onedio

İsmail Saymaz Haberleri

İsmail Saymaz ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İsmail Saymaz ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

11-17 Ağustos: Türkiye Gündeminde Bu Hafta Neler Vardı?
Türkiye gündemi her daim hareketli, dinamik ve değişken. Her an yeni bir haberle, yeni bir gelişmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Durum böyle olunca da gündemi takip edip ‘eskimeden’ kalabilmek zorlaşıyor.Biz de sizler için mutlaka okumanız gereken içerikleri tek yerde topladık.İşte gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikler...
Berkin Elvan 16 Kiloya Düştü
Vurulduğunda 45 kilo olan Berkin Elvan, 16 kiloya düştü. Beyin fonksiyonlarının çalışması giderek zorlaşan Berkin Elvan, yaşam destek ünitesine bağlı Gezi Parkı gösterileri başında başından biber gazı fişeğiyle vurulan, 267 gündür yoğun bakımda tedavi gören Berkin Elvan 'ın 16 kiloya düştüğü, vücut direncinin ve beyin fonksiyonlarının azaldığı ve hayatını yaşam destek ünitesini bağlı olarak sürdürebildiği açıklandı. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz ’ın haberine göre, Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana tarafından yapılan açıklamada, 15 yaşındaki Berkin’in 267 gündür direndiği belirtilerek, “Genç bedeni, polisin attığı gaz bombasıyla beyninde ve ona bağlı olarak vücudunda yarattığı hasara direndi” denildi. Elvan’ın 6 Mart’ta epilepsi krizi geçirdiği ve durumunun ağırlaştığı, 7 Mart’ta ise kalbinin durduğu kaydedilerek, ”Tıbbi müdahalenin ardından yaklaşık 15 dakika sonra kalbi yeniden ama makineye bağlı olarak çalıştırıldı” denildi. Bugün sabah saatlerinde akciğerinde hava deliği oluştuğu, beyin fonksiyonlarının çalışmasının giderek zorlaştığı ve iç organlarında da hasarın büyüdüğü ifade edildi. Vurulduğunda 45 kiloydu Vurulduğunda 45 kilo olan Elvan’ın şu anda 16 kiloya düştüğü ifade edilerek, “Vücut direnci giderek azalmaktadır ve beyin fonksiyonlarının çok alt seviyede çalışıyor olması sebebiyle iç organlarında zarar giderek büyümektedir. An itibariyle hayatını yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürmektedir” denildi. Halkın, Elvan’ın tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde beklemeye çağrıldığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Berkin, halk ayaklanmasında faşizme karşı direnen halkımız gibi 267 gün boyunca direndi, direniyor. Umut bitmez. Hele ki umut, uykusunda 15 yaşına giren Berkin’imizin hayata tekrar tutunabilmesi isteğine dairse hiç eksilmez. Ancak bu süreç boyunca aileyi bir gün bile yalnız bırakmayan halkımıza Berkin’in sağlık durumundaki son gelişmeleri açıklamak sorumluluğumuzdur. Özetle belirtilmelidir ki Berkin’in durumu giderek ağırlaşmakta olup hayati risk çok yüksektir. Berkin’i ve ailesini bir gün bile yalnız bırakmayan halkımızı, Berkin’i vuranlardan, onları koruyup kollayanlardan hesap sormak ve aileyle dayanışmak için Okmeydanı Hastanesi önüne çağırıyoruz.” T24
İsmail Saymaz'a 1 Nisan Şakası: 'Gözaltı' Kararı
Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz’a çalışma arkadaşları 1 Nisan şakası yaptı.Gazeteye gelen iki polis, Saymaz’a hakkında yakalama kararı çıkartıldığını söyledi. Polisler, gözaltına alacaklarını söyleyip tutanağı gösterince, arkadaşları Saymaz’a 1 Nisan şakası yaptıklarını açıkladı. Radikal gazetesi muhabiri İdris Emen Saymaz'a yaptıkları şakayı çektirdikleri fotoğrafla Twitter hesabından şöyle duyurdu: 'En iyi 1 Nisan şakasını @ismailsaymaz a yaptık. İki polis yakalama kararı var deyip İsmail'i göz altına almaya geldi:)' Odatv.com
Berkin'de de 'Yok' Denilen Kamera Kayıtları Ortaya Çıktı
Polisin attığı gaz fişeğinden sonra 269 gün yaşam mücadelesi verip yaşamını yitiren Berkin Elvan'ın ölümüne sebep olan olaya ilişkin ilgili aylar önce 'Arşivimizde bulunmamaktadır' denilen kamera görüntüleri ortaya çıktı Daha önce Ali İsmail Korkmaz , Mehmet Ayvalıtaş ve Ethem Sarısülük 'te olduğu gibi Berkin Elvan soruşturmasında da polisin ısrarla 'Yok' dediği kamera kayıtları bulundu. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, İstanbul’daki Gezi Parkı eylemleri sırasında başından gaz fişeğiyle vurulan ve 269 gün sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’la ilgili soruşturma kapsamında sorulan ve aylar önce “Arşivimizde bulunmamaktadır” denilen kamera görüntüleri gün yüzüne çıktı. O gün Okmeydanı’nda görev yapan bir TOMA’ya ait kamera kaydı dosyaya girdi. Bu görüntülerin, Elvan’ın vurulmasından yaklaşık altı saat sonrasına ait görüntüleri içerdiği kaydedildi. Şimdi avukatlar görüntülerin güncel saatini belirlemek ve şüpheli polisleri saptayabilmek için çabalıyor. Berkin Elvan, 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’na yönelik polis müdahalesi sırasında, iddiaya göre, ekmek almak için indiği sokakta, saat 07.00 sularında polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanmıştı. Elvan, 269 günlük yaşam mücadelesinin sonunda, 10 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Avukat Evrim Deniz Karatana, 25 Haziran’da savcılıktan, Elvan’ın vurulduğu Eren Sokak’ın MOBESE kamerası kayıtlarının getirilmesini istedi. İlk yanıt, Şişli Emniyet Müdürlüğü’nden 29 Temmuz’da geldi ve ‘sokakta MOBESE kamerasının bulunmadığı’ bildirildi. Emniyet ayrıca, 21 Eylül ’de, ‘görevlilerce kontrol edildiğinde başka bir kamera kaydının olmadığını’ ileri sürdü. Karatana, en son 1 Kasım’da, ‘Okmeydanı ve civarında polisin çektiği görüntülerin getirilmesini’ istedi. Emniyet, 20 Aralık’ta ‘görüntülerin şube kayıtlarında mevcut olmadığını’ söyledi. Beş saat sonrayı gösteriyor Umut kesilmişti ki, 20 Mart 2014’te bir tanığın, “TOMA’nın yanından gaz attılar” diye ifade vermesi üzerine Karatana, bölgedeki TOMA’ların kemara görüntülerinin alınmasını istedi. Emniyet’ten 7 Nisan’da gönderilen yanıtta, bölgede 63537 numaralı TOMA ve 63502 numaralı bir panzerin görev yaptığı, sadece TOMA’da kamera sistemi ve görüntüsünün bulunduğu belirtildi. TOMA’daki kameranın elektrik tesisatına bağlı olduğu, kontak kapatıldığında güncel tarih ve saat kaydı tutulamadığı için, görüntülerde 27 Mayıs 2013 tarihinin yazılı olduğu, fakat aslında Elvan’ın vurulduğu 16 Haziran’a ait olduğu belirtildi. Elvan’ın vurulmasından yaklaşık altı saat sonraya ait görüntüleri içeren bu kayıtta, yazıya göre şu görüntüler var: “Saat 12.50.18’de Okmeydanı ve ara sokaklarında görev yapan TOMA’nın yollarda ateşe verilen barikatları söndürmek için farklı zamanlarda su sıktığı, zaman zaman ara sokaklardan çıkan göstericilere sulu müdahalede bulunduğu, saat 19.22.46 sıralarında panzerle P. Market önünde bekleme görevini ifa ettiği ancak herhangi bir müdahalede bulunmadığı...” Karatana kaydın tarih-saat bilgilerinin yanlış olduğunu belirterek “Görüntülerin gerçekte saat kaçta çekilmiş olabileceğini belirleyebilmek için gölge boyları, güneşin geldiği yön gibi verilerle saati tespit etmeye çalışıyoruz” dedi. Özellikle, kayıtlarda görünen amirler ve gazcı polislerin teşhisine elverişli fotoğraflar çıkarmaya çalıştıklarını anlatan Karatana, “Elimizde olay saatinde çekilmiş bir fotoğraf vardı. Şimdi o fotoğraftaki polislerle bu görüntülerdekilerin karşılaştırılmasını talep edeceğiz. Görüntüler olay anına ilişkin olmasa dahi failin bulunması açısından ciddi önem taşıyor” dedi. Karatana, “Defalarca Emniyet’e yazılar yazılıp görüntülerin gönderilmesi istendi ancak her seferinde görüntü bulunmadığı yönünde cevap verildi. Hem ısrarımız hem halkın Berkin’i sahiplenmesi, soruşturmada ilerlememizi sağladı” diye konuştu. Görüntüler, inceleme için savcılık tarafından bilirkişilere gönderildi. Polis şüpheliyse görüntü kayıp Eskişehir’de, 2 Haziran 2013’te Gezi Parkı gösterilerine katılan 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, polis ve fırıncılar tarafından dövülerek öldürülmüştü. Korkmaz’ın faillerinden biri olan fırıncı İsmail Koyuncu’nun dayak anına ait kamera kayıtlarını sildiği anlaşılmıştı. Sokaktaki bir otele ait kameranın da polislerce kapatıldığı ve kayıtta 20 dakikalık kayıp meydana geldiği belirlenmişti. İstanbul’da, 3 Haziran 2013’te Gezi Parkı’na destek için E-5 otoyolunu trafiğe kapatmak isteyen 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş araç çarpması sonunda hayatını kaybetmişti. Kazadan bir gün sonra polisler, “Olay yerine ait MOBESE kaydı yoktur” diye tutanak tutmuştu. Fakata daha sonra kaza noktasına bakan MOBESE kamerasının olduğu anlaşılmıştı. Ankara ’da Gezi Parkı eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ün polis kurşunuyla vurulduğu Kızılay’da, 16 Haziran’da yapılmak istenen cenaze törenine polis müdahale etmiş, 18 yaşındaki Dilan Dursun adlı üniversiteli başına isabet eden gaz kapsülüyle ağır yaralanmıştı. Polis, Dursun’un mağduru olduğu soruşturma dosyasında, vurulduğu ana ait görüntüleri göndermemişti. Bu görüntüler, Dursun’un da sanıkları arasında olduğu dava dosyasında ortaya çıkmıştı. Hatay’da, ODTÜ eylemlerine destek için 9 Eylül 2013’te sokağa çıkan 22 yaşındaki Ahmet Atakan, çatıdan düşerek ölmüştü. Ahmet Atakan’ın ölümünden saatler sonra polis, gencin düştüğünü kanıtlayabilmek için hem cep telefonuyla çekilmiş hem de bir panzere ait kamera kayıtlarını basınla paylaşmıştı.T24
Bir Adet A4 Kağıdı İçin Polisten Avukata Güldüren Dava...
Şanlıurfa'da Aziz Nesin'in güldüren öykülerini hatırlatan bir 'polis fezlekesi' hazırlandı. Bir avukat, karakoldaki A4 kağıtlarından '1 tanesini', şahsi işinde kullanmak üzere aldığı gerekçesiyle, 'devlet malına zarar vermekle' suçlandı... Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde görev yapan Başkomiser Cengizhan Yıldız, Baro Temsilcisi Avukat Emin Baran’a hakaret ettiği savıyla hakkında dava açılınca Aziz Nesin’lik bir yola başvurdu. Başkomiser Yıldız, Avukat Baran hakkında 4 ay sonra bir fezleke düzenlendi. Fezlekede, “Karakolda görüşmeler sürerken avukat Emin Baran hiçbir görevliden talep etmeden kamu hizmetinde kullanılan A4 kağıtların bulunduğu bölümden bir adet A4 kağıdı alarak cebinden çıkardığı kalemle yazmak suretiyle kamuya ait malı şahsi işinde kullanmış ve bu suretle kamuyu zarara uğratmıştır” diyerek, ‘mala zarar verme’ suçlamasıyla fezleke düzenleyip savcılığa sundu. İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre savcılığın işlem başlatması üzerinde Suruç’ta CMK’da görev yapan dokuz avukat, “karakolda hukuki güvenlikleri kalmadıkları” için listeden istifa etti. Şanlıurfa Barosu da, Suruç’taki CMK işlemleri için hiçbir avukat göndermeme kararı aldı. Suruç’ta, geçen 16 Şubat’ta Avukat Nahide Polat Arslan, Çarşı Polis Karakolu’na gitti. Burada görevli polislerle Arslan arasında tartışma çıktı. Arslan da Şanlıurfa Barosu Suruç Tesilcisi Emin Baran ve büro arkadaşı arkadaşı Müslüm Baran’ı arayarak, polislerin kendisine kötü davrandığını belirtti ve yardım istedi. Avukatlar Emin Baran ve Müslüm Baran, Çarşı Polis Merkezi’ne gitti. Polis Merkezi Amiri Başkomiser Cengizhan Zengin, görüşmelerin sonunda avukatların kimliğini istedi. Emin Baran da, “Avukat olduğumuzu biliyorsunuz, girişte kendimizi tanıttık” dedi. Tam ayrılacakları sırada Başkomiser Zengin, “El kol hareketi yapma, artist misin!” dedi. Baran da “Siz artist misiniz?” diye karşılık verdi. Başkomiser Zengin, “Evet, artistim. Defol git, gözüm görmesin” diye çıkıştı. Avukat Baran şikayetçi olunca Başkomiser Zengin hakkında Suruç Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘hakaret ve basit tehdit’ iddiasıyla dava açıldı. Başkomiser Zengin, hakkında dava açılınca olaydan dört ay sonra Avukat Baran hakkında fezleke düzenledi. Öcalan’ın yakalanmasının yıldönümünde üç avukatın karakola gelerek, “Suruç’ta kim gözaltına alındıysa biz onların avukatıyız” dediklerini iddia etti. Görüşmeler esnasında Avukat Baran’ın karakoldaki A4 kağıdı destesinden bir adet aldığını savunan Başkomiser Yıldız, ‘kamu malına zarar’ verildiğini iddia ederek, fezlekede şunları savundu: “Konuşmalar esnasında Avukat Emin Baran hiçbir görevliden talep etmeden kamu hizmetinde kullanılan A4 kağıtların bulunduğu bölümden bir adet A4 kağıdı alarak cebinden çıkardığı kalemle yazmak suretiyle kamuya ait malı şahsi işinde kullanmış ve bu suretle kamuyu zarara uğratmıştır. Değeri her ne kadar düşük gözükse de devlet malını, kamu malını zarara uğratmıştır. Bu nedenle Baran hakkında resmi kurumda hırsızlık yapmaktan ve kamuyu zarara uğratmaktan dava açılması kamu adına talep olunur.” Bu arada Avukat Baran, karakol görüntülerini istedi. Fakat görüntülerin bozuk olduğu ifade edilince Baran da bir dilekçe vererek, “hukuk dışı müdahalelerle ilgili kamera kayıtları istenildiğinde genelde bozuk olduğu yönünde bilgi verildiğini” belirtti. Başkomiser Yıldız da bu dilekçedeki ifadeler hakkında iftira iddiasıyla ayrı bir fezleke daha düzendi. Yıldız fezlekede, kameranın o günlerde arızalı olduğunu savundu. Başkomiser Zengin’in fezlekesi sonrası Avukat Baran hakkında savcılıkça işlem yapılarak dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi karara bağlanınca Şanlıurfa Barosu ayağa kalktı. Baro, 11 Haziran’da yaptığı toplantıda, “Suruç’ta mesleğin güvenliği ve icrasının normalleşmesine kadar CMK hizmetlerinin soruşturma evresi ile sınırlı olmak üzere ikinci bir kararımıza kadar durdurulmasına karar verilmiştir” dedi. Yazı Şanlıurfa ve Suruç başsavcılıklarına da gönderildi. Aynı gün Suruç’ta CMK listesinde görev alan dokuz avukat “karakolda hukuki güvenlikleri kalmadığı” gerekçesiyle istifa dilekçesi verdi. Şanlıurfa Barosu da, Suruç’a şehir merkezinden hiçbir avukatı göndermeme kararı aldı. Karakolda bir adet A4 kağıdı almakla suçlanan Avukat Emin Baran, güvenlikleri kalmadığı için CMK listesinden istifa ettiklerini ifade etti. Baran, şunları söyledi: “10 polisin içinde bir kağıdı çalabilecek maharetteymişiz. Hukuk açısından ‘Aziz Nesinlik’ bir hikaye. Emniyet, savcılığa 20 küsur sayfalık bir fezleke getirdi. Kendilerinde de aynı miktarda bir örneği bulunduğundan şimdiden 44 sayfalık bir harcama yapıldı. Bana da bir fotokopisini verdiler. Oradan bir yirmi sayfa daha... Soruşturma uzadıkça masraf artıyor. O bakımdan devletin kaynakları israf ediliyor. Ayrıca polis gerçekten hırsızlık yaptığımı düşünüyorsa, polisin bir suçu gördüğünde müdahale sorumluluğu vardır. Olaya müdahale etmeliydiler. Bu bakımdan polis de görevini ihmal etmiştir.” Haber: İsmail Saymaz | RadikalKaynak: Demokrat Haber
Şizofreni Hastasını Coplayarak Öldürmek, 'Şüpheli Ölüm' Sayıldı
Tekirdağ’da, akıl hastanesine yatırılmaya direnen şizofreni hastası Ali Çelebi’yi coplarla kafasına vurarak ölümüne yol açtıkları iddia edilen polisler ilgili, aradan 11 ay geçtiği halde işlem yapılmadı. “Çelebi’nin kafasını polis aracının kaputuna ve yere vurarak kendisine zarar verdiği” yönünde düzenlenen olay tutanağı, şüpheli polislerin hazırladığı ortaya çıktı. İsmail Saymaz’ın Radikal'de yer alan haberine göre, savcılığın, şüpheli polislerin ifadeleri ışığında “şüpheli ölüm” iddiasıyla soruşturma yürüttüğü ve dosyanın aylardır Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği anlaşıldı. Tutanakta, Çelebi’nin, akrabaları tarafından getirilen iple bağlandığı savunularak, “Uyarmamıza rağmen bize hitaben ‘Siz karışmayın, Ali ipi senin iyiliğin için bağlıyoruz” dedikleri ileri sürüldü. Bu tutanağın, Ali Çelebi’nin başına vurarak ölümüne yol açan polislerce kaleme alındığı anlaşıldı. Çerkezköy Emniyeti’nce hazırlanan fezlekede iki ambulans görevlisi ve bir hemşire “şüpheli” olarak gösterilirken, Çelebi’yi darp eden polislerin ifadesi “bilgi veren” olarak alındı. Ayrıca dokuz polisin darp raporu aldığı anlaşıldı. Çelebi’nin ölümü hakkında, “şüpheli ölüm” ifadesi kullanıldı. Bu fezleke uyarınca savcılıkta ifadesi alınan polisler, Çelebi’in kafasını sert şekilde polis aracının ön kaputuna vurduğunu, kaçarken bir metre derinliğindeki garaj girişine yüzükoyun düştüğünü ve yakalandıktan sonra kafasını sert zemine vurduğunu, çırpınarak kafasını ve ayaklarını yere vurduğunu iddia etti. Tanıklar ve aile bireyleri ise polislerin bu iddiasını reddetti. 20 Ağustos’ta yapılan yüzleştirme işleminde tanıklar; Ömer Acar, Mehmet Türkmenoğlu, Yusuf Bozkurt Açıkel, Deniz Polat ve Ahmet Sarıkaya adlı polislerin Çelebi’yi darp ettiğini söyledi. Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişim Derneği (RUSİHAK) ve Çelebi ailesi adına dosyaya müdahil olan Avukat Özlem Özkan, soruşturma işlemlerinin bütünüyle sanıkların ifadeleri ve hazırlanan tutanaklar üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor. Ruh sağlığı bozuk insanlara “kaybedilmiş insan” olarak bakıldığını belirten Özkan, “Onların hukuki hakları üzerinde inanılmaz bir ilgisizlik var. Ölümün üzerinden bir sene geçtiği halde hâlâ şüpheli ölüm olarak bakılıyor” şeklinde konuşuyor. Çelebi’nin etkisiz hale getirmek adına darp edildiğini ve iple bağlandığını vurgulayan Özkan, “Polisin haleti ruhiyesi, etkisiz hale getirip hastaneye kaldırma şeklinde. Hastalarla ilgili ne bir bilgilendirme, ne de insani müdahale var. Tamamen kendi bildikleri yöntemle hallediyorlar. Çelebi de devletin bu politikası sonunda öldü” diyor.Demokrat Haber
Abdullah Cömert Davası Antakya'dan Balıkesir'e Alındı...
Antakya'da Gezi Parkı protestoları sırasında başına isabet eden biber gazı kapsülü nedeniyle hayatını kaybeden Abdullah Cömert 'in ölümüyle ilgili dava, Antakya'dan Balıkesir'e alındı. Radikal'den İsmail Saymaz 'ın haberine göre, Eskişehir’de, Gezi Parkı gösterileri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın yargılamasından sonra bu kez Antakya’da polisin attığı biber gazı kapsülüyle hayatını kaybeden Abdullah Cömert’in davası, ‘güvenlik’ gerekçesiyle 130 kilometre uzaklıktaki Balıkesir’e gönderildi. Yargıtay, Cömert’in öldüğü günden beri Antakya’da yaşamaya ve çalışmaya devam eden şüpheli polisin avukatının dilekçesini yeterli bularak, davayı nakletti. Abdullah Cömert, 2 Haziran’da Hatay Antakya’da Gezi Parkı gösterileri sırasında bir polis panzerinden atılan biber gazı kapsülü başına isabet etmesi sonucu can vermişti. Adli Tıp Kurumu raporunda, “Cömert’in ölümünün gaz fişeğinin kafaya isabet etmesi sonucu” hayatını kaybettiği tespit edilmişti. Bunun üzerine, sanık Ahmet Kuş hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmış, ilk duruşma için 4 Temmuz 2014’e gün verilmişti. İlk duruşmadan önce sanık Ahmut Kuş’un avukatı, güvenlik gerekçesiyle davanın başka ile nakli için savcılığa başvurdu. Valiliğin ve emniyetin aynı yönde görüşler belirtmesi üzerine savcılık, geçen 27 Mayıs’ta 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak dosyayı istedi. Dosya, nakil için karar verilmek üzere Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlık da dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay da davaya, Antakya’ya 1200 kilometre uzaktaki Balıkesir’e nakletti. Davanın avukatlarınca yapılan açıklamada “Bu kadar uzak bir il seçilerek dava takipsiz ve izleyicisiz bırakılmak isteniyor. Dava Hatay halkından kaçırılıyor. Hatay halkı kim için güvensiz, Balıkesir neden daha güvenli? Cömert Ailesi ekonomik, sosyal, psikolojik yönden yıpratılmaya devam ediliyor, adalet arayışı engelleniyor” denildi. Eskişehir’de polis ve siviller tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz Davası da aynı gerekçeyle Kayseri’ye nakledilmişti. Cömert, geçtiğimiz yıl 2 Haziran gecesi Antakya'da düzenlenen Gezi Parkı protestoları sırasında biber gazı kapsülüyle vurularak hayatını kaybetmişti. T24
Emniyet İstihbarat'ın Log Arşivi İki Kez Sıfırlanmış
İstanbul Emniyeti’nde hukuk dışı dinleme yapıldığı iddiasını soruşturan polis müfettişleri, eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak’ın açığa alınmadan iki hafta önce, bütün takip işlemlerinin kaydedildiği Karar Takip Sistemi’ni (KTP) sistemi yenileme gerekçesiyle sildirdiği ortaya çıktı.İçişleri Bakanlığı tarafından atanan polis başmüfettişleri A.Turgay Alpman ve Selim Kutkan’ın kaleme aldığı tevdi raporuna göre; araştırmaya ilkin KTS üzerinde başlandı. İstihbarat Dairesi Başkanlığı tarafından müfettişlere gönderilen yanıtta; 29 Ocak 2008’den itibaren, ilgili tamime göre, hakkında dinleme işlemi yapılacak cihazlar için KTS adlı sistemin getirildiği, geçmişte ve bugün talep edilen iletişim araçlarına ait bilgilerin dijital olarak sisteme girildiği ve bunun dışında fizik bir evrak bulunmadığı vurgulandı. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, KTS’nin güncellenerek yeni versiyonuna geçilmesi üzerine 15 Nisan 2013’ten önceki log kayıtlarının tümüyle silindiği söylendi. Bu tarihten önce alınan mahkeme kararlarının manuel olarak (el yordamıyla) arşivde bulunabildiği” kaydedildi. Bu yüzden, yürütülen araştırma ve incelemede örnekleme yapılması yoluna başvurulduğu ifade edildi. Ayrıca bu raporda, dinleme talep eden birimin, savcılığa başvurmadan önce taleplerini KTS sistemine işlemesi; TEKOP Şubesi’nden hukuki ve teknik açıdan, Haberalma Şubesi’nden örgütsel bakımdan ‘uygun görüş’ verildikten sonra savcılığa başvurması şartı getirildiği anımsatıldı. Ne var ki KTS’nin, 15 Nisan 2013’ten önceki kayıtları silindiği için hangi başvurulardan uygun görüş alınıp alınmadığı belirlenemedi. Rapora göre, log kayıtlarının silinmesinden sorumlu olanlar hakkında hem müfettiş incelemesinin sürdürülüyor, hem de savcılıkta cezai yönden soruşturma yapılıyor. KTS kayıtlarının silindiği dönemde İstihbarat Dairesi’nin başına Ömer Altıparmak bulunuyordu. Altıparmak, 2013 yılında nisan ayının son haftasında önce görevinden alınmış, sonra da açığa alınmıştı. Öte yandan, Altıparmak’ın selefi Ramazan Akyürek’in de görevinden alınmadan altı gün önce, 10 Ekim 2009’da KTS’leri sildirdiği saptanmıştı. Radikal | DHA