Borç Sarmalına Girmemek İçin Uzak Durman Gereken 10 Davranış
“Kredi kartı limitim var, kullanmayayım da ne yapayım?” diyorsan bu içerik tam sana göre…
Hayat pahalı, biliyoruz. Ama bazen fark etmeden kendimizi borçtan borca sürüklerken bulabiliyoruz. Ay sonunu getirmeye çalışırken ay başını bile unutuyoruz. Eğer “Yine mi eksi bakiyedeyim?” diyorsan, bu listedeki davranışlara bir göz at. Belki de bazı alışkanlıkların seni borç çukuruna doğru çekiyordur...
1. Her indirimde kendini kaybetmek.
İndirim etiketleri göz kırptığında hemen sepete atıyor musun? Oysa çoğu zaman gerçekten ihtiyaç duyduğumuzdan değil, “şimdi almazsam fırsatı kaçar” hissinden alışveriş yaparız. Bu da bütçeyi zorlayabilir. Harcamadan önce kısa bir düşünme molası ver: Bu ürünü zaten almak mı istiyordum, yoksa sadece fiyatı cazip geldiği için mi ilgimi çekti? Bu küçük duraklama, seni birçok gereksiz harcamadan koruyabilir.
2. Kredi kartını planlı kullanmamak.
Kredi kartları doğru kullanıldığında hayatı kolaylaştırır, ödeme kolaylığı sağlar, hatta puan ve kampanya avantajlarıyla kazandırabilir. Ancak bu kartların bir ödeme aracı olduğunu unutmamak gerekir. Kart limitini gelirinin üzerinde bir kaynak gibi görmek yerine, harcama alışkanlıklarını takip etmek ve bütçene uygun şekilde kullanmak, seni uzun vadede daha güçlü bir finansal duruşa kavuşturur.
3. Küçük harcamaları hafife almak.
Gün içinde harcadığımız küçük meblağlar genellikle fark edilmiyor. Sabah kahvesi, online markette sepete eklenen birkaç atıştırmalık, uygulama içi harcamalar derken ay sonunda şaşırtıcı bir toplamla karşılaşmak mümkün. Bu yüzden düzenli olarak harcamaları not almak ya da dijital bütçe uygulamalarıyla kontrol sağlamak, hem farkındalık kazandırır hem de kontrolü kolaylaştırır.
4. Borç yönetimini ertelemek.
Borçların üstesinden gelmek, zamanında fark edip plan yapmayla mümkün. Borçtan borçla çıkmaya çalışmak kısa vadede geçici bir rahatlık sağlasa da uzun vadede daha yüksek faiz yükü ve stres anlamına gelebilir. Bunun yerine gelir ve giderlerin net bir şekilde ortaya konduğu bir tablo hazırlayıp, borçların öncelik sırasına göre yapılandırılması seni daha sağlıklı bir finansal rotaya taşıyacak.
5. Her gün dışarıdan yemek söylemek.
Zaman kazanmak için dışarıdan yemek sipariş etmek zaman zaman oldukça pratik olabilir. Ancak bu alışkanlık günlük rutin haline geldiğinde, bütçeyi fark ettirmeden zorlamaya başlar. Haftalık menü planlaması yapmak, market alışverişlerini bilinçli yapmak ve birkaç öğünü evde hazırlamak hem bütçeye hem sağlığa katkı sağlar.
6. Birikimi sürekli ertelemek.
“Daha çok kazanınca biriktiririm” düşüncesi oldukça yaygın. Oysa birikim, gelir arttıkça değil, alışkanlık haline geldikçe büyür. Küçük ama düzenli birikimler zamanla ciddi bir güvenceye dönüşebilir. Bu sayede beklenmedik harcamalar karşısında borçlanmak yerine, birikimlerden destek alarak ilerlemek mümkün olur. İster kumbara, ister vadeli hesap fark etmez; önemli olan bir adım atmak.
7. Taksitlerin sayısını görmezden gelmek.
Taksitli alışverişler, büyük meblağları bölerek ödemeyi kolaylaştırsa da birden fazla taksitin aynı döneme denk gelmesi, bütçeyi zorlayabilir. Her taksitli alışverişte toplam borcu ve ödeme süresini hesaplamak bu anlamda önemli. Yapılacak en iyi şey, aylık ödemeleri bir bütün olarak görmek ve bu toplamın gelirinin sürdürülebilir bir oranında kalmasına dikkat etmek.
8. Aylık bütçe planı yapmamak.
Açık konuşalım: Aylık gelir-gider tablosu yapmak sıkıcı görünebilir ama harcamalarını kontrol altına almanın en güçlü yollarından biri. Harcamalarının nerelere gittiğini görmek, önceliklerini belirlemeni sağlar ve gereksiz giderleri kolayca fark edersin. Kimi zaman yalnızca “fark etmek” bile bütçeyi düzene koymak için yeterli.
9. “Nasıl olsa elime para geçer” mantığı...
Beklenen bir ödeme, prim, miras ya da satış gibi olasılıklar üzerine plan yapmak riskli olabilir. Eline henüz geçmemiş bir gelir için harcamaya başlamak, sonrasında seni zor durumda bırakabilir. Bunun yerine elindeki mevcut kaynaklara göre hareket etmek ve sürpriz gelirleri birikim ya da borç kapama için değerlendirmek, uzun vadeli rahatlık sağlar.
10. Parayı eline alınca kendini zengin sanmak.
Maaş yattı mı? O gün herkes kral! “Bir akşam dışarı çıkalım, kahve benden, hadi alışveriş yapalım, çok çalıştım ama yaa!” diye bir özgürlük havası gelir üzerimize. O parayı sanki sadece ödül gibi görürüz. Ama gerçek şu: Maaş günü zengin olma günü değil. O para zaten giderlerin, faturaların, kredilerin ve belki de bir kenara ayırman gereken acil durum bütçesinin parçası. Elimize para geçince ilk işimiz onu harcamak değil, yönetmek olmalı.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın