Senaryosundan Çok Cesur Sahneleriyle Konuşulan 15 Film
İzlediğimiz filmin konusu ne olursa olsun, aksiyon, duygusal hiç fark etmez, iki beğendiğimiz karakterin birbirine yakınlaştığı o anı heyecanla bekleriz. Bazı filmlerde o anlar daha cesur, daha şok edici şekilde sahnelenir. O sahneler de günlerce, haftalarca sosyal medyada konuşulur, üstüne editler yapılır. Şimdi, filmin hikayesini unutturup, o cesur sahneleriyle hafızaya kazınan 15 filmi ve detaylarını birlikte inceleyelim.
1. 365 Days (2020)

Polonya yapımı erotik gerilim filmi, Blanka Lipińska’nın çok satan romanından uyarlandı. Hikâye, Sicilya’da güçlü ve tehlikeli bir mafya lideri olan Massimo’nun, tatilde gördüğü Laura’ya âşık olmasıyla başlıyor. Massimo, Laura’yı kaçırarak ona 365 gün veriyor; bu süre içinde kendisine âşık olmasını istiyor. Film boyunca Massimo’nun sert ve baskın tavırları ile Laura’nın özgürlüğünü geri kazanma çabası arasında yoğun bir çekim ve gerilim yaşanıyor.
2. Culpa Mia (2023)

İspanyol yapımı bu romantik drama, Mercedes Ron’un popüler roman serisinden uyarlandı. Hikâye, annesiyle birlikte yeni bir hayata başlamak için üvey babasının malikanesine taşınan 17 yaşındaki Noah’nın gözünden anlatılıyor. Noah, orada tanıştığı yakışıklı ve asi üvey kardeşi Nick ile ilk başta çatışmalar yaşar. Nick’in tehlikeli, özgür ruhlu ve kurallara karşı gelen tavırları, Noah’nın inatçı ve bağımsız kişiliğiyle çarpışır. Ancak zamanla aralarındaki gerilim, ilginç bir çekime dönüşür.
3. Challengers (2024)

Luca Guadagnino’nun yönetmenliğini yaptığı bu spor-romantik drama, tutku, rekabet ve arzunun iç içe geçtiği çarpıcı bir hikâye sunuyor. Başrolde Zendaya’nın canlandırdığı Tashi, genç yaşta tenis dünyasında yükselen bir yıldızken sakatlık nedeniyle profesyonel kariyerini bırakmak zorunda kalan, ancak kortlardan tamamen kopamayan hırslı bir karakterdir. Tashi, hem koç hem de eşi olan Art’ı (Mike Faist) başarıya taşımaya odaklanır. Ancak Art’ın rakibi, aynı zamanda Tashi’nin geçmişte romantik bir ilişki yaşadığı Patrick’tir (Josh O’Connor). Üçlü arasındaki rekabet, geçmişten gelen tutku ve kıskançlıkla birlikte giderek daha karmaşık bir hâl alır. Film, yalnızca tenis sahasındaki mücadelesiyle değil, karakterler arasındaki yoğun cinsel gerilim ve duygusal çatışmalarla da öne çıkıyor.
4. Lady Chatterley’s Lover (2022)

D.H. Lawrence’ın sansasyonel romanından uyarlanan bu dönem draması, yasak aşk ve tutkunun sinema tarihindeki en ikonik örneklerinden birini modern bir dille yeniden anlatıyor. Hikâye, zengin ama mutsuz bir evlilik sürdüren Lady Constance Chatterley’nin (Emma Corrin), savaşta yaralanarak felç kalan eşiyle duygusal bağını yitirmesiyle başlar. Boşluğunu doldurmakta zorlanan Lady Chatterley, malikânenin sessiz ve doğayla iç içe yaşayan bakıcısı Oliver Mellors (Jack O’Connell) ile tanışır. Aralarındaki masum yakınlaşma kısa sürede tutkulu, gizli bir aşka dönüşür.
5. Fair Play (2023)

Chloe Domont’un yazıp yönettiği bu psikolojik drama, güç, hırs ve cinselliğin tehlikeli karışımını gözler önüne seriyor. Hikâye, Wall Street’in acımasız yatırım dünyasında çalışan genç çift Emily (Phoebe Dynevor) ve Luke’un (Alden Ehrenreich) etrafında dönüyor. İlişkileri, şirkette açılan terfi pozisyonu için Emily’nin seçilmesiyle sarsılıyor. Luke’un egosu ve kıskançlığı, iş yerindeki güç dengelerini ve özel hayatlarındaki tutku dolu bağı giderek zehirli bir hâle getiriyor.
6. Babygirl (2024)

Halina Reijn’in yönettiği bu cesur drama, yaş farkı, güç dengeleri ve yasak çekim temalarını derinlemesine işliyor. Başrolde Nicole Kidman, New York’ta başarılı ama evliliğinde mutsuz bir iş kadını olan Edit rolünde karşımıza çıkıyor. Edit, çalıştığı şirkette stajyer olarak görev yapan genç ve çekici Shane (Harris Dickinson) ile tanışır. Başlangıçta masum görünen etkileşimleri, kısa sürede yoğun bir cinsel çekime ve tehlikeli bir tutkuya dönüşür.
7. Love Lies Bleeding (2024)

Rose Glass’ın yönettiği bu karanlık romantik gerilim, aşk, suç ve tutkunun tehlikeli bir şekilde iç içe geçtiği bir hikâye sunuyor. 1980’lerde geçen filmde Kristen Stewart, küçük bir kasabada spor salonu yöneten, kendi halinde bir kadın olan Lou’yu canlandırıyor. Lou’nun hayatı, vücut geliştirme tutkusu peşinde koşan, hırslı ve çekici Jackie (Katy O’Brian) ile tanışmasıyla değişir. İkili arasındaki karşı konulamaz çekim, hızla yoğun bir ilişkiye dönüşür. Ancak Jackie’nin suçla iç içe geçmiş geçmişi ve Lou’nun ailesinin karanlık sırları, bu tutkulu bağı tehlikeli bir yola sürükler. Film, şiddet, suç ve erotizmi harmanlayarak, hem gerilimi hem de karakterler arasındaki kimyayı zirveye çıkarıyor. Cesur sahneleri, retro atmosferi ve Kristen Stewart’ın performansı, “Love Lies Bleeding”i yılın en çok konuşulan yapımlarından biri haline getirdi.
8. Burning Betrayal (2023)

Netflix’in Brezilya yapımı bu erotik gerilimi, ihanet, tutku ve tehlikenin iç içe geçtiği ateşli bir hikâye anlatıyor. Film, başarılı bir avukat olan Babi’nin (Giovanna Lancellotti) monoton ve mutsuz evliliğinden sıkılmasıyla başlıyor. Babi, gizemli ve çekici bankacı Marco’nun (Leandro Lima) hayatına girmesiyle birlikte yasak bir aşkın içine çekilir. İkilinin aralarındaki cinsel çekim, kısa sürede yoğun ve tehlikeli bir tutkuya dönüşür. Ancak bu ilişki sadece duygusal ve fiziksel bir bağ değildir; entrikalar, yalanlar ve suç dolu bir ağın parçasıdır. Babi, hem kariyerini hem de hayatını riske atacak bir oyun oynamaya başlar.
9. Deep Water (2022)

Adrian Lyne’ın yönettiği bu psikolojik erotik gerilim, evlilikte sadakat, kıskançlık ve tutku kavramlarını karanlık bir atmosferde işliyor. Filmde Ben Affleck ve Ana de Armas, evlilikleri dışarıdan mükemmel görünen ancak içten içe çürüyen bir çifti canlandırıyor. Vic ve Melinda, ilişkilerini canlı tutmak adına birbirlerine belirli özgürlükler tanırlar; ancak bu özgürlükler, tehlikeli bir kıskançlık ve manipülasyon oyununa dönüşür.
10. The Voyeurs (2021)

Michael Mohan’ın yönettiği bu erotik gerilim, gözetleme, kıskançlık ve yasak arzuların tehlikeli bir karışımını sunuyor. Hikâye, yeni bir apartman dairesine taşınan genç çift Pippa (Sydney Sweeney) ve Thomas’ın (Justice Smith), karşı dairelerinde yaşayan çekici fotoğrafçı Seb ve partneri Julia’nın hayatlarını merak etmeleriyle başlıyor. Başta masum bir merak gibi başlayan bu gözlem, zamanla takıntıya dönüşüyor.
11. Babylon (2022)

Damien Chazelle’in yönettiği bu iddialı dönem filmi, 1920’lerin sonu ile 1930’ların başında, Hollywood’un sessiz sinema döneminden sesli sinemaya geçiş sürecini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Margot Robbie, Brad Pitt ve Diego Calva’nın başrollerinde yer aldığı yapım; ihtişam, skandallar, uyuşturucu, partiler ve sınırsız hedonizm dolu bir dünyayı gözler önüne seriyor. Filmde, dönemin Hollywood ortamındaki ahlaki çöküş, aşırıya kaçan partiler ve açık cinsel temalar, görsel bir şölenle sunuluyor. “Babylon” yalnızca sektördeki değişimi değil, aynı zamanda ün, arzu, hırs ve yıkımın insan hayatlarını nasıl etkilediğini de cesurca gösteriyor.
12. Don’t Worry Darling (2022)

Olivia Wilde’ın yönettiği bu psikolojik gerilim, 1950’ler estetiğiyle bezenmiş, alt metninde cinsellik, güç ve kontrol temalarını işleyen çarpıcı bir hikâye sunuyor. Başrolde Florence Pugh, genç ve güzel Alice rolünde; Harry Styles ise onun kocası Jack’i canlandırıyor. İdeal bir yaşam sürdükleri, kusursuz görünen Victory adlı deneysel kasabada her şey yüzeyde mükemmeldir. Ancak Alice, kasabanın ardında karanlık sırlar olduğunu fark ettikçe gerçeklik algısı bozulmaya başlar. Film, kadın bedeni üzerindeki kontrol, arzu ve özgürlük temalarını hem psikolojik gerilim hem de cesur erotik sahneler üzerinden işler.
13. Priscilla (2023)

Sofia Coppola’nın yönettiği bu biyografik drama, Priscilla Presley’nin anılarından uyarlanarak Elvis Presley ile olan ilişkisini Priscilla’nın gözünden anlatıyor. Film, genç yaşta Elvis’le tanışan Priscilla’nın, 14 yaşındaki masum bir kızdan ikonik bir figüre dönüşüm sürecini konu alıyor. Aralarındaki yaş farkı, güç dengesi ve duygusal bağ, hem romantik hem de zaman zaman rahatsız edici bir yakınlık olarak yansıtılıyor. Coppola, bu hikâyeyi abartılı şöhret ve ihtişamın yanı sıra, ilişkinin duygusal ve cinsel gerilimini de sade ama etkili sahnelerle işliyor. Cailee Spaeny’nin Priscilla rolündeki performansı, hem naifliği hem de karakterin zamanla kazandığı olgunluğu ustalıkla yansıtıyor.
14. No Hard Feelings (2023)

Gene Stupnitsky’nin yönettiği bu romantik komedi, cesur mizahı ve beklenmedik derecede samimi sahneleriyle dikkat çekiyor. Başrolde Jennifer Lawrence, maddi sıkıntılar yaşayan Maddie rolünde karşımıza çıkıyor. Maddie, 19 yaşındaki çekingen ve sosyal olarak içine kapanık Percy’nin üniversiteye gitmeden önce “hayata karışmasına” yardımcı olması için Percy’nin ailesi tarafından işe alınır. Başta tamamen çıkar ilişkisine dayalı görünen bu anlaşma, komik olaylar, beklenmedik yakınlaşmalar ve duygusal bağlar eşliğinde gelişir.
15. Monday (2020)

Argyris Papadimitropoulos’un yönettiği bu tutkulu romantik drama, Yunanistan’da geçen kısa süreli ama yoğun bir aşk hikâyesini konu alıyor. Mickey (Sebastian Stan) ve Chloe (Denise Gough), bir hafta sonu tesadüfen tanışır ve aralarındaki çekim anında kıvılcımlanır. Birlikte geçirdikleri birkaç gün duygusal anlamda unutulmaz bir bağa dönüşür.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın