“Japonya’nın Kayıp On Yılı” Ne Zaman Yaşandı? Ekonomiye Ne Öğretti?
Japonya… Teknolojisi, kültürü ve disipliniyle dünyaya ilham veren bir ülke. Ancak, 1990’lı yılların başında yaşanan “Kayıp On Yıl”, Japonya'nın parlak ekonomik geçmişine gölge düşüren bir dönem. Peki, bu dönemde Japonya ne yaşadı ve dünyaya hangi dersleri verdi?
Gelin, 'Kayıp On Yıl'ı ve ekonomiyi nasıl şekillendirdiğini birlikte keşfedelim!
Düşünsenize… 1980'lerin sonunda Japonya, ekonomi dünyasının en parlak yıldızlarından biri.
Borsa almış başını gidiyor, emlak fiyatları birer roket gibi fırlıyor. Herkes 'Japonya uçuyor!' diye konuşuyor. Ama 1991'de öyle bir çöküş yaşandı ki, kimse buna hazırlıklı değildi. O meşhur finansal balon patladı ve herkes yere çakıldı! Emlak fiyatları ve hisse senetleri hızla düşerken, milyonlarca Japon’un serveti de bir anda buhar oldu.
Kriz sonrası, Japonya yıllarca deflasyonla mücadele etti.
Deflasyon... Bunu duydunuz mu? Deflasyon, fiyatların düşmesiyle ekonomiyi yavaşlatan, halkı harcamaktan soğutan bir hastalık gibi. Japonya'da bu süreç çok sert yaşandı. Fiyatlar düştü ama halk, “Daha da düşer” diyerek alışveriş yapmayı erteledi. Sonuç? Ekonomik büyüme tamamen durdu. Japonya, deflasyonun ekonomiye ne kadar zarar verebileceğini öğrenmiş oldu.
Japon bankaları, çökmüş emlak piyasasında kötü kredilerle karşı karşıya kalmıştı.
Bankalar iflas etti, kredi akışları durdu, halk ve şirketler arasında güven ciddi şekilde sarsıldı. Japonya, finansal sistemini yeniden inşa etmek zorunda kaldı. Burası, ekonomi ve bankacılığın sadece sayılardan ibaret olmadığını, güvenin de bir o kadar önemli olduğunu gösteren derslerden biri.
Krize tepki olarak Japon hükümeti büyük harcamalar yapmaya başladı.
Ama işler pek yolunda gitmedi. Kamu harcamaları arttıkça, Japonya'nın borcu da tavan yaptı. Ekonomiyi toparlamak için yapılan bu harcamalar, aslında yeni borçlar doğurdu.
Japonya'nın yaşlanan nüfusu, aslında bu dönemin bir diğer etkisi oldu.
Düşük doğum oranları ve yaşlanan nüfus, ekonomik büyümeyi zorlaştırdı. Eğer iş gücünüz azsa, üretim de sınırlı olur. Ve tabii ki bu durum, büyümenin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi.
Japonya'nın yaşadığı bu on yıl, dünya ekonomileri için ders oldu:
“Bir şeyi kısa vadeli çözümlerle halledemeyiz!” Bunu, özellikle 2008 krizinde gördük. Japonya, krize kısa süreli çözümler getirmeye çalıştı ama sonunda daha büyük sorunlarla karşılaştılar. Uzun vadeli planlar yapmak gerektiği netleşti.
Japonya’dan alınacak bir başka ders de şu oldu:
'Uzun vadeli plan yapmadan, kısa vadede işler yolunda gitse de bu durum uzun süre devam etmez.' Japonya, bu dersin acısını çekerek daha sürdürülebilir bir büyüme modeline yöneldi. Yani hızla büyümek yerine, sağlam adımlarla ilerlemeyi seçtiler. Bir zamanlar herkes 'hızla zengin olalım' diyordu, ama sonunda yavaş ve sağlam olmanın avantajlarını gördüler.
Sonuç olarak, Japonya'nın Kayıp On Yılı, sadece Japonya için değil, dünya ekonomileri için önemli dersler içeriyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın