Nazi Almanyası Dönemini Anlatan Son Yılların En Etkileyici 15 Filmi!
II. Dünya Savaşı ve Nazi Almanyası dönemi, sinemanın en çarpıcı şekilde ele aldığı tarihsel dönemlerden biri olmayı sürdürüyor. Bu filmler yalnızca savaşın yıkımını değil, insanların inançlarını, korkularını, direncini ve sessiz kahramanlıklarını da gözler önüne seriyor. İşte sizin için, 2021–2025 yılları arasında çekilmiş, bu dönemi farklı bakış açılarıyla anlatan 15 film önerisi!
Munich: The Edge of War (2021)

İki eski arkadaş, savaşın hemen öncesinde farklı taraflarda buluşur: biri İngiliz hükümetinde, diğeri Almanya’da çalışır. Avrupa, Hitler’in adımlarına karşı diken üstündedir. Film, savaş çıkmadan önce masada verilen kararların, cephedeki kurşunlardan daha ağır olabileceğini gösterir.
The Survivor (2021)

Auschwitz’ten sağ çıkan bir adam, hayata dönmek için boks ringine çıkar. Yumruklar sahnede olsa da asıl mücadele içindedir; hatıralar, vicdan ve suçluluk birbirine karışır. Film, hayatta kalmanın her zaman zafer olmadığını hatırlatır. Beden kurtulur ama ruh yıllarca savaşmaya devam eder.
Final Account (2021)

Film, Nazi dönemini yaşamış sıradan Almanlarla yapılan son yıllardaki görüşmeleri bir araya getirir. Kimisi sessizce pişman, kimisi hala inkara yakın durur. Belgesel, kötülüğün sadece emir verenlerde değil, “hiçbir şey yapmayanlarda” da büyüdüğünü hatırlatır.
The Auschwitz Report (2021)

İki mahkum, kamptaki vahşeti dünyaya duyurmak için kaçmayı göze alır. Kaçış sadece koşmak değil, gerçeği ispatlamakla ilgilidir. Dışarıdaki dünya ise duymaya hazır değildir. Film, hakikatin bile bazen inandırılması gereken bir yük olduğunu anlatır.
The Bombardment / The Shadow in My Eye (2021)

Nazi işgali altındaki Kopenhag’da yanlış hedef alınan bir bombardıman, bir grup çocuğun kaderini değiştirir. Hikaye büyük savaş yerine tek bir şehrin acısına odaklanır. Çocuk bakışları savaşın ne kadar savunmasız olduğunu gösterir. Sessiz anlar kelimelerden daha çok acıtır.
Operation Mincemeat (2021)

Müttefikler, Nazi ordusunu yanlış yönlendirmek için gerçekçi bir sahte belge planı hazırlar. Hikaye savaşın sadece mermilerle değil akılla da kazanıldığını hatırlatır. Karakterler görevle vicdan arasında sıkışır. Tarihi bir olaydan beslenen sakin ama gerilimli bir film.
Persian Lessons (2021)

Kampa getirilen bir adam, hayatta kalmak için Farsça bildiğini söyler ve bu yalanı sürdürmek zorunda kalır. Bir Nazi subayına sahte bir dil öğretmeye başlar. İki kişi arasında tuhaf bir bağ oluşur; ölüm ve insanlık aynı odada durur.
Three Minutes: A Lengthening (2022)

1938’de Polonya’da çekilmiş üç dakikalık bir görüntü, film boyunca yavaşça incelenir. Kamera, kaybolan bir dünyanın son gülüşlerini gösterir. Belgesel, zamanı uzatarak hafızayı canlı tutar. Bazen bir an, bütün bir tarihten daha ağır gelir.
The Conference (2022)

Nazi yetkilileri, soğukkanlı bir toplantıda nihai çözümü planlar. Oda sade, konuşmalar sakin, karar ise insanlığın en büyük yarasıdır. Film, kötülüğün çoğu zaman bağırarak değil, dosya ve protokolle işlendiğini hatırlatır. Sessizlik burada en yüksek çığlık olur.
Irena’s Vow (2023)

Polonyalı bir kadın, evinin bodrumunda bir grup Yahudi’yi saklayarak hayatını riske atar. Korku ve umut her gün aynı sofrada durur. Film, kahramanlığın büyük sözlerle değil, gündelik cesaretle yazıldığını gösterir.
One Life (2023)

Nicholas Winton, savaş yaklaşırken yüzlerce çocuğu trenlerle İngiltere’ye taşıyarak kurtarır. Yıllar sonra yaptığı şeyin gerçek değeri ortaya çıkar. Film, iyiliğin bazen kendi sahibine bile geç fark ettirdiği bir ses olduğunu anlatır. İnce, duygusal, insan gibi.
White Bird (2023)

Fransa’da bir Yahudi kız, komşu bir ailenin yardımıyla saklanarak hayatta kalır. Dışarıda işgal, içeride sessiz bir dayanışma büyür. Film, iyiliğin bazen fısıltı gibi sessiz olduğunda bile güçlü olabileceğini gösterir.
The Zone of Interest (2023)

Auschwitz kampının hemen yanında yaşayan bir Nazi ailesi, gündelik hayatını normalmiş gibi sürdürür. Duvarın ardında kıyamet varken bahçede güller sulanır. Film, kötülüğün en korkutucu halinin sıradanlık olduğunu söyler. Sesler, görüntülerden daha çok yakar.
The Commandant’s Shadow (2024)

Auschwitz komutanının kızı ile kampın bir mahkumu, yıllar sonra aynı masaya oturur. Geçmiş, kan bağı ile acı arasında dolaşır. İki taraf da birbirini ilk kez gerçekten duyar. Filmde tarihin yükünün nesiller boyu süren bir gölge olduğu anlatılır.
Nuremberg (2025)

Savaş bitmiş, adalet yeniden doğuyordur. Mahkeme salonunda sadece sanıklar değil, bütün bir yüzyıl yargılanır. Film, hesaplaşmanın ne kadar zor, ama bir o kadar da gerekli olduğunu gösterir. Sessiz bakışlar, sözlerden daha ağırdır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın
Avrupada genel görüş şudur nazilerden ne önce ne de sonra herhangi bir kötülük olmadi nazilerden sonra bitti şimdi sadece teröristler filan var ama bence bu... Devamını Gör
Savaşı naziler başlattı,insanları diri diri naziler yaktı.Kötülüğe karşı savaşırken sen de kötü olmak zorundasın yoksa kazanamazsın.Naziler günah keçisi fala... Devamını Gör
2. dünya savaşının ne ekmeğini yedi bu sinema dünyası. Filmi, dizisi, belgeseli bitmedi gitti. Dünyanın geri kalanı sütten çıkma ak kaşık çünkü.