Bilinçaltından Hiç Çıkmayan Düşünce Ne?
Hiç durduk yere aynı düşüncenin seni sürekli rahatsız ettiğini fark ettin mi? Tam mutlu olacağın bir anda, geçmişten bir cümle gelip keyfini kaçırıyor ya da gelecek hakkında bir korku aklını kurcalıyor olabilir. Çünkü bilinçaltımız bazen farkında olmadan sürekli aynı düşünceyi tekrar eder. Bu testte sana bazı sorular soracağız ve senin bilinçaltında gizlice dönüp duran, aslında fark etmeden seni etkileyen düşünceyi açığa çıkaracağız.
Hadi teste!
1. Öncelikle cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını seçer misin?
3. Sabah uyanır uyanmaz aklına gelen ilk şey ne olur?
4. Rüyalarını genellikle nasıl hatırlarsın?
5. Aşağıdakilerden hangisi seni daha çok yıpratır?
6. Bir şeyler ters gittiğinde kendine nasıl davranırsın?
7. En sık kurduğun hayaller neyle ilgili?
8. Sıkıldığında en çok ne yaparsın?
9. Kendini bir kelimeyle tanımlasan?
10. Hangi mevsim senin iç dünyanı en iyi yansıtır?
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce " Keşke o günü değiştirebilsem..."
Bir zamanlar yaşadığın anılar, belki de hâlâ zihninde yer etmiş olan geçmişin gölgesi, içinde silinmeyen izler bırakmış olabilir. Bu belki bir hata olabilir, belki bir kararın sonuçları veya belki de yapamadığın, yapmakta zorlandığın bir konuşma olabilir. Zihninin en derin köşelerinde, sürekli bir döngü içerisinde, 'Acaba farklı bir yol izleseydim, farklı bir karar verseydim nasıl olurdu?' diye kendine sorgulamalar yaptığın bir durumla karşı karşıya olabilirsin. Fakat unutma ki, geçmişte kalanı değiştiremezsin. Ancak ve ancak onu dönüştürebilirsin. Geçmişte yaşadıklarını kabullenmek, onları olduğu gibi kabul etmek, belki de sahip olduğun en büyük güçtür. Bu gücü kullanarak, geçmişin gölgesinden sıyrılabilir, yaşadıklarını bir ders olarak görüp, onları dönüştürerek daha parlak bir geleceğe adım atabilirsin. Bu yüzden, geçmişi kabullen, onu dönüştür ve ileriye doğru emin adımlarla ilerle.
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce "Hala beni seviyor mu?"
Haydi, bir yolculuğa çıkalım ve zihninin en derin köşelerine, bilinçaltının gizemli labirentlerine dalalım. Orada, belki bir aşkın, belki de bir dostluğun izini bulacağız. Bu, seninle birlikte yaşadığın, ama bir türlü tamamlanamayan, belki de karşılığını bulamayan bir duygu olabilir. İşte tam da bu noktada, bir belirsizlik seni içten içe kemiriyor. Bu belirsizlik, kalbinin en derin köşelerinde, sessizce ve sürekli olarak yankılanıyor. Bu yankı, belki de kalbinin çığlığıdır. Aşkın ya da dostluğun gitmesi, onların izini silmez. Aksine, daha da derinleştirir. Bazen sevgi, gitse bile iz bırakır. Ve bu iz, belki de hayatının en değerli parçasıdır. Bu duygusal labirentte, belki de en önemli olan şey, bu izleri takip etmek ve onları anlamaktır. Çünkü her iz, bir hikayeyi, bir yaşanmışlığı, bir duyguyu temsil eder. Ve bu duygular, belki de senin en gerçek, en içten hikayendir. Bu yüzden, kalbinin yankısını dinle ve izleri takip et. Kim bilir, belki de bu izler seni, hayatının en güzel hikayesine götürür.
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce "Ya hiçbir şeyin anlamı yoksa?"
Bir düşün bakalım, içinde bir yerlerde, belki de en derinlerinde, varoluşsal soruların fırtınalar koparıyor, değil mi? Hayatın amacı nedir, benim yolum neresidir, ben kimim? gibi soruların seni sürekli bir iç sorgulamaya, kendi iç dünyana bir yolculuğa çekiyor. Bilinçaltındaki düşüncelerin, o gizemli ve karmaşık labirentin her köşesine ulaşmak, her bir detayı keşfetmek için durmaksızın daha derine, daha da derine inmeye çalışıyor. Belki de 'Her şeyin bir anlamı olmalı' diyerek kendi içinde bir düzen arıyorsun. Ancak hayatın ironik bir şekilde bize öğrettiği bir şey varsa, o da bazen anlamın, kendi başına bir hedef olmaktan çok, anlam arayışında, o yolculukta gizli olduğudur. Evet, belki de asıl mesele, sonuca ulaşmak değil, o sonuca giden yolda yaşadıklarımız, hissettiklerimiz ve öğrendiklerimizdir.
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce "Ben gerçekten yeterli miyim?"
Bilinçaltının gizemli koridorlarında, özdeğerle ilgili bir fısıltı var. Bu fısıltı, sürekli olarak kendini kanıtlama ihtiyacını tetikliyor. En ufak bir eleştiri karşısında, sanki bir kum tanesi büyüklüğündeki bir itiraz, kocaman bir kum tepeciğini yıkıyormuşçasına, kendini savunmasız ve çaresiz hissediyorsun. Bu durum, adeta bir yetersizlik duygusu fırtınası oluşturuyor ve bu fırtına, senin önüne geçilmez bir duvar gibi çıkıyor. Bu duvarın ardında, içten içe özgüvenini sorguluyorsun. Kendine dair olumlu düşünceler, bu duvarın ardında kalmış gibi hissediyorsun. Ancak, bu duvarın ardında saklanan gerçek, aslında çok daha farklı. Çünkü gerçek şu ki; sen zaten yeterli bir bireysin. Sadece bunu kendine hatırlatman gerekiyor. Kendi içindeki bu yeterlilik fısıltısını, yüksek sesle haykırman gerekiyor. Kendine olan inancını tazelemen ve bu inancı, her şüphe ve korkunun üzerine bir bayrak gibi dikmen gerekiyor. Unutma, sen zaten yeterlisin ve her zaman da öyle olacaksın.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce " Keşke o günü değiştirebilsem..."...
Yanlış sorular ve yanlış sonuç..
Senin bilinçaltından hiç çıkmayan düşünce " Keşke o günü değiştirebilsem..."