onedio

cinsel saldırı Haberleri

cinsel saldırı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. cinsel saldırı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Onur Yaser Can'ın Babası Konuştu
Uyuşturucu bulundurmaktan yakalanan, işkence gördüğü karakola yeniden çağrılınca da oraya gitmek yerine intiharı seçen Onur Yaser Can’ın annesi ise Pazar günü intihar etmişti. Oğlunu ve eşini yitiren acılı baba Mevlüt Can, bir televizyon programına konuk olup “hukuksuzluk” olarak değerlendirdiği yaşananları anlattı.4 yıl önce esrar satın aldığı iddiasıyla nezarete götürülüp işkence gördüğü, ardından gerçekleşen intiharının yaşadıklarıyla bağlantılı olduğu söylenen ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın uzun süredir psikolojik destek alan annesi Hatice Can da önceki gün intihar etti. Oğlunu ve eşini yitiren baba Mevlüt Can, CNN Türk’te yayınlanan 5N1K programına konuk oldu. İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin kararını okuyarak konuşmasına başlayan Mevlüt Can, şunları söyledi: HUKUKSUZLUK YAŞANDI Benim oğlum kayıt dışı yakalanmış, işkence görmüş, serbest bırakılmış bu süreç sonrasında da intihara sürüklenmiştir. Hiçbir Cumhuriyet Savcısının oğlumun yakalandığından, serbest bırakıldığından haberi olmamış. 2 Haziran 2010 yılında esrar almak üzere bir telefon görüşmesi yapmış. Bu konuşma, teknik takibe takılıyor bunun üzerine oğlum suç üstü yakalanıyor. Bu aşamadan itibaren hukuksuzluk başlıyor. Yakalayan ekibin teknik dinlemeden yakalamadığı ortaya çıkıyor. Oğlumun nereye götürüldüğünü bilmiyoruz. CANINA KIYANA KADAR TAKİP EDİLMİŞ İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden mahkeme dosyasına gönderilen yazıda, oğlumuzun nezarethaneye konulmadığı, gözaltına alınmadığı tespiti yapılmıştır. Asıl itiraf ettirmek istedikleri torbacının telefon numarasını kimden aldığı. Bundan önce zaten çırılçıplak aranıyor. İnce aramaya tabii tutuluyor. Kaç paralık mimarsın deniliyor. Hakaret ediliyor. Bir süre sonra itirafı alamıyorlar ve doktora götürülüyor. Doktor raporu sadece bir darp raporu. Götüren kişiler de işkenceyi yapan 3 kişilik bir ekip. Savcılık gözaltına alınmama kararı veriyor. Ertesi gün iyi polis rolü oynayan bir polis memuru Onur’un bilmediği bir polis memuru. Soner diye bir polis memuru. Oğlumuzu arıyor ve diyor ki; senin imzaladığın tutanaklarda bir takım hatalar var. Bunları düzeltmemiz gerekiyor. Lütfen gelir misiniz? Onur da acaba hafta sonu gelsem olur mu diyor. Cumartesi günü, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’nün girişindeki bir kafeteryada bir polis memuru tarafından karşılanıyor. Loş, karanlık olan bu yerde çok iyi okumadığı tutanaklar yeniden imzalattırılıyor. Korkutarak, telaşla yaptırıyorlar. Sonrasında imzaladığı tutanak örnekleri verilmiyor. ‘İşte arkadaşlarla uçuyorduk’ gibi bir takım ilave bilginin ifadesine konulduğunu okuyor. Bunun başına büyük bir bela olacağını düşünüyor. Kendisini şüphe altında hissediyor. Sonra Onur, 3 kişilik ekip tarafından, canına kıyana kadar, takip ediliyor. ONLARCA POLİS OPERASYONA DAHİL Onur, arkadaşlarına uzun süredir izlendiğini söylüyor. Bu kadar izlendikten sonra bunalıyor ve 21 Haziran’da bir avukata vekalet veriyor. Vekaletten sonra 13 Nisan’da başlayan ilk mahkeme kararı ile başlayan ve 22 Haziran’da iki mahkeme kararı varken yeni teknik takip kararı varken operasyon sonlanıyor. Çete üyeleri yakalanıyor. 550 gram esrar yakalıyorlar. Koskocaman çete. Onlarca polis bu operasyona dahil oluyor. İŞKENCE GÖRMESİN DİYE İNTİHAR EDİYOR Onur, vekâlet verdiği avukattan 24 Haziran’da yeniden ifadesine başvurulacağını öğreniyor. Tekrar polisin eline düşmemek, çırılçıplak soyulup işkence görmemek için kendisini bulunduğu 4. kattan çırılçıplak olarak maalesef atıyor. Bu süreçte dava açmamız kolay olmadı. Soruşturmamızda 3 tane Cumhuriyet savcısı değişti. Son olarak atanan Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş, işkence cinsel saldırı, kötü muamele nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığını, ancak iki polis memurunun resmi evrakta sahtecilik yaptıklarından dolayı haklarında iddianame açılmasına ilişkin bir karar veriliyor. Yargılama sonrasında, 2 polis memuruna 2,5 yıl hapis ve devlet memurluğundan men cezası veriliyor. Zete
20 Soruda Kadının Yasal Hakları
Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile hayatında karşısına çıkan sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda yasal haklarını anlattı. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların, kadın olarak, insan olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hakları olduğunu belirterek, “Her şeyden önce bu haklarımız Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na dayanıyor. Bu nedenle öncelikle kadın olarak anayasal haklarımızı bilmemiz gerekiyor” dedi. Prof. Dr. Şıpka, “Aslında tam olarak yeterli olmasa da Anayasal ve yasal olarak kadınlarımızı koruyan birçok düzenlemeye sahibiz. Önemli olan, mevcut bu haklarınızı kullanmanız ve toplum içerisinde sesinizi çıkarmaktan ve yasal yollara başvurmaktan çekinmemenizdir” şeklinde konuştu. Şükran Şıpka kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile yaşamındaki sorunlar karşısında sahip olduğu 20 yasal hakkı anlattı. 1-Eş ya da çocuklara yönelik şiddet suç mudur? Türk Ceza Kanunu, eşe ya da çocuklara yönelik fiziksel şiddeti, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar olarak niteliyor. Aile bireylerinden biri olmak, diğerinin şiddet göstermesine haklılık kazandırmaz. Aksine Türk Ceza Kanunu, şiddet fiillerinin aile bireylerine karşı işlenmesini cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak kabul ediyor. Şiddet fiilinin ağırlığına göre sıralamak gerekirse, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesine göre eşe veya çocuklara karşı kasten öldürme fiili işlenirse fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. 2- Aile içinde gördüğünüz kötü muamele veya şiddete karşı ne yapabilirsiniz? 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a göre; şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan ya da şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişi, en yakın polis merkezine, jandarma karakoluna, Cumhuriyet Savcılığı’na, Aile Mahkemesi Hâkimliği’ne, Kaymakamlığa veya Valiliğe başvurmalıdır. Ayrıca, şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı halinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. 3- Cinsel saldırıya uğramak nedir ve eşin cinsel saldırısı da cezalandırılır mı? Cinsel saldırı eyleminin eşten gelmesi onun ceza almasını engellememektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesi cinsel saldırı eyleminin evlilik birliği içinde gerçekleşmesi halini, şikayete bağlı bir suç olarak kabul etmektedir. Bu durumlarda kadınlar susmamalı ve eşlerinden gelen kabul edilemez derecede cinsel saldırıları da mahkemeye taşımalıdırlar. 4- Cinsel tacize uğruyorsanız, özellikle bu taciz iş yerinizde gerçekleşiyorsa ne yapmalısınız? Türk Ceza Kanunu, işyerinde cinsel taciz eylemini, bu eylemin, nitelikli hali olarak tanımlamıştır. Kanun, çalışma yaşamı içinde bulunan bir kişinin, işyerinde, hiyerarşi ve hizmet ilişkisinin yarattığı güçten ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak, diğer çalışana cinsel tacizde bulunması halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılacağını belirtmektedir. (TCK:105/2) 5- Çocuğunuz cinsel istismara uğramışsa? Cinsel istismarın, on beş yaşını tamamlamamış ya da on beş yaşından yukarı olsa da uğradığı saldırının anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda da ceza yarı oranında artırılır. (TCK:103/1) Cinsel istismarın, üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan veya kayın hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde de verilecek ceza, yarı oranında artırılır. (TCK:103/3) 15-18 yaş arasındaki çocuklarla zor kullanmadan, yani cebir, tehdit ve hile olmaksızın, cinsel ilişkide bulunan kişi de şikayet edilmesi halinde cezalandırmaya tabi tutulur. (TCK:104) 6- Tecavüzcü, mağdurla evlenerek cezadan kurtulabilir mi? Tecavüzcünün mağdurla evlenerek cezadan kurtulması bugün artık Türk hukukunda yer almayan, geçmişte kalmış bir uygulama. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile bu uygulama yürürlükten kaldırıldı. Bu nedenle, tecavüzcü ile mağdur arasından sonradan bir evlilik ilişkisi kurulmuş olsa bile, fail yine de cezalandırılmaktan kurtulamaz. 7- Bekaret kontrolü yasal mıdır? Yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi böyle bir karar olmaksızın yapan kişi cezalandırılır (TCK md. 287). Bu nedenle kanunda belirlenen yetkili hâkim ve savcı dışında kalan, sözgelimi okul veya yurt müdürü gibi kişiler tarafından böyle bir fiilin işlenmesi halinde, bu kişiler cezalandırılır. Ancak, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle kamu sağlığını korumak amacı ile kanun ve tüzüklerde öngörülen hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler için bu madde hükmü uygulanmaz. Bu düzenlemede eksik olan yan, bu tür muayeneler için mağdurun rızasının aranmamış olmasıdır. 8-İstemediğiniz bir evliliğe zorlanabilir misiniz? 1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre; hiç kimse zorla evlendirilemez. 17 yaşını doldurmuş olsa da kişi 18 yaşına kadar kanun önünde küçük sayılır. Kişi küçük de olsa öncelikle kendi izni alınır. Evlenmek istemeyen kişi, zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Ayrıca zorla evlendirilen kişi Türk Medeni Kanunu’nun 149, 150 veya 151. maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir. 152. maddeye göre bu dava, öğrenmeden itibaren 6 ay ve evlenme tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde açılmalıdır. 9- Resmi nikah olmaksızın dinsel törenle evlenmenin sonuçları nelerdir? Türk Ceza Kanunu’nun 230. Maddesine göre, aralarında evlenme akdi ya da resmi nikah olmaksızın dini nikah yaptıranlar ve yapanlar hakkında hapis cezası söz konusu olur. Bu durumdaki kişiler resmi nikah yaparlarsa kamu davası ve hükmedilen ceza ortadan kalkar. Ayrıca resmi nikah olmaksızın dini törenle evlenenler, eşlerinden kalan mirasta pay sahibi olamayacakları gibi, fiili birlikteliğin sona ermesi halinde evliliğin sona ermesi hükümlerinden de yararlanamazlar. 10- Evlilik birliği içerisinde haklarınız ve görevleriniz nelerdir? Her şeyden önce evlilik birliği içerisinde eşinizle eşit haklara sahipsiniz. Medeni Kanun’un 186. maddesi uyarınca eşler evlilik birliğini birlikte yönetirler. Artık aile reisliği kavramı Medeni Kanun’dan çıkarılmış bulunuyor. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. Çalışıyor olmasanız bile ev içindeki emeğiniz aile geçimine katkı olarak değerlendirilir. Evlilik içerisinde verilecek kararlarda eşinizle eşit oy hakkına sahipsiniz. Bu nedenle çocuklarla ilgili olarak verilecek kararlarda da eşlerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Eğer velayeti kullanırken eşler arasında anlaşmazlık çıkarsa, anlaşmazlığın çözümü konusunda Aile Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz. Eşler ailenin oturacağı konutu tek başına seçme hakkına sahip değildir. Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu satamaz veya üzerine ipotek koyduramaz.(MK. 194. madde) Eğer oturduğunuz ev eşinizin adına kayıtlı ise ve satılmasını istemiyorsanız, tapu kütüğüne aile konutu şerhi koydurtarak evin satışını engelleyebilirsiniz. Bu şerh, ilgili tapu müdürlüğüne yapacağınız yazılı başvuru (dilekçe) ile konulabileceği gibi, Aile Mahkemesine yapacağınız başvuru sonucunda, mahkemece de konulabilir. 11- Evlenmeden önceki soyadınızı evlendikten sonra da kullanabilir misiniz? Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesine göre, kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Evlenirken bu hakkını kullanmayan kadın, daha sonra her zaman bu işlemi yaptırtabilir. 12- Eşiniz çalışmanızı engelleyebilir mi? Yeni Medeni Kanun’un 192. maddesine göre; “Eşlerden her biri meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur.” Yani, çalışmak isteyen kadın, kocasından izin almak zorunda değildir. Ancak çalıştığı işin niteliği, çalışma saatleri, çalışma yeri gibi bazı nedenler, evlilik içinde tartışmalara sebep oluyorsa ve objektif olarak evlilik birliğini sarsıcı nitelikte görülebilirse, bu durum kadın eş aleyhine sonuçlar doğurabilir. 13- Eşiniz, Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa ne yapabilirsiniz? Medeni Kanun’un 195. maddesi uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin (Aile Mahkemesi) müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aile bireylerinin karşılıklı olarak bakım, eğitim, destek olma yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler şikayet üzerine 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi eşin yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak üzere, Aile Mahkemesine başvurarak tasarruf yetkisi de sınırlanabilir. 14- Ailenizin ekonomik varlığını tehlikeye düşürecek işlemlere karşı önlem alabilir misiniz? Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak üzere eşinizin malları üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılması için Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz (MK.m.199). Örneğin, sürekli kumar oynayan ve evine bakmayan, mallarını satarak dışarıda tüketen, başkalarına yediren, ya da başkaları lehine kefil olup borçlanan eşinize karşı böyle bir dava açarak, Aile Mahkemesinden tedbir talep edebilirsiniz. Bu durumda eşiniz, sizin onayınız olmadan, malları üzerinde tasarruf edemez, onları satamaz, tüketemez. 15- Boşanma sebepleri nelerdir? Eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Medeni Kanun’un 166. maddesinde bu boşanma nedeni “Evlilik birliğinin sarsılması” olarak tanımlanmıştır. Bu, halk arasında “şiddetli geçimsizlik“ olarak bilinen, genel boşanma sebebidir. Bunun dışında Medeni Kanun’da özel boşanma sebepleri sayılmıştır: Zina, Hayata Kast (öldürmeye teşebbüs etme), Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (şiddet uygulama, ağır hakaret vb.), Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (örneğin yüz kızartıcı bir suç işleme, cinsel sapkınlıklar, ayyaşlık, kumar bağımlılığı vb.), Terk (bir eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi) ve Akıl Hastalığı (her akıl hastalığı değil, evlenmesinde sakınca olan akıl hastalıkları) özel boşanma sebepleridir. 16- Boşanmanın mali sonuçları nelerdir? Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, boşanmada daha fazla kusurlu olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebilir. Ayrıca şartları gerçekleşmişse, boşanmada kusurlu olan taraftan maddi ve manevi tazminat istenmesi de söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim masraflarına da katılmak zorundadır. Buna da iştirak nafakası denir. Ayrıca boşanma sonucunda, eşler farklı bir mal rejimi kabul etmemişlerse, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi de -aşağıda belirtileceği gibi- istenebilecektir. 17- Evlilikte mal rejimi (evlilik mallarının paylaşımı) nasıldır? Yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002′de yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma” rejimidir. Eşler noterde yapacakları bir sözleşme ile ya da evlenme başvurusu sırasında tarafların yapacakları yazılı bir bildirimle farklı bir mal rejimi kabul edebilirler. Bu nedenle evlenme başvurusu yaparken kadının neye imza attığını bilmesi çok önemlidir. Ancak seçilebilecek olan mal rejimi, kanunda belirtilenlerle sınırlıdır. Bunlar; Mal Ayrılığı, Paylaşmalı Mal Ayrılığı ve Mal Ortaklığıdır. Eğer eşler bu rejimlerden birini seçmemişse, yasal mal rejimi sayılan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”ne tabidirler. 18- Boşanma sonucunda çocuk üzerindeki velayet hakkı ne olacaktır? Boşanma davası devam ederken hâkim, hangi tarafın çocuğa daha iyi bakabileceğine inanıyorsa velayeti ona verir. Boşanma kararı ile birlikte, velayet hakkına sahip olmayan tarafla çocuğun ilişkisinin nasıl olacağına da tarafların anlaşamaması halinde, hâkim karar verecektir. Ancak ülkemizde daha çok, velayet hakkı anneye verilmektedir. Özellikle ana bakımına muhtaç olan çocuklar anne yanında bırakılmakta, baba ile çocuk arasında kişisel görüşme hakkı da yine hâkim kararı ile belirlenmektedir. Çalışan anne söz konusu olduğunda, genellikle babaya 15 günde bir hafta sonu görüşme hakkı tanınmaktadır. Birden fazla çocuk söz konusu ise, Yargıtay’ın kararları gereğince, mümkün oldukça kardeşler birbirinden ayrılamaz ve velayetleri birlikte anneye veya babaya verilir. Mahkeme velayeti düzenlerken, ayırt etme gücüne sahip olan çocukların (genellikle 11 yaş sonrası) görüşünü almak zorundadır. 19- Boşanan kadın eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilir mi? Boşanma halinde kadın, eşinin soyadını kaybeder ve evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Bu durumda resmi kimliklerini yeni soyadına göre yenilemesi gerekir. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta haklı menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, boşandığı kocasının soyadını taşımasına izin verir. Boşanma davası esnasında bu talep edilmese bile, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde aynı mahkemeden boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin istenebilir. 20- Kadının yeniden evlenmek için bekleme süresi nedir? Kadın, önceki evliliğinin ölüm, iptal ve boşanma nedeniyle sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe yeniden evlenemez. Bu düzenleme ile azami hamilelik süresinin geçirilmesi ve böylelikle doğacak çocuğun soy bağının karışmaması hedefleniyor. Ancak, bu bekleme süresinden önce evlenmek isteyen kadın, Aile Mahkemesine bir dilekçe ile başvurarak önceki evliliğinden hamile olmadığının tespitini ve evliliğine izin verilmesini isteyebilir.
12 Yaş Altı Çocuklarda Mobil Cihazların Yasaklanması İçin 10 Sebep
Amerikan Pediatri Akademisine ve Kanada Pediatri Derneği'ne göre 0-2 yaş arasındaki çocuklar teknoloji ile haşır neşir olmamalı, 3-5 yaş arasında günde 1 saat, 6-18 yaş arasında ise teknoloji kullanımları günde 2 saat ile sınırlanmalı. Teknoloji ile bu önerilerin 4-5 katı fazla içli dışlı olan çocuklar ve gençler ciddi tehlikeler ile karşı karşıya kalıyor.  Elde kullanılan cihazlar (cep telefonları, tabletler, elektronik oyunlar, vb.) özellikle küçük çocuklarda teknolojiye erişimi ve teknoloji kullanımını artırıyor. Pediatrik terapistler okullara, hükümetlere, ailelere 12 yaş altındaki çocukların bu tür cihazları kullanmalarını yasaklamaları çağrısında bulunuyor. Sizlere bu yasaklamaya gerekçe olarak araştırmalarla kanıtlanmış 10 gerçeği açıklıyoruz.
Cinsel Saldırı 13 Yaşındaki Çocuğu Etkilememiş!
DİYARBAKIR'da 13 yaşındaki kız öğrencisine otomobilinde cinsel istismarda bulunurken polis tarafından yakalanan 39 yaşındaki öğretmen S.C.'nin yargılandığı mahkemeye Dicle Üniversitesi heyetince gönderilen raporda, mağdurun cinsel saldırı nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığı belirtildi. Diyarbakır'da bir ilköğretim okulunda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan S.C., geçen yıl 23 Nisan kutlamalarının yapıldığı gün, Nevruz Parkı yakınlarında, 5'nci sınıf öğrencisi S.T.'ye, kendi otomobilinde cinsel istismarda bulunurken polis tarafından yakalandı. Hakkında, 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'cinsel amaçlı çocuğu hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 16 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 4 çocuk babası öğretmen S.C.'nin yargılanmasına Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık S.C. ve taraf avukatları katıldı. 'RUH VE BEDEN SAĞLIĞI BOZULMADI' Duruşmada ilk olarak mağdurun beden ve ruh sağlığına ilişkin Dicle Üniversitesi'nden gönderilen rapor okundu. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Beden ve Ruh Sağlığı Kurulu raporunda S.T. ile yapılan görüşmede, olayı nadiren hatırladığında üzüntü duyduğu, olaydan sonra okul ve evlerinin değiştiği belirtildi. Raporda, ruhsal muayenede mağdurun önceki psikiyatrik sorunlarının düzelmiş olduğu belirtilirken, cinsel istismardan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak derecede herhangi bir psikopatolojik araz tespit edilmediği ifade edildi. Raporda mağdurenin cinsel istismar nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığı görüşüne varıldığı belirtildi. AVUKATTAN RAPORA TEPKİ Duruşmada söz alan S.T.'nin avukatı Ruşen Seydaoğlu Ayyıldız, 'Mağdure, heyetle görüşme sırasında bile ağlama krizine girmiş . Bunun üzerine iki ay sonra getirilmek üzere süre verilmiştir. Bu nedenle Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını talep ediyoruz. Olayda suçüstü hali vardır. 13 yaşındaki kız çocuğu çok ciddi şekilde mağdur olmuştur. Sanık tarafından 'çocuğun rızası var denilse bile' mağdur 13 yaşında kız çocuğudur. Sanık suçunu kabul etmiş ve toplum açısından zararlı bir kişiliktir. Rapor kendi ile çelişmektedir' dedi. SANIK: BU OLAYDAN DOLAYI BEN MAĞDURUM Duruşmada söz alan tutuklu sanık S.C. ise tahliyesini talep ederek, 'Bana en çok dokunan, toplumsal açıdan sanki bir tecavüzcü, bir caniymişim gibi davranılıyor. Benim geçmişime bakıldığında yüzlerce öğrenci yetiştirdiğim görülecektir. Bu olaydan dolayı mağdurum' dedi. Sanık avukatı da müvekkilinin cani, canavar gibi lanse edilmeye çalışıldığını ifade ederek, 'Bu müvekkilimi mağdur etmektedir. Tahliyesini talep ediyoruz' diye konuştu. MAHKEME RAPORU KABUL ETTİ Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, sanık S.C.'nin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, S.C.'yi araç içinde yakalayan polislerin zorla getirilmesine, getirilmemeleri durumunda yasal işlem yapılmasına da hükmetti. Mahkeme avukatların tepki gösterdiği raporun çocuk uzmanları tarafından usule uygun şekilde hazırlandığını gerekçe gösterip, mağdur hakkında yeniden rapor aldırılması talebini reddetti. Duruşma eksiklerin tamamlanması için ertelendi.Felat BOZARSLAN / DİYARBAKIR, (DHA)
6 Yaşındaki Gizem Ölü Bulundu...
ADANA'da geçen pazar günü kaybolan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'in cesedi yakılmış ADANA'da geçen pazar günü ortadan kaybolan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'in sabaha karşı cesedi bulundu. Minik Gizem'in bıçakla işkence edildikten sonra, boğularak öldürüldüğü, cesedinin de yakıldığı belirlendi. Cinayeti minik Gizem'in ablasıyla evlenmesine izin verilmeyen akrabaları 20 yaşındaki S.A.'nın intikam için işlediği belirlendi. S.A.'nın şüphe çekmemek için aileyle birlikte arama çalışmalarına da katıldığı ortaya çıktı. Merkez Seyhan İlçesi Tellidere Mahallesi 72100 sokakta oturan ev kadını Hatice ile kahve işleten Mustafa Akdeniz çiftinin 4 kız çocuğunun en küçüğü olan Gizem, annesi pazar alışverişine gittikten sonra oynamak için sokağa çıktı. Alışverişten dönen Hatice Akdeniz, evde bulamadığı kızını çevrede aradı, ancak izine rastlamadı. Siirt'ten gelip, Adana'ya yerleşen Akdeniz Ailesi, Gizem'i bulmak için seferber oldu. Mahalle camisinin megafonlarından anons yaptıran aile, diğer yandan da polise başvurdu. Polis ekipleri, aile ve mahalle sakinleri, gece boyunca çevrede arama yaptı. Apartmanların bodrumlarına, park ve bahçelere bakılmasına rağmen minik Gizem'in izine rastlanmadı. ÖZEL EKİP KURULDU Gizem Akdeniz'in kaybolduğu ihbarının ardından harekete geçen polis, normal prosedürlere göre 24 saat beklemesi gerekirken, rutin uygulamanın dışına çıkarak, arama çalışmalarına hemen başladı. Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk, Asayiş ve İstihbarat Şube Müdürlüklerinde görevli polislerden özel ekip kuruldu. Yapılan iş bölümünün ardından ekiplerin bir kısmı bölgeyi tararken, bazıları harekete geçerek yakın çevredeki suçluların profillerini incelemeye aldı. Cinsel saldırı ve istismar suçlarından kaydı bulunanların listesini çıkartan polis, alınan genel arama kararıyla evlere girip, inceleme yaptı. Diğer yandan, Güven Timleri de Gizem'in kaybolduğu bölgeye kaydırılarak arama çalışmalarına katıldı. Gizem'in fotoğrafı ve eşkal bilgileri ekiplere dağıtıldı. İnşaat alanları, çukurlar, boş araziler ve apartmanların bodrum katlarına giren polisler, binaların çatı katlarına kadar arama yaptı. Yaya olarak yapılan aramalara polis helikopteri de havadan destek verdi. DALGIÇLAR KANALDA ÇALIŞMA YAPTI Polis helikopteri hava kararıp uçuş güvenliği tehlikeye düşünceye kadar bölgenin üzerinde uçarken, Su Altı Grup Amirliği'ne bağlı dalgıç polisler de Gizem'in evine yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunan sulama kanalını taradı. Polis telsizlerinden Gizem'in eşkal bilgileri sık sık anons edilerek farklı bölgelerdeki ekiplerin de duyarlı olması sağlanırken, gelen ihbarların da titizlikle değerlendirilmesi istendi. Polis ekiplerinin arama çalışmalarına akşam saatlerinde Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı CANKUR ile Mersin'den gelen 9 kişilik AKUT ekibi de katıldı. MOBESE GÖRÜNTÜSÜ CİNAYETİ AYDINLATTI Gizem'in bulunması için alarma geçen Adana polisi, Akdeniz Ailesi'nden çok sayıda kişinin ifadesini aldı. Bir yandan da mobese kameraları ve işyeri kameralarının kayıtları büyüteç altına alındı. KIRMIZI RENKLİ OTOMOBİL DİKKATİ ÇEKTİ Gizem ile aynı sokakta oturan önceden sorguladıkları akrabaları S.A.'nın kırmızı renkli otomobili olduğunu bilen özel ekipte görevli polisler, görüntülerde, Fuar Alanı kavşağından geçerken dikkatlerini çeken kırmızı renkli bir otomobilde ayrıntılı incelemede Gizem'e benzeyen bir kız çocuğu olduğunu fark etti. Bunun üzerine polis, daha önce iki kez ifadesini aldıkları Gizem'in akrabası 20 yaşındaki S.A.'yı dün gece tekrar sorguladı. Şüphelerin üzerinde yoğunlaştığı S.A., mobese görüntüleri kendisine gösterilince cinayeti itiraf etmek zorunda kaldı, Gizem'in de intikama kurban gittiği ortaya çıktı. KATİLİ DE ARAMAYA KATILMIŞ Gözaltına alınan S.A.'nın ifadesi üzerine merkez Çukurova İlçesi, Kabasakal Mahallesi Rüzgarlı Tepe mevkiine giden polis ekipleri, Gizem'in bıçaklanmış, boğulmuş ve yakılmış durumdaki cesedini buldu. İşkenceyle öldürüldükten sonra yakılan Gizem'in cesedi, olay yerindeki incelemenin ardından otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Hunharca işlenen cinayetin şüphelisi S.A.'nın Gizem'in ablası Gamze'yle evlenmek istediği, ailenin buna ısrarla karşı çıkması üzerine öfkeye kapılıp, intikam amaçlı minik kızı kaçırıp, öldürdüğü öğrenildi. Polis, cinayet şüphelisi S.A.'nın şüphe çekmemek için cinayetten sonra evde kıyafetini değiştirip aileyle birlikte arama çalışmalarına da katıldığı detayına ulaştı. KIYAFETİ VE BIÇAĞA İNCELEME Polis, katil zanlısı S.A.'nın olaydan sonra temizleyip kırmızı renkli otomobilde bıraktığı bıçak ile evindeki cinayet sırasında üzerinde bulunan kıyafette ayrıntılı DNA incelemesi başlattı. İncelemede S.A.'nın kıyafetinde sperm izi de arandığı öğrenildi. ABLASI ADLİ TIP ÖNÜNDE SİNİR KRİZLERİ GEÇİRDİ Acı haberi alan Akdeniz Ailesi, Adlı Tıp Kurumu'na akın etti. Gizem'in katil zanlısının evlenmek istediği ablası Gamze, sinir krizleri geçirip, kendini yerlere attı. Evlat acısıyla yıkılan baba Mustafa Akdeniz, gözyaşlarına boğulan çocuklarına sarılıp, sakinleştirmeye çalıştı. Acılı abla Gamze Akdeniz, cinayet şüphelisine lanet yağdırıp, 'Onu kendi ellerimle öldüreceğim. Kardeşimin suçu neydi? Ona nasıl kıydı?' diyerek ağıtlar yaktı. Akdeniz Ailesi'nin yakınları, Gizem'in ablalarını, bir otomobile bindirilip, Adli Tıp önünden götürdü. Fatih KARAÇALI-Çağlar ÖZTÜRK-Salih ÜÇTEPE ADANA/DHA
'Cinsel Saldırı Mağdurundan Sağlık Raporu İstenmeyecek'
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yeni yargı paketine ilişkin ayrıntıları açıkladı. Yeni yargı paketinde kadına ve çocuğa yönelik suçların cezası artırılıyor. Cinsel suçları işleyenlere tıbbi müdahale de getiriliyor.Adalet Bakanı Bozdağ, yeni yargı paketine ilişkin, 'Cinsel suçlardan hapis cezasına mahkum olanlar, tıbbi tedavi, mağdurun bulunduğu yerde yaşamamak gibi tedbirlere tabi tutulacak' dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yeni yargı paketine ilişkin, 'Cinsel suçlardan hapis cezasına mahkum olanlar, tıbbi tedavi, mağdurun bulunduğu yerde yaşamamak, çocuklarla bir arada olmayı gerektiren ortamda çalışmamak, çocuklarla ilgili meslek icra etmemek tedbirlerinden bir veya birkaçına tabi tutulacak' dedi. Bozdağ, 'Çocuklara karşı işlenen bir suçtan dolayı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 30 yıl yerine 39 yıl, müebbet hapis cezası alanlar 24 yıl yerine 33 yıl ceza infaz kurumunda kalacak' diye konuştu. Bakanı Bozdağ,, '(Cinsel saldırıda) beden ve ruh sağlığının bozulması, yasa tarafından peşinen kabul edilmektedir. Böyle bir saldırıya uğrayanın beden sağlığı bozuldu mu bozulmadı mı bilirkişi incelemesine gidilmeyecektir' dedi. AA
Dosya: 11 Madde ile 'Cinsel Suçlar Yasa Tasarısı'
Son dönemde daha görünür olan çocuk cinayetleri hükümeti harekete geçirdi.  Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yeni yargı paketine göre, çocuğu cinsel istismar eden kişi, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Suçun ani hareketle işlenmesi halinde 4 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilecek. Tasarı, çocuklara yönelik bir suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlara 30 yıl yerine 39 yıla kadar, müebbet hapis cezası alanlara 24 yıl yerine 33 yıla kadar ceza öngörüyor.Hükümetin, kamuoyunda daha çok 'çocuklara karşı işlenen suçlar'ı kapsayan yönleriyle bilinen yeni tasarısında, 15-18 yaş arası gençlerin cinsel birliktelikleri, uyuşturucu suçları, soruşturmaları etkileme amaçlı işlem ve beyanlar gibi konularda tartışmalı düzenlemeler yer aldı.
Sarai Sierra Cinayetinin Gerekçeli Kararı Açıklandı!
'Laz Ziya' lakaplı Ziya Tasalı tarafından öldürülen ABD vatandaşı Sarai Sierra davasında, mahkeme heyeti, 10 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı.'Laz Ziya' lakaplı Ziya Tasalı tarafından Cankurtaran'da surların dibinde öldürülen ABD vatandaşı Sarai Sierra ile ilgili davada, mahkeme heyeti, 10 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, 'Sanığın, maktuleyi, cinsel saldırıda bulunmak eylemini engellemesi nedeniyle, cinsel saldırı suçunu işleyememekten duyduğu infial sonucu öldürdüğü anlaşılmaktadır. Sanık her ne kadar savunmasında maktuleye karşı cinsel saldırıda bulunmadığını, sadece öpmek istediğini ancak onun karşı koyması sonucu olayın meydana geldiğini bildirmiş ise de, sanık sonuç olarak cinsel istismar ya da saldırı olabilecek bir suçu işleyememekten duyduğu infial sonucu maktuleyi öldürdüğüne göre, sanığın eyleminin 'töre saikiyle adam öldürme' suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir' denildi. 'SANIĞIN MAKTÜLENİN EŞYALARINI OLAY MAHALİNDEN GÖTÜRMESİ 'HIRSIZLIK' SUÇU OLARAK NİTELENDİRİLMİŞTİR' 'Sanığın anlatımına göre, maktuleyi öldürdükten sonra maktüleye ait cep telefonunu, iPad'i, maktülenin montunu, pantolonunu, el çantasını aldığı anlaşılmaktadır' denilen gerekçeli kararda, 'Sanığın ifadesine göre, aldığı bu eşyaların bir kısmını çöp konteynerine attığı, diğerlerini ise denize attığı anlaşılmaktadır ki, bu durum sonuca etkili görülmemiştir. Sanığın öldürdüğü maktulenin eşyalarını olay mahalinden alarak götürmesi, hırsızlık suçu olarak nitelendirilmiştir' ifadeleri kullanıldı. 'MAKTÜLÜN ŞAL VE GİYSİLERİ ÜZERİNDE MENİ LEKELERİ BULUNDU' Sarai Sierra'nın boğazına sarılı vaziyette bulunan şal üzerinde meni lekelerine rastlandığı belirtilen gerekçeli kararda, yine maktul üzerindeki giysinin değişik yerlerinde de sanığa ait meni lekelerine ait izlerin yer aldığı, yine maktulün külotu üzerinde kendisine ait kan lekeleri ile sütyen üzerinden alınan örneklerin sanığın özelliklerine uyumlu olduğu vurgulandı. 'SANIĞIN BAŞLANGIÇTAKİ AMACI MAKTÜLEYE CİNSEL SALDIRIDA BULUNMAK' Ziya Tasalı'nın, Sarai Sierra'yı öpmek için ona sarıldığını kabul ettiği kaydedilen gerekçeli kararda, sanığın mağdureye tecavüz etmediğini belirtmişse de, bulunan meni lekelerinin ölen kadının giysileri üzerinde de olması nedeniyle, sanığın başlangıçtaki amacının cinsel saldırıda bulunmak olduğunun kendisi tarafından da ikrar edilmiş olduğu ifade edildi. 'CİNSEL SALDIRI EYLEMİ GERÇEKLEŞTİ' Sanığın, ölen kadının ölümünden önce ya da sonra olduğu belirlenemeyen cinsel saldırı eyleminin sübuta erdiğinin (tamamlandığının) anlaşıldığı anlatılan gerekçeli kararda, 'Bu suçtan cezalandırılması gerektiği anlaşılmakla, sanığın cinsel saldırıda bulunmak istediği mağdureyi öldürmek ve cinsel saldırıda bulunmak, öldürdükten sonra giysisini almak suretiyle hırsızlık suçunu işledikleri kabul edilmekle, bu suçlardan ayrı ayrı cezalandırılmasına ilişkin hüküm kurulması sonuç ve kanaatine varılmıştır' denildi. MAHKEME BAŞKANI'NDAN MUHALEFET ŞERHİ Sanık Tasalı'ya 'cinsel saldırı' suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmesine ilişkin karara Mahkeme Başkanı Tevfik Güngören muhalefet şerhi koydu ve gerekçeli kararında sanığın bu suçtan beraat etmesi görüşünde olduğunu belirtti. Mahkeme Başkanı Güngören, muhalefet şerhinde, 'Her ne kadar olay tarihinde sanığın maktuleye yönelik cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla ve TCK'nın 102/2 maddesi gereğince cezalandırılması için hakkında kamu davası açılmış ise de, sanığın maktuleyi öldürmeden evvel ya da öldürtükten sonra, onun vücuduna organını sokmak suretiyle cinsel saldırıda bulunduğu yolunda kesin kanıtlar elde edilememiştir. Sanık aşamalardaki savunmasında, öldürmeden evvel maktuleye cinsel saldırıda bulunmadığı gibi, öldürdükten sonra da olay yerinden kaçarak uzaklaşığını belirtmiştir' dedi. ADLİ TIP KURUMU'NUN RAPORUNA DEĞİNDİ Gerekçeli kararda, '10 Haziran 2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nca düzenlenen otopsi raporda, maktülenin boyun sağ-sol yan, sağ-sol meme başı ve çevresi, perine bölgesi, volva bölgesi, vajenarkaformiks, vajeniçmukozası, anal bölge çevresi ve anüs iç mukozasından alınan sürüntü örneklerinden hazırlanan yaymaların yapılan mikrozkobik incelemesinden sprem hücresinin görülmediği belirtilmistir. Mahkememizce oybirliği ile, olay tarihinde sanığın maktüleyi, cinsel saldırı suçunu işleyememekten dolayı duyduğu infialle öldürdüğü kabul edilmistir. Sanığın, cinsel saldırı suçunu gerçekleştirdikten sonra maktüleyi öldürdüğünün kabulü halinde, hakkında 'Kan gütme saikiyle kasten adam öldürme' maddesi uygulanamaz. Sanığın maktüleyi cinsel saldırıda bulunduktan sonra öldürdügünün kabülü halinde; hem 'cinsel saldırıda bulunmak', hem de 'Kasten adam öldürmek' suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması gerekmektedir' ifadelerine yer verildi. 'SANIĞIN CİNSEL SALDIRI SUÇUNU GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KESİN OLARAK TESPİT EDİLEMEMİSTİR' Gerekçeli kararda, 'Ancak mahkememizce oybirliği ile olay tarihinde sanığın, cinsel saldırıda bulunmak istediği maktülenin, kendisine karşı koyması nedeniyle, duyduğu infial sonucu öldürdüğü ve eyleminin 'Kan gütme saikiyle kasten adam öldürme' maddesine temas ettigi kabul edilmistir. Sanığın, cinsel saldırı suçunu isleyememekten duyduğu, infialle maktülü öldürdükten sonra, ona karşı ayrıca cinsel saldırı suçunu gerçekleştirdiği kesin olarak tespit edilememistir. Otopsi raporunda maktüleninvolva bölgesi, perine bölgesi, vajen arka forniks, vajen iç mukozası, anal bölge çevresi ve anüs iç mokozasında sprem hücresi görülmedigi tespit edildigine göre, sanığın maktüleyi öldürdükten sonra onu cinsel saldırıda bulunmadığının kabulü gerekmektedir' denildi. 'SANIĞIN ORGANINDAN ÇIKAN MENİLERİN MAKTÜLENİN ŞALINA VE SÜTYENİNE SIÇRAMASI MÜMKÜNDÜR' Olaydan sonra maktüleye ait şal ve sütyende sanığa ait meni lekeleri olduğu tespit edilmis ise de, sanığın maktüleyi öldürdükten sonra kendi kendini bizzat tatmin etmesi ve sonuçta inzal (indirme) olması sonucu, sanığın organından çıkan menilerin maktülenin şalına ve sütyenine sıçraması mümkündür. Buna göre, söz konusu meni lekelerinin, olaydan sonra sanığın kendi kendisini tatmin etmesi sonucu, maktülenin şalına ve sütyenine sıçradıgı (bulaştıgı) kanaatiyle, sanığa ayrıca cinsel saldırı suçundan ceza verilemeyeceği kanaatinde olduğumdan, aksi yöndeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum' ifadeleri kullanıldı. 24 Haziran günü görülen karar duruşmasında, sanık Ziya Tasalı, 'Kan gütme saikiyle kasten adam öldürmek' suçundan müebbet hapis ve 'cinsel saldırı' ve 'hırsızlık' suçlarından da toplam 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Tasalı, son savunmasında, 'Ben mağdureye kesinlikle tecavüz etmiş değilim. Öldürme olayından dolayı olay yerinden korkup kaçarak gittim. Benim olay yerinden götürdüğüm mont maktuleye ait olmayıp, kendi montumdu. Esasen öldürme kastım da bulunmamaktaydı. Buna göre lehe olan hükümlerin uygulanmasını isterim. Eylemden dolayı pişmanım. Söyleyecek bir şey yok' demişti. Serpil KIRKESER / İstanbul DHA
İntikam İçin Tecavüz Etti
Kadınlara yönelik şiddet ve cinsel saldırı haberleriyle gündeme gelen Hindistan’da bu kez de 'intikam tecavüzü' yaşandı.Ülkenin doğusundaki Jharkhand eyaletindeki bir köyde yaşanan olayda bir adam, evine girip karısına tecavüz girişiminde bulunan kişinin 14 yaşındaki kız kardeşine öç almak için tecavüz etti. Gece yarısı uyanarak karısına tecavüze kalkışan saldırganı döverek dışarı atan kızgın koca, meseleyi köyün ihtiyar heyetine götürdü. Heyet, misilleme olarak, karısı cinsel saldırıya uğrayan adamın, evine giren saldırganın kız kardeşine tecavüz etmesine karar verdi. Olayın ortaya çıkmasının ardından ihtiyar heyetinin başkanı, tecavüzcü koca ve tecavüzcünün eşine cinsel saldırıda bulunan şahıs gözaltına alındı. Köy heyetleri kendi yasalarını uyguluyor Talihsiz kızın annesi, heyet üyelerine ve köylülere bunu yapmamaları için yalvardığını ancak kimsenin kendisini dinlemediğini söyledi. Acılı anne, “Kızımı ormana sürüklediler” dedi. Hindistan’da Ocak ayında da 20 yaşındaki bir genç kız, başka bir köyden bir adamla ilişki yaşadığı için köy heyetinin kararıyla toplu tecavüze uğramıştı. CNNTürk
Ağustos'ta 22 Kadın Öldürüldü, 18 Kadına Tecavüz Edildi!
Bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler Ağustos’ta 22 kadın öldürdü, dokuz kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 16’sını taciz etti, 55 kadına şiddet uyguladı/yaraladı.2014’ün ilk sekiz ayında erkekler 184 kadın öldürdü; 70 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti; 417 kadına şiddet uyguladı; 77 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu.Kadınlardan biri öldürülmeden önce polise şikayetçi olmuştu. Bir erkek ise denetimli serbestlikle cezaevinden çıktıktan sonra karısını öldürdü.Bir kadın boşanmak istediği, biri cinsel ilişkiyi reddettiği için, biri aile kararıyla öldürüldü.Kadınların yüzde 27’sini kocaları, yüzde 27’sini akrabaları öldürdü : Altı kadını kocaları, altısını akrabaları (damat, oğul, kardeş, üvey baba), üçünü sevgilisi, birini eski kocası, birini arkadaşı, birini patronu, birini reddettiği erkek, üçünü kadın akrabalarının reddettiği erkek öldürdü.Cinayetlerin yüzde 68’i ateşli silahlarla öldürüldü : Kadınların sekizi tüfekle, yedisi tabancayla, üçü bıçakla, ikisi boğarak, biri döverek, biri işkenceyle öldürdü.Bir erkek, karısını domuz bağıyla bağladıktan sonra boğarak öldürdü. Kadının dört yıl önce boşanmak istemiş ancak ailesinin ısrarıyla evliliği sürdürme kararı almıştı.Antep’te karısını ve oğlunu öldüren, kızını da yaralayan bir erkek balkondan gazetecilere kadınlara fazla hak verildiğini, Fatma Şahin ve onun kadınlar için çıkardığı kanunlar yüzünden karısını öldürdüğünü söyledi.Ağustos’ta kadın katli Ankara (2), Antalya, Antep, Batman (4), Bursa, Dersim, Giresun (2), İstanbul (4), İzmir, Malatya, Maraş, Trabzon, Urfa ve Uşak’ta yaşandı.Ağustos’ta katillerin yaşları 25 ila 80, katledilen kadın ve kız çocuklarının yaşları 14 ila 74 arasında değişti. Karısını öldüren bir erkek intihar etti.Kocaeli, Hatay ve İzmir’de dört kadın ve bir kız çocuğunun cesetleri bulundu, katilleri henüz tespit edilemedi:Kocaeli’de denizden cesedi çıkarılan kadının kocasından şiddet gördüğü için boşandığı ve kafasında darp izleri olduğu tespit edildi.Hatay’da seks işçiliği yapan iki kadın tabancayla öldürüldü.İzmir’de çıkan yangında, itfaiye bıçaklanarak öldürülmüş bir kadının cesedine ulaştı.Adana’da bir kadın, kocasıyla tartıştıktan sonra balkondan düşerek ya da atılarak öldü.Erkekler Ağustos’ta altı ilde altı kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti; üç kadına zorla fuhuş yaptırdı. Medyaya yansıyan altı tecavüz vakasından dördünde mağdur çocuktu.Mağdurlardan ikisine arkadaşları, ikisine tanımadıkları erkekler, birine otel çalışanı, birine hastabakıcı tecavüz etti.Tecavüz olaylarının ikisi mağdurların alıkonulduğu araçlarda, biri alıkonulduğu bir evde, biri sokakta, biri otelde, biri hastanede yaşandı.14 yaşında tanımadığı kız çocuğunu bir evde alıkoyarak tecavüz eden üç erkek, tecavüzü videoya kaydederek çocuğun ailesine şantaj yapt. Bir erkek ise zorla arabasına binerek alıkoyduğu kadına tecavüz ettikten sonra gasp etti.Ağustos’ta tecavüzcülerin yaşları 19 ila 50, tecavüze uğrayan kadın ve kız çocuklarının yaşları 13 ila 29 arasında değişti.Tecavüzlerin yaşandığı iller Adana, Ankara (4), Antalya, Edirne, İstanbul ve Samsun.Erkekler Ağustos’ta sekiz ilde 16 kadına cinsel tacizde bulundu. Taciz vakalarından ikisinde, tacizciler kadınları yaraladı.Tacizlerin yüzde 81’i sokakta yaşandı: Bir kadın evinde, biri işyerinde, biri otobüste, 13’ü sokakta tacize uğradı.Tacizcilerin biri kadının işvereni, ikisi hizmet sektöründe çalışan kişiler, geri kalanın tamamı tanımadık erkeklerdi.Yanında çalışan kadının evine giren bir erkek, küçük yaşta kız çocuğuyla evlenmek ve cinsel saldırı suçundan 15 yıl hapis istemiyle tutuksuz yargılanıyordu.Ağustos ayında tacizcilerin yaşları 17 ila 33, tacize maruz kalan kadınların yaşları 19 ila 24 arasında değişti.Taciz vakalarının yaşandığı iller Adana (3), Antalya, Bodrum, Edirne (6), Isparta, İstanbul, Kocaeli ve Uşak (2).Kadınların yüzde 15’sı boşanmak istediği için şiddet gördü. Üç erkek karılarına işkence yaptı, ikisi hürriyetinden yoksun bırakarak şiddet uyguladı.Arkadaşını kıskançlık bahanesiyle tabancayla yaralayan bir erkek intihar etti.Kadınların yüzde 71’ine kocaları ve eski kocaları şiddet uyguladı : iki kadın arkadaşlarından, biri damadından, üçü eski kocasından, biri işvereninden, biri kardeşinden, biri kardeşinin nişanlısından, 34’ü kocasından, üçü oğlundan, ikisi sevgilisinden, üçü tanımadığı erkeklerden, biri üvey kardeşinden şiddet gördü.Kadınların y üzde 67’si darp edildi : erkekler 37 kadını darp etti, sekiz kadını kesici aletlerle, altısını ateşli silahlarla yaraladı. Üç kadın işkenceye maruz kaldı. Biri eski kocası tarafından balkondan atıldı.Ağustos’ta erkeklerin şiddet bahaneleri arasında “kahvaltı hazırlamadı”, “evi temizlemedi”, “ona verdiğim parayla kendine gofret aldı”, “arkadaşlarıyla sokağa çıktı” gibi şeyler yer aldı.Karısını 43 yerinden tornavidayla ağır yaralayan ve serbest kalan bir erkek, Kanaltürk televizyonundan canlı yayında kendini savundu, “Keşke sen de bu şekilde davranmasaydın” dedi.Karısına falçatayla saldırarak ağır yaralayan bir erkek, kadının şikayetlerine rağmen denetimli serbestlikten faydalanarak cezaevinden çıkmıştı.Eski kocası tarafından alıkonulan ve balkondan aşağı atılan bir kadının şiddet gördüğü için boşandığı ancak ailelerin ısrarıyla eski kocasıyla barıştığı öğrenildi.Şiddet uygulayan erkeklerin yaşları 21 ila 79, şiddete uğrayan kadınların yaşları 18 ila 83 arasında değişti.Erkek şiddetinin yaşandığı iller Adana (7), Aksaray, Ankara, Antalya, Antep (2), Bartın (2), Bolu (6), Bursa (2), Çanakkale, Çorum (2), Erzurum (3), Eskişehir, İstanbul (4), İzmir (3), Kayseri (6), Konya, Maraş, Muğla, Sakarya (6), Samsun, Trabzon (2) ve Urfa.Bir erkek, kızını taciz eden ve bıçakla üzerine yürüyen erkeği ağır yaraladı. Ardından denetimli serbestlik yasası kapsamında serbest bırakıldıBir kadın, düğüne gittiği bahanesiyle kendisini döven kocasını bıçakla yaraladı. Bir kadın ise şiddet gördüğü kocası ve cinsel tacizde bulunan kayınpederini bıçakla yaraladı.Ağustos’ta 25 ilde 106 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakası basına yansıdı.En çok şiddet Marmara Bölgesi’nde yaşandı. 106 şiddet vakasından 29’u Marmara, 20’si Akdeniz, 17’si Karadeniz, 16’sı İç Anadolu, 10’u Ege, beşi Doğu Anadolu ve dokuzu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşandı. Bianet