onedio

bidon Haberleri

bidon ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. bidon ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

1 Litre Atık Yağ 1 Milyon Litre İçme Suyunu Kirletiyor
Türkiye’de her yıl yaklaşık 1,7 milyon ton bitkisel yağ tüketiliyor. Bunun yaklaşık 350.000 tonu bitkisel yağ atığı olarak tüketilemez hale gelir. Su ve toprağa karışması halinde çevreye ciddi zarar veren bitkisel atık yağlar, evsel atık su kirliliğinin de % 25’ini oluşturuyor.Peki atık yağ nedir? Çevreye nasıl zararlar veriyor? İşte 7 soruda atık yağ kullanımı ve geri dönüşümü…. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında, bitkisel ham yağ rafine sanayinden çıkan soap-stock, tank dibi tortu ve yağlı topraklar, kullanılmış kızartmalık yağlar, çeşitli tesislerin yağ tutucularından çıkan yağlar ve kullanım süresi geçmiş olan bitkisel yağlar, bitkisel atık yağ olarak tanımlanmaktadır. Türkiye'de her yıl yaklaşık 1,7 milyon ton bitkisel yağ tüketilmektedir. Yağ rafinasyon prosesi sonucu ve elde edilen yağın tüketimi sonucu yaklaşık 350 bin ton bitkisel atık yağ oluştuğu tahmin edilmektedir. Her 100 kişiden 90’ı kullanılmış atık yağları lavaboya dökerek temizliyor. Lavaboda dökülen yağlar atık sularla birlikte kanalizasyonlara, göllere ve denizlere karışıyor. Yağlar çöpe döküldüklerinde ise çöplük alanlarda önce toprağa daha sonra kullanılabilir yer altı sularına karışıyor. Atık yağlar ekotoksik özelliğe sahiptir. Çevreyi kirletmekte ve bulunduğu ortamda yaşayan canlılara zarar vermektedir. Yeraltı sularını kirletmekte, sualtı canlı varlıklarını etkilemekte, kanalizasyon sistemlerinde ve atık su arıtma tesislerinde tıkanıklıklara ve kirlilik yükünün artmasına neden olarak işletim ve bakım maliyetini arttırmakta, toprağa döküldüğünde kirlenmelere neden olmaktadır. 1 lt atık yağ 1 milyon litre içme suyunu kirletebiliyor. Yapılan araştırmalarda atık su kirliliğinin % 25’ini kullanılmış bitkisel ve hayvansal yağların oluşturduğu bulunmuştur. Arıtılmayan atık suların içindeki bitkisel ve hayvansal atık yağlar, denizlere, göllere ve akarsulara ulaştığında suyun kirlenmesi ve sudaki oksijenin azalması sonucu; başta balıklar olmak üzere ortamdaki diğer canlılar üzerinde büyük tahribata yol açmaktadır. Ayrıca atık bitkisel yağlar özgül ağırlıkları nedeniyle su yüzeyini bir film tabakası gibi kaplamakta ve oksijen transferini önleyerek su altı canlı varlığını yok etmektedir. Atık yağlar deniz anası oluşumunu da hızlandırır. Kullanılmış yağlar lavaboya döküldüğü zaman dren sistemine sıvanmakta, kanalizasyon borusu iç cidarında diğer atıkların yapışmasına ve zamanla borunun daralmasına neden olmaktadır. Bu şekilde tıkanıklıklara ve taşmalara neden olarak kanalizasyon sistemine ve arıtılması gereken atık yükünü arttırarak atık su arıtma tesislerine zarar vermekte ve bakım ve işletme maliyetini arttırmaktadır. ABD’nde yapılan bir araştırmaya göre lavaboya dökülen atık yağlar, kanalizasyon sistemlerinin % 40 oranında tıkanmasına neden olmaktadır. Bitkisel Atık Yağ Yönetmeliği’ne göre atık yağ üreticisinin yükümlülükleri şöyle: Madde 10 — Atık yağ üreticileri; a) Atık yağları diğer atık madde ve çöplerden ayrı olarak biriktirmek, b) Faaliyetleri sonucu oluşan atık yağların biriktirilmesi için sızdırmaz, iç ve dış yüzeyleri korozyona dayanıklı bidon, konteynır ve tank gibi toplama kaplarını kullanmak, c) Atık yağları lisanslı taşıyıcılarla lisanslı geri kazanım veya bertaraf tesislerine göndermek, d) Atık yağ sevkiyatında ulusal atık taşıma formu kullanmak ve her taşımadan sonra bunların bir kopyasını ilgili valiliğe göndermek, bu belgeleri beş yıl süreyle tesiste muhafaza etmek Yönetmeliğe aykırılık Çevre Kanununun 24. maddesi uyarınca, aykırı hareket edenlere 2872 sayılı Çevre Kanununun 20 (r) bendine istinaden idari para cezası gerçek kişilere 31.745 TL, Kurum/kuruluş ve işletmelere 95.235 TL uygulanmaktadır. Kızartma yağları, plastik, metal vb. farklı biriktirme kaplarında biriktirilerek Çevre ve Orman Bakanlığı ya da belediyelerin atık toplama merkezlerine gönderilebilir. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliğine göre bitkisel atık yağların geri kazanımı, bitkisel atık yağların Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan çevre lisansı almış geri kazanım tesisleri tarafından geri dönüştürülür. Belediyeler tarafından belirlenmiş atık yap toplama merkezlerine temizcevreengelsizhayat.org adresinden ve 444 9 929 telefonundan ulaşılabilir. Yönetmelik gereğince; lokantalar, sanayi mutfakları, oteller, tatil köyleri, motel ve yemekhaneler, hazır yemek üretimi yapan firmalar ile diğer yerlerden çıkan bu atık yağlar İstanbul’da Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan lisans almış firmalar tarafından toplanması gerekmektedir. Lisanslı taşıma aracı; beyaz renkte ve araç kasasının veya tankının her iki yüzünde yeşil renkte, dikey yüksekliği en az 20 cm olan Bitkisel Atık Yağ Taşıma Aracı ibaresi bulunacaktır. Taşıma araçlarının kasa veya tankları; sızdırmaz, koku önleyen ve kolaylıkla temizlenebilir bir sisteme sahip olması zorunludur. Toplanan bitkisel atık yağlar fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçirilerek biodizel yakıta dönüştürülmekte ve dizel motorlarda yakılarak imha edilir. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliğine göre bitkisel atık yağların geri kazanımı, bitkisel atık yağların Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan çevre lisansı almış geri kazanım tesisleri tarafından toplanarak endüstride kullanılacak yarı mamul (külçe sabun, stearin, kimya sanayinde kullanılacak hammadde ve benzeri) ve ürün (sabun, biyodizel ve benzeri) ürünlerin elde edilmesinde kullanılır. Petrol, kömür doğal gaz gibi alışılagelmiş bu enerji kaynakları rezervlerinin sınırlı oluşu ve petrol krizleri buna bağlı olarak artan fiyatlar ülkeleri hem çeşitli tasarruf önlemlerine hem de yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi konusuna yöneltmiştir. Yağlı tohum kökenli çeşitli sıvı, katı ve gaz yakıtlar alternatif yakıt olarak üretilmekte ve kullanılmaktadır. Bu yakıtların önemli bir bölümünü de motorine ve fuel-oil’e alternatif sıvı yakıtlar oluşturmaktadır. Bitkisel yağlar doğrudan veya modifikasyon teknikleri ile motorine ve fuel-oil’e alternatif olarak değerlendirilmektedir. Ozon tabakasına olan olumsuz etkiler biyodizel kullanımında dizel yakıta nazaran % 50 daha azdır. Asit yağmurlarına neden olan kükürt bileşenleri biyodizel yakıtlarda yok denecek kadar azdır. Kaynaklar cygm.gov.tr atikyönetimi.kadiköy.bel temizcevreengelsizhayat.org
'Türkiye'deki Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönecek'
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, 'Sen Akif'in o muhteşem eseri İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende' dedi.Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar. Bunların hiçbirisi halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediler ki. Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. Hasretle, muhabbetle selamladığı Malatyalıların düşmana korku, dostlara, kardeşlerine umut verdiğini dile getiren Erdoğan, “Allahına kurban Malatya. Malatya dimdik gururla Battalgazi’nin, Hamido’nun, Turgut Özal’ın hatırasına sahip çıkıyor” ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, 6 Mart 2014'te Malatya’da bir miting düzenlediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Malatya ne yaptı? Kendisine yakışanı yaptı. Malatya CHP’ye de MHP’ye de topuna birden ders verdi. Malatya, Pensilvanya çetesine, ihanet çetesine ders verdi. Yüzde 62 oy oranıyla Malatya, 30 Mart’ta bir kez daha AK Parti dedi.” Erdoğan, mitinge biraz geç geldiği ve vatandaşları sıcakta bekletiği için helallik istedi. Malatya'nın, 81 vilayet içinde Rize, Şanlıurfa ve Konya’dan sonra AK Parti’ye en çok oy veren dördüncü şehir olduğunu bildiren Erdoğan, 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde Malatya’dan birincilik beklediğini söyledi. Çok çalışılması halinde Malatya’nın birinciliği alacağına işaret eden Erdoğan, “Onların ablaları var, bizim ablalarımız 30 Mart’ta onlara dersi verdi, inanıyorum şimdi daha farklı ders verecek. Bir yarın var bir de cumartesi çalışacağız, derslerini vereceğiz. Onların abileri varmış, bizim abilerimiz burada, bizim abilerimiz daha güçlü, daha azimli, daha kararlı, evvelallah daha çok çalışıyoruz, pazar günü onlara gereken dersi veriyor muyuz, gençlerimiz veriyor muyuz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2007 halk oylamasında Malatya’dan yüzde 82, 2010 halk oylamasında ise yüzde 75 ‘evet’ oyu çıktığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnanıyorum ki 10 Ağustos’ta CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimiz de bizi tercih edecek, MHP’ye gönül vermiş, diğer partilerden kardeşlerimiz de bizi tercih edecek. 10 Ağustos’ta rekora hazır mıyız, Malatya? Sandığa gidiyor muyuz Malatya? Yeni Türkiye’ye ‘evet’ mi, güçlü Türkiye’ye ‘evet’ mi, öncü Türkiye’ye ‘evet’ mi, milletin adayına ‘evet’ mi? Kim o aday?” Vatandaşların adını söylemesi üzerine de Erdoğan, “Sizin Allahınıza kurban, maşallah, süphanallah, barekaallah. Malatya’da bu iş tamam, Malatya kararını vermiş, verdiğiniz karar hayırlı olsun 10 Ağustos seçimi ülkemiz, milletimiz, Malatya için hayırlara vesile olsun” ifadelerini kullandı. 'Cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” Malatya’nın evladı Turgut Özal’ın, 1989'a kadar başbakan olarak ülkesine, milletine çok hayırlı hizmetlerde bulunduğunu ve 1989'da Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Görevi tamamlamasına ömrü vefa etmedi. 1993 yılının 17 Nisan günü ruhunu Rahman’a teslim etti, Allah ondan razı olsun, cennetiyle müşerref kılsın. Farklı bir başbakan, cumhurbaşkanıydı. Başbakanlıkta milletin hizmetkarıydı, cumhurbaşkanlığında da statükonun değil milletin tarafını tuttu” dedi. “CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi' Erdoğan, o dönem muhalefetteki Süleyman Demirel ile SHP’nin, Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıktığını, onu seçtirmemek için ne gerekirse yaptığını ve dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’ın, Özal’a “diktatör, sivil diktatör, tek adam olma heveslisi. Özal’ı Çankaya’dan onursuzca dindiririz” dediğini anımsatarak, şunları kaydetti: “Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Özal’a da aynen onu söyledi. Bugün CHP bize ne söylüyorsa merhum Menderes’e de aynen onu söylemiştir. 2007’de 10. Cumhurbaşkanının görev süresi dolunca Meclis’te hazırlıklarımıza başladık. Merhum Özal nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Sayın Demirel, Sayın Sezer nasıl seçildiyse aynı şekilde seçim yaptık. Ama işte bu CHP zihniyeti, darbeci vesayet aşığı zihniyet karşımıza çıktı. ‘Size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dediler. 367 gibi bir garabeti öne sürdüler, arkalarına da mahkemeleri aldılar. Meclis’i yani milli iradeyi çiğnemek istediler. Biz ne yaptık? Hemen halka gittik, bir yandan genel seçim yaptık, yüzde 47 ile seçimi kazandık, güven oyu aldık. Bir yandan da hemen Anayasa’yı değiştirmek kararı verdik, yine halka gittik, bu referandumdan da yüzde 69 oy oranıyla çıktık. Ne vardı bu referandumda? Cumhurbaşkanını bundan böyle millet seçecek. Millet ne dedi? ‘Evet’ dedi. İşte şimdi yüzde 69’un bugün inşallah pazar günü ilk oylamasını yapıyoruz.' 'Demokrasinin tokadı farklıdır' 'Bu CHP’nin, bu MHP’nin, bu HDP’nin adayları benim halkımın karşısına hangi yüzle geliyorlar' diye soran Erdoğan, bu partilerin halkın cumhurbaşkanı seçmesini istemediğini söyledi. Erdoğan, 'Kardeşlerim bunlara sandıkta öyle bir tokat vurun ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. Demokrasinin tokadı farklıdır, bunu inşallah gösterelim, bunu ortaya tam manasıyla inşallah koyalım” diye konuştu. '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '8 yıl İslam Konferansı'nın başına gönderdik, ne büyük yanlış yapmışız. Ne yaptın orada? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çünkü çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da çarkçı Ekmel olur' dedi. Tarihte ilk kez 10 Ağustos'ta sandık başına gidileceğini ve doğrudan cumhurbaşkanının seçileceğini kaydeden Erdoğan, eski tartışmalara son verileceğini, darbeci ve vesayetçi sistemin artık devre dışı bırakılacağını belirtti. Erdoğan, tehditle, silah zoruyla, korkutarak cumhurbaşkanı seçme dönemlerinin artık geride bırakıldığına işaret ederek, 'Sandığa gidiyor, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olacak? Onu bizzat millet olarak siz belirliyorsunuz' ifadesini kullandı. Erdoğan, mitinge katılanlara reklam filmini izleyip izlemediklerini sorduktan sonra şunları söyledi: 'Ne oluyor o reklam filminde? Millet sahibi olduğu o yıldızı, forsu ehline teslim ediyor. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, hem 16 Türk devletini, hem de o devletin sahibi olan milleti temsil ediyor. İşte 10 Ağustos'ta inşallah devlet ile millet kucaklaşıyor. Bu MHP ne yaptı biliyor musunuz? YSK'ya şikayette bulundu. Neden biliyor musunuz? Bu reklam filminde ezan varmış. Bu reklam filminde seccade varmış. Bu reklam filminde namaz kılan bir Anadolu kadını teyzemiz varmış ve 6'ya 4 oy çokluğu ile YSK bu reklam filmlerinin o bölümlerini çıkarma kararı verdi. Ne yapalım. Biz de yargı dedik. O kısımları çıkardık. Diğer kısmı ile yola devam ediyoruz. Bunlar ne yaparsa yapsın. İstiklal Marşı'ndan 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' bunu çıkarmaya muktedirler mi? Mesele bitti. İstedikleri kadar bu yollara başvursunlar. Ne olacak.' Muhalefetin seçtiği adayın İstiklal Marşı'nı bilmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 'Ne diyor? Çanakkale şehitleri diyor. Vah vah vah. Mehmet Akif, merhum babasının arkadaşı olabilir. Fakat sen Akif'in muhteşem eseri, İstiklal Marşı'nı eğer bilmiyorsan, ne babanın suçu var, ne Akif'in suçu var. Suç sende. Profesörmüş. Profesör olsan ne yazar. Sen ki, Malatya'dan şu dersi alamamışsın. Malatya sana şimdi bir ders veriyor. Hazır mıyız? 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Ey Ekmel, bak Malatya sana o dörtlüğü okudu. Fakat bu, Çanakkale Şehitlerinden değil ha. Bu İstiklal Marşı'nda.' Erdoğan İstiklal Marşı'ndan bihaber olana cumhurbaşkanlığı makamının teslim edilemeyeceğine vurgu yaparak, 'Benim MHP'ye gönül veren kardeşlerim. Eliniz bu adama nasıl gidecek de oy verecek. Benim CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim. Eliniz nasıl gidip de bu adama oy verecek? Vermeyecekler değil mi? Vermeyecekler inşallah' dedi. Kendisinin sözlerinden dolayı MHP'li ve CHP'li kardeşlerinin gocunmayacaklarını belirten Erdoğan, 'Çünkü buradaki ortak payda farklı. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Şimdi CHP ile MHP'nin yönetimi birleşti. Arada artık fark kalmadı. CHP de böyleydi, o da ezandan rahatsız oluyordu. Ezanın aslından rahatsız olup Türkçeleştiriyordu. Camilerden rahatsız olup cami yıkıyordu. Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesinden rahatsız oluyordu. Başörtüsünden rahatsız oluyordu. İşte MHP yönetimi de artık aynı çizgiye geldi ama MHP tabanı bundan çok rahatsız. MHP tabanı partilerinin CHP'ye vagon yapılmasından rahatsız' diye konuştu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün MHP'ye talimatlar verdiğini söyleyerek, 'Ne diyor? 'Sokağa çıkın' diyor. 'MHP daha görünür olsun' diyor. 'Ortak adayla daha fazla görünün' diyor. Hale bak, CHP'nin genel müdürü MHP'ye talimatlar veriyor. Ey Bahçeli sana da yazıklar olsun. MHP'li kardeşlerime bu muameleyi layık gördüğün için sana da yazıklar olsun. Fakat ben biliyorum MHP'li kardeşlerim buna itiraz edecekler. Hem MHP'li hem de CHP'li kardeşlerim 10 Ağustos'ta partilerinin yönetimine gereken cevabı verecekler' ifadelerini kullandı. İstiklal Marşı'nı bilmeyene MHP'li ve CHP'lilerin kalkıp oy vermelerinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, İhsanoğlu'nun 'Şiirle uğraşmayalım. Daha ciddi meseleler var' sözlerini anımsattı. Erdoğan, 'Ey monşer, o sıradan bir şiir değil, İstiklal Marşı. O, bu milletin bağımsızlık marşı. Şiir deyip geçiştirmeye çalıştığın o mısralar, bu milletin gönlüne yazılmış kitabedir. Senin hayatında ciddi olarak yaptığın ne var?' diye sordu. Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu 8 yıllığına İslam Konferansı Örgütü'nün başına göndermekle yanlış yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 'Ne yaptın orada, ne? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular, Cumhurbaşkanımıza ricada bulundular, bana ricada bulundular, Dışişleri Bakanıma ricada bulundular. Kendisi defaatle... Çıksın bunu da inkar etsin. Doğru, eder, eder. Çarkçı Kemal'in yanında yetişen o da Çarkçı Ekmel olur. Suudi Arabistanlılar bize 'Söyleyin de istifa etsin, çekilsin. Şunu alın, yerine başka bir Türk'ü verin' dedi. Dedik ki, 'Seçimler geldi, almak mümkün değil.' Çok ısrar ettiler. Kendisi bizzat bana ne dedi biliyor musunuz? 'Siz benim arkamda durmuyorsunuz' dedi. 'Yav, istemiyorlar seni' dedik. 'İstenmediğin yerde neden duruyorsun' dedik. Bu kadar ısrarcı olma. Tabii koltuk bunlara tatlı, tatlı. Dolar da var. Kolay kolay bırakılır mı?' diye konuştu. 'Saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir televizyon programında, 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' dediğini belirterek, 'Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun' dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik, 'Şimdi çıkmış, monşer aklıyla bize üslup dersi vermeye kalkıyor. Sen git üslup dersini önce Pensilvanya'daki o hocana ver. Ağzını açtığında bela okuyan, lanet okuyan Pensilvanya'daki hocana edep dersi ver' ifadelerini kullandı. 'Ey monşer, sen git önce ağzından çıkanı kulağı duymayan, edepten, terbiyeden nasibini almamış, milletin adayına edepsizce hakaret eden CHP genel müdürüne üslup dersi ver. Ey monşer, sen eğer üslup dersi vereceksen git, sabah akşam ağzından küfür saçılan MHP Genel Başkanına üslup dersi ver' diyen Erdoğan, bunların dengelerinin artık tamamen bozulduğunu söyledi. Pensilvanya'nın dengesinin bozulduğunu, ağzından çıkanı artık kulağının duymadığını dile getiren Erdoğan, 'Kendi ülkesine, kendi ülkesinin devletine, hükümetine, milletine en ağır bedduaları ediyor ama bir kez olsun Gazze diyemiyor, bir kez olsun İsrail diyemiyor. Diyemez, derse, efendileri ipini çeker' değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, 'Ramazanda ne diyorlardı? 'İtikafta' diyorlardı. İtikaftan çıkmış akla, izana, vicdana, edebe sığmayacak beddualar ediyor. İtikaftan çıkan beddua eder mi? Gelip Malatya'da değil de Pensilvanya'da niye itikafa giriyorsun? Gaziantep'te niye girmiyorsun da Pensilvanya'da giriyorsun? İstanbul'da niye değil de Pensilvanya? Bursa değil de niye Pensilvanya? Konya değil de niye Pensilvanya? Rabbim kimseye kıblesini şaşırtmasın. Rabbim kimseyi zelil etmesin' dedi. 'Şirazesi dağıldı' 'CHP genel müdürünün zaten şirazesi dağıldı, ne söylediğini bilmiyor. MHP Genel Başkanı zaten bildiğiniz gibi. Bunların ortak adayı monşerin de artık dengesi bozuldu, sigortalar arttı' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Kılıçdaroğlu, önceki gün bir televizyona çıkmış 'AK Parti kitlesinin sorgulama yeteneği yok' diyor. 'Halkın ahlak reformuna ihtiyacı var' diyor. Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyor hem Müslümanlara hakaret ediyorlar. Siz bu kafayla devam edin. 'Bidon kafalı' dediniz, 'göbeğini kaşıyan adam' dediniz, 'sorgulamayan kitle' diyorsunuz şimdi. 'Müslüman' diyerek aşağılamaya devam edin. Bu millet sizi bunun için hiçbir zaman iktidara getirmeyecek.' Erdoğan, 10 Ağustos'un Türkiye için büyük bir değişimin tarihi olacağını, eski Türkiye'nin kapılarının kapanacağını, yeni Türkiye'nin kapılarının ardına kadar açılacağını vurguladı. '10 Ağustos artık bu eski kafalı muhalefetin de kendisini yenileyeceği, yenilemek zorunda kalacağı bir tarih olacaktır' diyen Erdoğan, muhalefetin ürettiği kutuplaşmaları, korku siyasetini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yaşam tarzları ve etnik kökenler üzerinden istismar siyasetini eski Türkiye'de bırakacaklarını dile getirdi. Türkü ile Kürtü ile Arapı ile Lazı ile Çerkezi ile Gürcüsü ile Romanı ile Pomakı ile Boşnakı ile yaratılanı yaratandan ötürü seveceklerini anlatan Erdoğan, 'Onun için tek millet, tek millet. Ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek bayrak. Üç, tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa doğuda da güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak' diye konuştu. Vatanın üzerinde kimsenin operasyon yapamayacağına işaret eden Erdoğan, 'Yaptığı anda demir yumruğumuzu karşısında görürler. Dördüncüsü, tek devlet. Devlet içinde devlet yok. Paralel devlet, avucunu yalayacaksın. Ne dedik, 'İnlerine girilecek' Girilmeye başladı mı? Başladı. Yeterli mi? Değil. Durmak yok yola devam. Bunlara aynı şekilde gerekli olan dersi vereceğiz' ifadelerini kullandı. 'İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız' 'Burada, Malatya'da, kahraman diyarı, yiğitlerin, mert insanların şehri Malatya'da bir önemli hususa dikkatlerinizi çekiyorum' diyen Erdoğan, 7 Temmuz'da, bir ramazan günü, İsrail'in Gazze'ye karşı bir operasyon başlattığını hatırlattı. Ramazanın kendileri için çok acılı geçtiğini anlatan Erdoğan, Kadir Gecesi'ni kederli ihya ettiklerini, Ramazan Bayramı'nda katliamın devam ettiğini, bayramı buruk yaşadıklarını belirtti. Önceki gün başlayan ateşkese kadar Filistin'de, Gazze'de 2 bin kadar kişinin şehit edildiğini, 10 bine yakın kişinin yaralandığını, 350 binden fazla Gazzeli'nin evlerini terk etmek zorunda bırakıldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: 'Rabbim onlara da sabır versin, tahammül gücü versin. Bu tarafa geldiğimizde yanı başımızda, Suriye aynı şekilde ramazanı ve bayramı yine acılarla yaşadı. Yine yanı başımızda Irak, ramazanı ve bayramı kanlı geçirdi. Yaptığımız her mitingde, Türkiye'nin tek yürek olduğunu, Türkiye'nin tek yürek halinde dimdik Irak halkının, Suriyeli mazlumların, Gazzeli kardeşlerinin yanında durduğunu gördük. Erzurum, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Diyarbakır, tek yürek halinde Müslüman kardeşlerinin yanında. Şanlıurfa aynı şekilde, İstanbul aynı şekilde. Şimdi Gaziantep'e gidiyoruz. İnanıyorum ki orada da manzara muhteşem olacak. Yarın Kayseri, ardından Ankara, ertesi gün Konya. İnşallah manzara aynı şekilde olacak. 81 vilayet, tek yürek halinde mazlumların yanında duruyoruz.' Erdoğan, vatandaşlara 'Sizin şu dik duruşunuz inanın düşmana korku salıyor. Dostlarımızın, kardeşlerimizin yüreklerini ferahlatıyor. İşte hep böyle dimdik duracağız, izzetli duracağız. Şu Malatya'da, şu meydanda nasıl ki biz biriz, diriyiz, beraberiz, kardeşiz, hep birlikte Türkiye'yiz. Ebediyen Rabbim bizi bir ve beraber kılsın. Siz burada durduğunuz müddetçe inşallah Filistin'in bayrağı yere düşmeyecek. Siz burada böyle dimdik durduğunuz müddetçe inşallah İslam coğrafyasının umudu hiç sönmeyecek' diye seslendi. 'Gençlik bizim her şeyimiz' Toprağın ve bayrağın asla yerde sürünmeyeceğini ve hep birlikte sahip çıkacaklarını belirten Erdoğan, gençlerin üzerinde önemli bir görev olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdiklerini hatırlatarak, MHP'nin bir milletvekilinin sağa soluna iki tane genç aldığını belirterek, 'Meclise çoluk çocuğu mu göndereceğiz' diyor. Ben de diyorum ki, 'Gençlik bizim her şeyimiz'. Şimdi de 25 değil seçme seçilme yaşını 18'e indireceğiz. Niye? 10'u aşkın Avrupa Birliği üyesi ülkede oluyor da benim ülkemde niye olmasın? Biz ki; 21 yaşında bir karanlık çağı kapatıp, aydınlık çağı açan Fatih Sultan Mehmet'in torunlarıyız. Bizim gençlerimize bu saygısızlığı yapan MHP yönetimine gençler, pazar günü ders vermeye hazır mıyız? Onun için çok çalışacağız. Biz, umudumuz olan gençlikten çok şey bekliyoruz' diye konuştu. 'Kalbinizden buğz edeceksiniz' İsrail'in bütün dünyada mahalle baskısı oluşturduğuna ve şımarıkça hareket ettiğine değinen Erdoğan, İsrail'in hukuk, insan hakları tanımadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, televizyon ya da gazetenin, gazetecinin İsrail'in yaptığı soykırımı eleştirdiği zaman hemen linç edildiğini dile getirdi. İnsanların şehit olduğunu, bebeklerin masum bedelleri görüp, içlerinden isyan ettiklerini ama korkudan bu durumu dile getiremediklerini vurgulayan Erdoğan, 'Biz getiriyoruz, bu can bu tende oldukça getirmeye devam edeceğiz. 3 şey var ya elinizle düzelteceksiniz bir yanlışı gördüğünüz zaman ya dilinizle düzelteceksiniz ona da gücünüz yetmiyorsa evet, kalbinizden buğz edeceksiniz ki bu, imanın en zayıf derecesidir. Biz, bu 3'ünden bir tanesini yapalım, inancımızın gereği bu. Tarih boyunca bu millet, Hint Yarımadası'na zulüm var diye donanma gönderen bir millet. Öyle bir ecdadın torunlarıyız' değerlendirmesinde bulundu. 'Doğan Grubu, Radikal gazetesi isim veriyorum açık' Başbakan Erdoğan, Türkiye'de bir kısım medyanın, işverenlerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin üzerinde mahalle baskısı olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Doğan Grubu, isim veriyorum açık. Radikal gazetesi ne diyor; 'İsrail saldırı altında'. Ey Doğan Grubu, İsrail mi saldırı altında Gazze mi saldırı altında. İsrail'den kaç kişi öldü bir say bakalım, fosfor bombalarını gönderen 500-600 ton bombayı Gazze'ye yağdıran kim? Tanklarla, toplarla Gazze'ye giren kim? Gazze yerle bir edildi, bu kadar insan öldürülüyor bunu sen hangi ruhla, vicdanla bu şekilde yazabiliyorsun, bu başlığı atabiliyorsun. Tayyip Erdoğan'a 'sert' diyenler bundan dolayı 'sert' diyor. Hakkı söyleyince sert oluyorsun, evet eğer bu sözlerim sertlikse sert olmaya devam edeceğim. Çünkü biz, Akif'in Asım'ın nesliyiz. 'Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.' Biz buyuz ister beğenirler, ister beğenmezler. Biz, halkımızın beğenmesini, hakkın beğenmesini istiyoruz. Rabbim bizden razı olsun yeter.' 'Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden?' Erdoğan, İsrail'in Gazze'de bir ayda 10 gazeteciyi katlettiğini, medya kuruluşların ofisleri, koordinatları verildiği halde hedef yapılıp bombalandığını kaydederek, şunları söyledi: 'Dünyadan bir tepki duydunuz mu? Uluslararası basın kuruluşlarından bir tepki duydunuz mu? Türkiye'de polis öldürmekten, bekçi öldürmekten, hırsızlıktan, terörden hükümlü kişileri, gazeteci olarak dünyaya gösteren o basın kuruluşlarından İsrail'e bir tek tepki duydunuz mu? Sabah, akşam Türkiye ile uğraştılar. 'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' diye yaygara kopardılar. 'Türkiye'den fazla gazeteci tutuklu, 100'den fazla tutuklu' diye yalan söylediler. Filistin'de 10 gazeteci öldü, bu örgütten ses çıkmadı, çıkmıyor. CHP'nin genel müdürü de bu örgütün sözcülüğünü yapıyor. Gidiyor dünyaya kendi ülkesini şikayet ediyor. Şimdi Filistin'de 10 gazeteci öldürüldü, ey Kılıçdaroğlu söyle bakalım, tek kınama var mı, tek değerlendirme var mı? Ey Bahçeli söyle bakalım var mı? Bizim için kimin ne dediği önemli değil bizim ne dediğimiz, ne düşündüğümüz önemli. Hiç kimse bize gündem dayatamaz, hiç kimse benim ülkeme istikamet çizemez. Biz tarih boyunca hakkı söyledik, hakkın mücadelesini verdik. Şu anda da hakkı söylemeye, hak için mücadeleye devam edeceğiz. Eski Türkiye geride kaldı, boynunu büken, her şeye rıza gösteren, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye geride kaldı.' Türkiye'nin ekonomide de güçlü bir devlet olduğuna işaret eden Erdoğan, milli gelirin 820 milyar dolar, devletin borçlanma faizinin yüzde 9,3, enflasyonun yüzde 9,1 olduğunu ve Merkez Bankasının kasasında da 133 milyar dolar olduğunu belirterek, 'Bu gerçekler ortada çıkmış Ekmel anlatıyor. Ya Ekmel, sen ne anlarsın ekonomiden? Diyor ki, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla falan ben uğraşacak değilim ki' diyor' ifadelerini kullandı. 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık' Erdoğan, Malatya mitinginde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, 'Ben cumhurbaşkanı olursam yolla filan ben uğraşacak değilim ki' dediğini anımsatarak 'Eyvah. Monşer ya onların böyle bir derdi yok' ifadesini kullandı. Göreve geldikleri tarihe kadar 79 senede Türkiye'de 6 bin 100 kilometre yol yapıldığını kaydeden Erdoğan, 'Biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Zaten fazla lafa hacet yok ki. Şurada Malatya Havalimanı'ndan şu şehre gelirken mevcut yol zaten... Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' diye konuştu. Erdoğan, '(Malatya'yı büyükşehir yapacağız) dedik. Yaptık mı? Ahmet kardeşimi de tebrik ediyorum. Şu anda güzel bir performans gösteriyor. Maşallah havalimanından buraya gelirken yollar pırıl pırıl. İnşallah daha da güzel olacak. Modern bir şehir Malatya. Daha da güzel olacak' değerlendirmesinde bulundu. '10 Ağustos bizi daha da güçlü yapacak, Türkiye'nin gücüne güç katacak. 10 Ağustos 81 vilayetimizin, elbette Malatya'nın da gücüne güç katacak' diyen Erdoğan, şunları söyledi: '12 yılda Malatya'ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 9 katrilyon yatırım yaptık. Ulaştırma haberleşmede 2 katrilyon, toplu konutta bir katrilyon, eğitimde 700 trilyon, orman ve su işlerinde 930 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 615 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 450 trilyon, enerjide 345 trilyon yatırım yaptık. Sağlık alanında Türkiye'de ne kadar büyük işler başardığımızı biliyorsunuz. İstediğin hastaneye gidiyor musun? Eskiden ölümüzü rehine alıyorlardı, ölümüzü. Öyle mi? Artık böyle bir şey var mı? Bitti. Artık istediğimiz eczaneden ilacımızı alıyor muyuz? Ey Ekmel, bunlardan haberin var mı senin? Monşerlerin bu işlerden haberi olmaz.' 'Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, SSK Genel Müdürlüğü dönemine de değinen Erdoğan, 'Hali gördünüz değil mi? Bunlara 3 tane koyun verin, kaybedip gelirler' dedi. Gazeteci Savaş Ay'ın o dönemde hazırladığı programı anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Savaş Ay ne güzel yakalamış, Allah rahmet etsin. Ne diyor genel müdür? Sen yönetmiyor musun burayı? Ne bu hal?' diyor. Aman yarabbim sağlam gir, oradan hasta çıkarsın. Ama şimdi hastanelerimizin haline bak. Aynen öyle. Orada hala sırıtıyor bir de. Orada yavrunun sol kolunu kesmişler, 'Tabii ki bu iyi değil' diyor. 'İyi değil' diyor. Hale bak. Gözün yaşlansın ya bir kol gitti, 3 yaşında çocuk. Ruh yok, ruh. Biz sağlıkta yeni bir sayfa açtık. Seksen ilimiz gibi Malatya da bundan faydalandı. Malatya'yı sağlık tesisleriyle donattık. Hastanelerimizi modern teknolojiyle buluşturduk. Önce Malatya'ya 640 yataklı bölge hastanesini kazandırarak, sağlıkta bir merkez konumuna yükselttik. Tamam mı? Oldu mu? Bitmedi ama. Bu bölge hastanemize 2 ihtisas alanında 300 yataklı bir ek blok daha yapıyor, hastanemizi büyüterek bir şehir hastanesi haline getiriyoruz.' İktidara geldikleri döneme kadar Malatya'da 36 kilometrelik bölünmüş yol yapıldığını bildiren Erdoğan, 'Biz ne yaptık 12 yılda? 277 kilometre. Biz buyuz' diye konuştu. Malatya çevre yoluyla ilgili kamulaştırma ve altyapı çalışmalarının sürdüğünü aktaran Erdoğan, 'Anlatacak çok şeylerimiz var. Ama yoğun çalışıyoruz. O makama, bu kardeşinizi gönderirseniz, bilesiniz ki yarım kalan eserler tamamlanacaktır. Yeni eserlerle yeni projelerle biz hizmete devam edeceğiz. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik' ifadesini kullandı. Yoksul çocuklara özel okul imkanı Malatya'dan tüm öğrencilere ve velilere bir müjdeyi açıklamak istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz daha önce çıkardığımız bir yasayla ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin özel okullarda okumaları için destek imkanı getirmiştik. Bununla ilgili hazırlıklar tamamlandı. Anneler, babalar bu çok önemli. Çok önemli bu. 2014-2015 eğitim öğretim döneminden başlayarak ihtiyaç sahibi öğrencilerimize katkı verecek, özel okullarda okumalarını temin edeceğiz. Böylece hem özel okulları teşvik ediyoruz hem de yoksul çocukların da özel okul imkanından faydalanmalarını sağlıyoruz. Devlet olarak biz, bu yıl okul öncesi eğitimde 50 bin öğrenciye yıllık 2 bin 500 lira özel okul desteği vereceğiz. 50 bin öğrencimize yıllık 3 bin lira özel ilkokulda okuma desteği vereceğiz. 75 bin öğrencimize yıllık 3 bin 500 lira özel ortaokulda okuma desteği vereceğiz. Yine 75 bin öğrencimize özel lise için 3 bin 500 lira destek vereceğiz. Öğrencilerimiz için, velilerimiz için eğitimde başlattığımız bu yeni adımın da hayırlı olmasını diliyorum.' Erdoğan, 'Pazar'a kadar durmak yok. Yoğun çalışacağız, gayret edeceğiz. Sandıkları patlatmaya var mıyız? Maşallah. Gönlümdeki özel yerini, pazar günü de inanıyorum ki Malatya aynen koruyacak. İnşallah büyük yatırımlarla Malatyamızı daha farklı yere taşıyacağız' dedi. Başbakan Erdoğan, '2023 Türkiyesini hep beraber hazırlayacağız. Şundan hiçbir endişeniz olmasın: Biz bu yolu beraber yürüdük. 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Gideceğiz' diye konuştu. 'Çatı değil, çakı gibi aday' Mitinge, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, Malatya ve çevre illerin AK Partili milletvekilleri ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır katıldı. Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan ile vatandaşlara, üzerinde Erdoğan logosu bulunan tişörtlerden dağıttı. Miting alanındaki 'Çatı değil, çakı gibi aday' pankartı dikkati çekti. AA
Genelkurmay: Sınırdan Türkiye'ye Ateş Açıldı
Genelkurmay Başkanlığı, Suriye-Türkiye sınırında, Suriye tarafında bulunan 8-10 kişilik silahlı grubun, Mobil Yol Kontrol Unsurlarının (MYKU) üzerine ateş açtığını bildirdi.Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde önemli sınır olaylarıyla ilgili bilgi verildi. Buna göre, Türkiye-Suriye hududunda Kara Kuvvetleri 1'inci Hudut Alay Komutanlığı (Kilis), İnanlı Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında, Hudut Devriye Timi (HDT) tarafından, Birinci Derece Askeri Yasak Bölgede, Türkiye'ye doğru yaşa dışı geçiş teşebbüsünde bulunan 45-50 kişilik grup tespit edildi. Bu durum üzerine, bölgeye bir Mobil Yol Kontrol Unsuru (MYKU) sevk edildi. MYKU personeli, şahıslara 'Dur'' ikazında bulundu. Şahısların ikaza uymayarak hududa yaklaşmaya devam etmesi nedeniyle, MYKU tarafından havaya uyarı atışı yapıldı. Bunun üzerine söz konusu şahıslar mayınlı sahadan Suriye istikametine geri kaçtı ve böylece yasa dışı geçiş teşebbüsü engellendi. Yasa dışı geçiş teşebbüsünün engellenmesinin ardından, sınırın Suriye tarafında bulunan zeytinlik alandan 8-10 kişilik silahlı grup tarafından MYKU üzerine kaleşnikof piyade tüfeğiyle ateş açıldı. MYKU personeli tarafından da derhal ateşe ateşle karşılık verildi. MYKU tarafından açılan karşı ateş sonucunda, Suriye tarafında bulunan bir şahsın taşınarak geri çekildiği, diğer şahısların ise Suriye tarafına kaçtığı gözlemlendi. Olayda unsurlar herhangi bir zayiat vermedi. Olay hakkında Kilis Valiliğine ve Kilis Cumhuriyet Savcılığına bilgi verildi. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde 1-7 Ağustos'ta ele geçirilen personel ve malzemelere ilişkin bilgilere de yer verdi. Buna göre, Suriye sınırında, bin 828 şahıs ile iki makineli tabanca, 10 makineli tabanca şarjörü, bir tabanca, 2 bin av tüfeği fişeği, 3 bin 420 litre akaryakıt, 20 gram uyuşturucu madde, 281 şişe alkollü içki, 7 cep telefonu, 3 bin 661 karton sigara, 134 büyükbaş/küçükbaş havyan, iki adet yük hayvanı, 7 muhtelif motorlu araç, 1 köstebek makine, bin 359 kilogram muhtelif gıda maddesi, 80 muhtelif giyim eşyası, 580 kilogram bakır, 180 kilogram muhtelif hurda malzeme, 827 bin 200 Suriye Lirası, bin 605 Amerikan Doları ve akaryakıt kaçakçılığında kullanılan 8 bin metre boru ele geçirildi. İran sınırında ise 80 kişi yakalandı, bin 785 litre akaryakıt, 55 muhtelif giyim eşyası 3 yük hayvanı ele geçirildi. Irak sınırında 73, Yunanistan sınırında 342, Bulgaristan sınırında 210, Gürcistan sınırında ise 1 kişi yakalandı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hudut Birlikleri tarafından ele geçirilen malzemeler, kolluk kuvvetlerine teslim edildi. Akaryakıt kaçakçılığında kullanılan bidon ve borular, ilgili cumhuriyet savcılığı talimatıyla imha edildi. 'Türk savaş uçaklarının, Irak hava sahasında uçtuğuna ilişkin iddialar gerçeği yansıtmamakta' Genelkurmay Başkanlığı, Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının, bugün Irak hava sahasında uçtuğuna ilişkin iddiaları yalanladı. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, 'Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının, 7 Ağustos'ta Irak hava sahasında uçuşlar icra ettiğine ilişkin iddialar gerçeği yansıtmamaktadır' denildi.AA
Amberin Zaman'dan Erdoğan'a Yanıt: 'Önce İnsan Ol'
Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, önceki akşam CNN Türk'te yayınlanan Şirin Payzın'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu konuk ettiği ve kadın gazetecilerin de sorularıyla katıldığı 'Ne Oluyor' adlı programda yer alan Taraf gazetesi köşe yazarı Amberin Zaman için de ağır ifadeler kullandı. Erdoğan, 'Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte böyle malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyorlar hem Müslümanlara hakaret ediyorlar. Siz bu kafayla devam edin. Bidon kafalı dediniz, göbeğini kaşıyan adam dediniz, sorgulamayan kitle diyorsunuz şimdi. 'Müslaman' diyerek aşağılamaya devam edin. Bu millet sizi bunun için hiçbir zaman iktidara getirmeyecek' diye konuştu. Amberin Zaman, Erdoğan'ın bu sözlerine Taraf'taki köşesinden şu yazısıyla cevap verdi: Önce insan ol! Geçen salı gecesi CNNTürk’te katıldığım bir programda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de ahlaki çöküş yaşandığını ve halkın bir kısmının sorgulama yeteneğine sahip olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Bir kitle var ki bu yüzde 25 ile 35 arasında değiştiği söyleniyor... Bu kitle hiç bir şeyi sorgulamıyor.” Ben de bu görüşüne cevaben dedim ki: “Bunu Türkiye’de, bir Müslüman ülkesinde beklemek biraz zor değil mi? Çünkü neticede İslam, merkezine bireyi değil cemaati alan bir din.” Bu cümlem üzerine yazar Levent Gültekin’in lügatimize kazandırdığı “Erdoğanistler” bir linç kampanyası başlattılar. Kendilerine dindar diyen bu kişiler ağza alınamayacak küfür, hakaret ve tehdidi üzerime yağdırdılar. Kimi hemcinslerim dâhil. Yeni Şafak konuyu dün manşetine taşıdı. Fotoğrafımı basmayı da ihmal etmedi. Beni açıkça hedef gösterdi. Başbakan dün koroya katıldı. Meydanlarda beni yuhalattı. Peki, bakaracı makaracılar değil de ben mi dine, Müslümanlığa hakaret ettim? Bana yapılan linç kampanyası benim özetlemek istediğimin tam da bir özeti. Düşünmeden, tartışmamdan, ikna yoluna başvurmadan grup refleksiyle topluca hakaret ediyorlar. “İslam bireyi değil cemaati esas” alır dedim. Peki, Türkiye temelinde bu tespitim yanlış bir tespit mi? Siz yıllarca “cemaatte rahmet vardır” deyip bütün insanları bir çatı altında toplanmaya çağırmamış mıydınız? “Yalnız kalan koyunu kurt kapar” diye hadisler üretmediniz mi? Düşünmeyen, tartışmayan cahiliye toplumlarını özgürleştirmek için gelen İslam’dan anladığınız bu mu? Bütün İslam dünyasında cemaatler, tarikatlar, siyasi hareketler etrafında toplanan milyonlar var. Bu hareketler içerisinde yer alıp da bağımsız hareket eden tek bir birey gördünüz mü? Bağımsız hareket eden bireylerin o yapılar içinde barındırılmadığını hepimiz bilmiyor muyuz? Kaldı ki beni linç edenlere şu soruyu sormak istiyorum: Hayatınızda tek bir kez olsun mensubu olduğunuz cemaat, tarikat, siyasi hareket liderinden işaret almadan oy kullandınız mı? Çok beğendiğiniz hâlde başka partilere oy verebildiniz mi? Dindar çevrelerin en büyük mottosu “kol kırılır yen içinde kalır” değil mi? Bu ne anlama geliyor? Hatalara bireysel açık itirazlar yapılmaz anlamına gelmiyor mu? Bu tavrınızla hem İslam’ı hem Müslümanları dünyanın gözünde değersizleştirdiniz 2. sınıf vatandaş durumuna düşürdünüz, farkında mısınız? Daha geçen gün kurtarıcı gözüyle baktığınız Başbakan Erdoğan “bize itiraz eden, farklı çizgi izleyen herkes kaybetti” demedi mi? Bu ne anlama geliyor? Yanlışı söyleyen herkesi kapının önüne koyduk ve o da siyaseten yaşayamadı anlamına gelmiyor mu? Neden Erdoğanistler bütün “AK gerçekleri” bildikleri hâlde kendi tabanlarında bu düzenin devam etmesi için çırpınıyorlar? Kur’an da “Düşünüyor musunuz”, “Akletmiyor musunuz” diye kaç kez soruyor. Tek bir gün Türkiye’nin geldiği noktayı düşünüp aklettiniz mi? İslam adına insanları kafalarını kesenlerin yolgeçen hanı hâline nasıl geldiği üzerine kafa yordunuz mu? Alevileri, Gürcüleri, Ermenileri aşağılamanın caiz olup olmadığını kendinize sordunuz mu? Şimdi kalkmış durumunuzun resmini çeken bir Müslüman kadını linç ediyorsunuz. Çünkü kadınlar daha kolay lokma değil mi? Hem bu din sadece sizin dininiz mi? Size imanın kimde olduğunu belirleme yetkisi mi verildi? Müslümanların içinde bulunduğu duruma, bana “Yahudi kahpe”, “Git IŞİD’in cariyesi ol” diyerek aklınızca aşağıladığınızı zanneden sizlerden daha çok üzüldüğüm muhakkak. Tek farkımız bunun sorumlusunun sizin gibiler olduğunu söylüyorum. Size yaptığım eleştiriyi İslam’a bir hakaret olarak göstererek kendinizi kurtaramazsınız. Hadi diyelim bu dünyada kurtardınız, yaptıklarınızdan dolayı en küçük bir utanma, vicdan acısı hissetmediniz. Ya çok önemsediğiniz ahirette bu yaptıklarınızı nasıl açıklayacaksınız? Bir Müslüman olarak soruyorum.Demokrat Haber
'Askere Yaylım Ateşi Açıldı'
Genelkurmay Başkanlığı, Hatay sınırında devriye görevi yapan askerlerin üzerine Suriye tarafından Kalaşnikof tüfeklerle ateş açıldığını ve askerlerin karşılık verdiğini, olayda ölen veya yaralanan olmadığını açıkladı.Genelkurmay Başkanlığı, Hatay'da devriye görevi yapan askerlere yaylım ateşi açıldığını duyurdu. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi:'Türkiye-Suriye hududunda, Kara Kuvvetleri 2'nci Hudut Alayı Hatay Kavalcık Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında, 20-25 şahsın Suriye'den Türkiye istikametine doğru yaklaştığı tespit edilmiş ve Mobil Yol Kontrol Unsurları (MYKU) tarafından şahıslara 'Dur' ikazında bulunulmuştur. 'Dur' ikazına uymayan şahısların sınıra yaklaşmaya devam etmesi üzerine, MYKU tarafından havaya uyarı ateşi yapılmıştır. Uyarı ateşine grubun gerisinde bulunan ve Suriye topraklarında mevzilenen kişiler tarafından Kaleşnikof piyade tüfeği ile 20-25 el ateş açılmıştır. Bunun üzerine MYKU tarafından anında karşılık verilmiş ve açılan karşı ateş sonucu şahıslar Suriye istikametine doğru kaçarak gözden kaybolmuşlardır.Yine Kavalcık Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında, 8-10 şahsın Suriye'den Türkiye istikametine doğru yaklaştığı tespit edilmiş ve MYKU tarafından şahıslara 'Dur' ikazında bulunulmuştur. 'Dur' ikazına uymayan şahısların sınıra yaklaşmaya devam etmesi üzerine, MYKU tarafından havaya uyarı ateşi yapılmıştır. MYKU'nun açtığı uyarı ateşi sonucu şahıslar Suriye istikametine doğru geri kaçmışlardır. Bu esnada Kavalcık Köyünden unsurlarımızı oyalamak maksadıyla bölgeye yaklaşık 8-10 motosikletli grup gelmiş, MYKU'nun açtığı uyarı ateşi sonucu şahıslar geri kaçmışlardır. Uzaklaşan gruptan 1 adet motosiklet ele geçirilmiştir.Ayrıca Hatay Hacıpaşa Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında bölgede hudut devriye faaliyeti icra eden MYKU tarafından, Asi Nehri üzerinde ve çevresinde toplam 600 litre akaryakıt bulunan 60'ar litrelik 10 adet bidon ve 1 adet sal tespit edilmiştir. Söz konusu akaryakıt dolu 10 adet bidon ve 1 adet sal Altınözü Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı ile tutanak tutularak olay yerinde kullanılmaz hale getirilmiştir.' DHA
‘İnsanlığın’ suya gömüldüğü an!
Avrupa’da bir ülkeye sığınmak için Kaçak yollardan bindikleri gemiden Atlas Okyanusu’na bırakılan 2 Senegalli’nin videosu denizcilik camiasını karıştırdı. Yaz ortasında çekildiği anlaşılan 7 dakikalık kayıtta, Batı Afrika ülkesi Liberya Bukhanan’da bulunan Lady Saliha adlı bir Türk şirketine ait kuru yük gemisinden 2 Afrikalı'nın deniz ortasında kaderlerine terk edildiği anlar yer alıyor.‘Balıklara yem olmazlarsa’ Görüntülerde çekimi yapan kişi, Deval Denizcilik’e ait Lady Saliha adlı gemide olduklarını ve Senegal’in Dakar limanından kaçak olarak binen 2 kişiyi gemide yakaladıklarını söylüyor. Daha sonra bidonlardan yapılmış ilkel sallara bindirilen 2 mültecinin deniz üzerindeki mücadelesi görüntülere yansıyor. Afrikalılardan biri sık sık ters dönen saldan denize düşerken, diğeri ise üzerinde 2 bidon su, ekmek ve 2 küreğin bulunduğu saldan düşmemek için çaba harcıyor. Bir iple gemiye bağlı bulunan sallardan biri 2 kaçak Senegalli’nin dengelerini tam olarak sağlamasının ardından ipten serbest bırakılıyor. Ardından da mülteciler, salları birbirine bağlayarak en yakın kıyıya doğru kürek çekiyor. Görüntüyü çeken denizcinin kaydın bir yerinde, 'Dakar’dan (Senegal'in başkenti) Lady Saliha gemisine kaçak yolla binen iki tane kaçağı gemiden indirmek için yaptığımız sallarla 10 mil açıktayız. Köpek balıklarına yem olmazlarsa” demesi dikkat çekiyor. ‘Günlerce aç kalacaklar’ Görüntülerde, bir salın diğerine göre çok daha dengesiz yapıldığı dikkat çekerken, sürekli denize düşen genç Senegalli tekrar tekrar sala çıkmak için çaba sarf ediyor. Genç Senegalli’nin sala çıkmak için yardım istediği Türk denizciler ise gülerek Afrikalı göçmeni duymazdan geliyor. Atlas Okyanusu kıyısında kaderlerine terk edilen 2 mültecinin akibetinin ne olduğu görüntülerden anlaşılamıyor. Görüntüyü çeken denizci, salda dengede durmaya çabalayan Afrikalılara bakarak, 'Günlerce aç kalacaklar... Garibanlar inşallah köpekbalıklarına yem olmazlar' diyor. Videonun sonunda yaptıklarının suç olduğunu fark eden denizcilerin 'Kamerayı kapatın' deme anları da kayıt altına alınıyor. Bir diğer görüntüde ise geminin Afrikalılardan hızla uzaklaştığı anlar yer alıyor.Firma: 'Karaya çıktılar' Geminin sahibi Deval Transport A.Ş. görüntülerin Mart 2013’te kaydedildiğini belirterek şu açıklamayı yaptı: 'Geminin o tarihteki kaptanından izahat talep edilmiştir. Gemi kaptanından alınan sözlü beyanata göre ilgili geminin Liberya’nin Buchanan liman sınırları içerisinde (okyanus ortasında değil - görüntülerin belirli bölümlerinde sahilin ne kadar yakın olduğu açıkça görülmektedir) demir yerinde demirli vaziyette yükleme yapmak üzere beklerken 16 Mart 2013 günü geminin yeke dairesinden gürültü gelmesi üzerine gemi kıç tarafı kontrol edilmiş ve geminin dışarısında, dümen yelpazesi üzerinde iki yabancı uyruklu kişinin bulunduğunu görmüştür.Ancak bu kişiler geminin ABD’ye gitmeyeceğini öğrendiklerinde geminin dümen yelpazesinden denize atlayarak karaya doğru yüzmek istemişlerdir. Gemi kaptanı, kişilerin yüzerek karaya gitme niyetlerinde olduklarını anlamış, karaya daha kolay çıkabilmeleri için birkaç sal ve küreği denize indirerek bu kişilere vermiştir. Bilahare, dürbünle yapılan takip sonrasında kişilerin karaya çıktıkları görülmüştür. Çıkan haberlerin kötü niyetle yapıldığı ortaya çıkmıştır.'Düşmanı bile olsa yardım etmeliydiGörüntüleri Milliyet'e değerlendiren Türkiye Denizciler Derneği, okyanus ortasında büyük bir suç işlendiğini belirtti. İlk sorumlunun geminin kaptanı olduğunu, videonun şirketten yeni ayrılan bir güverte elemanı tarafından intikam amaçlı kamuoyuna sızdırıldığını ileri sürdü.Derneğin hukuk danışmanı ve deniz hukuku uzmanı Ömer Faruk Bostancı, gemi kaptanının 'Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun'u ihlal ettiğini söyledi. Bostancı, 'İlgili kanunun 14. maddesi; ‘Her kaptan, denizde can tehlikesine uğramış olarak rast geldiği kimselere, düşman bile olsa, kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcusunu ciddi bir tehlikeye atmaksızın elinden gelen her yardımı yapmakla ödevlidir’ demekte. Yani kaptan, karşıdakinin vasfı ne olursa olsun, hatta düşman bile olsa yardımla mükelleftir. Bu yapılan ise insanlık dışı bir muameledir' dedi.1-3 yıl alabilirler Sorumluların 1-3 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanabileceğini belirten Bostancı, denize bırakılan Afrikalıların ölmesi halinde cezanın artabileceğine dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen yaşam hakkı ilkelerinin de hiçe sayıldığını belirten Bostancı, BM’nin bu tür durumlarda kaçakları en yakın güvenli bir limanda bırakılmasını veya mülteci statüsü tanınmasını tavsiye ettiğini söyledi. 1974'te imzalanan Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi'ni (SOLAS74) hatırlatan Bostancı, “Türkiye’nin 1980’den beri taraf olduğu sözleşmeye göre kaptanlar denizdeki kişilerin güvenliğinden sorumlu. Dernek olarak suç duyurusunda bulunacağız” dedi.‘Güvenli limana götürülmeliydi’ Adını vermek istemeyen bir gemi kaptanı ise Lady Saliha gemisi kaptanının kaçak yolcuyu nerede tespit ederse etsin ilk yapması gerekenin güvenli limana kadar götürmek olduğunu söyledi. Uzak yol kaptanı, 'Tespit edilen kaçak yolcuları kabul edecek bir sonraki limana kadar gemide personel ile birlikte yaşama katılmaları sağlanmalıydı. Bu şekilde gemiden tahliyeleri hayati tehlike arz ediyor. Ayrıca gemiyle gelen kaçak yolcu olduğunda, durum hakkında derhal pasaport polisi ve gümrük idaresine yazılı bildirim yapılmalıydı. Yasa dışı göçmen kaçakçılığıyla ilgili harekete geçen BM bir sözleşme hazırladı. 2000’de Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol tüm üye ülkelerin imzasına sunulmuştu” dedi.Göçmen gemisinde 100 çocuk ölmüşUluslararası Göçmenlik Örgütü (IOM), geçen hafta Malta’da göçmenleri taşıyan geminin batması sonucunda yaşanan faciada ölenlerin 100’ünün çocuk olduğunu açıkladı. IOM’ye konuşan göçmenler, insan kaçakçılarının kendilerini daha küçük bir gemiye geçirmek istediklerini ve geminin kaçakçılar tarafından batırıldığı iddialarını yineledi. Mısır, Sudan, Suriye ve Filistin’den gelen göçmenler, İtalya’ya gidebilmek için kaçakçılara 2 bin dolar ödeme yaptıklarını anlattı. IOM, şu ana kadar aralarında iki yaşında bir kız çocuğunun da olduğu 9 kişinin batan gemiden kurtulduğunu söyledi.
Ankara'da Karşılaşılan Şehir Hatalarından En Trajikomik 23 Tanesi
Daha önce yaklaşık 1 milyon kişi tarafından görüntülenen 'Türkiye'nin En Hatalı Şehri: Ankara - İşte Ankara'nın En Acayip 33 'Bug'ı' içeriğimizi yayınlayalı neredeyse 1 yıl olacak ama Ankara'daki hatalar çoğalıyor, sevgili Ankara'nın Bugları ekibi ve topluluğu da bu hataları vermeye devam ediyor.  Yine en komik Ankara'nın Bugları paylaşımlarından bir derleme yapmanın zamanı gelmiş dedik ve aşağıdaki fotoğrafları seçtik. Süper facebook yorumları ve daha fazla bug için, kaynak adresinden Ankara'nın Bugları Facebook sayfasını mutlaka ama mutlaka ziyaret ediniz, hatta siz de komikli ve garipli fotoğraflarınızı Ankara'nın Bugları'na yollayınız
Adliye Önünde Kılıç Çekti
Antalya'da, Kobani'deki IŞİD saldırılarını protesto gösterileri sırasında yasa dışı eylem yapan, Mobese kameraları ile çevreye zarar verenlere yönelik düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 13 şüpheli, adliyeye sevk edildi. Bir kişi, adliye önünde eylemcilere destek amacıyla bekleyenlere kılıçla saldırdı.Antalya'da, geçen hafta Kobani'ye yapılan IŞİD saldırılarını protesto gösterileri sırasında, yola barikat kurup polise taş attığı ve kamu mallarına zarar verdiği belirtilen 13 kişi, dün sabah saatlerinde gözaltına alındı. Şüpheliler, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgularının ardından 'kamu malına zarar vermek', 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan saban saatlerinde adliyeye sevk edildi.Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı adliye önünde şüpheliler slogan atarak adliyeye giriş yaparken bir grup alkışla destek verdi. Şüphelilerin savcılık sorgusu, doktor kontrolünden sonra başlayacak.BAŞSAVCI TALİMAT VERDİ GÖSTERİCİLER BAHÇEDEN ÇIKARTILDIBir grup Akdeniz Üniversitesi öğrencisi, adliye bahçesine geldi. Üzerinde 'Gözaltılar serbest bırakılsın' yazılı pankart taşıyan öğrenciler, slogan atmaya başladı. Bu sırada adliye bahçesinde bekleyen polis şefi, grubu eylemlerini adliye bahçesi dışında sürdürmeleri yönünde uyardı. Bahçeye gelen Antalya Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Bağcı da eylemcilere kamu alanında slogan atılmaması gerektiğini söyledi. Grup aldırış etmeyince Başsavcı Bağcı polise talimat verip bahçe dışına çıkmalarını sağladı. Grup bahçe giriş kapısında beklerken, adliye bahçesine giriş kapıları polis tarafından kapatıldı. Adliyeye gelenler polis tarafından kontrollü alındı.KILIÇLA EYLEMCİLERE SALDIRDIAdliye önünde bekleyen grup, saat 15.40 sıralarında kılıçlı saldırıya uğradı. Adliyeye geldikten sonra motosikletinden inen T.D. adlı kişi, gruba yönelik 'Bunların arasında benim bayrağımı indiren var mı?' diye sordu. Gruptan ses çıkmaması üzerine elindeki bidon içindeki benzini göstericilere doğru döken T.D., daha sonra motosikletinde bulunan ve üzerinde 'Deli Gaddar' yazılı kılıcı çekti. Bu sırada kendisine engel olmak isteyen polisten kurtulan T.D., adliye önünde bekleyen 20 kişinin üzerine saldırdı. T.D.'yi elinde kılıçla gören eylemciler, sağa sola kaçıştı. T.D. daha sonra polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı.Yenişafak