Yalnızca Efsane 2010 Neslinin Bildiği 10 Süper Şey
Biz 2010’larda doğanlar çok ayrı bir kafadaydık. Ne tam sokak çocuğuyduk, ne de tamamen dijital… Hem çamura bata çıka oynadık, hem de YouTube'da oyuncak açılımı izleyerek büyüdük. Sanki iki farklı dünyanın arasında kalmış gibiydik ama o geçişin en şanslı nesli de bizdik. Şimdi gel, sadece bizim kuşağın anlayacağı, duyar duymaz “aaaa evet ya!” diyeceği o efsane şeyleri bir hatırlayalım.
Not: Bu içerikler çocuklar tarafından yanlarında bir refakatçi ile birlikte hazırlanmıştır.
1. Slime yapmak için tüm evi kimya laboratuvarına çevirdiğimiz o günler...
Yani düşünün, elimizde tutkal, tıraş köpüğü, boraks (ya da ablanın lens suyunu gizlice yürütmüşüz)... Resmen evin ortasında deney yapıyoruz. Slime yapmak ciddiye alınması gereken bir işti, yanlış ölçü mü yaptın? Hadi geçmiş olsun, çöp oldu. Ama tutturduğumuzda? Elimizden düşürmüyorduk resmen. Okula bile götürüp teneffüste sıkıp mıncıklayanlar vardı, itiraf edin. O dönem slime yapmayan dışlanıyordu azıcık, kabul edelim.
2. Baby TV’den sonra hemen TRT Çocuk’a geçiş töreni...
Sabahları Baby TV’de biraz Lala izledik mi, hemen sonra TRT Çocuk’a geçilirdi. Çünkü orada Niloya, Rafadan Tayfa, Canım Kardeşim, Pepee gibi efsaneler vardı. Niloya’nın “Yağmur yağar şıp şıp şıp” şarkısını hâlâ ezbere bilen kaç kişiyiz? Pepee’yi izleyip “neden bu kadar üzgün bu çocuk ya?” diye düşünürdük. Bir de Köstebekgiller vardı tabii, o gerçek insanlı sahnelerle animasyonun birleştiği garip ama sevilen bir evrendi.
3. Herkesin evinde en az bir kırık ekran tablet vardı
Bir dönem vardı ki, o meşhur General Mobile ya da Reeder tabletlerden biri neredeyse her evde olurdu. Ama ekranı kırık olurdu tabii. O çatlak ekranda Subway Surfers oynamaya çalışmak da başlı başına bir challenge’dı. Parmağımız kayınca karakter trene çarpardı, sinir krizi geçirirdik.
4. Kendi YouTube kanalını açan çocuk özgüvenin zirvesindeydi.
Bir dönem herkesin hayali YouTuber olmaktı. “Merhaba arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz, bugün Barbie bebeğimle alışveriş yapacağız” gibi videolar çekerdik. Telefonu sabitlemek için kitap kuleleri yapılır, anneden gizli çekim yapılırdı. Kimimizin 5 abonesi olurdu, kimimiz videoyu hiç yüklemeden utancından silerdi. Ama o dönem hepimiz birer küçük influencer’dık.
5. Robux isteyen çocuk moduna geçmek.
Roblox bizim için sadece bir oyun değildi, bir yaşam tarzıydı. Ama Robux? İşte o büyük meseleydi. Robux’u olan arkadaş havalıydı, olmayan ise içten içe ağlıyordu. 'Anne Robux alır mısın yaa, bak kampanya var!' diye yalvarmalar, dilenme sunucularına girip “pls donate” yazmalar… Hepimiz geçtik o yollardan. Pet’leri olanlara özenip takas teklif ederken dolandırılanlar burada mı?
6. Minecraft'ta ev değil, hayal kurduk.
Bu, inşaat işçiliği değil, sanat. Ev yaparken çiçekler, bahçeler, gizli odalar... Ve o ilk elmasa ulaştığında yaşanan zafer coşkusu... Sanki Olimpiyat kazanmışız gibi. Bir de sunucuya girip kardeşini TNT ile patlatmanın verdiği zevk var ki, ah, o zevk başka.
7. Yorganın altında tablet oynamak.
Yetişkinler sabah kahvesiz yapamaz, biz ise gece yorganın altına gizlenmiş bir tablet olmadan uyuyamazdık. Ekran parlaklığını kısmak mı? Adeta hayatta kalma becerisiydi. Şarj %3’teyse, dualar eşliğinde oynardık. Bir de o tuhaf ekran ışığı yorgandan sızmasın diye gösterdiğimiz çaba… James Bond bile bu kadar gizli çalışmadı.
8. Bu videoya like atın iPhone 6 kazanın!
YouTube’un ilk altın çağında hepimiz “iPhone 6 çekilişi” videosu görmüşüzdür. Hatta yorumlara “umarım kazanırım, hiç telefonum olmadı” yazdın değil mi? O yorum hala orada olabilir. Bize hiçbir zaman o iPhone gelmedi ama umutla beklemek bile güzeldi. Ve itiraf et: En az bir kere kardeşinin hesabıyla da katıldın.
9. Anneee, kardeşim tableti yüzüme attı!
Evin içinde sürekli bir “tablet kimin olacak?” savaşı yaşanırdı. Süre tutulurdu, adalet tartışılırdı. Bazen biri sessizce çaktırmadan şarjı azaltırdı. Ve o an: “Ben sadece 3 dakika oynadım, o 17 dakika oynadı!” Haklı olup olmaman önemli değil, en çok bağıran kazanırdı.
10. ASMR videolarla uykuya dalmaya çalışmak.
Slime sesleri, sabun kesme, mukbang videoları... Bizim için ASMR demek, huzur demekti. İlk başta garipti tabii, sabun keserken çıkan o tıkır tıkır sesleri dinlemek, patlayan baloncukların her bir sesi… Ama bir süre sonra fark ettik ki, bu sesler bizim için yeni bir rahatlama şekli olmuştu.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
Yorum Yazın