onedio

Usulsüzlük Haberleri

Usulsüzlük ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Usulsüzlük ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden Operasyon Hakkında Açıklama Geldi
Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu sabah yapılan operasyon hakkında açıklama yaptı. Konuyla ilgili geçmişte yapılan tahkikata ve Sayıştay'ın raporuna dikkat çekilirken, AKP döneminde harcamalar da hatırlatıldı. Melih Gökçek'e yönelik soruşturma olmamasına tepki gösterilen açıklamada, 'Beklentimiz; soruşturmaların herkese ayrıcalık tanınmadan eşit şekilde yürütülmesi ve adaletin sağlanmasıdır' denildi. Öte yandan operasyon öncesinde Gökçek'in yaptığı paylaşıma da tepki gösterildi.
"Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olur"
1907 Fenerbahçe Derneği başkanı ve Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi Ali Koç çarpıcı açıklamalarda bulundu 3 Temmuz 2011’de başlayan şike soruşturması boyunca Fenerbahçe camiası kendilerine operasyon yapıldığını savundu. Hürriyet'in haberine göre, Başkan Aziz Yıldırım’ın itirazının reddedildiği ve hapis kararının alındığı sırada ise eski Asbaşkan ve 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı Ali Koç ‘Adalete Fener Yak’ ile hukuk mücadelesini sürdürüyordu. Fenerbahçe’nin yeniden yargılanmasını hedefleyen Ali Koç’a başkanlık dahil her soruyu sordum ama o “Önce adalet, sonra diğer konular” dedi, adalet gelene kadar mücadele edeceklerini söyledi... Neden “Adalete Fener Yak” diyorsunuz? Fenerbahçe camiası, 3 Temmuz 2011’de sözde şike operasyonu ile başlayan süreç içerisinde oldukça zor ve karanlık günlerin içerisinden geçti ve halen de geçiyor. Bu süreci günbegün yaşadım, biliyorsunuz o dönemde Fenerbahçe Yönetim Kurulu’ndaydım. Dünya spor tarihinde görülmemiş bir operasyon gerçekleştirildi; evrensel hukuk kurallarına aykırı, domino etkisi yaratan birçok sıkıntı ile karşılaştık. Biz dava başladığı günden itibaren bu davada yargılamanın hiçbir şekilde adil yapılmadığını anlatmaya çalıştık. Bu koşullar ve son dönemde yaşanan gelişmeler doğrultusunda hiçbir Fenerbahçelinin de verilen kararlara inanmadığı, adil yargılanma süreci oluşmadığı takdirde de inanmayacağı, ikna olmayacağı aşikârdır. Camiamızın tek beklentisi olan adil yargılanma hakkının verilmesi arayışı bizi ortak bir paydada buluşturdu. Fenerbahçe’ye gönül veren ve destek olan 350 bini aşkın kişinin katıldığı ‘Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet’ yürüyüşünde Bağdat Caddesi’nde 1907 Fenerbahçe Derneği olarak ‘Adalete Fener Yak’ çağrısında bulunduk. Mart ayında Anıtkabir’e gerçekleştirdiğimiz ziyarette de dünya görüşü, tuttuğu takım ne olursa olsun hukukun, temel hak ve özgürlüklerin önemine inanan vatandaşlar bir araya geldi. Ortak çağrımız yine “Türkiye için Adalet, Fenerbahçe için Adalet” idi. Bugün görüyoruz ki, sosyal medyada bir hashtag ile başlayan çağrımız toplumsal karşılığı olan bir söyleme dönüştü ve adalet çağrımız her geçen gün daha gür bir sesle yankılanıyor. Rengi ne olursa olsun Fenerbahçenin haklılığına inanan yüzbinlerce gönüllü insan sosyal medyada çağrımızı dile getiriyor. Biz de 1907 Fenerbahçe Derneği olarak yaşadığımız dünyanın koşullarına uygun yöntemler ile erişebildiğimiz kadar kişiye erişmeye çalışıyoruz Kampanyamıza yoğun ilgi var, imza sayısı 40 günde 500 bini geçti. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi başta olmak üzere, tüm branşlardaki sporcularımız da bu çağrıya kulak verdi ve imzalarını attı. İmza kampanyasına katılan herkese şükranlarımızı sunarken, teşekkürü borç biliriz. Adalet isteyen her vatandaşımızın da adil yargılanma hakkını elde edene kadar kampanyamıza sahip çıkmaya devam edeceğini yürekten diliyorum. Sosyal medya çağrıda bulunduğunuz kampanyanızın amacına ulaşma yolunda etki yarattığına inanıyor musunuz? Bu sorunuza veriler ile yanıt vermek istiyorum. Change.org küresel bir platform ve Adalete Fener Yak kampanyası bu platformda bugüne kadar dünyada gerçekleşen en yoğun katılımlı ilk 10 kampanyanın arasında, Türkiye’de ise en üst sırada yer alıyor. Yarım milyonu aşkın kişi imza attı. Ama beni asıl etkileyen şey Elazığ’dan Artvin’e Türkiye’nin her bir köşesinden, Almanya’dan San Francisco’ya dünyanın bir ucundan diğer ucuna insanların imzasını bu listede görmek. İmza atarken düşüncelerinizi de yazabildiğiniz bir alan var. Vakit buldukça mesajları okumaya gayret ediyorum. Ve her seferinde istisnasız görüyorum ki, dünyanın her bir köşesinde yaşayan ve çağrımıza destek veren herkesi ortak paydada buluşturan husus: ‘Adalet’. Ayrıca sosyal medyadaki paylaşımları derneğimiz anbean takip ediyor. Twitter’da, Facebook’ta ve daha birçok sosyal ağda yapılan paylaşımlarla 7 milyonu aşkın sosyal medya kullanıcısı ‘Adalete Fener Yak’ çağrımıza destek verdi. Kulübümüzün sosyal medya hesaplarından da aktif olarak kampanyamızın çağrısı yapılıyor. Peki, Fenerbahçe hukuka inancını yitirdi mi? Hukuk o kadar hassas ve önemli bir evrensel değer ki, her vatandaşın hukuka inanmaktan başka bir şansı yok. Hukuk, evrensel kurallarla, bağımsız kurumlarıyla ve hukukçularımızın vicdanlarıyla bir bütün olarak işler. Biz hukuka güvenmek istiyoruz, güvenmek zorundayız da. Hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Ancak 3 Temmuz sürecinin ve son dönemde yaşanan olayların ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkânsız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Gizlilik olmasına rağmen süreçteki tüm detayları, ifadeleri tüm kamuoyu daha soruşturma aşamasında an be an öğrendi. Gizlilik ihlallerine müsaade edildi. Spor hukuku dikkate alınsaydı, Türk sporu uluslararası kamuoyunda bu kadar zedelenmezdi. Hiçbir savunma hakkı verilmeden basın yoluyla kişiler kamuoyu önünde suçlu ilan edilmiştir. ‘O mahkemeler artık yok’ “Gelinen noktada şunu görüyoruz: O gün Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Maalesef Fenerbahçe hukukun hiçbir zemininde bugüne kadar hakkını arama şansına sahip olmadı. Bizim 3 senedir söylediklerimiz bugün Türkiye’de adalet arayan herkes tarafından dile getiriliyor. Tüm bu ihlaller sonucu inanıyoruz ki, şike iddiasıyla görülen davada yargılama yapılmadan hüküm verilmiştir. Verilen erken hüküm, Fenerbahçe’ye gönül verenleri, ülkemizi, spor ekonomisini olumsuz etkiledi; etkilemeye de devam ediyor. Hiçbir Fenerbahçeli’nin adil yargılanma dışında başka bir beklentisi yok. Biz vicdanlarda açılan yaraların ancak adil yargılanma ile kapanacağına, hukukun ancak böyle üstün geleceğine inanıyoruz. Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın her şeyi göze alarak sürdürdüğü mücadelenin de özünde bir adalet arayışından başka bir şey olmadığı da açık ve net. Adalet isteyen her Fenerbahçeli haklarını elde edene kadar kulübüne sahip çıkmaya devam edecek. İnanıyorum ki, geçmişte de olduğu gibi bu dönemden Fenerbahçe Camiası büyüyerek ve güçlenerek çıkacaktır. Bugüne kadar karşımıza çıkan zorlukların kenetlenerek üstesinden gelmeyi başaran camiamız, bugün de aynı dayanışma ruhu içinde bu haksızlıkları birlikte aşacak.” Adil yargılanmadan kastınız nedir? Af ya da şartlı salıverme olursa tavrınız ne olacak? Bu sizi tatmin edecek mi? Bu sorunuzun cevabına change.org/tr üzerinden başlattığımız Adalete Fener Yak imza kampanyası ile net bir cevap veriyoruz: -Önerimiz, suçsuz olduğunu haykıran camiamızı rencide edecek bir af veya şartlı salıverme değildir. Önerimiz, doğrunun yanlıştan, haklının haksızdan ayrılmasını sağlarken, adil yargıya olan güçlü inancın da sarsılmadan sağlanmasına yöneliktir. -Halen daha imkân varken, adil yargılanma hakkının tanınmasının adalet adına, aydınlık bir Türkiye adına gerekli olduğunu düşünüyoruz. Demokrasi, ifade özgürlüğü Yeniden yargılama halinde Fenerbahçe’nin haklılığının ispatlanacağını mı düşünüyorsunuz? Adil yargılanmak bir hak ise, evet hakkımızı arıyoruz. Ancak unutmayın ki bu çağrının altında demokrasi, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü içeren evrensel değerler etrafında kenetlenmemiz yatıyor. Dikkatinizi çekmek isterim, Fenerbahçe Spor Kulübü, yüz binlerin yürüyüşünde, yüksek sesle haykıran binlerce kadın-erkek, çocuk, genç, yaşlı pek çok kesimin vicdanında bir kez daha aklandı. Camiamız, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yargılanma hakkı talep ediyor. İnanıyoruz ki adil yargılanma gerçekleştiğinde çok daha farklı bir tablo ortaya çıkacaktır. Önümüzdeki süreçte Fenerbahçe yönetiminde aktif bir rol alacak mısınız? Olası bir kötü senaryoda Fenerbahçe Başkanlığı’na taraftarın da kulübün de sıcak baktığı ortak isim olarak isminiz anılıyor. Başkanlık konusundaki düşüncenizi öğrenebilir miyim? Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın ve Camiamızın her şeyi göze alarak sürdürdüğü adalet mücadelesi benim de Fenerbahçe’ye gönül veren herkesin de bugün tek önceliğidir. İstediğiniz herhangi bir Avrupa ya da dünya kulübüne üye olup, onun kombine biletini alıp, her hafta onun maçını yerinde izleyebilecek imkânlara sahipsiniz. Türkiye’deki sportmenlikten uzak ortama rağmen, bu işlerle uğraşmanızın sebebini açıkçası çok merak ediyorum. Bir insan bunca sıkıntının altına neden girer? Bu sorunun yanıtı sizce de çok basit değil mi? Ben bu ülkede yaşıyorum. Bu ülkenin bir parçasıyım. Kendini bu ülkenin geleceğine adamış, geçmişini bu ülkeden alan bir Topluluğun temsilcisiyim. Hayatımdaki ilk futbol maçını bu ülkede izledim. Fenerbahçe’nin renklerine gönül verdiğimde kaç yaşındaydım hatırlamıyorum bile. İlk tezahüratı da ‘ilk 11’i de bu sokaklarda ezberledim. Sadece futbol değil, hayatın her alanında vermeniz gereken bir mücadele var ise sahip olduğunuz değerler sizi o mücadeleye çağırır. İnandığınız doğrular ışığında yürürsünüz. Hele ki söz konusu, kayıtsız şartsız bağlı olduğunuz bir duygu ise...Bu benim değil Fenerbahçe’ye gönül vermiş milyonların duygusudur. Öyle öğrendim, öyle inandım, öyle de yaşıyorum. Sorunuzun ikinci bölümüne gelirsek, Türkiye’de futbolun ayrıştırıcı değil birleştirici olması gerektiğine inanıyorum. Bugünün koşullarında bunu gerçekleştirmek zor görünse bile imkansız değil. En başta, kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyin başkasına da yapılmamasını istemek iyi bir başlangıç olur. 3 Temmuz sürecinde yönetimde iken camiamız dışında kulübümüzün ne kadar yalnız bırakıldığını, derdini anlatmak için ne kadar sıkıntı yaşadığını bizzat tecrübe ettim. Fenerbahçe’nin haklılığını anlatmak için verilmek istenen mücadelenin sadece yönetim ile olmayacağı aşikardır. Ben Fenerbahçe’nin haksızlığa uğradığına inanıyorum. İşte tam da bu nedenle, Fenerbahçe’nin renklerine olan saygım, takımımıza olan bağlılığım ile haksız bir süreçten geçtiğimize inanıyorum. Ve bu haksızlığın üstesinden ancak hep birlikte gelebiliriz. **Fenerbahçeli olmayanlar da ikna olabilir mi? Sonuçta Fenerbahçe aklanırsa, bu karar ‘sahaya yansır’ mı? Adil yargılanmanın, Fenerbahçeliler haricinde Türkiye kamuoyunun fikrinde değişim sağlayacağına inanıyor musunuz? Az önce de söylediğim gibi Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Unutmayın ki biz bu mahkemeler tartışmaya açılmadan, kaldırılmadan ilk günden bu yana aynı şeyleri söylüyorduk. Üç yıl önce savunup da ikna edemediğimiz görüşlerimiz, bugün pek çok kesim tarafından dile getiriliyor. Zaman bizi haklı çıkardı. 3 Temmuz sürecinin ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkansız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Hangi takımdan olursa olsun milyonlarca kişiyi bir araya getiren Büyük Fenerbahçe Yürüyüşü, Anıtkabir ziyaretlerindeki fotoğraf karelerinin sahayı yeterince iyi aydınlattığına inanıyorum. Fenerbahçe’nin vicdanlarda aklandığına yürekten inanıyorum. Tüm bu saydıklarımız yeterli nedenler değil mi? Kampanyanızın Avrupa’daki yansıması ne olacak? Başarı halinde UEFA hatta FIFA nezdinde yapılacaklar hakkında öngörünüz var mı? Bundan sonrası tabii ki yönetimimiz ve kulübümüzün hukuk kurulu tarafından atılacak adımlar neticesinde gelişecektir. Ancak şunu söyleyebilirim ki; Fenerbahçemiz Avrupa Kupalarından men edilerek büyük zarara uğratıldı. Bu doğrultuda bazı adımlar atılabileceğini düşünüyorum. Az önce de dediğim gibi bu öncelikle kulüp yönetim kurulumuzun atacağı adımlar sonrasında gelişecek bir süreçtir. 3 Temmuz süreci tamamen yönetim dışında gelişen bir olay mıydı yoksa yönetim olarak da hatalar yapıldı mı? 3 Temmuz sonrasında bütün yaşananlara rağmen kulübümüzün yönetim kurulu doğru bildiği yolda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Geriye dönüp baktığımızda tabii ki bazı süreçleri daha farklı yönetilebilirdi ki ancak bugünün penceresinden baktığımız zaman bunu söylemek mümkün. O zamanın şartlarını ancak yaşayanlar bilir. Taraflı tarafsız kabul edilen bir gerçek var ki, bu süreçte Fenerbahçe camiası herkesin takdirini kazanan bir duruş sergiledi. 500 bin imza geçildi Adalete Fener Yak, change.org üzerinden yürütülen bir kampanya. http://www.change.org/tr/kampanyalar/adaletefeneryak adresinden adınızı soyadınızı ve varsa fikrinizi yazıp imza verebiliyorsunuz. İmza hedefi konulmamasına rağmen, “Gittiği yere kadar gitsin” denilen kampanya 500 bin imzayı aştı. Gelişmeleri de şu adreslerden takip edebilirsiniz: www.adaletefeneryak.com, www.twitter.com/AdaleteFenerYak, www.facebook.com/AdaleteFenerYak, www.instagram.com/AdaleteFenerYak Çankaya’ya da çıkacak... Ali Koç, imzaları devlet erkânına da sunacak: “Toplanan imzaları kampanyanın muhatabı olarak belirlediğimiz başta Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, muhalefet partileri Genel Başkanları’na ve parlamenterlere 1907 Fenerbahçe Derneği yöneticileri ile önümüzdeki haftalarda randevu alarak birlikte götüreceğiz.” **‘Belki başka davaları da etkileyebiliriz’ Kampanya amacına ulaşıp tekrar yargılanma yapılsa bile bunun adil olduğuna nasıl emin olacaksınız? Adil yargılanmadığımız konusunda yüzde 100 eminiz. Yargılanmanın tekrar yapılmasını sağlamak öncelikli amacımız. Bu yapılırken adil yargılanma olup olmayacağını bilemeyiz. Ama bu doğru istikamette bir adım. Bu işin öncüsü olursak belki başka davaları da etkileyebilir. Ve hukuk sistemimize katma değer sağlayabilir. İkinci kez daha adil şekilde yürütüleceğine inanmak zorundayız. İddianameyi hazırlayan mahkemenin artık olmadığını, sürecin topyekün tekrarlanacağını belirtince Koç şunları ekliyor: “Söz konusu kişi ve kurumlarda yapılan bu değişiklikler, hukuk usulsüzlüklerinden dolayı yapılmışsa, peki konu Fenerbahçe olunca neden usulsüzlük olarak görülmüyor da hukuk olarak görülüyor?” Adil yargılanma sonucunda Fenerbahçe’ye karşı oluşan yargının toplum nezdinde değişip değişmeyeceğini sorduğumda, “Siz Fenerbahçeli olmayanlar Fenerbahçe’yi suçlu mu buluyor demek istiyorsunuz?” sorusunu yöneltip kendi cevabını veriyor: “Hiç katılmıyorum buna. Bu işe renkler gözünden bakmayın. Adalete fener yak’ın görüşlerine, Bağdat caddesi, Anıtkabir yürüyüşlerine bakın. Sokaktaki insanın tepkisi başka.” ‘Fanatikler 500 bin’i geçmez’ Tam burada Galatasaray ve Trabzonspor’un açıklamalarını hatırlatıyorum. Yönetimlerin ‘Fenerbaçe suçlu’ açıklamalarına ve o yönetimlerin belirli bir kitlesi olduğunu ifade ediyorum. “Adaletin rengi olmaz” diyor Ali Koç: “Fanatik her takımda 500 bini geçmez. Her şey futbol değil. Adaletin rengi olmaz. Sen kendine yapılmasını istemediğin bir şeyin başkasına yapılmasından haz duyamazsın. Böyle olduğu takdirde biz Türkiye’de arzu ettiğimiz ortamı en azından futbolda yakalayamayız. Bugün bunu iddia eden insanlara soruyorum: Kendi arkadaşları, komşusu, dava arkadaşı, apar topar evinden alınıp ne olduğunu bilmeden, halkla ilişkiler kampanyası yürütülüp masumiyet karinesi hiçe sayılıp evrensel hukuk prensipleri çiğnenip, kamuoyu nezdinde birinci günde suçlu ilan edilse, bırak futbolu, onlar nasıl hissederlerse bu konuya da öyle bakmalarını istiyorum. Bu kadar.” Başkanlıkla ilgili bu süreçte konuşmak doğru değil Ali Koç, Fenerbahçe taraftarının gözünde sıradaki başkan olarak görülüyor ve olası bir Aziz Yıldırım yokluğunda o koltuğa mutlak surette geçmesi isteniyor. Genel kanı bu. Bunu iletince kendisi amacının Fenerbahçe’ye hizmet etmek olduğunu, iki dönem Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yönetim kurulunda yer aldığını hatırlatıyor. Diğer yandan da uzun süredir Fenerbahçe Spor Kulübü’ne çok önemli katkılar sağlayan 1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı ve başta ‘Adalete Fener Yak’ projesi olmak üzere birçok proje ile hizmet etmeye devam ettiğini söylüyor. Başkanlık konusuyla ilgili, Aziz Yıldırım’ın cezaevine girmesi ihtimali ortadayken konuşmanın doğru olmayacağını ifade ediyor. ‘Yılmayacağız, mücadeleye devam’ Biz söyleşiyi gerçekleştirdikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Aziz Yıldırım’ın itirazını reddettiği dolayısıyla Yıldırım’ın yeniden hapse girebileceği ihtimali ortaya çıktı. “Bu yol haritanızda değişikliğe yol açacak mı” sorusunu ilave olarak yönelttim. “Sayın Başkan ve yöneticiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları reddetmesi fiili bir durumdur. Hepimizi üzmüştür. Fenerbahçelilerin vicdanında ve kamu vicdanında zaten var olan yara maalesef daha da derinleşti. Kulübümüzün hukukçularının bu kararı bile haber sitelerinden öğreniyor olması, 2010’dan beri sürecin nasıl ilerlediğine dair –konuya ilişkin hiçbir fikri olmayanlar için bile– yeterince öğretici. Üzüntümü tarif edemiyorum ama hukuk için, Fenerbahçe için yarım milyonu aşkın imzacımız ile Adalete Fener Yak demeye devam edeceğiz. Adil yargılanma talebimizin dikkate alınıp hayata geçirileceği güne kadar adalet çağrımızı daha gür sesle dile getireceğiz. Bugün dünden daha çok isteyerek, daha büyük inançla elimizden geleni yapacağız. Yılmıyoruz, adil yargılanma mücadelemize devam ediyoruz. Planladığımız gibi en yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere görüşmelerimizi yapmak için randevu talebinde bulunacağız.” İmza bir şeyleri değiştirebilir mi? ‘Twitter’ın kapatılması’nda, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verip, yasağın kaldırılmasını istedi. Ama hükümetten tepki geldi. Siz, yürüttüğünüz kampanyada imza topluyorsunuz ve kamuoyu oluşturuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bile eleştirildiği ortamda bu imzaların bir şeyi değiştireceğine inanıyor musunuz? 1907 Fenerbahçe Derneği bir sivil toplum kuruluşu ve Adalete Fener Yak kampanyası da sivil bir hareket. Sivil bir inisiyatif olarak bizim tek amacımız adil yargılanma çağrımızı tüm platformlarda dile getirmek ve inandığımız doğruları tüm muhataplara veriler ile anlatabilmek. Kamuoyu vicdanlarında bunu başardığımızı düşünüyorum. Ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum ama üzgünüm size “İmzalar hiçbir şeyi değiştirmeyecek” demeyeceğim. Çünkü camiamızın duruşu, Adalete Fener Yak çağrımız, taraftarımızın inancı çok şeyi değiştirdi. Bugün Fenerbahçe’ye gönül veren herkes “Adil yargılanma”dan bahsediyorsa biz zaten zihinlerde, vicdanlarda yapılmak istenen manipülasyonun önüne geçerek birçok değişimi gerçekleştirmişiz. Biz bu imza kampanyası ile görevimizi yapıyoruz, atılan imzalar ile güçleniyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Unutmayın, adaletin rengi olmaz, adalet hepimiz içindir.
Umut Oran: Temiz Siyaset İçin ‘Hayati’ İstifa
Wright Kardeşler mezarlarından Hayati Yazıcı’ya katıla katıla gülüyorlardır Hayati Beyin mantığı Gana-İstanbul-Dubai üçgeninde, Bermuda Üçgeninde kayboldu! Bu kadar tesadüf ancak planlayarak olur! Maşallah Bakanlar Kurulu’nun dörtte biri Zarrab’ın altınlarının önünü açmak için seferber olmuş. Türk halkı “beşi bir yerde”yi sever Soruşturma komisyonunu beşlemek lazım. ANKARA Merkezinde Rıza Zarrab’ın olduğu, uçakla 1,5 tonluk altın kaçakçılığı yapılmasıyla ilgili yolsuzluğun üzerinin kapatılmaması için Varan 1, 2, 3 dosyalarını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, dosyanın finalini Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’yı istifaya davet ederek yaptı.  Oran, “Hayati Yazıcı, uçağın ikmal için indiğini söylüyor, Gana-İstanbul-Dubai arasındaki üçgende uçak niye fazladan 4 bin km uçsun? Wright Kardeşler mezarlarından Hayati Yazıcı’ya katıla katıla gülüyorlardır. Hayati Beyin mantığı Gana-İstanbul-Dubai üçgeninde, Bermuda Üçgeninde kayboldu! Bu kadar tesadüf ancak planlayarak olur! Maşallah Bakanlar Kurulu’nun dörtte biri Zarrab’ın altınlarının önünü açmak için seferber olmuş. Soruşturma komisyonu 4 eski bakan için 64 günde zor kuruldu ama eksik oldu. Türk halkı “beşi bir yerde”yi sever komisyonu beşlemek lazım. Temiz siyaset için ‘Hayati’ istifa” diye konuştu. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP’li Umut Oran, 62. kuruluş yıldönümünden dolayı Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı kutlayarak sözlerine başladı. Bugünün Dünya Hukuk Günü olduğunu da anımsatan Umut Oran, şöyle konuştu: GİZEMLİ VE PAHALI UÇAK! Gelin şimdi de onlarca hukuksuzluğu bünyesinde barındıran gizemli ve pahalı bir uçaktan bahsedelim. Hani geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik verdiği uçak. Önce hukukun görevini yapmasını bekledim fakat yargının kapattığı dosyayı açma görevi de bize düştü. Geçen haftadan bu yana dikkat çekmeye çalıştığım konuyu biliyorsunuz. Gana’nın Başkenti Akra’dan havalanan ULS Havayollarına ait TC-ABK KZU755 sefer sayılı kargo uçağı 1 Ocak 2013’te İstanbul Atatürk Havalimanı’na indi ve bugüne dek süren bir zincirleme yolsuzluk silsilesi başladı. Herkesin tatil rehavetinde olduğu bir günde üstelik Sabiha Gökçen’e inmesi gerekirken yoğun sis nedeniyle Atatürk Havalimanına inmişti bu uçak. DOĞAL TAŞ DEDİLER! İran’da tutuklanan ve tüm malvarlığına el konulan Babek Zencani’nin kiraladığı bu uçağın yükünün “doğal taş” olarak bildirilmesinden şüphelenen gümrükçüler yaptıkları arama sonucunda 1,5 ton altın taşındığını görünce uçağı mühürlediler. Uçak personeli yükle ilgili ne bir fatura ne konşimento hiçbir belge sunamadılar. MÜTHİŞ TELEFON TRAFİĞİ BAŞLIYOR Bu mühürlemeden sonra Ankara’ya kadar uzanan müthiş bir telefon ve kurye trafiği başladı. 17 Aralık sonrasında ortalığa saçılan tapelerde de gördük ki insanın küçük dilini yutacağı o kadar çok telefon görüşmesi yapılmış ki. Reza Zarrab mesela hemen kankası olan Ekonomi Bakanı olan Zafer Çağlayan’ı arıyor, Zafer Beyin özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Gümrük Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyıldız’ı arıyor. O kadar rahatlar ki Zarrab adamına, “Bakan Beyi aradım daha ötesi var mı ki” diyebiliyor, pes! Yine bu diyaloglardan dürüstlük abidesi memur Teoman’ı da öğreniyoruz UÇAK GİTTİKTEN BİR AY SONRA BAKAN TALİMAT VERİYOR Zarrab’ın sözlerinden anlıyoruz ki ‘daha ötesi’ de varmış ve o da devreye girince sonuçta uçak 17 Ocak’ta Türkiye’den Dubai’ye gitti. Ama Sayın Bakan Hayati Yazıcı ancak bir ay sonra aklı başına geldi ve 15 Şubat’ta altın kaçakçılığıyla ilgili soruşturma talimatı verebildi. Olay basına yansımasa bu talimatı da mı vermeyecekti acaba! Neden bir ay bekledi? MÜFETTİŞİ SINIRLAYAN İFADELER Üstelik Hayati Bey, soruşturma talimat yazısında, “uçağın taşıdığı eşyanın transit eşyası olduğunu, Dubai’ye gittiğini, akaryakıt ikmali için Türkiye’ye iniş yaptığını” savunarak araştıracak müfettişe yol ve yordam göstermeyi de ihmal etmiyor. Sayın Bakan nereden biliyorsun 1,5 ton altının Dubai’ye gittiğini ve ikmal için İstanbul’a inildiğini? Uçağın rotasını sen mi çizdin? Üstelik o kadar kör gözüne parmak iş yapıyor ki müfettişe bir ayda soruşturmanı bitir diyor. Buradan mektup yazsan Gana’dan bir ayda anca yanıtı gelir! MÜFETTİŞ: KAÇAKÇILIK VAR AMA… Gümrük Başmüfettişi de 18.3.2013 tarihli raporunda, “Külçe altınların Gana’dan, Gana mevzuatına uygun olmayan bir şekilde kaçak olarak yurt dışına çıkarıldığını” belirtiyor ama her ne hikmetse sonuç bölümünde Kaçakçılık Yasasına muhalefetten işlem yapmaya gerek görmüyor ve konunun idari para cezalarıyla kapatılmasını sağlıyor. İnsanüstü bir çalışmayla uluslar arası boyutu da olan bir olayı bir ayda inceleyip çözerek raporunu yazan başmüfettişin acaba Gana ile hiç yazışma yapmadan internet sitelerine girip hiçbir resmi niteliği olmayan bazı sayfalardan kes, kopyala, yapıştır yaparak dosya hazırlaması ne kadar hukukidir? Kaçakçılık Mücadele Yasası’na göre kiralanmış olan bu uçağa bile devletin el koyması mümkünken konuyu geçiştiriyor. WRİGHT KARDEŞLER HAYATİ YAZICI’YA GÜLÜYOR Altıncı hissi güçlü olan Hayati Bey, uçağın akaryakıt ikmali için İstanbul’a indiğini aslında Dubai’ye gittiğini söylerken eminim Wright Kardeşler mezarlarından kendisine Hayati Yazıcı’ya katıla katıla gülüyorlardır. Çünkü Gana ile İstanbul arası havadan 7 bin 354 kilometre, İstanbul’la Dubai arası da 2 bin 992 kilometre. Yani Gana’dan İstanbul aktarmalı Dubai uçuşu toplam 10 bin 346 kilometre. Oysa Gana ile Dubai arası ise 6 bin 293 km. Madem bu uçak Dubai’ye gidecekti neden fazladan 4 bin 53 kilometre uçuyor! Burada mantık aramayın çünkü Hayati Beyin mantığı Gana-İstanbul-Dubai üçgeninde, Bermuda Üçgeninde kayboldu! ‘DERİNLİKLİ’ DIŞİŞLERİ DE DEVREDE Zarrab ‘daha ötesini’ hep aramış dosya da onu da görüyoruz çünkü hiç ilgisi yokken bu olaya Dışişleri Bakanlığı da karışmış. Dışişleri, 8 Ocak 2013’te Gümrük Bakanlığına resmi olarak başvurarak “yapılacak bir görüşmede ele alınmak üzere konuyla ilgili tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesini” istiyor. ‘Derinlikli’ Dışişleri’miz Ortadoğu batağıyla ilgileneceğine Zarrab’ın uçağının akıbetinin peşine düşüyor. 292 KG ALTIN KAYBOLUYOR KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL! Olaydaki soru işaretleri o kadar fazla ki hangi birisini anlatayım bir de uçaktaki 1,5 tonluk altının durduğu yerde çekmesi, ağırlığını yitirmesi var. Uçak mühürlendiğinde 1 Ocak’ta 1500 kg olan altın her ne hikmetse 16 Ocak’taki incelemede 1208 kilograma düşüvermiş. 292 kg altın durduğu yerde 15 günde buharlaşır mı arkadaşlar üstelik Ocak ayında? Kimsenin umurunda da değil ‘arkadaş nereye gitti bu 292 kg altın’ diye soran da yok, Tam 16,4 milyon dolarlık altın kayboluyor beyefendiler için rutin bir işlem umursamıyorlar bile, insaf! TAPELERDEN SONRA YAZICI’DAN YENİ TALİMAT Bir yıl sonra tapelerin ortalığa dökülmesiyle Gümrük Bakanlığında yeni bir telaş başlıyor ve Hayati Bey uçağın gitmesinden 371 gün sonra 24 Ocak’ta yeniden soruşturma talimatı vermek zorunda kalıyor. Üstelik bu talimatın içine dürüst memur Teoman da katılıyor ve 17 gümrükçü hakkında güya inceleme yapılıyor. O zaman biz de sayın bakana soralım 18 Mart 2013 tarihli ilk müfettiş raporu yanlış mıydı ki ikinci inceleme talimatını veriyorsun? İlkinde usulsüzlük varsa o raporu düzenleyen müfettiş hakkında neden inceleme yaptırmadın? BAKANLARIN ¼’Ü ZARRAB’IN ALTINLARI İÇİN SEFERBER OLMUŞ Arkadaşlar bu kadar tesadüf ancak planlayarak olur! Maşallah Bakanlar Kurulu’nun dörtte biri Zarrab’ın altınlarının önünü açmak için seferber olmuş. Tüm bu karanlık çarpık ilişkileri alt alta koyduğumuzda ortaya çıkan sonuç şudur ki Gümrük bürokratlarının Hayati Beyin onayı olmadan tek bir adım atması dahi mümkün olamazdı. Altın dolu uçak take-off yapabildiyse bu Hayati Yazıcı ve uçağın pilotu sayesindedir. YOLSUZLUKLA İLGİLİ 2 HADİSİ HATIRLATTI Muhalefet ağzıyla kuş tutsa dahi itibar etmeyen AKP hükümetine Hadis-i Şerifle sesleneyim belki etkilenirler bu mübarek ramazan ayında. Peygamber efendimizin 'Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım', 'Rüşveti alan da veren de cehennemdedir'hadislerini unutmuşa benziyorlar. SORUŞTURMA KOMİSYONU 5’LEMEK LAZIM Soruşturma Komisyonu AKP’nin engellemesi yüzünden 64 gün sonra kuruldu. Ama eksik oldu, çünkü sadece 4 bakan için kuruldu.Biliyorsunuz Türk halkı “beşi bir yerde”yi sever bunu beşe tamamlamak lazım ve bunun için gerekeni yapacağız. Ama öncesinde geçmişte hakimlik de yapmış olan Hayati Yazıcı’yı, “peygamber postu” da denilen bu yüce mesleğin onurundan dolayı istifaya davet ediyorum. TEMİZ SİYASET İÇİN HAYATİ İSTİFA DİYORUM.
Serbest Bırakılan Emniyet Amirinden Açıklama: 'Allah Bizim Belamızı Versin'
22 Temmuz Operasyonu kapsamında tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilip serbest bırakılan ve aralarında Emniyet Amiri Kadri Cemil Yiğit'in de bulunduğu 6 polis adliye önünde açıklama yaptı. 'YALAN FIRTINALARI, İFTİRA BORANLARI' Mahkemedeki sorgusunun ardından serbest kaldıktan sonra Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde kendilerini bekleyen kalabalık polis ailelerinin yanında açıklama yapan Emniyet Amiri Kadri Cemil Yiğit, 'Ağabeylerimle, müdürlerimle gözaltına alınan polislerden biriyim. Bugün serbest kaldık. Yalan fırtınalarının, iftira boranlarının estiği bu dönemde gerçeği birazcık dillendirmenin, hak ve hakikat aşığı, bizi seven dertli, ince, nahif gönüllere bir nebze olsun su serptiğini bildiğimiz için, bugün bu konuşmayı yapıyorum' diyerek sözlerine başladı. 'KURTULDUK DEDİKLERİ YERDE ELLERİMİZLE YAKALARINDAN TUTACAĞIZ' Yiğit, 'Öncelikle bütün Türkiye şahit olsun; bizi çok üzen, yaralayan bir konu bu. Şöyle bir andımız var; eğer Allah katında rüşvet, yolsuzluk, irtikap, usulsüzlük, hırsızlık değilse, bu bize yapılanlar zulüm değilse, biz hakkımızı bize bunları yapanlara helal ediyoruz. Analarının ak sütü gibi helal olsun. Ancak Rabbimiz de 'Evet bu yapılanlar hırsızlıkları örtmek için size yapılan bir zulümdür' derse, and olsun, Sırat'ta vallahi billahi bize bunları yapanları tam geçip 'Kurtulduk' dedikleri yerde bu ellerimizle yakalarından tutacağız' dedi. Yiğit'in bu sözlerine, yakınları, “İnşallah' diyerek destek verdi ve alkışladı. Bu sırada bazı ailelerin ağladığı görüldü. 'ONLARI ÖYLE SARSACAĞIZ Kİ...' Kadri Cemil Yiğit, 'Onları öyle sarsacağız ki, 'Keşke biz dünyada bir zalimin kuyruğuna takılıp gidenlerden olmasaydık' diyecekler' diyen Emniyet Amiri Yiğit, 'Bizim en ağrımıza gidenler, en çok damarımıza dokunan hadiselerden bir tanesi bize 'İsrail ajanı' denilmesi. Selam ve Tevhid dosyası kamuoyu ile paylaşılsın, kimin İsrail, kimin İran ajanı olduğu ortaya çıksın. Eğer biz İsrail ajanıysak, Allah bizim belamızı versin. Ama eğer siz ajansanız, Allah sizin belanızı versin. Allah'a ve ahiret gününe inanan herkes burada amin desin' dedi ve aileler hep bir ağızdan 'Amin' dedi. 'BİZ BU ÜLKEYİ EMANET ALDIK' Yiğit, 'Bizim babalarımıza sorun. Onlar dilleri sürçmeden, şaşırmadan şunu diyecekler: 'Biz çocuklarımızın boğazından haram lokma geçirmedik'. Biz yediğimiz helal lokmaların hakkını vermek için, kimimiz daha çocuk yaşında polis kolejine, kimimiz ilkgençliğinde polis akademisine, bu memlekete kefenimizle değil, kefensiz kurban olmak için girdik. Biz bu ülkeyi tek parça olarak ve üzerinde sadece ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı bir ülke olarak emanet aldık. Kimsenin farklı emellerine bu emaneti alet etmeyeceğiz. Ve çocuklarımıza da yine tek parça olarak üzerinde ay yıldızımızın dalgalandığı bir ülke olarak teslim edeceğiz' diye konuştu. 'OY VERDİĞİMİZ PARTİYE DARBE YAPMIŞSAK ALLAH BELAMIZI VERSİN' Operasyon hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kadri Cemil Yiğit, şöyle devam etti: 'Yapılan bu operasyonlar Türkiye'de vesayete, darbecilere, terör örgütlerine karşı kahramanca mücadele vermiş emniyet teşkilatımızdaki müdürlerimizi, arkadaşlarımızı zor durumda bırakmak, itibarsızlaştırmak için yapılmış bir operasyondur. Tasfiye edilen biz, memuruz, bürokratız. Yani iki dudağınızın ucunda bizleri tasfiye ediyorsunuz ama, arkasından bizleri yok etmeye çalışıyorsunuz. Çünkü bizden bu kadar korkuyorsunuz. Bu ülkede darbecilere operasyon yapan insanlar, şimdi yaşadığımız süreçte gördük ki, bunu sadece arkalarında bu millet varken yapmışlar. Meğer başkaları yokmuş bizim arkadaşlarımızın arkalarında. Darbecilere operasyon yapan müdürlerimiz, amirlerimiz bugün darbeci oldu, cunta olarak anılıyorlar. Biz ve ailelerimizin, belki de çoğumuzun 4-5 seçimdir oy verdiğimiz partiye darbe yapmışsak, Allah bizim belamızı versin. Ama yapmamışsak ve halkımıza cunta olarak, darbeci olarak tanıtılıyorsak, bize bu iftiraları atanların Allah belasını versin. Şu an arkamda ve nezarethanelerde elleri kelepçeli tutulan; ülkenin adalete, hukuka saygılı, korkusuz, cesur, menfaat gözetmeyen ve sadece vatanseverlikle bir takım davalara sahip çıkan polisimizin, müdürlerimizin olduğu yer, o nezarethanelerdir. O cezaevi bugün halkımızın polisine sahip çıkma günüdür' diye konuştu. AİLELERDEN DESTEK Mahkemece serbest bırakılan Emniyet Amiri Kadri Cemil Yiğit'in konuşması sık sık alkışlarla kesildi. 'Şükürler olsun ki hırsız annesi değilim', 'Allaha şükür evimizden kutular çıkmadı', 'Kula kul olmadıkları için içerideler' şeklinde pankartlar dikkat çekerken, 'Hırsızlar Meclis'e' ve 'Türkiye sizinle gurur duyuyor' sloganları atıldı. Cem TURSUN - Arzu KAYA - Özgür ARSLAN / İstanbul DHA
Emniyet'te 'Taltif' Operasyonu
Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, 17 Aralık öncesi görevde olan polislere yönelik operasyon yaptı. O dönem görev yapan polislerin alınan 'taltiflerde' usulsüzlük yaparak, devleti zarara soktukları iddia edildi.13 KİŞİ GÖZALTINA ALINDICumhuriyet savcılığının talimatıyla arlarında emniyet müdürlerinin de bulunduğu 13 kişi gözaltına alınırken, bazı polislerin ise arandığı kaydedildi.FUAT AVNİ OPERASYONU YİNE ÖNCEDEN BİLDİÖte yandan Twitter'da 'Fuat Avni' hesabından operasyon başlamadan bir süre önce soruşturmanın içeriğine dair bazı tweetler atıldı.sondakika.com
Aralık Ayında Geliyor, Peki Nedir Bu Biyometrik Kimlik?
Parmak izimizi, damar izimizi taşıyan yeni nüfus cüzdanları, Aralık ayında hayatımıza giriyor. Açıklama bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yapıldı. Davutoğlu, dün İçişleri Bakanlığı'nda aldığı brifingin ardından, biyometrik kimliklerin Aralık ayından itibaren dağıtılmaya başlanacağını' söyledi. Akıllı kimliklerin basımına ilişkin ihale Ağustos ayında İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın talimatıyla iptal edilmişti. Bu nedenle kimlik kartlarının planlandığı şekilde 2014 sonuna yetişmesi beklenmiyordu. Yeni ihale de açılmadığı için, Davutoğlu'nun 'yeni kimlikler Aralık'ta' açıklaması şaşkınlık yarattı.Peki nedir 'biyometrik kimlik' ?Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 1976 yılından bu yana kullanmakta olduğu pembe ve mavi nüfus cüzdanlarının yerini alacak olan biyometrik kimliğin işletim sistemi, TÜBİTAK tarafından geliştirildi.Kimliğin içinde kişinin parmak ve damar izi gibi tanımlayıcı unsurlar bulunuyor.Kimlik üzerindeki, kişinin özel bilgilerini içeren çipler nedeniyle, sahteciliğin önüne geçiliyor.10 YILLIK KULLANIM ÖMRÜTÜBİTAK'ın geliştirdiği işletim sistemi ile oluşturulan yeni kimlik kartlarının ömrü 10 yıl olarak belirlendi. Kimlik kartı üzerindeki çip ile, vatandaşa verilecek hizmetin özelliğine göre görsel ve elektronik, farklı güvenlik yöntemleri ile kimlik doğrulama yapılabiliyor.Yeni kimlik kartlarında, her kartın içinde kişiye özel sertifikalar yer alacak; Bu çerçevede hem şifre istenebilecek, hem de kişinin parmak, damar ve avuç izi üzerinden biyometrik doğrulama yapılabilecek.Kimlik kartı sahibinden başka birinin eline geçse dahi kullanılamayacak, anında bloke edilebilecek.HEDEF: TEK KART, TEK ŞİFREBiyometrik kimliklerde nihai hedef, 'tek kart, tek şifre' olarak belirlendi.Yeni kimlik kartlarının, bankalar, GSM operatörleri ve noterlerde kullanılması amaçlanıyor. Örneğin, çipli kimlikler sayesinde, GSM hattı başvurularında form doldurma zorunluluğu kalkacak. Sahte ya da çalıntı kimlikle hat çıkarma riski sona erecek.Kartların, banka ATM kartları ve kredi kartları ile de entegre edilmesi planlanıyor.Yeni kimliklerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istemeyen ülkelerde pasaport olarak kullanılması da mümkün olacak.Kimlikler hastanelerde, okullarda, emniyet hizmetlerinde işlemleri kolaylaştıracak şekilde tasarlanacak.BİR SONRAKİ AŞAMA; EHLİYET DE KİMLİĞE TAŞINACAKYeni biyometrik kimliklerin kullanıma başlaması ile, kimlik sahteciliğine bağlı olan, özellikle sosyal güvenlik, sigorta ve bankacılık alanlarındaki usulsüzlük ve yolsuzluğun önüne geçilmesi planlanıyor.Yeni kimliklerin yürürlüğe girmesine bağlı olarak TC vatandaşlarının yararlanacağı e-devlet hizmetlerinin nitelik ve sayılarının arttırması da öngörülüyor.Yeni kimliklerin devreye girmesinin ardından bir sonraki aşama olarak da, sürücü ehliyetlerinin bilgilerinin de bu kimliklere dahil edilmesi planlanıyor.TC NÜFUS CÜZDANLARI 5 KEZ DEĞİŞTİTürkiye'de nüfuz cüzdanları bugüne kadar beş kez değişti. Daha önce defter şeklinde olan nüfus cüzdanları, 1976'dan itibaren halen kullanılmakta olan pembe ve mavi cüzdanlar haline getirilmişti.PİLOT BÖLGE OLARAK BOLU'DA UYGULANMIŞTIBiyometrik kimliklerin uygulanmasına 2007 yılında pilot bölge olarak belirlenen Bolu'da başlanmıştı.Bolu'daki uygulamada, 14 bin vatandaşa dağıtılan kimlik kartları ile kart okuyucuların test çalışmaları yapılmıştı.İHALE AĞUSTOS'TA İPTAL EDİLMİŞTİYeni kimlik kartlarının oluşturulması için ihale Nisan 2012'de açılmıştı.Ancak 'ihaleyi alan firmanın, şartları yerine getiremediği' gerekçesiyle, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın talimatıyla ihale Ağustos ayında iptal edilmişti.İhalenin iptal edilmesi ile, yeni kimliklerin planlandığı şekilde 2014 sonunda dağıtımına başlanmasının zora girebileceği ifade edilmişti.Hürriyet & Muhalif Gazete
THK Başkanı Yıldırım Gözaltına Alındı
THK Başkanı Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 9 kişi, 'kurumda bazı usulsüz işlemler yapıldığı' iddiasıyla başlatılan operasyon kapsamında, Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı.Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, savcılığın talimatıyla 'THK'da bazı işlemlerde usulsüzlük yapıldığı' iddialarına ilişkin soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 11 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Polis, THK Başkanı Osman Yıldırım ile bazı yakınları ve kurum çalışanlarının da aralarında bulunduğu 9 kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili iki kişinin arandığı bildirildi.Gözaltına alınanlar ifade işlemleri için Ankara Emniyet Müdürlüğüne getirildi.THK Genel Başkanlığı binasında arama yapılıyorTürk Hava Kurumunda 'bazı usulsüz işlemler yapıldığı' iddiasıyla başlatılan operasyon kapsamında THK Genel Başkanlığı binasında arama yapılıyor.Kurumun, Opera'daki binasına gelen Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube ekipleri, bazı dosya ve belgeleri inceleyip örnekler alıyor.Binanın önünde çok sayıda sivil polis aracı da bekliyor.Bu arada gözaltına alınan şüphelilerden bir kişi, polis eşliğinde aramanın yapıldığı yere getirildi. Şüphelinin, binaya girerken yüzünü kapattığı görüldü.Polisin binadaki arama çalışmaları sürüyor.Polis araması tamamlandıAnkara Cumhuriyet Savcılığının, 'bazı usulsüz işlemler yapıldığı' iddiasıyla başlatılan operasyon kapsamında, Türk Hava Kurumundaki (THK) polis araması tamamladı. Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri sabah saatlerinden itibaren THK'da yaptıkları aramayı tamamladı.Bir bilgisayarın hard diskine incelenmek üzere el koyan polis, soruşturma kapsamında gözaltına alınan Kurum Başkanı Osman Yıldırım ile kurumdan ayrıldı. Yıldırım'ın Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü belirtildi. Öte yandan, THK Basın Yayın Müdürü İsmail Çanak ise basın mensuplarına açıklamada bulundu.Çanak, soruşturma devam ettiği için Kurum Başkanının herhangi bir açıklama yapmasına izin verilmediğini söyledi. Yıldırım'ın emniyette ifadesine başvurulacağını açıklayan Çanak, kurumun, süreçle ilgili yazılı açıklama yapacağını bildirdi. 'Halkımızın merak etmesin, uçağımızı çok kısa bir zamanda gökyüzünde göreceğiz'Çanak, Yıldırım hakkındaki iddiaların sorulması üzerine, 'Şu anda bize belirtilmiş herhangi bir şey yok. Ancak, Türk Kuşu Uçağı'nın üretim aşamasıyla ilgili bazı konular var' diye konuştu. Usulsüzlük iddialarının doğru olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Çanak, şunları söyledi:'Araştırılıyor, emniyet güçleri tarafından yapılacak araştırmanın ardından süreçle ilgili bilgilendirme yapılacak. Soruşturma devam ediyor, herhangi bir şey söylememiz mümkün değil. Ancak, Türk Kuşu Uçağı'nın üretim planlarının sosyal medyaya sızması iddialar arasında. Diğer iddialara ilişkin bize gelen herhangi bir bilgi olmadı. Bilgi geldikçe sizle paylaşacağız. Başkanımızın söylediği şu; 'Halkımızın merak etmesin, uçağımızı çok kısa bir zamanda gökyüzünde göreceğiz. Bundan halkımızın şüphesi olmasın. Biz çalışmaya devam ediyoruz.'AA