onedio

Botaş Haberleri

Botaş ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Botaş ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türkiye'ye İlk Kürt Gazı 2017'de
Kuzey Irak'ta üretim yapan Genel Enerji firması, bölgeden Türkiye'ye ilk doğalgazın 2017 kışında ihraç edileceğini bildirdiYılda 4 milyar metreküp ile başlanacak doğalgaz transferinde 2020 hedefi 10 milyar metreküp.Genel Enerji CEO'su Tony Hayward, 'Türkiye'ye ilk gazı 2017'de getireceklerini söyledi.Al Jazeera Türkiye’den Melis Kobal’ın haberine göre Kuzey Irak'ta günlük 250 bin varil üretim kapasitesine ulaşan Genel Enerji, yılsonunda üretimi 400 bin varile çıkarmayı hedefliyor.İstanbul'da STEAM'in düzenlediği enerji konferansında şirketin planlarına ilişkin bilgi veren şirket yöneticisi Tony Hayward, kendileri için bundan sonraki önemli yatırımın doğalgaz alanında olacağını açıkladı.Hayward, Türkiye'ye ilk gazı 2017 kış mevsiminde göndermeyi planladıklarını söyledi. Hayward, 'İlk etapta 4 milyar metreküp ile başlayacağız. Sonra 2020'de 10 milyar metreküpe çıkmak hedefimiz. 2025'e kadar 20 milyar metreküpe ulaşacağız' diye konuştu.Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında Kasım 2013'te imzalanan anlaşmaya göre, Türkiye'ye doğalgazı Genel Enerji getirecek.Bunun için bir de doğalgaz boru hattı inşa edilecek.Bu hatta BOTAŞ'ın da ortak olması gündemde. Doğalgaz fiyatının, pazara yeni girileceği için daha düşük olması bekleniyor.Taraf
Sık Kullanılan Ama Açılımları Pek Bilinmeyen 20 Kısaltma
Gündelik hayatın temposunda fark edilmiyor; ama kullandığımız dil pek çok kod ile dolu. Günlük hayatta çoğu kez kulağa gelen kısaltmaların açılımlarının ne olduğu, hangi dillerden geldiği ve ne gibi anlam kaymalarına uğradığı birçok insanın bilmediği konular arasında. İşte sosyal hayatımızda sık kullandığımız ama anlamını bilmediğimiz kısaltmalardan bazıları:
Spor Toto'dan Haydarpaşa Garı'na 'Özelleşiyoruz'
AKP iktidarı, özelleştirmede yeni bir ‘rekor’ a koşuyor. 2013’te özelleştirmeden elde edilen 12.4 milyar dolar gelirle kırılan rekorun ardından hükümet bu yılı da 7 milyar dolarlık özelleştirmeyle kapatmayı amaçlarken, yeni dönemde yapılacak özelleştirmelerin listesi açıklandı.Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı listede ‘yok, yok’. Hürriyet’in derlemesine göre, listedeki bazı alanlar şöyle:Elektrik üretim santralleri;Otoyol ve köprüler;Bazı limanlar;Erzurum Kış Olimpiyatları Tesisleri;25 şeker fabrikası;Güllük Marina;Haydarpaşa Projesi;Eti Maden’e ait sülfirik ve borik asit fabrikaları;Halk Sigorta ile Halk Emeklilik (geliri Halkbank’a aktarılmak üzere);Spor-Toto at yarışları;Türksat’a ait Kablo-TV operasyonları;BOTAŞ’ın iletim hatları;TEİAŞ’a ait kamu hisselerinin yüzde 49’u;TPAO’nun halka arzı;Gayrimenkuller,Arsalar.Bu özelleştime projelerinin ardından, sadece Spor Toto ve at yarışlarından 10 milyar dolar gelir bekleniyor. Şimşek, kurumların daha verimli çalışmasını sağlamak için özel sektöre devredileceğini söyleyip, Şimşek şöyle konuştu: “ Bundan hem devlet hem vatandaş hem de özel sektör kazançlı çıkacak. Bazı alanlarda kâr ediliyor gibi görülse de buraların özel sektör eliyle işletilmesi sayesinde, daha verimli bir ortamın oluşturulacağını düşünüyoruz .”Diken
Murat Karayılan'dan 'Mahalleleri Ele Geçirin' Talimatı
PKK'nın Kandil Dağı'ndaki yöneticilerinden Murat Karayılan, Türkiye içindeki teröristlere telsizle 'Mahalleleri ele geçirin' talimatı verdi. Karayılan'ın talimatının ardından PKK'nın şehirlerdeki asayiş birimi Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) tarafından Şırnak'ın Cizre İlçesi'ndeki Nur ve Sur mahallelerinde halkın tüm ihtiyaçlarının kendi örgütlemesince karşılanacağı ilan edildi.İstihbarat birimleri yaptığı teknik takip çalışmalarında Kandil Dağı'ndaki KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan'ın Türkiye içinde bulunan PKK'lılara telsizle talimatlar verdiğini tespit etti. Karayılan 12 Ekim 2014 günü telsizden verdiği talimatta şehirlerin değil, mahallelerin ele geçirilmesini istedi. Karayılan, telsizle verdiği talimatta, 'Halk kendisi hareket etsin, başkaldırıyı düşürmesin, başkaldırıya devam etsin. Toplumsal güçler ile mahallelerde kontrol sağlanmalı. Şehirleri değil mahalleleri ele geçirsinler' dedi.CİZRE'DE UYGULAMAYA KONULDUMurat Karayılan'ın talimatının ardından 21 Ekim günü yüzleri kapalı 150-200 kişilik YDG-H üyesi, Şırnak'ın Cizre İlçesi Nur Mahallesi'ndeki Botaş Parkı civarında toplandı. Burada yüzü kapalı bir kadın 'Yurtsever Botan halkı ve kamuoyuna' başlıklı bir bildiri okudu.Cizre'nin Nur ve Sur mahallelerinin, halkın tüm ihtiyaçlarını kendi örgütleyeceği ve kendi karşılayacağı mahalleler ilan edildiği belirtilen bildiride, Kobani'deki direnişin örnek alınması istendi. Kürtlerin Suriye'de elde etiği kazanımların 'Kuzey Kürdistan' diye söz ettikleri Güneydoğu'da da örnek alınması istenen bildiride, 'Biz bu serhildanlarla (başkaldırı) sokaklarımızı devletin kirli politikalarından temizledik. Bu kazanım korunmalıdır. Bu kazanımlar Kuzey Kürdistan'da yeni süreç başlatmıştır. Toplumun kendine özgü alanlarını oluşturmuştur' denildi.Bildiride, 'Bizim için Nur ve Sur mahalleleri özgürce yaşayabileceğimiz ve kendimiz için yaşayabileceğimiz mahalleler olacaktır. Bu temelde iki mahalleyi halkın tüm ihtiyaçlarını kendi örgütleyeceği ve kendi karşılayacağı mahalleler olarak tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. Bu mahalleler kendi kendini yönetecektir. Botan halkına ve yurtsever kamuoyuna duyurulur' ifadeleri yer aldı.DHA
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Sahil yolu, binlerce HES, taş ocakları, maden arama, nükleer santral derken Karadeniz bölgesi, bir karabasanın içinde sürükleniyor. Sırada, “turizmle kalkınma” adına Doğu Karadeniz yaylalarını birbirine bağlayacak bir otoyol projesi var: Yeşil Yol...Adı afilli ve çevreci, ancak aslı -bölge insanının gayet iyi bildiği gibi- ekolojiden, korumacılıktan çok uzak.Herşeyden evvel, “Yeşil Yol”un (diğer adı yayla koridoru) nasıl yapılacağı henüz belirsiz... 1500 km’si asfalt, toplam 2500 km’lik devasa “yayla otoyolu” birkaç yıl önce altı ilin (Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Rize ve Artvin) valiliklerine ihale edildi.Ne var ki valiler, Yeşil Yol’a dair soruları yanıtlamaktan ısrarla kaçınıyor. Bu kadar büyük bir kamu yatırımı sözkonusu, ancak ne halkın, ne uzmanların görüşü sorulmuş.İş makineleriyse şimdiden dağı taşı kazıyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Mescid-i Aksa'ya Saldırı Türkiye'ye Yapılmış Bir Saldırıdır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı barbarca saldırı Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır. Çünkü Mescid-i Aksa hepimizin mescididir' dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Cezayir İş Forumu toplantısında yaptığı konuşmaya 'Kıymetli dostum' diye hitap ettiği Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'ya daveti için teşekkür ederek başladı, mevkidaşına 'acil şifa' diledi.Buteflika'nın, geçmişten bugüne dünya siyasetinde derin bir tecrübenin temsilcisi konumunda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı ile görüşmelerinin çok verimli geçtiğini dile getirdi. Erdoğan, 'Tecrübelerinden istifadeyle birlikte Türkiye-Cezayir ilişkilerinin her geçen gün daha iyiye giden sürecini değerlendirme fırsatı bulduk' dedi.Kendisine, heyetine ve Türk işadamlarına gösterilen misafirperverlik için teşekkür eden Erdoğan, 2013'te başbakan iken geldiği Cezayir'e, bir buçuk yıl aradan sonra cumhurbaşkanı olarak gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Arada her ne kadar denizler, ülkeler olsa da arada engeller de olsa biz Cezayir'i yanı başımızdaki kardeşimiz olarak tanırız, biliriz. Son bir asır içinde Cezayir'in bağımsız, hür, güvenli, istikrarlı ve huzurlu bir ülke olmasını, inanın, yeryüzünde en çok arzulayan millet de devlet de biz olduk' diye konuştu.Buteflika'nın liderliğinde istikrarlı ve sağlıklı bir büyüme eğilimine giren Cezayir'in, huzur ve güven içinde 'Kuzey Afrika'nın parlayan yıldızı' olduğunu görmekten en az Cezayirliler kadar heyecan duyduğunu söyleyenErdoğan, 'Tarihleri, değerleri, halkları ve devletleri birbirine bu kadar yakın iki ülkenin ekonomik alanda birbirine mesafeli durmasına asla rıza gösteremeyiz' değerlendirmesinde bulundu.'Çok çalışırsak ticaret hacmini 10 milyar dolara ulaştırabiliriz'İki ülke arasında, 12 yıl önce 1 milyar doları bulmayan ticaret hacminin 2013 yıl sonu itibarıyla 4,5 milyar dolara kadar çıktığına işaret eden Erdoğan, 'Ancak bu seviye de bizim için asla yeterli değil. Çok çalışırsak gayret edersek aradaki engelleri kaldırırsak Türkiye-Cezayir dış ticaret hacmini çok rahat bir şekilde 10 milyar dolara ulaştırabiliriz' ifadesini kullandı.Ülkeler arasındaki en önemli ticaret kaleminin enerji olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Şu anda Cezayir, doğalgaz ithalatımızda dördüncü sırada yer alıyor. Cezayir, milli hidrokarbon şirketi SONATRACH ve bizim şirketimiz BOTAŞ, süresi 2014 Aralık ayında dolacak olan, doğalgaz alım satımına ilişkin sözleşmeyi 10 yıl süreyle uzattılar' diyerek bunun çok önemli bir adım ve ülkeler adına son derece hayırlı bir karar olduğuna vurgu yaptı.Müteahhitlik sektörünün ikili ilişkilerin önemli bir başka boyutu olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Cezayir'de 244 Türk müteahhitlik firmasının 2014 Ekim ayı itibarıyla 11 milyar dolarlık proje üstlendiğini anlattı. Türk müteahhitlerinin, Cezayir makamlarının da desteğiyle büyük altyapı projelerinden daha fazla pay almalarını arzu ettiğini dile getiren Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika'nın da Türk müteahhitlerin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti kendisiyle paylaştığını aktardı.'Cezayir'in konut hamlesine Türkiyeli müteahhitler en uygun çözümü getirir'Dünya çapında deneyimli Türkiye firmalarının, Cezayir'in kalkınma planı çerçevesinde büyük ölçekli sanayi tesislerinin ve sayıları 100 binlerle ifade edilen konutların inşasında yer almaya hazır olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin konut inşasında kendisini ispatladığını ve dünyanın ilgisini üzerinde topladığını belirtti.TOKİ için 12 yıl önce 500 bin konutu hedefi belirlendiğini, 12 yıl sonunda toplu konutların 600 bine ulaştığını söyleyen CumhurbaşkanıErdoğan, 'Buradan elde edilen tecrübe ve birikimle Cezayir'in konut hamlesine Türkiyeli müteahhitlerin en uygun çözümü getireceğine inanıyorum' dedi.İş adamlarının üretime yönelik yatırım için de Cezayir'e gelmelerini teşvik ettiklerini ifade eden Erdoğan, ülkedeki Türk yatırımlarının 2 milyar dolara ulaştığına vurgu yaptı. Riskin ticarette olmazsa olmaz şartlardan biri olduğunu dile getiren Erdoğan, 'Risk siyasette de olmazsa olmaz şartlardan bir tanesidir. Risk yaşamda da var. 'Yaşamda risk yoktur' diyebilir misiniz, orada da var. Normal yolunuzda gidersiniz, bakarsınız bir taşa takılır, orada çökersiniz hayat bitmiş. Hiç umulmadık bir anda, bakarsınız bir trafik kazasında ölebilirsiniz. Bunlar hayatın, yaşamın riskleridir' diye konuştu.Tekstil sektörünün de Cezayir'e yönelik önemli projeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk firmalarının Cezayirli ortaklarıyla farklı şehirlerde büyük tekstil kompleksleri kurarak 'Made in Algeria' etiketli giyim markaları oluşturmayı, binlerce Cezayirliye iş imkanı sağlamayı hedeflediğini kaydetti.Cezayir'de faaliyet gösteren bir demir çelik firmasının yönetim kurulu başkanı ile görüşürken kaç Cezayirli istihdam ettiğini sorduğunu ve 'Bin' yanıtını aldığını aktaran Erdoğan, işsizliği, 'büyük bir bela' olarak tanımladı ve işsizlik ne kadar azaltılırsa o kadar başarılı olunacağını vurguladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Türkiyeli iş adamlarının Cezayir'deki yatırımları dikkate değer boyutlara ulaştı ve inanıyorum ki daha fazla kolaylık sağlandığında, bu katkılar daha da artacaktır' değerlendirmesini yaptı.Erdoğan, bölgede tarihin akışını değiştirecek güçte çok önemli gelişmelerin yaşandığını belirtti.'Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan büyük değişimle ilgili olan bizim önümüzdeki en önemli soru şudur. Bu değişimi, bu bölgenin halkları mı kontrol edecek, yoksa son asırlarda yaşadığımız gibi dışarıdan birileri mi bu değişimi kontrol edecek?' diye soran Erdoğan, 'Hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, biz kendi sorularımıza ithal cevaplar ürettiğimizde sorunlar çözülmüyor' dedi.Bu şekilde sorunların daha da derinleştiği değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:'Hatta, başkalarının gelip, bu bölgenin sorunlarına müdahil olması, bölgemizdeki meseleleri daha fazla içinden çıkılmaz hale getiriyor. Dışarıdan müdahale değil, kendi içinde çözüm…Türkçe'de güzel bir söz var. 'Taşıma su ile değirmen dönmez' Bizim bu bölgenin gerçek sahipleri olarak, karşı karşıya kaldığımız tüm sorunlara artık yerli çözümler üretmemiz kaçınılmaz bir hal almıştır.'Erdoğan, bunun ekonomide, siyasette ve dış politikada yapılmasının zorunlu olduğunu bildirdi.Bölgedeki enerji kaynaklarının, bölge ekonomilerini şaha kaldıracak bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:'Aynı şekilde, bölgenin siyasi geleneklerinin, dünyanın birçok ülkesinin sahip olmadığı kadar eski olduğunu görüyorsunuz. Bütün bu zenginliklere, bütün bu tarihibirikime rağmen, Kuzey Afrika'nın da Ortadoğu'nun da maalesef yapay sorunlarla enerjisini, vaktini, naktini heba ettiğini üzülerek görüyoruz.Libya'nın sahip olduğu tüm zenginliklere rağmen yaşadığı trajedi ortada. Şu anda Libya'nın yurt dışındaki parası, farklı ülkelerdeki parası, son rakamları bilmiyorum ama birkaç ay öncesine kadar 170 milyar dolar. Başka ülkelerde duruyor bu para. Kimin bu para? Libya'nın, Libya halkının. Bu olacak iş mi? Niye Libya kendi parasını kullanamıyor? Kendi ülkesindeki yatırımlarda niye bunu kullanamıyor? Bunların hepsi birer soru işaretidir.'Erdoğan, Mısır, Suriye ve Irak'ta durumun aynı olduğunu belirterek, buraların yeraltı kaynakları açısından çok zengin olduğuna işaret etti. Dünyanın en büyük rezervlerinin bu bölgelerde bulunduğunu ifade eden Erdoğan, 'İnsan kaynağı derseniz, genç, dinamik, ahlaklı insan kaynağı da bu bölgelerde bulunuyor. Kültür ve medeniyet de aynı şekilde tarihe yön veren medeniyetlerin bu topraklardan neşet ettiğini görüyorsunuz' diye konuştu.'Kardeş bir ülkenin yaşadığı mağduriyet asla bizim çıkarımıza olamaz'Tüm bunlara rağmen, aynı bölgelerde çatışmanın, kanın, gözyaşının, huzursuzluk ve istikrarsızlığın da hiç eksik olmadığını dile getiren Erdoğan, 'Bir kardeşimizin, bir kardeş halkın, kardeş bir ülkenin yaşadığı mağduriyet asla ve asla bizim çıkarımıza olamaz. Bizim, geleceğimiz olamaz' dedi.Erdoğan en son İsrail'in Mescid-i Aksa'ya gerçekleştirdiği saldırıyla ilgili olarak şunları söyledi:'İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı barbarca saldırıyı, hep birlikte üzülerek yaşadık. 'Bize ne?' deme lüksümüz var mı? 'Filistin'in meselesi, bizi ilgilendirmez' deme imkanımız var mı? O saldırı Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır. Cezayir'e yapılmış bir saldırıdır.Çünkü, Mescid-i Aksa, Filistinliler'in değil, hepimizin ortak mescidi, hepimizin en kutsal ortak mekanlarından biri. Kendi mescitlerimize, camilerimize kirli postallarla girmek ne ise, Mescid-i Aksa'ya girmek aynen odur.''Her alanda dayanışma hayati derecede önemlidir'Erdoğan, bölgenin tüm meselelerinin, Filistin, Suriye, Libya ve Irak'taki sorunlarının bütüncül olarak ve kardeşlik hukuku içinde ele alınması gerektiğini vurguladı.Bu coğrafyada huzur ve barış istediklerinin altını çizen Erdoğan, 'Bu coğrafyanın her ülkesinde, anne, babaların, çocukların, kadın ve erkeklerin 'her an bomba patlayabilir, her an çatışma çıkabilir, her an farklı kesimler birbirine saldırabilir' korkusuyla yaşamasını içimize sindiremiyoruz' diye konuştu.Güven ve istikrarı ve bölgesel barışı temin etmek için her alanda dayanışmanın hayati derecede önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti:'Türkiye olarak, bölgemizdeki her ülkeyle barış, istikrar, dayanışma odaklı ilişkiler geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. İstiyoruz ki, bölgenin tüm ülkeleri, tüm kardeşlerimiz huzur içinde yaşasınlar. Sahip oldukları kaynakların refahı içerisinde yaşasınlar. İstiyoruz ki, tüm ülkeler kendi içlerinde ya da uluslararası ilişkilerinde barış ve emniyet içinde olsunlar. Biz, bunu temin etmek için ekonomik, siyasi, diplomatik her kanalla dayanışma mücadelemizi sürdüreceğiz.Cezayir, Tunus, Libya, Mısır halkı için elimizden ne geliyorsa hiç çekinmeden kardeşlerimizle paylaşmayı sürdüreceğiz.''Cezayir bir sorun yaşadığında, kendimiz bir sorun yaşıyormuş gibi üzülürüz. Cezayir, güvenli, huzurlu ve refah içinde olduğunda ise kendimiz bunu yaşıyor gibi seviniriz' diyen Erdoğan, 'İnanıyorum ki, Cezayir ile ekonomik, siyasi, diplomatik dayanışmamızı daha da güçlendirirsek, bu dayanışma tüm Afrika'ya ve bölgeye örnek olur' dedi.Bu şekilde bölgeye daha güçlü mesajlar verilebileceğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:'Mesele, sadece ekonomi meselesi değil. İhracat, ithalat, yatırım meselesi değil. Mesele, bir kardeşlik meselesi. Bir dayanışma meselesi. İnşallah, tarihte yaptığımız gibi, bugün de yarın da biz bu kardeşlik hukukunun gereklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.'Yaklaşık 1.5 yıllık bir sürenin ardından tekrar Cezayir'e, Afrika'ya ilk ziyaretini cumhurbaşkanı olarak yaptığını dile getiren Erdoğan, bunun kendisi için ayrı bir memnuniyet olduğunu söyledi. Erdoğan, burada olmaktan ötürü memnun olduğunun altını çizerek, 'Cumhurbaşkanı olarak Afrika ve Kuzey Afrika'ya bu ziyaretle birlikte,hamdolsun iş adamlarımızın kendi aralarında 400 kadar sözleşmede bir mutabakata varmış olmaları çok çok anlamlı. Bunun artarak devamı, inşallah ayrı bir güç kaynağı olacaktır' diye konuştu.Erdoğan, gelecek adına bu gelişmelerin hayırlara vesile olmasını dileyerek, şahsına, heyetine, iş adamlarına gösterilen sıcak misafirperverlikten dolayı da teşekkürlerini sundu.Bölgesel konular görüşüldüÖte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın görüşmelerinde, Irak'ın toprak bütünlüğü ile Filistinliler arasındaki ulusal uzlaşının perçinlenmesinin önemini vurguladıkları, Libya konusunda ise her türlü dış müdahaleye karşı olduklarını belirttikleri kaydedildi.Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanlığı Özel Konutunda, bakanların huzurunda gerçekleşen ve son derece samimi geçen görüşmede Erdoğan ile Buteflika, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konularda da görüş teatisinde bulundu.İki liderin Türkiye-Cezayir arasındaki sadece ekonomik ve ticari ilişkileri değil, köklü bir geçmişe sahip olan kültürel ilişkileri de güçlendirme konusunda kararlı olduklarını vurguladıkları öğrenildi.Irak, Filistin, Libya, Afrika ve Avrupa Birliği gibi konuların ele alındığı görüşmede, ikili ilişkiler konusunda ise enerji, tarım ve savunma sanayisinde işbirliği, Cezayir'de TİKA'yla gerçekleştirilecek ortak projeler ön plana çıktı.Irak'ın toprak bütünlüğünün önemine işaret eden iki lider, Libya konusunda her türlü dış müdahaleye karşı olduklarını, taraflar arasında milli mutabakat sağlamayı hedefleyen diyalog sürecinin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.İki liderin Filistinliler arasındaki ulusal uzlaşının perçinlenmesinin önem taşıdığına da değindiği, Buteflika'nın bu çerçevde önümüzdeki haftalarda El Fetih ve Hamas yetkililerini Cezayir'de ağırlamayı planladığını söylediği kaydedildi.Eğitim, sağlık ve imar konularında Türkiye'nin tecrübesinden istifade etmek istediklerini ifade eden Buteflika'nın, Erdoğan'ı, cumhurbaşkanı seçilmesinin yanı sıra 'Türkiye'deki zorlu süreçleri en iyi biçimde yönetme başarısı dolayısıyla' özellikle tebrik ettiği öğrenildi.Cezayir'in Osmanlı döneminden itibaren Türkler'le güçlü ilişkiler içinde olmasından gurur duyduklarına değinen Buteflika'nın, bu köklü ilişkileri daha da güçlendirme hususunda iki tarafın da kararlılık içinde olduğunu görmekten mutluluk duyduğunu ifade ettiği belirtildi.AA
'Doğalgaz İndiriminin Vatandaşa Yansıması İçin Erken'
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya'nın doğalgazdaki indirim teklifinin tüketiciye yansıması için erken olduğunu söyledi.Taner Yıldız, Rusya ile yapılan anlaşmalar konusunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.Yıldız, Rusya'nın doğalgazdaki indirim teklifinin tüketiciye yansıması konusunda, 'Erken ama çok erken görüyorum. Çünkü BOTAŞ karı üzerinden değil, zararı üzerinden bu müzakereler sürüyor' dedi.Taner Yıldız'ın açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:Rusya ile müzakere edilecek yeni boru hattında Botaş'ın ortaklığını konuşmadık.Rusya Devlet Başkanı Putin doğalgazda yüzde 6 indirim açıklaması teklif, biz de karşı teklif sunduk. Bu teklifi olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz ama karşı teklifimiz henüz nihayetlenmedi.Rusya'dan doğalgazda daha yüksek bir miktarda indirim talep ediyoruz.Doğalgazı en ucuz satan ülkeyiz. Zararı paylaşıyoruz.Enerji projelerine geliştireceğiz ama çevreyi koruyarak.Yapılan anlaşmalar Ceyhan'dan sonra dünyaya açılan bir pazar olmasını hedeflemektedir.Biz hangi indirim oranını alacağız? Bunu Rusya ile müzakere sürecinden sonra netleştireceğiz. Şu an paylaşılan zarar.Putin'in ziyareti olmasaydı ÇED süreci bekletilecek miydi? ÇED, Çevre Bakanlığı'nın hassasiyetle yürüttüğü bir konudur. ÇED raporu jest olsun diye verilmedi.Oraya bir liman yapılacak. Bu ay içinde bir ihaleye çıkılacak.TANAP Avrupa coğrafyası için de önemli bir projedir. TANAP'ın bundan zarar görmesi söz konusu değil.CNN Türk
'Doğalgazda Yüzde 20'lik İndirim Yolda'
GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan , vatandaşın kullandığı doğalgazda 2015'in Ekim ayından itibaren yüzde 20'ye varan indirim olacağını belirtti.Rusya’nın gaz indirimiyle ilgili konuşan GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan şunları ifade etti: 'Ekim ayında yüzde 9’luk fiyat ayarlaması yapılırken dövizdeki artışın tümü yansımamıştı. Pazarlık sürecinde Türkiye daha fazla indirim istemişti. 2015’in son çeyreğinde doğalgazda ciddi bir indirim söz konusu olacaktır. Yüzde 6'lık indirimle Botaş'ın yüksek maliyetlerinin düşmesi sağlanacak.2014'te dövizde yüzde 15'in üzerinde artış oldu, onun yüzde 9'u doğalgaz fiyatlara yansıdı. Vatandaş yüzde 15 zam görmemişti. Önümüzdeki dönemde petrol böyle devam ederse 70-75 dolar olursa yüzde 20'lere varan bir indirim söz konusu olacaktır. Vatandaşa en erken yansıması ise 2015'in 10. ayının başında olur.'Rusya, Botaş'a verdiği doğalgazda 1 Ocak 2015'ten itibaren yüzde 6 indirime gideceğini açıklamıştı. Enerji Bakanı Taner Yıldız ise, Rusya'dan bu orandan daha fazla indirim talep ettiklerini söylemişti. Doğalgaza geçtiğimiz ekim ayında yüzde 9'luk zam yapılmıştı.T24
Arınç: 'Soruşturma Siyasi Değil Hukuki Bir Süreçtir'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, İstanbul merkezli 'paralel yapı' soruşturmasına ilişkin 'Bu siyasi bir süreç değil, hukuki bir yargı sürecidir' dedi.Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, İstanbul merkezli 'paralel yapı' soruşturmasına ilişkin, 'Bu siyasi bir süreç değil, hukuki bir yargı sürecidir, hukuki bir süreçtir. Hepinizin bildiği gibi yargı sürecidir. Burada kolluk kuvvetlerinin bir şekilde kullanılmış olması, esasen bu sürecin gereğidir. Soruşturmayı savcılar yapar, mahkemeler değerlendirir' dedi.Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.Arınç, 5 gün önce Filistin’de bakan statüsünde kabul edilen, Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ziyad Ebu Ayn'ın, İsrail güçlerinin göstericilere müdahalesi sırasında hayatını kaybettiğini, bundan derin bir üzüntü duyduklarını belirterek, merhuma Allah’tan rahmet ve ailesine başsağlığı dileğinde bulundu.Filistin halkı ile dayanışma içinde olduklarını, acılarını yürekten paylaştıklarını dile getiren Arınç, “Bu üzüntü verici olay, İsrail'in Filistin topraklarında süregiden işgalinin bir sonucudur. İsrail, işgal altındaki Filistin topraklarında sürdürdüğü, yasa dışı yerleşim faaliyetleri ve insanlık dışı uygulamalarıyla Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini ağır bir şekilde ihlal etmektedir. Bu son yaşadığımız acı olay da bu davranışlarının sonucudur” diye konuştu.Bu haftanın Hazreti Mevlana’nın vuslatının 741. yıl dönümünü anma haftası olduğunu belirten Arınç, vuslatın, Çarşamba, Konya’da dualarla kutlanacağını ve bu toplantıya, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bazı bakanların bizzat katılacağını söyledi.Arınç, 'Bize birlik beraberliği, kardeşliği, dostluğu ve aşkı tavsiye eden Hazreti Mevlana’yı, vefatının 741. yılında, bir kez daha rahmetle minnetle ve şükranla yad ediyoruz' dedi.Başbakan Yardımcısı Arınç, TBMM’de bütçe görüşmelerinin devam ettiğini belirterek, bu görüşmeler dolayısıyla 3 bakanın toplantıya katılamadığını bildirdi. Geçen hafta, Başbakan Davutoğlu'nun da Polonya seyahati dolayısıyla Bakanlar Kurulu yapılamadığını hatırlatan Arınç, 'Toplantıda, hem Polonya seyahati ve onun öncesi ve sonrasında yaptığı dış temaslar hakkında, Sayın Başbakanımız bilgi verdi. Türkiye’yi de İngiltere ve İtalya Başbakanları ziyaret etmişlerdi. Yine hafta sonu, 4 il kongremize katıldılar. Bu kongreler sırasında Sayın Başbakanımızın halkla temasları oldu. Sayın Bakanlarımız da görevlendirildikleri kongrelere katılmış oldular' şeklinde konuştu.11 Aralık'ta, Uyuşturucuyla Mücadele Şurası’nda alınan kararlar kapsamında, uyuşturucuyla mücadelede iyi eğitilmiş narkotimlerin faaliyete başladığını, bin narkotim polisinin pilot olarak seçilen 11 ilde görevlerine başladığını ifade eden Arınç, 'Henüz bir iki gün geçmişti, çok büyük bir uyuşturucu operasyonuyla takriben 500 kilo civarında, morfin, bazmorfin ele geçirilmiş oldu' dedi.Toplantıda, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır’ın kendi bakanlık çalışmaları, Brüksel ve fasıllarla ilgili konularda, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin, gümrüklerle ilgili genel bir bilgi sunduğunu anlatan Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in de bakanlığın bazı çalışmalarına ilişkin bilgi verdiğini kaydetti.Arınç, Türkiye’de yaşanan iç ve dış gelişmelerin de Bakanlar Kurulunda ele alındığını ifade etti.'Paralel yapıya' yönelik operasyonGazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Arınç, İstanbul merkezli 13 ilde yürütülen operasyon kapsamında 'Fethullah Gülen'in de gözaltı listesindeki 32. isim olduğu' iddialarıyla ilgili soru üzerine, şunları söyledi:'Bildiğiniz gibi, bu kişiler ve yapılan operasyonla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Halis Salihoğlu imzasıyla 14 Aralık günü bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada belli bir dosya numarası var, basına da dağıtıldı. Soruşturma dosyası kapsamında bir kısım medya mensupları ve emniyet görevlilerinin sahte delil üreterek sözde 'Tahşiye' suç örgütü hakkında soruşturma yaptıklarının tespiti üzerine, bu soruşturma kapsamında 31 isimden müteşekkil, bunlara yönelik olarak silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, örgüt kapsamında sahtecilik, iftira suçlarından ifadeleri alınmak üzere şüpheli sıfatıyla gözaltına alınma talimatı verilmiştir. Burada bir 32. isim yok.'Bu konuyla ilgili değerlendirmeleri de olduğunu belirten Arınç, 'operasyonun kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırmış olabileceğini, birtakım eleştiriler gelmiş olabileceğini' anlattı.Arınç, 'İsmi geçen şahısları kamuoyu yakından tanıdığı için buna yönelik bazı endişelerini ifade etmiş olabilir. Ancak biz hükümetiz, yürütme organıyız ve Türkiye'de bildiğiniz gibi Anayasa çerçevesinde erkler ayrılığı veya güçler ayrılığı prensibi var. Bir tarafta yasama organı, bir tarafta yürütme bir tarafta da yargı var' değerlendirmesini yaptı.'Siyasi bir süreç değil, hukuki bir yargı sürecidir'Arınç, şunları belirtti:'Bu siyasi bir süreç değil, hukuki bir yargı sürecidir, hukuki bir süreçtir. Hepinizin bildiği gibi yargı sürecidir. Burada kolluk kuvvetlerinin bir şekilde kullanılmış olması, esasen bu sürecin gereğidir. Soruşturmayı savcılar yapar, mahkemeler değerlendirir, savcı ve hakimlerin talimatıyla da emniyet güçleri veya kolluk kuvvetleri kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. Yani gazete binasına polisin gitmiş olması, bu sürecin yürütmeyle ilgili olduğunu değil bir yargı süreci olduğunu gösterir.''Sonucunu hep beraber bekleyeceğiz'Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, İstanbul merkezli paralel yapı operasyonu ile ilgili, 'Şu anda esasen sadece şüpheli konumunda bulunan kişilere yönelik bir soruşturma yapılıyor. Sonucunu hep beraber bekleyeceğiz. Bunun için bir infial duymaya gerek yok. Türkiye bu süreçlerden ilk defa geçmedi. Umarız ki bu son olsun. Bunu da hepimizin sabırla sükunetle karşılamamız lazım' dedi.Aanslarda yer alan haberlere göre Mehmet Turan isimli bir şahsın şikayetçi olduğuna değinen Arınç, olayla ilgili şu açıklamalarda bulundu:'Tahşiyeciler operasyonu ile ilgili bizdeki bilgiler şudur: Geçmişte Mehmet Doğan isimli bugün için çok yaşlı hatta gözlerinin de görmediği ifade edilen bir şahıs, Risale-i Nur eğitimi içerisinde, Elazığ'da çok yakından tanınan Albay Hacı Hulusi Yahyagil'in talebesi olarak Risale-i Nur ile tanışmış, yorumlamış, kendisine inanan güvenen pek çok insanla da eğitimine devam etmiş. Fakat bu çalışmaları sırasında da Fethullah Gülen'e ve onun yaptıklarına yönelik bazı eleştiriler getirmiş. Bunun üzerine, iki topluluk arasında birbirlerine karşı itham edici ya da yaptıklarını izah edici bir takım açıklamalar olmuş.'Emniyet istihbaratının bu sürecin ardından bazı soruşturmalar yaparak, Tahşiyeci örgütünü esas alarak bazı dinlemelerde bulunduğunu ancak herhangi bir sonuç almadığını aktaran Arınç, bu gruba yönelik El Kaide başta olmak üzere bazı radikal terör örgütleriyle bağlantılı oldukları iddialarının da ortaya atıldığını belirtti.Bu sırada, gruba yönelik adli makamlardan alınan karara istinaden, 2009 ve 2010 yıllarında, çok sayıda ilde gruba operasyon düzenlendiğini ifade eden Arınç, bu operasyon sonucunda arasında Mehmet Doğan'ın da bulunduğu 122 kişinin gözaltına alındığını, 27'sinin tutuklandığını ve 17 ay cezaevinde kaldıklarını söyledi.Arınç, grubun dershane olarak kullandığı yerde çeşitli silah ve el bombasının ele geçirildiğini, el bombalarının üzerinde yapılan incelemelerde, sanıkların parmak izine rastlanmazken, aramaya katılan polis memurlarının parmak izinin bulunduğuna dikkati çekti.Mehmet Turan'ın AA'ya yaptığı açıklamaya göre 2010-2011 yıllarında yaptığı şikayetlerin 'hasır altı edildiğini' belirten Arınç, daha sonra tahliyesini müteakip dilekçesi üzerine kendisinin aranarak şikayetinin olup olmadığının sorulduğunu kaydetti.Arınç, 'Bu operasyonda ele geçirilen ve seri numarası okunabilen tek el bombasının seri numarasının, İstanbul Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM Büro Amirliğindeki denetleme sırasında bulunan el bombalarının seri numarasıyla benzer olduğunun anlaşıldığını' bildirdi.Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:'Bunlarla bağlantılı olarak yani bir suç delilleri üretildiği, bunların sadece bir terör örgütü olarak hedef alındığı, bunun delillerini uydurmak için de bizzat aramayı yapanların, dershane diye bilinen yerde bu şekilde birkaç el bombası ile silahın konulduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine esasen yargılama sırasında hemen hemen hepsi tahliye edilmiş, yargılama tutuksuz olarak devam ediyor. Bu sırada da böyle bir operasyon var. Şüphesiz buralarda pek çok insanın ismi geçtiği için bunların bir şekilde irtibatta olacakları düşünülebilmiş. Ancak gazeteci sıfatıyla gözaltına alınanlar yanında bazı dizilerde senarist veyahutta yapımcı olan kişilerin de gözaltına alınmak istendiğini biliyoruz. 'Bunlarla bu işin ne irtibatı olabilir, ne ilgisi olabilir' denildiğinde, yine Tahşiyeciler ile Fethullah Gülen arasında Herkul.org'tan yayımlanan bazı konuşmaların bu diziler içerisinde de bir şekilde yerleştirildiği ve bazı bölümlerinde özellikle o gruba dahil suçlayıcı ifadelerin yer aldığı, hatta aramalarda bazı ele geçirilen silahlardaki seri numarasının emniyetteki silahlarla benzerlik taşımasının da 'şunlar da olabilir, bunlar da yapılabilir' şeklinde bir yol gösterme olarak da kabul edilebileceği öngörülmüş.''Türkiye bu süreçlerden ilk defa geçmedi'Sürecin, yargı süreci olduğunu vurgulayan Arınç, 'Bu sürece hiçbir siyasi etki dahil edilmemiştir. Yani bizim, hükümet olarak veya herhangi bir bakanımızın imzasıyla veya talimatıyla böyle bir süreç başlamamıştır' ifadesini kullandı.Söz konusu cemaatin başındaki Mehmet Doğan'ın şikayette bulunması, sonrasında ise Mehmet Turan'ın bu şikayeti delillendirmesi ve verdiği bilgiler doğrultusunda bu sürecin başladığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:'Dolayısıyla yargı süreçlerine, bugüne kadar hep ısrarla söylediğimiz aynı şeyi söyleyeceğiz: yargı sürecini takip edeceğiz. Soruşturmanın gizliliği esastır. Eldeki deliller dava açılmasına imkan verirse bağımsız ve tarafsız yargı ümit ediyoruz ki iddianame yazıp dava açacaktır. Delil ve emareler yeterli olmazsa yine inanıyoruz ki yine bağımsız savcı ve yargıçlar takipsizlik kararı verecektir. Dolayısıyla olayın bütününe bakmak ve yargı sürecini dikkatle takip etmek ama soruşturmanın gizliliği esasına da hep beraber uymak mecburiyetindeyiz. Sürecin henüz başındayız. Bu sürecin ne ile sonuçlanacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Ümit ederiz ki adil, adaletli, hakkaniyetli bir soruşturma yürütülsün ve sonunda masum insanlar bu meselenin dışında kalsınlar ve onlar hiçbir zaman yıpranmamış, lekelenmemiş birer kişi, yurttaşımız olarak halkımızın içerisinde kamuoyunda tekrar eski saygınlığıyla belli bir noktaya gelsinler. Şu anda da esasen sadece şüpheli konumunda bulunan kişilere yönelik bir soruşturma yapılıyor. Sonucunu da hep beraber bekleyeceğiz. Bunun için bir infial duymaya gerek yok. Türkiye bu süreçlerden ilk defa geçmedi. Umarız ki bu son olsun. Bunu da hepimizin sabırla sükunetle karşılamamız lazım.''Böyle bir sürecin içinde veya müdahili değiliz'Başsavcılığın iddialarının kendilerinin de dikkatini çektiğini dile getiren Arınç, 'Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, örgüt kapsamında sahtecilik, iftira suçlarıdır. Bunların içerisinde gazetecilik faaliyeti olarak sayabileceğimiz, basın özgürlüğü kapsamında düşünebileceğimiz bir suç yoktur. İddia edilen suçlar adi suçlardır bir kısmı belki de terörle bağlantılı sayılabilecek suçlardır' dedi. Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:'Böyle bir ithamın içerisinde insanlara biçilen rol nedir, hangi delillerle itham ediliyorlar onu yargı sürecini takip etmek suretiyle öğrenebileceğiz. Bu iddialara karşılık, 'Bunlar gazetecidir, basın özgürlüğü vardır' diyenlere, ben de şunu söyleyebilirim. Geçmişte bunu Ergenekon, Balyoz'da da başka davalarda söylediğim için, kendime olan saygımdan tekrarlayabilirim: Hiç kimsenin Türkiye'de suç işleme imtiyazı yok. Yani 'falan meslekten olursa güle güle işleyebilir', 'falan meslekten olursa hemen gözaltına alın ve hesabını görün.' Böyle bir mantık 5. dünya ülkelerinde olur ama hukuk devleti olan Türkiye'de buna kimse rıza göstermez. Biz hukuk devletiyiz. Bu hukuk devletinde de mağdurun veya şikayetçinin haklarının da mutlaka korunması gerekecektir. Madem ki olaydan mağdur olduğunu iddia eden kişiler vardır, onların kendilerine göre delilleri de bulunmaktadır. Bir hukuk devletinde bütün bu iddiaların bir süreç içerisinde değerlendirilmesi fevkalade isabetli olacaktır. Bu herkesin dikkatini çeken konu yargı sürecinin henüz yeni başlamış olmasıdır. Bazı kişiler hemen ifadelerinden sonra serbest bırakıldığına göre umarım diğerleri hakkında da adil bir karar verilecektir. Belki eldeki deliller yeterli olmayabilecek belki de aksine bütün bu delillerle bir dava açılması mümkün olacaktır. Hükümet olarak, siyaset kurumu olarak, yürütme olarak böyle bir sürecin içinde veya müdahili değiliz.''Yaptığı işin, söylediği sözlerin bir ağırlığının olması gerekir'CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un istisnai atamalarla ilgili iddialarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Arınç, TBMM'de yaptığı bir konuşmada bu konuya kısmen değindiğini kaydederek, şunları söyledi:'Zannettim ki bir siyasetçi kendi siyasi partisinden milletvekillerinin de alkışla destek verdiği bu konuşma üzerine tekrar bu saçmalıkları yapmaz. Neden yapmaz? Şunun için: Haluk Koç Bey genel başkanlığa aday olmuş bir siyasetçidir, daha baştan kaybetmiştir. Şimdi de partisinin milletvekili ve parti sözcüsüdür. Yaptığı işin, söylediği sözlerin bir ağırlığının olması gerekir. Bir de objektif olması gerekir. Ben, kendilerine misaller vererek geçmişte, CHP'li tarafla neler yaşadığımızı, o akşamki konuşmamızda ifade ettim.'Koç'un, şikayetlerle ilgili internet sitesi kurulduğuna yönelik açıklamasını 'Çok çirkin bir şey, bunu kabul etmek mümkün değil' sözleriyle değerlendiren Arınç, 'Bu konuşmasını yaparken benim hakkımda çok galiz ifadeler kullanıyor. Bunları kendisine iade ederim. Beni de millet tanıyor, parlamento tanıyor, seni de çok iyi tanıyor ve biliyor. 'İyi polismiş, kötü polismiş, çift kimlik taşıyormuş'... Bunlar bana yakışmaz, senin üstünde kalır. Burada hükümet sözcüsü sıfatıyla bir açıklama yapıyorum ama o insana karşı da söyleyecek bir sözüm olmalı' değerlendirmesini yaptı.Haluk Koç'un oğlunun nikahında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, gelin ve damada evlilik cüzdanını 'Sizler çapulcusunuz, sizden çapulcu evlatlar bekliyorum' sözleriyle verdiğini anımsatan Arınç, bunu hazmedemediğini belirtti. Arınç, şöyle konuştu:'O günlerde Gezi olaylarının etkisinde kalmış sanki Sayın Kılıçdaroğlu, Haluk Koç'un oğluna ve gelinine 'çapulcu' diye hitap etti. Evliliğinin ilk gününde, en mesut gecesinde, onlar ne kadar benimsedi bilmiyorum ama bir gelin ve damada 'çapulcu' ile hitap edilmesi ve doğacak çocukların da 'çapulcu olmasını istemesi' bana çok garip geldi ve Kılıçdaroğlu'nu eleştirdim, Haluk Koç'a da geçmiş olsun dedim. Ama Haluk Koç, bundan çok memnun olmuş anlaşılan. Keşke onu korumasaydım, keşke Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeseydim.''Mecbur ederlerse çocuklarıyla baldızlarıyla bunları yüzlerine vururuz''İstisnai kadro'nun Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan bu yana var olduğuna dikkati çeken Arınç, 'Memuriyetteki süresine bakılmaksızın, mezuniyet önemlidir, KPSS veya buna benzer bir sınava dahil edilmeksizin bazı işler için nitelikli eleman istihdamına imkan veren ama adı da üstünde, hem atama usulleri hem de sayı bakımından istisnai kadrolar bulunur' bilgisini verdi.Bu kadroların, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı, bakanlıklar, belediyelerin de arasında olduğu bazı kurumlarda bulunduğunu, istisnai kadroları kurumun başındaki kişilerin kullandığını dile getiren Arınç, bunun bir gelenek olduğunu söyledi.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından kendisine bir istatistik geldiğini kaydeden Arınç, sözlerine şöyle devam etti:'1993 ile 2002 yılları arasında yani AK Parti'nin iktidar olmadığı dönemlerde istisnai kadrodan atananların sayısı, 2002'den bu yana 13 yıllık iktidarımız döneminde atananların iki mislidir. Bu hükümetler DYP hükümetidir, CHP hükümetidir, SHP hükümetidir veya o zamanlar Anavatan Partisi hükümetidir, bütün bunların hepsini topluyorsunuz, bizim 13 yılda, tek başımıza iktidar olduğumuz dönemde atadıklarımızın iki mislidir. İnsan biraz sıkılır, bu bir.İkincisi: Meclis'te ataması yapılmış istisnai kadrolardan, ben kendisine de ifade ettim o gece, sizin sadece çocuğu, oğlu değil, gelini de Meclis'te olanlar var. Şimdi ben bunları teşhir mi edeyim? Bunları teşhir etmemek için zamanında Önder Sav'a da Sayın Baykal'a da rica etmiştim, 'Beni mecbur etmeyin' diye. Çünkü onların bir kabahati yok varsa babalarının etik bir noksanlığı var. TRT'de buna benzer atamalar olduğunu yüzlerine karşı söyledim. Buradaki sayı CHP'liye, ANAP'lıya, DYP'liye, SHP'liye bakarsak diyelim ki Refah Partisi, Fazilet Partisi, diyelim ki AK Parti dönemlerindekinin 10 mislidir. Mecbur ederlerse çocuklarıyla baldızlarıyla eşleriyle birlikte bunları yüzlerine vururuz. O zaman Sayın Koç, bu partide yoktu. Ama şimdi o partinin sözcüsüdür. Genel Başkanına danışsın, 'O dönemlerde de atanmış ne kadar CHP'li varsa ismini açıklayın' desinler, bunlar açıklanır ama bu neyi halleder, neyi çözer? Herkesin kanunen yapabileceği bir şeyi, etik açıdan eleştirebilirsiniz ama bunun kanunsuz ve usulsüz bir tarafı yok ki.Bir tanesine cevap verdim, birincisinde, ismini de unuttum, bilmem ne Gündoğan'dı galiba. Adamı rüyamda görmedim, ismini duymadım ama Meclis'te çalışmış deyince, Meclis'teki dosyasından baktırdım, nerede çalışmış diye. Adam Mamak Belediyesinde, Aile Sosyal Politikalar'da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığında çalışmış, Bolu'da il müdür yardımcılığı yapmış vesaire. 16 yıl sonra da Meclis'e bir proje kapsamında geçici görevle gelmiş. Bunun benimle ne ilgisi var.''Suçlamalar ve ithamlardan gündem değiştirme gayreti içinde'Koç'un dün yaptığı açıklamada, yeğeninin BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı olduğunu söylediğini aktaran Arınç, yeğeninin İngiltere'de doktora yaptığını, Türkiye'de 'Enerji üzerine 10 kişi sayın' denilse ilk beşin içine gireceğini ifade etti. BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı olmadan önce de, yaklaşık 7 yıl boyunca Abdullah Gül'ün enerji danışmanı olarak çalıştığını dile getiren Arınç, 'Üç yabancı dil bilen, enerji konusunda bu kadar iyi yetişmiş bir insan neden genel müdür olmadı diye şikayet edeceğine genel müdür yardımcılığından şikayet ediyor' ifadesini kullandı.Haluk Koç'un kendisine gündem yaratmaya çalıştığını söyleyen Arınç, şöyle devam etti:'CHP'nin baş başa bulunduğu karşılıklı suçlamalar ve ithamlardan gündem değiştirme gayreti içerisinde. Bir taraftan birisini ihraç ediyorlar, adam 'Bütün MYK'yı mahkemeye vereceğim' diyor, öbür tarafta Birgül Ayman Güler, 'CHP cemaatle işbirliği yaptı' diyor. Beriki bir başka şey söylüyor. Bunlardan sıkılmış, bunalmış, eskimiş bazı şeyleri yeni gündeme getirme gayreti içinde. Çok ayıp ve çok çirkin. Hele bir site yapıp da 'Şikayeti olanlar buraya müracaat etsin' demesi, çok çirkin bir şey. Bunu yakıştıramıyorum, bundan vazgeçmesini diliyorum. Elinde bir taşla camları kırmaya kalkarsa CHP genel merkezinde cam kalmaz, kapı bile kalmaz.''Islak tülbent kuruyuncaya kadar geçecek'Bir konuşmasında, 'Türkiye'nin hem Körfez ülkeleri hem de Mısır ve Suriye ile soğukluklarının giderilmeye başladığı'na yönelik ifadeler kullandığı belirtilerek, bu konuya açıklık getirmesinin istenmesi üzerine de Arınç, İstanbul'daki 5. Boğaziçi Zirvesi'ne Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve o bölgeden gelenlerle Avrupa, ABD ve Uzakdoğu'dan yatırımcıların katıldığını anımsattı.Zirvenin kapanışında yaptığı konuşmada, ekonomik gelişmeleri izah ettiğini ancak daha çok Türkiye'deki siyasi istikrar, 2015'teki seçimler ve yatırım ortamının nasıl olacağının merak edildiğini dile getiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:'Hepsi milyar dolarları portföylerinde taşıyan yatırımcılar. Onlara çok merak ettikleri bir konuda da birkaç cümle söyledim, o da şudur: Bizim özellikle Ortadoğu bölgesinde, bazı ülkelerle Suriye ve Irak meselesinden veya Mısır konusundan dolayı ilişkilerimizin biraz yavaşlamış olduğunu veya limonileştiğini söyleyenler var. Bunda doğruluk payı olabilir. Suriye'deki tavrımız bellidir. Irak'ta özellikle geçmiş dönemde, Maliki döneminde sıkıntılarımız bellidir. Yine Mısır'da darbeye karşı tavrımız da bellidir. Bundan dolayı bazı ülkeler, Türkiye ile aynı görüşleri paylaşmıyor olabilirler. Yatırımcıların benden ricası şu oldu: 'Bu daha ne kadar devam edebilir.' Çünkü siyasi noktadaki bu sıkıntı, yatırımları engelleyebilecek duruma gelebilir. Ben de onlara rahatlıkla şunu söyledim: 'Türkiye ile bazı ülkeler arasındaki bu görüş farklılığından doğan gelişmeler süratle giderilecektir. Biz aynı coğrafyanın kardeş yaptığı insanlarız. Birbirimize kader birliği yapıyoruz, kaldı ki bölgemizdeki sıkıntılı konular da bir an önce sonuçlanacak. Türkiye ile geçmişte bu ülkelerin nasıl dostluğu ve kader beraberliği varsa bundan sonra da devam edecek.' Onlara Türkiye'de bir atasözünü 'Islak tülbent kuruyuncaya kadar geçecek. Bundan emin olun, gelecek bugünkünden çok daha iyi olacak' dedim. Kabul gördü, bazı yabancı yayın organları da bunu ifade ettiler.'Muhabir: Gamze Güher Rastgeldi, Kurbani Geyik, Sarp Özer, A. Eda Ünlü Özen | AA