onedio

Cannes Film Festivali Haberleri

Cannes Film Festivali ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Cannes Film Festivali ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bu Hafta 7 Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 7 film vizyona girecek. 86. Oscar Töreni'nden 3 ödülle dönen ve Teksaslı bir elektrikçinin hikayesini anlatan 'Sınırsızlar Kulübü' sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmen Jean Marc Vallee imzası taşına ve 86. Oscar Ödülleri'nden 3 ödülle dönen 'Sınırsızlar Kulübü/Dallas Buyers Club' vizyona girecek. 'Sınırsızlar Kulübü' Senaryosunu Craig Borten'in kaleme aldığı filmde, Matthew McConaughey, Hilary Swank, Jennifer Garner, Jared Leto, Denis O'Hare'nin rol aldı. Teksaslı bir elektrikçi Ron Woodroof'un gerçek yaşam öyküsünü beyazperdeye taşıyan filmde, 1986'da AIDS hastası olduğunu öğrenen ve 6 ay ömür biçilen Woodroof'un alternatif tedavi yöntemlerini deneyerek, 6 yıl daha yaşama mücadelesi anlatılıyor. Film, 86. Oscar ödüllerinde Matthew McConaughey'e 'En İyi Erkek Oyuncu', Jared Leto'ya 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu', Adruitha Lee ve Robin Mathews'a 'En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı' ödülü getirdi. '300: Bir İmparatorluğun Yükselişi' Dünyada büyük beğeni toplayan '300 Spartalı' filminin devamı '300: Bir İmparatorluğun Yükselişi/300: Rise of an Empire' vizyona girecek. Frank Miller'ın grafik romanı Xerxes'ten uyarlanan ve '300 Spartalı' yapım ekibinin, çok eski bir efsaneye sinemacılığın en gelişmiş teknolojisini kullanarak yeniden hayat verdiği filmin yönetmenliğini Noam Murro'nun yaptı. Başrollerini Lena Headey, Eva Green, Rodrigo Santoro ve Sullivan Stapleton'un oynadığı filmde mücadele karadan denize taşındı. '300 Spartalı'dan sonra yaşananları konu alan film, Persler ile Atinalılar'ın karşı karşıya geldikleri büyük Artemis Savaşı'nı konu alacak. Filmin baş kahramanları ise Pers Kralı Xerxes ve Atinalı ünlü general Themistocles olacak. Filmin setleri ve fonların tamamı sanal dünyada yaratıldı. 'Ömer' 'Vaat Edilen Cennet/Paradise Now' filmiyle uluslararası festivallerden ödülle dönen Filistinli yönetmen Hany Abu-Assad'ın son filmi 'Ömer/Omar', haftanın merakla beklenen yapımlarından... Bu yıl Oscar ödüllerinde Filistin'in 'Yabancı Film Dalı'ndaki adayı olan filmin senaryosunu da Assad yazdı. İsrail istihbaratıyla kedi-fare oyununa giren ve aşkı uğruna ölümü bile göze alan Filistinli bir delikanlının hikayesini anlatan film, 2013 Cannes Film Festivali'nde 'Belirli Bir Bakış Bölümü Jüri Özel Ödülü', 2013 Asya Pasifik Film Ödülleri'nde 'En İyi Film', 2013 Dubai Uluslararası Film Festivali'nde 'En iyi Film' ve 'En İyi Yönetmen' ödüllerini aldı. Filmin konusu özetle şöyle: 'İşgal altındaki Filistin'i ayıran Tecrit Duvarı. Ömer, duvarın bu tarafında ailesiyle yaşayan ve bir özgürlük savaşçısı, diğer tarafına geçtiğinde ise sevgilisi için her türlü fedakarlığa hazır duygusal bir aşık. Duvarın bu tarafındaki Ömer, diğer taraftaki gizli aşkı Nadia'yı görmek için her türlü fedakarlığa katlanmaya ve atılan kurşunlardan kaçmaya alışıktır.' 'Kuşlar Şehrinde Macera' Haftanın 3 boyutlu animasyon filmi 'Kuşlar Şehrinde Macera'nın yönetmenliğini, ilk uzun metrajlı işine imza atan Wayne Thornley yaptı. Senaryosunu Camilla Bubna-Kasteliz, Andrew Cook, Raffaella Delle Donne'nin ortaklaşa yazdığı filmin müzikleri Bruce Retief imzası taşıyor. Seslendirme kadrosunda Yekta Kopan'ın da yer aldığı filmin konusu özetle şöyle: 'Bir kartal olan Kai, Zambezia isimli kuşlar şehrine doğru yola çıkar. Burada hem kökenlerini bulmak hem de şehri savunanların parçası olmak ister. Sert bir adam olan babası Tendai ile uzaklarda yaşayan Kai, Zambezia'dan leylek Gogo ve onun co-pilotu çulha kuşu Tini hayatına girince orada daha canlı bir hayat olduğunu anlar.' 'Silsile' Yapımcılığını Necati Akpınar ve Tunay Vural'ın yaptığı 'Silsile' haftanın yerli yapımlarından. Reklam filmlerinden tanınan Ozan Açıktan'ın yönettiği filmin başrollerini Nehir Erdoğan, Tardu Flordun, İlker Kaleli ile Esra Bezen Bilgin paylaştı. Bir geceden sabahın ilk ışıklarına uzanan olaylar silsilesini Cem Akaş, Ozan Açıktan ve Faruk Özerten'in kaleminden beyazperdeye aktaran film, İstanbul Karaköy'de çekildi. Filmin müziklerini Burak Güven yaptı. 'Bizum Hoca' Haftanın yerli komedi filmi 'Bizum Hoca', Trabzon'da geçen bir hikaye... Senaryosunu yazan Yılmaz Okumuş'un Serkan Acar ile birlikte yönettiği filmin müziklerini Kemal Sahir Gürel yaptı. Filmde, başrol oyuncusu Cezmi Baskın'a Levent Ülgen, Serhat Özcan, Sabriye Kara, Erdem Baş, Seymen Aydın, Mehmet Usta, Şamil Kafkas, Adem Yılmaz, Özge Gürel, Semih Habiboğulları, Volkan Girgin, İsrafil Köse, Tahsin Taşkın, Alay Cihan, Pınar Şenol, Hülya Polat, Flourent Malouda, Jose Bosingwa ve İbrahim Yattara eşlik ediyor. Film, Trabzon'un bir köyüne tayini çıkan resmi imamın gelmesi gecikince köylüler tarafından imam olmasına karar verilen 'Bizum Hoca'nın, köyün ortasından geçen HES inşaatı mücadelesi ve gerçek imamla olan olaylarını konu ediniyor. 'Mavi Dalga' Türkiye, Almanya, Hollanda ve Yunanistan ortak yapımı olan 'Mavi Dalga'yı, senaryosunu da yazan Zeynep Dadak ile Merve Kayan birlikte yönetti. Filmin çekimleri Balıkesir ve çevresinde yapıldı. Dadak ve Kayan'ın ilk uzun metrajlı filminin uluslararası prömiyeri, 64. Berlin Film Festivali'nde yapıldı. Filmde, Ayris Alptekin, Barış Hacıhan, Onur Saylak ile Tülin Özen rol aldı. Antalya Film Festivali'nden de ödülle dönen film, Balıkesir'de yaşayan Deniz'in hikayesini anlatıyor. Muhabir: Hilal Uştuk | AA
Bu Hafta 7 Film Vizyonda
Bu hafta 3'ü yerli 7 film vizyona girdi.  Kızım İçin Yönetmen Hakan Haksun imzası taşıyan 'Kızım İçin', bir baba ile kızının hikayesini beyazperdeye taşıyor. Yetkin Dikinciler, Eda Ece, İnci Türkay, Berke Üzrek, İlayda Çevik, Hakan Altıner, Sefa Zengin, Tayfun Sav ve Yakup Yavru'nun rol aldığı filmin konusu şöyle: 'Tuncer, karısından boşanıp kendi hayatına yönelmiştir. Babasının varlığından habersiz büyüyen Tuba ise 18 yaşını doldurmasına üç hafta kala, bir anda karşısında Tuncer'i bulur. Onunla birlikte bir yolculuğa çıkar. Tuba, yolculukta, babası olduğunu iddia eden Tuncer'i tanırken, sürprizlerle karşılaşacak. Bir yandan hayatında eksikliğini hissettiği sevgilerle diğer yandan aşkla tanışacak.' Peri Masalı Romantik ve hüzünlü bir hikayeyi seyirci ile buluşturacak yönetmen Biray Dalkıran'ın son filmi 'Peri Masalı', seyirciye modern bir 'Selvi Boylum Al Yazmalım' duygusu yaşatacak. Dalkıran'ın, senaryosunu da yazdığı filmde, Burcu Kıratlı, Emre Kızılırmak, Sedef Şahin, Alp Korkmaz, Çetin Altay, Sema Moritz, Selman Okumuş, Esra Açık, Itır Esen, Orhan Aydın rol aldı. Film, Mert'in evlenmek istediği Peri'nin isteğini yerine getirme çabasını anlatıyor. Meddah Yapımcılığını İklim filmin üstlendiği, yönetmenliğini Batur Emin Akyel'in yaptığı 'Meddah', Bangkok'ta World Film Festivali'nde, Hindistan'ın Kerela eyaletinin başkenti Trivandrum'da düzenlenen 18.Uluslararası Kerela Film Festivali'nde gösterildi. Filmde, meşhur bir tiyatro oyuncusuyken otel odalarında dostlarının yardımlarıyla yaşamaya çalışan Aziz'in hikayesi anlatılıyor. Adalet İçin Yönetmen Arnaud des Pallieres imzalı 'Adalet İçin/Michael Kohlhaas' filminin senaryosunu Christelle Berthevas ve Arnaud des Pallieres yazdı. Fransa ve Almanya ortak yapımı filmin başrollerinde Mads Mikkelsen, David Kross, Denis Lavant, Bruno Ganz rol aldı. 2013 Cannes Film Festivali'nde 'Altın Palmiye' için yarışan film, Kafka'nın 'Ne zaman aklımdan geçse gözyaşlarına boğulurum' dediği, Heinrich von Kleist'in 'Michael Kohlhaas' isimli unutulmaz edebiyat klasiğinden uyarlandı. Filmin konusu şöyle: '16. yüzyılda geçen hikayede Michael Kohlhaas, ailesine bağlı, varlıklı, onuruyla yaşayan bir at taciridir. Bir gün yoluna çıkan bir baron adaletsiz bir şekilde atlarına el koyar. Kohlhaas, kendisine tazminat ödenmesi için yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, açıktan açığa meydan okumaya başlar. Yönetime isyan eden halkın da katılımıyla bir ordu kurar ve tüm ülkeyi ateşe atmak uğruna hakkını arama mücadelesine girişir. Adaleti yalnızca kendi için değil, ülke için de sağlaması gerektiğini anlayınca ailesini de büyük bir tehlikeye atmış olacaktır.' Binlerce Kez İyi Geceler 'Binlerce Kez İyi Geceler/A Thousand Times Good Night', Norveçli yönetmen Erik Poppe imzası taşıyor. Dünyanın sayılı savaş fotoğrafçılarından Rebecca'nın hikayesini anlatan filmin başrolündeki ünlü aktris Juliette Binoche'a, Nikolaj Coster-Waldau ve Maria Doyle Kennedy eşlik etti. Filmde, Lauryn Canny, Adrianna Cramer Curtis, Larry Mullen Jr., Mads Ousdal, Chloe Annett de rol aldı. Senaryosunu yönetmen Erik Poppe'un Harald Rosenlow-Eeg ile birlikte kaleme aldığı filmin müziklerini Armand Amar yaptı. Yves Saint Laurent Fransız moda tasarımcısı ve moda tarihinin önemli isimlerinden Yves Saint Laurent'in ilham veren başarı öyküsünü beyazperdeye taşıyan 'Yves Saint Laurent'i, Fransız yönetmen Jalil Lespert yönetti. Pierre Niney, Guillaume Gallienne, Charlotte Le Bon ile Laura Smet'in oynadığı filmin konusu özetle şöyle: 'Paris 1957. Yves Saint Laurent henüz 21 yaşındadır ve vefat eden Christian Dior'un kurduğu ünlü moda evinin başına getirilir. Dior adına sergilediği ilk defilesinde bütün gözler bu çok genç asistana çevrilmiştir. Son derece başarılı ve çığır aşan bu defile sırasında ileride hayatının ömür boyu iş ortağı olacak Pierre Berge ile tanışır. 3 yıl sonra en ünlü moda markası olacak Yves Saint Laurent şirketini birlikte kurarak, moda dünyasını altüst etmeyi başarırlar.' Güzel ve Çirkin Klasik 'Güzel ve Çirkin' hikayesi, bu sefer bir Fransız uyarlaması olarak sinemaseverlerle buluşacak. Filmin yönetmenliğini vizyona girdiğinde büyük bir başarı yakalayan 'Kurtların Kardeşliği'ni de çeken Christophe Gans yaptı. Yapımcılığını Richard Grandpierre'nin üstlendiği filmin müziklerini, besteci Pierre Adenot imzası taşıyor. Vincent Cassel, Lea Seydoux, Andre Dussollier, Eduardo Noriega ve Audrey Lamy'nin rol aldığı film, Türkçe dublaj ve alt yazı seçenekleriyle sinemaseverlerle buluşacak. Star
İyi ki Doğdun Yılmaz Güney!
“Çirkin Kral” lakabıyla da tanınan Türk sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazar Yılmaz Güney’in bugün doğum günü. 1937 yılında Adana’da doğan Güney, sevenleri tarafından anılıyor. Güney yaşasaydı 77 yaşında olacaktı. 9 Eylül 1984 yılında hayatını kaybeden Güney, sinemamızda başyapıt kabul edilen birçok filme oyuncu ve yönetmen olarak damgasını vurdu. Güney, 1982′de Cannes Film Festivali’nde yönettiği “Yol” filmiyle Altın Palmiye ödülünü kazanmıştı. Yılmaz Güney, Adana’da bir tartışma esnasında Yumurtalık İlçe savcısını öldürmekten hapse girmiş, yarı açık cezaevinden izinli çıktığı gün firar ederek Fransa’ya yerleşmişti. “Ülkeye dön” çağrılarına uymadığı için de 1983’te vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Güney yıllar sonra bu kararnameye eklenen bir madde ile 1993 yılında tekrar vatandaşlığa alınmıştı.Yılmaz Güney 114 filmde oyunculuk, 26 filmde yönetmenlik, 15 filmde yapımcılık, 64 filmde ise senaristlik yapmıştır. Ayrıca bir filmin yazarı 'Düzen (1978)' olup, bir filmin de 'Yol, (1981)' kurgusunu yapmıştır. Son yıllarını Paris'te geçiren Güney, mide kanseri nedeniyle 9 Eylül 1984'te yaşamını yitirdi. Paris'te bulunan Père Lachaise Mezarlığı'na gömüldü.Daha fazla bilgi için buraya tıklayınıznediyor.com ve vikipedi
Bu Hafta 8 Yeni Film Vizyona Girdi
Türkiye sinemalarında bu hafta 2'si yerli 8 film vizyona girdi. '10. Köy Teyatora: Yalanın Bilinmediği Bir Köy'  Bahadır Abşin'in yönettiği '10. Köy Teyatora: Yalanın Bilinmediği Bir Köy' izleyiciyle buluşacak. Necmi Yapıcı, Tanju Tuncel, Ümit Bakış ile Fırat Albayram'ın oynadığı komedi türündeki filmin müziklerini Ezgi'nin Günlüğü'nün solisti, söz yazarı ve bestecilerinden Hüsnü Arkan yaptı. Filmde, Antik Yunan Tiyatrosu'nun temsilcisi Dionysos'un yaşadığı 10. Köy'e yolları düşen bir öğretmen ve bir tiyatro kumpanyasının köylülerle yaşadıkları anlatılıyor. Bensiz Ahmet Küçükkayalı'nın yönettiği ve senaryosunu yazdığı 'Bensiz' filminin oyuncu kadrosunda Metin Akdülger, Öykü Çelik, Nurhan Yılma ile Cengiz Orhonlu yer aldı. Filmde, profesyonel bir futbolcu olma hayali kuran bir sporcunun hayatının bir müdahale sonrası felç olmasıyla nasıl değiştiği beyazperdeye aktarılıyor. Öteki Kadın 'The Notebook', 'Unhook the Stars', 'Face Off', 'My Sister's Keeper' filmlerinin yönetmeni Nick Cassavetes'in yönettiği 'Öteki Kadın/The Other Women' izleyiciyle buluşacak. Senaryosunu Melissa Stack'ın kaleme aldığı filmde, Cameron Diaz, Leslie Mann, Kate Upton ile Don Johnson rol aldı. Komedi türündeki filmde, sevgilisi Mark'ın evli olduğunu öğrenen Carly'nin yaşadıkları anlatılıyor. Düş ve Gerçek Yönetmenliğini, senaryosunu da yazan Arnaud Desplechin'in üstlendiği 'Düş ve Gerçek/Jimmy P' filminde, Benicio Del Toro, Mathieu Amalric, Gina McKee ile Larry Pine izleyici karşısına çıkacak. 66- Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışan 'Düş ve Gerçek', Georges Devereux'un alanında çığır açan etnografik psikanaliz çalışması 'Reality and Dream: Psychotherapy Of A Plains Indian' adlı kitabından uyarlandı. Gerçek bir hikayeye dayanan filmin konusu özetle şöyle: '2. Dünya Savaşı'nda Fransa'da savaşan Jimmy Picard, savaş sonrasında çektiği şiddetli baş ağrıları, ani görme ve işitme kayıpları üzerine hastaneye yatar. Doktorlar Jimmy üzerinde çeşitli testler uygulamalarına rağmen rahatsızlığının nedenini bir türlü bulamaz. Bunun üzerine Jimmy, Fransız bir antropolog, psikolog George Devereux'a yönlendirilir. Normal şartlar altında asla tanışmayacak, hiçbir ortak noktaları olmayan ikili arasında ilk seanslardan itibaren karşılıklı güven ve saygıya dayalı samimi bir ilişki kurulur.' Son Üç Gün McG'nin yönetmen koltuğuna oturduğu 'Son Üç Gün/3 Days to Kill' filmi, seyirciye aksiyon dolu anlar yaşatacak. Senaryosunu Fransız yönetmen ve yapımcı Luc Besson ile Adi Hasak'ın yazdığı filmde, ünlü oyuncu Kevin Costner, uluslararası bir casusu canlandırıyor. Filmde, başrollerde Costner'a Amber Heard, Hailee Steinfeld ve Connie Nielsen eşlik etti. 'Tehlikeli gizli servis ajanı Ethan Runner (Kevin Costner) yakalandığı ölümcül hastalık nedeniyle eski eşi ve kızıyla daha sıcak bir ilişki kurmaya çalışmaktadır. Bu arada tamamlaması gereken son bir görev vardır. Bu görev onun yaşaması için son bir şanstır fakat karşısında azılı teröristler ve zorlu bir yol vardır.' Sabotaj 'Tehlikeli Takip' filminde polislerin hayatını gerçekçi ve cesurca perdeye aktarmasıyla ünlenen yönetmen David Ayer'in son filmi 'Sabotaj'da, 'beyazperde efsanesi' Arnold Schwarzenegger kamera karşısına geçti. Schwarzenegger'ın yanı sıra Sam Worthington, Olivia Williams ile Terrence Howard'ın oynadığı filmin senaryosunu yönetmen Ayer, Skip Woods ile birlikte yazdı. Gerilim aksiyon sevenleri sinema salonlarına çekmeyi hedefleyen ABD yapımı filmde, uyuşturucu baskını yapan özel timin maceraları aktarılıyor. Şanslı Sayılar Yönetmenliğini ve senaristliğini Eduard Cortes'in üstlendiği gerçek bir hikayeden uyarlanan 'Şanslı Sayılar/The Pelayos' vizyona girecek. İspanyol yapımı filmin oyuncu kadrosunda Daniel Brühl, Lluis Homar, Blanca Suarez, Marina Salas ve Miguel Angel Silvestre yer aldı. Fındık İşi Peter Lepeniotis'in yönettiği ve Will Arnett, Brendan Fraser, Liam Neeson ile Katherine Heigl'in seslendirdiği 'Fındık İşi' haftanın tek animasyon yapımı... Türkçe dublajlı ve 3 boyutlu vizyona girecek filmde, yaşadığı yerden memnun olmadıkları için büyük şehire yerleşen sincap Surley ve arkadaşı fare Buddy'nin yaşadıkları anlatılıyor. AA
Pink Martini 3 Konserle Türkiye'de
Pink Martini yepyeni albümleri “Get Happy“'nin Avrupa turnesinin kapsamında 3 konser için Türkiye’de. “Sympathique”, “Hang on Little Tomato”, “Hey Eugene!”, “Splendor in the Grass“, “Joy to the World“, “1969“ ve “A Retrospective“ albümleri ile Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip, her albümleri ile altın ve platin plak kazanan Pink Martini yepyeni albümleri “Get Happy“'nin Avrupa turnesinin kapsamında 3 konser için Türkiye’de. Pink Martini 22 Mayıs'ta 17.Uluslararası Ankara Caz Festivali kapsamında Congresium Ankara'da ve 23 Mayıs'ta İş Sanat'ın Sezon finalinde İstanbul'da ve 25 Mayıs'ta İzmir'de Fuar Atatürk Açık Hava Tiyatrosu'nda hayranları ile buluşacak. 18 aylık uzun ve maceralı ‘’Get Happy’’ kayıtlarının yolculuğuna Phyllis Diller’ın vefat etmeden önce yapmış olduğu son kayıt 'Smile' şarkısı ile başlayan grup, Avustralyali başarılı kabare divasi Meow Meow, alımlı ve alışılmadik Fransız Philippe Katerine, yakışıklı ve ışıl ışıl radyo superstarı Ari Shapiro, sıcakkanlı harika kardeşler The Von Trapps ve muhteşem bir performansla Rufus Wainwright'ın albümlerine konuk olması ile hayranlarına muhteşem bir müzik şöleni sunuyor. 'Quizas Quizas Quizas' , 'Sway' , 'Smile' gibi unutulmaz eserleri yepyeni albümlerinde yorumlayan grup, Türk sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak 'Üsküdar' şarkısını 'Get Happy''ye eklediler. Get Happy için hala stüdyodayken, Thomas Lauderdale eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8. stüdyo albümü, Dream a Little Dream için çalışmaya başladı. Bahsettiğimiz kardeşler de 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Albüm İsveç’ten Ruanda’ya, Çin’den Bavyera’ya kadar zik zaklar çizerek dünyayı dolaşıyor ve The Chieftains, Wayne Newton, 'Jungle' Jack Hanna ve ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler filminde Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr gibi isimleri konuk ediyor. Albüm tüm dünyada4 Mart 2014‘te yayınladı. Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Forbes'in kulak pası silen sıcak vokali ve yepyeni şarkılarının dünya prömiyeri ile yine unutamayacağınız üç konserle Türkiye turnesinde. “Pink Martini’nin hayatı seven enerjisini ve orijinalliğini sıkıştırabilecek bir kalıp ya da tanım yok…” BBC Music Review. Harvard mezunu Thomas M. Lauderdale tarafından Portland’da kuruldu. Pink Martini kurulduğu günlerde politik tavrı olan, sivil toplum örgütlerinin yardım ve bilinçlendirme amaçlı organizasyonlarında sahneye çıkan bir orkestra olarak yola çıkmıştı. Thomas M. Lauderdale’in Harvard’dan sınıf arkadaşı China Forbes, orkestraya 1995’te katıldı. Pink Martini kurulduğu ilk günlerden beri farklı dillerde, farklı kültürlerin şarkılarını dünyaya sunmaya ve dünyaca ünlü Senfoni orkestralarıyla sahne almaya devam ediyor. The Boston Pops, San Francisco Senfoni Orkestrası, Hollywood Bowl Orkestrası ve Los Angeles Filarmoni orkestrası gibi ünlü orkestralarla zengin bir evrensellik yakalayan Pink Martini daha önceki üç albümüyle 2 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Fransa’nın ünlü “Victoires de la Musique “ ödüllerinde “Yılın şarkısı” ve “ En İyi Yeni Sanatçı” kategorilerinde aday olarak uluslararası bir fenomen haline geldi. 2004, yılında yayınlanan ikinci albümleri “Hang on Little Tomato”, Amazon albüm satışları listesinde 1 numara olmayı başarmıştı. Grubun üçüncü albümleri Hey Eugene! hem Billboard en çok satan albümler listesinde ilk 30’da yeraldı hem de ikinci kez Amazon albüm satış listelerinde 1 numara olmayı başardı. Pink Martini’nin yeni stüdyo albümleri “Splendor in the Grass”ı da kendi plak şirketleri Heinz Records etiketiyle çıkardılar. Kendilerini “Dünyanın değişik köşelerinden melodileri ve ritimleri bir araya getirip, modern bir formda sunan müzik arkeologları” şeklinde tarif eden topluluğun kurucu üyesi piyanist Thomas M. Lauderdale, “Bir müzik belgeseli hazırlıyor gibiyiz; dünya vatandaşı ve müzik elçileri olarak, her zaman değişik kültürlerin geleneklerini, dillerini, tarihlerini bilmek ve çalışmak zorundayız. ABD’li bir grubuz, ancak zamanımızın büyük bir bölümünü Avrupa’da geçiriyoruz. En büyük amacımız, hangi kültürden olursa olsun, dünya üzerinde çok geniş bir dinleyici kitlesine seslenebilmek” diye ekliyor. Türkiye’deki konserleriyle de büyük ilgi gören topluluk Türkiye sevgisini ülkemizdeki turnelerinde çektirdikleri resimler ile “Hang on Little Tomato” albümlerinin kartonetine taşıyarak göstermişti. Avrupa’daki ilk performansını Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren Pink Martini özellikle Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika, İsviçre, Yunanistan, Lübnan gibi ülkelerde kapalı gişe konserlere imza atıyor. Los Angeles, Oregon, Seattle, New Jersey, San Antonio ve Kansas City senfoni orkestralarıyla birlikte konserler veren topluluk, 2003 yılında Frank Gehry’nin mimari şaheseri Los Angeles Filarmoni’nin yeni evi Walt Disney Konser Salonu’nun açılışını yaptığı gibi 2005’te Türkiye’de de Kuruçeşme Arena’nın açılışını yapmıştı. Televizyonların ünlü dizileri de Pink Martini şarkılarını soundtrack olarak kullanmak için birbirleriyle yarışıyorlar. The West Wing’den Desperate Houseviwes’a kadar Pink Martini’nin şarkıları şimdiye kadar birçok ünlü dizide kullanıldı. 2011 sonbaharinda 2 yepyeni albüme imza atan Pink Martini, ilk olarak Saori Yuki ile '1969' albümünü ardından da 17 yıllık hikayelerini özetledikleri 'piyasaya çıkardı. '1969' Pink Martini, efsanevi Japon sanatçı Saori Yuki 2007 yılında Pink Martini'nin 'Taya Tan' adlı şarkıyı yeniden yorumlamasıyla başlayan ortak hikayelerini 1969 yılının en güzel şarkılarını biraraya getirerek hazırladıkları sımsıcak bir albüm. 1969 albümü “Blue Light Yokohama”, “Yuuzuki”, “Mayonaka no Bossa Nova (Geceyarısı Bossa Nova’sı)” gibi Japonya’nın en ünlü şarkılarını ve Pink Martini tadında yorumlanan “Yoake no Scat (Yeni Bir Şafak Melodisi)” gibi Saori Yuki’nin en meşhur şarkılarını içeriyor. Albümde Fransızca, Japonca ve İngilizce 12 şarkı bulunuyor. Jorge Ben’in ünlü “Mas Que Nada” , Peter Paul & Mary “Puff, The Magic Dragon” şarkısı ve Peggy Lee’nin ünlü “Is That All There Is” şarkısına kadar uluslararası ünlü şarkılara da yeni yorumlar getiren albüm , bir Japon efsanesi olan Saori Yuki'yi de Türkiye'deki sevenleri ile buluşturdu. 2011 yılında grup, '1969' albümü ile aynı anda 17 yıllık kariyerlerini özetledikleri 8 yepyeni şarkı ile destekledikleri en iyiler - best of çalışması 'A Retrospective' piyasaya çıkardı. Get Happy için hala stüdyodayken, Thomas Lauderdale eş zamanlı olarak The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp’ın da konuk olduğu, grubun 8. stüdyo albümü, Dream a Little Dream için çalışmaya başladı. Bahsettiğimiz kardeşler de 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Albüm İsveç’ten Ruanda’ya, Çin’den Bavyera’ya kadar zik zaklar çizerek dünyayı dolaşıyor ve The Chieftains, Wayne Newton, 'Jungle' Jack Hanna ve ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler filminde Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr gibi isimleri konuk ediyor. Albüm tüm dünyada 4 Mart 2014‘te yayınladı. Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran topluluk, China Storm'un kulak pası silen sıcak vokali ve yepyeni şarkıları ile yine unutamayacağınız üç konserle Türkiye'de! ‘Get Happy’ albümü hakkında Ocak 2012’de grubun lideri Thomas Lauderdale Pink Martini’nin yedinci stüdyo albümü üzerine çalışmalarına, Charlie Chaplin’in ‘’Smile’’ şarkısını efsanevi Phyllis Diller ile birlikte kaydetmesiyle başladı. 24 Eylül 2013 tarihinde piyasaya çıkacak ‘’Get Happy’’ adını taşıyan yepyeni Pink Martini albümü dokuz farklı dilde, 16 adet ayağınızı yerden kesecek şarkıyı içeriyor. Grubun sevilen solisti China Forbes her zamanki gibi albüme ağırlığını koyarken, Pink Martini, albümde ilk kez solo şarkılar kaydeden Storm Large ile de düet yapıyor. Ayrıca pek çok sürpriz özel konuk, Rufus Wainwright, Philippe Katerine, Meow Meow, The Von Trapps & Ari Shapiro, albümde muhteşem düetleri ile yer alıyor. 18 aylık uzun ve maceralı ‘’Get Happy’’ kayıtlarının yolculuğu, grubun Phyllis Diller’ın vefat etmeden önce yapmış olduğu son kayıt 'Smile' şarkısı ile başladı. Herkesin 2009’daki Splendor in the Grass albümünden beri heyecanla beklediği yeni albüm, çok önemli şarkıcıların Portland’daki Pink Martini stüdyosununda kayıtlar yaptığı muhteşem bir çalışmanın ürünü. Avustralyalı başarılı kabare divası Meow Meow, alımlı ve alışılmadik Fransız Philippe Katerine, yakışıklı ve ışıl ışıl radyo süperstarı Ari Shapiro, sıcakkanlı, harika kardeşler The Von Trapps ve muhteşem bir performansla Rufus Wainwright Pink Martini'ye 'Get Happy' albümünde konuk oldular. Thomas, tarafından seçilen ve düzenlemeleri yapılan İngilizce, Almanca, Fransızca, Çince, Japonca, İspanyolca, Farsça, Türkçe ve Romence dillerinde şarkılar bulunan 'Get Happy', China Forbes dışında grup ile ilk albüm kaydını yapan Storm Large’ın da şarkılarını içeriyor. “DREAM A LITTLE DREAM” Hakkında 1965 senesinin The Sound of Music- Neşeli Günler filmiyle meşhur olan Captain ve Maria Von Trapp’ın gerçek torunları Sofia, Melanie, Amanda ve August von Trapp ( yaşları 19- 25 arasında değişiyor) 12 yıldır beraber şarkı söylüyorlar ve konserlerle tüm dünyayı turluyorlar. Thomas Lauderdale’in sihirli yörüngesine çekilen kardeşler artık Portland, Oregon’da birlikte yaşıyorlar ve son iki yıldır sık sık Pink Marti’nin konserlerinde de konuk sanatçı oluyorlar. Bu harika yeni işbirliği Pink Martini’nin küçük orkestrası ile şarkı söyleyen kristal güzellikte ahenkli dört kardeşin vokallerini ve Lauderdale’in parlak düzenlemelerini müthiş bir yolculukla buluşturuyor. Pink Martini The Sound of Music- Neşeli Günler için gerçek kahramanlar olarak Captain ve Maria von Trapp’ın gerçek torunları olan sansasyonel dört kardeşle ilk büyük uluslararası çıkışı gerçekleştiriyor. Albümde Japonya, İsveç ve Ruanda’dan, Fransa ve Almanya’ya kadar tüm dünyadan 15 şarkı sunuluyor. Dünyaca ünlü İrlandalı süper grup The Chieftains, August von Trapp’ın yazdığı yeni şarkı “Thunder” için eşlik ediyor. Efsanevi Wayne Newton “Lonely Goatherd” şarkısının başına geçerken hareketli bir versiyonuyla Columbus Hayvanat Bahçesi yöneticisi ve gece talk şovlarının düzenli misafiri Jack Hanna’dan da yardım alıyor. Gerçek ve fanteziyi buluşturan bir eşikte ( Orijinal The Sound of Music- Neşeli Günler’de Liesl karakterini oynayan) Charmian Carr dokunaklı bir versiyonuyla “Edelweiss” şarkısını söylüyor. Milliyet
Holokost İle İlgili Çekilmiş En Akılda Kalan 13 Film
Yakın tarihin en büyük katliamı Holokost, ya da felaket manasına gelen İbranice adı ile Şoa.II. Dünya Savaşı’nda Avrupa Yahudilerinin Alman savaş makinesi tarafından kitlesel olarak imha edilmesi...6 milyon insanın Yahudi oldukları için gaz odalarında katledildikleri 20. yüzyılın bu en büyük katliamı onlarca filme konu oldu.Kimi yönetmen belgelemek, kimisi ortaya çıkarmak, kimisi ise kafasındaki sorulara yanıt alabilmek için yaptı filmlerini. Yönetmenlerinin çoğunu filmini çekerken bile etkileyen Holokost ve sonrasını anlatan bu hikayeler beyazperdeye yansıtıldıkları ilk günden yıllar geçse bile unutulmayacak filmlerdir.İşte çoğunluğu yakın geçmişte yapılmış Holokost’la ilgili en çarpıcı akılda kalan filmler.
'Alevi Vatandaşlarımızı Sağdan  Soldan Toplayıp Soma'ya Götürdüler'
Partisinin grup toplantısında BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'Bu annelerin yavrularını gidip alın bakalım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz' dedi. Partisinin haftalık grup toplantısında partililere seslenen Başbakan Erdoğan, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ı kutlayarak konuşmasına başladı. PARTİ GRUBUNDAN BDP'YE SESLENDİ Konuşmasında muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan, çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin eylemine de değindi. Bunun için BDP'ye çağrıda bulunan Erdoğan 'AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum' dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; Fransa'dan Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanan yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan'la gurur duyduk. Telefonla arayıp kendisin kutladım. Mavi Marmara gemisainde yaralı olan ve geçtiğmiz gün şehit olan kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. 'İKİ MESELE DEVAMLI KAŞINDI' Okmeydanı'nda çıkan olaylarda hayatının kaybeden Kurt'un babasını aradım başsağlığı diledim. Olaylarda yaralanan polislerimizi de arayıp geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Kürt ve Alevi vatandaşlarımız üzerinden iki mesele devamlı kaşındı. Bu ülkenin asli unsur olan savaşlarda ve kuruluşumuzda yer alan Kürt kardeşlerimize bize kadar red, asimilasyon ve inkar politikaları uygulandı. 'HİÇ KONUŞTUĞUNU GÖRDÜNÜZ MÜ?' Alevi kardeşlerimizin varlıkları inkar edildi görmezden gelindi. Ağır tahrikler yapıldı. Dersim'de 100'lerce Alevi vatandaşımız katledildi binlercesi tehcire zorlandı. CHP'nin dününde bugününde Dersim'e karşı duran gördünüz mü? Şu anda ana muhalefetin genel müdürü Dersimli değil mi? Hiç konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz çünkü o işin faili CHP... Sonu acı biten elim hadiseler yaşadık. Komplo teorilerinin kolaycılığına asla sığınmadık. Dışardan düşman arayarak içimizdeki meseleleri inkar yoluna asla gitmedik. Biz 100 yıllık meselelerin farkında olduk ve mevcut sorunların içerdeki nedenlerinin de farkında olduk. Dışardan yapılan tahrikleri provokasyonları gözardı da edemeyiz. 'KARANLIK ELLER İŞBİRLİĞİ YAPTI' Türkiye enerjisini kalkınma için seferber ettiği her dönemde ya teröre maruz kaldı ya da darbelere maruz kaldı. İçerde ve dışarda bir takım karanlık eller işbirliği yaptılar. Japonya 2. Dünya savaşında yenildiği halde nasıl dünyanın en büyük ekonomisi oldu. Avrupa'nın hemen her ülkesi çok ağır bedel ödediği halde nasıl bu noktaya geldi. Ki bunların en önemlisi Almanya. 2. Dünya Savaşı'nda taş üstünde taş kalmayacak hale gelmişti. Bugünse Avrupa'nın birincisi dünyanın da en önemli ekonomisi haline geldi. Kıbrıs haricinde fiili savaşımız yok. 100 yıldır barış içinde bir ülke olmamıza rağmen kalkınma yarışına biz neden bu kadar geç katıldık. Bu soruyu sormamız lazım. Çünkü enerjimizi hep başka yere harcadık. İçerde neredeyse 35 yıl oldu terörle mücadele eden bir Türkiye var. Çok daha enteresan. Bir başörtü meselesini bu ülke 40 yıl tartışmak zorunda bırakıldı. 40 yıl boyunca üniversite denildiğinde akla bilim değil eğitim değil özgürlük değil başörtüsü yasağı geldi. Yazık değil mi arkadaşlar? Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı koyanlar uygulayanlar savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARINA İMZA ATILDI' İnsanlar anadilini öğrenirse ülke bölünür diye toplumu korkuttular. Biz engelleri kaldırdık hamdolsun bu ülke bölünmedi tam tersine daha da güçlendi. Bu yasakları savunanlar bu ülkeye yazık etmediler mi? Bizi millet olarak anlamsız tartışmalarla anlamsız yasaklarla sanal gündemlerle on yıllarca oyaladılar. Defalarca hatırlattım. Yine hatırlatıyorum. Mayıs ayındayız. Geçen 28 Mayıs'ta Türkiye nasıl bir konumdaydı? Tarihin en büyük ekonomik krizini Türkiye başarıyla geri bırakmış, en büyük ekonomiler daralırken yüzde 1-2 oranlarında büyürken, Türkiye yüzde 4-5 büyümüş. Halk oylaması yapılmış demokrasi güç kazanmış. 2011 de genel seçim yapılmış istikrar güç kazanmış. Çözüm sürecinde önemli aşamaya gelinmiş nevruz huzur içinde kutlanmış acı haberler gelmiyor. O günlerde batıdakilerin koşarak doğuya gidip kucaklaştıklarını görüyorduk. İşadamları yeni yatırımlara hazırlanıyordu. Önümüzde engel yoktu. İşte 2013'ün mayıs ayında cumhuriyet tarihimizin en büyük başarılarına imza atıldı. Borsa rekor kırıyor, MB rezervi 135 milyar dolara ulaşıp rekor kırıyor. 14 Mayıs'ta IMF'ye borç sıfırlanıyor. Nükleer enerji için imzalar atılıyor. 3. havalimanı için ihale yapılıyor. Böyle bir dönemde 77 milyon hep birlikte 2023 hedeflerine yürüyoruz. Ama sonra bir şey oluyor. İstanbul'da Gezi Parkı'nda başlayan eylemler. Neymiş? Ağaçlar sökülüyormuş. 12 tane ağaç bir yere nakledilecek. Bu istismar edilerek dalga dalga ülke geneline yaydılar. Düğmeye bir yerden basılıyor ülkede legal illegal örgütler işbirliği yaparak huzuru bozacak bir noktaya ulaştırıyor. O kadar hazırlıklı bir saldırı ki aynı anda huzur istikrar demokrasi ve ekonomi hedef alınıyor. Borsa geriliyor faiz yükseliyor. Yurt dışında Türkiye aleyhine kampanyalar başlıyor. Tüketmeyin ekonomi dursun çağrısı yapılıyor. Her gün sokaklarda şiddet ve vandallık. Dünyaya sanki Türkiye'nin genelinde bir terör esiyor gibi servis ediliyor. 'TEK GEREKÇELERİ 12 TANE AĞAÇ' Yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak sosyal medyada ve yazılı görsel medyada insanları sokağa dökmek için elinden geleni yapıyor. Malum işverenler sorumsuzca açıklama yapıyor. Türkiye hem içerden hem dışardan saldırıya maruz kalıyor. O malum işverenler ve işveren örgütleri vesaire, diğer işçi örgütleri, memur örgütleri, el birliğiyle sanki bütün olayların adeta sorumlusu olarak da bizi göstermeye gayret ediyor. Ortada bişey yok. Tek gerekçeleri 12 tane ağaç. Buradan başka yere taşıyorlar. Ama hamdolsun dik durduk, sağlam durduk, eğilmedik bükülmedik ve bu saldırıları bertaraf ettik. Gezi'de sonuç alamayınca 17-25 Aralık'ta saldırdılar. Milli iradeyi hedef aldılar. 30 Mart'ta Milli irade tecelli etti ve darbe heveslilerine en güzel cevabı sandıkta verdik.   'ALMAN YÖNETİMİ TEDBİRLERİ İYİ ALMIŞTI' Şimdi yeni bir meseleyle tahrik için çaba içerisindeler. Alevi vatandaşlar üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler bu konuyu elverişli bir vasıta olarak görenler yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun provaları zaten yapılıyor. Bildiğiniz gibi bu haftasonu Almanya'daydık. Almanya'da aynı gün bizi oradaki toplantımızın yapıldığı o muhteşem salonun yakınından bir nehir geçiyor nehrin karşı tarafında da oradaki Alisiz Alevilere orada miting yapma izni veriyorlar. Dert? Bizim yaptığımız veya yapacağımız o toplantıyı adeta acaba nasıl sabote ederiz bunun gayreti içinde. Bütün bunlara rağmen Alman yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda bizim toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde o gün bize karşı gruplar toplantı yaptılar. 'EN SON OKMEYDANI'NDA DENEDİLER' Alınan güvenlik önlemleri başarılı olduğu için hiçbiri arzusuna kavuşamadı. Biz de orada gerçekten Almanya'daki kardeşlerimizle muhteşem bir buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaretler kondu. Reyhanlı'da bunu denediler, Hatay'da bunu denediler. Malatya'da denediler. 1 Mayıs olaylarında denediler. CHP milletvekilleri bizzat bu işte yer aldı. En son Okmeydanı'nda denediler. Merhumun kızkardeşini duydunuz. Ne diyor? 'Eğer siz bu eylemleri yapmasaydınız kardeşim ölmeyecekti' dedi. Vaka bu... Uğur'un GBT'sinde en ufak olumsuz bir şey yok. Sadece Cemevi'ne gidiyor. Orada maalesef böyle bir olayla karşı karşıya kalıyor. 'YUNAN YÖNETİMİ BUNLARA BİR DARBE İNDİRDİ' Biz bu bayat senaryoların dışarda yazıldığını söylediğimizde birileri bizimle istihza ediyor. Okmeydanı'ndaki eli kanlı terör örgütünün dışardan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı? Yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı? Nerelerden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Biliyorsunuz DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan'daydı. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenleri gördük. En son Yunan yönetimi bunlara bir darbe indirdi. Acaba sıfırladılar mı bilmiyoruz. Kimlerin bunlara kamp verdiğini lojistik sağladığını gayet iyi biliyoruz. Başta Tunceli milletvekili olmak üzere CHP milletvekilleri o örgütün üyesi gibi çalışıyor. Türkiye milletvekili gibi değil zalim Suriye diktatörünün temsilcisi gibi davranan vekillere kimse bir şey demiyor. Hatay'da bazı CHP'lilerin vekil yakınlarının saldırıya karıştıklarını belgeleriyle ortaya koyduk. CHP Alevi vatandaşlarımızın duygularını istismar etmekten, tahrik etmekten, onlar üzerinden çatışma senaryolarını beslemekten başka bir şey yapmamıştır. Faili oldukları Dersim olaylarıyla aradan 80 yıl geçmesine rağmen yüzleşemediler. 'SORUNLAR TEK TEK ORTADAN KALKIYOR' Alevi vatandaşlarımız için duygu istismarı haricinde hiçbir şey ortaya koyamadılar. CHP sadece tahrik eder duyguları istismar eder. Biz ise 12 yılda defalarca adım attık, reform yaptık. Daha fazlasını da yapacağız. Normalleştikçe ülkemiz on yıllardır devam eden sorunlar tek tek ortadan kalkıyor. Hızır paşalar asırlar öncesinde kaldı. Başka yerlerden medet arama dönemleri de asırlar öncesinde kaldı. Kimin ne derdi varsa o bizim meselemiz. Aradan eli kanlı örgütler çekildiğinde istismarcılar çekildiğinde inanın her mesele çözülecektir. Birileri yarayı derinleştirirken biz yaralara şifa olmanın samimi mücadelesi içindeyiz. Alevi vatandaşlarımızın da bunlardan rahatsız olduğunu biliyorum. Alevi vatandaşlarımız lütfen aradaki istismarcılara prim vermesinler. 'BU DEFA SOMA'YI KARIŞTIRACAKLAR' Polisle çatışarak hiçbir meselenin çözülemeyeceğini yaranın dahi şifa bulamayacağını bilmeleri lazım. Halktan silah isteyen bir zihniyet Türkiye'nin milletin özellikle de Alevi vatandaşların iyiliğini düşünüyor olabilirler mi? Soma'da Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma'ya götürüyorlar. Niye? Bu defa Somayı karıştıracaklar. Çıkmış Barolar birliğinde konuşuyor. Başbakan cam çerçevenin derdindeymiş. Sadece onu konuşmuyoruz. Ölen yaralananları da konuşuyoruz. Bilesin ki o cam çerçeveler bir bütünün parçasıdır. Fakat belki de dünyada yalanı bu adam kadar mahir kullanan bir ikinci kişiyi bulamazsınız. Ya bunun eğitimini bir yerde özel olarak aldı veya genlerinde var. Böyle birisi. AŞIK VEYSEL'İN DİZELERİYLE SESLENDİ Bizim derdimiz var. Biz 77 milyonun huzuru için çalışıyoruz. Ama bu ve benzeri kişilerin böyle bir derdi yok. Onlar terör üzerinden anarşi üzerinden kırıp dökme üzerinden rant elde etmeye çalışır. İstismarcıları elimizin tersiyle ittiğimizde yüz yüze görüştüğümüzde inanın aramızda hiçbir fark olmadığını tekrar göreceksiniz. Merhum Aşık Veysel de onu söylüyor. 'Yezit nedir, ne kızılbaş. Değil miyiz hep bir kardaş. Bizi yakar bizim ataş. Söndürmektir tek çaresi.' Bunu birlikte söndüreceğiz. Bu aziz millet hiçbir zaman Alevi -Sünni çatışmalarına prim vermedi. Tahriklere rağmen bu millet oyuna gelmedi. Sadece oyuna gelmemek yetmez. Biz yeni Burakcan'ların terörize edilen terörün içine sokulan yeni Berkinlerin, Okmeydanı'nda ölen Umutların Ayhanların ölmesine tahammül gösteremeyiz. Hacı Bektaş, 'Bir olmak iri olmak diri olmak' 77 milyon kardeş olmak için hepimiz hassasiyet göstereceğiz. Bu topraklar Hz: Peygamber Hz Ali Hz. Hasan Hüseyin sevgisiyle yoğrulmuştur. Bu topraklarda fitne filizlenemez. Allah'ın izniyle inşallah hiçbir zaman da filizlenmeyecektir. 'BURADAN BDP'YE ÇAĞRI YAPIYORUM' AK Parti grubundan önemli bir mesaj daha veriyorum. Buradan BDP'ye yeni adıyla HDP'ye çağrı yapıyorum. Diyarbakır belediyesi önünde dağa kaçırılan çocukları için eylem yapan anneleri babaları yürekten selamlıyorum. 'BU ANNELERİN YAVRULARINI ALIP GELİN BAKALIM' Çocukları dağa kaçırılan anne babaların bu feryadını Türkiye ve dünya medyası görsün. Neredesin dünya medyası. Galatasaray lisesinin önünde gelip oturanları yazardınız görüntülerdiniz. Peki yavruları dağa kaçırılan bu anneleri niye görmüyorsunuz. Türkiye medyası bir kısmı.. Duyarsız kalanlar... Niye görmüyorsunuz. Ey BDP siz nerdesiniz. Zaman zaman gidip alıp geliyorsunuz ya. Bu annelerin yavrularını da alıp gelin bakalım. 'B PLANIMIZ, C PLANIMIZ DEVREYE GİRER' Bunların da adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de B planımız C planımız devreye girer. Bunu da çok açık söylüyorum. 'ORADA 2 ŞEYİ BİR ARADA YAPTIK' 2004'te UETD adı altında bir sivil toplum örgütü kuruldu. Dönemin şansölyesi sayın Schroder'le hizmet binasını birlikte açmıştık. Kuruluşunun 10. yılında bir etkinlik düzenlendi. Cumartesi Köln'de bu törene katıldık. Köln Arena'da yaklaşık 20 bin vatandaşımızla bir araya geldik. Salonun dışında kalanları bu rakama dahil etmiyorum. Dışardan bunların izlenmesi olayı farklı bir hale getirecekti. Fakat dev ekran kurulmamasına rağmen içerideki heyecan coşku oluşan ambians çok çok farklıydı. Orada iki şeyi bir arada yaptık. Soma'daki kaza sebebiyle etkinlik anma merasimi şeklinde yapıldı. Okunan hatmi şerifler aşrı şerifler kasideler ilahiler, orada yine aynı şekilde hocalarımızın gerçekten çift hocamızın birlikte okuduğu ezan o arenadaki havayı farklı bir heyecana farklı bir hem orada bir sükunet suhulet ama ardından da büyük bir coşkuyu getirdi. Burada diyanet işleri başkan yardımcımız Kamil hocamız dua yaptı. Ardından Başbakan yardımcımız UETD'nin başkanı konuştu. Ardından şahsım tüm katılanlara bir hitabım oldu. 'BEDELİ NE OLURSA OLSUN GİDERİZ' Alman medyasında bazı Alman siyasetçiler nezdinde ziyaretimiz tedirginlik oluşturdu. Alman medyası provoke etmek amacıyla aleni şekilde ırkçı ifadelere başvurdu. Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak dil kullanarak yapılan saldırıları umursamadık. Bazıları bize oraya gitmeyin dedi. Orada 3 milyon Türk var mı var. Dedik ki biz oraya gideriz. Bunu kimse engelleyemez. Bedeli ne olursa olsun gideriz. 'KULLANDIĞI İFADELER ÇOK ÇİRKİN' Ziyaret öncesinde sayın Merkel'le görüştük. Bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Soma kazası nedeniyle taziyelerini iletti. Almanya'da gayet güzel şekilde görüşmelerimizi yaptık ve Köln Arena'da ağırbaşlı kardeşlerimizle buluştuk. Alman medyası ırkçı ayrımcı nefret dolu başlıklarla saldırırken, ziyaretimizin hemen ertesinde yapılan AP seçimi de Avrupa'da yükselen tehdidin güçlü bir sinyalini verdi. Biz artan ırkçılığa vurgu yapıyorduk. Neo nazi cinayetlerine vurgu yapıyorduk. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Burada tabi bir şeyi söylemek isterim. Sözde bir Türk. Oradaki bir partinin eş başkanı. Kullandığı ifadeler de çok çirkin. Sen nasıl demokratsın, nasıl hürriyetten bahsedersin. Seni Türkiye Başbakan'ının oraya gelmesi nasıl rahatsız eder. Kusura bakma senin Merkel'e ne kadar saygı duyacağını biz biliriz. Ama biz saygıyı yerinde ifade etmesini de biliriz. Ama önce sen kökenin itiberiyle mensubu olduğun ülkenin başbakanına bu şekilde konuşamazsın. Nerede milletvekili olursan ol önce haddini bileceksin. Sadece eşbaşkanlığını yaptığın bir başka bayan vardı. O da zaman zaman bir çok şeyler konuşurdu. Ama sen yaptığın açıklamalarla Türkiye'nin Başbakanının oraya gitmesinin doğru olmayacağını söylüyorsun. Buna senin gücün yetmez önce haddini bil. 'ŞAKASI YOK BU İŞİN' Bu zat diyor ki Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası burada yapılamaz diyor. Ne diyorsun sen ya. Bir buçuk milyon insan orada oy kullanacak. Yasal çerçevesi neyse o çerçevede yapacak olan kampanyasını yapar. Sen buna engel koyamazsın. Böyle bir yetkin yok. Türkiye'de Almanya için oy kullanacaklar için gelirsin sen de toplantı yaparsın. Mesele farklı. Ama alışacaklar. Şakası yok bu işin. 'BÖYLE BİR GAYRETİN İÇİNE GİRİYORLAR' En son Soma'da uluslararası bir medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük yaşadık. Aslında bu kadınlar başı açık. İkisinin de başalrını örtüyor. Üstü şişhane altı kaval. Sırıtıyor. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Nedir bu hal? Bununla güya bizim insanımızı farklı gösterecek. Böyle bir gayretin içine giriyorlar. Ama devran değişti. O bu tür bir dezenformasyon suretiyle aleyhte kampanya yapacağını zannederken suç üstü yakalandı. Gezi sırasında 17 Aralık darbe girişiminde bu ve benzer muhabirlerin mesleki onurlarını nasıl çiğnediklerini gördük. Türkiye'nin imajı yalan haberlerle yıpranacak kadar zayıf bir imaj değildir artık. O devir gerilerde kaldı. 'KİMSENİN AZARLAMASINA EYVALLAH DEMEYİZ' Hem bu kürsüde hem de Köln'de söyledim. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye 100 yıl önceki gibi Mondros ile Sevr Lozan ile masanın kenarına iliştirilmiş bir ülke asla değildir. Masanın altından zaman zaman zevkle zaman aman ikazla ayakların birbirine tokuşturulduğu dönem değil. Onlar geçti. Köprünün altından çok sular aktı. Bu ülkede sorunları kaşıyarak etnik köken din mezhep yaşam tarzı farklılıklarını tahrik ederek kimsenin operasyon yapmasına müsamaha göstermeyiz. Kimsenin bu devleti azarlamasına eyvallah demeyiz. '15 GÜNDE 14 ÜLKE DOLAŞTIM' Bazıları AB noktasında ne oldu diyor? Bunu diyen köşe yazarlarına sesleniyorum. Biz iktidara geldiğimizde bir fasıl açılmış mıydı? Türkiye müzakerelere oturacak bir ülke dahi değildi. Biz geldik fellik fellik şu kişi o zaman Başbakan dahi değildi. O zaman genel başkandım. 14 ülke dolaştım 15 günde... Buna ABD de dahil: Sayın Bush'la oturduk bunu konuştuk. Ben bir genel başkan olarak konuştum. Başkan Bush'la görüştüm. O zaman 15 üye ülke vardı. 13 tanesini dolaştım. Hepsini ziyaret ederek süratle müzakerelere oturmak için adımları attık. 'BUNA RAĞMEN BİZ SABIRLIYIZ' Hamdolsun Başbakanlık dönemimde de müzakerelerin başlatılması kararını çıkarttık. 14 fasıl var. Hepsi açılmadı. Çünkü Fransa farklı bir tavır koyuyor, Almanya farklı bir tavır koyuyor. 15 üye iken ortada olan müktesebat farklıydı, 25 üye oldu uygulamalar değişti. Bakıyorsunuz AB'ye alınan üyeler uygun oldukları gerekçesiyle değil bir çoğu siyasi kararla alındı. Bu gerçeği de bilelim. Fakat buna rağmen biz sabırlıyız. Dersimize de iyi çalışıyoruz. Bizim bütün kurumsal yapımız AB müktesebatına uygun olarak oluşturuluyor. Bugün Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı çok net bir şekilde ortadadır. Yükselen ırkçılık İslamofobi'nin hatta anti semitizmin panzehiri Türkiye'dir. 'ÇÜNKÜ BİZE GELECEK FAYDA ORADADIR' Merkez Bankası bağımsızdır o ayrı konu. Ama MB uygulamaları hakkında yorumda bulunmak da bizim hakkımızdır. Türkiye'de faizden doalyı geri dişimizde hesabını kimse bankaya sormaz. Bize sorar. Biz atmosferi balans etmekle görevliyiz. Onun için de bizim düşüncemiz çok açık net. Bu faiz oranı yüksektir. Bu faiz düşmeli ki Türkiye'de reel yatırım artsın. Bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan iktidar değiliz. Kimse bizi bununla aldatmasın. Biz reel yatırım için gelene hoş bakar ve atacakları adımlara da her türlü desteği veririz. Çünkü bize gelecek fayda oradadır. Eğer siz yüksek faizle kredi verirseniz benim ülkemdeki özellikle iç sermaye yerli sermaye yatırım yaparken yapamaz. Yatırımı neyle yapacak. Eğer finansın maliyeti ucuzsa onun yatırım şansı vardır. Yüksekse yatırımı yapmak çok zordur. Daha yatırımı bitiremeden çöker. 27 Mayıs'ın 54 yıla yayılan izlerini tek tek sildik. Silmeye de devam ediyoruz. Darbe ve vesayet özleminde olanlar yine var. Ancak Allah'a hamdolsun ki yaptığımız reformlar sayesinde dik duruşumuz sayesinde milli irade hiç olmadığı kadar güç kazanmıştır. 'HESAP SORACAĞIZ' İnşallah bu darbecilerin hesabını soracağız. Paralel yapıdan da hesap soracağız. Eğer bunun hesabını sormaktan kaçınacak olan bir tane arkadaşım çıkarsa bunun hesabını veremezsiniz. Ne halka ne hakka veremezsiniz. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanının seçilmesi demokrasinin güç kazanmasına vesile olur. Merhum Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyor mekanlarının cennet olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. 'İLLEGAL ÖRGÜTLERİN OYUNUNA GELMEYİN' Yarın Ağrı'da vatandaşlarımızla kucaklaşacağız. Seçimlerin tekrarlanacağı il ilçe ve beldelerde 30 Mart'ın daha güçlü bir tekrarını yaşayacağız. Bu arada özellikle yargıyla ilgili Meclis'e gelecek yasamız çok önemli. Şehit yakınlarımızı ve işçi kardeşlerimizle ilgili yasal düzenlemeler yapılıyor. Soma'daki maden işçilerine kömür ocaklarında çalışan kardeşlerime sesleniyorum. Bu CHP'nin bölücü terör örgütü yandaşlarının legal veya illegal örgütlerin oyununa gelmeyin. 'ORADAKİ 301 ŞEHİT BİZİM CANIMIZDIR' Sizi bunlar yalnız bırakır. Bizler bakın yeni düzenlemelerle bir adım atıyoruz. Bunlar nerede kimi acaba sahiplendi? Bunlar sadece tahrik eder. Sizin üzerinizden paye kaparlar. Bu oyuna gelmeyin. Oradaki 301 şehit. Bizim canımızdır. Biz bütün onların ailelerini güvence altına alacak hazırlıklarımızı yaptık yapıyoruz. AFAD'da açtığımız hesap bunun bir adımıdır. Diğer bir çok gelecek vaatler var takipçisiyiz. Bütün bu vaatlerin hepsi birinci derecede şehitlerimize, yaralı kardeşlerimize diğerlerinin bir kısmını da orada çalışan kardeşlerimize vermek suretiyle tüm evlatlarının inşallah geleceğini teminat altına alacak adımı atacağız. haberler.com