Psikolojik Olarak En Savunmasız Olduğun Yer Neresi?
Hepimizin bir zırhı, bir de gizli savunmasızlık alanları vardır. Peki senin psikolojik olarak en kırılgan, en savunmasız kaldığın yer neresi? Bu testle kendi duygusal dünyanda derinlere inip, nerelerde daha hassas ve korunmasız olduğunu keşfedeceksin. Bazen fark etmek, iyileşmenin ilk adımıdır.
1. Cinsiyetini seçer misin?
2. Cinsiyetini seçer misin?
3. Kendini en çok ne zaman yetersiz hissedersin?

4. En çok hangi ortamda duygusal olarak açılmakta zorlanırsın?

5. Hayatta en güvendiğin insanların sayısı kaç?

6. Yalnız kaldığında düşüncelerini kontrol etmekte zorlanıyor musun?
7. Zor günlerden geçtiğinde kendini en huzurlu nerede hissedersin?

8. Son olarak sarılmaktan hoşlanır mısın?
Sosyal Ortamlar

İçinde bulunduğun kalabalıkta kendini psikolojik olarak biraz savunmasız hissediyorsun. Bu, belki de yabancılarla çevrili olduğunda kendini rahat hissetmemenden kaynaklanıyor olabilir. Birçok insanın aksine, senin için sosyal ortamlarda kendini ifade etmek ve onay almak biraz daha zorlu bir süreç. Belki de bu yüzden, bazen içine kapanma ihtiyacı duyuyorsun. Bu, senin doğanı gereği, belki de biraz daha içe dönük bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor olabilir. Kendini ifade etmek ve onay almak konusunda yaşadığın bu zorluklar, senin sosyal çevrende daha dikkatli ve seçici olmanı gerektirebilir. Ancak unutma, bu senin kişiliğinin bir parçası ve herkesin kendine has bir karakteri var!
İçsel Dünyan

Hayatın en karmaşık labirenti belki de kendi iç dünyamız. Her birimizin içinde dolaştığı, bazen çıkışını bulmakta zorlandığı, bazen de tamamen kaybolduğu bir labirent bu. Duygularımız, düşüncelerimiz, korkularımız, umutlarımız... Hepsini bir arada taşıyor, onlarla baş etmeye çalışıyoruz. Kimi zaman bu durum, bir nevi içsel bir savaşa dönüşebiliyor. Kendinle barışık olmak, duygularını kontrol etmek, düşüncelerini yönetmek... Ah, ne kolay gibi geliyor değil mi? Ama işin aslı öyle değil. Kendi iç dünyamızda dönen bu karmaşayı kontrol etmek, çoğu zaman dış dünyada yaşadığımız problemlerden daha zor olabiliyor. Kendi kendimizin en büyük düşmanı olabiliyoruz çünkü. Kendi içimizde dönen bu fırtınalar, en çok kendimizi yıpratıyor. Belki de bu yüzden, kendi iç dünyamızı anlamak ve kontrol etmek, hayatımızın en büyük ve en önemli macerası. Bu macerada bazen kayboluyoruz, bazen de yeni bir benliğimizi keşfediyoruz. Ve belki de en önemlisi, bu macera boyunca kendimizle barışmayı öğreniyoruz.
Aile ve Yakın İlişkiler

Kalbinin en derinlerinde, en kırılgan olduğun yer genellikle aile bağları ve yakın ilişkilerin olduğu yerdir. Bu bağlarla ilgili yaşanan her türlü çatışma ve anlaşmazlık, seni duygusal bir labirente sürüklüyor, ruhunun en hassas köşelerini titretiyor. Sevdiklerinle yaşanan bu tür durumlar, sanki kalbine ince bir iğne ile dokunulmuş gibi hissettiriyor. İletişim kopuklukları ise, bu duygusal yükün altında ezilmeni sağlıyor. Bu durumlar, seni duygusal bir çıkmaza sürüklüyor ve zayıf düşüyor hissettiriyor.
İş/Okul Ortamı

Birçoğumuzun hayatında, iş veya okul gibi stresin yoğun olduğu ortamlar, bizi adeta bir savaş meydanına sürükler. Bu noktada, enerjimizi ve zamanımızı tüketen bir dizi düşmanla karşı karşıya kalırız. Başarı baskısı, zaman kısıtlamaları ve performans stresi, bu düşmanlar arasında en amansız olanlarıdır. İşte tam da bu noktada, kendimizi savunmasız hissetmeye başlarız. Bu kıyasıya savaşta, her ne kadar elimizden geleni yapsak da, bazen yetersiz olduğumuzu düşünürüz. Bu duygu, bizi daha da zorlar ve adeta bir kısır döngüye sürükler. Başarı baskısı, özellikle iş hayatında veya eğitim sürecinde, bizi sürekli olarak daha iyisini yapmaya iten bir güçtür. Ancak bu güç, bazen bizi aşırı yorabilir ve motivasyonumuzu düşürebilir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın