Oran önergesinde şunları kaydetti: “Sosyal medyaya yansıyan yasal dinleme kayıtlarına göre Recep Tayyip Erdoğan selefiniz dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i telefonla aramış, aralarında yaptıkları konuşmada halen sürmekte olan bir davayı takip etmesi talimatını kendisine vermiş, yine davada çıkan sonucun kabul edilemez olduğunu ve sanıkların SPK’nın da istediği biçimde mutlaka ceza alması gerektiğini bildirmiştir. Sadullah Ergin ise,  davada karar veren hâkimin “Alevi” ve “kendilerine karşı olumsuz” bir kişi olduğunu ifade etmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın istediği sonucun alınacağını beyan etmiştir. Daha sonra aralarında yargıya “transfer edilen” hâkimler hakkında konuşulmuş, konunun Ali Babacan ve Sadullah Ergin tarafından takip edilmesi noktasında anlaşılmıştır.” Hakim savcılar etnik kökenlerine göre mi ayrılıyor? CHP’li Oran’ın, Adalet bakanı’na yönelttiği sorular ise şöyle: Bakanlığınız tarafından hâkim ve savcıların etnik kökenleri, dini ve siyasi inanışları takip edilmekte midir, bu bilgiler bir bilgi notuyla Başbakan’a sunulmakta mıdır? Bakanlıkta kaç Alevi hâkim ve savcı çalışmaktadır? Alevilik olumsuz bir özellik mi? Alevi olmak “olumsuz” bir özellik midir? Alevi vatandaşlarımızın hâkim ve savcı olma hakkı yok mudur? Alevi hâkim ve savcıların yaptığı işlemler doğrudan hukuksuz mudur? Hukukta “Aleviler hâkim, savcı olamaz” diye bir mevzuat bulunmakta mıdır? Bakanlar Kurulu’nda bu konuda izahatta bulunulacak kadar bunun alenileşmesi hükümetinizin politikalarından biri midir? Ayrımcılık suçu değil mi? Bir kamu görevlisi, hâkim-savcıyı, vatandaşı “Alevi” diye nitelemek ayrımcılık suçunu oluşturmuyor mu? Hâkim ve savcıları etnik kökenleri, dini ve siyasi inanışları nedeniyle fişleyerek ayrımcılık suçu işleyen personel hakkında tarafınızca başlatılan adli veya idari bir soruşturma bulunmakta mıdır? Bu soruşturma kapsamında kaç bürokrat soruşturulmaktadır, bu emirleri veren amirler hakkında da soruşturma başlatılmış mıdır? Adalet Bakanı’nın dava takipçiliği görevi var mı? Adalet Bakanı’nın görevleri arasında Başbakan’ın emri üzerine dava takipçiliği yapmak bulunmakta mıdır? Bakanlığın ve personelinin bu amaçla kullanılmaması için aldığınız önlemler nelerdir? Göreve geldiğiniz günden bugüne kadar Başbakan’ın şahsen sizin takip etmenizi istediği davalar nelerdir, bu davalarda Başbakan hangi kararların çıkmasını istemiştir, Anayasa’ya aykırı ve yargıya müdahale anlamına gelecek bu kanunsuz emirlere uydunuz mu? Şahsınıza bu kanunsuz emirleri veren şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak adli süreci başlattınız mı? Kamuoyunda Ergenekon, OdaTV, Balyoz, Poyraz, KCK adıyla bilinen davalar Bakanlığınız tarafından takip edilmiş midir, bu davayı görmekte olan mahkemelerin hangi kararları alacağı yönünde Bakanlığınız tarafından verilen sözlü veya yazılı bir talimat bulunmakta mıdır? FB yöneticileri için de Yargıtay girişiminiz oldu mu? Kamuoyunda 3 Temmuz davası adıyla da bilinen, Fenerbahçe ve Beşiktaş yöneticilerini kapsayan dava da Erdoğan ve selefiniz Sadullah Ergin tarafından takip edilmiş midir? Yargıtay 5. Dairesi’ne bu davada Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe yöneticilerine ceza verilmesi yönünde bir talimat gönderilmiş midir?
Aziz Yıldırım İdmanda!
Fenerbahçe, sahasında Gençlerbirliği ile yapacağı maçın hazırlıklarını tamamladı.Teknik direktör Ersun Yanal yönetiminde Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenmanda futbolcuların, ısınma bölümünün ardından 3 grup halinde top kapma ve pas çalışmaları yapıp, taktik ağırlıklı çift kale maç oynadıkları belirtildi. Sarı-lacivertli ekipte, sol kasık bölgesinde zorlanma olan Crisitan Baroni’nin antrenmanda yer almadığı, Pierre Webo ve Serdar Kesimal’ın özel program dahilinde çalışmalarını sürdürdükleri, Bruno Alves’in ise tedavisine devam edildiği aktarıldı. Fenerbahçe takımı, antrenmanın ardından tesislerde kampa girdi. AZİZ YILDIRIM ANTRENMANI İZLEDİ Antrenmanın bir bölümünü, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın yanı sıra kulüp yöneticileri Abdullah Kiğılı, Mahmut Uslu, Şekip Mosturoğlu, Deniz Tolga Aytöre, Erhan Türkoğlu, Yalçın Haker ve Selim Kosif ile eski yöneticilerden Cihan Kamer’in de izlediği bildirildi.AMK Spor
Fenerbahçe Diyaloğunun Deşifre Ettiği!
Nazlı Ilıcak/Bugün GazetesiFenerbahçe Kongresi Üzerine HesaplarTayyip Erdoğan ile oğlu Bilal'in Fenerbahçe Kongresi öncesi telefon konuşmaları internete yansıdı.Görüşmenin içeriğine girmeden önce bir tespitimi dile getirmek isterim. Erdoğan ile oğlu arasındaki ses yüksekliği farkları ve tonlamalar aynı 17 Aralık'ta gün boyu cereyan eden konuşmalardaki gibi. Erdoğan'ın sesi kısık ve boğuk, Bilal Erdoğan'ınki ise yüksek perdeden çıkıyor.Bu benzerliğin altını çizdikten sonra gelelim esas meseleye... Erdoğan, Aziz Yıldırım'a karşı Mehmet Ali Aydınlar'ı destekliyor. Oğlu vasıtasıyla ona taktikler gönderiyor. Aziz Yıldırım'ın kapanış konuşmasında sarf ettiği 'Son kaleyi düşürmeyeceğiz' cümlesi de, Başbakan'ın canını sıkmış. Oğlu, 'Anladığın iyi oldu, bugüne kadar çok iyi davrandın' diye babasını eleştiriyor. Babası 'Bu süreç içinde ona yüz verdim mi' diye soruyor, 'O kadar randevu istedi, vermedim' cümlesiyle Aziz Yıldırım'a karşı tavrını belli ediyor. Bilal'e göre, babası Fenerbahçe'yi korurken, 'Bu adam da nimetlenmiş oldu.'En büyük öfke, Ahmet Davudoğlu'nun damadı Ahmet Özokur'a. Özokur, Aziz Yıldırım'ın listesine girmiş.'Girmiş namussuz ya... Basketbolun mu ne başına gelmiş geçen dönemde. 26 milyon dolarlık da sponsorluk anlaşması yapmışlar. Herhalde oradaki menfaatinin başında durmak için basketbol şubesinin başına getirilecekmiş.''Bunların hayatları, omurgasız ve karaktersiz durmak. Bunların hayatları taraf tutmamak üzerine kuruluyken, böyle bir zamanda nasıl taraf tutmaya cesaret edebiliyorlar? Siz değil miydiniz, tarafsız, herkese aynı mesafede olmaktan dem vuran, her yerde karaktersiz duruş sergileyen... Hakikaten enteresan ya, gidip o namussuzun yanında. Bir de sen bakanın damadısın ya...'Kıssadan hisse1) Demek Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyen Cemaat değil, siyasetçilermiş.2) Bakan damadı olup da, Başbakan'dan farklı bir çizgide hareket etmek 'cesaret' işiymiş.3) Bu cesaretin mutlaka bir sebebi olması gerekirmiş. Meselâ, 'maddi menfaat...'4) Başbakanlar, talep edenlere randevu verip vermemek suretiyle onları cezalandırırmış.TONLAMA FARKIBaba-oğul Erdoğanlar arasında, 17 Aralık'ta cereyan eden konuşmalar zihinlerde birtakım soru işaretleri uyandırmıştı. Montaj mı, değil mi? Birçok kişi montaj iddiasını, sesler arasındaki seviye ve tonlama farklılığına dayandırıyordu. Bu konu hakkında, ABD'li ünlü siber uzmanı Joshua Marpet bir açıklama yaptı'Genç adamın sesi yüksek perdeden ve temiz. Daha yaşlı olanın ise sesi, düşük volümlü ve boğuk. Bu durum şöyle izah edilebilir: 1) Bir kişi kriptolu telefon kullanıyor olabilir. 2) Ayrıca, genç adamın telefonunda böcek bulunabilir. Bu da sesin adeta mikrofona konuşuyor gibi yüksek çıkmasına yol açar. Fakat böcek, mutlaka fiziki bir obje değildir. Bir yazılım programı olması muhtemeldir. 3) Her iki taraf da kriptolu telefon kullanıyorsa, birinin, merkezi sunucunun veri aralığından uzakta bulunması, seste yavaşlama ve düşüklük yaratabilir.'MANTIK EVLİLİĞİMontaj tartışmalarına Star Gazetesi, iki firma adı (John Marshall Media (JMM) ve Kaleidoscope Sound) vererek katılmıştı. Fakat 24 saat geçmeden her iki firmadan da Star'a yalanlama geldi.JMM'nin CEO'su John Marshall Cheary diyor ki: 'İmzayı atan kişi (Robin Lai), kendini bizim şirkette çalışıyor gibi göstermek amacıyla, kâğıdın üzerine JMM kartvizitini zımbalamış. Bu bariz sahtekârlığı yayınlayanlar, kendisinden utansın.'Kaleidoscope Sound şirketinin Facebook sitesindeki açıklaması ise şöyle: 'Bazı eklemelerin var olduğu gözlemi, bu kayıtların gerçek olup olmadığı ya da içeriğinin değiştirilip değiştirilmediğine dair bir teyit ve yalanlama olarak anlaşılmasın. Bunun için çok özel bir ses laboratuvarı gerekir. Biz, müzik yapımıyla ilgili ticari bir stüdyoyuz. Robin Lai, sadece 5 farklı konuşmanın art arda getirildiğini söylemiş.'Belgede imzası olan Robin Lai de 'Türkçe bilmediğim için kandırıldım' diye feryat ediyor.Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in latifesine bayıldım. Durumu bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Diyor ki: 'Erdoğan, Çetin Doğan'ın damadı Rodrik'le mantık evliliği yaptı. Menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş.'7 BİN KİŞİ DİNLENMİŞ!Önce Star'da '7 bin kişi dinlenmiş' başlığıyla çıktı haber. Sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın açıklamasıyla rakam 2 bin 280'e indi.Gelin gerçeği benden öğrenin: 234 kişi hakkında mahkemeden dinlenme kararı alındı. Aynı anda dinlenenlerin sayısı ise 80 ilâ 100 arasında değişiyor. Bu şu demek: Bazıları dinlenmiş, sonra devre dışı bırakılmış. Gerisi, dolaylı dinlemeler. Yani, izlenen kişinin konuşmasına takılıyorsunuz; ister istemez, sizin de tapeniz tutuluyor. 2 bin 280 diye verilen rakam, dinlenenlerin değil tape edilen konuşmaların toplam adeti. Zaten şu anda İstanbul Terör Şubesi'nde 2 bin ilâ 2 bin 500 kişi dinleniyor. Bunların önemli bir bölümü ciddi terör örgütleriyle ilişkili olduğu şüphesi taşıyan insanlar. Selam Örgütü, diğer örgütler kadar yaygın değil. Dolayısıyla, 7 bin hatta 2 bin 280 rakamının ne kadar mübalağalı olduğu buradan da ortaya çıkıyor.
"Öfke Bizi Teslim Aldı"
Lig; öfke, gerilim ve baskı çemberinin içinde oynanıyor. Türkiye’nin fren yapması lazım. Şu an futbol yorumunu bile işine gelmiyorsa çok ciddi bir eleştiriye, tepkiye, öfkeye çevirebiliyorsun. Fenerbahçe’nin ilk penaltısına eski hakemlerin yarısı penaltı, yarısı değil dedi. Bunu söylemeleri kusur olduysa her şey gözden geçirilmeli BİLAL MEŞE SORDU ŞANSAL BÜYÜKA CEVAPLADI Lig; öfke, gerilim ve baskı çemberinin içinde oynanıyor. Türkiye’nin fren yapması lazım. Şu an futbol yorumunu bile işine gelmiyorsa çok ciddi bir eleştiriye, tepkiye, öfkeye çevirebiliyorsun. Fenerbahçe’nin ilk penaltısına eski hakemlerin yarısı penaltı, yarısı değil dedi. Bunu söylemeleri kusur olduysa her şey gözden geçirilmeli Usta gazeteci Şansal Büyüka, Süper Lig’de son viraja girilirken yaşanan öfke patlamasına dikkat çekti. Hakemlerin yanı sıra artık yorumcuların bile ağır eleştirilere hedef olduğunun altını çizen Büyüka son 10 yılda inanılmaz bir hoyratlık yaşandığını vurguladı. Bu hafta, ‘Dobra Dobra’nın ana konusu da futbolumuza ciddi zararlar veren ve bir türlü önü alınamayan “öfke” oluşturdu... Türkiye’nin bu ligde öfkeye fren yapması lazım. Lig; öfke, gerilim ve baskı çemberinin içinde oynanıyor. Eskiden yorum değil, hakaret ediliyor diye tepki gösterilirdi. Şu an futbol yorumunu bile senin işine gelmiyorsa çok ciddi bir eleştiriye, tepkiye, öfkeye çevirebiliyorsun. Fenerbahçe’nin ilk penaltısına eski hakemlerin yarısı penaltı, yarısı değil dedi. Bunu söylemeleri kusur olduysa her şey gözden geçirilmeli. İnsanlar bu kadar hedef gösterilemez. Sen ofsayt dersin ben değil derim. Artık bu bile kulüpler tarafından tepki ile karşılanıyor. Ligin tadını öfkeye teslim ettik. 10 yıldır inanılmaz bir hoyratlığa gidiş var. İnanılmaz bir renk körlüğü başladı ülkede. Ne olursa olsun yanlış karar olsun senin lehine ise senden iyisi yok. Dünyanın en doğru kararı verilse bile senin aleyhineyse o yorumu yapandan kötüsü yok... Alpay’ı ağzım açık dinledim *Alpay geçen gün Premier Lig’den örnekler anlattı. Ağzım açık dinledim. Çıkarılan yasa uygulanmalı. Emre benim küfürümü döne döne gösteriyorlar diyor. Fenerbahçe bildiri yayınlıyor. Ardından Kasımpaşa küfürü göstermiyorlar diyor. Hangisi doğru bunun? 6222 sayılı kanun diyor ki canlı yayından sonra haber amaçlı bir defadan fazla gösteremezsin görüntüyü. Gösterdin mi 100 bin liradan başlıyor cezan. Bir de RTÜK var. Sevgili arkadaşlar demeç veriyorsunuz ama yasalar var. Ben buna uymak zorundayım. Nelerle karşılaşıyorum. İçimde fırtınalar kopuyor ama sakin olmak zorundayım. Saygılı olmak zorundayım. Milyonda milyon tarafsızım. Böyle olmasa zaten her cepheden hücuma uğramazdık. Peki Çakır’ı nasıl buldunuz? Cüneyt Çakır’ın performansını değerlendirirsek maç içinde hakemlik bir şey olduğunu çok düşünmüyorum. Üç pozisyon var. İki penaltı, Gosso’ya gösteremediği kırmızı kart ve veremediği penaltı. Ben ilk penaltının yüzde 1 milyon penaltı olduğunu düşünüyorum. Voleybolda topu karşılar gibi bir pozisyon var. İkinciyi vermese daha doğru olurdu. Ben penaltı olduğunu düşünmüyorum. Gosso’nun pozisyonu net kırmızı kart ve net penaltı. Fenerbahçe ligden çekilirim diyor... Ligden çekilme kolay bir iş değil. İnandırıcı bulmam bunu. İnandırıcı olmasını da istemem. Fenerbahçe çok ciddi hakem hataları ile 2 maç kaybetti. Galatasaray’ın da Rize’de penaltısı verilmedi. Fenerbahçe lehine hatalar oldu. Alves 1-2 maçta atılabilirdi. Hakkını ararken ligden çekilirim demen doğru değil. Ancak tepkilerini anlıyorum. 3 Temmuz’un ardından adil yargılanma kuşkusundan sonra Fenerbahçe’nin psikolojisinin bu tepkilere elverişli durumda olduğunu düşünüyorum. Tapeler yeterli değil derken, tapelerden 6,5 yıl hapis cezasını da hiç doğru bulmuyorum. Aziz Yıldırım’a verilen cezayı ağır buluyorum. Zaten 17 Aralık tahliyelerindeki hukuki gerekçeyi okuyunca şike davası bana çökmüş gibi görünüyor. Ama ligden çekiliriz lafı doğru değil. Bir de şu var... Her fırsatta ligden çekiliriz deyip bunu yapmazsanız sizin söylediğinizin bir inandırıcılığı kalmaz. Röportajın tamamı için tıklayınızSkorer