Böylesi Bir Daha Gelmeyecek: Müziğin Efsanelerinde Bu Hafta Whitney Houston
Whitney Houston sadece bir şarkıcı değil aynı zamanda kendisinden sonraki nesillere örnek olan, başlı başına bir dönem, bir tarz, bir efsaneydi. Söylediği şarkılar ile resmen kalbimizi delip geçerdi. Peki, onu sadece “I Will Always Love You” ile mi tanıyorsun? Hazırsan, Whitney'i yakından tanıyalım.
Sadece kendisi değil, bütün ailesi neredeyse müzisyendi!

Whitney Houston, müziğin tam içine doğmuş gibiydi. Yani bu muhteşem sesin genetik olduğunu söyleyebiliriz. Annesi Cissy Houston gospel sanatçısı, kuzeni Dionne Warwick 60’ların divasıydı. Hatta Aretha Franklin ailesinin yakın dostuydu. Ee, böyle bir evde büyüyüp de sanatçı olmamak mümkün değilmiş.
İlk albümüyle müzik dünyasında çığır açtı!

Whitney, kariyer yolculuğunda inanılmaz bir şekilde sevildi. 1985’te çıkan “Whitney Houston” onun ilk albümüydü. Albümdeki “Saving All My Love for You” ve “How Will I Know” şarkıları o kadar çok sevildi ki, onu bilmeyen tek bir kişi bile yoktu. Herkesin evinde mutlaka 1 kaset vardı.
Sahnedeki gücünün arkasında aslında zorlu bir yaşamı da vardı.

Onu gören herkes, gücüne, güzelliğine ve sesine hayran kalıyordu. Ama özel hayatının dışarıdan göründüğü gibi değil aksine inişli çıkışlı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Bobby Brown’la olan çalkantılı evliliği ve uyuşturucu bağımlılığı, onun hayatında derin yaralar açtı.
“I Will Always Love You” aslında ona ait değildi!

Hepimizin kalbinde taht kuran ve bir efsane haline dönüşen bu şarkı aslında ona değil, Dolly Parton’a ait bir country parçasıydı. Fakat Whitney bu şarkıyı öyle bir seslendirdi ki, onunla bütünleşti. Bu cover, dünya çapında 20 milyondan fazla sattı.
Guinness Rekorlar Kitabı'na adını yazdırdı!

2009 itibariyle, “En çok ödül alan kadın sanatçı” unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Neden mi? Çünkü 400'ün üzerinde ödül aldı. Bu sayıyı saymak bile zorken, hepsini almak inanılmaz bir gururdur. Her ödül törenine giderken elbise seçmek bile dert olmuştur.
MTV'de yer alan ilk siyahi kadın sanatçılarından biriydi!

1980'lerin başına baktığımızda MTV genellikle beyaz sanatçıları ağırlıyordu. Ancak Whitney, “How Will I Know” klibiyle bu duvarı yıktı. Çünkü onun sesi gözden gelinmeyecek kadar büyüleyiciydi. Bu sayede hem kendine hem de diğer siyahi kadın sanatçılara MTV'nin kapılarını açmış oldu.
Müzik endüstrisinin "ses" tanımı onunla birlikte değişti!

Whitney, teknik olarak bakıldığında güçlü bir soprano değildi fakat esinin rengi, kontrolü ve duygusal yoğunluğu öyle etkileyiciydi ki birçok prodüktör ve vokal koçu, “mükemmel ses” tanımını ona göre şekillendirdi. Bugün bile hala onun ses tonu konuşulmaya devam ediyor.
Michael Jackson’la resmen hiç düet yapmadılar!

İkisi de 80’ler ve 90’ların en büyük yıldızlarıydı ve onlar müzik dünyasının resmen kral ve kraliçesiydi. Fakat bu ikiliyi ne yazık ki hiçbir zaman birlikte göremedik. Bu konuya dair hiçbir bilgi yok ama insan kendine 'Eğer olsaydı ortaya ne çıkardı?' diye sormadan edemiyor...
Ondan sonra pop vokal tarzı da değişti!

Whitney’nin “melisma” (tek hecede birden çok nota söyleme) tekniği, sonraki nesil vokalistleri doğrudan etkiledi. Christina Aguilera, Beyoncé ve Jennifer Hudson gibi birçok şarkıcı bu stili onunla öğrendi. Onun günümüzdeki büyük sanatçılara hala yol göstermesi bile ne kadar efsanevi olduğunu yeniden kanıtlıyor bizlere...
"Playback" mi? O da ne?

O dönem birçok yıldızın aksine Whitney konserlerinde hiçbir zaman playback yapmadı. Yani, canlı söylemek onun için çocuk oyuncağıydı. 1994'te Güney Afrika’daki performansı hâlâ en iyi canlı vokallerden biri olarak gösterilir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın