onedio

Bağcılar Haberleri

Bağcılar ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Bağcılar ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Narin Güran Cinayetinde 1 Yıl: Katilin Kim Olduğu Hala Belirsiz
8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024 yılında Diyarbakır’da kaybolmuş ve küçük kızın cansız bedeni uzun aramalar sonrasında 8 Eylül’de evlerine yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki dere kenarında cansız olarak bulunmuştu.Türkiye’nin konuştuğu olayda Narin’in annesi, ağabeyi ve amcası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, Narin’in cansız bedenini amcası Salim Güran’ın emriyle dere kenarına gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar'a ise 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Yargılama bir üst mahkemede devam ediyor. İşte tüm Türkiye’yi yasa boğan Narin Güran yaşananlar…
Kılıçdaroğlu: 'O Bayrağı Oradan Sen İndirdin'
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türk bayrağının indirilmesinden Başbakan'ı sorumlu tutarak 'O bayrağı oradan sen indirdin sen!' dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'daki olaylar sırasında Komutanlık bahçesindeki Türk Bayrağının indirilmesi ile ilgili sert açıklamalarda bulundu. Bayrağın indirilmesinden Başbakan Erdoğan'ı sorumlu tutan Kılıçdaroğlu, 'Şimdi bugün grup toplantısında celallenmiş. Bayrak nasıl inermiş, asker hesabını verecekmiş. O bayrağı oradan sen indirdin sen.' yorumunda bulundu. Kılıçdaroğlu daha önce de sınır karakolunda bayrak indirildiğini iddia ederek şu açıklamalarda bulundu: 'ESENDERE SINIR KARAKOLUNDA DA BAYRAK İNDİRİLDİ' Sadece olay bununla sınırlı değil. Esendere Sınır karakolunda da bayrak indirildi. Bunu açıkladım, çünkü elimde tutanak vardı, bayrak indirilmişti, pek çok yere de haber verilmişti. 7-8 memur tutanağa bağlamıştı. Açıkladıktan sonra o memurları Ankara’ya getirdiler. Eski tarihli tutanak tutturup, aşırı rüzgardan bayrak düşmüş dedirttiler. Bunların bayrağa falan saygısı yok. Bayrağa saygısı olan adam zaten böyle konuşmaz.' Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önemli satır başları 'Bize oy versin vermesin bütün Yalova’ya selamlarımı sunuyorum. Yalovalılar da ben de yakından izleyeceğim, çünkü ben ona güveniyorum. O halkın adamı, halkına hesabını verecek. Sosyal demokrat belediyeciliği oraya getirecek. Sakarya Geyve’de ciddi bir taşkın oldu. Karaçay deresi, DSİ’nin ön görüsüzlüğü yüzünden kanalı dar tutarak taşmasına neden oldu. Milletvekilimiz süratle bölgeye gitti. Acılarını paylaştı, sorunlarını yakından takip edeceğiz. Tüm Geyvelilerin bunu bilmesini istiyoruz. Acıları atlatırız, acılarınızı paylaşıyoruz. Umarım kaybolan yurttaşımız derhal bulunur. Vefat ettiyse Allah’tan rahmet diliyorum. 'YARIN BİR YALANIN YIL DÖNÜMÜ' Yarın 11 Haziran, bir şeyin yıl dönümü. Bir yalanın yıl dönümü. 11 Haziran’da Başbakanlık koltuğunda oturan zat şöyle bir konuşma yapıyordu TBMM’de. “Dolmabahçe Camii’nde içki içildi bunun görüntülerini Cuma günü göstereceğiz” Kaç Cuma geçti? 52 hafta geçti. Başbakanlık koltuğunda oturan zat yalan söyledi mi? Yalan söyleyenden başbakan olur mu? Vallahi de billahi de olmaz. Bu yalanı niye söylüyor? İç çatışma çıksın diye. Ama bu ülkenin irfanı var. Bizim insanımızın bir sağ duyusu var. Yalanı hemen anlıyor, zaten hemen anladı. O kışkırttı. Ama o bir yalanı söyledi. Aradan 52 Cuma geçti, henüz daha ortada bir şey yok. Peki bunu söylerken yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra yüzü kızardı mı? Kızarması için yüzü olması lazım. '12 YILDIR İKTİDARDALAR, 2 SORUNU HİÇ ÇÖZMEDİLER' 12 yıldır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi de iki sorunu hiç çözmedi. İşsizlik var mı, var. Gencecik çocuklar iş bekliyorlar var. Atama bekleyen öğretmenler var. Bu sorunu görmediler. Geçiyorum bir diğer konuya. Doğu, Güneydoğu’daki terör. Kürt sorununun çözümü konusunda zaman zaman 'CHP ne yapıyor?' diye soruyorlar. Şunu söylemek isterim, bu konuda en tutarlı, en sağlıklı çözümleri üreten parti biziz. Bunu çok rahat söylüyorum. 89 raporundan bugüne kadar bu sorunu çözmek için tutarlı politikaları oluşturan parti biziz. 'İKTİDAR ÇÖZÜME YAKLAŞMIYOR' Biz kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Herkes işinde gücünde olsun istiyoruz. Ama bu olmadı. Zaman zaman çatışmalar olduğunda yurttaşlara giderdik, şehit cenazelerine giderdik. Onlar şunu söylerdi, hiç unutmuyorum. Ne olur bu terörü durdurun. Yeni şehitler gelmesin, analar ağlamasın. Gittiğimiz her yerde bu söyledi. E biz de insanız, siyasetçiyiz. Sorunları çözmek istiyoruz. İktidar çözmüyor, çözüme yanaşmıyor. Ne yaptığını kimse bilmiyor. Ama biz aydınlıktan yanayız. Oturduk nasıl bir çözüm üretilir? Siyaset kurumu sorumluluk almak zorunda. Çözümün yolu neydi? Büyük bir toplumsal uzlaşmayı sağlamaktı. Bunu sağlarsak önemli mesafeler alabilirdik. Salt güvenlik politikalarıyla bu sorunun çözülmeyeceğini 30 yıllık tecrübe bunu gösterdi. 'AKP'NİN KAPISINI ÇALDIM' Gelin beraber kafa yoralım, akıl akıldan üstündür' dedik. Oturalım konuşalım. Bu çerçevede bir metin hazırladım ve o metni 6 Haziran 2012’de AKP’nin kapısını çaldım. Dedim ki 'Bu sorunu çözmemiz lazım. Bir uzlaşma komisyonu kuralım parlamentoda. 'BEN NE DEMİŞİM, O TARİHLİ GAZETELERE BAKIN' Biz bu niyetlerle yola çıktık. Yola çıktığımda o günün gazetelerine arkadaşlarımın bakmasını isterim. Dediler ki 'CHP çok büyük bir risk yüklendi.' Evet, çünkü biz insanımızın burnu kanamasın istiyorduk. Çünkü biz bu sorunu çözerken Türkiye’nin gündeminden çıkartmış olacaktık. Ben o tarihli gazetelere bakın. 'Her türlü bedeli ödemeye hazırım' demişim, 'Siyasette kan davası olmaz' demişim. 'Bunun için mücadele edelim' diye ifade etmişim. Gelin konuşalım, güzel. O zaman nerede konuşalım? Adresi de göstermişiz TBMM’de konuşalım. Bir uzlaşma komisyonu kuralım. Eşit sayıda insanlar katılsın buraya. Onun dışında olayın derinliğine ve olayın önemine özgü olarak parlamento dışında da bir akil adamlar heyeti oluşturalım. Yine her parti eşit sayıda aday belirlesin oraya. 'YENİ BİR KREDİ AÇTIK AMA...' Ben bunları söyledim, ama bu gerçekleşmedi. Bunun üzerine 5 Ocak 2013’te, Parti Meclisi toplantısı yaptık. O bölümü dikkatinize sunuyorum. 'Barışı sağlamak sadece emek işi değil akıl işidir. Kişisel çıkarları gözardı etme işidir. Sayın başbakana önerim bu kez açık ve dürüst politika üretmesidir. Türkiye yeni hayal kırıklıklarını hak etmiyor. Halkımız büyük bir sağ duyu ve barış umuduyla bekliyor. CHP barış için atılan adımların arkasında duracaktır. Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Hiçbir yurttaşımızın açının teline zarar gelsin istemiyoruz. Biz geçmişteki bütün hatalarına karşı olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yeni bir kredi açıyoruz.' Dört madde belirlemişiz. Samimi ve dürüst olacağız Gizli ve kişisel bir ajandan olmayacak. Millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin. Ana muhalefet partisine veya millete bilgi vereceksin. 'BİZ KATKIDA BULUNMAK İSTEDİK' Bundan sonra kişinin yaptığı konuşma: 'Sen nereye kredi vereceksin? Sen krediye muhtaçsın. Hangi krediye muhtaçsın? Meclis’te çok krediler verildi. Ama yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bunlar buna doğmuyorlar.' Biz katkıda bulunmak istedik. Ama o bunları reddetti. Bizim samimiyetimizde hiçbir yurttaşımın şüphe etmesini istemem. 'MASANIN BİR UCUNDA ÖCALAN BİR UCUNDA ERDOĞAN, SAMİMİ DE DEĞİLLLER DÜRÜST DE...' Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan, öbür ucunda kim oturuyor? Recep Tayyip Erdoğan. Ne konuştuklarını kimse bilmiyor. Samimi ve dürüst değiller. Dedik ki 'Millete hesabını veremeyeceğin angajmanlara girme.' Girmiş olacak ki milletten de gizliyor. Millete bilgi ver dedik, ama bilgi de vermiyor. Barış ve güven ikiz kardeş gibidir. Eğer bir ülkede barışı sağlamak istiyorsanız güveni de sağlayacaksınız. Bu samimiyet demektir. Eğer siz barıştan uzaklaşmışsanız, güvenden uzaklaşmışsanız olmaz. Süreç diyorlar, süreç iyi gidiyor diyorlardı. Bu süreç iyi gidiyorsa bu insanlar niye dağa gidiyorlar? Şimdi analar Diyarbakır’da feryat ediyorlar. Peki bu ülkenin başbakanı ne yapıyor? Ağlıyor, ey BDP’liler gidin dağdan alın gelin. Demirtaş’ta cevap verdi. Çocukları ben getireceksem in başbakanlıktan. Başbakanlık makamı şikayet makamı değildir. 'VAY EFENDİM BAYRAK NASIL İNERMİŞ, YAHU SEN KİMSİN?' Bunların sonucu yine kaosa geldi. Bir askeri birlik düşünün. Tel örgüler var. atlıyorsun gidiyorsun. Bayrak direğine çıkıyorsun. Bayrağı indiriyorsun, alıyorsun tekrar dışarı geliyorsun. Başbakan ses çıkarmıyor, cumhurbaşkanı ses çıkarmıyor. Vay efendim bayrak nasıl inermiş. Yahu sen kimsin? Sana millet yetki verdi. bayrak bir ülkenin onurudur arkadaşlar, bir ülkenin namusudur. 'O BAYRAĞI ORADAN SEN İNDİRDİN SEN!' Bayrak inecek, bunların hepsi seyredecek. Şimdi bugün grup toplantısında celallenmiş. Bayrak nasıl inermiş, asker hesabını verecekmiş. O bayrağı oradan sen indirdin sen. 'BUNU BEN SÖYLEMİYORUM, ARINÇ SÖYLÜYOR' Sen indirdin derken bunu ben söylemiyorum. Bunu Bülent arınç söylüyor. Arınç ayın 9’unda meclis’te toplantıya katılıyor. Yaptığı konuşmayı okuyorum: 'Genelkurmay başkanımızın açıklaması fevkalade dikkatle okunmalıdır. Sabırla olayları takip ediyoruz. Yoksa bayrak direğine çıkmaya çalışıp da o bayrağı oradan yere indirmeye cüret eden insana herhalde insana o anda verilebilirdi eğer sabır olmasaydı.' Şunu söylüyor. 'Eğer hükümetin iradesine bağlılık olmasaydı.' Bayrak oradan inecek, asker ses çıkarmayacak. Bülent Arınç ben söylesem kıyameti koparacak. Bülent Arınç söylüyor, siyasi iradedir diyor. Talimatı verdik, o bayrak indi, asker seyretti, çünkü biz söyledik. 'O BAYRAĞI DALGALANDIRMAK İÇİN YÜZ BİNLERCE ŞEHİT VERDİK' Yahu bir bayrağın indirilmesine biz nasıl sessiz kalabiliriz? O bayrağı dalgalandırmak için yüz binlerce şehit verdik. Bayrak geçerken hepimiz ayağa kalkarız. Bayrak bizim kutsalımızdır. Her ülkenin bayrağı değerlidir. Gazi Mustafa Kemal İzmir’e gittiğinde Yunan bayrağını seriyorlar ayağının altına. Bu Yunanistan’ın onurudur kaldırın diyor. Ne olursa olsun. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Bu değil miydi daha düne kadar 'Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım' diyen. Milliyetçilik bayrak sevgisidir, vatan sevgisidir. Sağa sola kıvırmasın. 'ESENDERE SINIR KARAKOLUNDA DA BAYRAK İNDİRİLDİ' Sadece olay bununla sınırlı değil. Esendere Sınır karakolunda da bayrak indirildi. Bunu açıkladım, çünkü elimde tutanak vardı, bayrak indirilmişti, pek çok yere de haber verilmişti. 7-8 memur tutanağa bağlamıştı. Açıkladıktan sonra o memurları Ankara’ya getirdiler. Eski tarihli tutanak tutturup, aşırı rüzgardan bayrak düşmüş dedirttiler. Bunların bayrağa falan saygısı yok. Bayrağa saygısı olan adam zaten böyle konuşmaz. 'ERDOĞAN'IN KENAN EVREN'DEN TEK BİR FARKI VAR' Recep Tayyip Erdoğan’ın Kenan Evren’den tek bir farkı var, onun apoletleri yok. Yoksa ikisi de darbeci. Bunu anlatmak için 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgesi yayınladık. Dedik ki bu ülkede terörü bitirmenin yolu tam demokrasi ve özgürlükten geçiyor. Birey hak ve özgürlüklerinin genişletilmesinden geçiyor. Yüzde yüz terör biter mi? Onu bilmem. Ama en azından marjinalleşir. Bunun hiçbirisi gerçekleşmedi, biri hariç. Yüzde 10 seçim barajı. Seçim barajının olduğu bir ülkede barışı ve hukuku savunamazsınız. Kim getirdi? Darbeci getirdi. Kim savunuyor? Sivil darbeci savunuyor. Vatandaşın önüne listeyi koyuyoruz, diyoruz ki bunlara oy ver. Oy vermezse yine ceza yazıyoruz. Millet sanıyor ki kendi milletvekilini kendileri seçmiş. yasama organında görev yapan milletvekili liderin iki dudağına bakar. Acaba listelerde yer alacak mıyım? Almayacak mıyım kaygısı yaşar. 'ADAM MEYDANLARI KAPATIYOR, POLİS DOLDURUYOR' Peki illa kalsın diyen kim? Sivil darbeci. Düşünceyi açıklama özgürlüğü. İnsan düşüncelerinden ötürü hapse atılır mı? Gazeteciler avukatlar, akademisyenler, askerler öğrenciler. Sadece düşüncelerinden ötürü hapislere atıldı. Biz buna demokrasi diyoruz. Demokrasi sadece doğuda batıda değil bütün Türkiye’de olmak zorunda. Toplantı gösteri hakkı anayasada var. Adam meydanları kapatıyor ya. Meydanları kapatıyor, polis dolduruyor. Emin olun Kenan Evren’in aklına gelmezdi, ama bu yapıyor. Tam bir darbeci. Çünkü bir paranoya var. Kardeşim seni sandıkta indireceğiz söz, seni sandıkta indireceğiz.'haberler.com
Bağcılar'da Tartışılan Dükkanın Sahibi:  'IŞİD ile Alakamız Yok'
Bağcılar'da IŞİD amblemi ile özdeşleşen ve aynı zamanda İslam'da 'peygamber mührü' olan sembolün üzerine basıldığı tişörtleri satan dükkanın sahibi BBC Türkçe'yekonuştu.  IŞİD’i simgeleyen tişörtleri ‘İslami olduğu için’ sattıklarını söyleyen, radikal Sünni İslamcı terör örgütüyle uzaktan yakından alakaları olmadığını belirten dükkan sahibi “Şeriat altında mı yönetilmek istersiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Tabii. Ülkeme şeriatın gelmesini çok isterim. Müslüman olan herkesin de gelmesini isteyeceğine eminim. Herkes Müslümanım diyor ama herkes aynı Müslümanlığı yaşayacak kadar cesaretli değil” BBC Türkçe'den Rengin Arslan'ın haberi:  Tişörtün üzerinde Arapça 'La ilahe illallah' yazıyor ve altında da 'peygamberin mührü' bulunuyor. Dükkanın vitrininde bu tişörtler asılı duruyor. Bunların yanında, kadınlar için feraceler ve İslam sancağı ve kupalar da satılıyor. Türkiye basınında çıkan haberlerin ardından İslami Giyim isimli dükkanın sahipleriyle konuştuk. Adının yazılmasını istemeyen, dükkanın üç ortağından biri 'IŞİD bunu kullanıyor sonuçta. Biz tamamen İslami olduğu için satıyoruz. IŞİD ile uzaktan yakından alakamız yok. Bunu yolda bir insan gördüğünde birisinin aklına terörist gelebilir. Ama bazı insanların aklına peygamber efendimiz gelir' diyor. Yaklaşık 10 gün önce açılan dükkanın bir diğer ortağı ise, 'Biz kendimiz internette buranın resimlerini paylaştık. IŞİD'e bağlı olsa biz niye resimlerini kendimiz paylaşalım ki' diye ekliyor. IŞİD'i destekliyor musunuz soruma ise öfkeyle karşılık veriyor aynı kişi: 'Bu sorunuz fitneye neden olur' diyor ve tepki gösteriyor. Peki bu grupla özdeşleşen bu sembolleri satmaktan rahatsızlık duyuyorlar mı? Yanıtı, 'Valla ben bunu satmaktan gurur duyuyorum. Sonuçta her temiz şeye kir gelmiştir. Bunu başkaları kullandığı için bir kenara atamayız' oluyor. O sırada dükkanda bulunan bir müşteri ise konuşmaya dahil oluyor ve 'Bu peygamberin sancağı. Bir Hristiyan İncil'de yazan ayeti tişört yapıp giyse Amerika masum ülkelere giriyor diye, biz bunların hepsine terörist desek bu olur mu? Bu yanlış.' Daha sonra ekliyor: 'IŞİD dediğimiz, terörist dediğimiz de Müslüman. Tek farkları ne, savaşıyorlar. Biz burada yaşıyoruz. Onlar da biz de aynı değerleri taşıyoruz' diyor.    'Ülkeme şeriatın gelmesini çok isterim' Bağcılar'da konuştuğum muhafazakar kesimden kişiler İslam'a ait sembollerin kıyafetler üzerinde yer almasına iki açıdan karşı çıkıyor. Birincisi, sembollerin ticarete dökülmesi, ikincisi ise bu tür kıyafetlerle, örneğin 'tuvalete girmenin' uygun olmayacağı yönünde. Bağcılar'da kumaş satan bir dükkanda çalışan bir kadın 'Kutsalımız o bizim sonuçta' diyor. İlk eleştiriyi sorduğum dükkanın ortağı, 'Bütün ülke şeriat kanunları üzerine olsaydı, evet bunu satmamız yasaktı. Satamazdık. Parası haram olurdu. Ama şu an İslamiyet tam olarak Türkiye'de yerleşmiş değil' diye yanıtlıyor sorumu. 'Şeriat altında mı yönetilmek istersiniz' diye sormam üzerine: 'Tabii. Ülkeme şeriatın gelmesini çok isterim. Müslüman olan herkesin de gelmesini isteyeceğine eminim. Herkes Müslümanım diyor ama herkes aynı Müslümanlığı yaşayacak kadar cesaretli değil.' 'Facebook'a bakın...' Üzerinde dini semboller olan kıyafetlerin giyilmesine yönelik eleştiriye ise başka bir açıdan yanıt veriyor: 'Biz zaten insanlara bunu giy, sokakta gez demiyoruz. Zaten belli bir alış amacı vardır. İnsan ya bunu alır giyer, sohbetine cemaatine gider, ya da münazaralarda toplantılarda giyer. Bunu zevki sefa için giymiyor zaten kimse. Ya da resim çekmek için giyilir. Facebook'a bakın, bu tişörtü giymiş bir sürü kişi var zaten.' Dükkan sahipleri ayrıca bu tip tişörtlerin satıldığı 'en az 15 internet' sitesi var diyor ve ekliyor Fatih'te üzerinde El Kaide'nin eski lideri Usame Bin Ladin'in resminin olduğu tişörtler satıldığını söylüyor. 'İslam'a sığar mı?' Dükkanın sokağında oturan ve çocukluğundan beri burada oturduğunu söyleyen Celal Karagül ise dükkanın sattığı tişörtlerden rahatsız. 'Elhamdülillah Müslümanız. Orada İslami Giyim yazıyor. E biz İslami giyinmiyor muyuz? İslam deyince kapanmak şart mıdır? Hangi çağda yaşıyoruz. Böyle bir dükkanın işleyeceğini sanmıyorum. Bu sembolleri kullanan adamlar kafa kesiyorlar. Bu İslama sığar mı?' diyor. Dün gece dükkanın camlarına 'Hizbullah' ve 'Nasrallah' yazılmış boyayla. Dükkanın ortakları bu yazıları temizliyor bir yandan. Üçüncü ortağa bu yazıları soruyorum. Şiilere karşı bir düşmanlıkları var mı? Şöyle yanıtlıyor sorumu: 'IŞİD denilen kuruluş Şiileri hedef aldığı için bizim de IŞİD destekçisi olduğumuzu düşündükleri için tepki göstermişler. Benim Şiilere karşı hiçbir düşmanlığım yok. Benim düşmanlığım olsa Hz. Ali kitabı okumam.' Dükkan sahipleri ellerindeki stoğu tükettikten sonra bu tişörtlerden satmayacaklarını ancak üzerinde sadece peygamber mührü olan tişörtleri satmaya devam edeceklerini söylüyor. Rengin Arslan | BBC Türkçe
"Oy Vermeseydin Lan Şerefsiz!"
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ile seyyar satıcılar arasında gerginlik yaşandı. Çağırıcı, 'Biz sana oy verdik.' diyen işportacıya, 'Vermeseydiniz lan şerefsiz!' diyerek şahsın üzerine yürüdü. Lokman Çağırıcı, Ramazan'ın ilk günü Bağcılar Meydanı'na kurulun iftar çadırındaki etkinlikten çıktı. Meydan ve çevresindeki seyyar satıcıları uyaran Çağırıcı ile işportacılar arasında gerginlik yaşandı. Seyyar satıcıların tepkisinin artması üzerine meydana çevik kuvvet ekipleri geldi. Çağırıcı, polislerin eşliğinde meydandan ayrıldı. Bu arada, Lokman Çağırıcı ile bir seyyar satıcı arasında yaşanan diyalog dikkatlerden kaçmadı. Çağırıcı,'Biz sana oy verdik.' diyen işportacıya, 'Vermeseydiniz lan şerefsiz.' diyerek şahsın üzerine yürüdü. Çağırıcı'yı çevredekiler tuttu. Zaman
'Dünya Birtakım Sinyaller Veriyor'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, halk otobüsü kazaları ve İstiklal Caddesi'ndeki su baskınlarıyla ilgili açıklama yaptı. 'TOPLU TAŞIMADA REHABİLİTE GEREKİYOR' İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bağcılar'da düzenlenen kentsel dönüşüm töreninde konuştu. Son dönemde yaşanan Özel Halk Otobüsleri kazalarına değinen Topbaş, 'Geçenlerde Halk otobüslerinde çeşitli problemler yaşadık. Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifalar diliyorum. Toplu taşıma araçları başta olmak üzere, her alanda bir rehabilite gerekiyor. Yeniden gözden geçirmek, masaya yatırmak, her alanda eksikleri gidermek gerekiyor' diye konuştu. 'İSTİKLAL CADDESİ AÇIKLAMASI' Yoğun yağışların ardından İstiklal Caddesinde yaşanan su baskınlarına da değinen Topbaş, ' Bir yağışla 15 dakikada 25 litre, yani kovaları boşaltıyorsunuz gibi bir yağış var'dedi. İstiklal Caddesinin altında yüz yıl önce yapılan bir kanal olduğunu söyleyen Topbaş sözlerini şöyle sürdürdü: Mazgallara, su kanallarına hiç dokunmamamıza rağmen yıllardan beri, çocukluğu Beyoğlu'nda geçmiş biri olarak böyle bir olayı görmediğimiz bir yerde, fiziksel hiçbir müdahale etmediğimiz yerde, bu su birikintisini nasıl görüyoruz ?Alttaki kanalı rehabilite etmemize rağmen bunu görüyorsak, Londra'da Metroyu su basıyorsa ve dünyanın birçok yerinde bu tufanları şehirlerde görüyorsak, dünya birtakım sinyaller veriyor demektir. Özgür ALTUNCU - Ünsal ÇAKİN / İstanbul (DHA)
Gürsel Tekin: 'Faşizm Geliyor, Diyorduk, Maalesef Faşizm Geldi'
CHP'nin bu akşam saat 21.00'de Bağcılar Meydanı'nda yapacağını duyurduğu ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu 'nun da katılacağı halk konserine kaymakamlıktan izin çıkmadı. Kaymakamlık, meydanda yapılacak halk konserinin trafiği olumsuz etkileyebileceğini belirtti. CHP yöneticileri ise kararı Bağcılar Meydanı'nda bir basın açıklaması yaparak protesto etti. CHP İstanbul İl Başkanı yasağı İstanbul Valiliği'nin mi, Bağcılar Kaymakamlığı'nın mı, Emniyet'in mi koyduğunu anlayamadıklarını söyleyerek, 'İlçe Başkanlığımız 12 gün önce Bağcılar Meydanı'nda halk konseri yapılması için başvuru yapmasına rağmen, dün akşam saatlerinde gerçekleşemeyeceğiyle ilgili bilgi bize ulaştı. Bağcılar başka bir şey söylüyor, Emniyet başka bir şey söylüyor, İl Emniyet başka bir şey söylüyor, Valilik başka bir şey söylüyor' diye konuştu. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de, 'Faşizm geliyor, diyorduk. Maalesef faşizm geldi' dedi. Anamuhalefet partisinin etkinlik için izin almasına bile gerek olmadığının yasalarla belirlendiğini dile getiren Tekin, 'Bu başvurulara bakan kaymakamlıkların, polisin anayasadan haberdar olması gerektiğini inanıyorum. Bağcılar'da farklı bir uygulama, Kadıköy'de farklı bir uygulama... Bunu kabul etmemiz mümkün değil' diye konuştu. Meydan'da tedbir alan Çevik Kuvvet polislerini gazetecilere gösteren Gürsel Tekin, 'Hayırdır ya, kime geldiniz? Kimi koruyorsunuz? Anamuhalefet lideri, akşam ilçemizin düzenleyeceği etkinliğe katılacak, buna iktidar izin vermeyecek. Bunu kabul etmek mümkün değil' diyerek konuşmasını tamamladı. Milletvekilleri Aydın Ayaydın'ın İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'yu aradığını, Vali'nin de Ayaydın'a 'Olur mu böyle şey, derhal müdahale ediyorum' dediğini aktaran Tekin, 'Müdahale eden Vali'nin manzaralarına hep beraber bakalım' şeklinde konuştu. Seçime birkaç gün kala bir provokasyona alet olmak istemediklerini ve konuyu Genel Başkan ile konuşacağını belirten Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu ile kısa bir telefon görüşmesi yaptı. Tekin, görüşmenin ardından, Kılıçdaroğlu'nun kendisine, 'Ben geleceğim, otobüsün üzerinde Bağcılar ilçesindeki yurttaşlarımızla buluşacağım. Gelsinler, engellesinler' dediğini aktardı.T24
Polis'i Duyunca Çırılçıplak Soyundu
Bağcılar'da bir işyerinden hırsızlık yaparken yakalanan kadın, polise teslim edileceğini anlayınca çırılçıplak soyundu. Sonrada şaşkınlıktan yararlanıp kaçtı. Bağcılar'da bir işyerinden bin 500 lira çaldığı öne sürülen kadın, işyeri sahibi tarafından yakalandı. Sokak ortasında çıkan tartışmada kadın parayı geri verdi. İşyeri sahibi, polise haber vereceğini söyleyince genç kadın, bir anda çırılçıplak soyundu. O an işyeri sahibi ve sokaktaki herkes şoke oldu. Yaşanan şaşkınlığı fırsat bilen kadın hızla olay yerinden kaçtı. BİR ANDA SOYUNMAYA BAŞLADI Bir cep telefonu kamerasına yansıyan görüntüler Bağcılar'da bir kadın ve bir erkek yol ortasında tartışıyor. İddiaya göre, kadın az önce tartıştığı kişinin işyerinden bin 500 lira çaldı. Ardından kısa bir kovalamaca yaşandı. Yakaladığı kadını saçından tutarak yere yatıran kişi, parayı istedi. Direnen kadın çevredekilerin de gelmesiyle parayı geri verdi. Ancak paranın sahibinin, polise haber vereceğini söylemesi üzerine kadın bir anda üzerindekileri çıkardı. Genç kadın çırılçıplak kaldı. Neye uğradığını şaşıran adam kadını bıraktı. Olaya müdahale eden bir kadın da çareyi hızla uzaklaşmakta buldu. Çevredekiler de olayı şaşkın gözlerle izledi. Soyunan kadın elbiselerini de alıp hızla kaçarken parasını alan kişi de işyerine döndü. 'KADININ SOYUNMASI KAÇMAK İÇİN BİR TAKTİKTİ' Görgü tanığı Mustafa Demir, 'Karşıdaki işyerinin önünden bir beyefendi bizim işyerinin bulunduğu tarafa doğru kaçan bir kadını hırsız olduğu iddiasıyla caddenin ortasında yakaladı. Adam, kadının saçından tuttu ve parasını aldı. Ardından adam polisi arayacağını söyledi ve kadını bırakmadı. Bu sırada kadın üzerindeki kıyafetleri yırtarak soyunmaya başladı. Olayları gören vatandaşlarda buraya toplandı. Sonradan anlaşıldığı üzere kadının hırsız olduğu ortaya çıktı. Kadının soyunması kaçmak için bir taktikti. Bunun üzerine adam şaşırdı ve kadını bırakmak zorunda kaldı. Kadın da kaçarak izini kaybettirdi. Sonradan polisler geldi ancak iş işten geçmişti' dedi.Haberler
Engelli Çiftin Aşk Hikayesi
Dostları, Naime Yetkin ile Kenan Tüblek’i mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. Çiftin heyecanını paylaşan davetliler davul zurna eşliğinde bolca halay çektiler ve şarkılara eşlik ettiler.Dört duvar arasında yaşarken Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’ndaki kurslara katılarak sosyal hayata katılan 40 yaşındaki Naime Yetkin ile Kenan Tüblek bütün engelleri aşarak birlikte evliliğe adım atmanın mutluluğunu yaşadı. Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı mutlu günlerden birine daha şahitlik etti. Engelli çift Naime Yetkin ile Kenan Tüblek davullu ve zurnalı bir nikah töreniyle dünya evine girdiler.Annesini ve babasını kaybettikten sonra zor günler geçiren Naime Yetkin, üzüntüsünü bile yaşamaya fırsat bulamamıştı. Engelli olmasına rağmen bakması gereken iki  kardeşi vardı. Zor günler yaşayan Naime Yetkin’in hayatı Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’dan yardım istemesiyle değişmişti. Çağırıcı,Naime’ye her türlü desteği vererek hayata daha sıkı tutunmasına yardımcı oldu. Yetkin duygularını şöyle dile getiriyor:“Günlerim zor geçiyordu. Yardım eli uzatan Başkanımız Lokman Çağırıcı sayesinde Engelliler Sarayı’ndaki kurslara katıldım. Kardeşlerim ve benim için hayat güzel olmaya başladı. Arkadaşlık ortamında kurs görmeye başlamıştım.”Kurslarda başarı gösteren Yetkin, çağrı merkezi, e-ticaret ve tekstil gibi bir çok dalda sertifika almaya hak kazandı. Bununla da yetinmeyerek yine Bağcılar Belediyesi  Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi’nde katıldığı kurs sonucu diksiyon sertifikası da aldı.
Bağcılar Meydan'da Kaykay Pisti
Bir zamanlar gezmek, eğlenmek, okumak ve alışveriş yapmak için Bağcılar dışındaki bazı ilçelere gitmek zorunda kalan gençler hayata geçirilen projelerle yeni yaşam alanlarına kavuştular. Mimari anlamda değişen ve yeni düzenleme çalışması devam eden Bağcılar Meydanı da gençlerin ikinci adresi oldu. Boş vakitlerinde Meydan’da toplanan gençler bolca paten kayıyor, kaykay yapıyor, bisiklet kullanıyor ve sohbet ediyor. Cadde ve sokak aralarında oyun oynamanın sıkıntılı olduğunu söyleyen minikler, “Meydan’da gönül rahatlığıyla kimseyi rahatsız etmeden eğlenebiliyoruz. Süratli gelen araçlar kabusumuz olmuştu. Çok korkuyorduk. Çeşitli etkinliklerde bulunmak için başka ilçelere gitmemize artık gerek kalmadı.” diyorlar.Bağcılar’da gençler artık boş vakitlerini hizmete sunulan bahçe, park ve etkinlik alanlarında değerlendiriyor.  Her yaştan ilçe sakininin uğrak yeri olan Bağcılar Meydanı da gençlerin toplanıp birlikte sohbet ettikleri ve eğlendikleri mekan haline geldi. Birlikte etkinlik yapan gençler, piknik yapan, dinlenen veya gezintiye çıkan büyükleriyle aynı havayı solumanın mutluluğunu yaşıyorlar. Otoparklı, bahçeli geniş ve daha yeşil yaşam alanlarının inşa edildiği Bağcılar’da engelliler, kadınlar ve gençler artık sosyal ve kültürel faaliyetlere katılabiliyorlar. Prestij Yolları’nda gezintiye çıkan ilçe sakinleri, park ve bahçelerde de piknik yaparak vakit geçiriyorlar. Bağcılar Metro istasyonunun bulunduğu Bağcılar Meydanı da özellikle gençlerin rahatça eğlenip, dinlenip ve sohbet ederek vakit geçirebildiği alan haline geldi. İlçenin 22 mahallesinden gençler Meydan’da toplanarak sohbet ediyorlar, paten kayıyorlar, kay kay yapıyorlar ve bisiklet sürüyorlar. Gün içinde yolu Meydan’a düşen ilçe sakinleri gençlerin akrobatik haraketlerini ilgiyle izliyorlar. Meydan’da arkadaşlarıyla eğlendiklerini belirten öğrenci Sueda Naç, önceleri arkadaşlarıyla toplanıp birlikte oyun oynayabilecekleri bir alandan mahrum olduklarını belirterek duygularını şöyle dile getirdi: “Önceden cadde ve sokak aralarında oyun oynuyorduk. Komşularımız gürültü yaptığımız gerekçesiyle bizden rahatsızlık duyuyorlardı. Bazı arkadaşlarımız da süratli gelen araçların çarpması sonucu yaralanmıştı. Araçlar korkulu rüyamızdı. Oysa şimdi Meydan’da rahatlıkla eğlenebiliyoruz. Paten kayıyoruz, kaykay yapıyoruz ve bisiklete biniyoruz. Hepimiz son derece mutluyuz. Çevremizi rahatsız etmeden aktivitelerde bulunuyoruz.”