onedio

Şehit Haberleri

Şehit ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Şehit ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Şehit Eren Bülbül'ün Annesi: "Cumhurbaşkanımız Anneler Üzülmesin Diye Terörsüz Türkiye Sürecini Başlattı"
Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında 11 Ağustos 2017'de şehit edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül, 8. yılında mezarı başında anıldı. Şehit Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül, oğlunun mezarı başında Terörsüz Türkiye mesajı verdi. Ekol TV'ye konuşan Ayşe Bülbül, 'Evladımın geri gelmeyeceğini biliyorum. Yeterki daha evlatlarımız şehit edilmesin. Daha annelerimiz ağlamasın' dedi.
7 Ağustos Perşembe Türkiye Gündeminde Neler Vardı?
Türkiye gündemi her daim hareketli, dinamik ve değişken. Her an yeni bir haberle, yeni bir gelişmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Durum böyle olunca da gündemi takip edip ‘eskimeden’ kalabilmek zorlaşıyor.Biz de sizler için mutlaka okumanız gereken içerikleri tek yerde topladık.İşte gözden kaçırılmaması gereken ve mutlaka okumanız gereken içerikler...
Genelkurmay: 'Musa Somay Tuzakla Şehit Edildi'
Genelkurmay Başkanlığı, Uzman Çavuş Musa Somay'ın şehit olmasıyla ilgili 'Yola tuzaklanan uzaktan kumandalı patlayıcının patlatılması sonucu şehit olmuştur.' açıklaması yaptı.Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklama şöyle; 'Şırnak/Uludere Ortasu köyü yaklaşık altı km güneyinde, Türkiye-Irak hudut hattında, 06 Mart 2014 günü meydana gelen El Yapımı Patlayıcı (EYP) ile yapılan saldırı mahalinde, olay yeri incelemesi yapmak maksadıyla, beş adet Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç ile bir Mayın EYP Tespit ve İmha Timi ve bir Jandarma Özel Harekat Timi ile bölgeye intikal edilmiştir. Faaliyet esnasında, saat 06.45 sularında, hududun Irak tarafından, bölücü terör örgütü mensuplarınca, unsurlarımızın bulunduğu bölgeye bir adet havan atışı yapılmıştır. Bunun üzerine Beyaz Tepe Üs Bölgesinden, bölücü terör örgütü mensuplarının bulunduğu bölgeye havan ile atış yapılmıştır. Ayrıca; Düğün Dağı Üs Bölgesine Türkiye-Irak hudut hattı üzerinde 07 Mart 2014 günü saat 09.47 sularında, Üs Bölgesinin yaklaşık 1000 metre güneydoğusundan, bölücü terör örgütü mensuplarınca, Kannas keskin nişancı silahı ile ateş edilmiş, birliklerimiz tarafından ateşle karşılık verilmiştir. Müteakiben aynı bölgeden, bölücü terör örgütü mensuplarınca saat 10.05 sularında yine Düğün Dağı Üs Bölgesine Biksi makineli tüfek ve Kannas keskin nişancı silahı ile ateş açılmıştır. Açılan ateşe birliklerimiz tarafından yine anında karşılık verilmiş, açılan ateşlerimiz üzerine terörist atışları kesilmiştir. Teröristlerin açtığı ateşler sonucu herhangi bir zayiat olmamıştır. Diğer taraftan, 06 Mart 2014 günü Beyaz Tepe Üs Bölgesinin güneydoğusunda meydana gelen olay mahallinde yapılan inceleme sonucu; Şehit J.Uzm.Çvş. Musa SOMAY'ın yola tuzaklanan iki adet EYP'nin bölücü terör örgütü mensuplarınca uzaktan komutalı olarak patlatılması sonucu şehit olduğu tespit edilmiştir.'DHA
Erbakan: "Ne Sağcılar Gelsin, Ne Solcular"
Saadet Partisi Genel Başkan Baş danışmanı ve Merhum 54. Hükümet Başbakanı Necmettin Erbakan'ın oğlu Dr. Muhammet Ali Fatih Erbakan Saadet Partisi Bilecik belediye Başkan Adayı Mehmet Turgut'a destek vermek için Bilecik'e geldi. Saadet Partisi Genel Başkan Baş danışmanı ve Merhum 54. Hükümet Başbakanı Necmettin Erbakan'ın oğlu Dr. Muhammet Ali Fatih Erbakan Saadet Partisi Bilecik belediye Başkan Adayı Mehmet Turgut'a destek vermek için Bilecik'e geldi. Saat 14:00 sularında Müftülük Binası önüne gelen ve burada partililer tarafından karşılanan Erbakan, çarşı içerisinde esnaf ziyaretleri de yaparak, Bilecik şehitler Parkı Önüne geldi. Şehitler Parkı önünde konuşma yapan Erbakan Yerel seçimlerde Belediye Başkanlığı koltuğuna ' Elbette ki CHP elbette ki solcularda gelmesin fakat bu tahribatı yapan Ak Partinin mutlaka millet den gereken cevabı gereken dersi alması lazım ' derken konuşmalarına şöyle devam etti; ' ' Biz bunları anlattığımızda bizlere soruyorlar. Efendim doğru söylüyorsunuz ama bunlar gitsin de bunların yerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mi gelsin. Solcular mı? gelsin. Bu soruyu soran kardeşlerimize ne cevap veriyoruz. Ey mübarek kardeşim, ey Müslüman kardeşim, sen bu sorunla şunu mu demek istiyorsun. Vatan toprakları şehit kanıyla alınmış, vatan topraklarını yabancılara, namaz kılmayanların satmasından sa, namaz kılanların satması daha iyimi demek istiyorsun. Anadolu’nun bağrına Gaziantep’e, Kahramanmaraş’a, şehit kanıyla sulanmış topraklara emperyalizmin patriot füzelerini kolej mezunlarına yerleştirmektense imam hatiplilerin yerleştirilmesi mi? Daha iyi diyorsun. 120 katrilyon, ayda 10 katrilyon, 1 saat de 5 trilyon lira faizi borç faizini yani haracı dış güçlere emperyalizme, siyonizme, namaz kılmayanların ödemesinden ise namaz kılanların ödemesi daha iyimi diyorsun. Elbette ki CHP elbette ki solcularda gelmesin fakat bu tahribatı yapan Ak Partinin mutlaka millet den gereken cevabı gereken dersi alması lazım. İşte bunun için 30 Mart’ta Belediye Başkanı’nı seçerken aynı zamanda burada kısaca özetlemeye çalıştığımız bu 12 senelik Cumhuriyet tarihinin en büyük tahribatına da dur demeniz ve gereken cevabı vermeniz gerekir. Osmanlının merkezinde yaşayan, Osmanlının torunları olan Bilecik’in Söğüt’ün evlatlarına bu yakışır, milli görüş yakışır, Saadet Partisi yakışır “ dedi. Erbakan konuşmalarının devamında; ' 30 Mart seçimleri yerel seçimler olduğunu ve Belediye Başkanlarının seçileceği seçimler' olduğu belirtirken, 'Bu seçimlerin bir diğer çok önemi daha vardır. Bu seçimlerde evet Belediye Başkanımızı seçeceğiz, yerel yönetimlerimizi belirleyeceğiz fakat aynı zamanda Bilecik’liler olarak ve tüm Türkiye’liler olarak ülkemize, milletimize ve Türkiye’nin ötesinde ki İslam alemine bir istikamet belirleyecek. Bu istikamet belirlenirken bugüne kadar iktidarda bulunanların yaptığı tahribatlar yaptıkları yanlış icraatlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bunların onaylanıp onaylanmayacağına karar verilmelidir. 30 Mart da sadece yerel yöneticilerimizi değil aynı zamanda Ülkemize bir istikamet de belirleyeceğiz ' dedi.
"Bir Yahudi, Bir Ateist, Bir Zerdüşt Yapsa Anlarım"
Eski Ekonomi Bakanı ve AKP Mersin Milletvekili Zafer Çağlayan, Tarsus’taki konuşmasında kendilerine yönelik oyunlar oynandığını vurgulayıp, “Bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun” dedi.Kendilerinin seçimden seçime gelen siyasetçilerden olmadıklarını ve kimsenin önünde eğilmeyeceklerini dile getiren Çağlayan, “Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara karşı, AK Parti büyüyor ve güçleniyor. Mitinglerdeki kalabalıkları herkes görüyor. Birileri de ‘montaj’ diyor. Kimlerin montaja sarıldıkları ortada.” dedi. 102 milyar dolar olan ihracatı 150 milyar dolara çıkarmak suç ise kendisinin suçlu sayılabileceğini söyleyen Çağlayan, 17 Aralık operasyonunun özellikle belli bakanlar üzerinde yapıldığını dile getirdi. Zafer Çağlayan konuşmasına “Müslüman” geçinenlerin kendilerine komplo kurduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Operasyon yapılan bakanların hepsi vatanına, milletine, bayrağına sonuna kadar bağlı olan Kürt kökenli arkadaşlarımızdır. Barış ve kardeşliği bozma adına bizleri hedef aldılar. Ama biz dimdik durduk. Başbakanımızın arkasında da dimdik durduk ve durmaya devam edeceğiz. Onlar şehit haberleri gelsin istiyor. Çünkü onlar kandan, terörden besleniyor. Nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğimizi bu millet çok iyi görüyor. Sizlere anlatacağım çok şey var. Ama bunları bize yapanlar bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun. Bir Müslüman bunları nasıl yapar? İşte bu nedenle 30 Mart yerel seçimleri seçim olmaktan çıktı. 30 Mart seçimleri istiklal mücadelesidir. Zafer AK Partinin olacak.”zete.com
Erdoğan'dan Emniyet Müdürüne Fırça!
Başbakan Erdoğan, '28 Şubat'taki gibi ikna odaları kurdular. İşçileri, öğrencileri 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye ikna etmeye çalışıyorlar' dedi.AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensil bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları” dedi. Erdoğan, AK Parti’nin Şanlıurfa Topçu Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmaya, vatandaşların “dik dur eğilme” tezahüratlarına “Ben de öyle bir göz var mı? Biz, Allah’tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, sadece rü eğiliriz” diye başladı. Şanlıurfa’nın evliyalar, şairler, ilim, sanat şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ey Şanlıurfa, alem siye heyran, ben siye kurban. Urfalı'yam ezelden, göynüm geçmez sizlerden, gönlümün gözü çıksın, iyi ki sizi sevdim ezelden. Seni gönülden selamlıyorum ey Şanlıurfa” dedi. Erdoğan, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerini sayarak, orada yaşayan vatandaşları selamladığını ifade ederek, bugün Şanlıurfa’nın tarihi, farklı bir gün yaşadığını, bin yıllık rüyanın gerçekleştiğini ve Suruç tünelleriyle bölgenin suya kavuşacağını söyledi. “Ey Halil-ur Rahman’ın şehri, ey Hazreti İbrahim’in, Hazreti Musa Aleyhisselam’ın, Hazreti Yakup’un, Hazreti Elyesa’nın şehri Şanlıurfa seni hasretle kucaklıyorum” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Sen ki Şair Nabi’nin, merhum Akif İnan ağabeyimizin şehrisin, sen ki Kazancı Bedi’nin, merhum Müslüm Gürses’in şehrisin. Sen ki 38 yıllık hasretin ardından Diyarbakır’da kucaklaşan 77 milyona ‘megri’ diyen İbrahim Tatlıses’in, Şivan Perver’in şehrisin. Sen merhum Said-i Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü 2 gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. İlim şehri, medeniyet şehri, yiğitliğin, mertliğin kardeşliğin şehri Şanlıurfa seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim evlerinizden huzuru, yüreklerimizden sevdayı eksik etmesin, yüreklerinizden, soframızdan Rabbim bu uhuvvetimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamazı daim etsin. Şanlıurfa bugün yine bir tarih yazıyor. Şanlıurfa bugün Başbakanına, hükümetine, AK Parti’ye, demokrasiye bir kez daha sahip çıkıyor. Şanlıurfa, 30 Mart’ta sandıkta söyleyeceği sözü adete bugün söylüyor, sandığın rengi Şanlıurfa’da belli olmuştur.” “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” Erdoğan, 3 Kasım 2002’de iş başına geldiklerinde Türkiye’nin çok büyük sorunları olduğunu, ama en büyük sorununun terör olduğunu vurgulayarak, “Çok büyük acılar çektik. Nice askerimizi, polisimizi, korucumuzu şehit verdik, nice gencimizi kaybettik. Ocaklar söndü, yürekler yandı, milletçe huzurumuz kaçtı” diye konuştu. Teröre maddi olarak çok ağır bedeller ödendiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin hizmetlerden, yatırımlardan uzak kaldığını anlatan Erdoğan, bölgeye yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadığını söyledi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte bölgeye yatırımın, hizmetin başladığını kaydeden Erdoğan, iktidara gelmelerinden bugüne kadar Şanlıurfa’ya 18 katrilyon lira yatırım yaptıklarını, bu rakamın Cumhuriyet tarihinde yapılan yatırımlardan daha fazla olduğunu söyledi. “Biz, terör sorununu hukuk içinde hamdolsun çözüyoruz” diyen AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu sorunu ‘demokrasiyle çözeceğiz, ekonomik kalkınma ile çözeceğiz, hizmetle, yatırımla çözeceğiz’ dedik. Bu sorun ‘sadece güvenlik tedbirleriyle çözülmez’ dedik, ‘kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz’ dedik. En önemlisi de biz bu sorunu ‘kardeşlikle, kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz’ dedik. Önümüze çok engeller çıkardılar, bu sorunu çözmeyelim diye çok saldırdılar, çok tahrikler yaptılar. Partimizi kapatmaya kalktılar, ama başaramadılar biz yolumuza dimdik devam ettik, kimlerle? Sizlerle, milletimizle, millet bize ‘yürü’ dedi, biz yürüdük. Çünkü çıkarken bir şey söylemiştik; ‘uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz-gece demiştik’. Ve gideceğiz gündüz-gece, durmak yok. Bu yola elimizi, kolumuzu, bütün bedenimizi, hatta canımızı koyduk. Bu acı meseleyi mutlaka çözeceğiz, kardeşliği en güçlü şekilde tesis edeceğiz dedik. Biz, bu sorunu çözmek için, kanı durdurmak için, annelerin gözyaşını dindirmek için samimi mücadele verirken, önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımı tutuklamaya, onu devre dışı bırakmak istediler, arkasından Paris’te bir takım suikastler yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık darbe girişimiyle, 25 Aralık darbe girişimiyle birçok hedefin yanında çözüm sürecine saldırdılar.” Başbakan Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da tarihi bir buluşmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin, sanatçı İbrahim Tatlıses ile tam 38 yıldır ülkesinden, vatanından, toprağından uzak kalan Şanlıurfalı Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini ve muhteşem bir tablo oluştuğunu, tüm Türkiye’nin bu tablodan etkilenerek, duygulandığını anlattı. O gün kendisine telefonlar geldiğini, sevinç gözyaşlarının döküldüğünü, Türkiye’nin tamamında umutların çoğaldığını, barış umudu, çözüm umudu ve kalıcı barış umudunun çoğaldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki ne yaptılar? Bir dershane meselesi çıkardılar, bu muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. Arkasından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar. Çözüm Sürecini tümden baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilivanya’daki bir zat, onun buradaki maşaları, onun buradaki yandaşları. Tabi bunlar yargının içinde de örgütlenmişler, maalesef emniyet güçlerimizin içinde de örgütlenmişler, devletin diğer kurumları içerisinde de örgütlenmişler. Doğu’daki, Güneydoğu’daki, Diyarbakır’daki, Şanlıurfa’daki bahar havasından rahatsız oldular. Gençlerin ölmeyecek olmasından rahatsız oldular, bölgedeki gelişmeden, değişimden değişmelerden, kalkınmadan rahatsız oldular. En başta kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon’un, Diyarbakır ile İstanbul’un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular. 77 milyonun bir olmasından, beraber olmasından rahatsız oldular, birlikte Türkiye olmasından rahatsız oldular.” “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim” Miting alanında Bediüzzaman Said-i Nursi’nin fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde “Hizmet için Mekke’de de olsam buraya gelirdim. Bediüzzaman Said Nursi” yazılı pankart dikkati çekerken, miting öncesinde AK Parti’nin Türkçe, Kürtçe ve Arapça seçim şarkıları çalındı. Mitinge Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker, Maliye Bakanı ve Batman Milletvekili Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, AK Parti Şanlıurfa ve çevre illerin milletvekilleri, AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de katıldı. Muhabir: Kadir Karakuş | AA
Perinçek’e Tahliye Veli Küçük’e Ret!
Mahkemeler 19 Ergenekon sanığının tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilen son isimlerden biri Doğu Perinçek. Veli Küçük dahil 7 sanığın tahliye talebi ise reddedildi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlâli' kararı üzerine 7 Mart Cuma akşamı Silivri Cezaevi'nden çıkarken, Ergenekon davasının diğer sanıkları için de tahliyeler gündemdeydi. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve tutukluluk süresini 7,5 yıldan 5 yıla indiren yasanın cuma günü yürürlüğe girmesiyle, 5 yılı aşkın süredir cezaevide bulunan tutukluların tahliyesine kesin gözüyle bakılıyordu. Zira cuma günü birkçok davada benzer tahliye kararları çıkmıştı. Ancak, 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün sürpriz bir karar verdi. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasanın anayasaya aykırı olduğunu, bu konudaki kararın HSYK tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Özese, bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını açıkladı. Diğer mahkemelerden tahliye kararları Bu karardan kısa bir süre sonra, 13. Ağır Ceza'nın 'tahliye talebi reddedildi' diye açıkladığı isimlerden Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker için tahliye kararı açıklandı. Bu kararı 21. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Mahkeme Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a yurtdışı yasağı koyarken, Sedat Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak yasak koymadı. Ardından tahliye taleplerini inceleyen çeşitli mahkemelerden peş peşe tahliye kararları çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Emekli Org. Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Danıştay saldırısı sanığı Alpaslan Aslan, Albay Dursun Çiçek, Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, Yalçın Küçük, Teğmen Mehmet Ali Çelebi. gazeteci Merdan Yanardağ, Mehmet Demirtaş, Hikmet Çiçek ve Hasan Atilla Uğur için tahliye kararı verildi. Aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu 7 sanığın tahliye talepleri ise reddedildi. Aslan ve Çiçek cezaevinden çıkamayacak Dursun Çiçek, Balyoz davasından hüküm giydiği için, Alpaslan Aslan da 3 davadan kesinleşmiş toplam 4 yıl 2 ay cezası olduğu için cezaevinden çıkamayacak. Aslan'ın avukatı, bu cezanın yattığı süreden düşülmesini isteyeceğini açıkladı. İlk Tuncay Özkan tahliye oldu Silivri Cezaevinden ilk çıkan isim 1994 gün sonra tahliye olan Ergenekon sanığı Tuncay Özkan oldu. Özkan çıkışta yaptığı açıklamada, '6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuşytuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl boyunca çektiğimiz sıkıntıların, gündem olmasını isterdim. Biz kin, husumet, öç alma duygusu içinde asla değiliz' dedi. Tuncay Özkan 1996'dan 2007'ye kadar 5 kez suikast girişimine uğradığını, 2007'de de öldürülmediği için hapse atıldığını söyledi. 'Bugün çıkarken dahi, aldıkları tavır ibretliktir, şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar' diye konuştu. Bozdağ: HSYK'yı göreve çağırıyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon mahkemesinin kararına ilişkin açıklamada, 'İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum' dedi. Mahkemenin ısrarı 13- Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakan mahkeme. Tahliye talepleri için yetkinin kendisinde olduğunu söylüyor. Sanık avukatları ise, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin artık yok hükmünde olduğunu, tahliye taleplerinin nöbetçi mahkemelerce karara bağlanması gerektiğini savunuyor. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ilginç bir iddiada bulundu. Ülgen, hafta sonu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin infaz koruma memurları aracılığıyla Ergenekon sanıkları tek tek tahliye dilekçesi topladığını iddia etti. Ve bu dilekçeler ışığında tahliye taleplerini reddettiği söyledi. Ülgen 'Biz avukatlar olarak mahkemeye böyle bir başvuruda bulunmadık. Bu mahkeme kanunla kaldırıldı. Mahkeme kanuna direniyor. Beni HSYK kurdu o kaldırsın nasıl der? Artık tarihe gömüldüler. Bunlar sadece direnmedir. Bu bir darbedir. Darbeyi yargılayanlar darbe yapmaya çalışıyor. Bazı nöbetçil mahkemeler de tahlliye taleplerine direnebilir.' dedi. Ülgen, tahliyelerle ilgili bir sorun yaşanmayacağını savundu. 'Sorun çıkması için legal bir kurum olmalıdır karşı tarafta. Legal bir kurum yok. Onun için verilen kararın kıymet-i harbiyesi yok' diye konuştu. Al Jazeera'nin görüşünü aldığı bir savcı ise, özel yetkili mahkemelere ellerindeki dosyaları teslim etmeleri için 15 gün süre tanındığını, bu süre içinde yetkinin de kendilerinde olduğunu söyledi. 13. Ağır Ceza'nın 'hayır' dediği isimler Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım. Hukukçuların görüşü: Mete Göktürk - Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredildi. İki mahkemenin aynı suçlara farklı kararlar verebildiğini görüyoruz. Tam bir hukuk karmaşası hakim. Bu kararlara itiraz etmek hâlâ mümkün. Tahliye kararı verilenler çıkacaktır, asıl mağdur olanlar tahliye kararı verilmeyenler.' Yusuf Utku Tekayak - Ergenekon davasından 10 yıl hapis cezası alan Sedat Peker’in avukatı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisi kalmadı. Artık incelemeleri yapacak olan diğer mahkemeler. 13. Ağır Ceza hâlâ görevli olduğunu söyleyip tahliyeleri reddediyor; ama bunun çözümü başka bir mahkemeyle alakalı değil. Kararı Yargıtay verir. 13. Ağır Ceza’nın tahliyesini reddettiği kişiler de itiraz hakkını kullanmalı. Tutukluluk süresinin 5 yıla inmesiyle zaten 13. Ağır Ceza kendiliğinden tahliye kararı vermeliydi. Burada bir hukuksuzluk var. Anayasa’yı ihlâl ediyor.' Süreç Başbuğ'un tahliyesi ile başlamıştı Mahkemelere, yeni yasanın yanı sıra, İlker Başbuğ'un tahliye gerekçesine atıfta bulunarak yapılan başvurular da vardı. Anayasa Mahkemesi, davada 5 Ağustos'ta açıklanan kararın gerekçesinin hâlâ yazılmadığına, bu nedenle temyiz yolunun kullanılamadığına dikkat çekmişti. Sanık avukatları dilekçelerinde, 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği' yönündeki yüksek mahkeme kararının tüm sanıkları ilgilendirdiğini, Başbuğ için verilen tahliye gerekçelerinin kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Cuma gününden itibaren İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne bu iki gerekçeyle tahliye talebinde bulunanların sayısı 30'u geçti. Bu isimler arasında Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi de var. 5 yılı aşkın süredir cezaevinde olan ve müebbet hapis cezası alan gazeteci Tuncay Özkan, yine müebbet alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım da daha önce tahliye talebinde bulunmuştu. Tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, ilk tahliye olan isim, Hrant Dink cinayeti davası sanığı Erhan Tuncel'di. 8 Mart Cumartesi günü de, Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın beş sanığı tahliye edilmişti. aljazeera.com.tr
Akdeniz’de 2012’de Düşürülen F4 İle İlgili Vahim İddia
Umut Oran MSB’ye sordu: Düşürülen uçağımızın rotası siyasi talimatla rutin görev uçuşu dışına mı çıkartıldı?Genelkurmay’daki 2012/274 sayılı GİZLİ soruşturma ne oldu?Doğu Akdeniz’de 22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu esnasında F4 keşif uçağının düşürülerek Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un şehit olmasıyla ilgili olarak vahim bir iddia gündeme geldi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a yönelttiği soru önergesiyle, gelen siyasi talimat üzerine düşürülen F4’ün rutin görev uçuş rotasının dışına çıktığı duyumunun doğru olup olmadığının açıklanmasını istedi. Oran, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın GİZLİ olarak yürüttüğü soruşturma sonucunda dava açılıp açılmadığını da MSB’ye sordu.22 Haziran 2012’de şehit düştülerBakan İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye yazılı soru önergesi veren CHP’li Umut Oran olayla ilgili vahim bir iddiayı gündeme getirdi. Oran önergesinde, “Doğu Akdeniz’de 22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu esnasında F4 keşif uçağımızın (RF-4E) düşürülmesi sonucunda Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un şehit olmasıyla ilgili olarak 27 Temmuz 2012 tarihinde TBMM’ye sunduğum 7/9301 sayılı soru önergemle ilgili olarak yeni sorular gündeme gelmiştir” dedi. Oran’ın, Erdoğan’a yönelttiği sorular şöyle:2012/274 esas sayılı GİZLİ soruşturma ne oldu?Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın bu olayla ilgili olarak yürüttüğü 2012/274 esas numaralı GİZLİ soruşturmanın sonucu ne olmuştur?Bu olayla ilgili olarak dava açıldıysa hangi mahkemede hangi esas numarasıyla görülmektedir? Bu davada kaç sanık vardır, isimleri ve görevleri nedir, sanıklara hangi suçlamalar yöneltilmiştir, suç vasıfları nedir?Davada da gizlilik kararı mı verildi?Konuyla ilgili askeri mahkemede dava açıldığı ve gizlilik kararı verildiği doğru mudur? Davayla ilgili söz konusu gizlilik kararını veren hakim/hakimler kurulu kimdir, bu karar hangi tarihte hangi gerekçeyle alındı?F4, o gün çok farklı bir rotada mı uçtu?Düşen RF-4E uçağımız daha önce de aynı ekiple benzeri görev uçuşlarına çıkmış mıydı?Düşürülen RF-4E uçağımız, 22 Haziran 2012 tarihinde her zamankinden çok farklı bir rotada ilerlediği iddiaları doğru mudur?MSB’ye gelen talimat mı rota değiştirtti?Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un, her zamanki uçuş rotasının dışında uçtuğu ve bunun da MSB’ye gelen üst düzey bir talimattan kaynaklandığı iddiası doğru mudur?Düşürülen RF-4E uçağımız, kimin talimatı üzerine rutin Doğu Akdeniz görev uçuşu rotası dışına çıkmıştır, pilotlarımızın şehit olmasının sorumlusu kimdir?İstihbarat ve savunmayı test için mi?Keşif uçağımızın, istihbari bilgi toplamak ve Suriye hava savunma sistemlerini test etmek amacıyla hükümetinizden verilen siyasi talimatla bu uçuşa zorlandığı, askeri teamüller dışına çıkılarak tehlikesi önceden öngörülmeyecek yüksek riskli bu göreve zorlandığı duyumu doğru mudur?Rutin dışı rota talimatına TSK direndi mi?Gelen siyasi talimata, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin ilkin karşı çıktığı, ancak daha sonra teamül dışı uçuş için emir verildiği duyumunun doğruluk payı nedir?