Seçtiğin Renklere Göre Hangi Müzik Festivali Ruhuna Sahipsin?
Seçimlerimiz hakkımızda çooook şey anlatır. Kişiliğini, alışkanlıklarını, öne çıkan özelliklerini ve hatta müzik zevkini bile... Bu sefer renk seçimlerine göre hangi müzik festivali ruhuna sahip olduğunu söyleyeceğiz.
Hazırsan başlayalım!
Öncelikle bu sarı renkli görsellerden birini seçmeni istiyoruz!
Şimdi de bu turuncu renkli görsellerden birini seçmeni istiyoruz!
Sırada kırmızı renkli görseller var, seç bakalım!
Bu pembe renkli görsellerden birini seçmeni istesek?
Mor rengi sever misin? Seç bakalım!
Mavi renkli görsellerden birini seç şimdi de!
Bu mavi yeşil arası görsellerden hangisini seçeceksin?
Şimdi de sadece yeşil renkli görsellerden birini seç!
Kahverengi?
Son olarak bu siyah renkli görsellerden birini seçmeni istiyoruz!
Zeytinli Rock Festivali!
Senin iç dünyanda bir yerlerde hâlâ lise kantininde Metallica tişörtüyle dolaşan biri var gibi... Ama bu, geçmişe takılı kaldığın anlamına gelmiyor. Aksine, gerçeklikten uzaklaşmayan, gösterişe gelmeyen, samimi bir müzik anlayışın var. Kalabalıklar içinde 'bana kimse karışmasın ama sevdiğim müzik çalsın' diyenlerdensin. Sahnenin önünde kafa sallamakla çimlerde oturup hafif hafif eşlik etmek arasında kalan o kararsız ama keyifli ruh hâli var ya, tam senlik. Zeytinli gibi festivaller seni yormaz çünkü orada herkes kendi halinde ama aynı frekansta. Sen de kendin gibi insanları, sade ama güçlü sesleri, fazla cilalanmamış hayatları seviyorsun. Güneşin altında, ayağına biraz toprak kaçmış, elinde içecekle müziği dinliyorsan; işte o an, ruhun tam yerinde.
Coachella!
Senin ruh hâlin 'hem cool olayım, hem rahat takılayım' çizgisinde yürüyor gibi. Göz alıcı olmayı seviyorsun ama bunu bağırmadan, alt metinle yapıyorsun. Renk seçimlerin, tarzına verdiğin küçük özen, hayatla arandaki yaratıcı bağ... Bunlar seni Coachella gibi bir festivalin ruhuna yaklaştırıyor. Orada olmak senin için sadece bir müzik deneyimi değil; bir tarz, bir ifade biçimi. Gökyüzü açık, hava sıcak, her şey biraz pastel tonlarda ama senin içinde kocaman bir ritim var. Hem dans edebilirsin, hem de bir köşede oturup gözlem yapmayı sevebilirsin. Kalabalığın ortasında bile 'ben buradayım ama acelem yok' havasındasın. Coachella ruhu sende çünkü sen detaylara dikkat eden ama onların seni yönetmesine izin vermeyen bir tarzdasın.
Glastonbury!
Senin ruhunda hafif bir hüzün ama çokça derinlik var. Hayatın sana sunduğu şeyleri yüzeyden değil, biraz deşerek yaşamayı seviyorsun. Renk tercihlerinden belli; klasik değil ama çığır da açmaya çalışmıyor. Dingin ama sıradan değil. Glastonbury de böyle zaten; çamurun içinde yürüyen ama müziğin her tınısını hisseden insanların yeri. Sen de o insanlardansın. Popüler olana hemen atlamazsın, biraz izlersin, beklersin, içine sinerse sarılırsın. Müzik senin için arka plan değil, zaman zaman sığınak. Glastonbury ruhu sende çünkü sen sadeliği seviyorsun ama asla yüzeyselliği değil. O festival gibi, senin de alt katmanların çok güçlü.
Primavera Sound Barcelona!
Senin enerjin dengeli: ne çok çılgın ne de fazla ciddi. Bir gün indie dinlerken ertesi gün elektronik setlere kendini bırakabilirsin, çünkü müzik senin için sınırlarla tanımlanacak bir şey değil. Renk seçimlerinden bile belli, canlı ama göze batmayan, kendini belli eden ama bağırmayan bir tarzın var. Primavera da tam böyle bir festival işte. Barcelona’nın o rahat havası, sahnelerin çeşitliliği ve müzikle dans eden şehir enerjisi seni yansıtıyor. Herkesin kendi tarzını yaşamasına alan açan bir yer orası, tıpkı senin hayata bakışın gibi. Farklı tatları bir araya getirip içinden en sevdiklerini ayıklayan, kalabalıkta bile kendini bozmayan biriysen, evet, Primavera ruhu sende fazlasıyla var.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Yorum Yazın
14. Primavera Sound Barcelona!