onedio

Roboski Haberleri

Roboski ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Roboski ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

'Şarkısını Söylerken Ahmet Elimden Tuttu, Gülten Sırtımı Sıvazladı'
Ahmet Kaya anısına hazırlanan albümde bir şarkı seslendiren Sezen Aksu, 'şarkıyı söylerken Ahmet Kaya elimden tuttu, iyi geldi' dedi.T24Ahmet Kaya’nın anısına hazırlanan ‘... bir eksiğiz’ albümü 3 Mart günü raflarda yerini alacak. Albümde 27 sanatçı, Ahmet Kaya’nın parçalarını yorumladı.Radikal gazetesi, albümde yer alan 13 sanatçıya albüm hakkındaki düşüncelerini sordu. Albümde yer alan sanatçılardan Vedat Yıldırım , albüm hakkında ‘’Popüler faşizmin saplanan çatallarına mütevazı bir cevap’’ nitelemesi yaparken Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin , “albümün yıllar sonra kimin nasıl hatırlanacağına muktedirin değil, halkın karar vereceğini görmemize vesile olmasını dilerim” şeklinde konuştu.Sanatçıların ‘... bir eksiğiz’ albümü ile ilgili paylaştıkları şöyle:Sezen Aksu Gülten Kaya’nın eşsiz sözlerinin, Ahmet’in kulağımdan gitmeyen sesiyle, aşkla beden bulduğu ‘’Ağladıkça’’yı söylerken, acıdan yeşeren umudu, tüm hücrelerimde yeniden hissettim. Aslında ağladıkça güneşe doğru yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlamak, yaşamla ilgili inandığım, söylediğim, tutunduğum her şeyi onayladı sanki. Söylerken Ahmet elimden tuttu, Gülten sırtımı sıvazladı, iyi geldi. Dilerim başkalarına da yeniden iyi gelir bu hüzünlü umudun şarkısı.Bülent Ortaçgil Ahmet Kaya’yı şahsen tanımadım, müziğini de çok fazla bilmiyorum. Ancak milyonları derinden etkilemiş Ahmet Kaya için hazırlanan ‘... bir eksiğiz’de yer almayı istedim. Kaya’nın ne söylediğinden çok, söylemesi gerektiği şeyleri rahatlıkla ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin bu günlerde birbirine empati kurmak ve saygı duymak konularında ortak hareket etmeye ihtiyacı var. Empatileri geliştirecek bu gibi projelere şiddetle ihtiyaç var. Bu albüm Türkiye için örnek olmalı.Cahit Berkay Ahmet Kaya şarkılarıyla ve duruşuyla sevdiğim bir insan. İçimizde acısı büyüktür. Derya Petek’le ‘’Metris’in Önünde’’yi söyledik. Ahmet Kaya albümünde bir Ahmet Kaya şarkısı söylemek bir onurdur benim için.Vedat Yıldırım (Bajar): ‘’Bir eksiğiz’’ sözüdür bizi de bu sofraya katan... İade-i itibarlar, özürler geri getirmiyor giden nice canı. Bir gün Gezi’de, Roboski’de ölen çocuklar için de vicdan sahibi insanların baskıları zorbalara özür diletecek. Lakin bu çocukların ana, baba, kardeşleri, sevgilileri için o büyük kifayetsizlik devam edecek. Popüler faşizmin saplanan çatallarına mütevazı bir cevap bu albüm. Ama asıl cevap bizlerin de Ahmet Kayalar gibi can alıcı meselelerimize değen ürünler vermemiz.Hayko Cepkin Çocukluğumda bir arkadaşım sayesinde sesiyle tanıştım. Arkadaşımın ne mezhebini ne dinini ne inancını bildim. Ne sordum ne merak ettim. Ne sordu ne merak etti. Merak edilen tek şey hep gözümdü. Dinlediği ses daha çok şarkı aralarındaki şiirlerle mücadele veren bir adamın ya da bir kadının ya da birilerinin hayatından bir parça anlatıyordu. Uzun süre dinledim. Neden dinlediğimi bilmeden. Gün oldu hikâyeler netleşti. Bilmek mi hep iyiydi? Bilmeden sevmek mi? Ben bildim ve bir dalından ses oldum.Yaşar Kurt Ahmet Kaya 80’lerdeki ilk göz ağrımız, ilk aykırı sesimiz. Cezaevlerine dikkat çeken, oralarda neler olduğundan bahseden müthiş bir sanatçı. Büyük haksızlığa uğradığını düşünüyorum. ‘Kaçak ve Anne’yi söylüyorum. Benim için tüm şarkıları önemlidir. Şarkıya dokunmadan söylemeye çalıştım, biraz Ahmet Kaya’ya benzesin istedim.Hakan Vreskala İlk kez ‘Şarkılarım Dağlara’ albümünü duymuştum... O zamanlar Türkçe müzik dinlemezdim; varsa yoksa punk, trash, rock... Sözlerindeki isyan, özgünlük ve bunca kafaya kazınan harika ezgi beni bağımlısı yapmıştı. Dinlediğim hiçbir şeye benzemiyordu; ‘Cinayet Saati’nin, ‘Gururla Bakıyorum Dünyaya’nın sözlerini ezberlerken buldum kendimi. Kendi kendime binlerce kez söylediğim parçalarından birini, bu albümünde seslendirmek çok büyük gurur.Harun Tekin Bu albümün birbirimizi dinlememize, Ahmet Kaya’nın değerinin tekrar tekrar hatırlanmasına ve yıllar sonra kimin nasıl hatırlanacağına muktedirin değil, halkın karar vereceğini görmemize vesile olmasını dilerim.Ceza Türkiye’deki müzik tarihinin en önemli isimlerinden biri için toplandık. Barış, kardeşlik, dostluk için. Seslendirdiğim parça Ahmet Kaya’nın seslendirdiği sayısız parçadan birkaçının birleşmiş hali. Sözler kendisine ait diyebiliriz. Protest, duygulu ve anlamlı sözler rap ile tekrardan dile geldi.Küçük İskender Ahmet Kaya çok önemsediğim biriydi. Kimi şiir akşamlarımızda bize katılırdı. İlkeli duruşuna hep saygı duydum. Katı, sert, radikal bir söylemi olsa da daima güler yüzlüydü. Bu, onun hümanist yanıydı. Farklı bir platformda, Ahmet Kaya ve Yusuf Hayaloğlu ortaklığındaki bu şarkıyı seslendirebilmek mutluluk verici.Cem Adrian Bir Ahmet Kaya şarkısını söylemek için uzun zamandır bekliyordum. Bu albüme katılmamın istenmesi, Ahmet Kaya’nın sevgili eşi Gülten Kaya tarafından bana iletilmesi ve en sevdiğim şarkılardan olan ‘Yakamoz’u söyleyebilmem beni çok mutlu etti, onur duydum.Redd Eskiye göre rahat görünmesine karşın, hâlâ sanat dalları baskı ve otosansüre tabi. Tüm şarkıları dinledik, bize ve bugüne uygun bir şarkıyı formuyla oynayarak değişik bir şekle soktuk.Gece Yolcuları Çok değerli şiirleri bestelemiş, bir döneme damga vurmuş, her kesimin kucakladığı bir sanatçı... Tüm diskografisini bildiğimiz bir sanatçının bu albümünde olmak büyük keyif verdi.Aylin Aslım ‘İçimde Ölen Biri Var’ı ilk kez Ahmet Kaya’yı kaybedişimizin 10’uncu yılındaki anma gecesinde Yavuz Bingöl piyano çaldı, ben söyledim. Bu saygı albümü düşünüldüğünde Gülten Abla bu şarkıyı benim söylememi istedi. Onur duydum albümde yer almaktan. Tek bir keşkem var, kayıt esnasında 40 derece ateşim vardı. Kırk yılda bir hastalanırım, o da kayda denk geldi. Erteledim ama bir ay iyileşemeyince girdim artık stüdyoya.
Harvard'da Cumhurbaşkanı Gül'ü Şok Eden Soru
Harvard Üniversitesi'nde bir panele katılan Abdullah Gül'e Türk bir dinleyici 'Türkiye ’de insanlar ölürken geceleri nasıl uyuyorsunuz' şeklinde tepki gösterdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül , oğlu Mehmet Emre 'nin mezuniyet töreni için bulunduğu Harvard Üniversitesi'nde katıldığı 'Güncel Bölgesel Konular ve Geleceğe Bakış' başlıklı panelde dinleyiciler arasında bulunan Harvard Tıp Merkezi'nden Dr. Emre Altındiş 'in sert soruları ile karşılaştı. Altındiş'in Roboski katliaimı, Gezi Parkı direnişine hayatını kaybedenleri hatırlamasının ardından yönelttiği 'Siz böyle bir devletin başında olmaktan utanmıyor musunuz? Nasıl bize burada demokrasi yalanları söylüyorsunuz?' sorusunu Gül, 'kimse sana böyle soru sorma hakkı vermez' şeklinde cevapladı. Cumhurbaşkanı Gül’e “Türkiye ’de insanlar ölürken geceleri nasıl uyuyorsunuz” diyen Dr. Altındış, Türkçe olarak sorduğu sorunun, ısrarla İngilizceye çevrilmesini istedi. Dr. Altındış, Gül’ün tepki göstermesi üzerine “Türkiye’de bu soruyu sorsaydım beni tutuklardı” şeklinde konuştu. Gül, soruyu dinlerken, Türk korumalardan “Sen insan değilsin” sözleri yükseldi. Dr. Altındiş’in sorusu salondaki 150 kadar dinleyiciye tercüme edildikten sonra Cımhurbaşkanı Gül; ‘’Söylediğin sözler doğru değil. Bir başkası olsaydı sana bu soruyu sordurmazdı. Bu olaylar başka ülkelerde de oluyor. Gezi parkında sağduyulu bir hareketle başlayan eylem, ilk başta doğru bir şekilde kontrol edilemeyince yasadışı örgütler bunlara katıldı. Bunlar tabii ki çok üzücü’’ yanıtını verdi. Dr. Emre Altındiş şöyle konuştu: 'Bildiğiniz gibi şu an Gezi olaylarının yıldönümündeyiz. Geçen sene Nobel ödüllü meslektaşlarımızla Science (Bilim) dergisinde bir makale yayınladık. Sizin başında olduğunuz Türkiye Cumhuriyeti devletini 8 vatandaşını öldürdüğü, 90 insanımıza kafa travması yaşattığı, 9 insanın gözünü yitirdiği, binlerce insanı gaza boğdu için protesto ettik. Fakat Türkiye’de şiddet devam ediyor. Günde 3 kadın öldürülüyor. 4 işçi iş kazalarında katlediliyor. Roboski katliamında sizin başında olduğunuz ordu 34 kişi öldürdü. 17’si çocuktu. Siz Ankara ’da yaşıyorsunuz. Kızılay’da Ethem Sarısülük başından kurşunla vuruldu. Katili dışarda. Siz böyle bir devletin başında olmaktan utanmıyor musunuz? Nasıl bize burada demokrasi yalanları söylüyorsunuz? Geceleri nasıl uyuyorsunuz? Belkin Elvan 14 yaşındaydı. Sizin başbakanınız 14 yaşındaki çocuk için terörist diyor. Lütfen sorum tercüme edilsin..” Gül, Dr. Altındiş’in sorusunun tercüme edilmesi üzerine “Şimdi beni sen dinle. Kimse sana böyle soru sorma hakkı vermez”’ dedi. Altındış ise; Türkiye’de dayak yerdim” cevap verdi. t24.com.tr
"Uludere'ye Gözyaşı Dökemeyenlerin Gazze'ye Gözyaşı Dökmeye Hakları Yok"
ŞIRNAK'ın Uludere İlçesi Irak sınırında düzenlenen hava operasyonunda ölen 34 kişinin ailelerini ziyaret eden CHP Ankara Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Levent Gök, '34 kendi yurttaşının öldürüldüğü bir olayda gözyaşı dökmeyenlerin Gazze'de gözyaşı dökmeye hakkı yoktur' dedi. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Uludere'nin Irak sınırında 28 Aralık 2011 gecesi düzenlenen hava operasyonunda ölen 34 kişinin ailelerinin oturduğu Uludere'nin Gülyazı Köyü'ne gitti. Ailelelerin karşıladığı Gök'ün ziyareti sırasında duygusal anlar yaşanırken, ölenlerin mezarları ziyaret edildi. Mezarlıkta aileler adına konuşan Ferhat Encü, her hafta olduğu gibi bu haftada kardeşlerinin mezarları başında adalet nöbeti tuttuklarını belirterek, şöyle dedi; '34 yakınımızı katledenlerden hesap sormak için 134 haftadır Roboskili aileler olarak bir an olsun mücadelemizden vazgeçmedik. Ne yazık ki yaşadığımız katliamın üzerinden sadece zaman geçmiş, yapılan tüm adli ve idari soruşturmalar da belli olan failler aklanmış ve korunmuştur. Başbakan ve mevcut iktidar partisince bugüne kadar bizlere verilmiş olan sözler tutulmamış. Askeri savcılığa yaptığımız itirazın reddedilmesi sonucundan davamızı Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık.' Encü, Gazze'de yaşanan insanlık dramını kabul edilemez bulduklarını ve bu katliama sessiz kalanları da kınadıklarını belirterek, Gök şahsında kendilerini yalnız bırakmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti. CHP'li Gök ise, bir acının kendilerini birleştirdiğini, yaşamını yitirenlerin kardeşleri olduğunu söyledi. Olayı gerçekleştirenlerin, emir verenlerin, bunu uygulayanların belli olduğunu söyleyen Gök, 'Bu hava harekatında öldürülen 34 yurttaşımız açısından bu olay Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kalmayacak denildi ama, 2 yıl 7 ay sonra geldiğimiz nokta adli Meclis İnsan Hakları Komisyonu ve idari aşamasında Roboski katliamı kapatıldı. Sizi adalet arayışlarıyla baş başa bıraktılar. Sizi adalet arayışında baş başa bırakanlar utansınlar' dedi. srail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara değinen Gök, şöyle konuştu: 'Elbette Gazze'de öldürülen herkes, dünyanın neresinde öldürülürse öldürülsün masum insanlar, her ölümü acıdır ve biz her ölümün arkasında gözyaşı dökeriz. Ama 34 kendi yurttaşının öldürüldüğü bir olayda gözyaşı dökmeyenlerin Gazze'de gözyaşı dökmeye hakkı yoktur. Önce 34 gencecik fidanımızın hesabını bir verin. O hesabı vermeden bu dosya kapatarak kimse başka yerde sahte gözyaşı dökmesin. Bu vatan toprakları Türkiye'nin değil mi? Burada öldürülenler bu vatanın eşit yurttaşı değil mi? Niçin adaletten pay alamıyorsunuz. Çükü, devletin bütün üst kademesi bu olayın sorumluluğunu taşıyor da ondan. Olay bu kadar açık ve net. Sanmayın ki bu olay kapandı. Bu olay daha yeni başladı. Türkiye kamuoyu, Türkiye vicdanı, bütün dünya kamuoyu daha çok ilgiyle izliyor. İnsanlık vicdanı bir gün mutlaka hesap sorar. Türkiye'de milyonlarca nisanın yüreği sizlerle atıyor. Sizler yalnız değilsiniz, bu olayın hesabını sorana kadar beraber olacağız. Eğer biz bu olayın hesabını soramasak, devlet devlet olmaktan çıkar, adalet adalet olmaktan çıkar. Bir devlet, adaletle ayakta durur. Adaletin olmadığı hiçbir devlet ayakta duramaz. Ben Ankara'dan sizlerin bulunduğu sınırın sıfır noktasında sizlerleyim niçin adalet için. Niçin insan hakları için.' CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, çocuklarını kaybeden Uludere'li ailelerin geçen ay Soma'da bir iş cinayetinde öldürülen 301 madencinin acısını paylaşmak için Soma'ya gittiğini hatırlatarak, 'Dediniz ki; ülkemizin doğusunda yaşıyoruz ama batısındaki acıda bizimdir. Bu devlet bu kadar mı kördür. Bu devlet bu kadar mı insafsızdır. Sizlerin acısını niçin görmüyor sizlerin acısını niçin adalet terazisinde tartılmasına engel oluyor' dedi. Gök, olayı unutmayacaklarını belirterek, 'Yürekli duruşunuz, dik duruşunuz nedeniyle sizi kutluyorum. Verilen paraları reddettiniz. Sizler sadece yavrunuza bir kez daha sarılmak istiyordunuz. Onların günlük kazancı 50-100 lira idi. Zaten burası fakir ve yoksul bir yer. Tarım yok, ticaret yok. Onları kucaklayamadan öbür dünyaya gönderdiniz. Onlar öldükten sonra da acil yardım gitmedi. Onlar yine arkadaşları tarafından katır sırtlarında hastaneye götürüldüler. Böyle bir ayıp Türkiye'de yaşanan en büyük ayıplarından bir tanesidir' diye konuştu. CHP PM üyesi Hüseyin Yaşar ve Şırnak İl Bşkanı Mehmet Uğur'un eşlik ettiği Gök, daha sonra köyden ayrıldı. Ebubekir KARATOPRAK/ŞIRNAK, (DHA)
'Türkiye'nin Batısı Bizi Anlamadı'
Cumhurbaşkanı adayı HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Türkiye'nin batısı bizi anlamadı. Biz hep teröristtik, hep bölücüydük, hep bu ülkenin düşmanıydık. Böyle anlatıldı ve buna öylesine derin bir politika ile medyanın eğitimin yargının desteği ile yön verdiler ki, kalıcı bir düşünceye dönüştü' dedi. Cumhurbaşkanı adayı HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da bulunan iş çevrelerinin onuruna verdiği akşam yemeğine katıldı. Yemek öncesi konuşma yapan Demirtaş, Diyarbakırlı iş insanlarına ve sivil toplum örgütlerine verdikleri destekten ötürü teşekkür etti. Konuşmasında Türkiye siyasi tarihinde yeni bir kırılmanın yaratılmak üzere olduğunu belirten Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçiminin bir kırılmaya neden olacağını kaydetti. Kürt halkının kendi ana vatanında köle muamelesi görmenin ne delem olduğunu çok iyi bildiğini belirten Demirtaş, 'Bu topraklarda kimliğimiz, dilimiz ve tarihimizle birlikte yaşayabilseydik bugünkü Türkiye Cumhuriye devleti tekçi bir ulus devlet olmayacaktı. Bizim kimliklerimizin inkarı milliyetçi bir ulus devlet yaratma üzerine kurban edilmiştir. Cumhuriyet tarihi bu acılı ulus devlet inşa sürecenin bir çok vahim örneğiyle doludur. 1924 Anayasası ile yeni bir Türklük icad edilmiştir. Türk halkına da hakaret edilerek, tarihi yok sayılarak sonradan var edilen tarih üzerine bir millet inşa edilmeye çalışılmıştır' dedi. 'HİTLER'İN SADECE BIYIĞI ERDOĞAN'DAN KISAYDI' Konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı da eleştiren Selahattin Demirtaş, 'Israrla halen tek millet, tek dil kabul edilmiyorsa cumhurbaşkanı adayı bile olamayacağımızı, buna hakkımızın olmadığını söylüyorlar. Özellikle AKP'nin adayı bunu söylüyor. Kusura bakma ama millet ayda şehir yapacak, sen halen 100 yıl önceki faşizan düşüncelerle bizi tehdit edeceksin. 1940'larda Hitler ki bıyığı Recep Tayyip Erdoğan'dan biraz kısaydı sadece. Farkları her halde buydu, bugünkü zihniyetle kıyaslandığında. Bunu çok denedi, ari Alman ırkı yaratmak için çok daha vahşicesini yaptı. Milyonlarca insanan katledilmesine sebep oldu. O'da bunu diyordu. Tek dilimiz olacak, ari Alman ırkı olacak diyordu. Yahudi soykırımı bu anlayış üzerine gelişmiştir. 2014 yılında yaşıyoruz ve bunu söyleyen kişi ileri demokrasinin mucidi olduğunu söylüyor. İşte bu da büyük ustalık gerektiren bir şeydir. Bu kadar yalanı yüzü kızarmadan, pişkince söyleyebilmek elbette ustalık gerektiriyor. Hem faşizmi hem ileri demokrasiyi halka aynı tabakta sunmayı başarabilmek ustalık gerektirir' ifadelerini kullandı. 'BİZ HEP TERÖRİST, HEP BÖLÜCÜYDÜK' Toplumu parçalayan asıl şeyin tek dil, tek ırk, tek millet dayatması olduğunu ifade eden Demirtaş, şöyle dedi: 'Hiç bir onurlu halk kendi kimliğini kaybetmez. 90 yıldır bu zulme karşı bir direniş var. Bu tekçilik anlayışı farklı olan hiçbir şeyi kabul etmiyor. Bizim ortaya koyduğumuz ilkeler bunun alternatifidir. Bu ırkçı, ulus devlet faşizmine karşı alternatif bir çıkıştır. Herkes bir umut arıyor. Çözüm bulunamazsa Suriye ve Irak Kürdistan bölgesi gibi büyük tehdit ve tehlike ile karşı karşıya kalırız. Kimse zannetmesin ki birilerinin dediği gibi şu anda kardeşçe ve huzurlu yaşıyoruz. Böyle birşey yok. Herkes huzursuz ve gergin. İnsanlar bir yerde ev alırken, kiralarken orada yaşayan insanların etnik kimliğine, mezhebine bakar hale geldi. Çünkü kendinden olmayanla bir arada yaşama imkanı kalmadı. Metropoller tam bir gettolaşmaya dönüştü. Temel sorunları unutup birbirimize karşı düşmanlaştırıcı bir politikayı benimser hale geldik. Bunu 90 yıldır bilerek yaptılar. Çünkü ezilenlerin birlikte mücadele etmesi bu tekçi anlayış için en tehlikeli şeydir. Öyle yaptılar ki Kürt halkı sadece kendi derdine düşsün istediler. Çünkü geri kalanlar bizi anlamıyorlar ki. Kürtlerin duygusu buydu. Türkiye'nin batısı bizi anlamadı. Biz hep terörist, hep bölücü, hep bu ülkenin düşmanıydık. Böyle anlatıldı ve buna öylesine derin bir politika ile medyanın, eğitimin, yargının desteği ile yön verdiler ki; kalıcı bir düşünceye dönüştü. Bütün etnik kimlikler içine kapanır hale geldi. Herkes Kürtler kadar sesini de yükseltemedi. Bunun gibi bir çok halk bu durumu yaşıyor.' 'SOMA'DAKİ 301 CENAZENİN ETNİK KİMLİĞİ YOKTU' Soma'da madenden çıkan 301 cenazenin etnik kimliğinin olmadığını ifade eden Demirtaş, 'Hepsinin ortak yönü bir gaz maskesi uğruna orada can vermiş olmasıydı. Roboski'de de yaşanan aynı dramdır. Kürt emekçi kimliğine sahip oldukları için katledilmişlerdir. Manisa'da da Roboski'de de devlet aynı vahşi yüzünü gösteriyorsa çıkışın yolu bütün o ezilenlerin bir noktada birleşmesidir. Bu seçim bu sorunların çözümü için tek başına yeterli değil. Ama devlet anlayışımızı değiştirme için büyük bir fırsattır. Şimdi sorunların çözümü için önümüzde büyük bir alan açıldı. Bu alanı doldurabilmek hepimizin ortak mücadelesi ile olur. Şu anda zaafiyete uğrattığımız faşizm düşüncesinin yeniden güçlenmesi için hamleler yapacaklardır. Bize düşen ısrarla bu çizginin arkasında durmak ve bunu büyükmektir. Halklar Kürde düşmanca bakmaktan vazgeçmelidir' dedi. 'AKP'YE OY VERENLERİN TEHLİKEYİ GÖRMESİ LAZIM' Bu seçimden sonra Türkiye'nin tek adam yönetimi tehlikesi ile karşı karşıya olacağını belirten Demirtaş konuşmasını şöye sürdürdü: 'Kimse kendini kandırmasın. AKP'ye oy vermiş kardeşlerimin de tehlikeyi görmesi lazım. Verdiğiniz oy size bir nebze huzur getiriyor olabilir. Ama sizin dışınızdaki herkese şu anda korku ve baskı getiriyor. AKP adayının yaptığı her hakaret toplumun vicdanını yaralıyor, kamplaşmayı derinleştiriyor. Etknik kimlik ve mezhebimizi meydanlarda yuhalatabiliyor. Yıllardır siyasetini tekçilik ve mezhepçilik üzerine kurduğu için zeminin kaydığını gördükçe mezhepçilik ve milliyetçilik tansiyonunu yükseltiyor. Mezhepçilik üzerinden kitlelere seslenip Çankaya'ya yürürken diğer kimliklerin üzerinden basa basa, eze eze bunu gerçekleştiriyor. Zazaların, Kürtlerin incindiği, onurunun kırıldığı onun umrunda değil. O'nun düştüğü hataya düşmeden bu sorunu çözeceğiz. O kendi mezhebine seslenip mezhepçilik yapıyorsa, biz Kürtçülük, Alevicilik, Sünnicilik üzerinden değil çok kültürlülük üzerinden, radikal demokrasi üzerinden bu kamplaşmayı dağıtacağız ve kalıcı barışı bu şekilde getireceğiz.' 'KÜRT SİYASETİNDE DE RADİKAL DÖNÜŞÜM GEREKİYOR' Herkesin bağıran devletten bıktığını ifade eden Demirtaş, 'Laf lafa geldiğinde Çanakkale'de koyun koyuna yatan biz değil miyiz? Sizin maaşınızı ödeyen biz değil miyiz? Niye biz devleti eleştiremiyoruz? Eleştirince vatan haini oluyoruz. Niye? Bu devletin zulmüne bizler karşı geldiğimizde niye terörist oluyoruz? Çocuklarımız dağda, şehirde senin hataların yüzünden bir birini öldürmek zorunda kalıyor. Canımızı, kanımızı verdiğimiz devlet bize bunu yapamaz. Devlet kutsal değildir, devlet hizmetkardır. Kutsal olan halkın değerleridir. Bu seçimde bu meseleye radikal bir şekilde neşter vurmaya istedik. Artık geçiştiremeyiz. Bir daha zaman kaybetme lüksümüz yok. Radikal bir değişim, dönüşüm gerekiyor. Kürt siyasetinde de gerekiyor. Herkesin kendini gözden geçirmesi gerekir. Radikal dönüşüme herkesin açık olması gerekiyor. Tehlikenin büyüklüğünü Ortadoğu'ya bakarak anlayabiliriz. Suriye bir kültürler mozağiyiydi. Ama şimdi sadece harabeler var. Binlerce yıllık insanlık mirası yok oldu. Bu topraklarda da bu tehlike vardır. İnanın bir kıvılcıma bakar. Bu kadar zorlamaya rağmen birarada yaşama isteğimiz var. Suriye'de böyleydi. 2011 Mart ayına kadar birbirini boğazlamıyorlardı. Ya yeni yaşam çizgisini herkes sahiplenir, kardeşliği büyütür ya da bu felaket an be an bize yaklaşacak. Kürdistan topraklarına bir veba salgını gibi barbarlık hızla yayılıyor. İşte mevzu bu kadar ciddidir. Butün bu coğrafyada sadece Rojava ayakta kalabildi. Çünkü yeni yaşamı orada inşa ediyorlar. Eğer orada ırkçılık üzerine bir yaşam inşa edilmeye çalışsaydı zaten başarılamazdı' diye konuştu. DHA
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Etyen Abi sana meydan okuyorum, kafandan aşağıya bir kova buzlu su dök. Böylece hem ALS hastalığı için farkındalık yaratılmasına katkı sunarsın hem de uzun zamandır seni kilitleyen hâlden geriye dönmen için bir vesile yakalamış oluruz. Belki okumayan vardır diye “ Palyaçonun Cehennemi ” başlıklı yazından bazı tespitlerini kalemim döndüğünce okuyuculara hatırlatarak yazıya başlamak isterim: --Azınlıklar, kendi zihinlerinde ve küçük dünyalarında Müslümanları aşağıladığı gerçeğiyle yüzleşemedikleri için AKP’nin büyük devrimini göremiyor ve sana saldırıp duruyor.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Recep Tayyip Erdoğan’ın dün yemin edip cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, gerek AKP, gerekse tüm Türkiye için yepyeni bir dönemin startının verilmiş olduğu muhakkak. AKP 1. Olağanüstü Kongresi üzerine beş gözlemimi dün aktarmıştım. Bugün de başta TBMM’deki yemin töreni olmak üzere dün Ankara’da yaşananlar hakkında beş not düşmek istiyorum: CHP’nin protestosu:CHP’nin yemin töreninde ne yapacağı merak konusuydu. Sabah Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ‘yalan yere yemin etmesi’ne tanıklık etmek istemediğini, dolayısıyla Meclis’te olmayacağını ve partili milletvekillerini serbest bıraktıklarını açıkladı. Dolayısıyla CHP’nin, adını koymadan töreni boykot edeceğini düşündük. Ancak yanıldık, bir grup CHP’li milletvekili genel kurul salonuna gelip oturuma katıldı. Fakat yemin töreninden önce söz isteyen CHP’lilere oturumu yöneten TBMM Başkanı Cemil Çiçek izin vermedi. Tartışmanın bir yerinde CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın iç tüzük kitapçığını fırlatmasının ardından CHP’liler oturumu terk etti.