Artık Hissetmediğin Duygu Ne?
Zamanla değişiyoruz. Yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz ve unuttuklarımız duygularımızı da şekillendiriyor. Kimilerini daha yoğun hissederken, bazı duygular artık hayatımızdan yavaşça silinip gidiyor. Peki, senin artık hissetmediğin o duygu hangisi?
1. Cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını da seçer misin?
3. Yeni bir şeye başlamak istediğinde genellikle ne yaparsın?
4. Arkadaşlarınla buluşmaya davet edildiğinde ne hissedersin?

5. Eski bir dostla yeniden karşılaştığında ilk tepkin ne olur?

6. Kendini en çok hangi durumda güvende hissedersin?

7. Aşık olduğunda ne hissedersin?

8. Son olarak sohbet esnasında sen daha çok dinleyen taraf mısın?
Aşk
Senin için aşk, belki de şu sıralar en uzak, en silik kalan duygu. Kalbin bir zamanlar daha kolay açılırken, şimdi kendini koruma içgüdüsüyle çevrili bir hale gelmiş olabilir. Eskiden bir bakış, bir sözcük ya da küçük bir yakınlık seni heyecanlandırabilirken, artık aynı kıvılcımı hissetmekte zorlanıyorsun. Bu durum, seni duygusuz biri yapmaz; aksine, geçmişte yaşadıklarının seni ne kadar derinden etkilediğini gösterir. Zamanla kalbimiz kabuk bağlar. Güven duygusunun sarsılması, hayal kırıklıkları ya da yalnızlıkla gelen içe kapanma, aşkı hissetmeyi zorlaştırabilir. Ama tüm bunlara rağmen, içinin derinliklerinde hâlâ sevgiye dair bir özlem taşıyorsun. Belki bastırdığın, belki de farkında olmadan içinde sakladığın bu özlem, sana aslında ne kadar derin ve gerçek duygular taşıdığını hatırlatıyor.
Öfke
Zamanla, seni yıpratan durumlara karşı geliştirdiğin içsel dayanıklılık, öfkenin yerini daha sakin, daha düşünceli tepkilere bırakmış olabilir. Eskiden seni çileden çıkaran şeyler, şimdi sadece omuz silktiğin detaylar haline gelmiş olabilir. Bu, duygusal olgunluğun ve içsel dengeni bulma çabanın bir işareti. Artık kontrolü kaybetmek yerine, kendini geri çekip olaylara uzaktan bakmayı seçiyorsun. Bu, birçok kişi için kolay erişilemeyen bir içsel gücü temsil ediyor. Ancak, öfke de tıpkı diğer tüm duygular gibi bastırıldığında birikmeye, ifade edilmediğinde içte tortular bırakmaya başlar. Bazen sınırlarını çizmek, hayır diyebilmek, kırıldığını göstermek için bu duygunun da dile gelmesi gerekir. Öfke, doğru ifade edildiğinde bir yıkım değil, bir savunmadır. Kendine sahip çıkmanın doğal bir yoludur.
Güven
Zamanla, yaşadığın hayal kırıklıkları, kırgınlıklar ve belki de seni yarı yolda bırakan insanlar, içindeki güven duygusunu zedelemiş olabilir. Artık her yeni tanışma, her alınan karar, içinde “ya yine olursa?” sorusunu taşıyor. Belki de eskiden gözünün içine baktığında birini tanıyabileceğine inanırdın; şimdi ise her bakışın ardında gizlenen ihtimaller var. Güven duygusu, bir kere yıkıldığında yeniden inşa edilmesi zaman alan, hassas bir yapı haline gelir. Ve bu zorlanmayı yaşamak seni zayıf değil; tam tersine daha dikkatli, daha farkında biri yapar. Ama bu farkındalık, seni hayattan ve insanlardan tümüyle uzaklaştırmamalı.
Mutluluk
Zaman içinde yaşadığın hayal kırıklıkları, seni en temel duygulardan biri olan güven konusunda temkinli hale getirmiş olabilir. Belki bir zamanlar kolayca açıldığın, tereddüt etmeden bağ kurduğun insanlara şimdi mesafeli yaklaşmayı tercih ediyorsun. Bu, sadece başkalarına değil, bazen hayata ve hatta kendine karşı da bir şüphe hâlini beraberinde getirebilir. Güvensizlik, seni korumak için inşa ettiğin bir zırh gibi. Sana zarar gelmesin diye etrafına duvarlar örüyorsun. Ancak bu duvarlar seni yalnızlaştırabilir; çünkü güvenmeden gerçek bağlar kurmak neredeyse imkansızdır. Unutma ki güven bir anda geri gelmez. Kırılan yer, zamanla ve küçük adımlarla iyileşir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın