onedio

Konut Haberleri

Konut ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Konut ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Öğrenciler İçin Barınma Rehberi: Semtlere Göre Kira Fiyatları Ne Kadar?
Yeni akademik yıl yaklaşırken Türkiye'de üniversite öğrencilerinin en temel sorunlarından barınma yeniden gündemde. Hem yurtlardaki kapasitenin sınırlı olması hem de yüksek kira fiyatları gibi nedenlerle özellikle büyük şehirlerde konut bulmak öğrenciler için zorlayıcı bir hal almış durumda.Denge Değerleme tarafından yapılan güncel araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre; İstanbul başta olmak üzere İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir ve Antalya gibi büyükşehirlerde kira piyasası oldukça dalgalı seyrediyor. Güncel kira verilerine öğrencilerin artık yalnızca konut değil oda kiralarken bile ciddi bütçe ayırmak zorunda kaldığını gözler önüne seriyor.
Eski Bakan Yardımcısı Açıkladı: ABD'li Zenginler 21 Trilyon Dolara Gizli Yeraltı Şehri İnşa Ettirmiş!
Bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez bir konusu vardır: Dünyanın sonu gelecek. Elbette bu konu, yalnızca filmlere özel değil. Belki de dünyadaki herkesin tek ortak korkusu. Fakat bu korku, bazılarımız için daha farklı işliyor, örneğin zenginler!Eski bir Beyaz Saray yöneticisi, hükümetin zenginlerin ve güçlülerin 'olası bir durumda' sığınabilecekleri yer altı şehirleri inşa ettirdiğini iddia etti. Üstelik bu şehirlere trilyonlar harcanmıştı!Kaynak
Yüzde 40-50 Prim Yapacak 10 Proje
Emlak alım satımında ‘kazanç’ odaklı düşünenler için İstanbul’daki konut projelerinde inşaatın başlangıcı ile anahtar teslimi arasındaki kazanç oranları tahminini emlakguncel.com.tr yayın yönetmeni Mehmet Canıtatlı sizler içinaraştırdı. *GÜL YAPI, LİV YAPI, KALE GRUP – KALE KENT : YÜZDE 50Kale Kent, gayrimenkul sektöründe 40 yıllık deneyimi ile binlerce aileyi ev sahibi  yapan Gül İnşaat ve Liv Yapı, 3S Kale ortaklığı ile Beylikdüzü’nde inşa ediliyor. 100 bin metrekare alan üzerinde 250 milyon dolar yatırımla iki etaptan oluşacak projenin yüzde 40′ı satılırken, lansmandan bu yana yatırımcısına yüzde 20 kazandırdı. Gül İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Metin Gül, “Yatırımcıların KALEKENT projemize gösterdikleri ilgiden çok memnunuz. Daireleri 2015 yılında her şeyiyle tamamlayarak sahiplerine teslim ederken yatırımcıya en az yüzde 50 pirim kazandıracağız” dedi.WEB: http://www.kalekent.com.tr/ *GÜL YAPI , ÇEBİ İNŞAAT -GÜLPARK YAŞAM: YÜZDE 50Kale Kent projesiyle Beylikdüzü’nde ağırlıklı olarak geniş ailelere hitap eden şirket bu defa “Gül Park Yaşam” adlı projesini Esenyurt’taki 35 bin metrekarelik arazisi üzerinde hayata geçirdi. Aralık ayında lansmanı yapılan ve 6 blok ve 564 daireden oluşan projenin yatırım bedeli 200 milyon lira. Bir ayda dairelerin yüzde 20′sinin sahiplerini bulduğu projenin teslimdeki prim değeri konusunda Gül Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gül,” Projemizi 2015 yılının sonlarında teslim etmeyi planlanıyoruz. Teslimdeki primi ise yüzde 50′leri bulacaktır” açıklamasında bulunmuştu.WEB: http://gulparkyasam.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL PARK GÜNEŞLİ : YÜZDE 50Nurol GYO imzalı Nurol Park Güneşli yatırımcılarının yüzünü ilk günden güldürdü. Projede daire satın alanlar sadece iki ayda yüzde 40′a varan oranda kazançlı çıktı. Şimdi bu oran neredeyse yüzde 50 seviyesinde. Lokasyonun cazipliğine dikkat çeken Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, günde yüzde 1 prim getirdi’ demişti. Eva Gayrimenkul’ün raporuna göre Basın Ekspres’in son yıllarda İstanbul’da en hızlı gelişen 3 bölgeden birisi. Son 1 yılda bölgede yüzde 40-45’lik bir değer artışı var. Musa Aykaç, bölgedeki metrekare fiyatlarının da birkaç yılda 5500-6000 lira arasına oturmasını beklediklerini ifade ediyor. 2.900 liradan lansmana çıkılan Nurol Park’taki konutların metrekare birim fiyatında Şubat 2014 itibariyle 4.500- 5.000 lira aralığında.WEB: http://www.nurolpark.com.tr/ *NUROL GYO – NUROL LİFE ASLANTEPE : YÜZDE 40Nurol GYO, ‘Hayatı Kendine Yaşa’ sloganıyla İstanbul’un son dönemlerde yıldızı parlayan merkezi Seyrantepe’de Nurol Life Aslantepe projesini hayata geçirdi. Türk Telekom Arena Stadı’na komşu olan arazi üzerinde yükselen Nurol Life, konut ve ofislerden meydana gelecek bir proje olarak Yük. Mimar Hakan Kıran tarafından tasarlandı. Nurol Life’da her ihtiyaca ve zevke uygun metrekarelerde toplam 502 konut yer alıyor. Dairelerin beşte biri ise kısa sürede sahiplerini buldu. Aykaç, “Bölge çok iyi gelişiyor ve yeni yatırımlar yapılıyor. Sadabad Deresi ıslah ediliyor. Nurol Life’tan alanlar dolar bazında yüzde 35-40 prim yapabilir” dedi.WEB: http://www.nurollife.com/ *ARTAŞ, MESA,KANTUR- AKDAŞ, ÖZTAŞ – TEMA PARK: YÜZDE 40Artaş İnşaat, Mesa Mesken, Kantur-Akdaş, Öztaş ortaklığında inşa edilen karma projede, Temmuz 2013′te konutların satış lansmanı gerçekleştirilmişti. Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, projenin yüzde 35-40 oranında prim yapacağını açıklamıştı.1 milyon 500 bin metrekare arsa üzerinde iki milyar dolarlık yatırımla yükselen projede 1+1′den 4+1′e her tipte daire alıcılarını bekliyor. Daireler Haziran 2015′te teslim edilecek. Projenin şu anda geldiği prim oranı ise yüzde 20′ler seviyesinde. 3.614 konutluk projede bugüne kadar satılan daire sayısı ise 800′ü buldu. Üç ayrı tipteki örnek daire de sunuma açıldı.WEB: http://temaistanbul.com/tr *ARTAŞ GRUP , AYDINLI GRUP, KELEŞOĞLU İNŞAAT – VADİSTANBUL: YÜZDE 40Evyap ’ın Maslak Ayazağa’daki arazisi üzerinde inşa edilen projenin 1111 dairelik ilk etabında teslim süreci yaklaşıyor. Bulvar, Bahçe ve Teras etaplarından oluşan projede satışa çıkan tüm daire tipleri ilgi görüyor. Projenin ilk etabı Kasım 2014′te teslim edilecek. En ucuz daire fiyatı ise 500 bin lira seviyesinden başlıyor. 6 Aralık 2012′de ilk satışı yapılan aynı büyüklükteki daireler ise 352 bin liradan alıcı bulmuştu. Projenin ortaklarından ARTAŞ iNŞAAT’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, ilk etabındaki kazanç oranının yüzde 40, cirohedeflerini 2 milyar dolar, projenin tümünün bitiş tarihini ise 2016 sonu olarak açıklamıştı. Bu arada projenin Bulvar etabında da satış süreci başladı.WEB: www.vadistanbul.com *FUZUL GRUP – OLİMPA PARK: YÜZDE 45Fuzul Grup’un Başkan Yardımcısı Eyüp Akbal, 2013′ün son haftalarında satışına başlanan Olimpia Park’ın metrekaresinin 3.500 lira olduğunu açıklamış ve orta vadede bu rakamın 5 bin lirayı göreceği mesajını vermişti. Fuzul Grup, Başakşehir’deki referans yatırımlarıyla tanınıyor. Referansları arasında bölgedeki tek alışveriş merkezi olan Olimpa AVM ile Olimpa Rezidans bulunuyor. Olimpa Park; konut, rezidans, AVM ve çarşıyı tek konseptte buluşturacak.WEB: http://www.olimpapark.com/ *TİMUR GAYRİMENKUL – NEF MERTER 12 : YÜZDE 45 – 50NEF markasıyla tanınan Timur Holding nerede bir proje geliştirse, hem söz konusu o lokasyona değer katıyor, hem de yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Bunun örneklerini tüm NEF’lerde görmek mümkün. Küçümsenemeyecek oranda ön talep alan projenin lansman günlerinde alınan bir dairenin teslim sürecinde en az yüzde 45-50 kazandırması söz konusu. Merter’in merkez lokasyonlara yakınlığı ve dönüşen Zeytinburnu’ndaki markalı projelere komşu olması nedeniyle projenin yüzde 50’nin üzerindeki oranlarda prim yapmaması için hiçbir neden yok. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, bu gerçeği mütevazi bir şekilde rahatlıkla dile getiriyor.WEB: http://www.nefmerter12.com/ *SARAYLI GRUP- GREENİST: YÜZDE 50Saraylı Grup imzasıyla Brillant’ın Güneşli’deki eski fabrika arazisine yapılan 174 daire ve otelden oluşan Greenist’te daireler 50 ile 80 metrekare büyüklüğünde olup kat bahçelerine sahip. Ticari alanların yer almadığı projede, insanların rahat rahat  evlerinin balkonunda da dinlenmeleri amaçlanıyor. Metrekaresi 3 bin 770 liradan satışa çıkan projenin metrekaresi şu anda 4 bin 300′ler seviyesinde. Proje bittiğinde yüzde 50′nin üzerinde bir prim beklentisi var.WEB : http://www.greenist.com.tr/ *AVRUPA KONUTLARI TEM 2 : YÜZDE 40 – 45Artaş İnşaat’ın markalı konut projesi Avrupa Konutları TEM 2, 2013 sonbaharında satışa sunulmuştu.3.400’ün üzerinde talebin alındığı projede 3 blokta 414 konut ve 34 ticari ünite bulunuyor. Lansman günlerinde daire fiyatları 343 bin liradan başlıyordu. 2014’ün sonunda gerçekleştirilecek teslimlerde dairelerin yüzde 50 oranında prim yapması ön görülüyor. Güncel fiyat başlangıcı ise 2+1 tipi daireler için 523 bin, 3+1 tipi dairelerde 577, 4+1 tipi dairelerde ise 777 bin şeklinde belirlendi.WEB: http://www.avrupakonutlari.com/ Mehmet Canıtatlı – emlakguncel.com.tr
Antik Kent Üstüne TOKİ Evleri!
İstanbul'da Hitit izlerinin bulunduğu Bathonea Antik Kenti'ni bakanlık ören yerine dönüştürmeyi hedeflerken TOKİ konut yapmak için başvurdu. TOKİ, 1. derece SİT olan bölgeyi de istiyor. Radikal gazetesinden Ömer Erbil’in haberine göre, İstanbul ’da ilk defa Hitit izlerinin bulunduğu Küçükçekmece Gölü kenarındaki Bathonea Antik Kenti kazılarının yapıldığı araziye TOKİ’nin konut yapmak istediği ortaya çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 yılındaki Bathonea kazı sonuçlarını görünce araziyi kamulaştırarak ören yeri statüsüne almak istedi. Bu yönde raporlar hazırlandı, bilimsel gerekçeler belirlendi. Bakanlık, İstanbul’un ilk ören yeri için İstanbul Üniversitesi’ne de görüşünü sordu. Üniversite arazinin elinden çıkacağını anlayınca apar topar TOKİ ile anlaşma yolunu seçti. 9 Ocak’ta yapılan protokole göre, TOKİ üniversitenin Çapa ve Cerrahpaşa’daki binalarını yenileyecek, Avcılar’daki kampüste sosyal tesisler yapacak, bunun karşılığında da üniversiteye ait 7 parsele konut inşa edecek. TOKİ, 1. derece arkeolojik SİT alanında konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Koruma Kurulu’na geçen hafta resmen başvurdu. Şimdi kurulun kararı merakla bekleniyor. Neolitik çağ izleri Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün , 2006 yılında Küçükçekmece Gölü havzası içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile 2 yıl yüzey araştırması yaptı. Buluntular oldukça ilginçti. Neolitik Dönem hatta Paleolitik Dönem buluntularına bile rastlayınca 2009 yılında bilimsel arkeolojik kazı için bakanlıktan izin aldı. Bu sırada da arazinin SİT dereceleri belirlendi. İlk iki yılık kazılarda önemli buluntular elde edildi. Bölgede sürdürülen yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarında 800.000 yıl öncesinden itibaren tarımın başladığı Neolitik Dönem, Tunç, Demir ve Antik Çağları (Helen, Roma ve Bizans) kapsayıp Osmanlı Dönemi sonlarına ulaşan kesintisiz bir zaman dilimine ait önemli arkeolojik verilerle karşılaşıldı. Bunlar arasında M.Ö. 7000’lerde Avrupa ’ya tarımın İstanbul üzerinden ulaştığını kanıtlayan çakmak taşından tarım aletleri, günümüzden 2700-2600 yıl öncesine ait iki antik liman ve dünyada keşfi yapılan üçüncü antik fener, Hititlere ait olduğu düşünülen 2 adet yapı adak heykelciği ile yine Hitit dönemi pişmiş toprak eserler, antik Roma yolları, Bizans sarnıcı, bazilika kalıntıları, yeraltı su kanalları bölgenin önemini ortaya çıkardı. Kazı, her geçen yıl daha da iyi sonuçlar vermeye başladı. Dünyanın en önemli 10 kazısı arasına giren Bathonea kazıları özellikle 2013 yılı kazı sezonunda arkeoloji dünyasının tüm dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı.Öte yandan, Arazide İstanbul Üniversitesi bilimsel tarım uygulamaları yapıyordu. Üniversite kendisine ait 3. derece arkeolojik SİT alanında tekno-park yapmak istedi. Bu nedenle 1 No’lu Koruma Kurulu’na müracaat edilerek yaklaşık 200 hektarlık 4434, 4435, 5955, 5951 numaralı parseller 2010 yılında SİT’ten çıkarıldı. Çünkü arazinin bir tarafı 3. derece SİT alanıyken diğer tarafı 1. derece SİT alanıydı. Şimdi bu araziler konut yapımı için TOKİ’ye devredildi. İstanbul tarihine ayna 2013 yılı kazılarında ortaya çıkan bilimsel veriler Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Valiliği’ni de heyecanlandırdı. Bakanlık bölgenin ören yeri olması için uzmanlara rapor hazırlattı. İstanbul’un ikinci tarihi yarımadası olarak yeni bir turizm çekim merkezi olması planlandı. Efes, Troya, Bergama gibi ören yeri statüsü kazandırılarak bir yandan turistlerin bu bölgeyi ziyaret etmesi düşünülürken diğer yandan İstanbul’un karanlıkta kalmış dönemlerini açığa çıkarmak amacıyla bilimsel arkeolojik kazıların sürdürülmesi hedeflendi. İÜ apar topar devretti Bakanlık kamulaştırma yapmak için İstanbul Üniversitesi’ne geçen yıl sonunda görüşünü sordu. İstanbul Üniversitesi arazinin elinden çıkacağını anlayınca görüş bildirmek yerine apar topar TOKİ ile anlaşma yoluna gitti. 9 Ocak 2014’te üniversite ile TOKİ arasında protokol imzalandı. Bu protokole göre ‘‘İstanbul Üniversitesi’nin faaliyetlerini yürüttüğü Cerrahpaşa, Çapa ve Avcılar yerleşkelerindeki eğitim-öğretim ve hizmet binaları ile tescilli yapıların olası deprem risklerinin ortadan kaldırılması, modern tesislerde eğitim-öğretim hizmetleri ile diğer hizmetlerini sürdürebilmesinin temini için bu alanlarda eğitim-öğretim, sağlık, araştırma ve çevre düzenlemesinin yapılması ve inşa edilecek bu tesislerin finansmanının da üniversitenin atıl durumda olan Halkalı ve Avcılar’daki taşınmazları üzerinde proje gerçekleştirilmesi suretiyle mahsuplaşılmıştır.’’ Yerleşime uygun değil Yüzyıllardır göl kıyısı ve havza içinde yerleşen birçok medeniyete ait yapıların, yaklaşık 300 yılda bir depremlerle birçok kere yıkıldığı ve bölgenin bu nedenle terk edildiği arkeolojik kazı çalışmalarında bilimsel olarak ortaya konmuştu. Jeolojik açıdan yerleşmeye uygun olmayan bu alanın TOKİ tarafından yerleşime açılmak istenmesi de başka bir tezat oluşturdu. Diğer yandan TOKİ’nin konut yapmak istediği 4440, 4441 ve 4450 numaralı parseller ise 1. derece arkeolojik SİT alanı içinde kalıyor. 2863 sayılı yasa SİT alanlarında inşaat izni vermiyor. Aynı zamanda bu parsellerde Bathonea bilimsel kazıları devam ediyor. Ancak TOKİ tüm bunlar yokmuşçasına bu parsellerde konut yapmak için İstanbul 1 Nolu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na müracaat etti. Aynı zamanda da Küçükçekmece ve Avcılar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı gönderip görüşlerini sordu. Üniversite ile yapılan protokolün hatırlatıldığı yazıda şöyle denildi: ‘‘İstanbul Üniversitesi mülkiyetinde bulunan Avcılar ilçesi Tahtakale Mahallesi 4434, 4435, 4440, 4441, 4450, 5951 ve 5955 nolu parseller ile Küçükçekmece Halkalı Mahallesi 4651 nolu parselleri kapsayan alanlara yönelik hazırlanacak imar planı çalışmalarına altlık teşkil etmek üzere meri imar planları ile görüşlerinizi, projelerinizi, ileriye dönük planlarımızı idaremize bildirin.” Ömer Erbil | Radikal Kaynak: T24
Böyle Sahtekarlık Görülmedİ: AKP Sarıyer'de 504 Hayali Daire Kondurdu
AK Partililerin; YSK’ya yaptıkları itiraza rağmen CHP’nin seçime girebilmesini önleyemedikleri Sarıyer’de, yaklaşık 10 bin kişiyi akla hayale gelmeyecek yöntemlerle hayali seçmen yapmaya çalıştıkları ortaya çıktı.Bu iş için AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bilgisayarlarına gece yarısı girilip Sarıyer’e tek tuşla hayali 504 daire eklendiği, Kuran Kursları‘nın ve çok sayıda iş yerinin de sahte adres gösterildiği anlaşıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, AKP’lilerin Sarıyer’de seçime hile karıştırdıkları iddiası üzerine soruşturma başlattı.
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
Vahdettin Köşkü Gizlice Yıkıldı mı?
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in tahta geçmeden önce yaşadığı ve aslına uygun yapılmayan restorasyon çalışmaları sonucu harap hale gelen Vahdettin Köşkü’nün gizlice yıkılarak yerine Başbakan Tayyip Erdoğan için çalışma ofisi inşa edildiği öne sürüldü. İddiayı bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıyan CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, “Vahdettin Köşkü’nün gizlice yıkıldığı iddiası doğru mudur” diye sordu. Tanrıkulu’nun soru önergesi şöyle: Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in tahta geçmeden önce yaşadığı ve restorasyon geçiren ancak aslına uygun yapılmayan çalışmalar sonucu harap hale gelen Vahdettin Köşkü’nün gizlice yıkıldığı iddiası doğru mudur? 1984 yılında, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen Vahdettin Köşkü neden ve hangi gerekçe ile yıkılmıştır? Yıkılan tarihi Vahdettin Köşkü’nün yerine inşa edilen iki dev yapı halindeki Replika Vahdettin Köşkü’nün Recep Tayyip Erdoğan tarafından çalışma ofisi olarak kullanılacağı iddiası doğru mudur? Vahdettin Köşkü’nde başlatılan restorasyon çalışmalarının aslına uygun olarak kasıtlı olarak yapılmadığı restorasyon çalışmalarının köşkün yıkılması için düzenlenmiş bir plan olduğu iddiası doğru mudur? Tarihimizin bir parçası olan ve son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in tahta çıkmadan yaşadığı tarihi Vahdettin Köşkü’nün Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yıkıldığı iddiası doğru mudur? -Vahdettin Köşkü’nde yapılan başarısız restorasyon ile diğer tüm mimari ve inşaat projeleri için kişi ve şirketlere devlet kaynaklarından yapılan harcamaların toplam tutarı ne kadardır? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin talebi üzerine 18 Haziran 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylamasından sonra 2 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan toplam 4.010,89 metrekarelik taşınmazların acele kamulaştırılması kararının da Recep Tayyip Erdoğan’ın köşke gelip gidişi sırasında trafiğe takılmaması için yapıldığı iddiası doğru mudur? Replika Vahdettin Köşkü’nün yenileme çalışmalarına Ekim 2013’te başlandığı ve tüm çalışmaların kamuoyu ve basından gizli olarak yürütüldüğü iddiası doğru mudur? 50.000 metrekare orman alanı içinde bulunan arazinin mevcut imarlı kısmı 10 bin metrekare iken imarlı kısmın 30.000 metrekareye çıkarıldığı iddiası doğru mudur? İmar izinli alan miktarının genişletilmesinin, arazinin özel konut inşa projelerine açılmasının önünü açmak için yapıldığı iddiası doğru mudur? Vahdettin Köşkü’nün mülkiyeti ve ayrıca konuşlandığı yaklaşık 60.000 metrekarelik arazinin mülkiyeti 6 Şubat 2014 tarihi itibarıyla kime veya kimlere aittir?  Ankara- ZETE
Van'da Miting Sonrası Kavga: Polisin Ateşiyle 1 Kişi Yaralandı
Van'da Başbakan Erdoğan'ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP'liler arasında gerginlik çıktı. BDP'li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bir kişi göğsünden vurularak ağır yaralandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , partisinin düzenlediği mitingi için Van’a geldi. Yoğun güvenlik önlemlerinin olduğu Van’da mitinge gelenlerin yanlarına getirdikleri su şişelerinin kapakları bile polisler tarafından alınarak atıldı. Miting alanı yakınında da BDP ’liler ile AK Partililer arasında kısa süreli bir gerginlik görüldü. Miting alanına doğru giden bir grup BDP’li, yine BDP’li yöneticiler tarafından güçlükle çevrildi. Yerel seçimlere kısa süre kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, miting için özel uçakla Van’a geldi. Başbakan Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da eşlik etti. Başbakan Erdoğan’ı havaalanında Van’da bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AK Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Fatih Çiftci, Mustafa Bilici, Gülşen Orhan tarafından karşılandı. Başbakan Erdoğan daha sonra partisi tarafından Beşyol meydanında düzenlenen mitinge katıldı. Başbakan Erdoğan’ın yapacağı miting öncesi Van’da güvenlik üst seviyeye çıkartıldı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı ve çevresi polis barikatları ile çevrilirken, vatandaşlar tek tek aranarak güvenlik noktalarından geçirildi. Arama yapan polisler kadınların çantalarındaki parfüm, keçeli kalemleri çıkartıp atarken, vatandaşların ellerindeki su şişelerinin de kapakları yine polisler tarafından açılarak atıldı. POLİSLERE YAKA KARTI Mitingde görev yapan polislere de yaka kartı takmaları dikkat çekti. Polis memurlarının mavi, amirlerin ise sarı renkli kart taktı. Mitingin yapılacağı Beşyol Meydanı yakınındaki Cumhuriyet Caddesi’nde de BDP’liler ile Ak Partililer arasında kısa süren gerginlik görüldü. Nedeni belli olmayan gerginlik yine BDP’li yöneticiler tarafından önlendi. MİTİNGİN ARDINDAN POLİS ATEŞ AÇTI: 1 YARALI Van’da Başbakan Erdoğan’ın parti mitinginin ardından AK Partililer ile BDP’liler arasında gerginlik çıktı. BDP’li gruba polis müdahale etti. Polis kalabalığı havaya ateş açarak dağıtmaya çalıştı. Bu sırada, bir otelin restoran bölümünde çalıştığı öğrenilen, Kadir İnan isimli genç bir işçi göğsünden vurularak ağır yaralandı.. (Osman BEKLEYEN- Gülay ÖZEK- Murat ÇAĞLAR- Özcan ÇİRİŞ / DHA)
Satılık Hacettepe Üniversitesi!
Hacettepe Üniversitesi, Ankara’nın en gözde yerlerinden olan Beytepe’deki 350 dönüm arazisini satışa çıkardı. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Murat Tuncer, 12 Eylül darbesinin ardından Genelkurmay’a tahsis edilen araziyi büyük uğraşlardan sonra yeniden üniversite bünyesine aldırmayı başardı. Ancak Tuncer’in önerisiyle Üniversite yönetimi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nin biriken 250 milyon liralık borcunu ödemek ve yeni yatırımlarını finanse etmek gerekçesiyle, Başkentin en kıymetli bölgesinde yer alan yaklaşık 350 dönümlük araziyi satma kararı aldı. Rektör Tuncer, öğrenciler ve üniversite hocalarıyla Eylül ayında bir toplantı yaparak, Üniversite Yönetimi olarak Beytepe’deki araziyi satma kararı aldıklarını açıkladı. Sert tartışmaların yaşandığı bu toplantıda, hem akademisyenler hem de öğrenciler arazinin satışına itiraz ettiler.“DÖRT YÖNTEM VAR, BİZ DOĞRUDAN SATIŞI SEÇTİK” Öğrenci Kolektiflerinin kayıt altına aldığı toplantıda Rektör Tuncer, öncelikle arazinin imar geçmesi durumunda değerinin 1 ila 1.5 milyar lira olacağını söyledi. Arazinin 4 yöntemle değerlendirilebileceğini belirterek bunları şöyle açıkladı:  “Birinci yöntem, yeterlilik alan firmayla gelir paylaşımı anlaşması; bununla alışveriş merkezi, iş merkezi gibi çağdaş donatılarla uzun vadeli gelir elde etmek mümkün. İkincisi TOKİ ile hasılat paylaşımı modeline girmek. Gazi Üniversitesi Çukurambar’daki arazisini bu şekilde değerlendirdi; TOKİ onlara 60 milyon verdi; kendisi 800 milyona sattı. Üçüncüsü kamu özel ortaklığı. Ancak bu durumda Başbakanlık onayı gerekiyor ki, bu yöntem bizim açımızdan biraz sıkıntılı. Dördüncüsü de doğrudan satış. Net olarak satıp paranız size kalıyor. Yönetim kurulu ile tartıştık bunun daha uygun olacağı karar verdiler.”ALİ İSMAİL ORMANI OLSUN! Rektör Tuncer’in bu açıklamasından sonra söz alan akademisyenler ve öğrenciler, yönetime sert eleştiriler yönelttiler. Eğitim ve bilim kurumu olan üniversitenin rant yaratmak, gelir elde etme peşinde koşmak, yeşil alanları ranta talana açmak yerine; bilim üretmesi gerektiğini söylediler. Bir öğrenci Gezi Parkı olaylarında polis tarafından öldürülen üniversite öğrencisi  Ali İsmail Korkmaz’ın adının verileceği bir ormana dönüştürme teklifinde bulunarak, “Üç beş ağaç için öldü Ali İsmail, bari burada üniversitenin ormanında yaşasın” dedi.TÜRK TELEKOM FAKÜLTESİ YAPIN Bir başka öğrenci ise devletin, Hazinenin görevinin üniversiteyi, bilimi, hastaneyi desteklemek olduğunu belirterek, “Biz bu gerçeği bir kenara bırakmış, para peşinde koşuyoruz.  Ben daha çok para getirecek formüller biliyorum; Edebiyat Fakültemize reklam alalım; Türk Telekom Edebiyat Fakültesi olsun. Yemekhanemize de reklam alalım, adını Ülker Yemekhanesi olarak değiştirelim. Üniversite her sıkıştığında arazisini mi satacak? Bu nereye kadar böyle gidecek” diye konuştu.Rektör Tuncer, bu eleştiriler üzerine, hastane borçlarından, yarım kalan bina inşaatlarından söz etti. Gelir yaratmak zorunda olduklarını anlattı. Öğrenciler, böyle bir kararın sadece yönetim tarafından alınamayacağını; üniversitenin tüm bileşenlerinin katılacağı geniş bir toplantı yapılarak, arazi konusundaki tasarrufun burada alınması gerektiğine dikkat çektiler.“İMAR GEÇSE DEĞERİ 3 MİLYAR!” Arsanın imarsızken satılması yerine imar geçtikten sonra satılması halinde değerinin 2 ila 3 milyar liraya çıkacağı da iddia ediliyor.“EĞİTİM İÇİN KAMULAŞTIRILDI, SATILAMAZ, PARASIYLA BORÇ ÖDENEMEZ' Maliye Bakanlığı Milli Emlak yetkilileri, Hacettepe’nin Beytepe Bulamaçlı Mevkii’ndeki arazinin 1970’li yıllarda, şahıslardan eğitim amacıyla alınarak, kamulaştırıldığına dikkat çekerek;  “Üniversite bu araziyi satamaz. Çünkü bu arazi, onların kendi gelirleriyle elde ettikleri bir arazi değil. Eğitim amacıyla onlara tahsis edilmiş bir arazi” yorumunda bulundular. Ayrıca yetkililer, bu arsanın satışından elde edilecek paranın döner sermaye bütçesine aktarılamayacağına dolayısıyla da hastane borçlarını kapatmak için kullanılamayacağına dikkat çektiler.İLK İHALE ARALIK’TA Ancak arazinin satışına ilişkin kararlılığını sürdüren Üniversite Yönetimi, ilk ihaleye 12 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete ilanıyla çıktı. İhale günü olarak 24 Aralık 2013 tarihi belirlenirken, 6 kalem arsa için toplam muhammen bedel  889 bin lira olarak ilanedildiyse de teklif veren çıkmadı.17 Ocak’ta Resmi Gazete’de ikinci ihale ilanına çıkıldı. Bu kez toplam muhammen bedel 801 bin liraya indirildiyse de 30 Ocak’ta yapılan ihalede yine teklif olmadı. 28 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan üçüncü ihale duyurusunda ise ihale günü 8 Nisan olarak ilan edildi. Muhammen bedel ise değişmedi.'DÜNYA ÜNİVERSİTESİ KALABİLMEK İÇİN 600 MİLYONA İHTİYACIMIZ VAR' Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Murat Tuncer, görevi devraldığında eski yönetimin hesapsız harcamaları nedeniyle 270 milyon lira borç devraldıklarını, şu anda da 238 milyon lira borçları bulunduğunu söyledi. Hem bu borcun kapatılması hem de eğitim, nükleer mühendislik, hukuk, inşaat, çevre mühendisliği fakülteleri ile  nüfus etütleri merkezi yatırımı için 600 milyon lira finansman ihtiyacı olduğunu vurguladı. Tuncer, 'Dünya üniversitesi olarak kalabilmemiz, daha çok bilimsel araştırma yapabilmemiz için tabii ki paraya ihtiyacımız var. Bunun için de bu arsayı satmak zorundayız. İmarsız olarak ihaleye çıktık ama ihale günü satışı imarlı fiyattan yapacağız. 850 ila 1 milyar lira iyi bir fiyat olur. Rekabet oluşursa 1.5 milyar liraya kadar çıkar. Bu araziyi satamayacağımız söyleniyor. Peki Hacettepe'nin 3.5 milyon metrekarelik arsası nasıl oluyor da Bilkent üniversitesi tarafından kullanılıyor, hem de üzerinde Emlak Konut'un konutları, oteller, alışveriş merkezleri bulunuyor? Üniversitenin ayağa kaldırılması için bunların değerlendirilmesi gerekiyor. Kolektif öğrenci arkadaşlar, orman yapalım, deyince ben de Polatlı'daki 1 milyon metrekarelik yerimizi gösterdim, buyurun ağaç dikin, dedim. Kimse gelmedi' dedi.  Kaynak: Hürriyet