Söz Konusu Ekonomi Olunca da Örnekler: Japonya’nın Tasarruf Kültürü Neden Örnek Gösteriliyor?
Hepimizin hayatında mutlaka bir kez duyduğu cümleler vardır: 'Biraz biriktirseydin keşke', 'Zor günler için para lazım', 'Tasarruf yapmadan olmuyor bu işler...' Ama iş uygulamaya gelince, işler pek de kolay ilerlemiyor. Harcamalar bitmiyor, gelir yetmiyor, planlar suya düşüyor.
Peki ya bazı toplumlar bu işin formülünü çözmüşse? Mesela Japonya… Hem ekonomik olarak dünyanın en güçlü ülkelerinden biri hem de birey düzeyinde tasarruf kültürüyle dünyaya örnek olmuş bir yer. Öyle ki Japon halkı, sadece bireysel anlamda değil, toplumsal olarak da tasarrufu bir yaşam tarzına dönüştürmüş durumda.
Hazırsanız gelin, Japonların bu tasarruf işini nasıl bu kadar iyi yaptığını hep birlikte inceleyelim.
Japonya deyince aklımıza teknoloji, anime ve düzen gelir... Ama bir de bu tasarruf işi var ki, gerçekten başka bir seviyede!
Evet evet, yanlış duymadınız. Japonlar sadece teknoloji üretmekle kalmıyor, aynı zamanda paralarını da müthiş yönetiyorlar. Hani biz maaşı alınca “şöyle bir nefes alayım” derken, onlar resmen birikim planı yapmaya başlıyor.
Küçük yaşta başlıyor her şey!
Japonya'da tasarruf eğitimi neredeyse ilkokul sıralarında başlıyor. Çocuklara para yönetimi konusunda bilinç kazandırmak için okullarda özel sistemler uygulanıyor. Bazı okullarda 'okul bankası' bile var! Öğrenciler düzenli olarak harçlıklarının bir kısmını yatırıyor, defterlerine yazıyor ve paralarının nasıl değerlendiğini takip ediyorlar. Bu sayede para sadece harcanacak bir şey değil, aynı zamanda korunacak ve değerlendirilecek bir kaynak olarak öğreniliyor.
Mottainai” felsefesiyle büyüyen bir toplum: İsraf etmek ayıp sayılıyor.
Japon kültüründe yerleşik bir kavram var: 'Mottainai.' Türkçeye tam olarak “yazık oldu”, “boşa gitti” gibi çevrilebilir ama aslında çok daha derin. Bir şeyi israf etmek, onun değerini bilmemek, gereksiz yere tüketmek Japonlar için büyük bir yanlış. Bu anlayış sadece suyu boşa akıtmamaktan ibaret değil; yemeği çöpe atmamak, kullanmadığın eşyayı çöpe değil geri dönüşüme vermek, hatta zamanı bile israf etmemek anlamına geliyor. Bu kültürel bilinç, bireysel tasarruf alışkanlıklarının temelini oluşturuyor.
Devlet politikaları da bu kültürü destekliyor.
Japon hükümeti tasarrufu bireylerin omzuna yüklemekle kalmıyor, sistemli politikalarla destekliyor. Meiji Dönemi'nden bu yana devletin çeşitli tasarruf kampanyaları düzenlediği, özel tasarruf sistemleri kurduğu biliniyor.
Savaş zamanından kalma alışkanlıklar bugün bile etkisini sürdürüyor.
II. Dünya Savaşı sırasında Japon halkı, savaş ekonomisine destek olmak için para biriktirmeye yönlendirildi. Özellikle çocuklara yönelik kumbara kampanyalarıyla herkesin taşın altına elini koyması sağlandı. Bu zor zamanlarda edinilen alışkanlıklar, savaş sonrası toparlanma döneminde de devam etti ve bugünkü tasarruf kültürünün temelini oluşturdu.
Tüketim toplumu değil, bilinçli tüketim toplumu!
Japonya’da 'tüketim' deyince gözünüzde AVM’lerde alışveriş çılgınlığı canlanmasın. Japon halkı, bilinçli tüketim konusunda oldukça hassas. Gerekmedikçe yeni bir şey almıyorlar. Aldıkları ürünleri uzun yıllar kullanıyorlar. Kıyafetleri yenilemek için moda değil, ihtiyaç bekleniyor. Eşyalar tamir ettirilerek kullanılmaya devam ediyor. Bu anlayış hem çevre dostu hem de bütçe dostu!
Gösteriş merakı yok, sadelik bir yaşam tarzı...
Japon toplumunda 'göze sokmak' gibi bir kavram pek yok. İnsanlar sahip olduklarını göstermektense, sade ve mütevazı yaşamayı tercih ediyor. Gösterişli arabalar, lüks saatler, devasa evler yerine daha fonksiyonel, sade ama huzurlu yaşam alanlarını önemsiyorlar. Bu da doğal olarak tüketim baskısını azaltıyor, tasarrufu artırıyor.
“Yaşlandığımda ne olacak?” sorusuna şimdiden cevap arıyorlar.
Japonya yaşlanıyor. Genç nüfus azalıyor, yaşlılar çoğalıyor. Bu durumda insanlar “yaşlılığımda ne yapacağım?” diye düşünüyor ve erkenden tasarrufa başlıyor. Çünkü orada 'emekli maaşı yeter' diye bir güvence yok. O yüzden geleceğini düşünen herkes birikim yapıyor.
Tasarruf sadece para biriktirmek değil, zamanı ve enerjiyi de akıllıca kullanmak.
Japonların tasarruf anlayışı yalnızca finansal değil. Zaman yönetiminden enerji tasarrufuna kadar her konuda sistemli davranıyorlar. Evlerde akıllı enerji sistemleri kullanılıyor, ulaşımda dakiklik hayatın kuralı, iş yerlerinde gereksiz toplantılardan kaçınılıyor. Yani tasarruf, günlük yaşamın her alanına yayılmış durumda.
Toplum baskısı değil, toplum bilinci var.
Bizde bazen “aman el ne der” korkusuyla yapılan davranışlar, Japonya’da toplumsal bilinçle şekilleniyor. İsraf yapan biri çevresi tarafından yargılanmıyor ama ayıplanıyor. Çünkü toplum olarak bu konuda ortak bir değerleri var. Bu da bireyleri tasarrufa yönlendiriyor ama suçlayarak değil, bilinçlendirerek.
Japonya örnek alınıyor çünkü onlar tasarrufu hayatın doğal bir parçası haline getirmişler.
Japonların tasarruf anlayışı bir 'sıkıntıdan' ya da 'kısıtlamadan' değil, bir yaşam tarzı tercihinden doğuyor. Sade yaşamak, planlı olmak, geleceği düşünmek, çevreyi önemsemek ve kaynakları israf etmemek… Bütün bu unsurlar bir araya gelince hem birey güçlü oluyor hem de toplum. Bu yüzden Japonya, tasarruf konusunda örnek alınan bir ülke haline geliyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Yorum Yazın