Fisher Denklemi ile Enflasyon ve Faiz İlişkisini Anlamak: Enflasyon ve Faiz Arasında Nasıl Bir İlişki Var?
Sabah kahveni alıp haberleri açıyorsun bir yanda faiz tartışmaları, diğer yanda enflasyon haberleri… Peki, bu ikisi neden bu kadar yan yana anılıyor? İşte burada karşımıza “Fisher Denklemi” çıkıyor. İlk bakışta biraz matematik dersi havası verse de aslında günlük hayatımızı anlamak için çok pratik bir yol gösterici. Hadi birlikte Fisher Denklemi'ni çözelim!
"Fisher Denklemi" nedir?
Fisher denklemi, faiz ve enflasyon arasındaki ilişkiyi gösteren basit ama güçlü bir formüldür. Adını Amerikalı iktisatçı Irving Fisher’dan alır. Aslında bize şunu söyler: Bankada gördüğümüz faiz oranı (nominal faiz), gerçek kazancımızı tam yansıtmaz. Çünkü enflasyon devreye girdiğinde o kazanç erimeye başlar. Yani Fisher denklemi, kağıt üstünde kazandığın ile gerçek hayatta elinde kalan arasındaki farkı ortaya koyar.
Peki bu denklem nasıl çalışır basitçe anlamak gerekirse...

Formül şu şekilde: Nominal Faiz = Reel Faiz + Enflasyon Oranı
Diyelim ki bankada mevduat faiz oranın %12, enflasyon ise %8. O zaman reel faiz yani gerçek kazancın %4’tür. Yani bankadan aldığın faiz kulağa yüksek gelse bile aslında paranı %8 oranında kaybediyorsun, geriye net %4 kalıyor. İşte Fisher Denklemi bu hesabı kolayca yapmamızı sağlar.
Fisher denklemi bize ne anlatıyor?

Fisher etkisi, faiz getiren bir yatırımın enflasyonu aşıp aşmadığını gösterir. Çünkü enflasyon zamanla satın alma gücünü aşındırır, cebindeki paranın gücü sessizce erir. Eğer faiz oranı enflasyonu karşılayacak kadar yüksek değilse, uzun vadede paran değer kaybetmeye devam eder. Yani denklem bize “faiz kazancın gerçekten sana artı mı sağlıyor, yoksa sadece kaybını mı azaltıyor?” sorusunun cevabını verir.
Fisher etkisi öncelikle neyi vurgular?
Fisher etkisi, enflasyon yükseldiğinde neden faizlerin de yükseldiğini açıklamaya çalışır. Çünkü borç verenler, paralarının değer kaybetmesini istemez. Enflasyon hızlandığında bankalar veya merkez bankaları faiz oranlarını artırarak bu kaybı telafi etmeye çalışır. Bu yüzden ekonomi haberlerinde sık sık faiz artırıldı cümlesini duyarız. Aslında bu hamle, enflasyonu dengelemek ve ekonomiyi biraz yavaşlatmak için yapılan bir koruma kalkanıdır.
Faiz ve enflasyon arasındaki görünmez bağ...
Enflasyon, paranın satın alma gücünü düşüren fiyat artışlarıdır. Faiz ise, parayı ödünç verirken ya da bankaya yatırırken aldığımız kazançtır. Eğer enflasyon çok yüksekse, faiz ne kadar artarsa artsın reel kazanç azalabilir. Bu yüzden ekonomistler ve merkez bankaları, faiz ve enflasyonu her zaman birlikte değerlendirir. Aslında bu ikili birbirinden ayrılmaz bir şekilde yan yana yürüyen iki yol arkadaşı gibidir.
Finansal yol haritanı çizerken bu denklemi bilmek sana fayda sağlar.
Tasarruf yapmak, yatırım yapmak ya da kredi kullanmak istiyorsan Fisher Denklemi tam anlamıyla bir yol gösterici. Çünkü sana bugün kazandığın ya da ödediğin ile yarın elinde kalacak olanın farkını gösteriyor. Böylece daha bilinçli finansal kararlar alabiliyorsun. Yani işin özü, Fisher Denklemini bilmek sadece ekonomistlerin değil günlük hayatında bütçesini yönetmek isteyen herkesin işine yarar.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın