onedio

Cumhurbaşkanlığı Haberleri

Cumhurbaşkanlığı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Açık Büfe ve Serpme Kahvaltı Kaldırılıyor mu? Düğmeye Basıldı!
Türkiye denilince akla gelen ilk kelimlerden biri de 'kahvaltı'. Kahvaltının kültürümüzde apayrı bir yeri vardır. Kuş sütünün eksik olmadığı kalabalık aile kahvaltılar hepimiz için ayrı anlam taşır. Aile içinde başlayan bu kültür zamanla kafe, restoran ve otellere yayıldı. Özellikle arkadaş grupları ve ailelerin hafta sonu kaçamaklarından biri de serpme kahvaltı oldu. Türkiye'deki oteller ise açık büfe oluşuyla meşhur. Ancak büyük bir gıda israfına neden olan açık büfe ve serpme kahvaltıyla ilgili yeni düzenleme yolda. Cumhurbaşkanlığı Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu, açık büfe ve serpme kahvaltı için düğmeye bastı.
Başbakan'dan Bahçeli'ye: 'İspatlamazsan Alçaksın, Adisin'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşuyor. Erdoğan konuşmasında Bahçeli'nin 'Pınarhisar'ı mumla arayacak' sözlerine cevap verirken Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi.İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:AVRUPA ZİYARETLERİBildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu itibariyle Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızın, orada yaşayan çalışan hayat kurmuş kardeşlerimizin samimi sizlere selamları var, bunu iletmek istiyorum. Perşembe günü Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gittik, ayağımızın tozuyla kardeşlerimizle bir araya geldik. Avrupalı Türk Demokrat Birliği’nin 10’ncu kuruluş yıl dönümü kapsamında düzenlediği toplantı 10 bin kişinin katıldığı bir salonda yapıldı. Daha büyük bir salon talebi vardı, ancak çeşitli bahanelerle bu karşılanmadı.Avusturya’daki vatandaşlarımız akın akın geldiler. Salon içinde ve salon dışında çok büyük bir coşku çok büyük bir heyecan söz konusuydu. Ve saatlerce orada bekleyen vatandaşlarımızın salon dışında olanları da kapalı salondaki konuşmamızı sonuna kadar dışarda izlediler, beklediler, salon içindeki toplantıdan sonra çıkıp dışarda da açık hava mitingi yaptık.Gerçekten Türkiye’yi aratmayan, mitingleri aratmayan, heyecanın coşkunun muhabbetin zirve yaptığı anları Avusturya’daki kardeşlerim bizlere yaşattılar. Ertesi gün kaldığımız otelde Avusturya Dışişleri Bakanı’nı kabul ettik. Ardından Paris’e geçtik. Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Holland ile başbaşa görüşmemiz oldu.Bir güncelleme diyebileceğim geleceğe yönelik bir plan oluşturduk. Cumartesi günü Fransa’nın, aynı zamanda Türkiye’de 1200’ü bulan Fransız şirketi var. Bunların ileri gelenlerinden bir kısmıyla kahvaltı yaptık. Paris’teki bu resmi temaslar esnasındaki yaptığımız bu görüşme, Türkiye’deki yatırımların geleceğine yönelik de bir yeni değerlendirme fırsatı verdi. arzuları talepleri nelerdir, bunları dinlemek suretiyle de bu eksiklikleri gidermek ve geleceğe yönelik de yaptıkları yatırımların daha da artırılması için taleplerimizi kendilerine ilettik.Lyon kentine geçtik. Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük kenti. Bölge valisi ve belediye başkanıyla görüşmeler yaptık. Belediye başkanı, aynı zamanda senatör. Lyon’da da yine Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin düzenlediği vatandaş buluşmasına katıldık. 20 bin vatandaşımızla buluştuk, hasret giderdik. Üç vatandaş buluşması gerçekleşti. İlkini Köln, ikincisi Viyana, üçüncüsü ise Lyon olmuş oldu. orada yaşayan vatandaşlarımızın morallerinin yüksek olduğunu bizzat müşahede ettim. Askerlikle ilgili konularda kolaylıklar sağladık, bulundukları ülkede oy verme hakkı, Türkiye ile ilgili irtibatlarını daha da güçlendirdi. Vatandaşlarımız ilk kez olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanacaklar. Tüm genel seçim ve halk oylamalarında Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmaksızın demokratik tercihlerini yapabilecekler. Oy kullanma tarihleri tabi ki buradan farklı olacak, bazı ülkelerde 4 bazı ülkelerde 2 gün olarak bu oy kullanma süreci devam edecek.Yurt dışında ilk tur 31 Temmuz 3 Ağustos, seçimler ikinci tura kalırsa 17 ila 20 Ağustos tarihi arasında olacak. Büyükelçiliklerimiz seçimlerinin sağlıklı şekilde yapılmasını, katılımın yüksek olmasını sağlamak için çalışmalarını sürdürüyorlar.Cumartesi akşamı Fransa’dan döndük. Pazar günü çalışmalarımıza devam ettik. İlk olarak Ak Parti İstanbul İl Teşkilatımızın danışma meclisi toplantısına katıldık. Ardından milli irade platformunun düzenlediği STK buluşmasına iştirak ettik. Böyle bir buluşmayı 25 Ocak’ta yapmış, gerçekten istifade etmiştik.'BİZE OY VERENLER - VERMEYENLER DİYE AYIRMADIK'Sevgili peygamberimizin “ümmetimizin ihtilafı rahmettir” diye buyurdu biliyorsunuz. İhtilaftan kasıt çatışma değildi. İstikamet belliyken, menzil belliyken, helal haram çizgileri belliyken, farklı yolların izlenmesi hayırlı bir ihtilaf olarak hazreti peygamber tarafından rahmet olarak tarif edilmişti. Her insan nevi şahsına münhasırdır. Fikirler beceriler farklı olabilir. Mezhepler meşrepler tutulan yollar farklı olabilir. Bu farklılıklar çatışmanın değil, renkliliğin yani zenginliğin belirtisidir.Biz mezheplere meşreplere kültürlere karşı eşit mesafede olduk. Kucaklayıcı olduk, yapıcı davrandık. Hiçbir ferdi grubu bize oy verenler vermeyenler diye asla ayırmadık. Asla ve asla seçim sonuçlarını önümüze almadık. Kimin nereye oy verdiğini kriter olarak kullanmadık. Bizim kriterlerimiz bellidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir.'YAŞAM TARZLARI BİZİM İÇİN ZENGİNLİK ALAMETİDİR'Bunun dışındaki her özellik, mezhep meşrep yaşam tarzları bizim için zenginlik alametidir. Türkiye’deki dini yapılanmalara cemaatlere aynen bu nazarla baktık. Bize oy versinler, yöntemlerimizi tasvip etsinler etmesinler, özgürce fikirlerini ifade edecekleri bir zemini inşa etmenin mücadelesi içinde olduk. On yıllar boyunca, örgütlenmenin, örgütlerin, dernek ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskılar oldu, zulümler yapıldı. Farklı düşünen herkes ve her grup on yıllar boyunca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük zulümlere sahne oldu.'BU KURBAN SENİNDİR, DERİSİ DE SENİNDİR'Benim kurbanım, benim kurbanımın derisi, sana ne ya. Sen buna nasıl müdahale edersin? Hayır ben nereye istiyorsam oraya vereceksin dediler. Bunların hepsine biz son verdik. Dedik ki kardeşim bu kurban senindir, derisi de senindir. Nereye istersen oraya verirsin. Hristiyan, Musevi, Müslüman tüm inanç sahiplerinin, önündeki engelleri tek tek kaldırdık kaldırıyoruz.Azınlıklara ait gayrimenkuller el konulmuştu. Şimdi bu vakıflara tek tek biz iade ettik. Gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aşmış vaziyette.Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı. Toplumu korkuttukları gibi Türkiye bölünmedi. Azınlık vakıflarıyla ibadethaneleriyle ilgili bu adım, muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü. Bu Türkiye’nin sonu olur dediler, oldu mu? Hayır. Başörtüsünü yasaklayanlar, başörtüsünün Türkiye’yi böleceğini ifade ediyorlardı. Türkiye bölündü mü? Parçalandı mı? İşte biz serbest bıraktık. Dinlerle kültürlerle inançlarla ilgili yaptığımız her reformun öncesinde, başta CHP ve MHP olmak üzere, muhalefet karanlık tablolar çizdiler. Şu dilde tv açarsanız bölünür, klavyelere özgürlük getirirseniz Türkiye parçalanır. Peki ne oldu? hiçbir dedikleri çıkmadı. Ne oldu biliyor musunuz? CHP ve MHP’nin onların egemen zihniyetlerinin bizden önceki on yıllar boyunca gereksiz yere zulmettikleri ortaya çıktı.'CHP VE MHP VARLIK ZEMİNİNİ KAYBEDİYOR'Korkuları kendileri ürettiler. Korkularla milleti tehdit ettiler. Millete istedikleri gibi istikamet çizmeye çalıştılar. Aslında şu anda CHP ve MHP’nin hırçınlaşmasının altında bu yatıyor. CHP bölünme parçalanma korkusuyla işi idare etti. Varlık zeminini kaybediyor. MHP terör korkusuyla şehitleri istismar ederek işi idare etti. Şimdi bu korku ortadan kalkınca, o da varlık zeminini kaybediyor.Bu sabah yaptığı konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı, yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor. Biz öyle konuşmayacağız. Ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı konuşma. İftiralarla dolu bir konuşma. 16 – 17 yıldır partinin başındasın geldiğin yer ortada. Ben MHP’li kardeşlerime hep sesleniyorum. MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı, olamayacak da. Bunun varlığı MHP teşkilatı için bir tehlikedir. Bu denli bir tehlikedir. Bugün yine iftiralarla dolu, yolsuzluklar şu bu filan falan.'İSPAT EDEMEZSEN ALÇAKSIN ADİSİN'Kalkıp evladıma hazine arazilerinin tahsisinden bahsediyor. Bakın bu kürsüden söylüyorum. Terör örgütünün başıyla aynı sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın adisin.Üç buçuk yıl başbakan yardımcılığı yaptık. Takımın yargılandı. Niye kaçıp gittin iktidardan? Sakarya düzce depremlerinin altında kalan sensin sen. Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ayağa kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi sizsiniz. Şu anda da beraber yandaş olduğunuz CHP o da aynı işi yaptı. CHP’nin yavrusu DSP ile beraberdiniz. Görev zararı adı altında, bu ülkede sıkıntılarının en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankasını, Halkbank’ı batırdınız. Biz Halkbank’a şahsiyetini kazandırdık, kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken, öbür tarafta aynı şekilde ziraat bankası yüzde 59’la kredi verirken. Biz bunları adeta sıfırladık, 0-5 aralığına indirdik. Bu halka zulmeden siz oldunuz.AYAKKABI KUTUSUNA MİLYARLARLA NE AVRO NE DOLAR SIĞMAZİkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum. Milyarlarla ne avro ne dolar sığmaz. O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bunu ortaya koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada, o yüzden kaçıp gittiniz. Ben davalarımı yine açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek kadar kökten binasip olan kişi bunun hesabını verecektir. Despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir.“CEMAAT MASKESİ ALTINDA İHANET ŞEBEKESİ İNŞA EDİLDİ”Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin elinden tutuyorlardı. Milletimizin değerlerinin şefkatinin merhametinin yardım etme hissiyatının görünenden çok farklı amaçla kullanıldığı acı bir şekilde ortaya çıktı. 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ince sinsi şekilde bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Öyle bir notaya geldi ki, benden olmayanın söz hakkı yaşam hakkı yoktur demeye başladı. Hiçbir alanda başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Tatmin edilemez bir hırsla, kendileri gibi her grubu son derece iğrenç metodlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan herkes, yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını dinleyerek, iftira atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler.“BUNLARIN BİZİM DÖNEMİMİZDE BÜYÜDÜKLERİ GELİŞTİKLERİ İDDİASI ASILSIZ BİR İDDİADIR”Öyle bir noktaya öyle bir azgınlık seviyesine ulaştılar ki, Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar. Orada maskeleri düştü. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulların elinden tutmak olmadığı, dertlerinin iktidar olduğu güç olduğu orada ortaya çıktı. Başta emniyet ve yargıya yerleştirdikleri maşaları dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı göründüler. Ama başka işlerin içine girdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri geliştikleri iddiası asılsız bir iddiadır. 12 Eylül darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz 28 Şubat’ta görürsünüz. Uluslararası bazı çevrelerden özellikle de istihbarat örgütlerinden bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Her işlerinde tedbir adı altında 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar.“BÖCEK’TE BİZ İKİ YIL BEKLEMEDİK ONLAR ENGELLEDİ”Nasıl hukuk cinayetlerini işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet mağdurlar biliyorlardı fakat ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim de milletimin de gerçeklerden haberdar olmamız engelleniyordu. İşte böcek soruşturması. Bazıları soruyor, neden iki yıl beklediniz? Biz iki yıl beklemedik, onlar maşaları yoluyla iki yıldır soruşturmanın üzerini örtüyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz.“MASUM İNSANLARI DAHİ NASIL ZİNDANA ATTIKLARI TEK TEK ORTAYA ÇIKIYOR”Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye masum insanları dahi nasıl zindana attıkları tek tek ortaya çıkıyor. Darbeyle mücadele ediliyor görüntüsü altında masum insanların nasıl mahkum edildiği tek tek ortaya çıkıyor.“BUGÜN EVET HAYIRCILARA YARADI”2010 yılında halkın oyuyla yaptığımız anayasa değişikliği bugün geç de olsa hatan dönüşün vasıtası olmuştur. O değişikliği olmasa halen içerde olacaklardı. AİHM’e gittikleri zaman böyle bir tabloyu karşılarında bulabilecekler miydi? Hayır. Fakat biz bireysel başvuruyu getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakalamış oldular. Bugün bahçeli yine aynı şeyleri konuşuyor, diğeri konuşacak. Çünkü bunlar o referandumda biliyorsunuz bizim getirdiğimiz değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik, bugün evet hayırcılara yaradı.“HALA KENDİNE GELEMEMİŞSİN”Bazıları cezaevinden çıkınca, oradan intikam ifadeleriyle bağırıp çağırıyorlar. Sen bir defa kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Bunu bir defa hal yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada, kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz.O anayasa değişikliği olmasa 12 Eylül sorumluları yargıda da mahkum olmayacaklardı. AYM, HSYK değişikliğiyle ilgili seçimi yapmasa yargı tartışılıyor olmayacaktı. Yargı Türkiye’deki tüm devlet kurumları içinde son sıraya düşmüş durumda, güvenilirliği itibariyle.“İNANIN ORTAYA ÇOK DAHA FAZLA BİLGİ BELGE ÇIKACAK”Yargı ne CHP’nin ne MHP’nin ne Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, milletin yargısı olacak. İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak. Ben milliyetperver olan yargı mensuplarına güveniyorum. Bu süreci onlar aslına dönüştürecekler.Hem yargı hem emniyet içinde vatanını milletini seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini gönüllerini ortaya koyarak sürdürecekler. Daha önce de söyledim. Polis fezlekesine şüpheli diye isim koyacaklar, neye bakıyorlar, şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor, malum gazetelere üye mi değil mi? Buna bakıyor şüpheli yapıyorlar. Yargı bu urun temizlenmesi için cesur olmak zorundadır. Savcılarla ilgili öyle iddialar ortaya çıkıyor ki, hediyeler, tatiller vesaire. HSYK da ortada bu kadar deliller şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor. Bir ülkenin başbakanın ofisine dinleme cihazı koyulması, sadece başbakanın şahsına değil, o ülkenin tamamına yapılmış bir ihanettir.“BİZ YARGIYA MÜDAHALE ETMİYORUZ, YARGIYA GÖREVİNİ HATIRLATIYORUZ”Başbakanın ofisine bu böcekleri koyanlar, kim bilir millete neler yaptılar, yapıyorlar. Binlerce on binlerce sanatçısına varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine koyuyorsa, yarın gidip hakimin savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları ne malum?Kitap yazma hazırlığını yaptı diye insanlar mahkum ediliyor. Ama dinleme cihazı koyan zanlılar, dışişleri bakanlığındaki toplantıyı dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar. Biz yargıya müdahale etmiyoruz, yargıya görevini hatırlatıyoruz. İşte 17-25 aralık’ta biz dik durmasaydık, ortada yargı diye bir şey kalmayacaktı.“O PENSİLVANYA’DAKİ (PINARHİSAR) YATIŞIMIN NEDENİ BENİM ASİLLİĞİMİN İFADESİDİR”SELAM örgütü diye bir örgüt uydurdular. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi toplamış olacaklardı. Hazırladıkları fezlekeyle, sizler burada, kendilerine tabii olmayan kim varsa alıp götüreceklerdi. Şimdi CHP MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyor.Ne diyor Bahçeli biliyor musunuz? Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın diyor. Ey Bahçeli, o Pensilvanya’daki (Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya dedi) yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri, senin düşündüğün ya da düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o tür günler yine gelecekse, biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin…“Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker” Cümlelerinden rahatsız oluyorsan bu millet seni gerekli olan yere zaten mahkum edecek.“SON KULLANMA TARİHLERİ GEÇİNCE ONLARI DA SIRTLARINDAN HANÇERLEYECEKLER”CHP MHP Pensilvanya’nın arkasında duruyorlar. Son kullanma tarihleri geçince onları da sırtlarından hançerleyecekler. Kılıçdaroğlu mu dik duracak, Devlet Bahçeli mi dik duracaklar? Şimdi ki genel müdüre kurmayacaklarını mı zannediyorsunuz? Anayasa oylamasında parlamentoda bize bu haber geldiğinde, Baykal’la ilgili onu hemen yarım saat içerisinde yayından kaldıran benim. Fakat Kılıçdaroğlu hala bunu farklı şekilde yorumlama yollarına gidiyor.“BİZ CHP İÇİN DE MHP İÇİN DE DİK DURDUK, DİK DURACAĞIZ”Çünkü kendisi o kasetle geldi. MHP’li vekillere kurduklarının aynısını Devlet Bahçeli’ye kurmayacaklar mı? Onu da yayından süratle kaldırtan biz olduk. Bu Pensilvanya çetesi var olduğu sürece o kayıtları da muhafaza edecek. Gün gelecek CHP’yi MHP’yi yeniden dizayn etmek bunlar için önemli, o kayıtlar da ortaya çıkacak. Biz CHP için de MHP için de dik durduk, dik duracağız. Bu çetenin siyaseti yargıyı yasamayı dizayn etmesine asla müsaade etmeyeceğiz. CHP ve MHP bu çeteyi korusa da biz bu çetenin inlerine gireceğiz. Zaten girdik, giriyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 47 gün kaldı. Adaylık başvurusu için de 10 günlük süre var. Son değerlendirmeleri yapacak, adayımızı 1 Temmuz Salı günü açıklayacağız. Hemen ardından yollara revan olacak. Milletimizden adayımızdan yetki isteyeceğiz.Kendileri aday olamadılar. Siyasetin güç kazanmasını istemediler. Hatta şu ifadeleri de kullandılar 'Biz cumhurbaşkanlığı makamının siyasetçi olmasını da istemiyoruz'Yani siyasetçi olmasını istemeyecekseniz de apoletli olmasını mı isteyeceksiniz? adayımız kim olursa olsun, AK Parti'nin istikametinde, heyecanında, gücünde hiçbir değişiklik olmayacak. Bu konuda yapılan tartışmaları hem gereksiz hem de art niyetli tartışmalar olarak görüyorum. Önemli olan AK Parti'yi kimin yönettiği değil AK Parti'nin ne olduğudur. Şunu unutmayın.Baki olan davalar, fanilerden öte hizmetkarlarıyla yürür. Önemli olan şahıslar isimler değil muhtevadır. Allah’a çok şükür mayası sağlam, ilkeleri politikaları sağlam bir partimiz var. AK Parti şahıslara göre istikameti değişen değil, şahıslara istikamet belirleyen bir partidir.AK Parti başta parlamento grubu olmak üzere kulislerin bir partisi olmamalıdır olamaz. Şunu da açıkça söylüyorum. Ganimet paylaşımı peşinde olmayı arzu etmek bizim şiarımız değildir. Bizim hedefimizde sadece cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. 2015’ten sonrası nasıl gidecek, bunları konuşmanın yanlış bir yaklaşım türü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bırakın küçük hesapların peşinden başkaları koşsun. Küçük hesapların peşinden muhalefet koşsun. Biz büyük bir dava çınarının kollarıyız, büyük hedeflerin peşinden koşacağız. Küçük hesapların peşinden küçük insanlar koşar.Diyarbakır’da evlatları için yüreklerini ortaya koyan ağlayan anneleri burada görüşeceğiz. Neler yaptık, neler yapabileceğimizin değerlendirmeleri yapacağız. Bizler bu anneleri yalnız bırakmamak için bütün imkanlarımızla seferber olmuş durumundayız. Başta HDP olmak üzere burada yapmaları gereken görevler var. gittik dağdan şunları aldık getirdik diyeceksin, öbür tarafta sessiz kalacağız, belediyenin önünden kalkıp gitmesi için her şeyi yapacaksın. Hani siz özgürlük barış diyordunuz? Galatasaray annelerine gösterdiğiniz ilgiyi alakayı Diyarbakır’daki annelere niye göstermiyorsunuz?haberler.com
'Erdoğan Ayakta Kalabilmek İçin Ülkeyi Savaşa Bile Sürükler'
AKP’nin kurucu üyelerinden Abdüllatif Şener, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, 2007 yılında yolunu ayırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski partisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şener, BirGün’ün son gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. »Başbakan Erdoğan ile oğlu arasındaki telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtlarına dair tartışmalar sürüyor. Erdoğan ve AKP’nin “montaj” iddiasını inandırıcı buluyor musunuz?Montaj ihtimali yüzde sıfır. AKP’nin kurulmasından önce de Erdoğan’la beraberdim. 5 yıl boyunca da AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığını yaptım. Korkunç bir para eğilimi olduğunu o günlerde tespit ettim. En çok da bu huyundan rahatsız oldum. Erdoğan, tapeler yayımlandıktan sonra “kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler” dedi. Bu, ses kayıtlarının kendisine ait olduğunun itirafıydı. Bu ülke, tarihinde hiç görülmediği kadar soyulmuş ve yağmalanmıştır. Rakamlar korkunçtur. Geçmişte, Özal döneminde İsmail Özdağlar 15 bin dolar için yargılanmıştı. Burada oğlu Bilal sabahtan akşama kadar para taşıyor ve elinde kalan 30 milyon avrodan söz ediyor. Cumhuriyet tarihi dönemindeki bütün yolsuzluk olaylarını üst üste toplasanız yine de bu yolsuzluk olayındaki rakamların yüzde 1’i yapmaz. »Kuruluşundan itibaren AKP’ye bakıldığında Erdoğan’ın yakın çevresindeki isimlerin değiştiğini görüyoruz. Bu tercihinin nedeni nedir sizce?Eğer kirli bir siyaset izliyorsanız, yolsuzluğa batmış ve tüm hukuk düzenini ihlal etmiş, ceza kanunlarına aykırı iş yapmışsanız, bunu gizlemek, sürdebilmek ve boynununuzu giyotinden kurtarmak için bir şeylere mahkûm olursunuz. Bu kadar pisliğe bulaşmış batmış bir insanın yola başladığı ekiple devam etmesi mümkün değil. Sürekli rakipsiz, bir numara olarak kalmak istemektedir. Ayrıca uzun süre yakınında bulunanlar onun neler yaptığını, kirli taraflarını göreceği, içlerinde isyan edenler çıkacağı için sürekli değiştirmeye ihtiyaç duymaktadır. Erdoğan, her seçimde milletvekillerinin neredeyse üçte ikisini değiştiriyor. İl, ilçe teşkilatları da sürekli değiştiriliyor. Zaten izlediği kirli siyaset ve pislikleri ortalığa dökülmesin dile yıllardır medyayı ve sivil toplum kuruluşlarını da baskı altında tutuyor, hukuk devletini tahrip ediyor. Şimdi mahkemeleri kendisine karşı işleyemez hale getiriyor.” »Yargıyla ilgili süreç, HSYK’de yapılan değişiklikle yeni bir boyut kazandı. Bu düzenleme süreci nasıl etkiler?Başbakan şu anda Türkiye’yi çoklu hukuk sistemine sokmuştur. Başbakan ve yakınlarının tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, halkın tabi olduğu kanunlar ve mahkemeler ayrı, Başbakan’ın sevmediklerinin yargılandığı mahkemeler ayrı. Kendinden emin olsa basın özgürlüğünü destekler, interneti susturmaya kalkmaz . Bunları yapıyorsa bu bile ses kayıtlarının doğru olduğunun delilidir. HSYK ile ilgili düzenleme tüm hukuk düzenini altüst edecek.  Bakan çocuklarının yargılanma sürecini baştan sona tahrip edecek bir düzenleme bu. Anayasa’ya aykırılığı net olan düzenlemeler var. CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi HSYK yasasını iptal edebilir, iş normala döner diye düşünenler olabilir. Ancak bir ay, hatta bir hafta sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayla ilgili iptal kararı verse de artık çok geç kalınmış, Türkiye’nin çivisi çıkmış olacak. »Çivinin çıkmaması için ne yapılmalı?Anayasa Mahkemesi “yok hükmünde sayma” kararı vermeli. Bu yapılmaz eğer sadece iptal yönünde bir karar verilirse iptal hükümleri geriye yürümediğinden, hukuk düzenini, anayasal düzeni koruma konusunda gerekli hassasiyetin gösterilemediği anlamına gelir. Ya da yeteri kadar bu felaketin algılanamadığı anlamına gelir Anayasa Mahkemisi yok hükmüne sayma opsiyonunu her zaman elinde bulundurmalı. Bu sadece HSYK için geçerli değil bundan sonra da öyle felaket kanunları geçecek ki Meclis’ten, bunları anayasaya kökten aykırı olduğu için yok hükmünde sayma kararını kendi idaresiyle, yorumuyla elinde bulundurma yetkisi elinden alınan Anayasa Mahkemesi anayasal düzeni koruma gücünü kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle HSYK ile ilgili yüksek mahkemenin vereceği karar kurulduğu günden bugüne verdiği ve vereceği tüm kararlardan daha önemli. »Erdoğan son gelişmeler üzerine hızla çıkarılan yasalarla kendisine koruma kalkanı oluşturma çabasında. Onu yakından tanıyorsunuz, bunların ötesinde nasıl bir tavır izlemesini bekliyorsunuz?O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Ayakta kalabilmek için ülkenin çok kanlı bir savaşa girmesi gerektiğini düşünürse ülkeyi öyle bir kanlı savaşa bile sokar. Ayakta kalmak için her şeyi yapacaktır. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan, bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra her şeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz, evrensel değerleri, yaptığı bir işin anasaya aykırılığını hiç önemsemez. Nitekim bu ana kadar yaptıkları da bunu gösteriyor. »AKP tabanının bu süreçten nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?Aidiyet duygusuyla hareket ediliyor. Parti tabanında mutlaka çok temiz yürekli insanlar var. Ama gerek partinin parlemento grubunda gerekse örgüt tabanında ilkelere,  ideallerine göre hareket eden insan sayısı çok fazla değil. Geçenlerde bu iktidar döneminde defterdarlık yapmış biri geldi. Muhafazakâr bir insan. Şu anda emekli. İlgili Bakan’ın, çocuklarının işi ile ilgili bir konuda kendisine gayri meşru işi yapması için baskı yaptığını, genel müdürlük vaadinde bulunduğunu anlattı. Baskıya direnince ilgili Bakan’ın kendisine rüşvet dahi teklif ettiğini anlattı. Kabul etmemiş ve sonunda emekliye ayrılmış. Düşünebiliyor musunuz, Bakan, memuruna rüşvet teklif ediyor... Para bunların elinde, güçle aşamadıkları bütün süreçleri aşmak için kullanıyorlar. Rüşvet almasını bilen rüşvet vermesini de en iyi bilendir. Çözemedikleri bütün mekanizmaları son kertede, parayla, rüşvetle çözüyorlar. Cenneti dağıtıyor, cehennemi gösteriyor, unvan verip sonra geri alıyor... Paranın üstüne yatmışlar. Bunların gayri meşru zenginleştirdiği insanların serveti legalleşse TÜSİAD orta sınıf olur demiştim ta yıllar önce. »Sahip olunan siyasi ve ekonomik gücü yetersiz bulmanın nedeni ne olabilir?Bu psikolojik bir şey. Psikolog değilim ama evinde olduğu belirtilen paralardan sonra Başbakan’ı daha iyi yorumlamaya başladım. Anadolu’nun belli başlı kentlerindeki bütün bankaların bütün şubelerindeki paraları toplasanız, Başbakan’ın evinde bulunduğu söylenen paraların yarısı kadar etmez. Bir hırs, bir haram tutkunluğu, insanların hakkını gasp etmenin verdiği bir zevk var demek ki. Daha çok çalıp çırparak, yaşadığını hissetme duygusu... Yazık, peşinden giden insanlar neye destek veriyor; görmüyorlar mı? »Bu yaşananlar Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili beklentilerini nasıl etkiler?30 Mart’ta öngördüğü oranda bir oy alırsa Cumhurbaşkanı olma isteğinden vazgeçmez. Yani bu konudaki kesin kararını yerel seçim sonuçlarına göre verir. O kadar kendisine odaklı bir kişiliğe sahip ki Erdoğan, düşmemek, devrilmemek ayakta kalmak için gerekirse ülkeyi iç savaşa bile sürükler. Bu kadar kire batmış ve kendisine odaklanmış bir insan bu kadar güç merkezi haline dönüştükten sonra herşeyi kendisini ayakta tutacak şekilde ayarlamak ister. Hukuk düzeni tanımaz SEBAHAT KARAKOYUN / senyaprak@gmail.com / @ssenyaprakBirgün
Umut Oran: ''İktidar Yüzde 30 , CHP Yüzde 40''
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, partisinin yerel seçimlerde alacağı oy oranına ilişkin, 'Şu anda iktidar partisi yüzde 30'a doğru iniyor. CHP de yüzde 40'a doğru gidiyor' dedi. AA Oran, partisinin Başakşehir Bahçeşehir Seçim İrtibat Bürosu'nun açılışında yaptığı konuşmada, alanda bulunan kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak, kadınlarla beraber daha güzel bir Türkiye ve dünya olacağına inandığını söyledi. Bahçeşehir'de yaşayanların ilk olarak bahçeler ve yeşillik içinde, huzurlu bir yere geldiğini ancak yıllar geçtikçe burada sorunların başladığını dile getiren Oran, şu anda Bahçeşehir'de yeşil olmadığını, ulaşım, imar, güvenlik, yönetim ve trafik sorunu olduğunu ifade etti. 'Bu topraklarda her şey var, yağ, şeker, un var ama helva olmuyor. Çünkü sorun mutfakta. CHP olarak biz sosyal demokrat belediyeciliği Bahçeşehir'e, Başakşehir'e getirmeye kararlıyız' diyen Oran, çalışkan, dürüst ve halktan birisi olan Özgür Karabat'ı CHP Başakşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterdiklerini aktardı. Oran, Başakşehir için söylediklerinin Türkiye için de geçerli olduğunu kaydederek, şunları söyledi 'İstanbul'u 20 yıldır yönetiyorlar ama bu şehrin sorunlarını çözemediler. İstanbul'da imar, ulaşım sorunu var mı? Deprem riski devam ediyor mu? Güvenlik sorunu çözüldü mü? 20 yıldır ne yapıyorlar bunlar. Ankara'da yürütmenin başı var, İstanbul'da da çalıyorlar, çırpıyorlar, yönetemiyorlar. İstanbul'da da artık değişim zamanı. İstanbul'da da artık sosyal demokrat belediyecilik zamanı. CHP, bugüne kadar birçok şeyi, yeniliği Türkiye'ye getirdi. Türkiye'de insanımız, kadınımız, gençlerimiz, doğamız, bereketli toprağımız, her şeyimiz var. Ama bir türlü biz birlik, beraberlik, huzur içerisinde yaşayamıyoruz. Yani Başakşehir'de, İstanbul'da, Ankara'da olduğu gibi Türkiye'de yağ, şeker, un var ama bir türlü helva yapılamıyor. Sorun mutfakta, 12 yıldır Türkiye'yi yönetemeyen kifayetsiz, beceriksiz, muhteris, hırsız yöneticilerde. Bugüne kadar cumhuriyet tarihinde bu kadar kötü sıfatı taşımayı başarabilmiş bir başka siyasetçi gelmemiştir bu topraklarda.' 'Bakan çocuklarına değil vatan evlatlarına çalışılan bir siyasete ihtiyaç var' Oran, konuşmanın, yazmanın, yemenin, içmenin, televizyon izlemenin, maçlarda tezahürat yapmanın yasak olduğunu, Türkiye'nin 'yasaklar ülkesi' haline geldiğini savundu. Artık düğümün çözüldüğünü belirten Oran, 'Türkiye'nin her yerini karış karış geziyorum. Şu anda iktidar partisi yüzde 30'a doğru iniyor. CHP de yüzde 40'a doğru gidiyor' diye konuştu. Oran, 30 Mart'ta düğüm çözüldükten sonra iki seçim kalacağını, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde halkın kazanacağını, ülkeye temiz siyaset getireceklerini aktardı. Türkiye'nin özgürlüklerin, her rengin, kimsesizlerin ülkesi olacağını dile getiren Oran, bu konuda kararlı olduklarını, 'Türkiye'de sadece yandaşa, kendi ceplerine çalışmayan, bakan çocuklarına değil vatan evlatlarına çalışılan bir siyasete ihtiyaçları olduğunu' söyledi. Miliyet
Süleyman Demirel, Devlet Bahçeli'ye Köşk İçin İki İsim Önerdi
Abdülkadir Selvi: Bahçeli çatı aday arıyor. Bu temaslarından bir sonuç çıkaramazsa, bulduğu ilk inşaata dalıp, bana tez bir çatı ustası bulun diyecek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geliştirdiği 'çatı aday' formülünü görüşmek üzere eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile geçen hafta bir araya geldi. Demirel'in, Bahçeli'nin formülüne 'Çatı aday işi zor iş' diyerek 2 isim önerdiği konuşuluyor. Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ’ye göre, bu iki isim mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek . Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, cumhurbaşkanı adayı için çatı aday formülünü gündeme getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında yapılan görüşmenin detaylarını yazdı. Abdülkadir Selvi’nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (22 Mayıs 2014) nüshasında yayımlanan, “Çankaya kulisleri” başlıklı yazısı şöyle: Başbakan Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı meselesini sordum. 'Hayırlısı inşallah' dedi. Afyon kampında milletvekilleri sorduğunda, dört başı mamur bir Cumhurbaşkanlığı profili çizdiğini görünce, 'Hayırlısı inşallah' dedim. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de kimi Cumhurbaşkanı adayı gösterelim diye, sırayla eski Cumhurbaşkanlarından başlayarak en son Çankaya'ya çıktı. Bahçeli çatı aday arıyor. Bu temaslarından bir sonuç çıkaramazsa, bulduğu ilk inşaata dalıp, bana tez bir çatı ustası bulun diyecek. Şaka şaka... 9- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, MHP liderine, 'Çatı aday işi zor iş' dedi. Türk siyasetinin son 50 yılına damgasını vurduğu için Süleyman Demirel'in siyasi literatürümüze kazandırdığı ilginç cümleler vardır. 'Ege bir denizdir' gibi. 'Petrol vardı da ben mi içtim' gibi. Ya da, 'Milliyetçiler bana cinayet işledi dedirtemezsiniz' gibi. Ama içlerinde en meşhuru, 'Yollar yürümekle aşınmaz' sözüdür. 'Yollar yürümekle aşınmaz' dedi. Yollar aşınmadı ama o yürüyüşler sonunda Demirel çok aşındı. Birkaç kez sokağı bahane göstermek suretiyle asker yönetime el koydu. Demirel'e de şapkayı aldığı gibi kaçmak düştü. Ben yasaklı günlerinde izlemeye başladım Demirel'i. O zamanlar, 'Demirel' demek parti kapatma nedeni sayıldığı için DYP'liler, 'Bir bilen' derlerdi. Yasaklı dönemlerin 'Bir bilen'iydi Demirel. Muhalefet günlerinde, 'Baba' oldu. Mitinglerde, 'Kurtar bizi Baba' diye bağıranları şapkasıyla selamlar, 'Düşün peşime' derdi. Düştük peşine. Baba önce Başbakan oldu. Sonra Erdal İnönü'nün desteğiyle Cumhurbaşkanı. Yasaklı günlerin, 'Bir bilen'i, Çankaya'ya çıkınca, 'Bir bölen' oldu. İlk iş olarak kendi partisi DYP'yi böldü. 28 Şubat'ın payandası olan DTP'yi kurdurdu. Hani canım şu Hüsamettin Cindoruk başkanlığındaki, 28 Şubat'ın şemsiye partisi. Yıllarca Menderes'in avukatı yalanıyla mazlum Başbakan'ın siyasi rantını yiyen Hüsamettin Cindoruk, 28 Şubat'ın silahşoru, 6 kez askerin götürdüğü 7 kez milletin getirdiği Demirel ise 28 Şubat'ın mimarı olmuştu. Çankaya'ya sivil çıktı, asker indi Demirel. Zaten o gün bugün de iflah olmadı. Aradığı itibarı bulmadı. 'Başörtülüler Suudi Arabistan'a gitsin' diyen Demirel'i millet, bir daha affetmedi. Devlet Bahçeli'nin ziyaretinde Demirel'in iki isim önerdiği kulislere yansıdı. Demirel'in çatı aday olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i önerdiği söylendi. Cumhurbaşkanı Gül'ü ve Meclis Başkanı Çiçek'i tanıyan ve bu konudaki duruşlarını bilen birisi olarak ihtimal vermedim. 'Bir bölen'in AK Parti içine atmak istediği fitne olarak gördüm. MHP kulislerine kulak kabarttım. Bahçeli önümüzdeki hafta bir ismi açıklamayı planlıyor. Bundan sonraki ziyaretler MHP'nin Cumhurbaşkanı adayına destek ziyareti olacak. MHP'de ön plana çıkan iki eğilim var. 1-CHP ile ortak aday çıkarma teklifine sıcak bakmıyorlar. 2-CHP aday çıkarsın, MHP desteklesin formülüne soğuk bakıyorlar. CHP'nin çıkaracağı adayın seçilmesinin mümkün olmadığını belirterek, 'Eğer çatı adayı seçilecekse CHP bizim adayımızı desteklesin' görüşünü savunuyorlar. CHP'deki isim arayışı ise sürüyor. Milletvekilleri arasında yapılan ankette Yılmaz Büyükerşen birinci sırada çıktı. Hikmet Çetin ve Mansur Yavaş ismi onu takip etti. Hatta ve hatta CHP'nin çocuğu olan 27 Mayıs darbesinin astığı Adnan Menderes'in ismini taşıyan torunu dahi çıktı da bir tek isim çıkmadı. O da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Düşünün ki bir parti Cumhurbaşkanlığı için layık gördüğü isimler arasında kendi liderini saymıyor. CHP açısından durum vahim. Çünkü CHP Genel Başkanı da henüz kimi aday göstereceğini bilmiyor. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayını bile CHP Genel Başkanı'na bırakmayan İstanbul sermayesi bir ismi seçecek Kılıçdaroğlu'na da bunu ilan etmek düşecek. Muhalefet bir çatı aday peşinde. Baştan söyleyeyim. Bu çatı 28 Şubat çatısı olacak. Seçim yarışı da 28 Şubat çatısını inşa etmek isteyenlerle 28 Şubat zihniyetini tasfiye etmek isteyenler arasında geçecek. Türkiye bu seçimlerde eski Türkiye'yi inşa etmek isteyenler ile yeni Türkiye'yi ihya etmek isteyenlerden birini seçecek. Ben milletin sağduyusuna hep güvendim, güvenmeye devam ediyorum. Yeter ki milletin eli sandığa değsin... T24
'9 Sefer Şampiyon Olmuş Siyasi Hareket Bir Dönüm Noktasındadır'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur' dedi.Çelik, düzenlediği basın toplantısında, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'ne ilişkin hazırlıkları anlatarak, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. AK Parti'nin olağanüstü kongrelere alışkın olmadığını, ilk defa olağanüstü bir kongre yapacaklarını ifade eden Çelik, partinin bugüne kadar gerçekleştirdiği 4 olağan kongrenin diğer siyasi partilere örnek olabilecek kongreler olduğunu söyledi. Kongrelerin siyasi partiler için bir hesaplaşma, hesapları gözden geçirme faaliyetleri olduğunu, AK Parti'nin de her büyük kongresinde delegelerine, seçmenlerine ve halka hesap vererek bugüne kadar geldiğini ifade eden Çelik, yarınki olağanüstü büyük kongrede de AK Parti'nin kuruluşundan bu yana neler yapıldığını, nelerin başarıldığını ve bundan sonra da nelerin yapılacağının halkla paylaşılacağını aktardı. Hüseyin Çelik, AK Parti'nin dünyadaki en büyük sivil siyasal organizasyonlardan biri olduğunu belirterek, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur. 9 sefer sandıktan şampiyon olmuş bir siyasi hareketten söz ediyoruz. Böyle bir siyasi hareket bugün bir dönüm noktasındadır. Her son aynı zamanda yeni bir başlangıçtır' diye konuştu. AK Parti'nin, Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletin oylarıyla 12. Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasından dolayı zaruri olarak olağanüstü kongreye gittiğine değinen Çelik, genel başkanlığa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun aday olduğunu anımsatarak, kongrenin sonuçlarının merak edilmediğini söyledi. Çelik, kongreye 3 bin kişinin davetli olarak katılacağını, 81 ilden bin 20 otobüsle 40 bin kişinin Ankara'ya geleceğini, siyasi parti, tüccar, sanayici, esnaf, işçi, memur ve işverenlerin sivil toplum kuruluşları ile sendika temsilcilerinin de kongreye davetli olarak katılacaklarını anlattı. Kongre olağanüstü olduğu için sınırlı sayıda yabancı konuk davet ettiklerini, kendiliğinden katılma arzusunda olan yabancı konuklar da olacağını ifade eden Çelik, 'Yurt dışından gelen, özellikle kalburüstü insan sayısı olarak zikredeyim, 70'in üzerinde bir katılım var'' ifadesini kullandı. Hüseyin Çelik, kongreyi 100'ü yabanc, teknik ekipler de dahil 900'ün üzerinde basın mensubunun takip edeceğini dile getirerek, AK Parti'nin her organizasyonuna olduğu gibi olağanüstü büyük kongresine de basının ilgisinin üst düzeyde bulunduğunu vurguladı. AK Parti'nin olağan kongresinin de herhangi bir değişiklik olmaması halinde 2015 yılının sonbahar aylarında gerçekleştirileceğini anımsatan Çelik, bu kongrenin de diğer siyasi partilere örnek olacak ve AK Partiye yakışır şekilde gerçekleştileceğini söyledi. AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin organizasyonunda 2 bin 500 kişinin görev aldığını, medyanın ve davetlilerin her türlü ihtiyacının karşılanması için büyük çaba harcadıklarını ifade eden Çelik, salona sığmayan partililer için de 2 bin 500 metrekarelik birkaç çadır kurulduğunu, buralarda da vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanacağını aktardı. Özürlüler için özel hazırlıklar Özürlüler için özel hazırlıklar yapıldığını, braille alfabesiyle hazırlanmış yaka kartları ile işaret levhaları kullanıldığını, engellilerle ilgili bilimsel çalışma yapan kişilerin de kongreye davet edildiğini anlatan Çelik, özürlülerin haklarının yer alacağı kitapçıkların da yine braille alfabesiyle hazırlanarak, salonda dağıtılacağını belirtti. Salona girişlerin sabah 07.30'da başlayacağını, AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile eşi Sare Davutoğlu'nun salona 09.40'da girerek, katılımcıları selamlamalarının planlandığını ifade eden Çelik, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın ise saat 09.45'te salona girmesi ve hazırlanan platform üzerinde tur atarak, partilileri selamlamalarının öngörüldüğünü söyledi. Erdoğan'ın, salona girmeden önce dışarıda bekleyen kalabalığa hitap etmesini beklediklerini, buradaki konuşmanın da dev ekranlarla salona aktarılacağını dile getiren Çelik, saat 10.00 itibarıyla kongrenin resmi olarak başlamasını öngördüklerini, sırasıyla AK Parti iktidarlarının icraatları ile Erdoğan'ın siyasi geçmişinin konu edildiği iki ayrı filmin izlettirilmesinin ardından Erdoğan'ın salona hitap edeceğini ifade etti. Erdoğan'ın konuşmasının ardından, 'Bizim Hikayemiz' adını taşıyan AK Parti'nin siyasi hareketine ilişkin başka bir film gösteriminin olacağına değinen Çelik, Davutoğlu ile ilgili bir tanıtım filminin de izlettirileceğini söyledi. Yabancı konuklar için resepsiyon Kongre devam ederken 15.00-16.00 saatlerinde salonunun üst katında yabancı misafirlere bir resepsiyon verileceğini ve daha sonra seçime geçileceğini belirten Çelik, resmi sonuçların açıklanmasıyla olağanüstü büyük kongreyi tamamlayacaklarını kaydetti. Çelik, görsel olarak hazırlanan filmlerin yanı sıra AK Parti'nin seçim şarkılarının da seslendirileceği kongrenin AK Parti ve Türkiye için hayırlı olmasını diledi. Bu arada, kongrenin yapılacağı Ankara Arena Spor Salonu, AK Parti'nin illerde düzenlediği mitinglerde de kullandığı 'Türkiye’nin partisi, Türkiye’nin lideri', 'Şimdi Türkiye zamanı', 'Millet eğilmez, Türkiye yenilmez', 'Bir olduk, birlik olduk birlikte Türkiye olduk', 'Yeni hedefler, yeni Türkiye', 'Hayallerimiz var, sevdamız var', 'Herşey Türkiye için, bu ışık sönmeyecek' ve 'Durmak yok, yola devam' afişleriye süslendi. 'Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten' Çelik, AK Parti 1. Olağanüstü Kongresi'nin yapılacağı Ankara Arena'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik, bir gazetecinin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, dün Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamasındaki bazı sözlerinin, kabine üyelerinin istifasını sunduğu yönünde değerlendirildiğini hatırlatması üzerine, toplantıdan sonra Arınç ile görüştüğünü söyledi. Arınç'ın, 'Bunun bütün Bakanlar Kurulu üyelerini kapsayan bir şey olmadığını ifade ettiğini' belirten Çelik, şöyle devam etti: 'Bir hükümetin başbakanı değiştiği zaman o hükümetin bütün üyeleri otomatik olarak zaten düşecektir. Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten. Yani Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28'inde ant içip Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mazbatasını alıp, ant içip Cumhurbaşkanlığı görevine fiili olarak başladıktan sonra zaten 61. hükümet fiilen sona ermiş demektir. Şu anda herkes görevinin başındadır zaten.' Yeni hükümet kuruluncaya kadar 61. hükümetin üyelerinin görevlerinin başında olacağını anlatan Çelik, 'Şunun altını çizmek istiyorum, yani zaten başbakan değiştiği için bütün Bakanlar Kurulu üyelerinin üyelikleri düşmüş durumdadır. Bu, sadece onlar için geçerli değil. MYK üyeleri için de bu geçerlidir, AK Parti MYK'sı da genel başkanın değiştiği gün MYK üyelerinin üyelikleri otomatikman düşer ve sayın yeni genel başkan ama MKYK üyeleri arasından olmak kaydıyla istediğini bu görevlere getirebilir, eski arkadaşlarla yola devam etmek isteyebilir, yeni arkadaşlar tayin edebilir' diye konuştu. 'Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir' Arınç'ın, Bakanlar Kurulu'nda '5,5 yıldan beri başbakan yardımcılığı yaptığını, yeni başbakanın rahat olması, kendi kabinesini rahat olarak kurması için bu görevinden feragat ettiğini' söylediğini ifade eden Çelik, şunları söyledi: 'Ama daha sonra Sayın Başbakan, Sayın Arınç'a 'sizi de bu kabinede görmek istiyorum' dediği zaman Sayın Arınç'ın tavrı ne olacaktır, veyahut da böyle bir teklif kendisine gidecek mi, gitmeyecek mi onu bilmiyorum. Ama bu Sayın Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir. Aslında burada Sayın Arınç, bana kalırsa dediğim gibi tecrübesinin, birikiminin bir sonucu olarak bir tavır sergilemiştir fakat daha sonra Bakanlar Kurulu nasıl şekillenecektir hep birlikte bunu göreceğiz.' 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır' Çelik, Ahmet Davutoğlu'na özel yeni bir şarkı hazırlanıp hazırlanmadığı yönündeki bir başka soru üzerine ise şöyle konuştu: 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır. Seçilmeden, bu bir çeşit tanıtım filmidir, aslında Sayın Davutoğlu'nun çok tanıtıma da ihtiyacı yoktur, bütün kamuoyunun, iç ve dış kamuoyunun tanıdığı bir insandır. Ama işin dediğim gibi tabiatı gereği genel başkan adayımızla ilgili olarak burada bir tanıtıcı filmin olması siyasi, akademik kariyerinin, siyasi ve bireysel geçmişinin kongre delegeleriyle paylaşılması son derece nezaket gereği olan bir şeydir bu yapılacaktır.' Kongreyi yabancı konuk olarak kimlerin katılacağına ilişkin soruya karşılık Çelik, 'Olağanüstü bir büyük kongre olduğu için devlet başkanları, hükümet başkanları, bakanlar veyahut da dünyadaki ünlüler nezdinde zaten ciddi bir davet etme teşebbüsümüz olmadı. Çok sınırlı sayıda, siyasi partiler nezdinde davetler yapılmıştır. 70-80'in üzerinde hatta belki 100'e yaklaşacak olan bir yabancı konuk vardır. Salonda isimleri anons edilecek, çünkü bir kısmı teyit edildi, bir kısmı edilecek. Dolayısıyla o detaya müsaade ederseniz burada girmesem daha doğru olur' ifadesini kullandı. Yabancı konuklar konuşma yapmayacak Çelik, kongrede, yabancı konuklardan konuşma yapacak olup olmayacağına ilişkin soruya da 'Yabancı katılımcı dostlarımızdan da biz tabi affımızı dileyeceğiz. Çünkü bu durumda çok fazla uzuyor ve yaz ayları, malum ağustos ayındayız, salon ne kadar soğutulursa soğutulsun, klimalar ne kadar mükemmel çalışırsa çalışsın en azından bu salonun içinde 15 bin insanın nefes alıp vermesi söz konusudur, bunun üstesinden gelebilecek klima henüz icat edilmedi. Dolayısıyla çok uzamaması, bunaltıcı olmaması için yabancı konuklara söz verilmeyecektir' yanıtını verdi. 'Kabine totolarını falan takip ederim ama inanmam' Çelik, kabine değişikliğinin kapsamlı olup olmayacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: 'Ben, bu kabine değişikliklerinde tabii medyanın bu kabine totolarını falan ben hep takip ederim ama onların çoğuna da inanmam. Şimdi zaten siz 25-30 kişiden söz ediyorsunuz, hepsini atsanız yüzde 30, yüzde 40'ı tutar. Elbette sizin yazdıklarınızın içinde tutanlar olacaktır, tutmayanlar olacaktır. Onun için bence çok meraklanmayın. Bir de zaman zaman CHP'li arkadaşlara takılırım kuliste, 'yav siz niye çok merak ediyorsunuz? Bunların hiçbirisi CHP'li olmayacak.' Neticede, AK Parti'den a gider, b gelir dolayısıyla ben bakan toto veya genel merkezde şu gidecek, bu kalacak gibi yapılan tahminlere saygı duyuyorum. Meydanın işi bu. Yani sonuçta siz kendinizce sondaj yapıyorsunuz. Petrol çıkar mı çıkar ama çıkmayabilir her sondajdan petrol çıkmıyor.” Kongre salonunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkan Adayı Ahmet Davutoğlu’nun oturacağı bölümle ilgili soru üzerine Çelik, “Şimdi doğrusunu isterseniz nokta olarak yerlerini gösteremeyeceğim, genel başkan, başbakan hali hazırda Sayın Başbakan olduğuna göre onun oturması gereken yer var, bellidir o zaten. Sayın Davutoğlu da kendisine tahsis edilmiş bir yere oturacaktır. Yarın oturduğu yeri hep birlikte göreceğiz. Yan yana büyük ihtimalle oturmayabilirler. Yan yana otursalar ne değişir” değerlendirmesinde bulundu. Muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının Resmi Gazete’de yayınlanmamasına ilişkin eleştirilerine de değinen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Başbakan yemin etmek üzere, hala bizim muhalefet ‘başbakan, efendim niye Resmi Gazete’de seçim sonuçlarını yayımlatmadı, şu anda başbakanlık yapamaz. Kararname imzalayamaz’, ‘şu anda fiilen cumhurbaşkanıdır’ diyenler var. Şunu çok yadırgadığımı ifade etmek istiyorum, Sayın Başbakanın adaylığı söz konusu olduğu zaman, ‘kesinlikle cumhurbaşkanı olmamalıdır, Recep Tayyip Erdoğan, asla cumhurbaşkanı olamaz.’ Sayın Bahçeli’nin sözlerini hatırlıyor sunuz değil mi? ‘Kesinlikle cumhurbaşkanı olamaz’ dedi. Şimdi de ‘sen cumhurbaşkanısın, bir an önce cumhurbaşkanlığı yap’ diyorlar. Bunun hangisi tutarlı?” Çelik, bazı medya mensuplarının da eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, görev süresi dolmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde 4 ay fazla kalmasını eleştirmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Bazı medya mensuplarına da buradan bu eleştiriyi yöneltiyorum, 2007’de Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü 4 ay fazladan işgal etti. Bakın, 'işgal' kelimesini kullanıyorum. Ona hakkı yoktu. Sayın Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi bittiği zaman cumhurbaşkanı seçilmediği için Meclis Başkanı, dönemin Meclis Başkanı ki o zaman Sayın Bülent Arınç’tı, otomatikman orada cumhurbaşkanı adayı olarak oturması gerekiyordu. 80 darbesine doğru giden Türkiye’de hatırlayın cumhurbaşkanı seçilemediği için kimdi cumhurbaşkanı vekili? Dönemin malum meşhur Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’di. O zaman Senato Başkanı olduğu için. İhsan Sabri Çağlayangil vekalet etti ama bir türlü cumhurbaşkanı seçilemedi. Sayın Başbakan’ın 15’inden sonra 13 gününün hesabını yapanlar Ahmet Necdet Sezer’in 4 ay boyunca Çankaya Köşkü’nü işgal etmesine hiçbir şey demediler. Son derece nezaketsiz bir şekilde de çekip gitmesine bir şey demediler. Yani Sayın Gül'e devir teslim yapmamasına da bir şey demediler. Bu açıdan hepimizin oturup kendimizi yoklamamız lazım. Biz gerçekten objektif miyiz? Gerçekten biz hukuk ne diyorsa onu mu söylüyoruz?” CHP'nin başvurusunun ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kararını verdiğini ve son noktayı koyduğunu dile getiren Çelik, “Her konuda ‘yargı yargı’ diyenler, baktım, bu konuda yargı fiilen demiyor. Çünkü onların kendi sabit yargıları vardı. Onun için yargıdan söz etmiyorlar. Ama işin sonuna gelindi. Şimdi şurada bugün ayın 26’sı, Sayın Başbakan ayın 28’inde mazbatasını alıp, yemin edip cumhurbaşkanı olacak. Ben Sayın cumhurbaşkanımıza, Sayın yeni seçilecek olan Genel Başkanımız ve Başbakanımıza da bugüne kadar olduğu gibi başarılarla dolu bir hayat diliyorum. İnşallah Türkiye’ye ekipleriyle birlikte hizmet etme, daha fazla hizmet etme imkanının bulurlar” dedi. “Sayın Başbakan sabah ayrı akşam ayrı karar vermez” Çelik, “Adli yıl açılış törenine, Sayın Erdoğan, gitmeyeceğini söylemişti. Kararında bir değişiklik olacak mı” sorusunu, “Sayın Başbakan sabah ayrı, akşam ayrı karar vermez. Bugüne kadar hep görmüşsünüz. Sayın Başbakan gideceğim derse gider, gitmeyeceğim derse de gitmez. Sayın Başbakan ne dedi, 'gitmeyeceğim.' Demek ki gitmeyecek. Bir değişiklik yok'' diye yanıtladı. Bur başka soru üzerine de Hüseyin Çelik, şunları kaydetti: “Ben, tabii bir CHP tahliline gidersem bu basın toplantısı çok uzar. CHP’nin ne halde olduğunu siz biliyorsunuz. CHP, bu tür tartışmalarla acaba bu içerideki tartışmaları dışarıya pas edebilir miyim derdindedir. Sayın Kılıçdaroğlu aslında kendi derdine yanıyor, şu anda. Kendi içlerinde neler yaşardıklarını biliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin kadrolu anamuhalefet partisidir. Bu kadro sabittir. Hiç değişmiyor bildiginiz gibi. Böyle oldukları için bu zihniyeti taşıdıkları için de o asgari devlet terbiyesinin gerektirdiği kurallara, kaidelere uymadıkları için her seferinde nelerle karşılaştıklarını görüyorsunuz. Şimdi siz cumhurbaşkanını sevmeyebilirsiniz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sevmeyebilir ama halkın yüzde 52’sinin oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanı olduğu için halka olan saygısından dolayı eğer halka güveniyorsanız, eğer halka zerre kadar saygınız varsa onun seçtiği o makamda olan insana saygı duyacaksınız. Ben sevin demiyorum. Kuralla, kaideyle sevgi olmaz. Talimatla, kanunla sevgi olmaz. Ama sevmediğiniz insana devlet yönetiminin, siyasetin, adabı muaşeretin gerektirdiği saygıyı gösterebilirsiniz. Biz Sayın Kılıçdaroğlu’ndan, MHP’den de diğer partilerden de bu nezaketi bekliyoruz.” Muhabir: Kadir Karakuş, Kurbani Geyik, Enes Kaplan