Hayvanat Bahçelerinin Karanlık Yüzü: Camın Ardında Gördüğünüz Değil, Görmediğiniz Acı
Bir çocuk kahkahası, bir selfie çubuğu, camın arkasındaki maymunun boş bakışı... Hayvanat bahçeleri dışarıdan bakınca mutlu bir tablo gibi görünebilir. Ama içeride işler pek de öyle yürümüyor. Görünmeyen ölümler, yutulan cisimler, tellerin arkasında gelişen psikolojik travmalar ve hiç açılmayacak kafes kapıları... Hadi bir adım geri çekilip bakalım: Hayvanlar gerçekten mutlu mu?
Bu içeriğimiz, hayvanların suskun çığlıklarına kulak vermek isteyenler için.
Ziyaretçi parasıyla alınan travmalar: Yutulan cisimler, gizlenen ölümler

Nebraska’daki bir hayvanat bahçesinde yaşayan 36 yaşındaki bir timsahın midesinden tam 70 madeni para çıkarıldı. Muhtemelen ziyaretçilerin dilek niyetiyle attığı bu paralar, Thibodaux isimli timsahın ölümüne sebep olabilirdi. Neyse ki veterinerler erken müdahale etti. Ancak çoğu hayvan bu kadar şanslı değil. Penguenlerden deniz aslanlarına, kutup ayılarından zürafalara kadar onlarca tür, yıllardır kafeslerine atılan yabancı cisimleri yutuyor ve sessizce can veriyor.
Plastik balıklar, su şişeleri, toka, gözlük, pil, eldiven, oyuncak... Liste uzayıp gidiyor. 2021’de bir deniz aslanı plastik bir “oyuncak balıkla” boğularak öldü. Aynı yıl genç bir dağ aslanının midesinde ip benzeri bir nesne bulundu. Bazı hayvanların ölüm nedenleri otopsiyle bile tam anlaşılamıyor. Çünkü insanlar eğleniyor, hayvanlar ödüyor.
Kapalı bir alanda özgür gibi davranabilir miydiniz?

Bir başka büyük sorun da hayvanat bahçelerinin “doğal ortam simülasyonu” denen yapaylığı. Zürafaların boynu ağaca dolanıp kırılıyor, kutup ayıları oyuncakla boğuluyor, şempanzeler birbirine saldırıyor. Bunların hiçbiri doğada bu kadar sık yaşanmaz. Çünkü doğada hayvanlar kendine alan açabilir, uzaklaşabilir, doğrudan kendine uygun ortamı seçebilir. Oysa burada kaçacak yer yok. Aynı kafese konan iki kaplan, sadece birkaç santimlik alanda hayat boyu birbirine tahammül etmek zorunda.
Araştırmalar, büyük kedilerde ölüm nedenlerinin dörtte birini diğer kafes arkadaşlarının saldırılarının oluşturduğunu söylüyor. Aynı şekilde zürafalar sık sık tel örgülere, kafes demirlerine takılarak boyun ve omurga kırıkları yaşıyor.
Peki neden hala destekleniyorlar? Çünkü vitrin çok parlak (!)

Hayvanat bahçeleri kendilerini hala koruma, eğitim, araştırma gibi süslü kelimelerle savunuyor. Girişte broşür veriliyor, “Nesli tükenmekte olan türleri birlikte koruyalım” deniyor. Ama gerçekten korunan ne var? Bugüne kadar doğaya geri kazandırılmak üzere hazırlanan 145 programdan sadece 16’sı işe yaramış. Geri kalanı ya hiç uygulanmamış ya da başarısız olmuş. Hatta bazı türleri hayvanat bahçelerinde tutabilmek için doğadan yeni hayvanlar alınmaya devam ediliyor. Yani aslında doğa zarar görüyor ama dışarıdan bakınca afişler renkli, ortam şık, kimse perde arkasına bakma gereği duymuyor.
Üstelik hayvanların mutlu olduğuna dair savlar da çoğu zaman tamamen içi boş. Kafeste debelenen kutup ayıları, sürekli başını sallayan filler, diliyle cam yalayan zürafalar... Bunlar mutlu hayvan davranışları değil. Bunlar tekrarlayan, stres kaynaklı, psikolojik çöküş belirtileri. Yani hayvan deli gibi davranıyor çünkü gerçekten deli oluyor. Bazı hayvanlara antidepresan verildiği bile kayıtlara geçmiş durumda.
Hayvanları gerçekten seviyorsak onları izlemek için değil, özgür bırakmak için yaşatmalıyız. Hayvanat bahçelerine bilet almak, onların kafeslerine bir kilit daha vurmak demektir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Hayvanat bahceleri bana kalırsa hayvan kodesinden başka bir şey değil
köpeğim bahçede özgür olduğu halde her akşam yürüyüşe çıkarıyorum, 2mt alana zincirlenen ömrünün sonuna kadar o 2 metrenin dışına çıkamayan köpekler var o ka... Devamını Gör
"Akıllı Sıralama" filtresinde tüm yorumlara ulaşamıyor olabilirsiniz.
Rahatsız edici veya saldırgan yorumlar, "Tarihe Göre" filtresi altında yer almaktadır.