Seni Toksik Yapan Ne?
Hepimiz zaman zaman gölgemizin üzerine basarız; davranışlarımızın niyetimizi aşan bir yönü olur. Bu test, ilişkilerinde istemeden de olsa ortaya çıkan gölge tarafının ne olduğunu anlaman için hazırlandı. Kendini suçlamak için değil; fark edip dönüştürmek için bir pencere. Hazırsan, iç sesine küçük bir ışık tutalım.
Hadi teste!
1. Bir tartışmada ilk refleksin nedir?
2. Birinin seni eleştirmesine nasıl tepki verirsin?

3. Partnerin planı son anda değiştirirse?
4. Kıskançlıkla nasıl başa çıkarsın?
5. Birine güvendiğinde en büyük korkun ne?
6. Karar anında daha çok hangisi olur?
7. Bir hata yaptığında nasıl davranırsın?

8. Biri sana fazla yaklaşırsa reaksiyonun?
9. Tartışma sonrası ilk adımı kim atar?
10. Birinin sınır koymasına tepkin nasıl olur?
Seni toksik yapan pasif agresifliğin!
Birçok insanın toksik tarafı doğrudan saldırmak şeklinde belirginleşirken, senin toksik tarafın daha farklı bir yol izliyor; sessizliğin arkasına saklanıp, kelimelerin yerine suskunluğunu konuşturuyor. İçine kapanmayı, surat asmaya dönüşen duygusal tepkileri, imalı davranışları ve gerçek duygularını dile getirmemeyi tercih ediyorsun. Bu durum, senin gölgende saklanan toksik tarafının kapısında bekleyen bir davetçi gibi. Birisi seni kırdığında, duygularını açıkça ifade etmek yerine sessizliğe bürünüyorsun. Bu durum, ilişkilerinde belirsizlik atmosferi yaratıyor, gerginlikleri artırıyor ve seninle birlikte olan kişiler üzerinde yorucu bir enerji oluşturuyor. Aslında niyetin kimseye zarar vermek değil, ancak anlaşılmak ve duygularını ifade etmek için sessizliği bir araç haline getiriyorsun. Bu durum, belki de farkında olmadan, etrafındakileri zor bir duruma sokuyor ve ilişkilerinde gereksiz bir karmaşa yaratıyor.
Seni toksik yapan kontrolcülüğün!
Enerjinin güçlü olduğunu biliyoruz; karar almayı, liderlik etmeyi seviyorsun ve bu özelliklerin seni birçok alanda başarıya taşıdığını gözlemliyoruz. Ancak, iş ilişkilerine geldiğinde, bu güçlü özelliklerin bazen gölgeye düşüyor ve bu durum senin ve partnerinin ilişkisini olumsuz etkileyebiliyor. Hızlı öfkelenme, kuralları belirleme isteği, 'Ben bilirim' tavrı ve partnerinin hareketlerini kontrol etmeye çalışma, senin toksik tarafını oluşturuyor. Bu durum, ilişkilerde baskı olarak hissedilebilir ve bu durum, partnerini rahatsız edebilir. Niyetin belki de düzen sağlamak, belki de ilişkini daha iyi hale getirmek olabilir. Ancak, bu tavrınla karşı tarafı köşeye sıkışmış hissettirebilirsin. Bu durum, ilişkinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini engelleyebilir. Bu durumun farkına varman ve bu konuda adım atman, ilişkini daha sağlıklı bir hale getirebilir. Unutma, herkesin kendi özgürlüğüne ve kendi alanına ihtiyacı vardır. Bu alanı sağladığında, ilişkinin daha sağlıklı ve mutlu bir hale geleceğini göreceksin.
Seni toksik yapan ayrıntılı düşünmen!
Zeka, hiç şüphesiz, ışığıyla etrafı aydınlatan bir güneş gibidir. Ancak, bazen bu parlak güneş, duyguların üzerine bir gölge düşürür ve onları karartır. Bu durum, zekanın çoğu zaman farkında olmadan yarattığı toksik bir tarafıdır. Bu toksik tarafın belirgin özelliklerinden biri, hisleri küçümseme eğilimidir. Zekanın soğuk ve keskin ışığı altında, duyguların sıcak ve yumuşak tonları solgunlaşır. Bu durum, duygusal tepkileri ve hisleri önemsiz veya gereksiz olarak görme eğilimini doğurur. Bir diğer belirgin özellik ise, olayları aşırı analiz etme eğilimidir. Zeka, her olayı ve durumu derinlemesine analiz etme ihtiyacı hisseder. Ancak bu durum, bazen olayların gerçek anlamını ve duygusal yükünü gözden kaçırmaya neden olabilir. Zekanın toksik tarafının bir başka yüzü ise, karşı tarafın duygusal ihtiyaçlarını ikinci plana atma eğilimidir. Zeka, genellikle mantığa ve akla dayalı çözümleri tercih eder ve bu durum, karşı tarafın duygusal ihtiyaçlarını göz ardı etmeye yol açabilir. Son olarak, zekanın toksik tarafı, her tartışmayı bir 'mantık savaşı'na dönüştürme eğilimindedir. Bu durum, tartışmaların duygusal boyutunu göz ardı eder ve sadece mantık ve akıl yürütme üzerine odaklanır. Bu durum, tartışmaların duygusal boyutunu göz ardı eder ve sadece mantık ve akıl yürütme üzerine odaklanır. Ancak unutulmamalıdır ki, her tartışma bir savaş değildir ve her zaman mantığın galip gelmesi gerekmez. Duyguların da sesi olmalı ve onlar da dikkate alınmalıdır.
Seni toksik yapan aşırı duygusallığın!
Haydi, biraz dürüst olalım. Hepimizin zaman zaman toksik bir tarafı olabilir. Bu toksik tarafın en belirgin özelliği duygularının yüksek volümde çalışmasıdır. Küçük bir olay karşısında bile büyük bir duygusal patlama yaşayabiliriz. Öyle ki, bir bardak suyun fırtınasını yaratabiliriz. Dramatik tepkiler vermek, hızla etkilenmek, ilişkilerde inişler ve çıkışlar yaratmak... Bunlar, toksik tarafımızın en belirgin özelliklerinden sadece birkaçı. Çoğu zaman, bu durum karşı tarafın enerjisini dalgalandırabilir ve hatta onları yorabilir. Ve tabii ki, bu durumun en klasik sonucu, 'Beni niye hissetmedin?' şeklindeki serzenişler oluyor. Bu tür serzenişler, genellikle karşı tarafın duygusal enerjisini daha da dalgalandırır ve ilişki içinde gergin anların yaşanmasına neden olabilir. Ancak unutmayın, bu tür durumlarla başa çıkmak için öncelikle kendi duygusal durumunuzu anlamanız ve kontrol altına almanız gerekiyor. Kendi toksik tarafınızı tanıyın, onunla yüzleşin ve onu kontrol altına almayı öğrenin. Böylece hem kendinizi hem de çevrenizdeki insanları daha huzurlu ve mutlu bir yaşama doğru yönlendirebilirsiniz.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!





Yorum Yazın