onedio

Elazığ Haberleri

Elazığ, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer almaktadır. Toplam nüfusu 421.726'dır. Belediye Başkanı ise Şahin Şerifoğulları'dır.

Elazığ

Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat kısmında yer almaktadır. İlin doğusunda Bingöl, kuzeyinde Tunceli, güneyinde ise Diyarbakır illeri vardır. Toplam 11 ilçesi ve 537 köyü vardır. Karasal iklimin etkisi görülen Elazığ'da barajların da etkisi ile birlikte ılıman bir iklime geçiş yapılmıştır. Halk geçimini tarım, sanayi ve ticaretle sağlamaktadır. Bunun yanında madencilikte oldukça gelişmiştir. Elâzığ'ının toprakları maden bakımından oldukça zengindir. Şehir kültürel olarak da zengindir. UNESCO tarafından Kürsübaşı etkinlikleri miras listesine girmiştir.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Sinop'ta İşsiz Öğretmen Canına Kıydı
Sinop’ta işsiz öğretmen 35 yaşındaki Gamze Filiz Arslan, dün evde bulunan av tüfeğiyle yaşamına son verdi. Bir süre İstanbul’da özel bir dershanede kimya öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra işsiz kalarak memleketi Sinop’a gelen Gamze Filiz Arslan, evde bulunan av tüfeğini çenesinin altına dayayıp ateş ederek canına kıydı. Silah sesi üzerine odaya giren aile fertleri Arslan’ın kanlar içerisinde yerde görünce durumu hemen sağlık ekiplerine bildirdi. Eve gelen ekipler, Arslan’ın öldüğü belirledi. İntiharla ilgili soruşturma devam ederken, genç öğretmenin cansız bedeni, otopsi için Sinop Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. DHA
Tunceli'de Bir Polis Şehit Oldu...
Tunceli'de dün geceki eylemler sırasında zırhlı araç içerisinde fenalaşarak hastaneye kaldırılan polis Ahmet Küçüktağ şehit oldu. Polisin gazdan fenalaştığı iddia edildi ancak Tunceli Emniyet Müdürü bölgede gaz kullanılmadığını açıkladı. Tunceli'de de dün gece çıkan olaylarda biber gazından etkilenen bir polis kurtarılamayarak şehit oldu. Tunceli Devlet Hastanesi Başhekimi Erdem Kaya, gazdan etkilendiği belirtilerek hastaneye kaldırıldığı öne sürülen polis Ahmet Küçükdağ'ın şehit olduğunu açıkladı. Olayın ardından Twitter hesabından açıklama yapan Tunceli Emniyet Müdürü Hayati Yılmaz ise, 'Bir evladımızı, polis memuru Ahmet Küçüktağ'ı görevli olduğu ekip otosu içinde aniden fenalaşması sonucu kaybettik. Başımız sağolsun. Kamuoyunda gazdan etkilenerek rahatsızlandığı şeklinde yanlış bilgiler dolaşmaktadır. Kurumum tarafından bu yönlü bir bilgi edinilmiş değildir. Birlikte görev yapan ekip arkadaşları gece boyunca gazlı ortama girmedikleri ve gaz maskesi takmaya hiç ihtiyaç duymadıklarını söylemiştir' dedi. VALİ: TAHKİKATTA ORTAYA ÇIKACAK Tunceli Valisi Hakan Yusuf Güner de, polis memuru Ahmet Küçüktağ'ın şehit olmasının ardından hastanede yaptığı açıklamadan sonra makamında da basın toplantısı düzenledi. Vali Güner, polis memurunun gazdan etkilenip kalp krizi geçirdiği yönündeki haberlerin doğruyu yansıtmadığını, kesin sonucun adli tahkikat sonucu ortaya çıkacağını söyledi. Güner, şunları söyledi: 'Büyük bir olay; kamu malına, esnafa zarar verme söz konusu. Yani hem vatandaşa hem kamuya zarar söz konusu. Bu kapsamda olayların tüm boyutu, gösterici ve görevliler boyutu ile gerekli adli işlem adli makamlarca başlatılmıştır. Cumhuriyet başsavcılığımız konuyla ilgili çalışmalarını yürütmektedir. Gelişmelerle ilgili ayrıca gerekli bilgiler ve açıklamalar yapılacaktır. Şehit polis memuru arkadaşımızla ilgi olarak o an şehit olan arkadaşımızın yanında bulunan mesai arkadaşları, amirleri bize arkadaşımızın olay anında yoğun bir taş yağmuru altında oldukları ve gazlı bir ortamda olmadıkları ve gaz maskesi takmaya gerek duyulacak bir durumun bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumu kamuoyunun dikkatine sunuyorum. Olaylar sırasında şiddet başladığı sırada topluluğa müdahale etmek için yanlarında bulunan gaz maskesini takmaya gerek duymamışlardır. Tam tersine yanında bulunan arkadaşları, gazdan ziyade adeta araçlarına bir taş yağmuru şeklinde yoğun bir taş yağmuruna tutulduklarını bundan dolayı da ciddi bir stres yaşadıklarını hem amirlerine hem de yanlarında bulunan arkadaşlarıyla paylaşmışlardır. Emniyet müdürlüğümüzün konuyla ilgili tespitleri devam etmektedir. Ayrıca aracın etrafındaki taşları da sağduyulu Tunceli halkının sivil toplum örgütlerinin siyasi parti yetkililerinin dikkatine sunuyorum.' Halka hizmet için çalıştıklarını söyleyen Vali Güner, şöyle devam etti: 'Hürmet için buradayız. Hiç kimse bizim bu halka olan hizmet aşkımızı provoke ederek zafiyete uğratamaz. Biz şehidimize de, halkımıza da sahip çıkacağız. Huzuru sağlamak bizim görevimiz. Yanlış yorumlara da asla müsaade etmeyeceğiz. Şunu özellikle tekrar belirtmek istiyorum. Olay anında şehit polisimizin yanında bulunan mesai arkadaşlarının bize verdiği bilgi, gazla ilgili bir tespit bulunmamaktadır. Lütfen olayın ne çerçevede olduğu olay sırasında söz konusu aracın ne biçimde yoğun bir taş yağmuruna tutulduğu tespitini bir vaka olarak önümüze koyalım. Ben bu açıklamayı yanlış anlaşılmalara yol açılmaması için ve kamuoyuna yansıtılan farklı bilgilere itibar edilmemesi için yapıyorum.'  DHA
Devlet Tiyatrosunda Oyunlar Ücretsiz
Seyirciler, Devlet Tiyatroları’nın 12 bölgesindeki 23 sahnesinde ve Kayseri, Tunceli, Hakkari ve Foça-Cezaevi turne sahnelerindeki oyunları ücretsiz izleyebilecek. Sanatseverler biletlerini 13 gün öncesinden başlayarak Devlet Tiyatroları’nın gişelerinden ya da ilgili müdürlüklerden temin edebilecekler. Ücretsiz izlenebilecek oyunlar ve sahneleri şöyle Ankara Devlet Tiyatrosu Turan Oflazoğlu’nun yazdığı, Murat Atak’ın rejisörlüğünü yaptığı “Kösem Sultan Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde; Refik Erduran’ın yazdığı, Ali Hürol’un rejisörlüğünü yaptığı “Ramiz ile Jülide” Şinasi Sahnesi’nde; Necip Fazıl Kısakürek’in yazdığı, Özer Tunca’nın yönetmenliğini yaptığı “Para” Küçük Tiyatro’da; Recep Bilginer’in yazdığı ve Zafer Kayaokay’ın yönettiği “Sarı Naciye” Akün Sahnesi’nde; George Orwell’in yazdığı, Peter Hall’un uyarladığı, Özge Kayakutlu’nun dilimize çevirdiği ve Barış Erdenk’in yönettiği “Hayvan Çiftliği” İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nde; Gülşen Karakadıoğlu’nun yazdığı, Vacide Öksüzcü’nün yönettiği “Nehir” Oda Tiyatrosu’nde; Ergün Uçucu’nun yazıp yönettiği “En Son O Gitti (Kiraz ile Mestan)” Altındağ Tiyatro Sahnesi’nde; Yaşar Kemal’in yazdığı, Gürol Tonbul’un yönetmenliğini yaptığı “Teneke” Kayseri’de; İstanbul Devlet Tiyatrosu Duşan Kovaçeviç’in yazdığı, Başar Sabuncu ve Bilge Emin’in dilimize çevirdiği, Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Profesyonel” Cevahir Salon 2’de; Nikolay Vasiliyevic Gogol’un yazdığı, Coşkun Tunçtan’ın dilimize çevirdiği, Sylvie Luneau ve Roger Coggio’nun oyunlaştırdığı ve Cem Emüler’in yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu yapmı “Bir Delinin Hatıra Defteri” Üsküdar Stüdyo Sahne’de; Patrick Suskind’in yazdığı, Hale Kuntay’ın dilimize çevirdiği ve Metin Belgin’in yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu yapmı“Kontrabas” Küçük Sahne’de; Muzaffer İzgü’nün yazdığı, Mutlu Güney’in yönettiği “Lütfen Kızımla Evlenir Misiniz?” Küçükçekmece Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde; Sait Faik Abasıyanık’ın yazdığı ve Gürol Tonbul’un oyunlaştırıp yönettiği İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı “Masallar, İnsanlar, Birde Türküler” Foça-Cezaevi’nde; İzmir Devlet Tiyatrosu Anton Çehov’un yazdığı, Ataol Behramoğlu’nun dilimize çevirdiği ve Vladlen Alexandrov’un rejisörlüğünü yaptığı “Vişne Bahçesi” Konak Sahnesi’nde; Ali Berktay’ın yazdığı, Ayşe Emel Mesci’nin rejisörlüğünü yaptığı “Son Çığlık” Kahramanmaraş Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde; Bursa Devlet Tiyatrosu George Bernard Shaw’ın yazdığı, Sevgi Sanlı’nın çevirdiği ve Sibel Özer Chulliat’ın yönettiği “Pgygmalion-Bir Kadın Yarattım” Ahmet Vefik Paşa Sahnesi’nde; Şahin Örgel’in yazdığı, Ali Volkan Çetinkaya’nın yönettiği “Aşk Bir Şey Değildir” Oda Tiyatrosu’nda; Adana Devlet Tiyatrosu Feyzullah Arslan ve Nermin Ertürkmen’nin yazdığı ve Gökhan Doğan’ın yönettiği “Yarınlara Geç Kalmadan” Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi’nde; Trabzon Devlet Tiyatrosu Simon Williams’ın yazdığı, Şükran Yücel’in dilimize çevirdiği ve Tayfun Eraslan’ın yönettiği “Ölüm Öpücüğü” Atapark Haluk Ongan Sahnesi’nde; Diyarbakır Devlet Tiyatrosu Oktay Arayıcı’nın yazdığı, Metin Arslan’ın oyunlaştırdığı ve yönettiği “Rumuz Goncagül” Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi Orhan Asena Sahnesi’nde; Antalya Devlet Tiyatrosu Carlo Goldoni’nin yazdığı, Haldun Marlalı - Cem Marlalı’nın dilimize çevirdiği ve Ahmet Açıkgöz’ün yönettiği “Yalancı” Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Sahne’de; Erzurum Devlet Tiyatrosu Cengiz Toraman’ın yazdığı ve Levent Aras’ın yönettiği “Anlatılan Senin Hikayendir” Erzurum Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde; Jean BaptistePoquelin Moliere’in yazdığı, Ahmet Vefik Paşa’nın oyunlaştırdığı, Ömer Naci Topçu’nun yönettiği“Meraki” Tunceli’de; Konya Devlet Tiyatrosu Slawomir Mrozek’in yazdığı, Zihni Küçümen’in dilimize çevirdiği ve Mustafa Uzman’ın yönettiği“Sığıntılar” Konya Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde; John Buchan’ın yazdığı, Patrick Barlow’un uyarladığı, Mehmet Ergen’in dilimize çevirdiği ve Nafiz Sami Gürcüali’nin yönettiği “39 Basamak” Elazığ Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde; Sivas Devlet Tiyatrosu Federico Garcla Lorca’nın yazdığı, Turan Oflazoğlu’nun çevirdiği ve Barış Erdenk’in yönettiği “Kanlı Düğün” Atatürk Kültür Merkezi Sahnesi’nde; Van Devlet Tiyatrosu Anton Çehov’un yazdığı, Yılmaz Gruda’nın dilimize çevirdiği ve Metin Oyman’ın yönettiği “Ayı/Teklif”Hakkari’de sanatseverlerle buluşacak. İHA---
2009 Yerel Seçimlerinde Sandıktan Ne Çıkmıştı?
Türkiye, 2014 seçiminden çıkacak sonuçları bekliyor. Peki sandıktan 2009'da ne çıkmıştı?Yerel seçimde oy verme işlemi sona ererken, Türkiye sandıktan çıkacak sonuçları bekliyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde büyük bir çekişmeye sahne olması beklenen oy sayma işlemleri sürüyor. Peki 2009’da sandığa giden 40 milyon seçmenin tercihi ne olmuştu? İşte rakamlarla 2009 yerel seçimlerinin sonuçları: 2009’da 48 milyon 49 bin 446 48 milyon 49 bin 446 seçmenden, 40 milyon 932 bin 260’ı sandığa gitti. Katılım oranının yüzde 85,19 olduğu 2009 yerel seçimlerinde, geçerli oy sayısı milyon 988 bin 763 oldu. Toplam 15 milyon 458 bin 985 oy alan AKP, oyların yüzde 38,8’ini toplarken, yüzde 23,1 ile 9 milyon 218 bin 445 oy alan CHP yüzde 23,1 ile ikinci parti olmuştu. 6 milyon 403 bin 831 oy alan MHP yüzde 16,1 ile üçüncü, 2 milyon 271bin 566 oy alan DTP oyların yüzde 5,7’sini almıştı. 2009 seçimlerinde il il alınan sonuçlar şöyle: Adana MHP 29,7 AKP 29.5 CHP 26,2 DTP 9 Adıyaman AKP 49,3 SP 24,1 CHP 13,4 MHP 6,4 Afyon AKP 48,2 MHP 31,6 SP 11,6 CHP 4,7 Ağrı AKP 39,6 DTP 32,4 SP 21,2 MHP 1,6 Aksaray AKP 58,2 MHP 31,5 CHP 5,6 SP 3,4 Amasya AKP 40,1 MHP 27 CHP 24,9 DP 4,9 Ankara AKP 38,5 CHP 31,5 MHP 26,9 SP 1,1 Antalya CHP 40,8 AKP 35 MHP 17,5 DTP 3,4 Ardahan AKP 36,9 DSP 17,5 CHP 15,9 DTP 13 Artvin CHP 43,7 AKP 41,3 DSP 4,5 DP 4,2 Aydın CHP 26 MHP 25,4 AKP 25 DP 17,5 Balıkesir MHP 41,1 AKP 36,4 CHP 14 DP 3,1 Bartın MHP 39,9 AKP 27,9 CHP 23,3 DSP 4 Batman DTP 59,7 AKP 36,7 SP 1,6 BBP 0,7 Bayburt AKP 34,9 MHP 29,9 SP 23,9 BBP 4 Bilecik AKP 38,2 CHP 37,8 MHP 12,7 DP 5 Bingöl AKP 42,8 DTP 33,8 SP 17,2 MHP 1,4 Bitlis AKP 43,1 DTP 34,4 SP 16,1 CHP 1,6 Bolu AKP 43,4 CHP 40,6 MHP 9,2 SP 4,2 Burdur AKP 40 CHP 38,5 MHP 17,8 SP 1,7 Bursa AKP 47,3 CHP 27 MHP 12,5 DP 6,1 Çanakkale CHP 39,4 AKP 32,9 MHP 23 DSP 2,5 Çankırı AKP 46,9 MHP 44,6 CHP 2,3 SP 2,1 Çorum AKP 45,7 CHP 34,8 MHP 11,4 SP 6,5 Denizli AKP 40 CHP 30,1 MHP 21,9 DP 2,6 Diyarbakır DTP 65,6 AKP 31,3 SP 0,6 CHP 0,5 Düzce AKP 42,5 MHP 37 SP 10,4 CHP 6,5 Edirne CHP 57,1 AKP 31,7 MHP 3,8 DSP 2,5 Elazığ AKP 47,8 MHP 23,3 SP 15,4 CHP 7,7 Erzincan AKP 51,3 MHP 33,9 CHP 9,8 SP 2 Erzurum AKP 56,8 MHP 33,9 SP 5,8 DTP 1,2 Eskişehir DSP 51,5 AKP 37,1 MHP 5,7 CHP 2,7 Gaziantep AKP 52,5 CHP 30 MHP 5,8 DTP 5,5 Giresun CHP 46,5 AKP 35,7 MHP 11,8 SP 3 Gümüşhane MHP 41,8 AKP 41,6 CHP 8,6 DP 4,8 Hakkari DTP 80,2 AKP 15,1 CHP 1,2 SP 1,1 Hatay AKP 50,9 CHP 32,8 MHP 9,9 BBP 3,6 Iğdır DTP 39,6 AKP 30,5 MHP 27,1 SP 0,8 Isparta MHP 38,7 AKP 31,9 DP 17 SP 6,6 İstanbul AKP 44,2 CHP 37 MHP 5,1 SP 4,9 İzmir CHP 55,2 AKP 30,7 MHP 7,2 DSP 1,6 K.Maraş AKP 65,3 MHP 22 BBP 4,2 SP 2,6 Karabük MHP 31 AKP 30,9 DP 19,7 SP 9,2 Karaman AKP 49,4 MHP 20,8 CHP 20,7 SP 6,2 Kars AKP 32,7 MHP 27,9 CHP 22,1 DTP 14,7 Kastamonu MHP 49,3 AKP 38,7 CHP 8,6 SP 1,3 Kayseri AKP 60,5 MHP 23 CHP 8,6 SP 4,5 Kırıkkale AKP 31,8 DP 28,3 MHP 21,8 SP 9,4 Kırklareli CHP 49,9 AKP 35,3 MHP 9,9 DSP 1,8 Kırşehir AKP 37,3 CHP 32 MHP 19,5 SP 6,8 Kilis AKP 49,9 MHP 26,2 CHP 11,2 BTP 9 Kocaeli AKP 47,2 CHP 31,3 SP 8,4 MHP 7,2 Konya AKP 68 SP 14,9 MHP 11,2 CHP 3,2 Kütahya AKP 62 MHP 16,6 CHP 8,3 SP 7,6 Malatya AKP 53,1 SP 29 CHP 13,7 MHP 2 Manisa MHP 38,7 AKP 34,7 CHP 13,9 DTP 4,9 Mardin AKP 45 DTP 36,3 DP 10,7 CHP 3 Mersin CHP 31 MHP 25,1 AKP 21,3 DTP 17,5 Muğla CHP 46 MHP 24,2 AKP 20,4 DP 4,9 Muş AKP 50,5 DTP 37,2 SP 6 MHP 2,9 Nevşehir AKP 52,8 MHP 35,4 CHP 4,4 SP 3,9 Niğde AKP 39,9 MHP 29,6 CHP 26,2 SP 1,8 Ordu DSP 52,7 AKP 39,4 MHP 3,5 CHP 2,2 Osmaniye MHP 48,8 AKP 38,8 CHP 6,3 DTP 2,2 Rize AKP 46,8 ANAP 41,8 SP 3,9 CHP 3,3 Sakarya AKP 45,3 MHP 35,7 CHP 8,1 SP 7,3 Samsun AKP 48,4 CHP 21,5 MHP 20,9 DP 3,4 Siirt DTP 49,4 AKP 45,8 CHP 1,8 MHP 1,1 Sinop CHP 52,1 AKP 39,5 MHP 3,6 SP 1,4 Sivas BBP 50,8 AKP 33,3 SP 6,9 CHP 5,7 Şanlıurfa BĞZ 44 AKP 39,3 DTP 10,5 BTP 2,2 Şırnak DTP 53,7 AKP 42,6 DSP 0,9 MHP 0,8 Tekirdağ CHP 45,6 AKP 27 MHP 18,8 SP 3,4 Tokat AKP 49,6 MHP 18,8 SP 18,5 CHP 10,3 Trabzon AKP 47,8 CHP 41 MHP 5,3 SP 3,9 Tunceli DTP 30 BĞZ 24,5 AKP 21,6 CHP 15,1 Uşak MHP 39,6 AKP 33 CHP 20,9 SP 2,9 Van DTP 53,5 AKP 39,2 SP 3,6 DSP 0,9 Yalova DP 35,4 AKP 33,7 CHP 19,1 MHP 4,2 Yozgat AKP 54,7 MHP 39,1 CHP 3 SP 1,6 Zonguldak CHP 45,8 AKP 34,5 MHP 8,5 SP 5,3T 24
İşte Resmi Olmayan Sonuçlara Göre İl İl Kazananlar
Üç büyük şehirde tablo değişmedi. CHP’ İzmir’i kaptırmadı. İstanbul ve Ankara AK Parti’de kaldı. Melih Gökçek Ankara'da 5'inci kez kazandı. Mansur Yavaş CHP'nin oylarını yükseltse de Gökçek'in gerisinde kaldı. Mustafa Sarıgül İstanbul’da Kılıçdaroğlu’nun 2009’da aldığından fazla oy topladı, ancak Topbaş’ı deviremedi. CHP kalesi İzmir’de yüzde 6.63 oy kaybetti. İzmir’in ilçelerinin 23’ünü CHP, 5'ini AKP, ikisini de MHP aldı. MHP’nin Türkiye genelinde oy oranı değişmedi. Ancak sahip olduğu 10 belediye başkanlığı sayısını 8’e düşürdü. 3 şehri teslim eden MHP’nin kazandığı yeni il Mersin. 30 büyükşehirin 18’ini AK Parti aldı. 5 şehri CHP, 3’ünü ise MHP kazandı. Bağımsız Mardin Adayı ile birlikte Diyarbakır ve Van ile birlikte BDP hepsi Güneydoğu’da 3 büyükşehiri elde etti. Şanlıurfa’da Osman Baydemir BDP’nin oylarını üçe katladı. Ancak AK Parti adayı eski vali Celalettin Güvenç’in yarısı kadar oy alabildi. MHP İstanbul’da varlık gösteremedi. MHP oyları ilk kez seçime giren HDP’nin aldığı yüzde 4.84’ün gerisinde kaldı. Güneydoğu’da sürpriz yok. BDP var olan belediye başkanlıklarına 3 yeni il daha ekledi. Toplam 115 belediye BDP’de. Ahmet Türk Mardin'de tek bağımsız aday olarak seçimi kazandı. Al Jazeera Türk
Siyasette Kadınların Yükselişi
Türkiye’de 17 olan Büyükşehir, il ve ilçelerdeki kadın belediye başkanı sayısı 30 Mart yerel seçimlerinin ardından 35'e yükseldi. Kadın başkanlardan bir kısmının bu yolda ilginç hikâyeleri var.
"Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olur"
1907 Fenerbahçe Derneği başkanı ve Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi Ali Koç çarpıcı açıklamalarda bulundu 3 Temmuz 2011’de başlayan şike soruşturması boyunca Fenerbahçe camiası kendilerine operasyon yapıldığını savundu. Hürriyet'in haberine göre, Başkan Aziz Yıldırım’ın itirazının reddedildiği ve hapis kararının alındığı sırada ise eski Asbaşkan ve 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı Ali Koç ‘Adalete Fener Yak’ ile hukuk mücadelesini sürdürüyordu. Fenerbahçe’nin yeniden yargılanmasını hedefleyen Ali Koç’a başkanlık dahil her soruyu sordum ama o “Önce adalet, sonra diğer konular” dedi, adalet gelene kadar mücadele edeceklerini söyledi... Neden “Adalete Fener Yak” diyorsunuz? Fenerbahçe camiası, 3 Temmuz 2011’de sözde şike operasyonu ile başlayan süreç içerisinde oldukça zor ve karanlık günlerin içerisinden geçti ve halen de geçiyor. Bu süreci günbegün yaşadım, biliyorsunuz o dönemde Fenerbahçe Yönetim Kurulu’ndaydım. Dünya spor tarihinde görülmemiş bir operasyon gerçekleştirildi; evrensel hukuk kurallarına aykırı, domino etkisi yaratan birçok sıkıntı ile karşılaştık. Biz dava başladığı günden itibaren bu davada yargılamanın hiçbir şekilde adil yapılmadığını anlatmaya çalıştık. Bu koşullar ve son dönemde yaşanan gelişmeler doğrultusunda hiçbir Fenerbahçelinin de verilen kararlara inanmadığı, adil yargılanma süreci oluşmadığı takdirde de inanmayacağı, ikna olmayacağı aşikârdır. Camiamızın tek beklentisi olan adil yargılanma hakkının verilmesi arayışı bizi ortak bir paydada buluşturdu. Fenerbahçe’ye gönül veren ve destek olan 350 bini aşkın kişinin katıldığı ‘Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet’ yürüyüşünde Bağdat Caddesi’nde 1907 Fenerbahçe Derneği olarak ‘Adalete Fener Yak’ çağrısında bulunduk. Mart ayında Anıtkabir’e gerçekleştirdiğimiz ziyarette de dünya görüşü, tuttuğu takım ne olursa olsun hukukun, temel hak ve özgürlüklerin önemine inanan vatandaşlar bir araya geldi. Ortak çağrımız yine “Türkiye için Adalet, Fenerbahçe için Adalet” idi. Bugün görüyoruz ki, sosyal medyada bir hashtag ile başlayan çağrımız toplumsal karşılığı olan bir söyleme dönüştü ve adalet çağrımız her geçen gün daha gür bir sesle yankılanıyor. Rengi ne olursa olsun Fenerbahçenin haklılığına inanan yüzbinlerce gönüllü insan sosyal medyada çağrımızı dile getiriyor. Biz de 1907 Fenerbahçe Derneği olarak yaşadığımız dünyanın koşullarına uygun yöntemler ile erişebildiğimiz kadar kişiye erişmeye çalışıyoruz Kampanyamıza yoğun ilgi var, imza sayısı 40 günde 500 bini geçti. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi başta olmak üzere, tüm branşlardaki sporcularımız da bu çağrıya kulak verdi ve imzalarını attı. İmza kampanyasına katılan herkese şükranlarımızı sunarken, teşekkürü borç biliriz. Adalet isteyen her vatandaşımızın da adil yargılanma hakkını elde edene kadar kampanyamıza sahip çıkmaya devam edeceğini yürekten diliyorum. Sosyal medya çağrıda bulunduğunuz kampanyanızın amacına ulaşma yolunda etki yarattığına inanıyor musunuz? Bu sorunuza veriler ile yanıt vermek istiyorum. Change.org küresel bir platform ve Adalete Fener Yak kampanyası bu platformda bugüne kadar dünyada gerçekleşen en yoğun katılımlı ilk 10 kampanyanın arasında, Türkiye’de ise en üst sırada yer alıyor. Yarım milyonu aşkın kişi imza attı. Ama beni asıl etkileyen şey Elazığ’dan Artvin’e Türkiye’nin her bir köşesinden, Almanya’dan San Francisco’ya dünyanın bir ucundan diğer ucuna insanların imzasını bu listede görmek. İmza atarken düşüncelerinizi de yazabildiğiniz bir alan var. Vakit buldukça mesajları okumaya gayret ediyorum. Ve her seferinde istisnasız görüyorum ki, dünyanın her bir köşesinde yaşayan ve çağrımıza destek veren herkesi ortak paydada buluşturan husus: ‘Adalet’. Ayrıca sosyal medyadaki paylaşımları derneğimiz anbean takip ediyor. Twitter’da, Facebook’ta ve daha birçok sosyal ağda yapılan paylaşımlarla 7 milyonu aşkın sosyal medya kullanıcısı ‘Adalete Fener Yak’ çağrımıza destek verdi. Kulübümüzün sosyal medya hesaplarından da aktif olarak kampanyamızın çağrısı yapılıyor. Peki, Fenerbahçe hukuka inancını yitirdi mi? Hukuk o kadar hassas ve önemli bir evrensel değer ki, her vatandaşın hukuka inanmaktan başka bir şansı yok. Hukuk, evrensel kurallarla, bağımsız kurumlarıyla ve hukukçularımızın vicdanlarıyla bir bütün olarak işler. Biz hukuka güvenmek istiyoruz, güvenmek zorundayız da. Hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Ancak 3 Temmuz sürecinin ve son dönemde yaşanan olayların ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkânsız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Gizlilik olmasına rağmen süreçteki tüm detayları, ifadeleri tüm kamuoyu daha soruşturma aşamasında an be an öğrendi. Gizlilik ihlallerine müsaade edildi. Spor hukuku dikkate alınsaydı, Türk sporu uluslararası kamuoyunda bu kadar zedelenmezdi. Hiçbir savunma hakkı verilmeden basın yoluyla kişiler kamuoyu önünde suçlu ilan edilmiştir. ‘O mahkemeler artık yok’ “Gelinen noktada şunu görüyoruz: O gün Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Maalesef Fenerbahçe hukukun hiçbir zemininde bugüne kadar hakkını arama şansına sahip olmadı. Bizim 3 senedir söylediklerimiz bugün Türkiye’de adalet arayan herkes tarafından dile getiriliyor. Tüm bu ihlaller sonucu inanıyoruz ki, şike iddiasıyla görülen davada yargılama yapılmadan hüküm verilmiştir. Verilen erken hüküm, Fenerbahçe’ye gönül verenleri, ülkemizi, spor ekonomisini olumsuz etkiledi; etkilemeye de devam ediyor. Hiçbir Fenerbahçeli’nin adil yargılanma dışında başka bir beklentisi yok. Biz vicdanlarda açılan yaraların ancak adil yargılanma ile kapanacağına, hukukun ancak böyle üstün geleceğine inanıyoruz. Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın her şeyi göze alarak sürdürdüğü mücadelenin de özünde bir adalet arayışından başka bir şey olmadığı da açık ve net. Adalet isteyen her Fenerbahçeli haklarını elde edene kadar kulübüne sahip çıkmaya devam edecek. İnanıyorum ki, geçmişte de olduğu gibi bu dönemden Fenerbahçe Camiası büyüyerek ve güçlenerek çıkacaktır. Bugüne kadar karşımıza çıkan zorlukların kenetlenerek üstesinden gelmeyi başaran camiamız, bugün de aynı dayanışma ruhu içinde bu haksızlıkları birlikte aşacak.” Adil yargılanmadan kastınız nedir? Af ya da şartlı salıverme olursa tavrınız ne olacak? Bu sizi tatmin edecek mi? Bu sorunuzun cevabına change.org/tr üzerinden başlattığımız Adalete Fener Yak imza kampanyası ile net bir cevap veriyoruz: -Önerimiz, suçsuz olduğunu haykıran camiamızı rencide edecek bir af veya şartlı salıverme değildir. Önerimiz, doğrunun yanlıştan, haklının haksızdan ayrılmasını sağlarken, adil yargıya olan güçlü inancın da sarsılmadan sağlanmasına yöneliktir. -Halen daha imkân varken, adil yargılanma hakkının tanınmasının adalet adına, aydınlık bir Türkiye adına gerekli olduğunu düşünüyoruz. Demokrasi, ifade özgürlüğü Yeniden yargılama halinde Fenerbahçe’nin haklılığının ispatlanacağını mı düşünüyorsunuz? Adil yargılanmak bir hak ise, evet hakkımızı arıyoruz. Ancak unutmayın ki bu çağrının altında demokrasi, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü içeren evrensel değerler etrafında kenetlenmemiz yatıyor. Dikkatinizi çekmek isterim, Fenerbahçe Spor Kulübü, yüz binlerin yürüyüşünde, yüksek sesle haykıran binlerce kadın-erkek, çocuk, genç, yaşlı pek çok kesimin vicdanında bir kez daha aklandı. Camiamız, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yargılanma hakkı talep ediyor. İnanıyoruz ki adil yargılanma gerçekleştiğinde çok daha farklı bir tablo ortaya çıkacaktır. Önümüzdeki süreçte Fenerbahçe yönetiminde aktif bir rol alacak mısınız? Olası bir kötü senaryoda Fenerbahçe Başkanlığı’na taraftarın da kulübün de sıcak baktığı ortak isim olarak isminiz anılıyor. Başkanlık konusundaki düşüncenizi öğrenebilir miyim? Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın ve Camiamızın her şeyi göze alarak sürdürdüğü adalet mücadelesi benim de Fenerbahçe’ye gönül veren herkesin de bugün tek önceliğidir. İstediğiniz herhangi bir Avrupa ya da dünya kulübüne üye olup, onun kombine biletini alıp, her hafta onun maçını yerinde izleyebilecek imkânlara sahipsiniz. Türkiye’deki sportmenlikten uzak ortama rağmen, bu işlerle uğraşmanızın sebebini açıkçası çok merak ediyorum. Bir insan bunca sıkıntının altına neden girer? Bu sorunun yanıtı sizce de çok basit değil mi? Ben bu ülkede yaşıyorum. Bu ülkenin bir parçasıyım. Kendini bu ülkenin geleceğine adamış, geçmişini bu ülkeden alan bir Topluluğun temsilcisiyim. Hayatımdaki ilk futbol maçını bu ülkede izledim. Fenerbahçe’nin renklerine gönül verdiğimde kaç yaşındaydım hatırlamıyorum bile. İlk tezahüratı da ‘ilk 11’i de bu sokaklarda ezberledim. Sadece futbol değil, hayatın her alanında vermeniz gereken bir mücadele var ise sahip olduğunuz değerler sizi o mücadeleye çağırır. İnandığınız doğrular ışığında yürürsünüz. Hele ki söz konusu, kayıtsız şartsız bağlı olduğunuz bir duygu ise...Bu benim değil Fenerbahçe’ye gönül vermiş milyonların duygusudur. Öyle öğrendim, öyle inandım, öyle de yaşıyorum. Sorunuzun ikinci bölümüne gelirsek, Türkiye’de futbolun ayrıştırıcı değil birleştirici olması gerektiğine inanıyorum. Bugünün koşullarında bunu gerçekleştirmek zor görünse bile imkansız değil. En başta, kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyin başkasına da yapılmamasını istemek iyi bir başlangıç olur. 3 Temmuz sürecinde yönetimde iken camiamız dışında kulübümüzün ne kadar yalnız bırakıldığını, derdini anlatmak için ne kadar sıkıntı yaşadığını bizzat tecrübe ettim. Fenerbahçe’nin haklılığını anlatmak için verilmek istenen mücadelenin sadece yönetim ile olmayacağı aşikardır. Ben Fenerbahçe’nin haksızlığa uğradığına inanıyorum. İşte tam da bu nedenle, Fenerbahçe’nin renklerine olan saygım, takımımıza olan bağlılığım ile haksız bir süreçten geçtiğimize inanıyorum. Ve bu haksızlığın üstesinden ancak hep birlikte gelebiliriz. **Fenerbahçeli olmayanlar da ikna olabilir mi? Sonuçta Fenerbahçe aklanırsa, bu karar ‘sahaya yansır’ mı? Adil yargılanmanın, Fenerbahçeliler haricinde Türkiye kamuoyunun fikrinde değişim sağlayacağına inanıyor musunuz? Az önce de söylediğim gibi Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Unutmayın ki biz bu mahkemeler tartışmaya açılmadan, kaldırılmadan ilk günden bu yana aynı şeyleri söylüyorduk. Üç yıl önce savunup da ikna edemediğimiz görüşlerimiz, bugün pek çok kesim tarafından dile getiriliyor. Zaman bizi haklı çıkardı. 3 Temmuz sürecinin ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkansız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Hangi takımdan olursa olsun milyonlarca kişiyi bir araya getiren Büyük Fenerbahçe Yürüyüşü, Anıtkabir ziyaretlerindeki fotoğraf karelerinin sahayı yeterince iyi aydınlattığına inanıyorum. Fenerbahçe’nin vicdanlarda aklandığına yürekten inanıyorum. Tüm bu saydıklarımız yeterli nedenler değil mi? Kampanyanızın Avrupa’daki yansıması ne olacak? Başarı halinde UEFA hatta FIFA nezdinde yapılacaklar hakkında öngörünüz var mı? Bundan sonrası tabii ki yönetimimiz ve kulübümüzün hukuk kurulu tarafından atılacak adımlar neticesinde gelişecektir. Ancak şunu söyleyebilirim ki; Fenerbahçemiz Avrupa Kupalarından men edilerek büyük zarara uğratıldı. Bu doğrultuda bazı adımlar atılabileceğini düşünüyorum. Az önce de dediğim gibi bu öncelikle kulüp yönetim kurulumuzun atacağı adımlar sonrasında gelişecek bir süreçtir. 3 Temmuz süreci tamamen yönetim dışında gelişen bir olay mıydı yoksa yönetim olarak da hatalar yapıldı mı? 3 Temmuz sonrasında bütün yaşananlara rağmen kulübümüzün yönetim kurulu doğru bildiği yolda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Geriye dönüp baktığımızda tabii ki bazı süreçleri daha farklı yönetilebilirdi ki ancak bugünün penceresinden baktığımız zaman bunu söylemek mümkün. O zamanın şartlarını ancak yaşayanlar bilir. Taraflı tarafsız kabul edilen bir gerçek var ki, bu süreçte Fenerbahçe camiası herkesin takdirini kazanan bir duruş sergiledi. 500 bin imza geçildi Adalete Fener Yak, change.org üzerinden yürütülen bir kampanya. http://www.change.org/tr/kampanyalar/adaletefeneryak adresinden adınızı soyadınızı ve varsa fikrinizi yazıp imza verebiliyorsunuz. İmza hedefi konulmamasına rağmen, “Gittiği yere kadar gitsin” denilen kampanya 500 bin imzayı aştı. Gelişmeleri de şu adreslerden takip edebilirsiniz: www.adaletefeneryak.com, www.twitter.com/AdaleteFenerYak, www.facebook.com/AdaleteFenerYak, www.instagram.com/AdaleteFenerYak Çankaya’ya da çıkacak... Ali Koç, imzaları devlet erkânına da sunacak: “Toplanan imzaları kampanyanın muhatabı olarak belirlediğimiz başta Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, muhalefet partileri Genel Başkanları’na ve parlamenterlere 1907 Fenerbahçe Derneği yöneticileri ile önümüzdeki haftalarda randevu alarak birlikte götüreceğiz.” **‘Belki başka davaları da etkileyebiliriz’ Kampanya amacına ulaşıp tekrar yargılanma yapılsa bile bunun adil olduğuna nasıl emin olacaksınız? Adil yargılanmadığımız konusunda yüzde 100 eminiz. Yargılanmanın tekrar yapılmasını sağlamak öncelikli amacımız. Bu yapılırken adil yargılanma olup olmayacağını bilemeyiz. Ama bu doğru istikamette bir adım. Bu işin öncüsü olursak belki başka davaları da etkileyebilir. Ve hukuk sistemimize katma değer sağlayabilir. İkinci kez daha adil şekilde yürütüleceğine inanmak zorundayız. İddianameyi hazırlayan mahkemenin artık olmadığını, sürecin topyekün tekrarlanacağını belirtince Koç şunları ekliyor: “Söz konusu kişi ve kurumlarda yapılan bu değişiklikler, hukuk usulsüzlüklerinden dolayı yapılmışsa, peki konu Fenerbahçe olunca neden usulsüzlük olarak görülmüyor da hukuk olarak görülüyor?” Adil yargılanma sonucunda Fenerbahçe’ye karşı oluşan yargının toplum nezdinde değişip değişmeyeceğini sorduğumda, “Siz Fenerbahçeli olmayanlar Fenerbahçe’yi suçlu mu buluyor demek istiyorsunuz?” sorusunu yöneltip kendi cevabını veriyor: “Hiç katılmıyorum buna. Bu işe renkler gözünden bakmayın. Adalete fener yak’ın görüşlerine, Bağdat caddesi, Anıtkabir yürüyüşlerine bakın. Sokaktaki insanın tepkisi başka.” ‘Fanatikler 500 bin’i geçmez’ Tam burada Galatasaray ve Trabzonspor’un açıklamalarını hatırlatıyorum. Yönetimlerin ‘Fenerbaçe suçlu’ açıklamalarına ve o yönetimlerin belirli bir kitlesi olduğunu ifade ediyorum. “Adaletin rengi olmaz” diyor Ali Koç: “Fanatik her takımda 500 bini geçmez. Her şey futbol değil. Adaletin rengi olmaz. Sen kendine yapılmasını istemediğin bir şeyin başkasına yapılmasından haz duyamazsın. Böyle olduğu takdirde biz Türkiye’de arzu ettiğimiz ortamı en azından futbolda yakalayamayız. Bugün bunu iddia eden insanlara soruyorum: Kendi arkadaşları, komşusu, dava arkadaşı, apar topar evinden alınıp ne olduğunu bilmeden, halkla ilişkiler kampanyası yürütülüp masumiyet karinesi hiçe sayılıp evrensel hukuk prensipleri çiğnenip, kamuoyu nezdinde birinci günde suçlu ilan edilse, bırak futbolu, onlar nasıl hissederlerse bu konuya da öyle bakmalarını istiyorum. Bu kadar.” Başkanlıkla ilgili bu süreçte konuşmak doğru değil Ali Koç, Fenerbahçe taraftarının gözünde sıradaki başkan olarak görülüyor ve olası bir Aziz Yıldırım yokluğunda o koltuğa mutlak surette geçmesi isteniyor. Genel kanı bu. Bunu iletince kendisi amacının Fenerbahçe’ye hizmet etmek olduğunu, iki dönem Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yönetim kurulunda yer aldığını hatırlatıyor. Diğer yandan da uzun süredir Fenerbahçe Spor Kulübü’ne çok önemli katkılar sağlayan 1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı ve başta ‘Adalete Fener Yak’ projesi olmak üzere birçok proje ile hizmet etmeye devam ettiğini söylüyor. Başkanlık konusuyla ilgili, Aziz Yıldırım’ın cezaevine girmesi ihtimali ortadayken konuşmanın doğru olmayacağını ifade ediyor. ‘Yılmayacağız, mücadeleye devam’ Biz söyleşiyi gerçekleştirdikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Aziz Yıldırım’ın itirazını reddettiği dolayısıyla Yıldırım’ın yeniden hapse girebileceği ihtimali ortaya çıktı. “Bu yol haritanızda değişikliğe yol açacak mı” sorusunu ilave olarak yönelttim. “Sayın Başkan ve yöneticiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları reddetmesi fiili bir durumdur. Hepimizi üzmüştür. Fenerbahçelilerin vicdanında ve kamu vicdanında zaten var olan yara maalesef daha da derinleşti. Kulübümüzün hukukçularının bu kararı bile haber sitelerinden öğreniyor olması, 2010’dan beri sürecin nasıl ilerlediğine dair –konuya ilişkin hiçbir fikri olmayanlar için bile– yeterince öğretici. Üzüntümü tarif edemiyorum ama hukuk için, Fenerbahçe için yarım milyonu aşkın imzacımız ile Adalete Fener Yak demeye devam edeceğiz. Adil yargılanma talebimizin dikkate alınıp hayata geçirileceği güne kadar adalet çağrımızı daha gür sesle dile getireceğiz. Bugün dünden daha çok isteyerek, daha büyük inançla elimizden geleni yapacağız. Yılmıyoruz, adil yargılanma mücadelemize devam ediyoruz. Planladığımız gibi en yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere görüşmelerimizi yapmak için randevu talebinde bulunacağız.” İmza bir şeyleri değiştirebilir mi? ‘Twitter’ın kapatılması’nda, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verip, yasağın kaldırılmasını istedi. Ama hükümetten tepki geldi. Siz, yürüttüğünüz kampanyada imza topluyorsunuz ve kamuoyu oluşturuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bile eleştirildiği ortamda bu imzaların bir şeyi değiştireceğine inanıyor musunuz? 1907 Fenerbahçe Derneği bir sivil toplum kuruluşu ve Adalete Fener Yak kampanyası da sivil bir hareket. Sivil bir inisiyatif olarak bizim tek amacımız adil yargılanma çağrımızı tüm platformlarda dile getirmek ve inandığımız doğruları tüm muhataplara veriler ile anlatabilmek. Kamuoyu vicdanlarında bunu başardığımızı düşünüyorum. Ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum ama üzgünüm size “İmzalar hiçbir şeyi değiştirmeyecek” demeyeceğim. Çünkü camiamızın duruşu, Adalete Fener Yak çağrımız, taraftarımızın inancı çok şeyi değiştirdi. Bugün Fenerbahçe’ye gönül veren herkes “Adil yargılanma”dan bahsediyorsa biz zaten zihinlerde, vicdanlarda yapılmak istenen manipülasyonun önüne geçerek birçok değişimi gerçekleştirmişiz. Biz bu imza kampanyası ile görevimizi yapıyoruz, atılan imzalar ile güçleniyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Unutmayın, adaletin rengi olmaz, adalet hepimiz içindir.