İnsan Vücudu En Fazla Ne Kadar Acıya Dayanabilir?
Bir yerinizi incittiğinizde, birkaç saniye içinde beyin devreye girer ve o bölgeye dikkat kesilirsiniz. Peki ya bu his sadece fiziksel bir alarmdan ibaret değilse? Acının kişiye özel olması, onu ölçmeyi neredeyse imkânsız hale getiriyor. Yine de bilim insanları bu gizemi çözmeye kararlı ve hatta insanların alınlarına sıcak metal bastıkları deneyler bile var. Peki acının gerçekten bir sınırı var mı yoksa sadece biz bayılana kadar mı sürüyor?
Önce şu iki kavramı bir ayıralım: Acı eşiği nedir, acı toleransı nedir?

Acı eşiği, bir uyarının artık rahatsızlık değil de acı olarak algılanmaya başlandığı noktayı ifade eder. Örneğin bileğinize bir kelepçe takıldığını düşünün; başta sadece bir baskı hissedersiniz ama bu baskı arttıkça 'Ah' dediğiniz bir an gelir işte o an, sizin acı eşiğinizdir.
Tolerans ise bambaşka bir konu çünkü bu, dayanabileceğiniz en üst acı düzeyidir. Kimimiz küçük bir çizikte bile perişan olurken, kimimiz kırık bir kemikle bile yürümeye devam edebiliriz.
O halde en çok acı veren şey nedir?
Bilimsel gözle bakıldığında, en yoğun fiziksel acılardan biri uyluk kemiğinin kırılması olarak gösteriliyor çünkü vücuttaki en uzun ve en kalın kemiklerden biri. Bunun dışında doğum sancıları ve testis travmaları da birbirine eşdeğer şiddette acı olarak tanımlanıyor.
Ancak sadece fiziksel acıdan ibaret değil; sosyal acı da beynimiz için gerçek bir tehdit. Birini kaybetmek, terk edilmek ya da sevilmediğini hissetmek gibi duygusal durumlar, beynin fiziksel acı merkezlerini aktive edebiliyor. Yani 'kalbim kırıldı' demek, bilimsel açıdan düşündüğümüzde pek de mecaz sayılmaz.
Peki acı ölçülebilir mi? İşte tam bu noktada işler biraz tuhaflaşıyor...
1930’larda Cornell Üniversitesi’nden üç araştırmacı, 'dolorimetre' adını verdikleri deneysel bir yöntem geliştirdi. Kulağa biraz ürkütücü gelse de bu yöntemde deneklerin alınlarına 3 saniyelik kontrollü yanıklar uygulanıyordu. Her bir yanığın ardından deneklere hissettikleri acı dereceleri soruluyor ve 'dol' adı verilen yeni bir birimle puanlama yapılıyordu.
Örneğin ikinci derece yanık yaşayan bazı katılımcılar acılarını 8 dol olarak tanımlarken, 11 dolun üzerindeki hisler artık tarif edilemez seviyede kabul ediliyordu. Ancak sistem; acının kişiden kişiye değişmesi, duygusal durum, yaş, genetik gibi etkenlerle fazla oynak olduğu için bilim dünyasında kalıcı bir yer edinemedi.
Acıya dayanıklılık doğuştan mı gelir yoksa sonradan mı kazanılır?
Bir çocuk düşünün; hiçbir zaman düşmemiş, hiç dizi kanamamış, spor yapmamış. Böyle bir bireyin acı toleransı, sürekli düşüp kalkarak büyüyen başka bir çocukla aynı olabilir mi? İşte bu örnek, acıya karşı dayanıklılığın ne kadar öğrenilmiş bir özellik olabileceğini gösteriyor.
II. Dünya Savaşı sırasında askerlerin, aynı seviyede yaralanan sivillere kıyasla daha az acı bildirdiği gözlemlenmişti çünkü onların kıyasladığı şey savaştı. Sporcular, dansçılar ya da sürekli fiziksel zorlanmaya maruz kalan kişiler de bu yüzden genellikle daha yüksek acı toleransına sahiptir. Hatta bazı durumlarda beynin 'acı yok' dediği anda kişi gerçekten de acıyı hissetmeyebilir, evet plasebo etkisinden bahsediyoruz.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
"Akıllı Sıralama" filtresinde tüm yorumlara ulaşamıyor olabilirsiniz.
Rahatsız edici veya saldırgan yorumlar, "Tarihe Göre" filtresi altında yer almaktadır.