onedio

Kapalıçarşı Haberleri

Kapalıçarşı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kapalıçarşı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Maçı Öncesi Klişelerle Dolu İstanbul Videosu Paylaşan Benfica'nın Şarkı Seçimi Şaşırttı
Bu akşam Fenerbahçe önemli bir maça çıkıyor. Şampiyonlar Ligi Play Off turunda Benfica ile eşleşen Fenerbahçe, iki maçta turu geçen taraf olması halinde uzun bir aranın ardından Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalmayı başaracak. Benfica, bugün maç öncesinde sosyal medya hesabından İstanbul'a dair mini bir video yayınladı. Videoda bizim pek de aşina olmadığımız bir şarkıya yer verildi. Sosyal medya kullanıcıları şarkı seçimine ve hiç duymamalarına dikkat çekerken; bazı kullanıcılar da Fenerbahçe - Kerem Aktürkoğlu transferine gönderme olarak yorumladı.
Kral Aragorn İstanbul'a Geliyor
Yüzüklerin Efendisi’nin Kral Aragon’u Viggo Mortensen yeni filminin galası için mayıs’ta İstanbul’a gelecek.Yüzüklerin Efendisi serisinin Kral Aragon’u Viggo Mortensen yeni filmi The Two Faces of Jenuary’nin galası için mayıs ayında İstanbul’da olacak.Mortensen, James Bond filmi Sky-fall’da gördüğü Kapalıçarşı ile Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı’yla Dolmabahçe Sarayı’nı merak ettiğini bildirdi....haber kaynağı: sanattakvimi.info/kultur-sanat haberleri
Orhan Veli 100 Yaşında
Türk şiirinde 'Garip' akımının sembol ismi Orhan Veli’nin bugün doğum günü, 36 yaşında hayata gözlerini yuman şair yaşasaydı, 100 yaşında olacaktı… Damla Uğantaş Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, B öyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti. Tam 64 bahar önce, henüz 36 yaşındayken hayata veda eden Orhan Veli 'Güzel Havalar' şiiirinde böyle der; beni bu güzel havalar mahvetti... Türk şiirinde 'Garip' akımının sembol ismi Orhan Veli’nin bugün doğum günü, 36 yaşında hayata gözlerini yuman şair yaşasaydı, 100 yaşında olacaktı… 36 yıllığına uğradığı bu dünyada büyük bir isim bırakan, Türk şiirine damga vuran isimler arasında ön sıralarda yer alan Orhan Veli Kanık kimdi? İlk cevap, 'Ben Orhan Veli' dizesiyle başlayan şiirinde kendisinden: **Ben Orhan Veli **'Yazık oldu Süleyman Efendiye' **Mısra-i meşhurunun mübdii.. **Duydum ki merak ediyormuşsunuz, **Hususi hayatımı, **Anlatayım: **Evvela adamım, yani **Sirk hayvanı falan değilim. **Burnum var, kulağım var, **Pek biçimli olmamakla beraber. **Bir evde otururum, **Bir işte çalışırım. **Ne başımda bulut gezdiririm, **Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet. **Ne İngiliz kralı kadar **Mütevaziyim, **Ne de Celâl Bayar'ın **Sabık ahır uşağı gibi aristokrat. **Ispanağı çok severim **Puf böreğine hele **Biterim **Malda mülkte gözüm yoktur. **Vallahi yoktur. **Oktay Rıfat'la Melih Cevdet'tir En yakın arkadaşlarım ... “Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran” Orhan Veli’ye göre kafiye ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi usuller gereksizdi.” Melih Cevdet ve Oktay Rifat ’la birlikte şiirlerini topladıkları “Garip” bu amacın manifestosu oldu, yarattıkları akımın da adı. Biçime, kurala, gösterişe karşı çıkan Garip'çilerle şiir sokak lisanında, her türlü dolayımdan bağımsız olarak sokağa açılmıştı. **Mektup alır, efkarlanırım; **Rakı içer, efkarlanırım; **Yola çıkar, efkarlanırım. **Ne olacak bunun sonu, bilmem. **'Kazım'ın' türküsünü söylerler, **Üsküdar'da; Efkarlanırım. O ekmeği, denizi, rakıyı, en yalın, en “sokak” haliyle şiire taşıdı. 'Yazık oldu Süleyman efendiye' şiiri dönemin edebiyatçıları arasında önemli tartışmalara konu oldu: “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada nasırdan çektiği kadar; çirkin yaratıldığından bile o kadar müteessir değildi; kundurası vurmadığı zamanlarda anmazdı ama allahın adını, günahkâr da sayılmazdı. yazık oldu Süleyman Efendiye ” Kimi edebiyatçıların tepkisine neden olan şiir, kimilerince “Türkçe’de yazılmış en güzel dizeler arasında” söz konusu edildi. Şiirlerinin yanı sıra bu tartışmalar Orhan Veli’nin geniş kitlelerce tanınmasını sağladı, kendisine duyulan ilgiyi arttırdı. Türk hikâyesinin büyük ismi Sait Faik Abasıyanık Orhan Veli'yi bu gel-gitler arasında anlatır: 'Üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair.' Hayatı 1914 yılında İstanbul’da doğan şair lise yıllarında edebiyata ilgi duymaya başladı. Babasının görevi nedeniyle Ankara’ya taşınan Orhan Veli, Gazi İlkokulu'nu ve Ankara Erkek Lisesi’ni bitirdi. Ahmet Hamdi Tanpınar ’ın öğrencisi olduğu lise yıllarında Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat ile tanıştı. PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Milletlerarası Nizamlar Bürosu'nda memurluk yapan Orhan Veli, askerliği bitirmesinin ardından döndüğü Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda çalıştı. Hasan Âli Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı görevinden ayrılmasının ardından bakanlıktaki görevinden istifa etti. 1948 yılının sonuna doğru Bedri Rahmi Eyüboğlu , Abidin Dino , Necati Cumalı , Sabahattin Eyüboğlu , Oktay Rifat ve Melih Cevdet'in de aralarında bulunduğu arkadaşlarıyla birlikte bir edebiyat dergisi çıkarmaya karar verir. Masraflarını Mahmut Dikerdem'in karşıladığı ve 15 günde bir yayımlanacak olan “Yaprak”ın ilk sayısı 1 Ocak 1949'da çıkar. Cahit Sıtkı Tarancı , Sait Faik Abasıyanık , Fazıl Hüsnü Dağlarca , Cahit Külebi gibi yazar ve şairlerin yazdığı Yaprak, 1 Haziran 1950'ye kadar 28 sayı yayımlandı. Orhan Veli, “Yaprak”ın kapanmasının ardından İstanbul'a döndü. Aynı yıl 10 Kasım'da bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından yaralandı. İki gün sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve şaire alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı. Beyin kanaması geçirdiği sonradan fark edilen Orhan Veli, aynı akşam sekizde komaya girdi ve gece 23.30’da Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti. Orhan Veli’yi hastanede ziyaret eden Ahmet Hamdi Tanpınar olayı şöyle anlatır: “Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan'ı Cerrahpaşa Hastanesi'nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakaladığı dünyamızı yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zekâ, kendisi olmaktan çıkmıştı.” 36 yaşında ölen şairin cenazesi 17 Kasım 1950'de, Beyazıt Camisi'nden kaldırıldı. Cenaze, akademisyenler, yazar ve sanatçılardan oluşan kalabalık tarafından Sirkeci'ye kadar taşındı, oradan bir otomobil ile Aşiyan Mezarlığı'na götürülerek toprağa verildi. 1 Şubat 1951'de arkadaşları tarafından anısına “ Son Yaprak” çıkarıldı. Tek sayı olarak basılan bu dergide, Orhan Veli rahatsızlandığında üzerinde olan ceketin cebindeki diş fırçasını saran kâğıda yazılmış olarak bulunan ve hiç yayımlanmamış olan Aşk Resmi Geçidi* şiiri de yer buldu. Cemal Süreya'ya göre Orhan Veli şiiri Türk şiirine damga vuran isimlerden, İkinci Yeni akımının sembol ismi Cemal Süreya, 1967 yılında yazdığı bir yazıda Orhan Veli ve şiirini şöyle değenlendirmişti: Orhan Veli'nin Yanlışı Orhan Veli'nin kavgası edebiyatımızın en büyük kavgasıdır, buna inanıyorum. Bu kavganın yurdumuzdaki bütün şiir köklerini büyük büyük ırgalayan bir işlevi oldu. Irmağın yatağını daha doğal bir vadiye indirdi. Şiire kasket giydirdi, sivilleştirdi onu. Bugünkü şiir verimleri onun da verimleridir biraz. Ama şiiri? Ben öteden beri ne zaman Orhan Veli'nin şiirine yaklaşmak, ısınmak istediysem, başaramadım. Hep ters geldi bana. Başlangıçta aynı noktadan çıkan Oktay Rifat'la Melih Cevdet'e karşı durumum bambaşka olmuştur. Onların şiirinden çok şey öğrendim. Sanırım, bizim kuşak şairlerinin çoğu da aynı duygu içindedir. Çünkü bu iki şair, Orhan Veli öldükten sonra sanatlarında büyük bir aşama yaptılar, geliştiler. Orhan Veli ise krizalit döneminde kaldı. Belki o da yaşasaydı şiirini tam anlamıyla kuracaktı. Kurabilecek miydi acaba? İkiyüzlü bir sevgi gösterisi demek olan bu soruyu sormamak daha iyi. O zaman, daha ikiyüzlü bir cevapla karşılaşmak mümkündür: şiirini kurmadan ölmemek de şairin bir güçlü yanı değil mi? Ben Orhan Veli'nin şiirinde baştan itibaren çok büyük bir eksiklik, çok büyük bir hata buluyorum. Bu, bir görüş ayrılığı değil, anlayış farkı değil, şiiri temelinden tehlikeye düşürdüğüne inandığım bir şey. Şu: Bilmem yanılıyor muyum, Orhan Veli, büyük kavgasını sürdürürken eski sanata karşı cevaplarını yazılarında değil, hep şiirlerinde vermek istedi; başka türlü söylersek, yeni bir şiir ne olmalıysa onun değil, eski şiir ne değilse onun çevresinde dolanmaya başladı. Bu onu sınırladı. Tam anlamıyla özgür olmasını daha ilk noktada engelledi. Bu yüzden yeni bir sanatın gizli, el değmedik olanaklarını kazanmaya pek fırsat bulamadı. Oysa yeni şiir, eski şiirin tersi değil, çok daha başka bir şeydi.Yeni bir sanat girişimi, kendi diyalektiği ile ve kendi açtığı alanlarda hareket etmeliydi; eski sanata karşı cevapları, tepkileri, yeni alanlardan kaldıracağı hasatla gerçekleştirmeliydi. Orhan Veli bu yola giremedi, asıl şiirini yazamadı. Orhan Veli, şiirlerinde eski şiirle o kadar uğraştı ki, kendi sanatının estetik yönüyle ilgilenmeye pek vakit bulamadı. Oktay Rifat'la Melih Cevdat Anday'ın Orhan Veli'nin ölümüne yakın zmanlardaki şiirleri de öyledir. Bütün gemileri yakmanın neşesi içindedirler ama, bir yetinme duygusunu yaşadıkları, ötesini pek fazla düşünmedikleri de anlaşılmaktadır.Mısra yok, ölçü yok, müzik yok, imge yok, güzel yok, kafiye yok, metafizik yok, dram yok. Ve bunlar eski şiirde var diye yok. Üstelik o sırada yardımcı malzemeye çok ihtiyacı olan Orhan Veli'nin lşiir,ötesi alanlardan da yararlanmak istemediğini görüyoruz. Tarihsel, toplumsal verilerle, felsefeyle, coğrofyayla ilgilenmiyor hiç. İşe sıfırdan başlamak istiyor. Bu sıfırdan çok şey doğabilirdi. Ama kendi gelişimini özgür bırakmak, bu arada bütün malzemeyi, bütün şiirsel durumları kendine koşullandırmak suretiyle.. Bİr de yeni yapıyı daha entellektüel planda kurmak suretiyle.. Oysa Orhan Veli halk gibi, hatta 'halk olarak' yazılan bir şiirin peşindeydi. 'Halk için halk tarafından'. Bence çıkışındaki biçim başkaldırması bu amacını zararlandırıyordu. Garip'teki afacan şiirlerin sonra sonra Yaprak'taki toplumsal yergi şiirlerine dönüşmesi belki de bu çelişkinin giderilmesi için atılınmış bir serüvenin sonucu oluyor. Aslında Orhan Veli'nin bütün şiirleri eskşi şiire bireryergisidir desek yeri. Ama ters yönden de olsa yine eski şiirden çıkar bunlar. Bu yüzden iyice formalist bir yapıları vardır. Güzelliklerini, değerlerini,hiç değilse tuhaflıklarını eski şiirden alırlar. Sözgelimi 'Kitabe-i Seng-i Mezar'larınvarlık gerekçesi eski şiirlerin tutumuna bağlanır: 'Lopinaların en harelisi', Ahmet Hamdi'nin 'Minarelerin en ilahisi' mısrası ile eğlenmektedir: 'Rakı şişesinde balık olsam', 'Göllerdebu dem bir kamış olsam'ı yıpratır. Bukonuda dolaylı, dolaysız örnkleri istediğimiz kadar genişletebiliriz. OrhanVeli'nin bütün şiirlerinde böyle bir tutum görüyoruz. Gerçi; 'Dalgacı Mahmut', 'Kapalıçarşı' gibi özgün ve eski sanattan bağımsız şiirleri de var. Ama çok az. Bence asılgüzel şiirleri de böyle şiirleridir. Çünkü bu şiirler yeni bir hava sunuyor, yeni bir şiirsel ağıntı kuruyorlar. Sadece edebiyat tarihçisinde değil, şairde de tükenmez ve adlandırılmaz bir kıpırtı, bir karıncalanma doğurabiliyorlar. Yeni şiirsel özlere köprü kurabiliyorlar. Orhan Veli'nin edebiyat hayatımızda hiçbir şairinkine benzemeyen bir kaderi oldu. Yeni şiirimizin, işlev olarak kurucusu olan bu adamkuramını yazılarıyla değil, başka iki şeyle yaptı: Hayatıyla ve şiiriyle. Hayatıyla, çünkü Orhan Veli hayat tarzıyla, sakalıyla, tipiyle, serüvenleriyle, hakkında çıkarılan hikayelerle de yeni şiirin kuruluş yıllarında büyük rol oynadı. Şiiriyle, çünkü Orhan Veli, yazacağı makalaleri, daha doğrusu fıkraları da şiirinde vermeye alışmıştı. Dikkat edilirse, sözgelimi Yaprak dergisinde şiir üstüne en az yazı yayımlayan odur. Nazım Hikmet eşyanın ve olayın korkunç bir röportajcısıydı. Eski şiire birçok yerden bağlı olduğu halde, bu bağlılıktan korkmamış ve sonuçta şiirini çok yeni, çok zengin olanaklarlaenine boyuna donatmıştır. Orhan Veli ise şiirlerinde şenlikli ve alçakgönüllü bir günlük yazarı niteliğinde iken, girtdiği serüvende en çok korktuğu şeye, eski şiire takılıp kaldı; eski şiirin geleneğinden negatif parodiler çıkarmaya çalıştı; Nazım Hikmet'ten çok daha köklü, çok daha önemli bir kavgaya girmek istedi, bir öncü kimliğinde, Türk şiirine kazandırdı o kavgayı; ama bu arada kendi şiirinin şehit düşmesini de önleyemedi. Ölümünden on beş yıl sonra bakıyoruz ki tüfeği depoya konulmuş çoktan. Orhan Veli kavgadan hiçbir zaman başını alıp Melih Cevdet'in 'Aı'sı, Oktay Rifat'ın 'Telefon'u gibi bir şiir yazamadı. Eksik kaldı. Yeni bir şiiri öneren, köklü bir sanat devrimini getirmeye çalışan birçok şairin, sanatçının eski sanatla alay eden, ona takılan birçok eskizleri olmuştur. Ama bunun yanı sıra onların hiçbiri o yeni şiirin, o devrimin yörüngesinde onun iç gelişmesine bağlı ürünler vermeyi deihmal etmemiştir. Gerçeküstücülerin de vardır böyle deneyleri. Ama sözgelimi bir André Breton oturup 'Serbest Birleşme'yi de patlatmıştır. Orhan Veli böyle. Türk şiirinin kavgasını kazandı. Kendi şiirinin kavgasını kaybetti. Öyle sanıyorum ki hepimizin onun serüveninden alacağımız büyük dersler var. ___ Aşk Resmi Geçidi **Birincisi o incecik, o dal gibi kız, **Şimdi galiba bir tüccar karısı. **Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. **Ama yine de görmeyi çok isterim, **Kolay mı? İlk göz ağrısı. **İkincisi Münevver Abla, benden büyük **Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları **Gülmekten katılırdı, okudukça. **Bense bugünmüş gibi utanırım **O mektupları hatırladıkça. **.............. çıkar **.............. dururduk mahallede **......................... halde **............ yan yana yazılırdı duvarlara **................... yangın yerlerinde. **Dördüncüsü azgın bir kadın, **Açık saçık şeyler anlatırdı bana. **Bir gün de önümde soyunuverdi **Yıllar geçti aradan, unutamadım, **Kaç defa rüyama girdi. **Beşinciyi geçip altıncıya geldim. **Onun adı da Nurinnisa. **Ah güzelim **Ah esmerim **Ah **Canımın içi Nurinnisa. **Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın. **Ama ben pek varamadım tadına. **Bütün kibar kadınlar gibi **Küpe fiyatına, kürk fiyatına. **Sekizinci de o bokun soyu. **Elin karısında namus ara, **Kendinde arandı mı küplere bin. **Üstelik ....... **Yalanın düzenin bini bir para. **Ayten'di dokuzuncunun adı. **İş başında şunun bunun esiri, **Ama bardan çıktı mı, **Kiminle isterse onunla yatar. **Onuncusu akıllı çıktı **....... gitti ......... **Ama haksız da değildi hani. **Sevişmek zenginlerin harcıymış **İşsizlerin harcıymış. **İki gönül bir olunca **Samanlik seyranmış ama, **İki çıplak da, olsa olsa, **Bir hamama yakışırmış. **İşine bağlı bir kadındı on birinci, **Hoş, olmasın da ne yapsın, **Bir zalimin yanında gündelikçi. **.........leksandra **Geceleri odama gelir, **Sabahlara kadar kalır. **Konyak içer sarhoş olur, **Sabahı da işbaşı yapardı şafakla. **Gelelim sonuncuya. **Hiçbirine bağlanmadım **Ona bağlandığım kadar. **Sade kadın değil, insan. **Ne kibarlık budalası, **Ne malda mülkte gözü var. **Hür olsak der, **Eşit olsak der. **İnsanları sevmesini bilir Yaşamayı sevdiği kadar. t24.com.tr
25 Mart Canlı Altın Fiyatları: Gram Altın Yükseliyor! Altın Ne Kadar, Kaç TL Oldu?
Yeni günün ilk saatlerinde canlı altın fiyatları yakından takip ediliyor. Vatandaşlar, altın fiyatlarındaki son durumu araştırıyor. Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş sebebiyle hızla yükselen gram altın, FED’in faiz artırımı ile düşüş yaşamıştı. Gram altın, bu hafta yeniden yükseliş evresine girdi. 24 ayar gram altın, dünü 933 lira olarak tamamlamıştı. Peki, 25 Mart gram altın ne kadar oldu? Altın düştü mü, yükseldi mi? İşte 25 Mart saat 09.00 itibariyle gram altın, çeyrek altın, yarım altın fiyatları…
Dünyaca Ünlü 20 Instagramcıdan 24 Günde Türkiye Turu ve 50 Nefes Kesen Fotoğraf
Ünlü fotoğraf sanatçısı Mustafa Seven tarafından organize edilen, Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği sponsorluğunda gerçekleşen comeseeturkey etkinliği geçen hafta başarıyla sona erdi. Instagram'daki @comeseeturkey hesabı çok kısa sürede 66bin takipçi toplarken, proje süresince yayımlanan comeseeturkey etiketli fotoğraflar ve beğeniler toplam 80 milyon etkileşim almış. Galerimizde bu 20 Instagram fotoğrafçısının Onedio tarafından derlenmiş en iyi Türkiye fotoğraflarını bulacaksınız. Keyifle tüketin & paylaşın !
Kapalıçarşı'da Alarm Zilleri Çalıyor
DÜNYANIN en büyük ve en eski alışveriş merkezi, 553 yıllık Kapalıçarşı alarm veriyor.Geçtiğimiz Cumartesi günü yağan aşırı yağmurda içindeki kemerlerden bazılarında 10 santimetriye aşan çatlaklar oluşan Kapalıçarşı'nın havadan yapılan çekimleri, büyük bir tehlikeyi ortaya çıkardı. 3 bin 600 dükkanın bulunduğu Kapalıçarşı’nın çatısının adeta bir klima ve çanak anten tarlası haline geldiği görüldü. Ayrıca tonlarca su taşıyan onlarca su deposunun da çatıya gelişi güzel yerleştirilmiş, bazıları de bacaların üzerine konulmuş durumda. Tonlarca ağırlıktaki su depoları ile yüzlerce klima ve çanak antenlerin eski olan binaya aşırı yük bindirdiği, bir çökme yaşanması durumunda facia yaşanabileceği belirtildi. ÇATLAKLAR 10 SANTİMETREYİ GEÇTİ, BAZI YERLER DESTEKLE AYAKTA DURUYOR Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan üçgeninde yer alan 64 cadde ve sokağı , iki bedesteni, 16 hanı ve içindeki 3 bin 600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezi olan ve 22 kapısı bulunan Kapalıçarşı, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da yağan ve pek çok yerde su baskınlarına sebep olan aşırı yağıştan nasibini aldı. Yağan yağmurun ardından Kapalıçarşı’nın tavanında yaklaşık 2 yıl önce oluşan çatlaklar, büyüyerek bazı yerlerde 10 santimetreyi geçti. Çökme tehlikesi geçiren iç tavan kemerlerinden bazıları demirle desteklendi. HAVADAN YAPILAN ÇEKİMLER TEHLİKEYİ ORTAYA ÇIKARDI 110 bin 868 metre kare bir alana sahip olan 45 bin metre kare kapalı alanı bulunan ve her gün 300 ile 500 bin kişinin ziyaret ettiği Kapalıçarşı'nın havadan yapılan çekimlerinde ise büyük bir tehlikeyi ortaya çıktı. Binanın çatısının bir klima ve çanak anten tarlasını benzediği görüldü. Asıl büyük tehlikeye sebep olabilecek tonlarca su alabilen dev plastik su depolarının çatının üzerine gelişi güzel yerleştirilmesi. Bazı bölümlerde su depolarını koyacak yer bulamayan esnafın bunları, binanın bacaları üzerine monte ettiği gözlendi. Arıza yapan klima ve çanak antenleri tamir etmek için hemen hemen her gün dev alışveriş merkezinin çatısına çıkan servis elemanlarının da çatıya zarar verdiği belirtildi. ÇATI JAMES BOND FİLMİYLE GÜNDEME GELMİŞTİ 2012 yılında James Bond serisinin 24. filmi olan “Skyfall”'ın çekimlerine ev sahipliği yapan Kapalıçarşı’nın çatısının durumu çekimler sırasında gündeme gelmişti. O tarihlerde binanın çatısının ve içinin restarasyonun yapılmasına karar verilirken, binanın tarihi bir yapı olması ve gerekli izinler için başlatılan çalışmalar bürokrasinin çarkları arasında kaybolmuştu. En son 2014 yılının Mart ayında Fatih Belediyesi tarafından yapılan açıklamada Kapalıçarşı'nın aslına uygun olarak sil baştan restore edileceği ve bunun için 200 milyon lira harcanacağı duyrulmuştu. Ancak dün DHA Gökyüzü kamerasıyla yapılan çekimlerde binanın çatısında herhangi bir çalışma olmadığı, sadece bozulan klimaları tamir ettiğini öğrenilen 3 kişinin dolaştığı görüldü. KAPALIÇARŞININ TARİHİ İstanbula’a gelen turistlerin mutlaka uğradığı 110 bin 868 metrekarelik alanı kaplayan ve 45 bin metre kare kapalı alanı bulunan Kapalıçarşının çekirdeğini iki bedesten oluşturuyor. İç Bedesten, yani Cevahir Bedesteni tarihçiler arasında tartışmalı olmakla beraber büyük olasılıkla Bizans’tan kalma bir yapı olup 48 m x 36 m ölçülerinde. Yeni Bedesten ise 1461 yılında yaptırılmaya başlanan Kapalıçarşı’nın ikinci önemli yapısıdır ve Sandal Bedesteni olarak anılıyor. Burada bir yolu pamuk , bir yolu ipekten dokunan ve Sandal adı verilen kumaş satıldığı için Sandal Bedesteni ismi verilmiş. Fatih Sultan Mehmet’in Kapalıçarşı’nın inşaatına başladığı yıl olan 1461, Kapalıçarşı’nın kuruluş yılı olarak kabul görmüş. Asıl büyük çarşı ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiş. Eski zenginlerin mücevher , kıymetli maden , kürk ve murassa silah gibi değerli eşyalarının yanı sıra devlet hazinesinin büyük kısmı da buralardaki kasalarda muhafaza edilirdi. Evliya Çelebi burayı muazzam güçlü bir kale gibi tanımlamıştı. Ali AKSOYER-İlhan PARÇALI/İSTANBUL,(DHA)
Altın Fiyatları Yeniden Yükselişte: Gram Altın 1000 Lira Olacak mı?
Yeni günün ilk saatlerinde anlık altın fiyatları yakından takip ediliyor. Dolar kurunun Türk Lirası karşısında yukarı yönlü hareketlenmesiyle birlikte altın fiyatları da yükselmeye başladı. 24 ayar gram altın, dünü 911 lira olarak tamamlarken, bu sabah saatlerinde de yükseliş sürdü. İşte 17 Mayıs 2022 Salı Kapalıçarşı canlı altın fiyatları…
İstanbulda Gezilecek 10 Yer
İstanbul’un simgelerindendir. İstanbul’da mutlaka gidilmesi gereken yerlendendir. Her gün yüzlerce yerli, yabancı turiste ev sahipliği yapan Kız Kulesi sahip olduğu  manzara ile gelenleri büyülemekte.Kaynak: http://birinfo.com/Haber/HaberGoster/%C4%B0stanbulda%20Gezilecek%20Yerler/167