onedio

UEFA Avrupa Ligi Haberleri

UEFA Avrupa Ligi ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. UEFA Avrupa Ligi ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Yunanistan'da Samsunspor Taraftarı Övgülerle Haberlere Konu Oldu
Samsunspor, UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında Panathinaikos’a 2-1 mağlup oldu. Atina’daki Olimpiyat Stadyumu’nda oynanan mücadelede kırmızı-beyazlılar, 51. dakikada Logi Tomasson’un golüyle öne geçti. Ancak ev sahibi ekip, 66. dakikada Georgios Kyriakopoulos ve 74. dakikada Erik Palmer-Brown’ın golleriyle karşılaşmayı lehine çevirdi. Rövanş maçı 28 Ağustos Perşembe günü Samsun’da oynanacak.Samsunspor taraftarı bu zorlu maçta takımlarını yalnız bırakmazken tribünlerde de sesleriyle alkışlanacak bir performans ve maç sonu hoş bir harekete imza attılar.
"Beşiktaş Derbisini İstanbul'da Oynamak İstiyoruz"
Galatasaray Sportif AŞ Yönetim Kurulu üyesi Ali Dürüst, Beşiktaş maçını Konya'da oynamak istemediklerini söyledi.Ali Dürüst, Beşiktaş- Galatasaray derbisinin nerede oynanacağıyla ilgili polemikleri değerlendirdi.Konyaspor maçı sonrası bu yöndeki soruları yanıtlayan Dürüst, 'Beşiktaş UEFA Avrupa Ligi maçlarını Olimpiyat Stadı 'nda oynadı. Burada (Konya'da) sadece bir maça çıktı. Biz Beşiktaş derbisini İstanbul'da oynamak istiyoruz. Ayrıca derbiyi Konya'da oynamamızla ilgili herhangi bir teklif gelmedi' dedi. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman , Konya'da 3-0 kazandıkları Trabzonspor maçı sonrası, 'Galatasaray derbisini burada oynayıp oynamama konusunu yönetim kurulunda değerlendireceğiz' diyerek açık kapı bırakmıştı.Fanatik
Deneme Kurası Çekildi!
Sosyal medyada yayımlanan simülasyona göre, Beşiktaş'a Danimarka ekibi Aalborg, Trabzonspor'a ise Almanya'nın yükselen takımı Mönchengladbach çıkıyorUEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcilerimiz Trabzonspor ve Beşiktaş'ın rakipleri bugün saat 14.00'te Nyon'da çekilecek kura sonrası belli olacak. Beşiktaş birinci torbada, Trabzonspor ikinci torbada yer alacak.Her kura çekiminden önce üretilen komplo teorileri yine yapıldı. Yine Devler Ligi ve Avrupa Ligi kuralarının UEFA tarafından ayarlandığı iddia edildi. Bugünkü Avrupa Ligi kuralarının da simülasyonu sosyal medyada yayınlandı.İŞTE BEŞİKTAŞ VE TRABZONSPOR'UN MUHTEMEL RAKİPLERİBeşiktaş camiası güçlü olmasına rağmen Liverpool'u istiyor. Taraftarlar bu kurayı hesap vakti olarak görüyor.Ama yayınlanan bu simülasyona göre siyah-beyazlılara Danimarka ekibi Aalborg çıkıyor. Aalborg, J Grubu'nda topladığı 9 puanla Dinamo Kiev'in ardından ikinci oldu. Grupta üç galibiyet alan Danimarka takımı 3 kez de yenildi.Trabzonspor'a ise Alman ekibi Gladbach geliyor. Bu sezon müthiş bir futbol oynayan Gladbach, A Grubu'ndan 12 puanla lider çıktı.Haber Türk
IFFHS ''Dünyanın En İyi Futbol Takımları'' Sıralaması
Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu’nun (IFFHS) ”Dünyanın En İyi Futbol Takımları” şubat ayı değerlendirmesinde Türk takımları düşüş yaşadı. IFFHS’nin, kulüplerin ulusal ve uluslararası organizasyonlarda oynadığı maçları baz alarak yaptığı değerlendirmede, 1 Mart 2013 ile 28 Şubat 2014 tarihleri arasındaki son bir yıllık süreyi kapsayan rapor açıklandı. Değerlendirmede, geçen aya oranla Trabzonspor 6, Galatasaray 1, Fenerbahçe ise 26 basamak birden geriledi. Bu sezon UEFA Avrupa Ligi’nde başarılı sonuçlar alan ve son olarak İtalya’nın Juventus takımına elenen Trabzonspor, şubat ayı değerlendirmesinde 185 puanla 31. sırada yer aldı. Bordo-mavililer, geçen ay 25. sıradaydı. Geçen ay 55. sırada yer alan Galatasaray ise 1 sıra gerileyip, 153 puanla 56. oldu. Türk takımları içinde en büyük düşüşü yaşayan Fenerbahçe ise, geçen ay 33. sıradayken, şubat ayında 151,50 puanla 59. oldu. Beşiktaş ise ilk 200 takım içinde yer almadı. Bayern Münih zirvede IFFHS’nin ”Dünyanın En İyi Futbol Takımları” değerlendirmesinde Alman ekibi Bayern Münih 370 puanla zirvedeki yerini korudu. Bayern Münih’i 301 puanla Real Madrid, 267 puanla da Barcelona izledi. Galatasaray’ın UEFA Şampiyonlar Ligi’ndeki rakibi Chelsea ise 262 puanla 4. sırada yer aldı. İSTANBUL (AA)
Ricardo Quaresma Küllerinden Doğuyor
Portekiz futbolunun önemli isimlerinden olup bir dönem Beşiktaş fomasını da giyen Ricardo Quaresma, bu sezon Porto’da gösterdiği performansla yeniden eski günlerine döneceğinin sinyalini verdi Quaresma, zor günler geçiren Portekiz temsilcisinin UEFA Avrupa Ligi’nde Napoli’yi eleyerek çeyrek finale kalmasında önemli pay sahibi oldu Üç sezon Beşiktaş formasını giyen, Portekiz futbolunun yıldız simalarından Ricardo Quaresma, yeniden geri döndüğü Porto formasıyla ikinci baharını yaşıyor. Dünyanın en yetenekli oyuncuları arasında gösterilmesine rağmen görev aldığı kulüplerde tutunamayarak sürekli takım değiştirmesi, takım oyununa uyum sağlamada zorluk çekmesi ve istikrarlı bir performans sergileyememesi gibi nedenlerle sürekli eleştiri oklarına hedef alan Quaresma, Porto ile yeniden eski günlerine dönme sinyali veriyor. Futbol literatürüne “trivela” vuruşunu sokan, estetik futbolu ve göze hoş gelen çalımlarıyla popülaritesini her zaman korumayı başaran Quaresma, bu sezon oynadığı futbolla çıkışa geçti. Portekiz temsilcisinde çıktığı 16 maçta 11 gol ve 2 asist üreten yıldız oyuncu, bu sezon aldığı istikrarsız sonuçlar nedeniyle teknik direktör değişikliğine giden takımının yeniden atağa geçmesinde önemli rol üstleniyor. Son olarak UEFA Avrupa Ligi’nde Porto’nun deplasmanda Napoli ile 2-2 berabere kalarak adını çeyrek finale yazdırdığı maçta attığı estetik golle dikkati çeken 30 yaşındaki oyuncunun bu performansını devam ettirmesi halinde Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası’nda takımdaki yerini alması bekleniyor. “Oz Büyücüsü” dönemi Futbol hayatına 10 yaşında Sporting Lizbon altyapısında başlayan Quaresma, üstün tekniği ve yeteneğiyle kısa sürede parladı. A Takım’daki ilk profesyonel maçına Porto karşısında 17 yaşında çıkan oyuncu, performansıyla kısa sürede tribünlerin sevgilisi haline gelerek “Oz Büyücüsü” lakabını aldı. O dönem Sporting Lizbon’u çalıştıran Laszlo Boloni tarafından sürekli ilk 11′de oynatılan Quaresma, kendisiyle aynı dönemde futbol dünyasına adım atan Portekiz’in dünyaca ünlü oyuncusu Cristiano Ronaldo’yu yedek bırakarak adından sürekli söz ettirmeye başladı. Sporting Lizbon’un 2001-2002 sezonunu şampiyonluk dahil çift kupayla kapatmasında kilit rol üstlenen Quresma’nın Avrupa takımlarının dikkatini çekmesi zor olmadı. Quaresma 6 milyon avro ve Fabio Rochemback’ın kiralanması karşılığında Barcelona’nın yolunu tutarken, takımın diğer yıldız Cristiano Ronaldo’da eski efsane teknik direktör Alex Ferguson’un dikkatini çekerek Manchester United’a transfer oldu. Rijkaard’la anlaşamadı Katalan temsilcisindeki ilk sezonunda 10′u ilk 11′de olmak üzere 21 kez forma giyen Portekizli yıldız geçirdiği sakatlığın ardından gözden düşerken, o dönem Barcelona’yı çalıştıran Frank Rijkaard ile yaşadığı anlaşmazlığın ardından “Rijkaard’ın olduğu yerde ben oynamam” diyerek kulüpten ayrılmak istediğini açıkladı. “Barça”, 15 milyon avro ve Quaresma’nın bonservisini 2004 yazında Porto’ya vererek karşılığında Deco’yu kadrosuna katarken, Portekiz temsilcisinde takım oyununa uyum sağlayamaması ve uygun durumdaki arkadaşlarına pas vermemesi nedeniyle medya tarafından başlarda sık sık eleştirilen Portekizli kanat oyuncusu, ilk yılının ardından kendini göstererek takımın lideri oldu ve önemli başarılara imza attı. Porto’da kendini buldu Porto ile çıktığı 112 maçta 32 gol kaydeden ve bu dönemde Portekiz’de iki kez yılın futbolcusu seçilen Quaresma, üstün performansıyla bu sefer İtalyan kulübü Inter’in dikkatini çekti. Milano ekibine 25 milyon avro ve Portekizli futbolcu Pele karşılığında transfer edilen yıldız futbolcu, İtalya’da “Portekiz’in Pele’si” olarak medyaya tanıtıldı. Barcelona gibi İtalya’da da dikiş tutturamayan ve sadece 24 maça çıkan Portekizli, vatandaşı Jose Mourinho’nun gözüne giremeyince Chelsea’ye kiralandı. İngiliz kulübünde 6 ay kiralık olarak forma giyen milli oyuncu, burada sadece 179 dakika sahada kalabilirken, kontrat süresi bitince yeniden Inter’in yolunu tuttu. Jose Mourinho’nun son bir şans verdiği futbolcuya kulübün efsane oyuncularından emekliye ayrılan Luis Figo’nun 7 numaralı forması emanet edildi. Buna karşın işler yine istenildiği gibi gitmedi ve Quaresma, Inter formasıyla kariyerinde sadece 1 kez gol sevinci yaşayabildi. “Q7″, Beşiktaş’ta Yıldız oyuncu, uzun pazarlıklar sonucunda 7,3 milyon avro bonservis bedeli karşılığında Beşiktaş’ın yolunu tutarken, 7 numaralı formasıyla taraftarların kısa sürede sevgilisi haline geldi ve kendisine Cristiano Ronaldo’nun “CR7″ takma adından esinlenerek “Q7″ lakabı verildi. Siyah-beyazlılarda ilk sezonunda 39 maçta 11 gol ve 16 asistlik performansıyla öne çıkan “Q7″, bireysel oyunu, dönemin teknik direktörü Carlos Carvalhal ile yaşadığı tartışma ve disiplinsizliği nedeniyle zamanla yeniden gözden düştü. Portekizli oyuncunun takımda en yüksek ücreti kazanan oyuncu olması, Beşiktaş’ta yaşanan ekonomik kriz ve ardından Fikret Orman’ın başkanlığa seçilmesi ile sorun haline dönüştü. Sözleşmesinde kazandığı miktardan kulübün beklentileri ölçüsünde indirime gitmeyen Quaresma’nın kontratı yeni yönetim tarafından feshedildi. Böylece Beşiktaş’ta oynadığı 3 sezonda çıktığı 73 karşılaşmada 18 gol ve 27 asist üreten Portekizli yıldızın İstanbul macerası 2012′de son bulmuş oldu. Küllerinden yeniden doğuyor Avrupa’da gittiği hiç bir kulüpte dikiş tutturamayan Ricardo Quresma’nın yolu, bu sefer Birleşik Arap Emirlikleri’nin Al Ahli takımı ile kesişti. Burada sadece 4 ay oynayan Quaresma, bir süre futbola ara vermesinin ardından yıldızının parladığı Porto’ya 10 bin taraftarın katıldığı bir törenle yeniden geri döndü. Portekiz basını tarafından senelik sadece 600 bin avro ve ekstra primler karşılığında imza attığı iddia edilen Quaresma, ligde 3. sıraya kadar gerileyen ve Avrupa’da zor günler yaşayan eski kulübünün çıkışa geçmesinde başrolü oynuyor.
Drogba: "Buraya Para İçin Gelmedim"
Galatasaray'a veda eden Didier Drogba, kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu.İşte kulüp televizyon kanalına yaptığı açıklamalar: Big Legend’ın sezon finaline hoş geldin; ama sadece sezon finali diyorum, final değil. Umarım bu konu hakkında da konuşacağız. Ancak biliyorsun, Türkiye’de büyük bir trajedi yaşandı. Soma’da 300’den fazla madencimizi kaybettik. İlk olarak, bu konu hakkında bir şeyler söylemek ister misin? Evet, ülke için büyük bir trajedi. Burada bir buçuk yıldır yaşıyorum. Ve bu tabii ki beni de etkiledi. Ben de tüm iyi dileklerimi hayatını kaybeden işçilerin ailelerine gönderiyorum; çünkü o işçiler, Türkiye’nin büyük bir ülke olmasını sağlayan kişilerdi. Tüm o ailelere… Evet, sizin için çok zor bir durum olduğunu biliyorum; ama sürekli sizi düşünüyorum. Zorlu bir sezon olduğunu söyleyebiliriz; hem takım için, hem de sezonun son bölümünde yaşadığın sakatlıktan dolayı senin için… Senin de bu yüzden üzgün olduğunu biliyorum. Sezon hakkında genel olarak ne söylersin, en başından sonuna kadar… Farklı durumlarla karşılaştığımız bir sezon oldu. Ve takım buna alışık değildi. Çok sayıda farklı şey yaşandı. Yeni kurallar, yabancı sınırı… Bu, ligdeki tüm takımlar arasında en fazla Galatasaray’ı etkiledi. Ayrıca teknik adam değişikliği yaşadık. Bu da takım için oldukça zor bir durumdu. Biliyorsunuz, Fatih Terim’e çok büyük bir saygım vardı ve onu seviyordum. Bence geçtiğimiz sezon takım olarak beraberliği ve takım ruhunu yakalama konusunda zorluklar yaşadık. Bunu bazı zamanlarda başardık, özellikle de Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlarda; çünkü orası rekabet alanı yüksek bir turnuva. Ancak lig maçlarında bunu pek hissedemedik. Ve bu yüzden de ligde fazla puan kaybı yaşadık. Burada bir buçuk yıl geçirdin. Senin için en unutulmaz hatıra ne oldu? Bundan sonra biri sana, “Galatasaray” dediğinde… O kadar fazla ki… Çok güzel anılarım var burada. İlki havalimanında taraftarlar tarafından karşılandığım an. İkincisi, takım arkadaşlarımla tanışmam ve onlarla birlikte antrenman yapmış olmam. Ama bir numarada Akhisar maçında oyuna girdikten sonra topa ikinci veya üçüncü dokunuşumda Burak’ın yaptığı ortada attığım o gol var. O anı hayatım boyunca hiç unutmayacağım. O an hissettiklerimi hayatım boyunca asla unutmayacağım. Kariyerindeki en iyi anlardan biri olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, kariyerimin en üst noktalarından biriydi; çünkü bu gibi anların hayalini her zaman kurarsınız. Yeni bir takım, ilk maç… Ve aynı zamanda kale arkasındaki tribün tamamen Galatasaray taraftarlarıyla doluydu. Ben de o kaleye attım golü. Maç 0-0’dı… Ben her zaman maçı değiştiren golleri atmayı sevmişimdir. Sanırım bu da onlardan biriydi. Golden sonra neler hissettin; çünkü senin de söylediğin gibi topa sadece ikinci veya üçüncü dokunuşundu… “Evet, başlıyorum” dedin mi? Bilemiyorum, bilemiyorum. Yeni bir dünyayı keşfetmek benim için bile zordu. Ama bunu hâlâ yapabileceğimi kanıtlamıştım. Ve benim kariyerimdeki en iyi gollerden biriydi. O golü kesinlikle ilk 10’a koyarım. Gol sonrası mutluluğumu taraftarlarla ve takım arkadaşlarımla paylaşmak harika bir histi. Kusursuz bir karşılama oldu benim için. Burada aldığın en iyi tavsiye veya öğrendiğin en iyi ders ne oldu? En iyi tavsiye? Bilemiyorum, aslında en iyi tavsiye değil; ama burada çok şey öğrendim. Oyunculardan, insanlardan gerçekten çok şey öğrendim. Galatasaray’ı temsil ettiğim için onur duydum. Tüm Türkiye’nin saygısını kazandığım için çok şanslıyım. Bu kendi adıma futboldan çok daha önemli bir şey. Böylesi bir saygıyı kazanmak, her zaman görülen bir şey değildir. Bu yüzden gerçekten gurur duyuyorum. Türkiye’deki kariyerin boyunca karşılaştığın herhangi bir zorluk oldu mu? Eğer varsa, bunun üstesinden nasıl geldin? Hayal kırıklığı yaşadığım bazı şeyler oldu. İnsanların takıma bağlılığımı sorguladıkları ve benden kuşku duyup, benim para için burada olduğumu düşünmeye başladıklarında... Tamamen yanılıyorlardı. Ben buraya para için gelmedim. Parayı düşünsem, zaten Çin’de kalırdım. Orada oynamasam bile paramı öderlerdi. Ama ben buraya para için gelmedim. Buraya futbol oynamak, tutkuyu yeniden hissedebilmek için geldim. Buradayım; çünkü burada rekabet vardı. Dördüncü yıldızı kazanma hırsı vardı. Evet, bazı hayal kırıklıkları yaşadım. İnsanlar, benim daha önce Chelsea’de oynadığım için onlara karşı yeteri kadar iyi performans sergilemediğini düşündükleri anlarda… O hâlde şöyle yapalım; siz de Galatasaray’la şampiyonluklar yaşayın ve birkaç sene sonra Galatasaray’a karşı oynayın. Ben de o zaman sizin reaksiyonunuzu görmek isterim. Ben sahip olduğumun en iyisini verdim. Benim için duygusal bir maçtı ve belki de bu yüzden sakatlık yaşadım, hâlâ bununla mücadele ediyorum; ama futbolun içinde bunlar var. Burada karşılaştığım tüm güzel şeylerle kıyaslandığında, yaşadığım hayal kırıklıkları bunlardı. Galatasaray – Fenerbahçe rekabeti, Beşiktaş maçında attığım iki gol, Süper Kupa maçında Fenerbahçe’ye karşı attığım gol… Ve taraftarların bana gösterdiği saygı. Benim onlara karşı çok büyük saygım var. Benim için en önemli olan da bu. İnsanları her gün mutlu edemezsiniz; ama 365 günün 340’ında mutlu ederseniz, bu iyi bir şeydir. Fenerbahçe ile oynanan son derbi maçından önce sakatlığın vardı… Evet, oynamamalıydım. Ama oynamak istediğini söyledin. Maç öncesinde, maç sırasında neler oldu? Kendini nasıl hissettin? Evet, Chelsea maçında yaşadığım sakatlıktan dolayı iki hafta antrenman yapamamıştım. Koşamıyordum, yönümü değiştiremiyordum. Hâlâ o maçı nasıl oynadığımı bilmiyorum. Ama evimizde, Fenerbahçe’ye karşı oynadığımız bir derbi maçıydı. Ve istediğimiz yerde olduğumuz bir sezon değildi. Oynamak zorundaydım. Kazanmak zorundaydık. Evet, şampiyon olamayabilirdik; ama evimizde Fenerbahçe’ye kaybedemezdik. Sahip olduğum her şeyi verdim. Maçı da kazandık. Ve herkes çok mutluydu… Chelsea ile 2012 yılında Münih’te oynadığın final maçının ardından herkes Şampiyonlar Ligi’nde son kez sahaya çıktığını düşünüyordu. Ama sen daha sonra Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi’nde iki harika sezon yaşadın. Münih’tekinin bu turnuvadaki son maçın olmadığını biliyor muydun? Hayır, bilmiyordum. Benim için turnuvadaki son maçtı. Tekrar edeyim, benim bir kontratım varsa, o kontrata bağlı kalmak isterim. İlişkilerimiz iyiyse, kontratıma saygı duyarım. Çin’e gittiğimde de bunu yaptım. Ama pişman değilim. Buraya geldim ve burada yeni bir ev, yeni bir yuva buldum. Evet, son maçım olmadığını bilmiyordum. Galatasaray ile imzaladığımda bana, “Şampiyonlar Ligi’nde Schalke ile oynayacağız” dediklerinde, “hmm, bu çok iyi, yeniden iş başına geçiyorum” diye düşündüm. Hayatının her bölümü güzel bir hikâyeyi andırıyor. Fildişi Sahili’nde doğdun, Fransa’da büyüdün, İngiltere’de tecrübe kazandın. Türkiye’nin insan olarak hikâyendeki yeri ne olacak? Buraya geldikten beş ay sonra, ülkede bazı problemler yaşandı. Taksim’de ve başka yerlerde… Sosyal medyadaki fotoğraflara bakarken kendi ismimi gördüm: “Çare Drogba.” Ve endişelendim, “neden her yere benim ismimi yazıyorlar, ben herhangi bir yanlış yapmadım.” Ama daha sonra insanlar bana bunun ne anlama geldiğini açıkladı. İşin aslını öğrendiğimde, bu kelimenin ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. Futbolun çok ötesinde bir şeydi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları tek bir amaç için bir araya gelmişlerdi. Kendi düşünceleri savunuyorlardı. Ve benim adeta bir elçi olmamı istiyorlardı. Böyle bir ülkeyi en üste koymalısınız. En üste. Fildişi Sahili ile beraber en üste. Fildişi Sahili’nden sonra? Evet, Fildişi Sahili doğduğum yer. Tabii ki, onu demek istemedim. Bu çok önemli bir şey… Elbette gol atmak benim için çok güzel, harika bir his. Ama bir insanın bana gelip, “sen harika bir adamsın” demesi beni daha çok gururlandırıyor. Hayatındaki en büyük amaç gol atmak değil, öyle değil mi? Çok gol attım. Hâlâ atmak istiyorum. Ve atacağım. Ama hayattaki en büyük amacım, iyi bir insan olmak. Ben insanların, “belki çok iyi futbolcu değil; ama bana saygı duyuyor” demesini isterim benim için; çünkü futboldan sonra hayat başlar. Futbolu 10, belki de 15 sene oynayabilirsiniz; ama sonrasında hayat devam eder. Biliyoruz ki, biz yeniden buluşacağız, ben senin gözlerine bakıp, “nasılsın” diye sormayacaksam, bu neye yarar? Bu özelliğini Türkiye’de de korumayı başardın. Bir buçuk sezon, çok uzun bir zaman dilimi değil; ama sen buradaki insanlar için büyük bir karakter, bir rol modeli oldun. Sadece Galatasaray taraftarları değil, Fenerbahçe, Beşiktaş, tüm takımların taraftarları seni bir karakter, rol model olarak aldı. Bunu nasıl sağladın? Özellikle Galatasaray taraftarları, seni tüm kalbiyle seviyor… En başından beri aynı davrandım. Kalbimle oynadım. Bu tip şeyleri hesaplamam. Asla, “evet, bu maçta şöyle davranarak tüm ilgiyi üstüme çekeceğim” diye düşünmem. Ben buyum. Bunu açıklayabilir miyim, bilmiyorum. Sizin için, diğer insanlar için bu çok özel bir şey olabilir. Ama benim için normal, ben buyum. Benim ailemden gelen bir şey, ben bu şekilde büyütüldüm. Kendi çocuklarımı da böyle yetiştiriyorum. Ve hep bu gibi şeylerle hatırlanmak istiyorum. İlk hedefinin iyi bir insan olmak istediğini, iyi bir futbolcu olmanın ikinci planda yer aldığını söylüyorsun, öyle değil mi? Herkes senin gibi düşünmüyor çünkü. Ama benim fikrimi sorarsan, bu doğru bir düşünce şekli… Evet, bu farklı bir şey. Benim futbol dünyasına girişim biraz geç oldu, en üst seviyedeki ilk maçımı oynadığımda 24, 25 yaşındaydım. Ama her zaman söyledim, tüm bunlardan önce ben sadece Didier’dim. Sadece Didier. Guingamp’tan Marsilya’ya geçtiğimde Drogba oldum. Her şey değişti. İnsanların bana bakışı, davranışı, her şey değişti. Ama ailemin, arkadaşlarımın gözünde hâlâ Didier’dim. Didi, Tito, nasıl isterlerse… Değişmeye ihtiyacım yoktu. Kameraları, fotoğraf makinelerini gördüğüm, goller attığım veya Galatasaray’da oynadığım için değişirsem eğer, bana saygı duymayın. Değişirsem, farklı olursam bana saygınızı yitirebilirsiniz. Ben şu an neysem, 10 yıl veya 20 yıl sonra da o olacağım. Tabii ki geliştireceğim kendimi; çünkü çok tecrübe kazandım. Hatalar yapabilirim, hâlâ yaptığım gibi; ama umarım bunları 10-15 sene sonra tekrarlamayacağım. Ama bilge bir insan olmak için bazı hatalar yapmanız da gerekiyor. Hayatında gerçekleştiremediğin için üzüldüğün bir dileğin var mı? Listemde kayıp bir dilek yok. Fırsat bulursam, yapacağım şeyler var; ama şu an, nasıl derler, elhamdülillah, Tanrı’ya şükürler olsun, sahip olduğum her şeyden dolayı çok mutluyum. Belki duygusal bir soru olacak, benim için, senin için, tüm Galatasaray taraftarları için… Ben, “bizimle kal” demek istiyorum. Ama bu olacak mı, bilmiyorum. Sen neler söylemek istersin? Çok zor bir soru… Bunun açıklamasını bence yönetime bırakalım, benim buraya gelişimi de onlar duyurmuştu. Üzücü; çünkü burada daha yapacak çok işimiz vardı. Ama hayat bu. Ben her şeye, herkese saygı duyuyorum. Ama nasıl Chelsea’ye, Marsilya’ya saygı duyuyorsam, Guingamp’ta oynamayı çok sevdiysem, dünyanın neresine gidersem, gideyim; insanlara Galatasaray’ı anlatacağım. Burada çok fazla arkadaş edindim, çok güzel insanlar tanıdım. Kendimi çok iyi hissettim. Ama üzücü. İnsanlar sizi “efsane” olarak adlandırdığında, size büyük saygı duyduklarını hissettirdiğinde… Bu gibi şeyleri anlatmak her zaman oldukça zor. Ben de tüm bunları açıklamak için burada değilim; ama gelecek sezon birlikte olacağımızdan da emin değilim. Belki yeni bir hikâye… Önemli değil. Önemli olan şu an. Emin değilim… Umarım önünde oynayacağın bir Dünya Kupası var. Sakatlığın ne durumda? Kendimi biraz daha iyi hissediyorum. Fenerbahçe maçından sonra oynayamadım, takımın dışında kalmak çok zordu. Türkiye Kupası finalinde oynayamamak beni duygusal anlamda çok etkiledi. Ama orada takımla birlikte olmaktan keyif aldım ve o anın tadını çıkardım. Beni “selfie” çekerken görmüşsünüzdür. Duygularımı saklamak zorundaydım. Kupayı kazandığımız için çok mutlu oldum. Umarım çok, çok daha iyi olacağım. Bir ilerleme var. Ama evet, umarım çok daha iyi olacağım. Takım arkadaşlarına söylemek istediğin bir şey var mı? Birebir veya genel olarak? Şunu söylemek istiyorum. Buraya gelme kararını vermeme bir adam çok yardımcı oldu: Wesley. Mourinho’yla konuşuyordum, bana, “Eğer Wesley oraya gidiyorsa, sen de git. Sen de bundan keyif alacaksın, sen de orada eğleneceksin” dedi. Ben de onu dinlemekte haklı olduğumu gördüm. Bana doğru fikri verdi. Buraya geldim, harika insanlar tanıdım. İlk olarak, Wesley. Buraya gelme nedenlerinden birinin Wesley olduğunu söylüyorsun… Nedenlerimden biriydi. Sadece o değil tabii, nedenlerden biri. Bir sene önce dünyanın en iyisi olan bir oyuncunun sizinle birlikte olacağını bilmek size yardım edebilir. Bana göre o dünyanın en iyi oyuncusuydu. Aynı zamanda onunla birlikte oynamak iyi bir fırsattı, ondan öğrenebileceklerim vardı, onlarla birlikte kendimi geliştirebilirdim. Buraya geldikten sonra daha da şaşırdım. İzlediğim ilk maçta, sanırım Kasımpaşa’ya karşı (Antalyaspor maçı), Burak iki gol atmıştı. Daha sonra diğer takım arkadaşlarımla tanıştım. Harika insanlar tanıdım. Hiçbirinin kalbi kötü değildi, hepsi iyi yürekli insanlardı. Seni, “baba” diye çağırıyorlardı… Bana, “baba” diyorlardı; ama ben Godfather’ı tercih ediyorum. İşte, bilirsiniz… Burada çok fazla yetenekli oyuncu var. Favorilerimden biri, gençlerden Emre. En beğendiğim oyunculardan biri Semih. Çok mütevazı, basit oynar, sahada kalbini, her şeyini verir. Asla konuşmaz, asla şikâyet etmez. Sadece çok çalışır. Tabii ki tüm çocukları seviyorum. Ama o böyle çalışmaya devam ederse, bu takımın lideri olabilir. Çok fazla oyuncu var. Selçuk, Burak… Eğer takımınızda Burak gibi bir oyuncunuz yoksa, her sezon 15-20 gol daha az atarsınız ve ligi kaybedersiniz. O, böyle bir santrfor. İnsanların onun hakkında, “bunu iyi yapmıyor, şunu şöyle yapmıyor” dediklerini biliyorum. Ama günün sonunda, şu an ikinci sıradaysak, onun attığı goller sayesinde. Ona daha fazla saygı duyulması lazım. Eğer futbolun içindeyseniz, ne kadar iyi olursanız, olun; insanlar daha fazlasını istediği için sizin hakkında kararlar verir. O da bunu öğreniyor. Ama futbol bu… Sen sadece bir futbolcu değilsin, bir futbol adamısın, bir efsanesin. Türk futboluna, daha iyi seviyeye gelebilmesi için, bir tavsiye vermek ister misin? Gelecek sezon yabancı kuralının 5+3 olacağını öğrendim mesela… Bu sezonkinden iyidir… Eğer ligi daha cazip, ilgi çekici yapmak isterseniz, Sneijder, Nando gibi büyük yabancı oyuncuları buraya getirmelisiniz. Bunun için de düşünce tarzınızı, mantalitenizi daha açık hâle getirmeniz gerekir. Bu oyuncular sizin gelişmenizi sağlar. Siz de aynı şekilde onlara yardımcı olursanız, onlar sizi daha iyi hâle getirir. Örneğin Brezilya Milli Takımı’ndaki tüm oyuncular, yurt dışında forma giyiyor; ama hâlâ iyi bir milli takımları var. Yani bunun bir anlamı yok. Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi’nde yarı final oynadı. Biz Avrupa’nın en iyi takımlarından Real Madrid’e karşı kendimizi gösterdik. Bu sezon Juventus önünde gücümüzü kanıtladık. Onlar Türk futbolunun nerede olduğunu biliyor, Türk futboluna saygı gösteriyor. Futbol evrenseldir… Kesinlikle, kesinlikle. Galatasaray taraftarlarına bir mesajın var mı? Onlara neler söylemek istersin? Onlar seni gerçekten çok seviyor, kalpten seviyor… Hepsini söylemek istersem, bu çok uzun sürer. Onları asla unutmayacağım. Gittiğim her yerde, her tatilimde, her zaman Galatasaray olacak. Bilmek isterseniz, her yerde sarı ve kırmızı olacak. Kalbimde de öyle… Kalbim de Galatasaray için atacak. Burada sadece bir buçuk yıl kaldım. Ama bu takım için attığım her gol, kariyerimin en iyi deneyimlerden biri oldu. Marsilya ve Chelsea ile birlikte. Kariyerimin en güzel anlarından biri. Her şey için teşekkürler Didi. Benim için kariyerimdeki en zor programlardan biri oldu. Ama umarım bu seninle son programımız olmayacak… Hayır, son olmayacak. Çok eğlenceliydi. Burada veya başka bir ülkede, yine birlikte olacağız.Hoş gelirsiniz, her zaman. Galatasaray tarihinin en önemli sayfalarında yerini alacaksın. Burada her zaman bir efsane olarak hatırlanacaksın. Ve eminim herkes senin için, “o bir Galatasaray efsanesi” diyecek… Çok teşekkür ederim.Şampiy10
Dünyanın En İyi Futbol Takımları Belli Oldu
Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu'nun ''Dünyanın En İyi Futbol Takımları'' mart ayı değerlendirmesine göre, Türk takımlarından Trabzonspor yerini korurken, Galatasaray ve Fenerbahçe düşüşe geçti. IFFHS, kulüplerin, 1 Nisan 2013 ile 31 Mart 2014 tarihleri arasındaki son bir yıllık süreçte ulusal ve uluslararası organizasyonlarda oynadığı maçları baz alarak yaptığı raporu açıkladı. Değerlendirmede, bu sezon Spor Toto Süper Lig'de istediği sonuçları alamasa da UEFA Avrupa Ligi'nde son 32 takım arasına kalan Trabzonspor, mart ayı sonunda 185 puan toplayarak, şubat ayında olduğu gibi 31. sırada kendisine yer buldu. Geçen ay 56. sırada yer alan Galatasaray, 16 sıra geriledi ve 147 puanla 72. oldu. Türk takımları içinde en büyük düşüşü, lig lideri Fenerbahçe yaşadı. Geçen ayın sıralamasında 59. olan Fenerbahçe, mart ayı sonunda topladığı 136,5 puanla 29 basamak birden düşerek, 88. sıraya yerleşti. Ocak ayı değerlendirmesinde 33. sırada bulunan sarı-lacivertliler böylece son 2 ayda 55 sıra düşmüş oldu. Beşiktaş ise ilk 200 takım içinde yer almadı. Bayern Münih zirvede Almanya Birinci Futbol Ligi'nde (Bundesliga) bitime haftalar kala şampiyonluğunu ilan eden Bayern Münih, 370 puanla listenin zirvesindeki yerini korudu. Bayern Münih'i, 301 puanla İspanyol kulübü Real Madrid, 277 puanla da bir diğer İspanyol takımı Barcelona izledi. İlk 10 ve Türk takımları IFFHS'nin ''Dünyanın En İyi Futbol Takımları'' mart ayı değerlendirmesinde, ilk 10 sırada yer alan takımlar ve Türk ekiplerinin sıralamadaki yerleri şöyle: Sıra        Takım          Ülke         Puan 1 Bayern Münih Almanya 3832 Real Madrid İspanya 3013 Barcelona İspanya 2774 Chelsea İngiltere 2685 Atletico Madrid İspanya 2676 Basel İsviçre 2507 Paris Saint-Germain Fransa 2478 Atletico Nacional Kolombiya 239,59 Fiorentina İtalya 23810 Lanus Arjantin 23531 Trabzonspor Türkiye 18872 Galatasaray Türkiye 14788 Fenerbahçe Türkiye 136,5Eurosport
"Beşiktaş'ın Her Oyuncusu Para Eder"
Olcay Şahan, yeni sezonda UEFA Avrupa Ligi'nde şampiyon olabileceklerini iddia etti.Siyah beyazlıların başarılı sol kanat oyuncusu Olcay Şahan, geride kalan sezonda UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale kalarak iyi bir iş çıkardıklarını belirterek, “Geçen sezonun üstüne çıkarsak yarı finale yükselir ya da şampiyon oluruz” dedi.Performansı ile taraftarın sevgilisi olan Olcay, Beşiktaş’ın tüm oyuncularının para ettiğini söyledi.28 yaşındaki yıldız, “Her sezon hedef söylüyoruz sonra kapıdan dönüyoruz. O yüzden hedefimizi biliyoruz. Olaya haftadan haftaya bakmak istiyoruz. Geçen yılın üstüne çıkmak istiyoruz. Geçen sezon her maçı deplasmanda oynadık. Liverpool’u eleyip çeyrek finale çıkmak başarıdır. Geçen sezonun üstüne çıkarsak yarı finale yükselir ya da şampiyon oluruz” diye konuştu.'Gökhan’ı, Oğuzhan’ı satsan 100 milyon'Quaresma’nın gelmesinden korkmadığını belirten Olcay, “Rekabet olacak. Kimseden korkmuyorum, kaçmıyorum. 2 yıl önce Kerim ile iyi bir rekabet oldu. Gelen oyuncu forma için mücadele edecek. Burada takımda herkes aç. 3 yılda 29 gol attım. Bu sezon performansın üstüne çıkarım. Son 3 sezonda Süper Lig’de benim kadar oynayan yoktur” dedi. Rakiplerin yaptığı yıldız transferelere de değinen Olcay, “Beşiktaş’ta tüm oyuncular para ediyor. Gökhan, Tolgay, Oğuzhan, Mustafa, Ersan, Necip... Hepsini satsan en az 100 milyon kazanılabilir. Beşiktaş doğru yolda. Çok para harcayıp transfer yapmak için transfer yapmamaktadır” dedi.