onedio
article/comments
article/share
Haberler
Evde Huzurun Reçetesi: Minimal Dekorasyonun Faydaları

etiket Evde Huzurun Reçetesi: Minimal Dekorasyonun Faydaları

Şöyle bir eve giriyorsun… Kapının arkasında yığılmış ayakkabılar, sehpanın üstünde ne zaman oraya geldiği belli olmayan dergiler, köşede dekorasyon niyetine konmuş ama aslında sadece toz toplayan biblo ordusu… İç çekiyorsun. “Bu evin içinde ben mi yaşıyorum, yoksa eşyalar mı?” diye düşünmeden edemiyorsun. İşte o an kafanda bir ışık yanıyor: Belki de daha azıyla, daha çok huzur mümkün. Evet evet, konu minimal dekorasyon!

Gel, birlikte o kalabalıktan arınmış ev huzuruna bir adım atalım…

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Minimal dekorasyon öyle müzeye dönmüş, duvarsız beyaz kutular gibi bir şey değil.

Gerçek minimalizm, evi boşaltmak değil; hayatı sadeleştirmek. Gözün yorulmayacak, ruhun daralmayacak şekilde yaşamak. Gereksiz ne varsa ayıklamak. Yani öyle “şimdi hepsini atayım” kafası da değil bu. Zamanla, adım adım kendi düzenini kurma işi. “Bu eşyayı ben mi seviyorum yoksa sadece alıştım mı?” diye sormakla başlıyor. Ve inan, bu soruya dürüst cevaplar verdikçe evin içi değil, sen hafifliyorsun.

Bir de şunu fark ediyorsun: Ne kadar çok eşya, o kadar çok stres.

Her sabah uyanıp “Bu masanın üstü niye yine böyle?” diye düşünmekle başlıyorsun güne. Sonra gün boyu o dağınıklık zihnini meşgul ediyor. Ama eğer evin sade ise, her şeyin bir yeri varsa, zihnin de sadeleşiyor. Temizlik desen, yarım saate halloluyor. Çünkü ortalıkta dolaşan bin tane ıvır zıvır yok. Bu da sana ne kazandırıyor? Zaman.

Zaten insan sadeleştikçe daha az tüketmeye de başlıyor.

Bir şey görüp “Alayım mı?” dediğinde, artık içten içe düşünüyorsun: “Gerçekten buna ihtiyacım var mı? Evdeki yerini düşündüm mü? Ya da sadece anlık heves mi?” Ve bu sorular seni birden bilinçli tüketiciye çeviriyor. Eskiden alınca mutlu olurduk ya hani, şimdi almamayı seçmek bile bir mutluluk kaynağı oluyor.

Bu huzur evi tamamen sarınca, misafirlik de değişiyor mesela.

Önceden “Ayy biri mi geliyor, önce şu dağınıklığı toparlayalım” diye panikliyorduk. Şimdi zaten ev derli toplu olduğu için, gelen olunca sadece kahveyi koyup keyfine bakıyorsun. Her şeyin bir yeri var, karmaşa yok.

Minimal ev dediğin şey sadece dört duvar değil aslında.

Bir nevi iç dünyanı dışa yansıtıyor. Yani sadeleştikçe kendini daha iyi tanıyorsun. Ne sevdiğini, neyden sıkıldığını, seni neyin boğduğunu fark ediyorsun. Artık sadece ev değil, sen de kendine yer açmaya başlıyorsun. Mesela boş bir duvara bakmak bile seni dinlendiriyor. Çünkü illa bir tablo asmak zorunda değilsin. O boşluk, tam da ihtiyacın olan şey belki.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

En güzeli de, minimalizmi sadece eşyada bırakmıyorsun.

Zamanla ilişkilerine de yansıyor. “Kim bana iyi geliyor, kim sadece yer kaplıyor hayatımda?” diye düşünmeye başlıyorsun. Gereksiz sohbetler, zoraki görüşmeler azalıyor. Kendine, sevdiğin şeylere, gerçek dostluklara daha çok zaman ayırabiliyorsun. Hayatın temposu düşüyor ama kalitesi artıyor.

Ve işin komiği, en başta “Ben yapamam” diyen sen.

“Ben eşyalarımı atamam, hepsi anı” diyordun ya hani? Ama attıkça, sadeleştikçe, o anı sandığın şeylerin aslında sadece alışkanlık olduğunu görüyorsun. Ve bazılarını bırakınca, hafifliyorsun. Belki ilk başta zor geliyor ama sonra fark ediyorsun ki, o “boşluk” sandığın şey aslında huzurun ta kendisiymiş. Her boş kalan alan sana nefes oluyor.

Sonuç olarak, minimal dekorasyon sadece estetik bir tercih değil.

Hayatı sade, huzurlu ve kendinle uyumlu yaşamanın bir yolu. Ev dediğin şey, içinde kaybolduğun bir depo değil; seni toparlayan bir yuva olmalı. Her gün dönüp geldiğinde, “Oh be, burası benim yerim” diyebileceğin bir yer. O yüzden başlamak için büyük kararlar alman gerekmiyor. Bir çekmeceyle başla, bir köşeyle… Zaten sadeleştikçe hayat da açılıyor sana.

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. İnsanları, davranışlarını ve zihinlerindeki o görünmez ama rengarenk düşünceleri gözlemlemeye her zaman büyük bir merak duydum. Zamanla bu merak, yazmaya, anlatmaya ve içerik üretmeye dönüştü. 2024’ten beri Onedio’da, farklı kategorilerde liste ve test formatında bilgilendirici içerikler hazırlıyorum. Gündelik hayatın küçük tuhaflıklarını, eğlenceli anlarını ve insan olmanın karmaşık yanlarını kelimelere dökmek benim için büyük bir keyif. Amacım hem düşündürmek hem de faydalı, eğlenceli içerikler sunmak. Eğer sen de okurken kendinden bir parça buluyorsan, ne mutlu bana!
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Bozkurt

Az eşya değil, gereksiz eşya.