Güney Koreli Gençlerin “Sampo Nesli” Ekonomisi Ne Anlatıyor?
“Aşk yok, evlilik yok, çocuk zaten hiç yok…”
“Ne aşka vaktim var, ne evlenmeye param, ne de çocuk büyütmeye inancım.” Bu cümle Kore dizisinde değil, bizzat Güney Koreli gençlerin kendi hayatlarını anlatırken kullandığı bir cümle. Ve işte bu cümleyle başlayan yeni bir kuşak tanımı var artık: Sampo Nesli.
Peki ama neden? Ekonomik refahın yüksek olduğu bir ülkede gençler neden bu kadar karamsar? Hadi bu kuşağın iç dünyasına biraz daha yakından bakalım.
“Sampo” ne demek, nereden çıktı?

“Sampo” kelimesi Korece’de “üç şeyden vazgeçmek” anlamına geliyor. Bu üç şey de toplumun geleneksel beklentilerinin merkezinde yer alıyor: aşk, evlilik ve çocuk.
Sampo nesli, bu üç kavramdan bilerek uzak duran bir kuşak. Çünkü onlar için hayat; romantik komedi değil, ekonomik mücadeleyle dolu bir gerçeklik.
Bu terim 2011'den sonra Güney Kore’de özellikle 20’li yaşların sonu ile 30’ların başındaki gençler için kullanılmaya başlandı. Zamanla bu nesil 5, 7, hatta “N-po” nesline kadar genişledi. Yani hayattan vazgeçilen şeyler çoğaldı: sosyal hayat, ev satın alma, emeklilik hayali gibi...
Ekonomi gelişiyor ama bireysel yaşamlar geriliyor.

Güney Kore dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri. Ama bu gelişme herkesin cebine yansımıyor. Ev fiyatları, yaşam maliyetleri, eğitim masrafları ve iş bulma zorlukları derken gençler kendilerini “geçinmeye çalışan ama mutlu olamayan” bir pozisyonda buluyor.
Yani dışarıdan bakıldığında her şey düzenli, teknolojik, modern. Ama içeride gençlik; hayallerini küçültüyor, hedeflerini erteliyor, duygusal ihtiyaçlarını ekonomik gerçeklere kurban ediyor.
Aşk ve evlilik artık bir lüks haline geldi.

Sampo nesli için aşk, evlilik ya da çocuk sahibi olmak, artık duygusal değil ekonomik kararlar. Birlikte vakit geçirmek pahalı. Dışarıda buluşmak, seyahat etmek, özel günleri kutlamak ciddi masraf. Evlilik? O daha da uç bir konu: düğün masrafları, ev kurma, borçlar...
Çocuk mu? Onu hiç sorma. Eğitim, sağlık, kreş derken bu nesil çocuk büyütmenin maliyetini hesapladıkça tamamen vazgeçiyor.
Sonuç: Önce kendi ayakta kalayım, sonra bakarız diyen ama bir türlü o bakma fırsatını bulamayan bir kuşak.
Toplum baskısı azalmıyor ama gençler artık reddetmeyi öğreniyor.

Güney Kore gibi geleneksel aile değerlerinin hâlâ çok güçlü olduğu bir ülkede, gençlerin evlenmemesi, çocuk yapmaması çok büyük tepki çekiyor. Ama Sampo nesli bu beklentiyi sessizce reddediyor. Hatta bu bir nevi kolektif direnç halini almış durumda.
“Yapamıyorum” değil, “Yapmak istemiyorum” diyerek toplumsal baskıya karşı duruyorlar. Çünkü onlar için özgürlük, toplumsal normlardan önce geliyor. Ve en çok da şu cümleyi söylüyorlar: “Ben bu hayatı kendim için yaşıyorum.”
Sampo sadece Kore’ye özel değil, tüm dünyaya yayılıyor.

İsim Korece olabilir ama yaşanan şey evrensel.
Türkiye’de de, Avrupa’da da, Japonya’da da gençler benzer duygularla yaşıyor.
Yüksek kira fiyatları, zorlayıcı iş koşulları, artan yalnızlık, tatminsizlik...
Sampo, aslında bugünün gençliğinin küresel ekonomik düzene verdiği bir yanıt. Bazıları için bu bir hayal kırıklığı, bazıları için ise yeni bir özgürlük biçimi. Ama ne olursa olsun; bu nesil, hayatın geleneksel kurallarına kafa tutuyor.
Peki bu nesil ne istiyor?

Sampo nesli hayattan vazgeçtiği gibi gösterilse de aslında durum öyle değil. Onlar sadece “kendilerine ait” bir hayat istiyorlar.
Daha adil bir ekonomik sistem,
Daha erişilebilir eğitim ve sağlık,
Daha insani bir iş yaşamı,
Daha az beklenti, daha çok anlayış.
Yani bu gençler sadece “evlenmiyor, çocuk yapmıyor” diye değil; içinde bulundukları sistem değişmediği için bu yolu seçiyorlar.
Belki de bu bir umutsuzluk değil, farklı bir yaşam biçiminin sessiz protestosu.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın