onedio

Emine Erdoğan Haberleri

Emine Erdoğan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Emine Erdoğan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Erdoğan'dan Emniyet Müdürüne Fırça!
Başbakan Erdoğan, '28 Şubat'taki gibi ikna odaları kurdular. İşçileri, öğrencileri 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye ikna etmeye çalışıyorlar' dedi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensil bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları” dedi. Erdoğan, AK Parti’nin Şanlıurfa Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya, vatandaşların “dik dur eğilme” tezahüratlarına “Ben de öyle bir göz var mı? Biz, Allah’tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, sadece rü eğiliriz” diye başladı. Şanlıurfa’nın evliyalar, şairler, ilim, sanat şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ey Şanlıurfa, alem siye heyran, ben siye kurban. Urfalı'yam ezelden, göynüm geçmez sizlerden, gönlümün gözü çıksın, iyi ki sizi sevdim ezelden. Seni gönülden selamlıyorum ey Şanlıurfa” dedi. Erdoğan, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerini sayarak, orada yaşayan vatandaşları selamladığını ifade ederek, bugün Şanlıurfa’nın tarihi, farklı bir gün yaşadığını, bin yıllık rüyanın gerçekleştiğini ve Suruç tünelleriyle bölgenin suya kavuşacağını söyledi. “Ey Halil-ur Rahman’ın şehri, ey Hazreti İbrahim’in, Hazreti Musa Aleyhisselam’ın, Hazreti Yakup’un, Hazreti Elyesa’nın şehri Şanlıurfa seni hasretle kucaklıyorum” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Sen ki Şair Nabi’nin, merhum Akif İnan ağabeyimizin şehrisin, sen ki Kazancı Bedi’nin, merhum Müslüm Gürses’in şehrisin. Sen ki 38 yıllık hasretin ardından Diyarbakır’da kucaklaşan 77 milyona ‘megri’ diyen İbrahim Tatlıses’in, Şivan Perver’in şehrisin. Sen merhum Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü 2 gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. İlim şehri, medeniyet şehri, yiğitliğin, mertliğin kardeşliğin şehri Şanlıurfa seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim evlerinizden huzuru, yüreklerimizden sevdayı eksik etmesin, yüreklerinizden, soframızdan Rabbim bu uhuvvetimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamazı daim etsin. Şanlıurfa bugün yine bir tarih yazıyor. Şanlıurfa bugün Başbakanına, hükümetine, AK Parti’ye, demokrasiye bir kez daha sahip çıkıyor. Şanlıurfa, 30 Mart’ta sandıkta söyleyeceği sözü adete bugün söylüyor, sandığın rengi Şanlıurfa’da belli olmuştur.” “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” Erdoğan, 3 Kasım 2002’de iş başına geldiklerinde Türkiye’nin çok büyük sorunları olduğunu, ama en büyük sorununun terör olduğunu vurgulayarak, “Çok büyük acılar çektik. Nice askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit verdik, nice gencimizi kaybettik. Ocaklar söndü, yürekler yandı, milletçe huzurumuz kaçtı” diye konuştu. Teröre maddi olarak çok ağır bedeller ödendiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldığını anlatan Erdoğan, bölgeye yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadığını söyledi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bölgeye yatırımın, hizmetin başladığını kaydeden Erdoğan, iktidara gelmelerinden bugüne kadar Şanlıurfa’ya 18 katrilyon lira yatırım yaptıklarını, bu rakamın Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımlardan daha fazla olduğunu söyledi. “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” diyen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu sorunu ‘demokrasiyle çözeceğiz, ekonomik kalkınma ile çözeceğiz, hizmetle, yatırımla çözeceğiz’ dedik. Bu sorun ‘sadece güvenlik tedbirleriyle çözülmez’ dedik, ‘kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz’ dedik. En önemlisi de biz bu sorunu ‘kardeşlikle, kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz’ dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar, bu sorunu çözmeyelim diye çok saldırdılar, çok tahrikler yaptılar. Partimizi kapatmaya kalktılar, ama başaramadılar biz yolumuza dimdik devam ettik, kimlerle? Sizlerle, milletimizle, millet bize ‘yürü’ dedi, biz yürüdük. Çünkü çıkarken bir şey söylemiştik; ‘uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz-gece demiştik’. Ve gideceğiz gündüz-gece, durmak yok. Bu yola elimizi, kolumuzu, bütün bedenimizi, hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz, kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz dedik. Biz, bu sorunu çözmek için, kanı durdurmak için, annelerin gözyaşını dindirmek için samimi mücadele verirken, önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımı tutuklamaya, onu devre dışı bırakmak istediler, arkasından Paris’te bir takım suikastler yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle birçok hedefin yanında çözüm sürecine saldırdılar.” Başbakan Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin, sanatçı İbrahim Tatlıses ile tam 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şanlıurfalı Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini ve muhteşem bir tablo oluştuğunu, tüm Türkiye’nin bu tablodan etkilenerek, duygulandığını anlattı. O gün kendisine telefonlar geldiğini, sevinç gözyaşlarının döküldüğünü, Türkiye’nin tamamında umutların çoğaldığını, barış umudu, çözüm umudu ve kalıcı barış umudunun çoğaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki ne yaptılar? Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilivanya’daki bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargının içinde de örgütlenmişler, maalesef emniyet güçlerimizin içinde de örgütlenmişler, devletin diğer kurumları içerisinde de örgütlenmişler. Doğu’daki, Güneydoğu’daki, Diyarbakır’daki, Şanlıurfa’daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular, bölgedeki gelişmeden, değişimden değişmelerden, kalkınmadan rahatsız oldular. En başta kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon’un, Diyarbakır ile İstanbul’un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir olmasından, beraber olmasından rahatsız oldular, birlikte Türkiye olmasından rahatsız oldular.” “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim” Miting alanında Bediüzzaman Said-i Nursi’nin fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim. Bediüzzaman Said Nursi” yazılı pankart dikkati çekerken, miting öncesinde AK Parti’nin Türkçe, Kürtçe ve Arapça seçim şarkıları çalındı. Mitinge Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, Maliye Bakanı ve Batman Milletvekili Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, AK Parti Şanlıurfa ve çevre illerin milletvekilleri, AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de katıldı. Muhabir: Kadir Karakuş | AA
'9 Sefer Şampiyon Olmuş Siyasi Hareket Bir Dönüm Noktasındadır'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur' dedi.Çelik, düzenlediği basın toplantısında, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'ne ilişkin hazırlıkları anlatarak, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. AK Parti'nin olağanüstü kongrelere alışkın olmadığını, ilk defa olağanüstü bir kongre yapacaklarını ifade eden Çelik, partinin bugüne kadar gerçekleştirdiği 4 olağan kongrenin diğer siyasi partilere örnek olabilecek kongreler olduğunu söyledi. Kongrelerin siyasi partiler için bir hesaplaşma, hesapları gözden geçirme faaliyetleri olduğunu, AK Parti'nin de her büyük kongresinde delegelerine, seçmenlerine ve halka hesap vererek bugüne kadar geldiğini ifade eden Çelik, yarınki olağanüstü büyük kongrede de AK Parti'nin kuruluşundan bu yana neler yapıldığını, nelerin başarıldığını ve bundan sonra da nelerin yapılacağının halkla paylaşılacağını aktardı. Hüseyin Çelik, AK Parti'nin dünyadaki en büyük sivil siyasal organizasyonlardan biri olduğunu belirterek, 'Bizim kongrelerimizde havada uçuşan sandalyeler, yumruklar konuşmaz. Ağızlar, diller gönüller konuşur. Gözler hüzün veya sevinç gözyaşları veya sevgi parıltıları dökerek konuşur. 9 sefer sandıktan şampiyon olmuş bir siyasi hareketten söz ediyoruz. Böyle bir siyasi hareket bugün bir dönüm noktasındadır. Her son aynı zamanda yeni bir başlangıçtır' diye konuştu. AK Parti'nin, Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletin oylarıyla 12. Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasından dolayı zaruri olarak olağanüstü kongreye gittiğine değinen Çelik, genel başkanlığa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun aday olduğunu anımsatarak, kongrenin sonuçlarının merak edilmediğini söyledi. Çelik, kongreye 3 bin kişinin davetli olarak katılacağını, 81 ilden bin 20 otobüsle 40 bin kişinin Ankara'ya geleceğini, siyasi parti, tüccar, sanayici, esnaf, işçi, memur ve işverenlerin sivil toplum kuruluşları ile sendika temsilcilerinin de kongreye davetli olarak katılacaklarını anlattı. Kongre olağanüstü olduğu için sınırlı sayıda yabancı konuk davet ettiklerini, kendiliğinden katılma arzusunda olan yabancı konuklar da olacağını ifade eden Çelik, 'Yurt dışından gelen, özellikle kalburüstü insan sayısı olarak zikredeyim, 70'in üzerinde bir katılım var'' ifadesini kullandı. Hüseyin Çelik, kongreyi 100'ü yabanc, teknik ekipler de dahil 900'ün üzerinde basın mensubunun takip edeceğini dile getirerek, AK Parti'nin her organizasyonuna olduğu gibi olağanüstü büyük kongresine de basının ilgisinin üst düzeyde bulunduğunu vurguladı. AK Parti'nin olağan kongresinin de herhangi bir değişiklik olmaması halinde 2015 yılının sonbahar aylarında gerçekleştirileceğini anımsatan Çelik, bu kongrenin de diğer siyasi partilere örnek olacak ve AK Partiye yakışır şekilde gerçekleştileceğini söyledi. AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin organizasyonunda 2 bin 500 kişinin görev aldığını, medyanın ve davetlilerin her türlü ihtiyacının karşılanması için büyük çaba harcadıklarını ifade eden Çelik, salona sığmayan partililer için de 2 bin 500 metrekarelik birkaç çadır kurulduğunu, buralarda da vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanacağını aktardı. Özürlüler için özel hazırlıklar Özürlüler için özel hazırlıklar yapıldığını, braille alfabesiyle hazırlanmış yaka kartları ile işaret levhaları kullanıldığını, engellilerle ilgili bilimsel çalışma yapan kişilerin de kongreye davet edildiğini anlatan Çelik, özürlülerin haklarının yer alacağı kitapçıkların da yine braille alfabesiyle hazırlanarak, salonda dağıtılacağını belirtti. Salona girişlerin sabah 07.30'da başlayacağını, AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile eşi Sare Davutoğlu'nun salona 09.40'da girerek, katılımcıları selamlamalarının planlandığını ifade eden Çelik, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın ise saat 09.45'te salona girmesi ve hazırlanan platform üzerinde tur atarak, partilileri selamlamalarının öngörüldüğünü söyledi. Erdoğan'ın, salona girmeden önce dışarıda bekleyen kalabalığa hitap etmesini beklediklerini, buradaki konuşmanın da dev ekranlarla salona aktarılacağını dile getiren Çelik, saat 10.00 itibarıyla kongrenin resmi olarak başlamasını öngördüklerini, sırasıyla AK Parti iktidarlarının icraatları ile Erdoğan'ın siyasi geçmişinin konu edildiği iki ayrı filmin izlettirilmesinin ardından Erdoğan'ın salona hitap edeceğini ifade etti. Erdoğan'ın konuşmasının ardından, 'Bizim Hikayemiz' adını taşıyan AK Parti'nin siyasi hareketine ilişkin başka bir film gösteriminin olacağına değinen Çelik, Davutoğlu ile ilgili bir tanıtım filminin de izlettirileceğini söyledi. Yabancı konuklar için resepsiyon Kongre devam ederken 15.00-16.00 saatlerinde salonunun üst katında yabancı misafirlere bir resepsiyon verileceğini ve daha sonra seçime geçileceğini belirten Çelik, resmi sonuçların açıklanmasıyla olağanüstü büyük kongreyi tamamlayacaklarını kaydetti. Çelik, görsel olarak hazırlanan filmlerin yanı sıra AK Parti'nin seçim şarkılarının da seslendirileceği kongrenin AK Parti ve Türkiye için hayırlı olmasını diledi. Bu arada, kongrenin yapılacağı Ankara Arena Spor Salonu, AK Parti'nin illerde düzenlediği mitinglerde de kullandığı 'Türkiye’nin partisi, Türkiye’nin lideri', 'Şimdi Türkiye zamanı', 'Millet eğilmez, Türkiye yenilmez', 'Bir olduk, birlik olduk birlikte Türkiye olduk', 'Yeni hedefler, yeni Türkiye', 'Hayallerimiz var, sevdamız var', 'Herşey Türkiye için, bu ışık sönmeyecek' ve 'Durmak yok, yola devam' afişleriye süslendi. 'Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten' Çelik, AK Parti 1. Olağanüstü Kongresi'nin yapılacağı Ankara Arena'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik, bir gazetecinin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, dün Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamasındaki bazı sözlerinin, kabine üyelerinin istifasını sunduğu yönünde değerlendirildiğini hatırlatması üzerine, toplantıdan sonra Arınç ile görüştüğünü söyledi. Arınç'ın, 'Bunun bütün Bakanlar Kurulu üyelerini kapsayan bir şey olmadığını ifade ettiğini' belirten Çelik, şöyle devam etti: 'Bir hükümetin başbakanı değiştiği zaman o hükümetin bütün üyeleri otomatik olarak zaten düşecektir. Kimsenin istifa etmesine falan da gerek yok zaten. Yani Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28'inde ant içip Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mazbatasını alıp, ant içip Cumhurbaşkanlığı görevine fiili olarak başladıktan sonra zaten 61. hükümet fiilen sona ermiş demektir. Şu anda herkes görevinin başındadır zaten.' Yeni hükümet kuruluncaya kadar 61. hükümetin üyelerinin görevlerinin başında olacağını anlatan Çelik, 'Şunun altını çizmek istiyorum, yani zaten başbakan değiştiği için bütün Bakanlar Kurulu üyelerinin üyelikleri düşmüş durumdadır. Bu, sadece onlar için geçerli değil. MYK üyeleri için de bu geçerlidir, AK Parti MYK'sı da genel başkanın değiştiği gün MYK üyelerinin üyelikleri otomatikman düşer ve sayın yeni genel başkan ama MKYK üyeleri arasından olmak kaydıyla istediğini bu görevlere getirebilir, eski arkadaşlarla yola devam etmek isteyebilir, yeni arkadaşlar tayin edebilir' diye konuştu. 'Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir' Arınç'ın, Bakanlar Kurulu'nda '5,5 yıldan beri başbakan yardımcılığı yaptığını, yeni başbakanın rahat olması, kendi kabinesini rahat olarak kurması için bu görevinden feragat ettiğini' söylediğini ifade eden Çelik, şunları söyledi: 'Ama daha sonra Sayın Başbakan, Sayın Arınç'a 'sizi de bu kabinede görmek istiyorum' dediği zaman Sayın Arınç'ın tavrı ne olacaktır, veyahut da böyle bir teklif kendisine gidecek mi, gitmeyecek mi onu bilmiyorum. Ama bu Sayın Arınç'ın yaptığı siyasi nezaketin gereğidir. Aslında burada Sayın Arınç, bana kalırsa dediğim gibi tecrübesinin, birikiminin bir sonucu olarak bir tavır sergilemiştir fakat daha sonra Bakanlar Kurulu nasıl şekillenecektir hep birlikte bunu göreceğiz.' 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır' Çelik, Ahmet Davutoğlu'na özel yeni bir şarkı hazırlanıp hazırlanmadığı yönündeki bir başka soru üzerine ise şöyle konuştu: 'Sayın Davutoğlu seçilsin, şarkı kolaydır. Seçilmeden, bu bir çeşit tanıtım filmidir, aslında Sayın Davutoğlu'nun çok tanıtıma da ihtiyacı yoktur, bütün kamuoyunun, iç ve dış kamuoyunun tanıdığı bir insandır. Ama işin dediğim gibi tabiatı gereği genel başkan adayımızla ilgili olarak burada bir tanıtıcı filmin olması siyasi, akademik kariyerinin, siyasi ve bireysel geçmişinin kongre delegeleriyle paylaşılması son derece nezaket gereği olan bir şeydir bu yapılacaktır.' Kongreyi yabancı konuk olarak kimlerin katılacağına ilişkin soruya karşılık Çelik, 'Olağanüstü bir büyük kongre olduğu için devlet başkanları, hükümet başkanları, bakanlar veyahut da dünyadaki ünlüler nezdinde zaten ciddi bir davet etme teşebbüsümüz olmadı. Çok sınırlı sayıda, siyasi partiler nezdinde davetler yapılmıştır. 70-80'in üzerinde hatta belki 100'e yaklaşacak olan bir yabancı konuk vardır. Salonda isimleri anons edilecek, çünkü bir kısmı teyit edildi, bir kısmı edilecek. Dolayısıyla o detaya müsaade ederseniz burada girmesem daha doğru olur' ifadesini kullandı. Yabancı konuklar konuşma yapmayacak Çelik, kongrede, yabancı konuklardan konuşma yapacak olup olmayacağına ilişkin soruya da 'Yabancı katılımcı dostlarımızdan da biz tabi affımızı dileyeceğiz. Çünkü bu durumda çok fazla uzuyor ve yaz ayları, malum ağustos ayındayız, salon ne kadar soğutulursa soğutulsun, klimalar ne kadar mükemmel çalışırsa çalışsın en azından bu salonun içinde 15 bin insanın nefes alıp vermesi söz konusudur, bunun üstesinden gelebilecek klima henüz icat edilmedi. Dolayısıyla çok uzamaması, bunaltıcı olmaması için yabancı konuklara söz verilmeyecektir' yanıtını verdi. 'Kabine totolarını falan takip ederim ama inanmam' Çelik, kabine değişikliğinin kapsamlı olup olmayacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: 'Ben, bu kabine değişikliklerinde tabii medyanın bu kabine totolarını falan ben hep takip ederim ama onların çoğuna da inanmam. Şimdi zaten siz 25-30 kişiden söz ediyorsunuz, hepsini atsanız yüzde 30, yüzde 40'ı tutar. Elbette sizin yazdıklarınızın içinde tutanlar olacaktır, tutmayanlar olacaktır. Onun için bence çok meraklanmayın. Bir de zaman zaman CHP'li arkadaşlara takılırım kuliste, 'yav siz niye çok merak ediyorsunuz? Bunların hiçbirisi CHP'li olmayacak.' Neticede, AK Parti'den a gider, b gelir dolayısıyla ben bakan toto veya genel merkezde şu gidecek, bu kalacak gibi yapılan tahminlere saygı duyuyorum. Meydanın işi bu. Yani sonuçta siz kendinizce sondaj yapıyorsunuz. Petrol çıkar mı çıkar ama çıkmayabilir her sondajdan petrol çıkmıyor.” Kongre salonunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkan Adayı Ahmet Davutoğlu’nun oturacağı bölümle ilgili soru üzerine Çelik, “Şimdi doğrusunu isterseniz nokta olarak yerlerini gösteremeyeceğim, genel başkan, başbakan hali hazırda Sayın Başbakan olduğuna göre onun oturması gereken yer var, bellidir o zaten. Sayın Davutoğlu da kendisine tahsis edilmiş bir yere oturacaktır. Yarın oturduğu yeri hep birlikte göreceğiz. Yan yana büyük ihtimalle oturmayabilirler. Yan yana otursalar ne değişir” değerlendirmesinde bulundu. Muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının Resmi Gazete’de yayınlanmamasına ilişkin eleştirilerine de değinen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Başbakan yemin etmek üzere, hala bizim muhalefet ‘başbakan, efendim niye Resmi Gazete’de seçim sonuçlarını yayımlatmadı, şu anda başbakanlık yapamaz. Kararname imzalayamaz’, ‘şu anda fiilen cumhurbaşkanıdır’ diyenler var. Şunu çok yadırgadığımı ifade etmek istiyorum, Sayın Başbakanın adaylığı söz konusu olduğu zaman, ‘kesinlikle cumhurbaşkanı olmamalıdır, Recep Tayyip Erdoğan, asla cumhurbaşkanı olamaz.’ Sayın Bahçeli’nin sözlerini hatırlıyor sunuz değil mi? ‘Kesinlikle cumhurbaşkanı olamaz’ dedi. Şimdi de ‘sen cumhurbaşkanısın, bir an önce cumhurbaşkanlığı yap’ diyorlar. Bunun hangisi tutarlı?” Çelik, bazı medya mensuplarının da eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, görev süresi dolmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde 4 ay fazla kalmasını eleştirmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Bazı medya mensuplarına da buradan bu eleştiriyi yöneltiyorum, 2007’de Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü 4 ay fazladan işgal etti. Bakın, 'işgal' kelimesini kullanıyorum. Ona hakkı yoktu. Sayın Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi bittiği zaman cumhurbaşkanı seçilmediği için Meclis Başkanı, dönemin Meclis Başkanı ki o zaman Sayın Bülent Arınç’tı, otomatikman orada cumhurbaşkanı adayı olarak oturması gerekiyordu. 80 darbesine doğru giden Türkiye’de hatırlayın cumhurbaşkanı seçilemediği için kimdi cumhurbaşkanı vekili? Dönemin malum meşhur Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil’di. O zaman Senato Başkanı olduğu için. İhsan Sabri Çağlayangil vekalet etti ama bir türlü cumhurbaşkanı seçilemedi. Sayın Başbakan’ın 15’inden sonra 13 gününün hesabını yapanlar Ahmet Necdet Sezer’in 4 ay boyunca Çankaya Köşkü’nü işgal etmesine hiçbir şey demediler. Son derece nezaketsiz bir şekilde de çekip gitmesine bir şey demediler. Yani Sayın Gül'e devir teslim yapmamasına da bir şey demediler. Bu açıdan hepimizin oturup kendimizi yoklamamız lazım. Biz gerçekten objektif miyiz? Gerçekten biz hukuk ne diyorsa onu mu söylüyoruz?” CHP'nin başvurusunun ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kararını verdiğini ve son noktayı koyduğunu dile getiren Çelik, “Her konuda ‘yargı yargı’ diyenler, baktım, bu konuda yargı fiilen demiyor. Çünkü onların kendi sabit yargıları vardı. Onun için yargıdan söz etmiyorlar. Ama işin sonuna gelindi. Şimdi şurada bugün ayın 26’sı, Sayın Başbakan ayın 28’inde mazbatasını alıp, yemin edip cumhurbaşkanı olacak. Ben Sayın cumhurbaşkanımıza, Sayın yeni seçilecek olan Genel Başkanımız ve Başbakanımıza da bugüne kadar olduğu gibi başarılarla dolu bir hayat diliyorum. İnşallah Türkiye’ye ekipleriyle birlikte hizmet etme, daha fazla hizmet etme imkanının bulurlar” dedi. “Sayın Başbakan sabah ayrı akşam ayrı karar vermez” Çelik, “Adli yıl açılış törenine, Sayın Erdoğan, gitmeyeceğini söylemişti. Kararında bir değişiklik olacak mı” sorusunu, “Sayın Başbakan sabah ayrı, akşam ayrı karar vermez. Bugüne kadar hep görmüşsünüz. Sayın Başbakan gideceğim derse gider, gitmeyeceğim derse de gitmez. Sayın Başbakan ne dedi, 'gitmeyeceğim.' Demek ki gitmeyecek. Bir değişiklik yok'' diye yanıtladı. Bur başka soru üzerine de Hüseyin Çelik, şunları kaydetti: “Ben, tabii bir CHP tahliline gidersem bu basın toplantısı çok uzar. CHP’nin ne halde olduğunu siz biliyorsunuz. CHP, bu tür tartışmalarla acaba bu içerideki tartışmaları dışarıya pas edebilir miyim derdindedir. Sayın Kılıçdaroğlu aslında kendi derdine yanıyor, şu anda. Kendi içlerinde neler yaşardıklarını biliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin kadrolu anamuhalefet partisidir. Bu kadro sabittir. Hiç değişmiyor bildiginiz gibi. Böyle oldukları için bu zihniyeti taşıdıkları için de o asgari devlet terbiyesinin gerektirdiği kurallara, kaidelere uymadıkları için her seferinde nelerle karşılaştıklarını görüyorsunuz. Şimdi siz cumhurbaşkanını sevmeyebilirsiniz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sevmeyebilir ama halkın yüzde 52’sinin oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanı olduğu için halka olan saygısından dolayı eğer halka güveniyorsanız, eğer halka zerre kadar saygınız varsa onun seçtiği o makamda olan insana saygı duyacaksınız. Ben sevin demiyorum. Kuralla, kaideyle sevgi olmaz. Talimatla, kanunla sevgi olmaz. Ama sevmediğiniz insana devlet yönetiminin, siyasetin, adabı muaşeretin gerektirdiği saygıyı gösterebilirsiniz. Biz Sayın Kılıçdaroğlu’ndan, MHP’den de diğer partilerden de bu nezaketi bekliyoruz.” Muhabir: Kadir Karakuş, Kurbani Geyik, Enes Kaplan
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Sıra Türkiye'ye Gelince Herkesin Çevrecilik Damarı Kabarıyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş, milletin hakkının gaspıdır. Faize gitmeyen kaynak yatırıma dönüşecek' dedi.KIRŞEHİRCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polat Enerji tarafından Kırşehir'in Mucur ilçesi Geycek mevkisinde yapımı tamamlanan Geycek Rüzgar Enerji Santrali (RES) açılış töreninde, santralin Mucur'a, Kırşehir'e, Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.Geycek RES'in, 285 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirildiğini, 150 megawatlık gücüyle Türkiye'nin en büyük enerji santrallerinden biri olacağını belirterek, bu yatırımı Mucur'a ve Türkiye'ye kazandıran Polat Holding'e teşekkür etti.'Her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde'Türkiye büyüdükçe, üretimi artıkça, refah seviyesi yükseldikçe enerji talebi ve enerjiye yatırım ihtiyacının arttığına işaret eden Erdoğan, bir ülkenin refah düzeyinin enerji tüketimiyle ilişkili olduğunu, Türkiye'nin de 12 yılda enerji tüketiminin 2 kat arttığını, 2023'te de bu ihtiyacın bugüne göre 2 kat daha artma eğiliminde bulunduğunu söyledi.Türkiye'nin 120 milyar dolarlık yeni enerji yatırımına ihtiyac duyduğunu ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın hem stratejik hem de cari açığın azaltılması bakımından hayati önem taşıdığını ifade eden Erdoğan, 'Hangi kaynağa dayanırsa dayansın devreye giren her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde' dedi.'Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor'Erdoğan, doğalgaz ve petrol yerine mümkün olduğu kadar kömüre dayalı termik santraller, HES, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakları ikame etmenin çabası içerisinde bulunduklarını belirterek, şöyle devam etti:'Siz bakmayın Batı'daki çevreci akımların sürekli kömürü, nükleer enerjiyi kötülediklerine. Bugün Almanya, Amerika gibi gelişmiş ülkelerin tamamında birinci sıradaki enerji kaynağının hala kömür olduğunu görürsünüz. Aynı şekilde nükleer enerjiyi en çok kullanan ülkeler de yine gelişmiş ülkelerdir. Çin'de neredeyse her hafta yeni bir kömür santrali devreye alınıyor. Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor. Aslında burada dert, çevrecilik hassasiyeti sergilemek değil Türkiye'nin gelişmesini, büyümesini, kalkınmasını engellemek. Açık söylüyorum, en büyük çevreci biziz. Son 12 yılda bu alanda ortaya konan performansı hiçbir dönemde, hiçbir iktidar ortaya koyamamıştır. Şu anda ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamını seferber etmiş durumdayız. Bizden önce böyle bir şey yok denecek noktada. Örneğin RES'lerle Türkiye adeta bizim dönemde tanıştı, ondan önce böyle bir şey yok ve hızla artarak devam ediyor.Türkiye'nin hedeflediğimiz şekilde büyümesini sadece bu kaynaklarla gerçekleştirmesi de mümkün değil. Onun için bunların yanında kömürü de kullanacağız, nükleer enerjiyi de kullanacağız. Onun için hem Kuzey'de hem Güney'de, biliyorsunuz Sinop ve Akkuyu ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Elbette tahrip etmeden, çevreyi bozmadan, çevrenin bize Allah'ın bir emaneti olduğu gerçeğini unutmadan bunu yapacağız. Ne çevreciliğin kalkınmamızı engellemek için bir silah gibi kullanılmasına izin vereceğiz ne de tabiatın felaketi pahasına bir kalkınmacılık anlayışına geçit vereceğiz.''12 yılda 3,5 milyar ağaç ve fidan'Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 12 senede Türkiye genelinde 3,5 milyar ağaç ve fidan dikildiğini, bunların yaklaşık 600 milyonunun yetişmiş ağaç olduğunu anlatarak, süratle ağaç ve fidan dikimine devam edileceğini, dengeli sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlı olduklarını vurguladı.Her alanda olduğu gibi enerji yatırımlarında da özel sektöre öncelik verdiklerine dikkat çeken Erdoğan, özel sektörün kurulu enerji gücündeki payının, 12 yıl önce yüzde 32 iken, bugün yüzde 72'ye ulaştığını, bunun artarak süreceğini kaydetti.Özel sektörü enerji alanında yatırım yapmaya teşvik ettiklerini, edeceklerini, yenilenebilir enerji yatırımları için özendirici tesisler verdiklerini dile getiren Erdoğan, açılışı yapılan Geycek RES'in yenilenebilir enerji yatırımları konusunda önemli ve örnek bir tesis olduğunu söyledi.Geçmişte büyüklerin dereler için 'Su akar, Türk bakar' dediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi 'Su akar, Türk yapar' diyoruz. Bir taraftan barajlar bir taraftan HES'lerle hem enerji üretimimizi artırıyoruz, bunun yanında içme suyu, kullanma suyu üretiyoruz. Aksi takdirde durumumuz çok büyük bir felaket olabilirdi. 20 milyon ağaca tekamül eden emisyon azaltımıyla çevre dostu bir tesis olan şu andaki santralin üreteceği enerji sayesinde doğalgaz faturamızdan yılda 40 milyon lira, eski rakamla 40 trilyon lira tasarruf edeceğiz. Bu tesisle jeotermal kaynaklar bakımından zaten zengin olan Kırşehir'in esen rüzgarı da ekonomimize kazandırılmış oluyor' diye konuştu.'Bu RES'lerle bir çevrecilik dersi veriyoruz'Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüzgar enerji tribünlerinin dağlara ayrı bir güzellik, hava kattığını, farklı bir mimari estetik kazandırdığını, 30 yıl önce yurtdışında bunları gördüklerinde 'Acaba bunlar nedir? Bizim ülkemizde neden yok' diye baktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:'Bizim ülkedeki siyasi mantalite bu işe çok uzaktı, dertli değillerdi, araştırma yoktu. Bizi evde kömürün kokusuna, külüne vesairine mahkum etmişlerdi. Analarımız, babalarımız neler çekti, ama biz geldik, siyasi hayatımın en etkin dönemlerinde İstanbul gibi bir yerde doğalgazı tüm çevresine yaydım. Türkiyemizde şu anda doğalgazın gitmediği il sayısı artık 8-9 tane kaldı, bunun dışında her yer doğalgazı gördü. Bizim insanca yaşamak hakkımız değil mi? 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları üzerinde bunu sağlamak siyasilerin görevidir. Bu RES'lerle de inanıyorum ki yenilenebilir enerjiden bir çevrecilik dersini veriyoruz.''Amaç, Türkiye'yi faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı'Erdoğan, bu tür tesislerin inşaat ve işletme aşamasında, yapıldıkları bölgeye sağladıkları katkının da dikkate alınması gerektiğini söyledi.Polat Grubu'nun buna ilave olarak tüm bölgeye hizmet verecek bir spor tesisini de ülkeye kazandırdığını ifade eden Erdoğan, bunun için de kendilerini tebrik etti.Büyüyen, güçlenen Türkiye'nin zorlukları birer birer aşarak hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlediğini belirten Erdoğan, 'Elbette bundan rahatsız olanlar var. Türkiye'yi yeniden 70 sente muhtaç oluğumuz o eski günlere götürmek isteyenler var. Bizi o günlere döndürmek için tüm güçleriyle çalışanlar, her fırsatta, biliyorsunuz bunu değerlendirmenin gayreti içerisindeler' diye konuştu.Erdoğan, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün hedeflerinden birinin de Türkiye'nin ekonomisi olduğuna işaret ederek, 'Ekonominin omurgası olan, lokomotifi olan iş adamlarımızdı. Onlarla birlikte başta Enerji Bakanımız olmak üzere bu alanda görev yapan kamu personeli de hedefler arasında yer alıyordu' değerlendirmesinde bulundu.Buradaki asıl amacı bildiklerini vurgulayan Erdoğan, 'Asıl amaç Türkiye'yi ekonomik olarak çökertmekti, enerji projelerimize darbe vurmaktı. Amaç Türkiye'yi geçmişte defalarca yaptıkları gibi, yeniden faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlere baktığımızda, en belirgin tezahürlerin, akıl almaz düzeylere ulaşan faiz oranları, faiz ödemeleri olduğunu görüyorsunuz' dedi.Türkiye'de, toplanan vergilerin tamamının tek başına faiz ödemelerini karşılayamadığı dönemleri yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, ülkeye o günleri bir daha asla yaşatmamaya kararlı olduklarını vurguladı.'Bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak'Merkez Bankasının uyguladığı faiz oranları konusundaki itirazlarını her fırsatta, her platformda dile getirdiğini anlatan Erdoğan, şu görüşlerini bildirdi:'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş milletin hakkının gasbıdır. Çünkü faize gitmeyen o para, ister kamuda olsun ister özel sektör olsun, nereye gidecek söyleyeyim. Bu kaynak aynen burada olduğu gibi yatırıma dönüşecek, üretime dönüşecek, istihdama dönüşecek. Diyorlar ki; 'Yatırım notumuz zarar görür.' Eğer işimiz Batı'daki derecelendirme kuruluşlarına, ekonomik analiz yapan çevrelere kalsa, bize yağmurlu havada bir bardak su vermezler. Ekonomik potansiyeli bizimle mukayese dahi edilemeyecek ülkeler allanıp pullanırken, Türkiye sürekli riskli gösterildi. Hatta son ekonomik kriz sonrası yerle yeksan olmuş tüm ülkeler hala bizim üzerimizde tutuluyor, bizden daha güçlü gösteriliyor. Hepsi yalan, bizim bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak.''Biz bugüne kadar onlara rağmen yatırım çektik, onlara rağmen büyüdük, onlara rağmen güçlendik ama bunu kendi içimizdeki bir takım kurumlarımıza hala anlatamadık' ifadesini kullanan Erdoğan, 'Faiz oranı, enflasyon öngörüsünün neredeyse iki katı. Böyle bir çarpıklık olabilir mi? İnşallah bunların hepsi de düzelecek. Türkiye'de geçtiğimiz 12 yılda pek çok şey nasıl düzeldiyse, nasıl hale yola girdiyse bu mesele de inşallah makul bir çizgiye, milletin ve memleketin hayrına bir yere gelip oturacak' diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:'Aynı şekilde Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak çökertmek isteyen üst aklın da onun kuklalarının da hevesleri kursaklarında kalmaya devam edecek. Milletin iradesi yerine o veya bu vesayet sisteminin devamını arzu edenlerin, bu yönde gayret gösterenlerin çabaları bugüne kadar sonuç vermedi, bundan sonra da inşallah vermeyecek. Paralel yapı başta olmak üzere demokrasimize, ekonomimize, istikrarımıza kast eden herkese karşı mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Milletimizin kendisine hizmet edene, vefası, şükranı ne kadar samimiyse, ihanet edene de tepkisi o kadar şiddetlidir.'Ülkeye ve millete hizmet eden, yatırım yapan, üreten, Türkiye'yi 2023 hedeflerine yaklaştıracak adım atan herkesin daima yanında ve destekçisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, nerede bir yatırım varsa, nerede bir hizmet varsa orada bulunmanın kendisi için en büyük mutluluk olduğunu söyledi.'Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir'Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:'Az önce Adnan Bey bir şey söyledi, 'Mayıs ayında Soma'da 250 megavatlık yine bir rüzgar santralinin açılışı var' dedi. Buyurun, burada şimdi 150, bunu açıyoruz. Soma'da daha büyüğünü açacağız. Bu, nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından önemli. Bütün yerlerde taş üstüne kim taş koyarsa bizim orada olmak sorumluluğumuzdur, görevimizdir ve tabii ki bizler de olacağız.Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir. Benim öfkem sadece ve sadece ülkesine ve milletine düşmanlık edenlere karşıdır. Bu ülkeye, bu millete hizmet eden herkese gönlüm de kapım da sonuna kadar açıktır.'Polat Grubu'nu ve tüm ortaklarını bu yatırım için tebrik ettiğini belirten Erdoğan, Geycek Rüzgar Enerji Santrali'nin hayırlı olmasını diledi.NotlarKonuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat tarafından, rüzgar tribünü şeklinde bir plaket hediye edildi.Daha sonra Erdoğan, 'Yeni Türkiye'nin yeni enerjisi' diyerek, beraberindekilerle santralin açılış şalterini indirdi. Erdoğan, bu sırada Adnan Polat'ın babası İbrahim Polat'ın da sahneye gelmesini isteyerek, 'İbrahim Bey gelir misin? Evladın unutuyor, ben unutmuyorum' diyerek espri yaptı.Açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kırşehir Valisi Necati Şentürk, Kırşehir ve çevre illerin bazı milletvekilleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, iş adamları ve çok sayıda davetli katıldı.Muhabir: Kadir Karakuş, Esra AltınmakasAA
Van'da Miting Sonrası Kavga: Polisin Ateşiyle 1 Kişi Yaralandı
Van'da Başbakan Erdoğan'ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP'liler arasında gerginlik çıktı. BDP'li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bir kişi göğsünden vurularak ağır yaralandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , partisinin düzenlediği mitingi için Van’a geldi. Yoğun güvenlik önlemlerinin olduğu Van’da mitinge gelenlerin yanlarına getirdikleri su şişelerinin kapakları bile polisler tarafından alınarak atıldı. Miting alanı yakınında da BDP ’liler ile AK Partililer arasında kısa süreli bir gerginlik görüldü. Miting alanına doğru giden bir grup BDP’li, yine BDP’li yöneticiler tarafından güçlükle çevrildi. Yerel seçimlere kısa süre kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting için özel uçakla Van’a geldi. Başbakan Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da eşlik etti. Başbakan Erdoğan’ı havaalanında Van’da bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Fatih Çiftci, Mustafa Bilici, Gülşen Orhan tarafından karşılandı. Başbakan Erdoğan daha sonra partisi tarafından Beşyol meydanında düzenlenen mitinge katıldı. Başbakan Erdoğan’ın yapacağı miting öncesi Van’da güvenlik üst seviyeye çıkartıldı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı ve çevresi polis barikatları ile çevrilirken, vatandaşlar tek tek aranarak güvenlik noktalarından geçirildi. Arama yapan polisler kadınların çantalarındaki parfüm, keçeli kalemleri çıkartıp atarken, vatandaşların ellerindeki su şişelerinin de kapakları yine polisler tarafından açılarak atıldı. POLİSLERE YAKA KARTI Mitingde görev yapan polislere de yaka kartı takmaları dikkat çekti. Polis memurlarının mavi, amirlerin ise sarı renkli kart taktı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı yakınındaki Cumhuriyet Caddesi’nde de BDP’liler ile Ak Partililer arasında kısa süren gerginlik görüldü. Nedeni belli olmayan gerginlik yine BDP’li yöneticiler tarafından önlendi. MİTİNGİN ARDINDAN POLİS ATEŞ AÇTI: 1 YARALI Van’da Başbakan Erdoğan’ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP’liler arasında gerginlik çıktı. BDP’li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bu sırada, bir otelin restoran bölümünde çalıştığı öğrenilen, Kadir İnan isimli genç bir işçi göğsünden vurularak ağır yaralandı.. (Osman BEKLEYEN- Gülay ÖZEK- Murat ÇAĞLAR- Özcan ÇİRİŞ / DHA)
Petek Dinçöz Ağlayarak Başbakan'dan Yardım İstedi
Ünlü şarkıcı Petek Dinçöz, katıldığı bir TV programında eski eşi Can Tanrıyar ile birlikteliğinden çok konuşulacak olaylar anlattı. Petek Dinçöz, hayatının bilinmeyenlerini Beyaz TV'de yayınlanan Söylemezsem Olmaz programında anlattı. Dinçöz, yaptığı açıklamalarla şaşırttı. Ünlü şarkıcı sık sık da ağladı. Gözyaşlarına hakim olamayan Dinçöz, Başbakan Erdoğan'dan yardım istedi. İşte ilk ve son kez konuşan Petek Dinçöz'ün eski eşi Can Tanrıyar ile ilgili yaptığı o açıklamalar: 'İki yıl boyunca sustum artık konuşacağım. Haluk Şentürk'ü bırakmak zorunda kaldım. Can Tanrıyar'dan hep dayak yedim. Can Tanrıyar'dan hep ayrılmak istedim. Can Tanrıyar'dan kurtulamadım. Şiddet gördüğümü herkes biliyordu. Hep sustum ama susmakla olmuyor. Aldığım bütün evleri ona verdim. Can Tanrıyar'dan kurtulmak için hala savaş veriyorum. Can Tanrıyar'dan kurtulmak için çok avukatla konuştum. Yeni albüm çıkardım, beni hiçbir programa çıkartmadı. Bana ulaşmak isteyenler önce ona ulaşıyordu. Bütün röportajlarımı Can Tanrıyar yazıyordu. Kasetlerle bana şantaj yaptı. O kasetteki ben değilim dedim. 'Bana herkes' inanır dedi. Paramı tutmak istedim ama paramı alıyordu. Menajerimin telefonuna ölüm tehditi mesajları yazdılar. Bana kendi hayal ürünü olan yazılar yazdırdı. Can Tanrıyar bana 'Seni bitireceğim' dedi. Gece kulüplerinde dayak yediğimi şiddet gördüğümü herkes biliyordu. Annem bu olaylar yüzünden aylarca sinir tedavisi gördü. Dayak yedim, ormanda saklandım. Can Tanrıyar'dan kurtulamıyorum bana yardım edin. Başbakanımıza sesleniyorum. Emine (Erdoğan) Hanım'a sesleniyorum. CAN TANRIYAR'DAN CEVAP GELDİ Söylemezsem Olmaz programına telefonla bağlanan Can Tanrıyar, Petek Dinçöz'ün iddialarına karşılık açıklamalarda bulundu. Tanrıyar, Dinçöz'ün anlattığı her şeyin yalan olduğunu, onu dövmediğini ve Dinçöz'ün kendisinin peşini bırakmadığını söyledi. Programın sunucusu Esin Övet'in sorduğu sorulara tam anlamıyla karşılık vermeyen Tanrıyar akılları karıştırdı.  Türkiye
Erdoğan: 'Bu Bir Veda Değil, Fatiha’dır'
AK Parti'nin Köşk adayı olarak açıklanan Başbakan Erdoğan 'Görevim süresince tek gayem 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacaktır' dedi. AK Parti’nin aylardır merakla beklenen Cumhurbaşkanı adayı açıklandı Ak Parti'nin Köşk adayını Mehmet Ali Şahin açıkladı. Şahin Cumhurbaşkanı adaylarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu duyurdu. Yaklaşık 4 bin AK Partili'nin katıldığı toplantıda Erdoğan partililere seslendi. Erdoğan konuşmasında, 'Cumhurbaşkanı tarafsız olsun derken, cumhurbaşkanının devletin tarafında milletin karşısında durmasını istiyorlar. Bu dönem artık kapandı' dedi. Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları; Alemlerin rabbi Allah'a hamdolsun. Mülkün sahibi Allah'tır. Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah'tır. Bu davayı bu hareketi bu mücadeleyi işte bugünlere eriştiren Rabbime sonsuz hamdu senalar olsun. Bu davanın bayraktarlığını sancaktarlığını hizmetkarlığını yapmış ve ahirete irtihal etmiş her bir kardeşime Rabbim rahmet etsin. Onlardan razı olsun. Çıktığımız bu kutlu yolculukta Rabbim ayaklarımızı doğruluk üzere sabit kılsın. Ya Rab sen ki kullarının hareketlerini takdir ettin senin iznin olmadıkça hiçbir şey hareket etmez. Bizim hareketlerimizi doğruluk üzere kıl. 'BİZİ ZULÜMLERDEN BERİ EYLE YA RAB' Ya Rab bizim göğsümüzü genişlet. Hayır işlerimizi kolaylaştır. Bugün sana ve senin yarattıklarına yani halka hizmet için bir güzel yolculuğa hazırlanıyoruz. Bizi kibirden muhafaza eyle ya Rabbi. Bizi hasetten muhafaza et ya Rab. Bizi haksızlıktan adaletsizlikten zulümden beri eyle ya Rab. Bizi ailemizi ve bütün yol arkadaşlarımızı yolların tuzaklarından koru Allahım. 'GEMİLERİ YAKARAK YOLA ÇIKTIK' Selçuklu Sultanı Alparslan gibi kefenimizi giyerek mücadeleye soyunduk. Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi gibi zaferin kılıç ve atlarda değil Allah katında olduğuna inandık. Endülüs fatihi Tarık bin Ziyad gibi arkamızda gemileri yakarak yola çıktık. Sen ki herşeye gücü yetensin bu mübarek günde dileğimiz odur ki bu milleti bir kez daha zaferle müjdele ya Rab... Bugün çıktığımız yolculuğu miletimiz için hayırlara vesile eyle ya Rab. Amin Amin Amin. 'YOL ARKADAŞLARIMI SELAMLIYORUM' Kardeşlerim her birinize sonsuz teşekkür ediyorum. Bu anlamlı günde bu güzel buluşmada heyecanımızı bizlerle paylaşan değerli yol arkadaşlarımı yürekten selamlıyorum. Sizin şahsınızda Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşlarını aziz milletimi bizim bu heyecanımızı paylaşan yeryüzündeki tüm dost ve kardeşleri selamlıyorum. Şahsımı 12. Cumhurbaşkanlığı için aday gösteren tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Bilmiyoruz ne haldeyiz gidiyoruz gündüz gece. Bireyselleştiriyorum. Dünyaya geldiğim anda yürüdüm aynı zamanda iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece. DUYGULANDIRAN ANI 1994'te İstanbul'da yerel seçimler için koşturuyorduk. İstanbul'un her semtine her sokağına ulaşmaya çalışıyordum. Manşetlerin şevkimizi kırmasına müsade etmiyor tehdit telefonlarına da aldırmıyorduk. Birileri günler öncesinden zaferlerini ilan ederken biz Allah'ın takdirine inanıyor milletin takdirinin farklı olduğunu hissediyor hız kesmeden koşturuyorduk. Yoksul mahallelerden birindeydik. Kalabalıktan 8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı elimi tuttu. Bunları annem gönderdi dedi. Annem seçildikten sonra sakın bizi unutmasın dedi. İki tane bileziği elime tutuşturdu. 'KARŞIMDA O MASUM GÖZLER VARDI' Daha ne olduğunu anlayamadan kendisi de o incecik bileğindeki oyuncak bileziğini çıkardı onu da elime tutuşturdu. Ben daha bir şey söyleyemeden o yavrucak kalabalığın içinde kaybolup gitti. O bilezikler İBB makamında hep karşımda durdu. Ben asıl o gözleri unutamadım. Aradan 20 yıl geçti. 8 yaşlarındaki o çocuğun gözündeki umudu unutamadım. Pınarhisar'da yatarken karşımda hep o çocuğun bakışları vardı. O elime tutuşturduğu annesinin gönderdiği bilezikle bileğinden çıkardığı oyuncak bilezik. Ak Parti'yi kurarken gözümün önünde o çocuğun gözleri vardı. Siirt'ten milletvekili olup başbakan olurken karşımda hep o masum gözler vardı. Attığım her imzada o gözler karşımdaydı. Gece yorgun başımı yastığa koyarken sabah uyanınca o masum çocuğun gözündeki heyecan o umut o parıltı o beklenti hep karşımdaydı. 'BİZ SİYASETİ O TEMİZ YÜREKLER İÇİN YAPTIK' O gözleri bir an olsun aklımdan çıkarmadım. Annesi bizi unutmasın demişti ya Allah'a hamdolsun o büyük emaneti o büyük mesajı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Biz siyaseti işte o temiz yürekler için yaptık. Vatan için toprak için bayrak için canını veren aziz şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık ve siyaseti onlar için yaptık. 20 yaşındaki yavrusunu askere gönderen ayyıldızlı tabut içinde bedenini teslim alan boynunu yere eğip vatan sağolsun diyen kahraman anne baba yüreklerini hiçbir zaman unutmadık ve siyaseti onlarla beraber onlar için yaptık. 'İŞÇİ KARDEŞLERİMİZ İÇİN SİYASET YAPTIK' Biz siyaseti maden ocaklarında alın teriyle helal rızık kazanma peşindeki işçi kardeşlerimiz için yaptık. İstanbul Sultangazi'deki Diyarbakır'da tüm kenar mahallelerdeki yoksullar için yaptık. Dicle'nin kenarında koyunları kurtlar kapıyordu. O koyunların hesabını sormak, o büyük emaneti omuzlamak için siyaseti yaptık. Diyarbakır cezaevindeki işkenceleri Mamak'taki zulmü Metris'teki adaletsizliğin hesabını sormak için siyaset yaptık. 'MAKAM VE RÜTBE İÇİN SİYASET YAPMADIK' Başörtülü olduğu için üniversite kapılarından döndürülen kalbi kırık gözü yaşlı kızlarımız için bu siyaseti yaptık. Cezaevinde evladını ziyarete giden Kürtçe'den başka dil bilmeyen sadece bakışarak sohbet etmek zorunda kalan ciğeri yanık anneler için siyaset yaptık. Yoksul olduğu için insan yerine konulmayan adam gibi adamlar için siyaset yaptık. Okulda hastanelerde mahkemelerde hükümet konaklarında itelenen o temiz yürekler için siyaset yaptık. Gurbette unutulan vatandaşlar için, Balkanlarda terkedilmiş vatandaşlarımız için, Ortadoğu'daki mağdurlar için Filistin için Mısır için Suriye için Somali için Afganistan'ın mazlumları için siyaset yaptık. Biz siyaseti ikbal için, makam için, mevki için, rutbe ve paye için yapmadık. Biz siyaseti Allah için yaptık biz siyaseti millet için yaptık. Vatan için bayrak için istiklal ve istikbalimiz için yaptık. Seçildikten sonra bizi unutmasın diyen tüm unutulmuşlar terkedilmişler kimliği kültürü hakları özgürlükleri tüm elinden alınmışlar için siyaset yaptık. 'BİZE FARKLI GÖZLE BAKTILAR' Kardeşlerim daha ilk gençlik yıllarımızdan itibaren bizi anlamayanların ve anlamak istemeyenlerin tahkir edici sıfatlarıyla bizi denklemin dışında tutmak istediler. İmam hatipte okuyoruz diye bizi tahkir etmek istediler. Sizden ancak ölü yıkayıcı olur dediler. Allahın selamını veriyoruz diye mürteci dediler. Namaz kılıyoruz diye gerici dediler. Bu milletin içinden geliyoruz diye, evine ayakkabısını çıkararak girenlere, sofrada diz kıranları farklı gördüler ve gerici dediler. Bu toprakların değerlerini savunuyoruz diye bize farklı gözle baktılar. İnancı için başını örten kızlarımıza hayatı dar ettiler. Mücadelemiz güçlendikçe saldırı ve hakaretlerini daha da arttırdılar. Kimi zaman partimizi kapattılar. Şiir okuduk diye hapsettiler. Muhtar bile olamaz diye manşetler attılar. Başbakan olamaz Cumhurbaşkanı seçilemez diye bize devlet nazarında insan olmayı bile yakıştıramadılar. Bugün nasılsa Mısır'da demokrasiyi bir hak olarak görmüyorlarsa on yıllarca bize de demokrasiyi hak olarak görmediler. 'BAŞKALARININ KALIPLARINDA ERİYENLERDEN OLMADIK' Biz başkalarının bize ne dediğine nasıl tarif ettiğine bakmayız. Biz başkalarının kaplarında ve kalıplarında eriyenlerden olmadık. Onların istediği gibi standart vatandaşlar olmanın derdine düşmedik. Diklenmeden dik durduk ağırbaşlı olduk sabrettik. Allah'ın yardımı ne zaman diye soruların sorulduğu dönemlerden sabredin Allah'ın yardımı yakındır diyenlerden ve buna gönülden inananlardan olduk. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna inandık. Onlar dışladılar biz daha azimlendik her darbeyle daha da güçlendik. Tüzüklerle, manşetlerle, çarpışarak darbelere göğüs gerdik. Kimin ne dediğine değil hakkın ne dediğine adaletin ne dediğine milletin ne söylediğine baktık. işte onun için Yunus Emre'nin muhteşem dizesini yüreğimizin ve siyasetimizin en mutena yerine yazdık. Yaradılanı severim yaradandan ötürü... 'BİZE OY VERMEYENLERE DE HİZMET GÖTÜRDÜK' İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.. İnsanı yaratılmışların en şereflisi olarak gördük. Bize oy vermeyenlere de hizmet götürdük. Türk demedik Kürt demedik Müslüman, Hıristiyan, Musevi demedik, Sünni demedik, Alevi demedik. İnsana insan olduğu için değer verdik. Nerede insan varsa nefes alan varsa oraya ulaşmanın derdi içinde olduk. Bu büyük ülke bu Türkiye bize oy verenler kadar vermeyenlerin de ülkesidir. Biz Türkiye'yi onlar için de büyüttük. Bizi sevenler kadar sevmeyenlerin de ülkesidir. Hakları özgürlükleri kazanımları biz 77 milyon için büyüttük. Türkün meselesi ne kadar bizim meselemizse Kürdün Arabın Gürcünün meselesi de bizim meselemizdir dedik. Bunun gereğini de hakkıyla yerine getirdik. Müslümanlık meselesini çözmeye kalktığımız kadar Gayri müslimlerininkini de çözdük. Sünni kadar Alevi'nin dertlerini de dert edindik. Garibin mazlumun mağdurun etnik kökenine inancına mezhebine bakmadan elinden tutmanın ona yaren olmanın samimi mücadelesi içinde olduk. 'YENİ BİR TÜRKİYE'NİN HAYALİNİ KURDUK' Siyasete başladığımız günden itibaren yeni bir Türkiye'nin hayalini kurduk. 77 milyonun dost ve kardeş olduğu bir Türkiye hayal ettik. Üreten yatırım yapan ihraç eden 77 milyonun kazandığı bir Türkiye hayal ettik. Sofralara bereketin hanelere huzurun ve barışın hakim olduğu bir Türkiye hayal ettik. Belli kesimlerin değil belli zümrelerin değil herkesin özgürce varlığını sürdürdüğü bir Türkiye hayal ettik. 'AK PARTİ HER YERDE VAR' Hiçbir zaman kutuplaştıran olmadık. Biz bize yapılanı başkasına yapmadık. 30 Mart seçimlerinde de Türkiye'nin tüm illerinde Ak Parti var. İşte kazandığımız ilçelerle neredeyse kahir ekseriyetinde Ak Parti var. Ama diğer siyasi partilere bakıyorsunuz onlar lokal ve mevzi. Kimisi belli bir etnik unsurun diğeri de kutsalların partisi olarak kalmış. Ama Ak Parti her yerde var. Ayrımcı olmadık inkar etmedik reddetmedik asimilasyon ile kimseyi kendimize benzetme peşinde olmadık. Onlar kutuplaştırdı biz birleştirdik. Onlar ayrıştırdı biz kardeşliğin mücadelesini verdik. Biz başı dik bir Türkiye hayal ettik. özgüveni yüksek bir Türkiye hayal ettik. 'GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN HATIRASINI YAD EDİYORUZ' Türkiye'de gündem belirlemen Türkiye'yi azarlamak kibirle parmak sallamak istediler. Biz siyasi tarihimiz boyunca 'Siz kimsiniz' sorusunu sorduk. Evet siz kimsiniz. İçerde ve dışarda siz kimsiniz. Bize tepeden bakma kibirle bakma cüretini nereden buluyorsunuz. Size bu hakkı kim veriyor? Biz halkız biz Alparslanın Kılıçarslanın Süleyman Şah'ın Ertuğrul Gazi'nin Osman Gazi'nin torunları Yavuz'un Fatih'in Kanuni'nin mirasçılarıyız.. Gazi Mustafa Kemal'in, Menderes'in, Turgut Özal'ın, Erbakan'ın hatırasını yad edenleriz. Biz ilmiyle sanatıyla devlet yönetimiyle medeniyetlere istikamet çizmiş bir milletin mensuplarıyız. Unutturulmak istenen bir medeniyeti yeniden diriltmenin yeniden inşa etmenin dizlerinin üzerinde yeniden yükseltmenin mücadelesini verdik. 'BİZ BİR ÇIĞIR AÇTIK' Allah'a hamdolsun bunu da başardık. Bu ülkenin gençlerine özgüven aşıladık. Bu ülkenin çocuklarına aydın bir gelecek umudu aşıladık. Hayal gibi görünen seviyelerin ulaşılabilir olduğunu gösterdik. Biz bir çığır açtık. İnşallah arkamızdan gelen nesiller bu kapıdan geçerek kadim medeniyet sancağımızı çok yüksek burçlara dikecekler. 'BASİT, TEKNİK BİR DEĞİŞİKLİK DEĞİLDİR' 2007 yılında az önce Mehmet Ali Bey de ifade ettiler. Türkiye cumhuriyetinin 11. cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken karşımızda bir kez daha vesayetin soğuk yüzü bize yani milletin partisine Cumhurbaşkanı seçtirmek istemedi. Hukuku katleden yorumlarla cumhurbaşkanlığı seçimini bir kaosa çevirmek istediler. Vesayet partileri bu kaos sürecine destek verdiler. Hemen kararı verdik anayasa değişikiiği yaptık ve halkoylamasına götürdük. Halkın seçmesi önündeki engelleri kaldırdık. 12. ve sonraki cumhurbaşkanlarının halkın oylarıyla seçilmesini öngören düzenlemeyi yüzde 69 oyla getirdik. Milletim cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi demokrasi adına dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi basit, teknik bir değişiklik değildir. Bu sadece yöntemin değişmesi değildir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir tarihin vesayetler tarihinin bu ülkede kapatılmasıdır bunu böyle bilelim. 'YAŞI BÜYÜK OLDUĞU İÇİN İDAM EDİLMEDİ' 11 Kasım 1938'de askerler TBMM'yi kuşattılar. İsmet İnönü bu meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçildi. Çok manidardır burası. 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle Celal Bayar Cumhurbaşkanı oldu. Ancak bu ilk sivil Cumhurbaşkanını 1960'ta derdest ettiler. İdama mahkum ettiler. Yaşı büyük olduğu için idam edilmedi. Sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde enteresan bir hadise yaşandı. Ali Fuat Başgil... Dönemin partilerinin telkiniyle 4. Cumhurbaşkanı olmak istedi. İstanbul ve Ankara'da kalabalıklar tarafından karşılanır. Adaylığını açıklayacağı sırada Başgil'i başbakanlığa çağırırlar. Başbakanlıkta iki general Ali Fuat Başgil'e cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmesini söyler. Eğer aday olursa Meclis açılmadan dağıtılacağını seçimlerin iptal edileceğini askeri idarenin devam edeceğini söylerler. Hatta cumhurbaşkanlığı için aday olmaya hazırlanan Ali Fuat Başgil'e bir general şunu söyler: 'Sen Cumhurbaşkanı olursan ne top atılır ne tören yapılır. Senin cipin hazır. Koyacaklar seni bir cipe yukarıdaki yere götürecekler oradaki akıbetin meçhul. Belki Etlik'te mezarını bile hazırlamışlardır.' 'HER CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ OLAY OLUR' O gün kendisi için kazılan mezarın gösterildiği bile anlatılır. Böylece aday olması önlenir. Yerine 27 Mayıs darbesini yapan Cemal Gürsel aday olur. Seçilir ve asker üniformasıyla yemin eder. Tıpkı Mısır'daki gibi... Cumhurbaşkanlığı makamı siyasi iktidar karşısında devlet iktidarının temsil eden bir konum olarak şekillendirildi. İsmet inönü ardından 1960 darbesini yapanlar cumhurbaşkanlığı makamını halkın karşısına ceberrut devlet olarak koydular. İşte halk partisi bu. Ya bunlar kendi geçmişlerini bilmiyor ya da akşam başka sabah başka devam ediyorlar. TBMM'de seçilmiş vekiller olacak başbakanlıkta hükümet olacak ama Cumhurbaşkanı devleti temsil edecek. Türkiye'de hemen her cumhurbaşanlığı seçimi olay olur. Her seçimde vesayet ve siyaset karşı karşıya geldi çok azında siyaset kazandı. 'BİZ BUNUN KARŞISINDA DİMDİK DURMASAYDIK...' Siyasetin Cumhurbaşkanı seçmesine hiçbir zaman hoşgörüyle bakılmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ve sonrasında Özal'a yapılanları çok iyi hatırlıyoruz. 2007 seçimlerinde anayasanın hiçe sayılarak 367 garabetiyle Meclis iradesinin nasıl ipotek altına alındığını bizzat yaşadık. Biz bunun karşısında dimdik durmasaydık, millet de destek vermemiş olsaydı o zaman da vesayet başa geçecekti. Şimdi geliyoruz 10 Ağustos'a... 10 Ağustos'ta sadece 12. Cumhurbaşkanı seçilmiyor. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle karar bir dönem vesayetler dönemi de kapanmış olacak. 'ESKİ TÜRKİYE'NİN RUHUNU GERİ ÇAĞIRABİLECEKLERİNİ ZANNEDİYORLAR' Halkın seçtiği halktan bir Cumhurbaşkanı göreve gelecek fark bu. Biliyorsunuz şu anda çatı ne diyor? Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunuyor. Bunu savunmak bir defa siyaseti inkar demektir. Cumhurbaşkanının siyaset dışından olmasını savunmak İsmet İnönü ve Cemal Gürsel gibi vesayeti savunmaktır. Eski Türkiye'nin parametreleriyle hareket eden muhalefet partileri en başta kendileirni inkar ediyorlar. Siyasetin içinde gibi görünüp siyasetin dışında duruyorlar. Eski Türkiye'nin ruhunu geri çağırabileceklerini zannediyorlar. Tarafsız olsun derken esasen devletin tarafında milletin karşısında durmasını istiyorlar. 'CUMHURBAŞKANI OLURSAM...' Millet meseleye el koydu. Meclis'i seçen hükümeti belirleyen millet 10 Ağustos'tan itibaren inşallah Cumhurbaşkanını da kendi hür iradesiyle belirleyecek. İnsanımızı yaşatmayan devlet payidar olamaz. Adil bir devlet olamaz. 27 Mayıs'ın bir izi daha siliniyor. Cumhurbaşkanlığının milleti temsil eden makam olmasıyla Türkiye vesayet zincirinin en önemli halkasından kurtuluyor. Eğer milletim takdir eder ve 12. Cumhurbaşkanlığına bu kardeşinizi getirirse şunu herkes bilsin devletle milleti kucaklaştıran milletin çıkarlarını gözeten milletin ve demokrasinin tarafını tutan bir Cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktır. 'BU MAKAM ASIL ANLAMINI BULACAK' Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanıdır. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı yetkilerini millete karşı değil millet için kullanan cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı cumhuriyeti cumhuru ve cumhurun birliğini temsil eder. Kimse kimseyi aldatmasın. Devletin bütünlüğünü sağlamak cumhurbaşkanının en önemli vazifesidir. Halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanlığı makamına güçlü meşruiyet sağlayacak bu sayede bu makam asıl anlamını bulacaktır. Sağlıklı bir denge kurulacak ve denetleme imkanı olacak. Kamu kurumları da buna göre hareket edecek Türkiye'nin geleceği için verimli çalışacaktır. 'TÜRKİYE'Yİ UÇURACAKTIR' Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan her anlamda Türkiye'yi uçuracaktır bundan kimsenin şüphesi olmasın. Cumhurbaşkanının dirayetli duruşu özgürlüklerin önünü açacağı gibi tehditler karşısında da kararlı duruşu beraberinde getirecektir. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğumda sadece bana oy verenlerin değil bütün İstanbulluların başkanı oldum. Başbakan olduğumda sadece Ak Parti'ye oy verenlerin değil 77 milyonun başbakanı oldum. 10 Ağustos'ta eğer seçilirsem herkes bilsin ki Türkiye cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olacağım. Bize oy versin ya da vermesin herkesin Cumhurbaşkanı olacağımdan kimsenin endişesi olmasın. 'ÇOK DAHA FAZLA ÇALIŞACAĞIZ' Meclis içinde ve dışındaki tüm siyasi görüşlerin oylarına talip olduğumuzu ve oylarını alacağıma inanıyorum. Görevim süresince tek ama tek gayem olacak. 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacaktır. Farklı bir cumhurbaşkanlığın inşallah ülkemizde ortaya koyacağız. Demokrasiyi standartlarına uğraştırmak kardeşliği yüceltmek için çok daha fazla çalışacağız. Bugüne kadar istiklalimize yapılan her türlü saldırıya karşı dik durduk göğüs gerdik asla taviz vermedik. Şunu bilmenizi istiyorum. Bu mücadele aynı şekilde hatta daha da güçlü bir şekilde süreceğinden kimsenin endişesi olmasın. Cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olmayacak. Çözüm sürecini sürdüreceğiz. Allah nasip ederse çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsade etmeyiz. Türkiye'nin çözümden barıştan kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur. 'BU KİRLİ YAPIYI HIZLICA TASFİYE EDECEĞİZ' Aynı şekilde paralel devlet ile mücadele cumhurbaşkanlığı dönemimizde çok daha güçlü ve koordineli şekilde devam edecektir. Milletin birliğinin yanında uulsal güvenliğimizi tehdit eden tüm girişimlere karşı cumhurbaşaknının birinci derecede görevi vardır. Paralel devlet yapılanmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Bu maşa örgütle en üst düzeyde mücadele etmeye devam edeceğiz bu mücadelden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hızlıca tasfiye edeceğiz. 'PARLAK BİR GELECEĞE YÜRÜYECEĞİZ' Türkiye son 12 yılda hemen her alanda çok büyük mesafeler kat etti. Şu anda da bütün hayallerini tek tek gerçeğe dönüştürüyor. Devlet ve milletin el ele vermesiyle özgürlükçü bir zeminde ekonominin daha da büyümesi için gayretlerimiz hız kesmeden devam edecek. 2023 hedeflerimiz var. Bu çok daha mümkün ve yakın hale gelecek. Yargıya ilişkin sorunlar çok daha sağlıklı bir şekilde çözülecek. Türkiye'nin yeni bir anayasa yapması en öncelikli gündemimiz olacak. Dış politikanın barışçı ve diyalog tavrı devam edecek. Dengeleri gözeten bir Türkiye değil vicdanıyla karar veren mazlumların elinden tutan dünyanın her yerinde zulme karşı sesini yükselten bir Türkiye halkın seçtiği cumhurbaşkanıyla daha da güçlü olacak. Allah'ın izniyle seçilirsek cumuhrbaşkanlığımız devlet ve milletin buluşmasına inşallah vesile olacaktır. Birlik ve bütünlük içinde parlak bir geleceğe yürüyeceğiz. '18 YAŞINDAN BERİ BU MÜCADELENİN İÇİNDEYİM' 10 Ağustos yeni Türkiye yolunda en mühim bir dönüm noktası olacaktır. 100. yıl dönümü olan 2023 hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceğiz. 2053 ve 2071 hedeflerinin zeminini de hep birlikte inşa edeceğiz. Siyasette uzun bir yolda hiç durmadan yolculuk yaptık. Ortaya koyduğumuz mücadele ile gençlere örnek olduk. Çünkü bu mücadeleye 60'tan sonra gelmedik. 18 yaşından beri bu mücadelenin içinde bulunan bir kardeşinizim. Gençlik benim herşeyim. Onlarla beraber bu yolda yürüdüm yürüyorum. Gençler boyun eymemeği geri adım atmamayı umutsuz olmamayı hep sizlere anlatmaya çalıştım. Unutmayın inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz düsturunu haklıysanız güçlüysünüz düsturunu hayatım boyunca gençlere aktarmanın mücadelesi içinde oldum. Sabrın değerini gençlere öğretmeye çalıştık. 'SİLAHINA KURŞUN SÜRÜLMÜŞ SERSERİLER' Siyasi tarihimiz boyunca şiddeti bir yol olarak seçenlerden fikirsiz siyaseti eşkıyalık ile örtenlerden olmadık. Ne tehditler gördük. Anarşi dönemlerinde dava arkadaşlarımız vuruldu. Vazgeçmedik. Partilerimiz kapatıldı vazgeçmedik. 94'te çok ciddi tehditler aldık. Hatta Samandıra'da seçim büromuz bombalandı bir kardeşimiz şehit oldu yine vazgeçmedik. Aynı şekilde Pınarhisar serüveni ve oralarda da gizli kapaklı bir çok şeyler oldu hamdolsun vazgeçmedik. Darbe çete mafya tehditlerine maruz kaldık asla vazgeçmedik. Miting meydanlarında silahına kurşun sürülmüş serseriler, odamıza konulmuş dinleme cihazları bizi yolumuzdan döndürmedi. En alçak saldırılara nankörlük ve ihanete uğradık yine yolumuzdan dönmedik. Makam için mansıp için ikbal paye ve çıkar için siyaset yapmadık böyle siyaset yapanlardan asla olmadık. Siyasetin ben ile değil biz ile yapılacağına gönülden inandık. Daha en başından itibaren ben yoktu biz vardı. 40 yıla aşkın geldiğim noktada yine ben yok biz var. 'ERDOĞAN OLMADAN AK PARTİ OLMAZ DİYENLER...' Şunu herkes bilsin ki Recep Tayyip Erdoğan her canlı gibi o da bir fanidir. Allah'a sonsuz hamdolsun ki bizim büyük davamız fani isimler fani şahsiyetler üzerine değil baki hakikatler üzerine inşa edilmiş bugüne böyle geldi böyle gidecektir. Erdoğan olmadan Ak Parti olmaz diyenler bu davayı anlamamıştır. Kendisi olmadan bu sancağın düşeceğini zannedenler bu davayı anlamamıştır. Bu teşkilatta kendine vazife verildiğinde dava sancağını canı bilip en yüksek burçlara doğru göğsünü siper edip gidecek nice kahramanlar olduğuna inanıyorum. Ak Parti şahıslarla var olmuş bir parti değilidir. Ak Parti bir dava partisidir. Vazifeye talip olanlardan değil vazife verilenlerden olduk. Birlikte yürüyenlerden olduk. Gözümüz arkada değil. Arkada güçlü bir gelenek ve davayı omuzlayacak kahramanlar var. 'ÇOLUK ÇOCUĞA MI İNDİRECEKSİNİZ DEDİLER' Fitne fesat tuzağına düşmeden Ak Parti'yi daha ileriyle götürecek güçlü kadrolarımız olduğuna inanıyorum. Daha en başta bu partiyi kurarken 3 dönem kuralını getirdik. 1 dönem ara versinler ondan sonra tekrar görev alabilir dedik. Gayemiz genç dinamik bir yapıyla geleceğe yürümek. Gayemiz koltuğa oturup kalkmayan siyasetçi yerine koltuktan nasıl vazgeçildiğini göstermekti. Seçilme yaşını 25'e çektiğmizde parlamentoyu çoluk çocuğa mı indireceksiniz dediler. 25 yetmez 18'e indireceğiz dedik. Geçenlerde Viyana'daydım. Avusturya dışişleri bakanıyla görüştüm. Gencecik bir adam. Almanya'da Hollanda'da oluyor da bizde niye olmasın. Biz 21 yaşında bir karanlık çağı kapayıp bir aydınlık çağı açan Fatih'in torunlarıyız. Bizde bu niye olmasın. 'ÇOCUKLARIMA TEŞEKKÜR EDİYORUM' 3 dönem kuralının Ak Parti'de taviz verilmeden muhafaza edileceğini biliyoruz. Mensubu bulunduğum siyasi hareket ve Ak Parti hiç kuşkusuz şahsıma ailem kadar çocuklarım kadar torunlarım kadar yakın oldu. O kadar ki millete hizmet yolunda aşk ve sevdasıyla kimi zaman ailemi eşimi çocuklarımı torunlarımı dahi ihmal ettiğim dönemler oldu. Onlar beni çok iyi anladılar. Onlar benim bu millet için mücadele ettiğimi anladılar ve her an sabrettiler. Huzurlarınızda eşime sabrından dolayı teşekkür ediyorum. Çocuklarıma sabırlarından anlayışlarından fedakarlıklarından dolayı teşekkür ediyorum. 'BANA HAKKINIZI HELAL EDİN' Bir sabah kalktığımıda yatak odamın başında bir pusula gördüm. Kızım o pusulaya şunu yazmıştı. Babacığım bir geceni de bize ayırır mısın demişti. Şu anda kızım aramızda. Tabi o sabahtan okula gidiyor. Biz de onu uğurlayamıyorduk. Böyle süren bir hayat oldu. Ben onlardan hep razı oldum. Onların da kendilerine vakit ayırmadığım için beni affetmelerini benden razı olmalarını diliyorum. Teşkilatta kırdığım krdeşlerimiz varsa affetmelerini diliyorum. Teşkilatın tüm mensuplarından helallik diliyorum. Gençlik yıllarımdan beri gerekse 14 Ağustos 2001'de Ak Parti'yi kurduğumuz günden beri birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlardan haklarını bana helal etmelerini diliyorum. 'ALLAH'IN İZNİYLE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ' Bu bir veda ayrılık konuşması veya veda töreni değil. Bizim için her an yeni bir başlangıçtır. Bizim için her gün yeni bir gündür. Bugün de birbirimize veda etmiyor yeni bir başlangıcın heyecanını hep birlikte yaşıyoruz. Seçilirsek gruplar vesilesiyle grup kürsülerinde belki bir araya gelemeyceğiz. Belki millet bizi seçerse bir araya Ak Parti çatısında gelemeyeceğiz. Ama birbirimizle ezelden kardeşiz ve ebediyen hep görüşecek hasbihal edeceğiz. Birbirimizden kopmayacağız. Türkiye'nin istikametini belirlerken her aşamada hep birlikte olacağız. Partimizle de hükümet ile de birlikte hareket edeceğiz. Ne ben sizlerden ayrılıyorum ne de sizler geride kalıyorsunuz. Bugünlere birlikte geldik Allah'ın izniyle de birlikte yürümeye devam edeceğiz. 10 Ağustos'a kadar birlikte çalışacak ve seçmi kazandığımızda yine birlikte istişare ile Türkiye'ye hizmet vereceğiz. Bugün yeni Türkiye'nin ayak seslerini gür bir şekilde duyuyoruz. Ekonomisiyle güçlü demokrasisiyle örnek kardeşliğiyle muazzam bir Türkiye'ye yürüyoruz. Yeni bir merhaleye geçiyoruz. Rabbim izin verir milletim takdir ederse ülkemize ve milletimize hizmetkarlıkta artık yeni bir safhanın kapılarını aralıyoruz. 'BU BİR VEDA DEĞİLDİR' Bir kez daha karar yetki söz ve mühür millettedir. Bir kez daha takdir milletindir. Milletim 10 Ağustos'ta en güzel sözü ve son sözü kararıyla birlikte söyleyecektir. Bayrak yarışında bayrağı teslim etmeye hazırlanırken bir kez daha her birinizden helallik diliyorum. Canlarını feda etmiş herksi rahmetle yadediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Beni aday gösteren milletvekili arkadaşlarıma da şükranlar sunuyorum. Bana sizler gibi yol arkadaşları nasip ettiği için Rabbime sonsuz teşekkür ediyorum. Bu bir veda değildir kapanış bitiş değildir. Bu ifadeyi çok çok önemsiyorum. Bizim için çok farklı bir an... İşte bu bir hatime değil inanıyorum ki bir Fatihadır bir açılıştır. Onun için diyorum ki Esirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla... O rahmandır ve rahimdir. Bizi doğru yola ilet. Gazaba uğrayanların sapkınların yoluna değil. Yolumuz bahtımız açık olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun. haberler.com
'Gül, Erdoğan ve Eşleri Milli Saraylar'dan Tarihi Eser Talep Etti mi?'
CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e Milli Saraylarla ilgili sorular yöneltti. Çetin, “Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından da Milli Saraylardan tarihi eserler talep edilmiş midir?” dedi.Çiçek’in yanıtlaması istenen CHP’li Çetin’in soru önergesi şöyle: Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ya da eşi Hayrünnisa Gül tarafından TBMM yönetimindeki Milli Saraylardan Cumhurbaşkanlığında sergilenmek üzere ya da başka amaçla tarihi eserler talep edilmiş midir? Talep edilen tarihi eserler nelerdir? Bunların sayısı nedir? Görev süresi sona ermek üzere olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Milli Saraylara iade edilen tarihi eserler var mıdır? Varsa bunlar nelerdir ve sayısı nedir? Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından da Milli Saraylardan tarihi eserler talep edilmiş midir? Talep edildi ise hangi eserler istenmiştir? Verilen tarihi eserler iade edilmiş midir? Milli Saraylar tarafından başka kurum ve kuruluşlara verilen tarihi eserler var mıdır? Varsa bu kurumlarca iade edilmeyen tarihi eserlerin sayısı nedir? Ankara-ZETE
'Türkiye'deki Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönecek'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Sen Akif'in o muhteşem eseri İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende' dedi.Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar. Bunların hiçbirisi halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediler ki. Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. Hasretle, muhabbetle selamladığı Malatyalıların düşmana korku, dostlara, kardeşlerine umut verdiğini dile getiren Erdoğan, “Allahına kurban Malatya. Malatya dimdik gururla Battalgazi’nin, Hamido’nun, Turgut Özal’ın hatırasına sahip çıkıyor” ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, 6 Mart 2014'te Malatya’da bir miting düzenlediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Malatya ne yaptı? Kendisine yakışanı yaptı. Malatya CHP’ye de MHP’ye de topuna birden ders verdi. Malatya, Pensilvanya çetesine, ihanet çetesine ders verdi. Yüzde 62 oy oranıyla Malatya, 30 Mart’ta bir kez daha AK Parti dedi.” Erdoğan, mitinge biraz geç geldiği ve vatandaşları sıcakta bekletiği için helallik istedi. Malatya'nın, 81 vilayet içinde Rize, Şanlıurfa ve Konya’dan sonra AK Parti’ye en çok oy veren dördüncü şehir olduğunu bildiren Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde Malatya’dan birincilik beklediğini söyledi. Çok çalışılması halinde Malatya’nın birinciliği alacağına işaret eden Erdoğan, “Onların ablaları var, bizim ablalarımız 30 Mart’ta onlara dersi verdi, inanıyorum şimdi daha farklı ders verecek. Bir yarın var bir de cumartesi çalışacağız, derslerini vereceğiz. Onların abileri varmış, bizim abilerimiz burada, bizim abilerimiz daha güçlü, daha azimli, daha kararlı, evvelallah daha çok çalışıyoruz, pazar günü onlara gereken dersi veriyor muyuz, gençlerimiz veriyor muyuz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2007 halk oylamasında Malatya’dan yüzde 82, 2010 halk oylamasında ise yüzde 75 ‘evet’ oyu çıktığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnanıyorum ki 10 Ağustos’ta CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimiz de bizi tercih edecek, MHP’ye gönül vermiş, diğer partilerden kardeşlerimiz de bizi tercih edecek. 10 Ağustos’ta rekora hazır mıyız, Malatya? Sandığa gidiyor muyuz Malatya? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi, güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi, öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi, milletin adayına ‘evet’ mi? Kim o aday?” Vatandaşların adını söylemesi üzerine de Erdoğan, “Sizin Allahınıza kurban, maşallah, süphanallah, barekaallah. Malatya’da bu iş tamam, Malatya kararını vermiş, verdiğiniz karar hayırlı olsun 10 Ağustos seçimi ülkemiz, milletimiz, Malatya için hayırlara vesile olsun” ifadelerini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” Malatya’nın evladı Turgut Özal’ın, 1989'a kadar başbakan olarak ülkesine, milletine çok hayırlı hizmetlerde bulunduğunu ve 1989'da Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Görevi tamamlamasına ömrü vefa etmedi. 1993 yılının 17 Nisan günü ruhunu Rahman’a teslim etti, Allah ondan razı olsun, cennetiyle müşerref kılsın. Farklı bir başbakan, cumhurbaşkanıydı. Başbakanlıkta milletin hizmetkarıydı, cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” dedi. “CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi' Erdoğan, o dönem muhalefetteki Süleyman Demirel ile SHP’nin, Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıktığını, onu seçtirmemek için ne gerekirse yaptığını ve dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’ın, Özal’a “diktatör, sivil diktatör, tek adam olma heveslisi. Özal’ı Çankaya’dan onursuzca dindiririz” dediğini anımsatarak, şunları kaydetti: “Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi. Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Menderes’e de aynen onu söylemiştir. 2007’de 10. Cumhurbaşkanının görev süresi dolunca Meclis’te hazırlıklarımıza başladık. Merhum Özal nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Sayın Demirel, Sayın Sezer nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Ama işte bu CHP zihniyeti, darbeci vesayet aşığı zihniyet karşımıza çıktı. ‘Size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dediler. 367 gibi bir garabeti öne sürdüler, arkalarına da mahkemeleri aldılar. Meclis’i yani milli iradeyi çiğnemek istediler. Biz ne yaptık? Hemen halka gittik, bir yandan genel seçim yaptık, yüzde 47 ile seçimi kazandık, güven oyu aldık. Bir yandan da hemen Anayasa’yı değiştirmek kararı verdik, yine halka gittik, bu referandumdan da yüzde 69 oy oranıyla çıktık. Ne vardı bu referandumda? Cumhurbaşkanını bundan böyle millet seçecek. Millet ne dedi? ‘Evet’ dedi. İşte şimdi yüzde 69’un bugün inşallah pazar günü ilk oylamasını yapıyoruz.' 'Demokrasinin tokadı farklıdır' 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar' diye soran Erdoğan, bu partilerin halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediğini söyledi. Erdoğan, 'Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. Demokrasinin tokadı farklıdır, bunu inşallah gösterelim, bunu ortaya tam manasıyla inşallah koyalım” diye konuştu. '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız. Ne yaptın orada? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çünkü çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da çarkçı Ekmel olur' dedi. Tarihte ilk kez 10 Ağustos'ta sandık başına gidileceğini ve doğrudan cumhurbaşkanının seçileceğini kaydeden Erdoğan, eski tartışmalara son verileceğini, darbeci ve vesayetçi sistemin artık devre dışı bırakılacağını belirtti. Erdoğan, tehditle, silah zoruyla, korkutarak cumhurbaşkanı seçme dönemlerinin artık geride bırakıldığına işaret ederek, 'Sandığa gidiyor, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olacak? Onu bizzat millet olarak siz belirliyorsunuz' ifadesini kullandı. Erdoğan, mitinge katılanlara reklam filmini izleyip izlemediklerini sorduktan sonra şunları söyledi: 'Ne oluyor o reklam filminde? Millet sahibi olduğu o yıldızı, forsu ehline teslim ediyor. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, hem 16 Türk devletini, hem de o devletin sahibi olan milleti temsil ediyor. İşte 10 Ağustos'ta inşallah devlet ile millet kucaklaşıyor. Bu MHP ne yaptı biliyor musunuz? YSK'ya şikayette bulundu. Neden biliyor musunuz? Bu reklam filminde ezan varmış. Bu reklam filminde seccade varmış. Bu reklam filminde namaz kılan bir Anadolu kadını teyzemiz varmış ve 6'ya 4 oy çokluğu ile YSK bu reklam filmlerinin o bölümlerini çıkarma kararı verdi. Ne yapalım. Biz de yargı dedik. O kısımları çıkardık. Diğer kısmı ile yola devam ediyoruz. Bunlar ne yaparsa yapsın. İstiklal Marşı'ndan 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' bunu çıkarmaya muktedirler mi? Mesele bitti. İstedikleri kadar bu yollara başvursunlar. Ne olacak.' Muhalefetin seçtiği adayın İstiklal Marşı'nı bilmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ne diyor? Çanakkale şehitleri diyor. Vah vah vah. Mehmet Akif, merhum babasının arkadaşı olabilir. Fakat sen Akif'in muhteşem eseri, İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan, ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende. Profesörmüş. Profesör olsan ne yazar. Sen ki, Malatya'dan şu dersi alamamışsın. Malatya sana şimdi bir ders veriyor. Hazır mıyız? 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Ey Ekmel, bak Malatya sana o dörtlüğü okudu. Fakat bu, Çanakkale Şehitlerinden değil ha. Bu İstiklal Marşı'nda.' Erdoğan İstiklal Marşı'ndan bihaber olana cumhurbaşkanlığı makamının teslim edilemeyeceğine vurgu yaparak, 'Benim MHP'ye gönül veren kardeşlerim. Eliniz bu adama nasıl gidecek de oy verecek. Benim CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim. Eliniz nasıl gidip de bu adama oy verecek? Vermeyecekler değil mi? Vermeyecekler inşallah' dedi. Kendisinin sözlerinden dolayı MHP'li ve CHP'li kardeşlerinin gocunmayacaklarını belirten Erdoğan, 'Çünkü buradaki ortak payda farklı. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Şimdi CHP ile MHP'nin yönetimi birleşti. Arada artık fark kalmadı. CHP de böyleydi, o da ezandan rahatsız oluyordu. Ezanın aslından rahatsız olup Türkçeleştiriyordu. Camilerden rahatsız olup cami yıkıyordu. Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesinden rahatsız oluyordu. Başörtüsünden rahatsız oluyordu. İşte MHP yönetimi de artık aynı çizgiye geldi ama MHP tabanı bundan çok rahatsız. MHP tabanı partilerinin CHP'ye vagon yapılmasından rahatsız' diye konuştu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün MHP'ye talimatlar verdiğini söyleyerek, 'Ne diyor? 'Sokağa çıkın' diyor. 'MHP daha görünür olsun' diyor. 'Ortak adayla daha fazla görünün' diyor. Hale bak, CHP'nin genel müdürü MHP'ye talimatlar veriyor. Ey Bahçeli sana da yazıklar olsun. MHP'li kardeşlerime bu muameleyi layık gördüğün için sana da yazıklar olsun. Fakat ben biliyorum MHP'li kardeşlerim buna itiraz edecekler. Hem MHP'li hem de CHP'li kardeşlerim 10 Ağustos'ta partilerinin yönetimine gereken cevabı verecekler' ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı'nı bilmeyene MHP'li ve CHP'lilerin kalkıp oy vermelerinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, İhsanoğlu'nun 'Şiirle uğraşmayalım. Daha ciddi meseleler var' sözlerini anımsattı. Erdoğan, 'Ey monşer, o sıradan bir şiir değil, İstiklal Marşı. O, bu milletin bağımsızlık marşı. Şiir deyip geçiştirmeye çalıştığın o mısralar, bu milletin gönlüne yazılmış kitabedir. Senin hayatında ciddi olarak yaptığın ne var?' diye sordu. Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu 8 yıllığına İslam Konferansı Örgütü'nün başına göndermekle yanlış yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Ne yaptın orada, ne? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, Cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Kendisi defaatle... Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da Çarkçı Ekmel olur. Suudi Arabistanlılar bize 'Söyleyin de istifa etsin, çekilsin. Şunu alın, yerine başka bir Türk'ü verin' dedi. Dedik ki, 'Seçimler geldi, almak mümkün değil.' Çok ısrar ettiler. Kendisi bizzat bana ne dedi biliyor musunuz? 'Siz benim arkamda durmuyorsunuz' dedi. 'Yav, istemiyorlar seni' dedik. 'İstenmediğin yerde neden duruyorsun' dedik. Bu kadar ısrarcı olma. Tabii koltuk bunlara tatlı, tatlı. Dolar da var. Kolay kolay bırakılır mı?' diye konuştu. 'Saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında, 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' dediğini belirterek, 'Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik, 'Şimdi çıkmış, monşer aklıyla bize üslup dersi vermeye kalkıyor. Sen git üslup dersini önce Pensilvanya'daki o hocana ver. Ağzını açtığında bela okuyan, lanet okuyan Pensilvanya'daki hocana edep dersi ver' ifadelerini kullandı. 'Ey monşer, sen git önce ağzından çıkanı kulağı duymayan, edepten, terbiyeden nasibini almamış, milletin adayına edepsizce hakaret eden CHP genel müdürüne üslup dersi ver. Ey monşer, sen eğer üslup dersi vereceksen git, sabah akşam ağzından küfür saçılan MHP Genel Başkanına üslup dersi ver' diyen Erdoğan, bunların dengelerinin artık tamamen bozulduğunu söyledi. Pensilvanya'nın dengesinin bozulduğunu, ağzından çıkanı artık kulağının duymadığını dile getiren Erdoğan, 'Kendi ülkesine, kendi ülkesinin devletine, hükümetine, milletine en ağır bedduaları ediyor ama bir kez olsun Gazze diyemiyor, bir kez olsun İsrail diyemiyor. Diyemez, derse, efendileri ipini çeker' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 'Ramazanda ne diyorlardı? 'İtikafta' diyorlardı. İtikaftan çıkmış akla, izana, vicdana, edebe sığmayacak beddualar ediyor. İtikaftan çıkan beddua eder mi? Gelip Malatya'da değil de Pensilvanya'da niye itikafa giriyorsun? Gaziantep'te niye girmiyorsun da Pensilvanya'da giriyorsun? İstanbul'da niye değil de Pensilvanya? Bursa değil de niye Pensilvanya? Konya değil de niye Pensilvanya? Rabbim kimseye kıblesini şaşırtmasın. Rabbim kimseyi zelil etmesin' dedi. 'Şirazesi dağıldı' 'CHP genel müdürünün zaten şirazesi dağıldı, ne söylediğini bilmiyor. MHP Genel Başkanı zaten bildiğiniz gibi. Bunların ortak adayı monşerin de artık dengesi bozuldu, sigortalar arttı' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Kılıçdaroğlu, önceki gün bir televizyona çıkmış 'AK Parti kitlesinin sorgulama yeteneği yok' diyor. 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' diyor. Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyor hem Müslümanlara hakaret ediyorlar. Siz bu kafayla devam edin. 'Bidon kafalı' dediniz, 'göbeğini kaşıyan adam' dediniz, 'sorgulamayan kitle' diyorsunuz şimdi. 'Müslüman' diyerek aşağılamaya devam edin. Bu millet sizi bunun için hiçbir zaman iktidara getirmeyecek.' Erdoğan, 10 Ağustos'un Türkiye için büyük bir değişimin tarihi olacağını, eski Türkiye'nin kapılarının kapanacağını, yeni Türkiye'nin kapılarının ardına kadar açılacağını vurguladı. '10 Ağustos artık bu eski kafalı muhalefetin de kendisini yenileyeceği, yenilemek zorunda kalacağı bir tarih olacaktır' diyen Erdoğan, muhalefetin ürettiği kutuplaşmaları, korku siyasetini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yaşam tarzları ve etnik kökenler üzerinden istismar siyasetini eski Türkiye'de bırakacaklarını dile getirdi. Türkü ile Kürtü ile Arapı ile Lazı ile Çerkezi ile Gürcüsü ile Romanı ile Pomakı ile Boşnakı ile yaratılanı yaratandan ötürü seveceklerini anlatan Erdoğan, 'Onun için tek millet, tek millet. Ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek bayrak. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak' diye konuştu. Vatanın üzerinde kimsenin operasyon yapamayacağına işaret eden Erdoğan, 'Yaptığı anda demir yumruğumuzu karşısında görürler. Dördüncüsü, tek devlet. Devlet içinde devlet yok. Paralel devlet, avucunu yalayacaksın. Ne dedik, 'İnlerine girilecek' Girilmeye başladı mı? Başladı. Yeterli mi? Değil. Durmak yok yola devam. Bunlara aynı şekilde gerekli olan dersi vereceğiz' ifadelerini kullandı. 'İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız' 'Burada, Malatya'da, kahraman diyarı, yiğitlerin, mert insanların şehri Malatya'da bir önemli hususa dikkatlerinizi çekiyorum' diyen Erdoğan, 7 Temmuz'da, bir ramazan günü, İsrail'in Gazze'ye karşı bir operasyon başlattığını hatırlattı. Ramazanın kendileri için çok acılı geçtiğini anlatan Erdoğan, Kadir Gecesi'ni kederli ihya ettiklerini, Ramazan Bayramı'nda katliamın devam ettiğini, bayramı buruk yaşadıklarını belirtti. Önceki gün başlayan ateşkese kadar Filistin'de, Gazze'de 2 bin kadar kişinin şehit edildiğini, 10 bine yakın kişinin yaralandığını, 350 binden fazla Gazzeli'nin evlerini terk etmek zorunda bırakıldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: 'Rabbim onlara da sabır versin, tahammül gücü versin. Bu tarafa geldiğimizde yanı başımızda, Suriye aynı şekilde ramazanı ve bayramı yine acılarla yaşadı. Yine yanı başımızda Irak, ramazanı ve bayramı kanlı geçirdi. Yaptığımız her mitingde, Türkiye'nin tek yürek olduğunu, Türkiye'nin tek yürek halinde dimdik Irak halkının, Suriyeli mazlumların, Gazzeli kardeşlerinin yanında durduğunu gördük. Erzurum, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Diyarbakır, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Şanlıurfa aynı şekilde, İstanbul aynı şekilde. Şimdi Gaziantep'e gidiyoruz. İnanıyorum ki orada da manzara muhteşem olacak. Yarın Kayseri, ardından Ankara, ertesi gün Konya. İnşallah manzara aynı şekilde olacak. 81 vilayet, tek yürek halinde mazlumların yanında duruyoruz.' Erdoğan, vatandaşlara 'Sizin şu dik duruşunuz inanın düşmana korku salıyor. Dostlarımızın, kardeşlerimizin yüreklerini ferahlatıyor. İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız. Şu Malatya'da, şu meydanda nasıl ki biz biriz, diriyiz, beraberiz, kardeşiz, hep birlikte Türkiye'yiz. Ebediyen Rabbim bizi bir ve beraber kılsın. Siz burada durduğunuz müddetçe inşallah Filistin'in bayrağı yere düşmeyecek. Siz burada böyle dimdik durduğunuz müddetçe inşallah İslam coğrafyasının umudu hiç sönmeyecek' diye seslendi. 'Gençlik bizim her şeyimiz' Toprağın ve bayrağın asla yerde sürünmeyeceğini ve hep birlikte sahip çıkacaklarını belirten Erdoğan, gençlerin üzerinde önemli bir görev olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdiklerini hatırlatarak, MHP'nin bir milletvekilinin sağa soluna iki tane genç aldığını belirterek, 'Meclise çoluk çocuğu mu göndereceğiz' diyor. Ben de diyorum ki, 'Gençlik bizim her şeyimiz'. Şimdi de 25 değil seçme seçilme yaşını 18'e indireceğiz. Niye? 10'u aşkın Avrupa Birliği üyesi ülkede oluyor da benim ülkemde niye olmasın? Biz ki; 21 yaşında bir karanlık çağı kapatıp, aydınlık çağı açan Fatih Sultan Mehmet'in torunlarıyız. Bizim gençlerimize bu saygısızlığı yapan MHP yönetimine gençler, pazar günü ders vermeye hazır mıyız? Onun için çok çalışacağız. Biz, umudumuz olan gençlikten çok şey bekliyoruz' diye konuştu. 'Kalbinizden buğz edeceksiniz' İsrail'in bütün dünyada mahalle baskısı oluşturduğuna ve şımarıkça hareket ettiğine değinen Erdoğan, İsrail'in hukuk, insan hakları tanımadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, televizyon ya da gazetenin, gazetecinin İsrail'in yaptığı soykırımı eleştirdiği zaman hemen linç edildiğini dile getirdi. İnsanların şehit olduğunu, bebeklerin masum bedelleri görüp, içlerinden isyan ettiklerini ama korkudan bu durumu dile getiremediklerini vurgulayan Erdoğan, 'Biz getiriyoruz, bu can bu tende oldukça getirmeye devam edeceğiz. 3 şey var ya elinizle düzelteceksiniz bir yanlışı gördüğünüz zaman ya dilinizle düzelteceksiniz ona da gücünüz yetmiyorsa evet, kalbinizden buğz edeceksiniz ki bu, imanın en zayıf derecesidir. Biz, bu 3'ünden bir tanesini yapalım, inancımızın gereği bu. Tarih boyunca bu millet, Hint Yarımadası'na zulüm var diye donanma gönderen bir millet. Öyle bir ecdadın torunlarıyız' değerlendirmesinde bulundu. 'Doğan Grubu, Radikal gazetesi isim veriyorum açık' Başbakan Erdoğan, Türkiye'de bir kısım medyanın, işverenlerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin üzerinde mahalle baskısı olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Doğan Grubu, isim veriyorum açık. Radikal gazetesi ne diyor; 'İsrail saldırı altında'. Ey Doğan Grubu, İsrail mi saldırı altında Gazze mi saldırı altında. İsrail'den kaç kişi öldü bir say bakalım, fosfor bombalarını gönderen 500-600 ton bombayı Gazze'ye yağdıran kim? Tanklarla, toplarla Gazze'ye giren kim? Gazze yerle bir edildi, bu kadar insan öldürülüyor bunu sen hangi ruhla, vicdanla bu şekilde yazabiliyorsun, bu başlığı atabiliyorsun. Tayyip Erdoğan'a 'sert' diyenler bundan dolayı 'sert' diyor. Hakkı söyleyince sert oluyorsun, evet eğer bu sözlerim sertlikse sert olmaya devam edeceğim. Çünkü biz, Akif'in Asım'ın nesliyiz. 'Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.' Biz buyuz ister beğenirler, ister beğenmezler. Biz, halkımızın beğenmesini, hakkın beğenmesini istiyoruz. Rabbim bizden razı olsun yeter.' 'Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden?' Erdoğan, İsrail'in Gazze'de bir ayda 10 gazeteciyi katlettiğini, medya kuruluşların ofisleri, koordinatları verildiği halde hedef yapılıp bombalandığını kaydederek, şunları söyledi: 'Dünyadan bir tepki duydunuz mu? Uluslararası basın kuruluşlarından bir tepki duydunuz mu? Türkiye'de polis öldürmekten, bekçi öldürmekten, hırsızlıktan, terörden hükümlü kişileri, gazeteci olarak dünyaya gösteren o basın kuruluşlarından İsrail'e bir tek tepki duydunuz mu? Sabah, akşam Türkiye ile uğraştılar. 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diye yaygara kopardılar. 'Türkiye'den fazla gazeteci tutuklu, 100'den fazla tutuklu' diye yalan söylediler. Filistin'de 10 gazeteci öldü, bu örgütten ses çıkmadı, çıkmıyor. CHP'nin genel müdürü de bu örgütün sözcülüğünü yapıyor. Gidiyor dünyaya kendi ülkesini şikayet ediyor. Şimdi Filistin'de 10 gazeteci öldürüldü, ey Kılıçdaroğlu söyle bakalım, tek kınama var mı, tek değerlendirme var mı? Ey Bahçeli söyle bakalım var mı? Bizim için kimin ne dediği önemli değil bizim ne dediğimiz, ne düşündüğümüz önemli. Hiç kimse bize gündem dayatamaz, hiç kimse benim ülkeme istikamet çizemez. Biz tarih boyunca hakkı söyledik, hakkın mücadelesini verdik. Şu anda da hakkı söylemeye, hak için mücadeleye devam edeceğiz. Eski Türkiye geride kaldı, boynunu büken, her şeye rıza gösteren, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye geride kaldı.' Türkiye'nin ekonomide de güçlü bir devlet olduğuna işaret eden Erdoğan, milli gelirin 820 milyar dolar, devletin borçlanma faizinin yüzde 9,3, enflasyonun yüzde 9,1 olduğunu ve Merkez Bankasının kasasında da 133 milyar dolar olduğunu belirterek, 'Bu gerçekler ortada çıkmış Ekmel anlatıyor. Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden? Diyor ki, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla falan ben uğraşacak değilim ki' diyor' ifadelerini kullandı. 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık' Erdoğan, Malatya mitinginde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla filan ben uğraşacak değilim ki' dediğini anımsatarak 'Eyvah. Monşer ya onların böyle bir derdi yok' ifadesini kullandı. Göreve geldikleri tarihe kadar 79 senede Türkiye'de 6 bin 100 kilometre yol yapıldığını kaydeden Erdoğan, 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Zaten fazla lafa hacet yok ki. Şurada Malatya Havalimanı'ndan şu şehre gelirken mevcut yol zaten... Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' diye konuştu. Erdoğan, '(Malatya'yı büyükşehir yapacağız) dedik. Yaptık mı? Ahmet kardeşimi de tebrik ediyorum. Şu anda güzel bir performans gösteriyor. Maşallah havalimanından buraya gelirken yollar pırıl pırıl. İnşallah daha da güzel olacak. Modern bir şehir Malatya. Daha da güzel olacak' değerlendirmesinde bulundu. '10 Ağustos bizi daha da güçlü yapacak, Türkiye'nin gücüne güç katacak. 10 Ağustos 81 vilayetimizin, elbette Malatya'nın da gücüne güç katacak' diyen Erdoğan, şunları söyledi: '12 yılda Malatya'ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 9 katrilyon yatırım yaptık. Ulaştırma haberleşmede 2 katrilyon, toplu konutta bir katrilyon, eğitimde 700 trilyon, orman ve su işlerinde 930 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 615 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 450 trilyon, enerjide 345 trilyon yatırım yaptık. Sağlık alanında Türkiye'de ne kadar büyük işler başardığımızı biliyorsunuz. İstediğin hastaneye gidiyor musun? Eskiden ölümüzü rehine alıyorlardı, ölümüzü. Öyle mi? Artık böyle bir şey var mı? Bitti. Artık istediğimiz eczaneden ilacımızı alıyor muyuz? Ey Ekmel, bunlardan haberin var mı senin? Monşerlerin bu işlerden haberi olmaz.' 'Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü dönemine de değinen Erdoğan, 'Hali gördünüz değil mi? Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' dedi. Gazeteci Savaş Ay'ın o dönemde hazırladığı programı anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Savaş Ay ne güzel yakalamış, Allah rahmet etsin. Ne diyor genel müdür? Sen yönetmiyor musun burayı? Ne bu hal?' diyor. Aman yarabbim sağlam gir, oradan hasta çıkarsın. Ama şimdi hastanelerimizin haline bak. Aynen öyle. Orada hala sırıtıyor bir de. Orada yavrunun sol kolunu kesmişler, 'Tabii ki bu iyi değil' diyor. 'İyi değil' diyor. Hale bak. Gözün yaşlansın ya bir kol gitti, 3 yaşında çocuk. Ruh yok, ruh. Biz sağlıkta yeni bir sayfa açtık. Seksen ilimiz gibi Malatya da bundan faydalandı. Malatya'yı sağlık tesisleriyle donattık. Hastanelerimizi modern teknolojiyle buluşturduk. Önce Malatya'ya 640 yataklı bölge hastanesini kazandırarak, sağlıkta bir merkez konumuna yükselttik. Tamam mı? Oldu mu? Bitmedi ama. Bu bölge hastanemize 2 ihtisas alanında 300 yataklı bir ek blok daha yapıyor, hastanemizi büyüterek bir şehir hastanesi haline getiriyoruz.' İktidara geldikleri döneme kadar Malatya'da 36 kilometrelik bölünmüş yol yapıldığını bildiren Erdoğan, 'Biz ne yaptık 12 yılda? 277 kilometre. Biz buyuz' diye konuştu. Malatya çevre yoluyla ilgili kamulaştırma ve altyapı çalışmalarının sürdüğünü aktaran Erdoğan, 'Anlatacak çok şeylerimiz var. Ama yoğun çalışıyoruz. O makama, bu kardeşinizi gönderirseniz, bilesiniz ki yarım kalan eserler tamamlanacaktır. Yeni eserlerle yeni projelerle biz hizmete devam edeceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik' ifadesini kullandı. Yoksul çocuklara özel okul imkanı Malatya'dan tüm öğrencilere ve velilere bir müjdeyi açıklamak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz daha önce çıkardığımız bir yasayla ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin özel okullarda okumaları için destek imkanı getirmiştik. Bununla ilgili hazırlıklar tamamlandı. Anneler, babalar bu çok önemli. Çok önemli bu. 2014-2015 eğitim öğretim döneminden başlayarak ihtiyaç sahibi öğrencilerimize katkı verecek, özel okullarda okumalarını temin edeceğiz. Böylece hem özel okulları teşvik ediyoruz hem de yoksul çocukların da özel okul imkanından faydalanmalarını sağlıyoruz. Devlet olarak biz, bu yıl okul öncesi eğitimde 50 bin öğrenciye yıllık 2 bin 500 lira özel okul desteği vereceğiz. 50 bin öğrencimize yıllık 3 bin lira özel ilkokulda okuma desteği vereceğiz. 75 bin öğrencimize yıllık 3 bin 500 lira özel ortaokulda okuma desteği vereceğiz. Yine 75 bin öğrencimize özel lise için 3 bin 500 lira destek vereceğiz. Öğrencilerimiz için, velilerimiz için eğitimde başlattığımız bu yeni adımın da hayırlı olmasını diliyorum.' Erdoğan, 'Pazar'a kadar durmak yok. Yoğun çalışacağız, gayret edeceğiz. Sandıkları patlatmaya var mıyız? Maşallah. Gönlümdeki özel yerini, pazar günü de inanıyorum ki Malatya aynen koruyacak. İnşallah büyük yatırımlarla Malatyamızı daha farklı yere taşıyacağız' dedi. Başbakan Erdoğan, '2023 Türkiyesini hep beraber hazırlayacağız. Şundan hiçbir endişeniz olmasın: Biz bu yolu beraber yürüdük. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Gideceğiz' diye konuştu. 'Çatı değil, çakı gibi aday' Mitinge, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, Malatya ve çevre illerin AK Partili milletvekilleri ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır katıldı. Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile vatandaşlara, üzerinde Erdoğan logosu bulunan tişörtlerden dağıttı. Miting alanındaki 'Çatı değil, çakı gibi aday' pankartı dikkati çekti. AA
'Sadece Türkiye'yi Değil Muhalefeti Dahi Dönüştürdük'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Biz sadece Türkiye'yi değil muhalefeti dahi dönüştürdük, değiştirdik' dedi.ANKARACumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimi kampanyası kapsamında, Etlik Mahallesi'nde düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. “Barışın, kardeşliğin, adaletin, dayanışmanın başkenti Ankara, seni bugün bir kez daha hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Ankara, senin bütün ilçelerini selamlıyorum, bütün semtlerini, caddelerini, sokaklarını selamlıyorum. Ankara, 80 vilayetten gelip buralı olan, Ankaralı olan tüm Ankaralı kardeşlerimi selamlıyorum” diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, Afganistan’dan Cezayir’e, Azerbaycan’dan Sudan’a cumhurbaşkanı seçimi için Ankara’ya gelen tüm dost ve kardeş ülkelerin gençlerini selamladığını söyledi. Ankara’nın manevi şahsiyetleri Hacı Bayram Veli, Seyit Hüseyin Gazi, Abdulhakim Arvasi, Bünyamin Ayaşi, Ali Semarkandi ve Tacettin-i Veli hazretlerine hürmetlerini ilettiğini dile getiren Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal’i, Kurtuluş Şavaşımızın kahraman kumandanlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi hürmetle anıyorum. İstiklal Marşı'nı Ankara’da yazan merhum Mehmet Akif’e bir kez daha Rabbim’den rahmet niyaz ediyorum” diye konuştu. Erdoğan, 80 vilayete elini uzattığı, dünya başkentleri arasında itibarlı bir yeri olduğu, mazlumlara umut ışığı olduğu için Ankara ile iftihar ettiğini belirterek, “Ankara, sen Gazze’nin yanında dimdik duruyorsun. Sen, mazlumların yanında sarsılmadan duruyorsun. Sen, Suriyeli gariplere sahip çıkıyorsun. Sen, Türkmen kardeşlerine güç veriyorsun, işte onun için seninle iftihar ediyoruz Ankara. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim Ankara’yı korusun, Rabbim kardeşliğimizi, dayanışmamızı, yol arkadaşlığımızı daim eylesin” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı seçiminin Türkiye, millet, tüm dost ve kardeş halklar için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, seçime 1 gün kadığını, 5 Temmuz’da Samsun’da başladıkları kampanya sürecinde 27’si il olmak üzere 40 yerde miting düzenlediklerini, yarın da “41 kere maşallah” diyerek Konya’da vatandaşlarla buluşacaklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, dün Malatya ve Gaziantep’te vatandaşlarla muhteşem bir buluşma gerçekleştirdiklerini, Ankara’ya gelmeden önce Kayseri’de sıcağın altında 100 binlerle kuçaklaştıklarını belirterek, “Yarın Konya’da inşallah bu süreci noktalıyoruz. Buradan Ankara’ya coşkunuz, heyecanınız, ahdevefanız için teşekkür ediyorum. 81 vilayetin hepsine, bu harekete, davaya, kardeşlerine sahip çıktıkları için sonsuz şükranlarımı sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu. Milletin, pazar günü tarihinde ilk kez doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanını tayin edeceğini, Allah’ın izni, halkın takdiriyle milletin kendi oylarıyla seçtiği ilk cumhurbaşkanının belli olacağını ifade eden Erdoğan, “Pazar gününe hazır mıyız Ankara? Sandığa gidiyor muyuz Ankara? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi Ankara? Türkiye’nin gücüne güç katıyor muyuz Ankara? Milletin adayına oy veriyor muyuz Ankara? Kim o aday, kim? Maşallah, süphanallah, barakeallah. Ankara kararını vermiş. Başkent Ankara tercihini yapmış, Ankara tarihi güne hazırlanmış, rabbim sizlerden razı olsun” diye konuştu. Erdoğan, Ankara’nın Selçuklu ile cihan devleti Osmanlı dönemini yaşadığını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışına, İstiklal mücadelesine, Cumhuriyetin kuruluşuna yakından şahitlik yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “10 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal hayata gözlerini yumdu. Hemen ertesi gün 11 Kasım’da şurada Ulus’taki İkinci Meclis Binasını askerler kuşattı. Neden biliyor musunuz? İsmet İnönü’yü zorla cumhurbaşkanı seçtirebilmek için. Bunu da yaptılar. TBMM’yi tehdit ederek İsmet İnönü’yü cumhurbaşkanı seçtirdiler. Bu CHP var ya bu CHP… Bu CHP zihniyetinin gidecek yeri yok. Çankaya milletten koptu, Çankaya diğer vilayetlerden koptu, Çankaya yanı başındaki Yenimahalle’ye, Keçiören’e, Mamak’a, Gölbaşı’na bile uzaklaştı. Çankaya duymaz oldu, görmez oldu, hissetmez oldu. Çankaya milletin derdiyle dertlenmez oldu. O kadar ki bazı kendini bilmezler çıktı, ‘Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter’ diye şiirler yazdılar. 1920’de Meclis’te, İlk Meclis açıldığında Meclis’in duvarında ne yazıyordu biliyor musunuz? Şura Süresi’nin 38. ayeti yazıyordu. Ne diyor bu ayet? ‘Onlar, aralarında işlerini istişare ile görürler.’ Meclis, bu işi görüyordu. Sonra bunu kaldırdılar, ‘hakimiyet milletindir’ yazısını koydular. Sonra bunu da değiştirdiler, ‘egemenlik ulusundur’ yazdılar. İsmet İnönü döneminde bu yazıyı da Meclis’in duvarından sildiler. Sadece Çankaya'yı değil, Meclis’i de milletten koparmak istediler.” Başbakan Erdoğan, 1950’de Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasının ardından Ankaralıların Ulus’taki Meclis binasının önüne toplandığını, gece yarılarına kadar oradan ayrılmadığını, Adnan Menderes ve arkadaşlarının ilk işlerinin “egemenlik ulusundur” levhasını Meclis’in duvarına asmak olduğunu aktardı. Erdoğan, “Merhum Menderes geldi, milletle Meclis’i kuçaklaştırdı, merhum Celal Bayar geldi, Çankaya ile milleti kuçaklaştırdı. Merhum Özal geldi, Sayın Abdullah Gül geldi, Çankaya milletle buluştu. Şimdi inşallah 10 Ağustos’ta Çankaya ile millet arasındaki bütün engeller Allah’ın izniyle ortadan kalkıyor. 10 Ağustos’ta millet Çankaya’nın kilitlerini tamamen kaldırıyor, 10 Ağustos’ta millet bir kez daha ama bu sefer daha güçlü şekilde Çankaya ile kuçaklaşıyor, Çankaya ile bir oluyor, beraber oluyor” ifadesini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığı makamını vesayet kurumu olmaktan tamamen çıkarıyoruz' Cumhurbaşkanı seçimi için hazırladıkları reklam filmini anımsatan Başbakan Erdoğan, 'Sürgün artık sona eriyor, aşık ile maşuk artık buluşuyor, millet sahibi olduğu yıldızı getiriyor, ehline teslim ediyor. Çankaya'nın kapıları artık ardına kadar millete açılıyor. Meclis üzerindeki, milli irade üzerindeki baskıları kaldırmıştık şimdi Çankaya üzerindeki cumhurbaşkanlığı üzerindeki baskıları, tehditleri kaldırıyor; cumhurbaşkanlığı makamını vesayet kurumu olmaktan tamamen çıkarıyoruz' ifadelerini kullandı. Erdoğan, hazırladıkları reklam filminden MHP'lilerin rahatsız olduğunu belirterek, şunları söyledi: 'Neden biliyor musunuz? Ezan varmış, seccade varmış. Seccadenin üzerinde başı yaşmaklı benim Anadolulu bacım varmış. YSK'ya MHP şikayet etti; YSK, 6'ya 4 oy çokluğuyla onların istediği gibi karar verdi, verdiniz de ne oldu. Ben buradan sesleniyorum; 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.' Hadi gel şimdi beni sustur, bu benim İstiklal marşım ya. Böyle bir anlayış, mantık olabilir mi? Bu MHP'nin bilyeleri dağıldı, Kılıçdaroğlu'na bakar oldu, Pensilvanya'ya bakar oldu, bilye dağıttı bilye. 'Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.' Bitti, ya huyundan ya suyundan, Kılıçdaroğlu'nun peşine takılırsan gideceğin yer burası. Onlar ezanlarımızı susturmadı mı? Bu CHP, Kuran kurslarımızı kapatmadı mı? Bunlar imam hatipleri kapatmadı mı? Bunlar Kur-an'ı kapatmadı mı? Bunlar başörtümüze saldırmadı mı? Yıllarca bu ülkede okullara, üniversitelere, imam hatiplere başörtüsünden dolayı rahatsız oldular, katsayısını getirdiler ve bu ülkede inancını yaşamak isteyenlere, inancını yaşatmadılar. Ey CHP senin mazin bu kadar karanlık. Şimdi ne oldu? MHP de onun peşine takıldı.' Şu anda başörtülü olarak üniversiteye gidildiğini, imam hatiplerde bir sıkıntı olmadığını, katsayının kalktığını, istenilen üniversiteye gidildiğini ve devlet dairelerinde çalışıldığına değinen Başbakan Erdoğan, 'Bu akşam Kanal 7'de yayımlanacak programda yardımcı doçent kardeşimiz enteresan bir şey söyledi. 'Ben, öğrenci olarak başörtülü okuyamadığım üniversitede, şimdi yardımcı doçent olarak başörtülü görev yapıyorum. Onun için sizlerden Allah razı olsun' dedi. Mesele bu, baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer. Halkın rızası, hakkın rızası mesele bu' diye konuştu. 'Milletin yoksulluğunu görmediler ezanla uğraştılar' Erdoğan, başkentin on yıllar boyunca milletin gündeminden farklı gündemlerle meşgul olduğunu dile getirdi. Ankara'daki siyasetçilerin, idarecilerin kimi zaman cumhurbaşkanları ve başbakanların milletin sorunlarıyla uğraşmak yerine başka işlerle uğraştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 'Milletin yoksulluğunu görmediler ezanla uğraştılar, milletin feryadını duymadılar camilerle uğraştılar, eğitimin kalitesini yükselteceklerine, eğitimi yaygınlaştıracaklarına on yıllarca bunlarla uğraştılar. Türkiye'yi büyütmek yerine gittiler halkın diniyle, inancıyla, kültürüyle uğraştılar. Ekonomiyi büyültmek yerine 'sermayeye yeşil' dediler, 'kızıl, ak, kara' dediler. Milletin ekmeğiyle uğraştılar' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 3 Kasım 2012'de söz konusu olumsuzluklara son verdiklerini vurgulayarak, gereksiz tartışmaların içine girmediklerini, yapay gerilimlerle oyalanmadıklarını, yasaklara, yoksulluğa ve yolsuzluğa savaş açtıklarını, 12 yılda Ankara'nın bambaşka bir şehir olduğunu anlattı. 'Demokratik tokat atalım' 'Bu, Kılıçdaroğlu denilen zavallı, siyasette hala çırak bile olamadı, bu zavallı maalesef hala edep dışı konuşmalar yaparak, hayasızca bazı hakaretler yapıyor' diyen Erdoğan, 'Bu, Kılıçdaroğlu'nun bu Bahçeli'ye bunun peşine takılan Ekmel'e, Pensilvanya'ya gelin pazar günü şu sandıktan oyları, sandıkları bütünleştirerek adeta patlatırcasına bir demokratik tokat atalım, fazla zamanımız kalmadı. Pazar akşamı partimizin genel merkezinden herkesin 'balkon konuşması' dediği o tarihi konuşmayı inşallah sizlerle buluşarak yapalım' dedi. Erdoğan, Ankara'nın şu anda bölgesinde demokrasinin, özgürlüklerin başkenti olduğunu artık yasaklayan değil özgürlükleri teslim eden bir başkent olduğunu ifade etti. Başörtüsünün artık kamuda, üniversitede serbest olduğuna, farklı dil ve lehçelerde konuşmak ve yayın yapmanın serbest olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Göğsünü gere gere 'ben Türküm, Kürtüm, Lazım, Çerkezim, Boşnakım, Romanım, Sünniyim, Aleviyim' demek serbest mi? Bizden önce neden bunlar denemiyordu? Niye söylenemiyordu, inançları yaşamak, yaşam tarzlarını idame etmek serbest mi? Kılıçdaroğlu rahatsız olmuş. Erdoğan niye böyle söylüyor, bu ayrımcılıktır. Bugüne kadar Alevi vatandaşım, Alevi olduğunu söylemediği için rahatsızdı işte onun önünü açtık, Sen de Alevisin, çık rahat rahat 'ben Aleviyim' de, korkma, rahat ol, huzurlu ol ben de Sünniyim, Sünni olduğumu rahatça söylüyorum, milleti aldatmayalım. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Mevlana'ya sevgin olduğunu söylüyorsun, ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün, aldatıcılardan olma. Biz bunu sağladığımız için Türkiye büyüdü, bunu teşhis ettiğimiz için Türkiye ekonomisi büyüdü.' 'Veren el, alan elden üstündür' Milli gelirin 820 milyar dolara yükseldiğini belirten Erdoğan, 'Ey MHP, bankaları boşalttın, bankaları' dedi. Göreve geldiklerinde zor durumda bulunan Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halk Bankası'nın şimdi güçlendiğini ifade eden Erdoğan, 'Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye'de bunlar olabilir miydi?' diye sordu. Erdoğan, 'Bakınız IMF'ye borç... CHP'nin yavrusu DSP, kendilerini ziyarete gittik. 'Bizim için öyle diyorsunuz ama biz yavru değiliz' dediler. 'Ya' dedim, 'Bırak o işi, bal gibi yavrusunuz. Ha, değilseniz, onlar sizin yavrunuz' dedim. Ne oldu? Gittiler, beraber yürüyorlar şimdi yolda. Ana ile yavru beraberler, yan yana, birlikte yürüyorlar. Bir şey olacaklarından filan değil, o ayrı mesele' diye konuştu. İktidarı IMF'ye 23,5 milyar dolar borçla devraldıklarına değinen Erdoğan, geçen yıl 14 Mayıs'ta Türkiye'nin IMF'ye borcunun sıfırlandığını belirtti. IMF'nin iimdi Türkiye'den 5 milyar dolar borç istediğini kaydeden aktaran, 'Veririz. Veren el, alan elden üstündür' ifadesini kullandı. AK Parti'den önceki iktidarın Merkez Bankasını boşalttığını bildiren Erdoğan, 'Ey Bahçeli, neyi, kime anlatıyorsun? Merkez Bankasının kasasında neredeyse bir şey kalmamıştı. 27,5 milyar dolar... Bunun da ciddi kısmı altın, bunun yanında da yurt dışındaki vatandaşlarımızın parasıydı. Ama şimdi 133 milyar dolar kasamızda paramız var. Nereden, nereye' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, Ankara ile İstanbul, Konya ve Eskişehir arasındaki yüksek hızlı tren hattına işaret ederek, Ankara'nın, hızlı trenin başkenti olduğunu söyledi. Ankara'nın, havayollarının, savunma, uzay ve uydu sanayilerinin de başkenti olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Önceki gün İstanbul'da bir kardeşimiz Edirne Keşan'da, Türkiye'de üretilen bir insansız hava aracını 24 saat 34 dakika havada kalarak bir rekor kırdı. Adı Bayraktar. Türkiye'de üretiliyor, kendi mühendislerimiz, teknisyenlerimiz üretiyor. Baba, evlatlar, hep beraber, ailece bunu yaptılar' dedi. 'Muhalefeti dahi dönüştürdük' Türkiye'nin kendi tankını, helikopterini, savaş gemisini, piyade tüfeğini, uydu ve roketini tasarlayarak, ürettiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ey gidi CHP, ey gidi MHP, sabah akşam başörtüsüyle uğraşırsan bu seviyeye gelemezsin. Sabah akşam milletin inançlarıyla uğraşırsan, ta Moğolistan'daki ilk Türk anıtlarına, Saraybosna'daki Osmanlı camilerine, köprülerine ulaşamazsın. Ama biz ulaştık, yollarını yaptık. Hani sen milliyetçiydin ya? Sen kafatası milliyetçisisin. Vatansever değilsin. Milliyetperver değilsin. Milletin diliyle, inancıyla, kültürüyle, yaşam tarzıyla uğraşırsan ekonomiyi büyütemezsin, ihracatı artıramazsın. 36 milyar dolardan aldık, bak şimdi 155 milyar dolara geldik. Nereden nereye... Bakın şimdi CHP ne yaptı, dikkat edin burası çok önemli, sözüm ona dindar, muhafazakar bir şahsı cumhurbaşkanı adayı gösterdi. CHP genel müdürü şimdi gittiği yerlerde kitaptan, Hz. Peygamberden bahsediyor. Allah lafzı celilini ağzına alıyor. Hamdolsun, ne kadar güzel. Güzel şeyler oluyor. O da alıştı bu işlere. Güzel, güzel. Aman yarabbim, ne güzel gelişmeler. Öbür taraftan HDP'nin adayı 77 milyona hitap etmeye, 'bayrak' demeye, 'vatan' demeye, 'cami' demeye başladı. Baktım ki hutbelerden de bahsediyor. Baktım, Diyanet İşleri Başkanlığını eleştiriyor. Diyor ki 'Diyanet İşleri Başkanlığı hutbeleri, merkezden gönderiyor.' Allah Allah, bak neleri takip etmeye başladı. Ya senin camiyle işin var mı? Bunlar sipariş üzerine bu işleri yaparlar, sipariş. Bunların ibadeti falan, hepsi bunların tamamıyla aldatmaya yöneliktir, oy kazanmaya yöneliktir. Bunlar olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olanlar değildir. Biz sadece Türkiye'yi değil, muhalefeti dahi dönüştürdük, değiştirdik.' 'Haddini bil' Artık muhalefete ve onun adayına söz söylemeyeceğini ifade eden Erdoğan, 'muhalefetin ne kadar içler acısı durumda olduğunun zaten görüldüğünü' söyledi. Erdoğan, şunları söyledi: 'Artık Pensilvanya dengesini yitirdi. Beddua üzerine beddua ediyor. CHP seçimden umudunu kesti, artık millete hakaret ediyor. Müslümanlara hakaret edilmesine seyirci kalıyor. Aynı programa çıkıyor, aynı programda, bu Doğan Grubu'nun yayın organında, görsel medyada çıkıyor bir tane aşağılık kadın, afedersin onun yanında Müslümanlara hakaret ediyor. Bunda ise ses yok. Şu hale bak. Kimsin sen ya? Sen kimsin? Önce haddini bil. Sen nasıl olur da yüzde 99'u Müslüman olan böyle bir ülkede, kalkarsın da 'Müslümanlardan başka bir şey mi bekleyeceksiniz' dersin? Kimsin sen? MHP derseniz, bu yönetim MHP'yi aldı, CHP'nin ve Pensilvanya'nın kuyruğu haline getirdi. Durumları gerçekten içler acısı. 30 Mart'ta Ankara'da bir ortak aday çıkardılar, derslerini aldılar. Ortak adayları hala kaybettiğine inanmış değil, mahkeme kapılarında sonuç bekliyor. 10 Ağustos'ta da ortak adaylarının akıbeti aynı olacak.' Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu için 'Ortak aday tam manasıyla evlere şenlik' nitelemesinde bulundu. 'Kılıçdaroğlu, ağlanacak haldesin' Merhum Gazeteci Savaş Ay'ın, Kılıçdaroğlu'nun Genel Müdürlüğü dönemindeki SSK hastaneleriyle ilgili programını hatırlatan Erdoğan, 'Çok başarılı bir genel müdür, değil mi? Adam gülüyor ya, sırıtıyor. Hastaneler rezalet... Sırıtıyor ya, gülüyor. Hani güleriz, ağlanacak halimize var ya, Kılıçdaroğlu sen busun, ağlanacak haldesin. Bu adamı nasıl oldu da CHP'ye getirdiler? Kaset, kaset, kaset' diye konuştu. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 'Başbakan bunu çıkarmak zorunda' dediğini belirten Erdoğan, 'Git sen çıkar ya. Yargı var, her şey var, git çıkar. Ben sana yolu gösterdim. İşte 'bu dinleyenler, bu gözetleyenler seni de gözetlediler' diyorum. Eğer bu Başbakan samimi olmasaydı, sen bugün daha da rezil olacaktın. Anayasa tartışmalarında anında olaya Binali Yıldırım kardeşimle biz müdahale ettik, hemen yayından kaldırıldı. Bizim bu iyiliğimizi hala görmüyor ve diyor ki 'Başbakan bunu çıkarsın.' Ya sen hala kalkıp da Kılıçdaroğlu'nu korumaktan vazgeç. Dürüst ol sen de. Maalesef Kılıçdaroğlu, Bahçeli, ikisi de bu oyunlara, bu Pensilvanya oyununa geldikleri halde, birçok arkadaşını aday gösteremedikleri halde, hala akıllanmadılar. Bunlar evlere şenlik.' 'Buradan ortak adaya bir ders verin. Bilmiyor, öğretin' diyen Erdoğan, İstiklal Marşı'ndan 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/ Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan, beni dünyada cüda' dizelerini okudu. Erdoğan, 'Mesele bu. Ankara, Ekmel'e İstiklal Marşı'nın bu dörtlüğünü öğretti. Ama Ekmel ne diyor, 'Bu Çanakkale Şehitleri herhalde' diyor' dedi. 'Her gün gaf, her gün hata, her gün skandal' Konuşmasında MHP'ye ve CHP'ye gönül verenlere seslenerek, İstiklal Marşı'nı bile bilmeyen birine oy vermemeleri ve cumhurbaşkanı seçmemeleri gerektiğini belirten Erdoğan, HDP'nin ise bu işlerle ilişkisi olmadığını, kongrelerinde Türk bayrağının bulunmadığını, İstiklal Marşı'nın söylenmediğini anımsattı. Erdoğan, HDP'ye gönül verenlere de seslenerek, İstiklal Marşı'nı tanımayan, bayrağa saygı duymayan bu anlayışa gereken dersin verilmesi gerektiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Hakkari'de Türk bayrağı olmadan miting yaptığını anımsatan Erdoğan, 'Bunların hali bu. Diyorum ki keşke 40 gün önce değil de 2-3 ay önce ortaya çıksaydı bu ortak aday, millet daha da çok eğlenirdi. Her gün gaf, her gün hata, her gün skandal' dedi. Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu'nun, 'Ben edebiyatçıyım. İstiklal Marşı'nı, Çanakkale Şehitleri'ni bilirim. Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Namazı'nı bilirim' sözlerine dikkati çeken Erdoğan, Yahya Kemal'in 'Süleymaniye'de Bayram Namazı' diye bir şiirinin bulunmadığını, 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı' diye bir şiiri olduğunu vurguladı. Erdoğan, 'Ben inanıyorum ki Ankara'da CHP'ye, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, Saadet Partisi'ne, BBP'ye gönül vermiş kardeşlerim bu monşer adaya destek olmayacaklar. Ankara'dan 10 Ağustos'ta inşallah farklı bir sonuç bekliyoruz. Ankara'da sadece AK Partili kardeşlerimden değil bütün vatandaşlarımdan güçlü bir destek bekliyoruz' ifadelerini kullandı. Erdoğan, 10 Ağustos'un Ankara'yı değiştireceğini, Çankaya'yı çok güçlü kılacağını, 77 milyonun bir, tek yürek ve hep birlikte Türkiye olacağını dile getirdi. 'Bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarını çoğaltacağız' Erdoğan, Ankara'nın ilçelerini, mahallelerini çok daha güçlü kılacaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ankara Kızılcahamam'ın Güven Mahallesi'ne de ulaşacak, Gazze'ye de ulaşacak, Ankara Şereflikoçhisar'ın Yeşilyurt Mahallesi'ne de ulaşacak, Somali'ye de ulaşacak, Güdül'ün Çukurören Mahallesi'ne de ulaşacak, Irak'ta Tuzhurmatu'daki Türkmenlere de ulaşacak. Selçuklu'nun mirasını geleceğe taşıyacağız, Osmanlı cihan devletinin mirasını geleceğe taşıyacağız. Cumhuriyetimizi daha da güçlendirecek, bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarını daha da çoğaltacağız.' Ankara'ya yatırımlar Ankara'ya 12 yılda yapılan yatırımlara da işaret eden Erdoğan, 'Ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 50 katrilyon lira. Ulaştırma ve haberleşmede 12,5 katrilyon, toplu konutta 11 katrilyon, eğitimde 5 katrilyon, gençlik ve sporda 2,5 katrilyon, enerjide 2 katrilyon, orman ve su işlerinde 2 katrilyon, sağlıkta 1,5 katrilyon yatırım yaptık. Ankara sağlıkta yaptığımız tesislerle ülkemizin kalbi olacak. Toplamda 7 bin 226 yatak kapasiteli Etlik ve Bilkent sağlık kampüslerinin yapımı devam ediyor. 2 şehir hastanesi kuruyoruz Ankara'ya. Birisi Etlik'te birisi Bilkent'te' diye konuştu. Ankara'yı Konya, Eskişehir, Bilecik, Sakarya, Kocaeli, İstanbul ile hızlı tren aracılığıyla buluşturduklarını, bunun devamının geleceğini bildiren Erdoğan, Avrupa'nın müstesna bir ülkesi olarak Başkentray'ın çalışmalarının hızla devam ettiğini, Batıkent-Sincan, Kızılay-Çayyolu metrolarının tamamlandığını, Keçiören-Tandoğan metro hattı yapım çalışmalarında sona yaklaşıldığını, test sürüşlerine başlayacaklarını, Kızılay'dan Esenboğa Havalimanı'na giden Ulus, Siteler, Kuzey Ankara Projesi, Pursaklar, Saray fuar alanının da güzergahında bulunduğu bir metro hattı daha kurulacağını söyledi. Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, bunlar da hayata geçirildiğinde Ankara'nın toplu taşım konusunda çağ atlayacağını belirterek, Ankara-Niğde, Ankara-İzmir, Ankara-Samsun arasında 3 otoyol projesiyle ilgili altyapı çalışmalarının son sürat devam ettiğini, 10 Ağustos'un ülke ve Ankara için milat olacağını kaydetti. Vatandaşlardan iradelerine, sandıklara, demokrasiye sahip çıkmalarını isteyen Erdoğan, Türkiye'de bulunan gurbetçilerin 44 gümrükte oylarını kullanabileceğini anımsattı. Erdoğan, Türkiye'nin önünde önemli bir fırsat olduğunu, 12 yıldır tarih yazdıklarını ifade ederek, 'İnşallah 10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin, büyük Türkiye'nin tarihini yazacağız. El ele, gönül gönüle daha güçlü bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Mutlaka sandığa gidin, güçlü Türkiye için, yeni Türkiye için oyunuzu kullanın. İleride çocuklarınıza, torunlarınıza, 'evladım, torunum, işte ben milletin ilk cumhurbaşkanını seçtiği o seçimde oy kullandım' deyin. 'Halkın oylarıyla belirlenen ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullandım' deyin' şeklinde konuştu. Meydandaki vatandaşlardan ellerini kaldırmalarını isteyen Erdoğan, 'Bize Allah yeter, bize millet yeter, kardeşlerim bize Ankara yeter. Dualarınızda Gazze'yi unutmayın, dualarınızda Mısır'ı, Libya'yı unutmayın, Suriye'deki, Irak'taki mazlum kardeşlerinizi unutmayın. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, Allah bizi utandırmasın, mahçup etmesin. Milli irade, milli güç, hedef 2023' diye konuştu. Mitingden notlar Mitingin gerçekleştirildiği alana eşi Emine Erdoğan’la gelen Başbakan Erdoğan, platforma çıkarak vatandaşları selamladı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği mitingde bazı vatandaşların da çevre binaların pencere ve balkonlarından mitingi izlediği görüldü. Erdoğan, konuşmasının ardından Saadet Partisi'nden istifa eden Amasya Hamamözü İlçesi Belediye Başkanı Bahattin Destebaş, MHP’den istifa eden Çorum Uğurludağ Belediye Başkanı Remzi Torun ve BBP’den istifa eden Karaman Sarıveliler Belediye Başkanı Hayri Samur’a AK Parti rozetlerini taktı. Erdoğan, daha sonra mitingi izlemek üzere alanda bulunan yabancı gençlerle selamlaştı. Vatandaşları da selamlayan Erdoğan, kendisi için “Uzun Adam” şarkısını besteleyen ve geçen hafta hayatını kaybeden sanatçı Murat Göğebakan’a da vatandaşlardan Fatiha okumalarını istedi. Çok sayıda pankartın bulunduğu miting alanında 'Vefayı Senden Öğrendik Sen Nereye Biz Oraya', 'Zalimler Korksun Bakışından Mazlumlar Sana Gardaş Olsun', 'Ankara Sana İnanıyor' şeklindeki pankartların yanı sıra Başbakan Erdoğan'ın reklam filminde okuduğu, Sezai Karakoç’un 'Ey Sevgili' şiirinden bölümlerin yer aldığı pankartlar dikkati çekti. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan ve Emrullah İşler, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Salih Kapusuz ve Abdulhamit Gül, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek ve milletvekillerinin de katıldığı mitingde, yabancı siyasetçi ve konuklar da yer aldı. Muhabir: Kadir Karakuş, Enes Kaplan, İlkay Guder, Barış Kılıç, Selma Bıyıklı Adabaş
Başbakan'ın Sandığından Kim Çıktı
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve çocuklarıyla birlikte saat 14.30 sıralarında oy kullandığı 3245 numaralı sandıktaki oylar sayıldı. Sandıktan çıkan oyların dağılımı şöyle Recep Tayyip Erdoğan: 210 Ekmeleddin İhsanoğlu: 83 Selahattin Demirtaş: 30 Boş: 4 EKMELEDDİN İHSANOĞLU'NUN SANDIĞI: İHSANOĞLU 195, ERDOĞAN 59 Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun eşi Füsun İhsanoğlu ile birlikte saat 10.30 sıralarında Sarıyer Yeniköy İlköğretim Okulu'nda oy kullandığı 1592 nolu sandıkta sayım yapıldı. Sandıktan çıkan oyların dağılımı şöyle: Ekmeleddin İhsanoğlu: 195 Recep Tayyip Erdoğan: 59 Selahattin Demirtaş: 12 Geçersiz: 1 GÜL'ÜN OY KULLANDIĞI SANDIKTAN İHSANOĞLU ÇIKTI Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oy kullandığı sandıkta, en fazla oyu cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Sandıktan cumhurbaşkanı adaylarından Recep Tayyip Erdoğan'a 34, Selahattin Demirtaş'a 21, Ekmeleddin İhsanoğlu'na 225 oy çıktı. NECDET ÖZEL'İN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in oy kullandığı sandıkta en fazla oyu cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Cumhurbaşkanı adaylarından Recep Tayyip Erdoğan'a 53, Selahattin Demirtaş'a 11, Ekmeleddin İhsanoğlu'na da 222 oy çıktı. BAKAN YILMAZ'IN SANDIĞINDAN ERDOĞAN ÇIKTI Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın oy kullandığı sandıktan cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birinci çıktı. Bakan Yılmaz'ın oy kullandığı Fevzipaşa İlkokulu'ndaki 1259 nolu sandıkta oy dağılımı belli oldu. Kayıtlı 379 seçmenden 249'unun oy kullandığı sandıktan Recep Tayyip Erdoğan'a 136, Ekmeleddin İhsanoğlu'na 96, Selahattin Demirtaş'a 8 oy çıktı; 9 oy ise geçersiz sayıldı. ATALAY'IN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın oyunu kullandığı sandıkta, en fazla oyu cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Söz konusu sandıkta cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu'na 208, Recep Tayyip Erdoğan'a 54, Selahattin Demirtaş'a 8 oy çıktı, 3 oy ise geçersiz sayıldı. ARINÇ VE BAKAN YILDIZ'IN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın cumhurbaşkanı seçimi için oy kullandığı sandıkta en fazla oyu Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Sayım sonuçlarına göre 3056 numaralı sandıkta Ekmeleddin İhsanoğlu 165 oy aldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 143, Selahattin Demirtaş ise 3 oyda kaldı. İŞLER'İN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in, cumhurbaşkanı seçiminde oy kullandığı sandıktan Ekmeleddin İhsanoğlu çıktı. İşler'in oy kullandığı sandıkta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a 40, Selahattin Demirtaş'a 19 ve Ekmeleddin İhsanoğlu'na ise 249 oy çıktı. İşler'in sandığında 5 oy geçersiz sayıldı. BAKAN BOZDAĞ'IN SANDIĞINDAN ERDOĞAN ÇIKTI Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın oy kullandığı sandıktan en fazla oy, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çıktı. Sandıktaki 241 oydan 180'i Erdoğan'a, 52'si Ekmeleddin İhsanoğlu'na, 1'i de Selahattin Demirtaş'a çıktı. Oylardan 8'i ise geçersiz sayıldı. AK PARTİLİ ŞENTOP'UN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop'un oy kullandığı sandıkta, en fazla oyu Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Şentop'un oyunu kullandığı Dikmen'deki Dedeman İlköğretim Okulu'nda, 397 seçmenin kayıtlı olduğu 2123 numaralı sandıkta, 294 kişi oy kullandı, oyların 288'i geçerli sayıldı. Cumhurbaşkanı adaylarından İhsanoğlu'na 216, Recep Tayyip Erdoğan'a 51, Selahattin Demirtaş'a da 21 oy çıktı. SP GENEL BAŞKANI KAMALAK'IN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın oy kullandığı sandıktan en çok oy cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na çıktı. Sandıktan cumhurbaşkanlığı için Recep Tayyip Erdoğan'a 72, Ekmeleddin İhsanoğlu'na 202 , Selahattin Demirtaş'a ise 23 oy çıktı. BBP GENEL BAŞKANI DESTİCİ'NİN OY KULLANDIĞI SANDIKTAN ERDOĞAN ÇIKTI BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin cumhurbaşkanı seçimi için oy kullandığı sandıkta en fazla oyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aldı. Sayım sonuçlarına göre Erdoğan 175, Ekmeleddin İhsanoğlu 134 oy, Selahattin Demirtaş 1 oy aldı. DEMİREL'İN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı seçimi için oy kullandığı sandıkta en fazla oyu Ekmeleddin İhsanoğlu aldı. Sandıktan cumhurbaşkanlığı için Ekmeleddin İhsanoğlu'na 214, Recep Tayyip Erdoğan'a 23, Selahattin Demirtaş'a 7 oy çıktı. 9- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in doğum yeri Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de de seçimi Ekmeleddin İhsanoğlu önde bitirdi. Demirel'in memleketi İslamköy'de 1014, 1015 ve 1016 Nolu sandıklardan, geçerli oyların 395'i Ekmeleddin İhsanoğlu'na, 292'si Recep Tayyip Erdoğan'a ve 6'sı Selahattin Demirtaş'a çıktı. İslamköy'de 12 oy da geçersiz kabul edildi.GÖKÇEK'İN SANDIĞINDAN İHSANOĞLU ÇIKTI Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in oyunu kullandığı sandıkta cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu birinci çıktı. Başkan Gökçek, eşi Nevin, oğulları Ahmet ve Osman Gökçek'in de oylarını kullandığı sandıkta, cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu'na 188, Recep Tayyip Erdoğan'a 39, Selahattin Demirtaş'a 8 oy çıktı.DHA