Yaptığı Gösterilerle Atatürk'ü Bile Şaşkına Çeviren Sihirbaz: Zati Sungur
Bir sihirbaz düşünün, yaptığı gösteriyle Atatürk’ü bile ayağa kaldırıyor. Seyirciler gösteriden çıkarken hala ne olduğunu çözmeye çalışıyor. O dönem hokkabazlıkla karıştırılan illüzyonu sahne sanatı haline getiriyor. Sahneye çıktığında, sadece şaşırtmıyor, büyülüyor. Evet Zati Sungur'dan bahsediyoruz! Peki onu böylesine özel yapan neydi? Gelin 'Sihirbazlar Kralı'nın geçmişine yakından bakalım...
Peki Zati Sungur kimdir?
1898 yılında Bursa’da dünyaya gelen Zati Sungur, küçük yaşlardan itibaren gösterilere ilgi duymaya başladı. Henüz ilkokuldayken arkadaşlarına minik sihirbazlık numaraları yapıyor, onları hayrete düşürüyordu. Ancak ailesi muhafazakar bir çevreden geldiği için bu merak zamanla bastırıldı. Lise eğitimini tamamladıktan sonra 1914’te Denizcilik Makine Mektebi’ne birincilikle kabul edildi.
Bu eğitim onu Almanya’ya staja gönderilme şansı kazandırdı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ülkeye dönüş mümkün olmayınca Berlin’de mahsur kaldı. Parası az, çaresi yoktu ama sihirbazlığa olan tutkusu hep canlı kaldı. Köln’de vinç operatörlüğü yaparken geceleri gösteriler hazırlıyor, pansiyonlarda sergiliyor, her izlediği profesyonel gösteriyi not ediyor, teknik ekipman sipariş ederek kendini geliştiriyordu.
1920’de ilk kez Köln’de profesyonel olarak sahneye çıkan Zati Sungur, kısa sürede dikkat çekti.
Gösterisini izleyen dünyaca ünlü Alman illüzyonist Alois Kassner’in teşvikiyle bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdi. Wintergarten Tiyatrosu’nda sahneye çıkmaya başlayan Zati Bey, bir ay boyunca aralıksız gösteri yaptı. Ardından Paris, Marsilya, Roma, Barselona derken Avrupa turnelerine başladı.
Gösterilerde kendi geliştirdiği 100’den fazla yeni numarayı sahneliyordu. Özellikle 1924’te geliştirdiği ve yıllar içinde mükemmelleştirdiği 'ince kız kesme' numarası, onu uluslararası illüzyonist çevrede saygın bir konuma taşıdı. Bu oyun öyle etkileyiciydi ki izleyenlerden bayılanlar bile olurdu.
Avrupa’dan sonra yolunu Güney Amerika’ya çeviren Zati Sungur, Arjantin’den Brezilya’ya kadar 14 yıl boyunca her gece sahne aldı. Yanında yardımcısı, kuklası, onlarca ekipmanı ve iki kamyon dolusu sahne aracı vardı. Kont Sati von Richmond ismini kullandığı bu dönemde, artık dünya çapında bir sihirbaz haline gelmişti.
Gösterilerin ünü kısa sürede Atatürk’e kadar ulaştı.
Bir gece, Zati Sungur evine dönerken polisler tarafından durduruldu. Atatürk’ün kendisini görmek istediği söylendi. Kostüm ve ekipmanları olmadan apar topar tiyatroya götürüldü. Kapılar kapalıydı, polisler kapıyı kırdı. Ardından Tepebaşı’ndaki Garden Lokali’ne geçti.
Orada sahneye çıkan sanatçılardan yardım alarak, gösterisini yeniden yapılandırdı. İnce kız kesme oyunu da dahil birçok gösteri sergiledi. Atatürk, gösteri sonunda onu masasına davet etti ve 'Tebrik ederim oğlum, bu sanatı nerede öğrendin?' diye sordu. Bu gece, Zati Sungur’un kariyerinin en unutulmaz anlarından biri oldu.
1960’lı yıllarda sahnelere veda etse de illüzyon onun için asla bitmedi.
Üniversal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosu’nu kurdu, yüzlerce numarayı içeren kataloglar hazırladı ve Türkiye’nin dört bir yanına gönderdi. Oyunların nasıl yapılacağını açıklamalarıyla birlikte paylaştı. Her yıl dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen illüzyonist kongrelerine katılarak Türkiye’yi temsil etti. 1981’de 'Dünya Sihirbazlar Kralı' unvanına layık görüldü.
Zati Sungur hakkında anlatılanlar, zamanla şehir efsanelerine dönüştü. Atatürk’ün saatini geri alması, berberde kafasını çıkarıp bırakması, yumurtadan altın çıkarması gibi hikayeler halk arasında yayıldı. O ise bu anlatılanlara sadece gülümseyerek 'Yok desem, adam ‘gözümle gördüm’ diyor. Ne diyeyim, eh, ara sıra olur' diye yanıt veriyordu.
1984 yılında hayatını kaybeden Zati Sungur, ardında bir miras, bir kültür ve saygıyla anılan bir isim bıraktı. Gerçekten de onun gibisi bir daha gelmedi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
İlginizi çekebilir 👇🏻
82 Yıllık Hayatında Hiç Kadın Görmeden Ölen Rahip: Mihailo Tolotos
Yorum Yazın
önce zati sungur'u sonra sermet erkin'i sayarsın bu işin üstadları olarak. onlara yakın çapta başka biri de gelmemiştir muhtemelen.