onedio

DEAŞ Haberleri

DEAŞ ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. DEAŞ ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Erdoğan'dan DEAŞ Açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarını sürdürdüğü Fransa'nın başkenti Paris'te, Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde bir konuşma yaptı.Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde 2004 yılından sonra hitap etmekten memnuniyet duyduğunu ifade Erdoğan, bugün Fransalı mevkidaşı ile gerçekleştirdiği görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri ve bölgesel meseleleri değerlendirdiklerini kaydederek, 'İlişkilerde zaman zaman iniş çıkışlar olsa da tarihe baktığımızda genel olarak ortaklıkların işbirliğinin dayanışmanın öne çıktığını görüyoruz. İlişkilerimizdeki bir başka önemli boyut Fransa'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve Türkiye kökenli vatandaşlarımızdır ki sayısı 610 bin civarında. Çifte vatandaşlığa sahip vatandaşlarımızın sayısı da 300 bine ulaşmış durumda. Bu rakamlarla Türkler Fransa'da dördüncü büyük göçmen grubunu oluşturuyorlar' diye konuştu.Konuşmasında IŞİD yerine DAESH (IŞİD'in Arapça kısaltması) kelimesini kullanan Erdoğan, mücadelenin devam edeceğini belirterek, 'Türkiye'nin asla DAESH gibi bir terör örgütüne destek vermek gibi bugüne kadar bir yanlışı olmamıştır.Terörün ne olduğunu gayet iyi biliriz. Bizim mücadelemiz DEAŞ ile aynı şekilde devam edecektir. Bazıları DAESH'i İslam veya islami bir örgüt gibi göstermenin gayreti içerisine giriyor. Kusura bakmasınlar. Anlamı 'barış' olan bir din asla teröre müsaade etmez. DAESH bir terör örgütüdür' dedi.'AB TARAFINDAN TÜRKİYE'YE VERİLEN SÖZLERİN TUTULMASINI BEKLİYORUZ'Fransa ve Türkiye arasındaki işbirliğinin Avrupa ve Akdeniz'deki Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlardaki birçok meselenin çözümüne katkı sağlayacağını savunarak, 'Biz Türkiye olarak Fransa ile ilişkilerimizde büyük devlet vizyonunu her zaman muhafaza ettik ve ediyoruz. AB üyelik sürecimizde bize en büyük desteği ve katkıyı beklediğimiz ülkelerin başında Fransa geliyor. Biz bu desteği Chirac'ın görevi bıraktığı ana kadar hep gördük. Bu destek o süreçler içerisinde hep oldu. Nedense Sayın Chirac ayrıldı. Ayrıldıktan sonra bir farklı hava esmeye başladı. Bu da bizi üzdü tabi. Temenni ederim ki şimdi yeni bir sürecin içerisine girmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin 1963 yılından bu yana AB kapısında bekletiliyor olması izahı mümkün olmayan bir süreçtir. Hiçbir ülkeye böyle bir uygulama yapılmamıştır. AB müzakere süreci maalesef fasıllar üzerine konan blokajlar nedeniyle ciddi bir duraklama süreci yaşıyor. AB tarafından Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. Bu da bizim en doğal hakkımızdır. Fransa tarafından da bize verilen sözlerin tutulacağını ümit ediyoruz' ifadelerini kullandı.'300 BİN İNSANIN ÖLÜMÜ GÖSTERE GÖSTERE GELMİŞTİR'Ortadoğu'daki krizleri daha ortaya çıkmadan gören ve uyarıları yapan ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Irak'ta bu manzaranın oluşabileceğini Irak'ın bölünme noktasına gelebileceğini yıllar öncesinden ifade ettik. Türkiye'nin bu konuda uyarıları dikkate alınmış olsaydı buna yönelik tedbirler alınmış olsaydı Irak'ta şu anda yaşananlar yaşanmayacak barışçıl demokratik çözümler üretilmiş olacaktı. Aynısı Suriye için de geçerli. Suriye'de yaklaşan tehlike görülmediği için işte bugünkü trajik manzaraya ne yazık ki düşmüş durumdayız. 300 bin insanın ölümü maalesef göstere göstere gelmiştir. Öyle bir yaklaşım tarzı var ki anlamak mümkün değil' dedi.'DEVLET TERÖRÜNÜ ESTİREN KİŞİ BANA GÖRE TERÖRİSTTİR'Dünya siyasetine yerleşmiş olan iki kavramın kendisini çok rahatsız ettiğinden bahseden Erdoğan, şunları söyledi:'Bunların bir tanesi konvansiyonel silahlar meselesidir bir diğeri de kimyasal silahlar meselesidir. Bunun uygulaması karşımıza özellikle Suriye'de çıktı. Kimyasal silahların uluslararası hukuk açısından çok farklı bir konumu olabilir fakat Suriye'de kimyasal silahlarla ölenlerin sayısı binlerle ifade edildi. Konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı ise üzülerek ifade ediyorum 300 bine yakındır. Konuşulan hep nedir? Kimyasal silahtır. Konvansiyonel silahları neden konuşmuyorsunuz? Kimyasal silahla öldürülürse suç değil, konvansiyonel silahla öldürülürse suç, mantık bu mu? Neticesi ölüm olan ve bu vesile ile kullanılmış olan ne olursa olsun bunun yasaklanması gerekir. Konvansiyonel silahı kullanıyorsa oradaki devlet terörünü estiren kişi ki bana göre bir teröristtir ve ortada bir devlet terörü vardır. Bu kişiye karşı ulusların birleşip Adalet Divanı'na mı gider nereye giderse bunun oraya götürülmesi lazım.''DAESH İLE MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEKTİR'Türkiye'nin DAESH'a (IŞİD) yardım ettiği yönündeki iddialardan rahatsız olduklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:'Türkiye'nin asla DAESH gibi bir terör örgütüne destek vermek gibi bugüne kadar bir yanlışı olmamıştır. Biz 32-33 yıldır terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörün ne olduğunu gayet iyi biliriz. Bizim mücadelemiz DAESH ile aynı şekilde devam edecektir. Bazıları DAESH'i İslam veya islami bir örgüt gibi göstermenin gayreti içerisine giriyor. Kusura bakmasınlar. İslam anlam itibariyle anlamı 'barış' olan kelimeden türemiştir. Anlamı barış olan bir din asla teröre müsaade etmez. DAESH bir terör örgütüdür. Dikkat edin IŞİD'i de ısrarla kullanmıyorum. DAESH diyorum. Çünkü bunlar bir terör örgütüdür.''KOBANİ'Yİ NİYE BU KADAR STRATEJİK BİR KONUMA TAŞIDILAR?'Bölgedeki meselenin sadece Kobani olmadığını belirten Erdoğan, Kobani'nin istismarının yapıldığını savunarak 'Kobani niye böyle bir stratejik konuma getirilmiştir. Ne var burada acaba? Petrol mü var, altın mı var, elmaslar mı var? Neden acaba Kobani? Bugün Kobani'yi bombalayanlar, koalisyon güçleri, dost acı söyler ama gerçeği söyler. Humus vurulmuştur sesleri çıkmamıştır. Buralar vurulurken sesleri çıkmayanlar acaba Türkiye'nin sınırındaki Kobani ile ilgili niye bu kadar stratejik bir konuma taşıdılar? Onlar için bunun stratejik önemi nedir? Benim sınırımda burası. Eğer stratejik bir konumu olacaksa benim için olmalı. Onlar için olmaması lazım. Şu anda boş bir Kobani var' diye konuştu.'BUGÜN KOBANİ'Yİ KURTARIRSINIZ YARIN BAŞKA KOBANİLER ÇIKAR'Batı'nın Ortadoğu'ya karşı sergilediği çifte standartlı tutumun Ortadoğu'da vicdanları derinden etkilediğini aktaran Erdoğan, 'Bu çifte standartlı tutum son bulmadığı küresel adalet tesis edilmediği müddetçe Ortadoğu'da ya da diğer bölgelerde bu tahribat daha da artacaktır. Batı da bu tahribattan uzak kalmayacaktır. Yaklaşan bu tehlikeyi hepimizin görmesi gerekiyor. Avrupa'nın bu tehdidi özellikle görmesi gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Ortadoğu'da çizilen sınırlar oluşturulan senaryolar şu anda adeta dikişlerini patlatarak küresel sorunlara dönüşüyor. Bölgedeki her meselenin birbiri ile irtibatı var. Bugün DAESH'i ortadan kaldırırsınız yarın bir başkası çıkar. Bugün Kobani'yi kurtarırsınız yarın başka Kobaniler çıkar. PKK terör örgütüne yeşil ışık yakılırken işte bu terör örgütüne kırmızı ışık yakılması terörle mücadele konusundaki samimiyetin sorgulanmasını da beraberinde getirir' ifadelerini kullandı.'ÇÖZÜM SÜRECİNE YÖNELİK EN BÜYÜK SALDIRI KOBANİ BAHANESİYLE SERGİLENDİ'Konuşmasında çözüm sürecine değinen Erdoğan, 'Çözüm süreci adını verdiğimiz terörü sona erdirme toplumsal barışı tesis etme süreci yapılan tüm tahrik ve provokasyonlara rağmen devam ediyor. Bu süreç daha başladığı anlarda Paris'te yapılan bir saldırı sürece yönelik büyük bir sabotaj olmuştu. Bu sabotajın süreci yaralamasını engelledik. Yaklaşık 2 yıllık süreçte benzeri birçok saldırıyı kararlılıkla bertaraf ettik. Çözüm sürecine yönelik en büyük saldırı Kobani bahanesi ile geçtiğimiz haftalarda sergilendi. 40 vatandaşımız Kobani bahanesi ile yapılan saldırılarda hayatını kaybetti. Bunların tamamı terör örgütü PKK'nın katlettiği Kürt kökenli vatandaşlarımızdı. Terör örgütü gibi terör örgütünün uzantısı olan siyasi parti de kendi ideolojisi kendi fikirleri kendi yaşam tarzı dışında hiçbir oluşuma tahammül etmiyor. Kimi zaman şiddetle kimi zaman baskı ile farklılıkları ortadan kaldırmanın gayreti içine giriyor. Zor bir süreçteyiz hassas bir süreçteyiz. Ama barıştan başka bir seçeneğimiz yok. Bunu mutlaka tesis edeceğiz. Ne güvenlikten ne hukuk ve demokrasiden taviz vermeden devam ediyoruz' diye konuştu.'İYİ NİYETİMİZ KARŞILIK BULMADI'1915 Olayları ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, bu konunun dezenformasyondan uzak tutularak ele alınamadığını kaydederek, 'Bizim bütün yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen Ermenistan ve Ermeni Diasporası sağduyulu bir yaklaşım sergilemediler. Biz bu meselenin siyasi bir mesele olmaktan çıkarılmasını siyasetin malzemesi olmaktan çıkarılmasını, bırakalım bunu tarihçiler gelsinler bu mesele üzerinde çalışsınlar. Biz arşivlerimizi açtık. Ermenistan'ın elinde varsa bu tür arşiv o da açsın. Üçüncü ülkelerde varsa onlar da açsın. Bu belgeler üzerinde hukukçular siyaset bilimciler tarihçiler çalışmalarını yapsınlar. Onların yaptığı tespitlerle adım atalım. Bizim iyi niyetimiz maalesef karşılık bulmadı' dedi.CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, KONFERANS’TA SORULARI YANITLADICumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temasları kapsamında gittiği Fransa'daki Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde bir konuşma yaptı. Açıklamalarının ardından kendisine yöneltilen sorulara yanıt veren Erdoğan, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili sorulan bir soru için Atatürk'ün Çankaya Köşkü'nde hizmet vermediğini anlatarak 'Kusura bakmayın da Gazi Mustafa Kemal'in zamanında veya daha sonra yapılmış olan ki şu anda kullanılan Cumhurbaşkanlığı Köşkü Gazi Mustafa Kemal'in hizmet verdiği köşk değildir. Şu anda benim oturduğum yer, hizmet verdiğim yer, Gazi Mustafa Kemal'in hizmet verdiği yer değildir. Biz bu yeni yaptırdığımız yere geçerken başbakanlık binamız hizmete elverişli olmadığı için başbakanımızı şu anda benim hizmet verdiğim yere alacağız. Şu anda yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı da cumhurbaşkanlığının hizmetlerine mevcut yer el vermediği için zaten oraya taşınmıştır' dedi.'İSRAİL YÖNETİMİNİN ANLAYIŞI İLE BARIŞIK OLMAK BİZİM AÇIMIZDAN MÜMKÜN DEĞİL'İsrail ve Türkiye ilişkileri ile ilgili sorulan bir soruya Erdoğan, 'İsrail bölgede halkı Müslüman olan ülkeler olarak ilişkileri en ileri olan ülke Türkiye'ydi. İsrail böyle bir dostunu kaybetti. Gerek malum Mavi Marmara olayı diye uluslararası sularda Gazze'ye insani yardım götüren gemiyi vurmalarından sonra aramızdaki münasebetler olumsuz gelişti. Biz kendilerine o zaman 3 maddeden oluşan şart sunduk. Bunun bir tanesi özür dilenmesiydi. İki tazminat konusuydu. Üç, Filistin'e ambargonun kaldırılmasıydı. Özür dilendi. Tazminat için belli bir noktaya gelindi. Ambargonun kalkmasını beklerken Gazze vurulmaya başlandı. Filistin vurulmaya başlandı. Böyle İsrail halkı ile bir sorunumuz yok. Bizim ülkemizde Musevi vatandaşlarımız var. Sorunumuz yok ama İsrail yönetimi ile bizim sorunumuz var. Şu andaki İsrail yönetiminin anlayışı ile barışık olmak bizim açımızdan mümkün değil' diye yanıt verdi.'DARBECİ İLE YAN YANA OLAMAM'BM Genel Sekreteri Ban'ın verdiği yemekte Sisi ile aynı masaya oturmadığı konusunu 'Darbeci ile yan yana olamam' diyerek açıklayan Erdoğan, 'Benim demokrasi derdim var. Ben demokratik bir liderim. Mısır'da da demokrasi mücadelesinde Mursi yüzde 52 oy ile Mısır'a başkan seçildi. Mısır'a başkan seçilen Mursi, şu andaki Sisi'yi kendine Milli Savunma Bakanı yaptı. Kendisi aynı zamanda Genelkurmay Başkanı konumunda. Milli Savunma Bakanı yaptığı Sisi, kalktı darbe ile Mursi'yi indirdi. Burada Batı çok büyük bir yanlış yapmıştır. Ben Batı'ya sesleniyorum. Siz demokrasiden yana mısınız, darbeden yana mısınız? Ben uygulaması ile Batı'nın kusura bakmasınlar darbeden yana olduğunu gördüm. BM Genel Kurulu'nda verilen yemekte bizi liderler arasında bir masaya oturtacaklar. Sordum masada kimler var. Dediler ki Sisi de o masada. Sisi o masadaysa ben o masaya gitmem dedim. Niye? Çünkü benden meşruiyetini alacak bir darbeci ile yan yana olamam. Şu anda Batı da bir yol ayrımında. Eğer demokrasi diyorsak demokrasi ile ilgili mücadelemizi kalemlerimizle de vereceğiz, söylemlerimizle de vereceğiz, duruşumuzla da vereceğiz' diye konuştu.'TÜRKİYE'NİN SÖZDE SINIRLARA EVET DEMESİ, MÜMKÜN DEĞİL'Ortadoğu'daki yeni sınırlar ile ilgili sorulan bir soru için Erdoğan, 'Türkiye'nin burada oluşabilecek sözde sınırlara evet demesi mümkün değil. Bu konu ile ilgili olarak atılan adımlar çok önemli. Irak'ta maalesef zihinsel sınırlar başka ülkeler tarafından atılıyor bu da önemli. Burada DAESH’ın da (IŞİD) böyle bir adım atmadığını da kimse söyleyemez. Bu da bunu bir fırsata dönüştürmüş olabilir. Bu bir terör örgütüdür. Bu terör örgütünün orada böyle bir netice alabileceğine ben ihtimal vermiyorum. Aynı şekilde Suriye'de de böyle netice alabileceğine yine ihtimal vermiyorum. Sonunda ben inanıyorum ki Irak'ta Irak halkı galip gelecektir. Suriye'de de Suriye halkı galip gelecektir ve topraklarına sahip çıkacaklardır' ifadelerini kullandı.'PEŞMERGELER ÜLKEMİZE DAVULLU ZURNALI GELDİ'Peşmergelerin Türkiye'den geçişini farklı bir şekilde aktaran Fransız medyası ile ilgili sorulan bir soru için Erdoğan, 'Biz peşmergelerin Türkiye'den geçmesi için gayret sarf ettik. Biz Özgür Suriye Ordusu'nun Türkiye'den geçmesi ile ilgili gayret sarf ettik. Nitekim Özgür Suriye Ordusu Türkiye'den geldi ve Kobani'ye girdi. Peşmergeler Türkiye'ye geldiler ve tüm mühimmatı ile araç gereçleri ile ülkemize geldiler. Ve bir de davullu zurnalı geldiler, onu da söyleyeyim. Peşmergeleri uçakla biz Şanlıurfa Havalimanımıza aldık. Orada hala istirahat ediyorlar. Fakat şu anda bu akşam itibariyle 2 gündür bizdeler Erbil'den şu anda haber bekliyorlar. Çünkü gelen konvansiyonel silahların Kobani'ye girmesinin uygun olmadığına dair aldıkları bir haber üzerine Kobani'ye henüz girmiyorlar. Biz daha da fazlasını peşmergelerden bekliyorduk. Özgür Suriye Ordusu'ndan da daha fazlasını bekliyorduk. Oradaki gidip savaşacakların sayıları ortalama 100'er kişi diyebilirim. 100 Özgür Suriye Ordusu'ndan 100 peşmergelerden. Batı medyasına bu ifadeleri niçin böyle söylediğimi böylece anlamış olun. Bu kadar hassas bir konuda Türkiye'yi zor durumda bırakmak için peşmergeye müsaade etmiyor, Özgür Suriye Ordusu'na müsaade etmiyor. Böylece yalan yanlış doğru olmayan haberler yapıyorlar' şeklinde konuştu.'ŞU AN HİZMET VERDİĞİM YER, GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN HİZMET VERDİĞİ KÖŞK DEĞİLDİR'Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasına ilişkin Atatürk Orman Çiftliği'ndeki yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, Atatürk'ün Çankaya Köşkü'nde hizmet vermediğini aktararak 'Kusura bakmayın da Gazi Mustafa Kemal'in zamanında veya daha sonra yapılmış olan ki şu anda kullanılan Cumhurbaşkanlığı Köşkü Gazi Mustafa Kemal'in hizmet verdiği köşk değildir. Şu anda benim oturduğum yer, hizmet verdiğim yer, Gazi Mustafa Kemal'in hizmet verdiği yer değildir. Onun yanında Pembe Köşk diye adlandırılan yerdir. Biz bu yeni yaptırdığımız yere geçerken başbakanlık binamız hizmete elverişli olmadığı için başbakanımızı şu anda benim hizmet verdiğim yere alacağız. Pembe Köşk'ü büyük ihtimalle Gazi Mustafa Kemal ile alakalı Ankara'da bir müze haline getirmek ve oturduğu yeri ondan kalan bütün objeleri de orada toplamak sureti ile Pembe Köşk'ü daha anlamlı kılabilecek bir adımı da böylece atmış olacağız. Şu anda yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı da cumhurbaşkanlığının hizmetlerine mevcut yer el vermediği için zaten oraya taşınmıştır. Biliyorsunuz artık Yeni Türkiye var. Yeni yer yine bizim imari üslubumuza, Türkiye bir medeniyetin varisidir. Nasıl ifade ediyorsunuz Atatürk'ün mirasları diyorsunuz, işte biz Selçuklu bakiyesi üzerine bir Osmanlı bakiyesi üzerine gelmiş bir ülkeyiz. Bizim bir mimari anlayışımız var. Gayet güzel bir eseri ortaya çıkarmış olduk' dedi.Gülten ÖZBEY-Bahar DEMİREL - DHA
'ABD ve Türkiye Görüş Ayrılıklarını Gideremedi'
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dört saatlik görüşmesinden sonra düzenlenen basın toplantısı olumlu mesajlar içerdi.Biden, iki ülkenin birbirine olan ihtiyacının altını çizerken, Erdoğan fikir birliği içinde olduklarını söyledi. Peki Türkiye ve ABD arasında özellikle bölgesel konular ve Suriye kriziyle ilgili farklılıklar giderildi mi? Basın toplantısı bu sorunun yanıtına dair ipuçları içeriyor mu?Uzmanlar, iki liderin basın açıklamalarının satır aralarında, görüş ayrılıklarının giderilmediği sonucunun çıktığını söylüyor.Açıklamaları BBC Türkçe’ye değerlendiren The German Marshall Fund (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, “Ortak basın toplantısı iki ülke arasındaki güçlü müttefiklik ilişkileri ve ortak vizyonun yanı sıra bazı konulardaki farklı bakışın kodlarını da yansıttı” diyor.Ünlühisarcıklı ayrıca, Biden'ın “Her zaman her konuda çok açık ve dürüst görüşmelerimiz olmuştur” cümlesinin ise “diplomatik dildeki karşılığı bazı konularda farklı yaklaşımların karşılıklı olarak dile getirilmesidir” yorumunda bulunuyor.“Kısa vadede uzlaşı söz konusu değil”Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Şaban Kardaş da basın açıklamasının, “son dönemdeki, ‘işbirliği çatırdıyor mu’ mu şeklindeki yorumlara net bir cevap niteliği taşıdığını” söylüyor. Ancak detaylara bakıldığında iki ülke arasında görüş farklılıkları bulunan konularla ilgili bir uzlaşmanın sağlanmadığının göründüğünü belirtiyor.Kardaş, “Özellikle son dönemde tartışılan güvenli bölge, uçuşa yasak bölge gibi konularda uzlaşılan net bir konu olmadığını anlıyoruz. İşbirliği ortaklık önemli, ama farklılık devam ediyor ve bunları görüşmeye devam ediyoruz mesajı var” diyor.Peki bu farklılıkların yakın zamanda giderilmesi mümkün mü? Kardaş, bu soruya “Teknik düzeyde yapılan görüşmeler var. Orada ne konuşulduğunu bilmiyoruz ama ortaya çıkan resim o görüşmelerin kısa vadede sonlanmayacağı yönünde. Uzlaşacakları bir noktaya gelmeleri kısa vadede şu an söz konusu değil” değerlendirmesini yapıyor.Satır araları hangi ipuçlarını veriyor?Bunun yanında Özgür Ünlühisarcıklı iki liderin değindikleri başlıkların farklılık göstermesinin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Erdoğan'ın basın toplantısında “vurgulayarak yer verdiği” Kuzey Afrika'daki gelişmeler konusunda görüş birliğinin “Biden'ın açıklamalarına yansımadığını” belirtiyor ve ekliyor: “Öte yandan Biden'ın Irak'taki yeni hükümete ilişkin olumlu açıklamaları ve Türkiye'nin yeni Irak hükümeti ile diyaloğunun öneminin altını çizmesi Erdoğan'ın açıklamalarında yer almadı.”Ünlühisarcıklı’nın bir başka değerlendirmesi de iki ülkenin birbirini nasıl tanımladığına ilişkin: “Erdoğan ABD ve Türkiye'den stratejik ortaklıktan model ortaklığa geçiş sürecini başarmış iki ülke olarak söz ederken Biden birbirine ihtiyaç duyan iki ülke yaklaşımını sergiledi” yorumunu yapıyor.ABD’nin Suriye krizine daha etkin bir şekilde dahil olmasından ve IŞİD ile mücadeleyi gündeminin üst sıralarına taşımasından bu yana Türkiye ile iki noktada ayrışıyor. Türkiye, yaklaşık 1,000 kilometrelik sınırında güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge için ısrar ederken ABD bu öneriye sıcak bakmıyor. Türkiye IŞİD ile karşı mücadelede Esad rejiminin devrilmesini bir öncelik olarak öne sürerken ABD’li yetkililer Esad’ın devrilmesini hedeflemediklerini yineliyorlar.Bununla birlikte bugünkü basın toplantısında Biden, “Suriye muhalifetini güçlendirmek ve Esad rejiminden uzakta bir geçiş sürecini temin etmek” ifadelerine yer verdi.Erdoğan ise “Birinci derecede, Suriye ve Irak'ta gelişmeler ile 'DEAŞ' tehdidi konusunda etraflıca görüşme imkanımız oldu. Gündemde ön planda olan meselelere ilaveten bazı bölgesel ve küresel konuları da değerlendirme fırsatımız oldu. ABD ile fikir birliği içinde olduğumuzu gördüğümüzü memnuniyetle ifade etmek isterim” dedi.Uzman Şaban Kardaş da “Şu ana kadar yapılan spekülasyonlara karşı stratejik ortaklığın konjonktürel olarak yaşanan ayrışmalar ve krizler bir yana iki taraf açısından da kaçınılmaz bir gerekliliği var. Bunu ortaya koymuş oldu” görüşünde.İki liderin de gazetecilerden soru almadan sonlandırdığı basın toplantısının planlanandan fazla süren görüşmenin içeriğine dair verdiği ipuçları özellikle Suriye’de çözüm için yaklaşım farklılıklarında uzlaşmanın zaman alacağına işaret ediyor gibi görünüyor. BBC Türkçe
Papa: 'Tanrı Türkiye'yi Kutsasın ve Korusun'
Papa Franciscus ve beraberindeki heyeti taşıyan İtalya havayolları Alitalia’nın kendisine tahsis ettiği ve üzerinde Papalık arması bulunan özel uçak, saat 12.50'de Esenboğa Havalimanı'na indi. Karşılamada askeri kıta hazır bulundu. Türkiye ziyaretine Anıtkabir'de saygı duruşuyla başlayan Papa Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ilk resmi konuğu oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Papa Franciscus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki görüşmenin ardından ortak bir açıklamada bulundu. Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus'un bugün başlayan Türkiye ziyareti 30 Kasım'a sürecek. Ziyaretin ilk ayağı Ankara. Papa Franciscus'u taşıyan özel uçak saat 13.00 sıralarında Esenboğa Havalimanı'na indi. Papa ilk ziyaretini Anıtkabir'e gerçekleştirdi ve ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Papa Franciscus Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.Açıklanan programa göre Papa daha sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le görüşecek.Papa’nın Mart 2013’te göreve gelmesinden bu yana yapacağı 6. yurtdışı gezisi olan Türkiye ziyareti, hem Hristiyan alemi içindeki ayrılıkların aşılması, hem de İslam dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesi açısından özel bir öneme sahip.Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede yaşananlar da bu ziyaretin etki alanını Vatikan-Türkiye ekseninden çıkarıp genişletiyor.
Erdoğan, Konya'dan Gülen'e Seslendi: 'Elini Kolunu Bağlayan Yok ki, Gel'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya-İstanbul Yüksek Hızlı Tren seferlerinin açılış töreninde yaptığı konuşmada Fethullah Gülen'e çağrıda bulunarak 'Gazetelerden alınan onun kendi takımı için onların yerinde olmak isterdim diyor. Kimse sana gelme demiyor, gel' dedi. Ayrıca Erdoğan 'hızlı tren 1 hafta ücretsiz olarak sizlere hizmet verecek' açıklamasında bulundu.Cemaat'e yönelik operasyonların ardından sert açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hızlı tren hattı açılışı için Konya'ya gitti. Açılış öncesi açıklamalarda bulunan Erdoğan, sözlerine Pakistan halkına başsağlığı dileyerek başladı.Konuşmasında 14 Aralık'ta Cemaat'e yönelik başlatılan operasyona değinen Erdoğan 'Pensilvanya açıklama yapıyor. Bakıyorsunuz şahsıma yönelik çok çirkin benzetmeler. Beddua seansları. Şimdi daha da enteresan bir açıklama yaptı. Gazetelerden alınan onun kendi takımı için onların yerinde olmak isterdim diyor. Senin elini kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine, kimse sana gelme demiyor, gel' dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına Pakistan'da okula yapılan saldırıya duyduğu üzüntüyü dile getirerek başladı. Erdoğan Pakistan halkına başsağlığı dileyerek, yaralılara acil şifalar diledi.KONYA'YA TEŞEKKÜR ETTİKonya'ya bir teşekkürüm var. 9 Ağustos'da Konya'da muhteşem bir buluşma gerçekleştirdik. Konya'daki o muhteşem final benim için çok değerli. Konya'da yaptığım son miting Başbakan olarak yaptığım son mitingdi. Burada bir dönemin kapanışını ve bir dönemin başlangıcını yaptık. 10 Ağustos'da da Konya kendisinden bekleneni yaptı ve milletin adamına, milli iradeye sahip çıktı.Bugün HZ. Mevlana'nın 741. Vuslat günündeyiz. Bugün Konya'nın en büyük kapalı spor salonunda bur vuslatı kutlayacağız.'KISA SÜRE SONRA RABİA OLACAK İNŞALLAH'Konya'yı İstanbul'a YHT ile bağlıyoruz. 2009'da Ankara ile Eskişehir'i birbirine kavuşturduk. 2013'de bu kez Konya ile Eskişehir YHT ile buluştu. İşte bugün bir başka adım atıyoruz. Konya ile İstanbul'u da ekliyoruz. Hasret bugün vuslata dönüşüyor. Bugünden itibaren Konya-İstanbul arası ne 10 ne 13 saat. 4 saat 15 dakika. Kısa bir süre sonra Rabia olacak inşallah Rabia…'ONLARIN BİR HESABI VARSA...'İnsanın insan gibi yaşadığını maalesef uzaktan seyrediyorduk. İtirazlarımızı taleplerimizi kimse duymuyordu. Yasaklara yolsuzluklara kimse dur diyemiyordu. Bu kötü gidişi durdurmaya yönelik siyasetlerin önü kesiliyordu. Darbelerle Türkiye'nin yürüyüşü kesintiye uğratılıyordu. Ama onların bir hesabı varsa Allah'ın bir hesabı vardır.'NE YAPTIYSAK İTİBARIMIZ İÇİN YAPTIK'12 yıl boyunca ne yaptıysak sizin için, vatanımız için bayrağımız için itibarımız için yaptık.Bizim 12 yıl içinde attığımız her adım birilerini rahatsız etti. Eski Türkiye'nin yolsuzluğundan beslenenler büyüyen ekonomiden rahatsız oldular. Dökülen kandan beslenen vampirler umuttan rahatsız oldular. Biz ne dedik, bu dünyada biz de varız dedik. Bu denklemde biz de varız dedik. Ne dedik dünya beşten büyüktür dedik.'BÜTÜN KUMPASLARI BOZDUK'Yeni havalimanlarından büyük projelerimizden rahatsız oldular. Filistin, Mısır dememizden, darbeye karşı çıkmamızdan, Suriye ile ilgili orada olanların lanetlememizden, milli birlik dememizden, çözüm dememizden rahatsız oldular. Defalarca engellemek istediler, tuzak kurdular. Allaha sonsuz hamdusenalar olsun yılmadık yıkılmadık vazgeçmedik boyun eğmedik. Bütün tuzak ve kumpaslarını bozduk altüst ettik.'YOLSUZLUK OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI'Bir yandan gözaltılar yapıldı bir yandan medya üzerinden sistemli şekilde önceden hazırlanmış düzmece haberler servis ediliyordu. Adına yolsuzluk operasyonu denildi ama o gün meselenin yolsuzluk olmadığı ortaya çıktı. Çok açık bir şekilde hükümeti devirmeye yönelik bir hareketti. Karanlık güçler işbirliği yapmış bir senaryo yazmış bu senaryoyu uygulamaya başladı.'BUNLARIN ASIL NİYETLERİNİ GÖRDÜK'Dikkat ederseniz yönetmenlerden bir tanesi açıkladı. Senaryoyu yazdılar elimize verdiler biz de oynadık. Bizim o gün boyun eğeceğimizi darbeye razı olacağımızı zannettiler. Ama biz o gün Konya'daydık. Konya'nın rahmeti ve duası üzerimizdeydi.17 Aralık'ın ardından 25 Aralık'ta planladıkları asıl tezgah polislerin bilgisayarından çıktı. O darbe girişimi tescillendi. Başbakanı kesin devireceklerini düşünerek sonradan kullanacakları fezlekeye dönemin başbakanı ifadesini bile yazmışlar. Ben görevdeyim 17-25 Aralık sonrasında bunların asıl niyetlerini daha net gördük.'SİZLER BU TUZAĞI GÖRDÜNÜZ'İddialarının iftiralarının çirkefliklerinin nasıl sınır tanımadığını milletçe müşahade ettik. Sizler bu oyunu bu tuzağı gördünüz. Sizler önce 30 Mart'ta ardından 10 Ağustos'ta bizim yanımızda oldunuz. Sizden aldığımız güçle bu darbenin hesabını sormaya başladık. Kimlerin yan yana durduğunu ittifak yaptığını görün. Asıl meseleyi de asıl niyeti de daha iyi anlayacaksınız. Eski Türkiye'nin ne kadar aktörü varsa şu anda kucaklaşıyorlar. Birbirlerine methiye düzüyorlar. Düşman kardeşler seçimde birbirlerini destekliyorlar. Kasetlerin diyetlerini ödüyorlar. Şantaj ve tehditlere boyun eğerek üst aklın talimatlarına boyun eğerek diyet ödüyorlar.'SENİN ELİNİN KOLUNU BAĞLAYAN YOK Kİ'Pensilvanya açıklama yapıyor. Bakıyorsunuz şahsıma yönelik çok çirkin benzetmeler. Beddua seansları. Şimdi daha da enteresan bir açıklama yaptı. Gazetelerden alınan onun kendi takımı için onların yerinde olmak isterdim diyor. Senin elini kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine, kimse sana gelme demiyor, gel. Pensilvanya'da koruma altında olanlar buraya gelemez. Neler yaptıklarını biliyorlar.Bırakın onlar Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket etsin. Uluslararası kirli odaklarla güneydeki sevdikleri ülkeyle hareket etsinler. Biz buraya milletle geldik, milletle yürüyoruz.'KURUMLARIMIZI BUNLARDAN TEMİZLEDİK'Size bir sözümüz var bu haşhaşilerden hesap soracağız dedik. İnlerine gireceğiz dedik. Verdiğimiz sözü tutuyoruz tutacağız. İnlerine girdik ihanetlerini tescilledik daha da fazlasını yapacağız. Darbe girişimi yapanlara hesap sorduk daha da soracağız. Basın özgürlüğü kısıtlanıyor diye Türkiye'yi karalamaya çalışanların da oyununu bozacağız. Emniyette oyunu bozduk, yargıda da oyunu bozacağız. Kurumlarımızı bu urlardan temizledik, temizliyoruz.AVRUPA BİRLİĞİ'NE SERT ELEŞTİRİAvrupa Birliği içinde birileri çıkıyor Türkiye'de hukuk içinde yapılan operasyonla ilgili peşin hükümler veriyor. Beyler geçti o günler. İstediğiniz manşeti atın. İstediğiniz yalan haberi yazın. İstediğiniz tweeti atın. Türkiye aleyhine açıklama yapın. Biz kendi istikametimizi kendimiz belirleriz. Kendi rotamızı kendimiz çizeriz. Mürebbiye edasıyla parmak sallayarak Türkiye'ye akıl vermeye çalışanlar karşılarında eski Türkiye'nin olmadığını artık anlasınlar. Türkiye'ye demokrasi dersi vereceklermiş. Bir zahmet buraya gel de Türkiye sana demokrasi dersi versin. Sana Mısır'ı anlatalım, Suriye üzerinden insanlık dersi verelim. Sen önce git Avrupa Birliği içinde yükselen ırkçılığı islamofobi ve ayrımcılığın hesabını ver.'TÜRKİYE SİZİN GÜNAH KEÇİNİZ DEĞİL'Kapattığınız gazetelerin hesabını verdiniz mi? Sabancı'yı gelip de kendi genel merkezinde öldüren o teröristi kaç kez yakaladınız öbür kapıdan çıkardınız. Elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Aynı şekilde yedi tane oradaki soydaşımız o ırkçı faşistler ne yazık ki öldürdüler. Basın mensuplarını onların yargılanması sürecine dahil etmek istemediler. AB önce aynaya baksın. Türkiye sizin günah keçiniz değil.'HOCA GÖRÜNÜMLÜ ŞAKLABANLARA...'1929 tarihinde 55 yıl önce üyelik başvurusunda bulunduk. Tam 10 yıl önce bugün 17 Aralık 2004'te müzakerelere başlama kararı aldık. 55 yıldır özellikle son 10 yıldır bizi oyalıyorlar. Daha doğrusu oyalamanın gayreti içindeler. Hiç kusura bakmasınlar. Biz AB'nin kapıkulu değiliz. Biz millet olma şuuru içinde alacaklarsa alırlar, almazlarla almazlar. Bu sözlerimizden de rahatsız oluyorlar. Niye rahatsız oluyorsun? Uluslararası adalet diye bir anlayış var. Mısır'da Ukrayna'da Suriye'de Filistin'de sustunuz. Ne zaman adaleti haykıracaksınız? Türkiye'de darbe girişimlerine destek oluyorsunuz. Bu ülkeyi maşalara asla teslim etmeyeceğiz. İhanet şebekelerine paralel devlet yapılanmalarına hoca görünümü altındaki şaklabanlara asla teslim etmeyeceğiz.HIZLI TREN BİR HAFTA ÜCRETSİZŞu anda Pakistan'daki olayı gördünüz. 130'u aşkın yavruyu şehit ediyorlar. DEAŞ diye bir şey çıktı. Neler yaptığını görüyorsunuz. DEAŞ Irak'ta neler yaptı. Suriye'de neler yapıyor. Ben inanıyorum ki millet bütün kazanımlarına özellikle de istiklaline sımsıkı sahip çıkmaya devam edecek. Bu hazımsızlara rağmen biz Türkiye'ye eserler kazandırmaya devam edeceğiz. İnşallah Konya İstanbul arasındaki hızlı tren bir hafta ücretsiz olarak size hizmet verecek.haberler.com
Başbakan Davutoğlu: 'Aynı Dayanışmayı Camiler İçin de Görmek İstiyoruz'
Başbakan Davutoğlu, 'Nerede terörizm olsa ona karşı orada olacağız. Ama aynı dayanışmayı cami saldırılarında da görmek istiyoruz' dedi.BRÜKSELBaşbakan Ahmet Davutoğlu, Belçika'da Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği ile 'Friends of Europe' (Avrupa'nın Dostları) tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantıda, düşünce kuruluşları temsilcilerine hitap etti.Davutoğlu, İngilizce yaptığı ve TRT'den simültane çeviriyle yayınlanan konuşmasında, Charlie Hebdo'ya yapılan saldırının ardından Paris'te düzenlenen yürüyüşe katıldığını hatırlatarak, dünyanın değiştiğini, ekonomik krizlerin, terör saldırılarının, dünyadaki düzensizlikten kaynaklanan bazı sıkıntıların, insanları her yerde bulabileceğini ifade etti.Davutoğlu, soğuk savaşın üzerinden neredeyse 25 yıl geçtiğini ancak geçen bu süreye rağmen hala büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalındığını söyledi.Ülkeleri yöneten liderlerin birleşemediğini, bir dünya düzeni ortaya çıkaramadığını dile getiren Davutoğlu, son çeyrek yüzyıl içinde yeni bir kapsayıcı birlik, organizasyon veya mevcut organizasyonun dönüşümünün tesis edilemediğine değindi.'Şimdi ordularımız oradan geri çekiliyor'Davutoğlu, NATO, AB ülkeleri ve Türkiye de dahil olmak üzere bir çok ülkenin Afganistan'da birlikte çalıştığını anımsatarak, 'Şimdi ordularımız oradan geri çekiliyor. Türkiye'nin, Kabil Havaalanı'nda misyonu devam edecek tabii ki ama son olaylar bize şunu gösterdi ki; güvenlik meselesi hala masa üzerinde duran bir mesele. Hatta Afganistan müdahalesinden ve daha sonraki Irak Savaşı'ndan sonra hala biz büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. ABD güçleri Irak'a neden gitti istikrar getirmek için ama şimdi baktığımız zaman çok tehlikeli bir terör örgütü DEAŞ veya IŞİD ve hangi isimle ifade ederseniz edin ama İslam ismini kullanmayın sadece, çünkü İslam'ın mantalitesi ve felsefesiyle uzaktan yakından alakası yok, onlar orada' diye konuştu.'Baas ideolojisi bir soğuk savaş ideolojisidir'Davutoğlu, Doha'da yaptığı konuşmayı da hatırlatarak, konuşmasında 'tarih her zaman geç de olsa yolunu bulur' dediğini belirtti.'Demokratik dönüşümler esasında 1990'larda olmak durumundaydı çünkü Doğu Avrupa bu sürece girmişti 1990'larda ama uluslararası camia o dönemlerde destek vermemişti Kuzey Afrika'nın belli taleplerine ve bu ertelenmişti ve halı altına süpürülmüştü' diyen Başbakan Davutoğlu, 'Bu sefer esasında bu bir ideolojik yapı değil çünkü genç nesiller ideolojik kaynaklardan geliyor. İslamcı olsun, liberal olsun hepsi demokrasi istiyor ve siyasi yapılar esasında soğuk savaş döneminde kurulmuştu. Baas ideolojisi bir soğuk savaş ideolojisidir. Ortadoğu'daki totaliter rejimler soğuk savaş ideolojileridir' ifadesini kullandı.Bu gençlerin Ortadoğu'da, 2011 yılında başarılı olmalarıyla umut ışığı ortaya çıktığını ancak 2013 yılında karşı devrimler, askeri müdahaleler ve darbeler gerçekleştirildiğini ve Suriye'de yüz binlerce insanın öldürüldüğünü anlatan Davutoğlu, Suriye'deki eski soğuk savaş mantalitesinin hala hayatta olduğunu belirtti.Başbakan Davutoğlu, 'Eğer bir devlet, ülkesinin üçte ikisini kontrol edemiyorsa o onun başarısı değil, uluslararası camianın, Avrupa'nın başarısızlığıdır, hepimizin başarısızlığıdır çünkü biz, ılımlı genç, Arap, kahramanvari bu nesle destek vermedik. Onlar hayatını kaybettiğinde, onlar kimyasal silahlarla öldürüldüğünde, hapse atıldığında biz onlara destek vermedik, daha sonra da terörist bir rejim geldi ve DEAŞ Musul'u ele geçirene kadar da Esad rejimiyle DEAŞ veya IŞİD arasında taktiksel bir işbirliği vardı çünkü Esad rejimi şehirlere saldırıyordu ama kara gücü yoktu.'Esad'ın zulmünün devam ettiğini, DEAŞ militanlarının da orada olduğunu kaydeden Davutoğlu, çok büyük bir jeopolitik sıkıntının ortada durduğunu vurguladı.'Türkiye bir istikrar adası'Önlerinde jeopolitik, ekonomik, siyasi ve güvenlik olmak üzere 4 büyük sıkıntı olduğunu ve bu sıkıntıların hepsinin hala durduğunu ifade eden Davutoğlu, karamsar olmak istemediğini ancak ''realistik, gerçekçi olmak'' durumunda olunduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:''Hem revizyon yapmamız lazım hem realistik olacağız. Avrupalı meslektaşlarımla geçen yıl burada bir toplantı yapıyordum ve Ukrayna'yla Suriye'yle ve diğer ülkelerle alakalı sorular geldiğinde ben şunu söylemiştim. 'Bugün üç tane ülke kategorisi var' demiştim. Birincisi bazı ülkeler vardır ki hem vizyonları vardır hem de ülkelerini yönetecek kapasiteleri vardır. Yani vizyoner yaklaşımdır bu, geleceğe yönelik olarak adımlar atabilirler. Bu ülkeler çok fazla değildir ama bu ülkeler yükselmeye devam edecektir. Türkiye bunlardan bir tanesidir, bizim 2023 vizyonumuz var. Türkiye bir istikrar adasıdır kendi coğrafyası içerisinde. 8 tane kırılgan devletin arasında Türkiye bir istikrar adasıdır.'''Kapsayıcı kimliği desteklemeliyiz''Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:''Kimlikler değişiyor, vatandaşlık Avrupa'da temel kriter, Türkiye'de de her yerde böyle. Ama bu vatandaşlık konsepti, kavramı sıkıntılarla karşılaşıyor. Bizler kapsayıcı kimliği desteklemeliyiz çünkü çeşitlendirilmiş kimlikler, bir ulus devleti içerisinde veya bir kıta içerisinde varsa, bir tarafta PEGIDA üyeleri var, bir tarafta DEAŞ üyeleri var aynı Avrupa içerisinde iki tane mantalite.Evvelsi gün bir gazeteye bir mülakat vermiştim ve şunu söylemiştim, bu PEGIDA da diğer tarafta da IŞİD veya DEAŞ bunların her ikisi de birbirlerine zıt mantaliteler ama birbirlerine çok yakın mantaliteler olarak duruyorlar. Çünkü kimlikte referans çok dar bir halkayı içerisine alıyor. Bizim şu andaki en büyük sıkıntılarımızdan birisi bu.''''Türkiye için 20 sene önce bir sıkıntıydı''Bunun, Türkiye için 20 sene önce bir sıkıntı teşkil ettiğini, iktidara geldiklerinde en büyük sıkıntılarının bu olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:''Çünkü Türkiye'deki vatandaşların büyük bir kısmı siyasi süreçten dışlanmış hissediyorlardı kendilerini. Mesela Türkiye'deki gayrimüslim topluluklar... Gayrimüslim toplulukların liderleri ile 2 hafta önce bir akşam yemeği yedim ve bazı anekdotlar paylaştılar bizlerle. Kendilerini ve toplumlarını Türkiye'de eşit vatandaş olarak eskiden hissetmediklerini ama şimdi artık bunu böyle hissettiklerini söylediler. Benim Dışişleri Bakanı olduğum zaman yaptığım ilk beyanlardan ve verdiğim ilk talimatlardan biri şuydu, 'bütün büyükelçilere, Türkiye'deki dini liderler, patrikler de dahil olmak üzere, ister Ermeni Patriği ister Süryani Patriği olsun, bizim büyükelçilerimiz tarafından havaalanında karşılanacaklar ve ben Dışişleri Bakanı olarak nasıl karşılanıyorsam, onlar da öyle karşılanacaklar' dedim. Ama tabi bu zor geldi ilk başta. Bir çok dini vakıf, esasında 1930'larda onların hakları ellerinden alınmıştı, 3-4 sene evvelinde, onların hakları geri verildi. Ben, 'hiçbiriniz için' dedim, artık 'azınlık' demiyorum, çünkü sizler eşit vatandaşlarsınız ister Musevi olsun, ister Süryani olsun... Biz son 4-5 yıl içinde bunu başardık.''İkinci grubun Kürtler olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, Kürtler için Kürtçeyi akrabalarıyla veya başkalarıyla konuşma şanslarının bulunmadığını bir çok sınırlama, kısıtlama olduğunu hatırlattı.Davutoğlu, ''TRT özel bir kanal açtı. TRT ŞEŞ olarak açılmıştı ama şimdi 'TRT Kürdi' oldu bu kanalın ismi. Doğu Anadolu'ya ben gittiğim zaman elbette ki bazen çok fazla konuşamıyorum ama bazen az da olsa Kürtçe konuşabiliyorum oradaki insanlarla ve şimdi Kürtçe siyasi propaganda bile yapılabiliyor. Bu kapsayıcılıktır. Hala bir sıkıntı var tabi ki bu konuda.. '' şeklinde konuştu.Mütedeyyin insanların da benzer sıkıntıları olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:''Örneğin başörtüsü sıkıntısı. 15 sene önce bir milletvekilimiz, seçilmiş bir milletvekili, halkın oyuyla gelmiş bir milletvekili, Parlamento'ya gitmişti başörtüsüyle ve diğer bütün milletvekilleri ayağa kalkıp ona karşı bağırmışlardı ve onun Parlamento'yu terk etmesini istemişlerdi, hatta onu buna zorlamışlardı. Şimdi başörtülü veya başörtüsüz veya kıyafet olarak ne istiyorsa, bu kişisel bir tercih... Bizim varmak istediğimiz nokta, başarmak istediğimiz şey zaten bu, kapsayıcılık. Ama gerçekten çok büyük bir ilerleme kaydettik bu konuda Türkiye'de. Elbette ki hala bunun üzerinde çalışıyoruz ama tarihin hiç bir zaman sonu yoktur, her zaman sıkıntılar veya atılacak adımlar devam eder. Ama amacınız nedir, niyetiniz nedir, nasıl bir toplum yaratmak istiyorsunuz? Bizim için bu bir ilke.'''Musevi cemaati bu ülkenin insanları'Şansölye Merkel ile konuştuğunda 'Bütün Türkler orada olacaktır, hepsi teröre karşı olacaktır' diyerek, bunun teminatını verdiğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle devam etti:'Dışişleri Bakanıyken yaşadığım en zor andı. Almanya'ya gittiğimde 2012 yılı Aralık ayıydı, bütün farklı şehirlerde ırkçı örgüt tarafından öldürülen insanların aileleriyle bir araya geldim. Polis, bu cinayetleri 7-8 sene öncesine doğru soruşturduğunda mesela kocasını kaybeden bir kadına şunu sormuşlardı, 'Kocanızı siz mi öldürdünüz, kocanızı başkalarıyla birlikte mi öldürdünüz...' Daha da acı olanı şu, Türk halkı öyle bir algılanıyor ki 'bir kadın, kocasını öldürebilir veya birbirini öldürür' diye düşünülüyor. Ama hiç akıllarına gelmiyor ki bir ırkçı örgüt bunları katletti diye. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor, Pariste'de böyle. Nerede terörizm olsa, kim yaparsa, biz ona karşı orada olacağız. Ama aynı dayanışmayı görmek istiyoruz. Berlin'in göbeğinde cami yakılıyor, Almanya'da sadece geçtiğimiz yıl 90'ın üzerinde cami, son 1-2 ayda onlarca cami saldırıya uğradı, aynı dayanışmayı ben bu saldırılarda da görmek istiyorum.'Başbakan Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında ilk defa Süryani cemaati için İstanbul'da kilise inşa edeceklerini bildirdi. Hristiyan cemaatin kiliseye ihtiyacı olmadığını söyleyen Davutoğlu, 'Süryani cemaati için orada özel bir kilise yapılması istendi' dedi.Davutoğlu, Türkiye'deki sinagogların da koruma altında olduğuna dikkati çekti. Karaköy'deki büyük sinagogun bir kaç sene önce saldırıya uğradığını hatırlatan Davutoğlu, 'Musevi cemaati, oradaki insanlar yabancılar değil ki onlar, bu toprağın insanları, Müslümanlar gibi Hristiyanlar gibi. Vatandaşlığın kapsayıcılığı devletler için önemlidir ama daha önemlisi şudur ki Avrupalılık kimliğidir' değerlendirmesinde bulundu.'Bunu bana kimse bu şekilde söyleyemez'Başbakan Davutoğlu, Paris'te kendisine 'Avrupa-Türkiye ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?' sorusunun sorulduğuna değinerek, 'Biz, Avrupalılar' dediğiniz zaman o 'biz'in içerisinde zaten bütün Türkler de var. Hiç kimse bana diyemez ki 'Bizler Avrupalılar ve siz Türkler'. Bunu bana kimse bu şekilde söyleyemez' ifadelerini kullandı.'Biz, Avrupa Birliği'nin en üst üyesi değiliz, hala havaalanının üzerinde bizim uçağın döndüğü gibi dönüyoruz, tur atıyoruz' diyen Davutoğlu, şunları söyledi:'Ama bizler, Avrupa tarihinin ve modern çağdaş Avrupa'nın da birer parçasıyız. 45 milyon Müslüman yaşıyor Avrupa'nın içerisinde ve neredeyse 7 milyon Türk yaşıyor Avrupa'da. Bu insanlar burada yaşıyor ve geri dönmeyecekler. Biz de kapsayıcı bir Avrupalı kimliği istiyoruz ama Kutsal Roma Germen anlayışı varsa özür dilerim ama o Avrupa bitti artık.'Başbakan Davutoğlu, kapsayıcı Avrupa kimliğinin nasıl inşa edileceğine odaklandıklarını vurgulayarak, 'Etnisitesine, dini veya mezhebine bakılmadan biz, herkesi Türkiye içerisinde vatandaş kabul ediyoruz, bu hep böyleydi' dedi.Türkiye'deki büyümenin reel bir büyüme olduğunun altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:'Bu gerçek bir büyüme. Bu bizim ulusumuzun çalışmasının eseri, bu alın terimizin eseri. Dolayısıyla bunu tehlikeye atamayız, bundan ödün veremeyiz. Bu ülkemizin, vatandaşımızın alın teridir. Avrupa içerisinde bu büyük sıkıntı, sürdürülebilir kalkınma nasıl sağlanacak? Bugün bir çok gazetede 'resesyon geliyor' başlığını gördüm. Hayır resesyon zaten gelmiş, resesyon zaten var. Daha da kötüye gidiyor. Birinci sıkıntı ile ikinci sıkıntı arasındaki ilişkiye baktığımız zaman 1929 ekonomik krizinden sonra neler yaşandığını unutmayın lütfen.Avrupa kıtasında ırkçılık yükselişe geçti. Şimdi de bir ekonomik kriz yaşandı. Şunu hissediyorsanız, 'Bundan biz sorumlu değiliz’ diyorsanız, peki soru şu 'Kim bunun sorumlusu?' 1930'larda Yahudiler idi. Naziler Yahudileri suçladılar, şimdi PEGİDA için de Müslümanlar. PEGİDA da Müslümanları suçluyor. Bu iki mantık arasında hiç bir fark yok. Tarih bağlam içerisinde, tarihi benzerlik içerisinde baktığımız zaman eğer işsizlik başlıyorsa, sosyal yapı içerisinde hemen dışlayıcı bir yaklaşım ortaya çıkıyor. 1990'larda Türkiye'de ekonomik kriz yaşandı ve hükümet demedi ki biz başarısız olduk, başka birçok faktöre suçu atmıştı. Şimdi aynısı burada Avrupa içerisinde yaşanıyor.'Türkiye'de kapsayıcı siyaset ve sürdürülebilir kalkınma vizyonu bulunduğunu belirten Davutoğlu, üçüncü konunun demokratik istikrar olduğuna işaret etti.Bazı ülkelerde neredeyse 20-30 sene seçim yapılmadan, bazı liderlerin ülkeleri yönettiğini ve bu ülkelerde istikrar bulunduğunun söylendiğini anlatan Davutoğlu, bu istikrarın meşruiyet testinden geçemeyeceğini dile getirdi.'Avrupalı liderler Türkiye'nin üyeliğinin ne kadar kıymetli olduğunu bir gün anlayacaklar'Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliğinin genişlemesinin durdurulması veya dondurulması kararı alınması halinde Türkiye'nin tavrına yönelik soru üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu:'Elbetteki dondurulmayı istemiyoruz. Sayın Juncker ile konuştuğumda, dondurma dediğinde neyi kastediyor, bunu da soracağım, daha fazla izahat gerekiyor. Siz tarihi donduramazsınız, tarihin akışını donduramazsınız. Bazen tarih size ne yapmanız gerektiğinizi dikte eder. Dinamik olan bir süreci de dondurmanız mümkün değil. Şuna inanıyorum ki Avrupalı liderler Türkiye'nin üyeliğinin ne kadar kıymetli olduğunu bir gün anlayacaklar.'Davutoğlu, geçmişte Türkiye'nin ekonomik olarak zayıf göründüğünü ve Avrupa'ya bir yük olacağının söylendiğini, şimdi ise Türkiye'nin çok kuvvetli olduğunun ve girerse AB'de sorun yaşanacağının dile getirildiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:'(Türkiye'nin nüfusu çok yüksek) diyorlar, 'Avrupa Parlamentosu'nun üçte biri Türkiye'ye geçer' diyorlar. Eğer Avrupa'nın nüfusunun üçte birini biz oluşturacaksak, Avrupa Parlamentosu'nun üçte birini de biz oluşturacağız, bu matematiktir, bunda gücenecek bir şey yok. Burada özgüven meselesi, eğer birini kabul etme konusunda çok gergin davranıyorsanız o bir zafiyet göstergesidir, kendinize güvenmediğinizin göstergesidir. Eğer kendinize güveniyorsanız bizi alırsınız. AB bizi alırsa AB'de mutlu olur, biz de mutlu oluruz. Dinamizmiyle Türkiye bir kıymet olarak ortaya çıkar. Eğer AB bizi almazsa da biz de buzdolabında beklemeyiz, dondurulacağız mı, dondurulmayacak mıyız bakmayız ona. Tarih devam eder, tarih buna karar verir. Gelecekte ne olacağına tarih karar verir.'Davutoğlu, Türkiye'nin AB üyeliğinin son 2-3 yıldır dondurulmuş vaziyette olduğunu, bu sürede sadece 1 faslın açıldığını ve bunun Türkiye'den kaynaklanmadığını belirterek, 'Bugün bu blokajlar kaldırılsın, ertesi gün belki bütün fasılları açabiliriz, bunların birçoğunu da ertesi gün kapatabiliriz. Türkiye'nin performansı başka ülkelerle, AB içindeki ülkelerle kıyas bile götüremez' dedi.'İleriye doğru gideriz'Başbakan Davutoğlu, başka bir soru üzerine de Türkiye'nin Arap Baharı'ndan önce Ortadoğu'daki komşuluk ilişkileri için 4 temel prensibini ortaya koyduğunu bunlardan birisinin 'yüksek düzeyde siyasi diyalog' olduğunu söyledi. Türkiye'nin tüm komşularıyla yüksek düzeyli işbirliği mekanizmaları oluşturduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:'Musul Sünni bir şehirmiş, Basra Şii bir şehirmiş, Erbil Kürt şehriymiş, Kerkük Türkmen şehriymiş, bunlara hiç bakmadık. Bizim tarihimizde etnik bazlı bir şehir kültürü yok. 52 tane anlaşma imzaladık bir günde Irak ile, 48 tane de Suriye ile. Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün olarak 4 ülke için vizesiz serbest ticaret bölgesi oluşturmak istiyorduk. Bizim vizyonumuz buydu ve hala da böyle bir vizyonumuz var ama maalesef muhatabımız kalmadı. Irak'ta, bir değişiklik oldu, Haydar Abadi geldiğinde, ben Irak'a gittim, yeni bir başlangıç oldu, kendisi de Türkiye'ye geldi. Biz, yeni bir başlangıca imza attık geleceğimiz için. Çünkü Irak'ta olan biten her şey terörden kaynaklanıyor ama daha önceki Başbakan Maliki'nin mezhepçi politikalarından da kaynaklanıyor. Biz, muhatap bulduğumuz anda adımlarımızı hemen atar ileriye doğru gideriz. Bizim komşuluk bölgemizde yaşadığımız sıkıntılar bunlar. Tarihin akışı içinde rejimlerin vahşetlerine rağmen, terörist tehditlere rağmen Türkiye yine yeni Ortadoğu ile yeni Balkanlar ile yeni Kafkaslar ile ekonomik karşılıklı bağımlılık ilkesi üzerine çalışmaya devam edecek.''Enerji faturamız neyse cari açığımız da o kadar'Davutoğlu, Gazprom'un 'Ukrayna'nın transit güzergahtan çıkarılacağı ve Türkiye'nin onun yerini alacağı' yönünde açıklama yaptığının hatırlatılması üzerine Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı duyan bir politika izlediğini belirterek, Türkiye'nin Ukrayna ve Rusya ile iyi ilişkileri olduğunu söyledi. Davutoğlu, 'Bu enerji konusunda elbette ki biz herhangi bir kriz yaşanırsa Rusya ile Ukrayna arasında gaz transferi konusunda, bundan mutlu olmayız ama Türkiye, zaten Rus gazının Batı Akım Projesinde Ukrayna ile de beraber çalışıyor. Bu, bizi de etkiler' dedi.Enerjinin Türk ekonomisi için temel bir mesele olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:'Bizim enerji faturamız neyse bizim cari açığımız da o kadar, 60 milyar dolar. Türkiye, büyüyen bir ekonomi, esasında daha fazla enerjiye de ihtiyacımız var. Türkiye'ye herhangi bir yerden gelecek olan herhangi bir yeni güzergah varsa Türkiye buna açıktır. Ukrayna'ya alternatif olarak söylemiyorum, gelecek olan Azerbaycan ile beraber TANAP, Irak'la birçok projemiz var. İran'la da var. Dolayısıyla umuyoruz ki Türkiye ile Avrupa arasındaki enerji işbirliği, daha da efektif, daha da etkili olacak ama Türkiye'nin enerji konusunda Türkiye'nin işbirliğine ihtiyaç duyan AB, Türkiye ile enerji faslını açmıyor. İşte bunu anlamıyoruz.'Davutoğlu, Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin bir soru üzerine Mısır'da darbe olduğunda AB'li bakanlara 'Lütfen demokrasiye yardımcı olun. Seçilmiş bir cumhurbaşkanını deviren askeri rejime destek vermeyin' dediğini hatırlatarak şunları söyledi:'Ama herkes bana Mısır'ın özel bir vaka olduğunu ve orada demokrasiye geçmek için daha vakit olduğunu söylüyorlar. Esasında Türk liderlerin 1980'lerde askeri darbe olduğunda AB aynen böyle söylüyordu. O zaman Avrupalılar bizi eleştiriyordu, ki haklıydılar, bizim liderlerimiz diyordu ki Türkiye, İsviçre değildir, Türkiye'nin zaman ihtiyacı var. Kaç yıl, 10 yıl mı, 20 yıl mı, 100 yıl mı? Kimse bilmiyor, gelecekte bir herhangi bir zaman. Biz, bunu bekliyoruz işte. Avrupa'dan ne bekliyorduk, demokrasiyi Doğu Avrupa'da nasıl finanse ettiyseniz, çok büyük bir başarı oldu 90'larda. AB, ABD, Türkiye, hep birlikte biz, genç demokrasileri Ortadoğu'da finanse edebilirdik. Esasında terörle savaştan çok daha ucuza gelirdi. Şimdi milyarlarca doları terörle mücadele konusunda veya mülteci sorunlarını çözme konusunda harcıyoruz.'AK Parti Brüksel Temsilciliği açıldıDavutoğlu, Brüksel’deki programı kapsamında, partisinin Brüksel Temsilciliği ofisini de açtı.Açılışta konuşan Davutoğlu, AK Parti Brüksel Ofisi'nin Türk siyasetine, Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarına ve Avrupa siyasetine hayırlı olması temennisinde bulundu.AK Parti'nin Türk siyasi tarihinde, hatta dünya siyasetinde az görülür şekilde 12 yıldır halktan tekrar tekrar meşruiyet alarak iktidarda bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:'Bu da çok az görülen olgudur. Genellikle siyasi partiler, kısa süreyle iktidara gelmiş olsalar bile iktidarda kaldıkça bir yıpranma yaşayabilirler. Ama AK Parti hiçbir zaman dinamizmini kaybetmeden, hiçbir yıpranma emaresi göstermeden, 12 yıldır bir milletin kaderine mührünü vurdu. İnşallah daha uzun yıllar, sadece siyasi bir parti olarak değil milletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş köklü siyasi kültürel hareket olarak, AK Parti gelecekte etkisini göstermeye devam edecek.Üçüncü önemli fark, Türk siyasetinde hiçbir parti, şimdiye kadar AK Parti gibi uluslararasılaşmadı, bilinirliğe yani uluslararası etki alanına, bilinirliğe kavuşmamıştır. Geçmişte siyasi partilerle ilgili akademik çevrelerde yapılan çalışmalara bakın, bilinirliklerine bakın, AK Parti bir marka, başlı başına uluslararası alanda bir marka haline dönüşmüştür. Bugün nereye giderseniz gidin, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Orta Asya'da, Afrika içlerinde, AK Parti, Türkiye ile birlikte anılan bir markadır.'Brüksel'deki AK Parti Ofisi'nin açılmasını, gecikmiş adım olarak değerlendirdiğini dile getiren Davutoğlu, 'Çok daha önce Brüksel'de ofisimiz olması, gerekirdi ama buradaki şartlar hemde buraya zaten çok sık ziyaret trafiği olması sebebiyle eksikliği az hissedilmiş olabilir geçmişte ama şimdi bu eksiklik kapatılmış oldu. Bundan sonra böylesine köklü, etki alanına sahip siyasi partinin temsilcileri, burada bizleri anlatacaklar, Türkiye’yi anlatacaklar ve AK Parti siyaset felsefesinin daha iyi anlaşılmasına zemin teşkil edecekler' şeklinde konuştu.'Önümüzdeki dönemde de eminim, bu etki alanı gittikçe genişleyecek, AK Parti daha uzun on yıllar boyu dünyada bilinen bir siyasi hareket, ne söylediği ne yapmak istediği merak edilen siyasi parti olma niteliğini koruyacak' ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:'Bugünlerde Brüksel ofisimizin açılışının bir başka boyutu var, o da Avrupa'da siyaset yapmak. Yani açılışın daha iktidara geldiğimiz ilk yıllardan itibaren Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken, Avrupa'daki vatandaşlarımızın en büyük talebi seçme ve seçilme hakkını kazanmaktı. Seçme hakkı konusunda çok önemli adım attık. Artık geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk olarak gerçekleştiği gibi bundan sonra Avrupa'daki vatandaşlarımız oylarını, ülkenin kaderiyle ilgili kanaatlerini sandığa yansıtacaklar. Bu başlı başına devrim niteliğini taşıyor. Dolayısıyla AK Parti bürosunun burada bir misyonu, Türk siyasetini, AK Parti siyasetini, Avrupa çevrelerine anlatmak, dünyaya anlatmak ama bir başka misyonu da vatandaşlarımızın seçimlere daha fazla katılmasını, seçimler üzerinde Türk siyasi konusundaki etki gücünü artırmasını sağlamak üzere faaliyet göstermektir.'Davutoğlu, daha sonra, kurdele keserek AK Parti Brüksel ofisinin açılışını gerçekleştirdi.Açılışa, AB Bakanı Volkan Bozkır, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ve AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ve partililer katıldı.'Müslümanları dışlayıcı hiçbir yaklaşımı görmek istemiyoruz'Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Konsey binasındaki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Avrupa kıtasında PEGİDA tarzı, Müslümanları dışlayıcı hiçbir yaklaşımı görmek istemediklerini söyledi.Avrupa'nın çok kültürlü bir kıta olduğunu, böyle olmaya da devam edeceğini belirten Davutoğlu, 'İfade özgürlüğü bizim ortak değerimizdir. Bu değer içerisinde paylaştığımız bütün değerlere saygı gösterilmesi gerekmektedir' dedi.Vize liberalleştirilmesi sürecinin konuşulduğunu belirten Davutoğlu, bunun Türk halkı için çok büyük önem arz ettiğini kaydetti. Davutoğlu, 'Türkiye ve Türk halkı çok uzun zamandan beri bunu bekliyor. Kabul anlaşmasını imzaladık. Umuyoruz ki bu süreç başarıyla sonuçlandırılacak' dedi.Donald Tusk da toplantıda yaptığı konuşmada, gereken kriterlerin karşılanması halinde, Türkiye'nin AB katılım müzakerelerinde yeni fasılların açılmasını desteklemeye devam ettiklerini söyledi.Muhabir: Şenay Ünal, Zeynep Akyıl, İlkay Güder, Yıldız Seçil Aktaş, Kadir Karakuş, Fatma CanAA
Erdoğan’dan Somali’deki Saldırıya Tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (Somali'deki saldırı) 'Ben de Müslümanım, bunu İslam adına yapıyorlarsa, İslam'da böyle bir şey yok'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Addis Ababa Üniversitesi'nde fahri doktora verildi. Erdoğan tören sonrası yaptığı konuşmada, ' Bugün yine bir terör eylemi oldu Somali'de. Ne adına yapıyorlar bunu? İslam adına yapıyorlarsa, ben bir Müslümanım İslam'da böyle bir şey yok. Bir Müslüman öncelikle intihar edemez. Böyle bir İslam kesinlikle yok, bizim dinimizde 'insanları git öldür' böyle bir şey yok' dedi.'ETİYOPYA HOŞGÖRÜ VE TOLERANSIN ÜLKESİ OLMUŞTUR'Erdoğan, 'Etiyopya insanlığa çok şey öğretmeye devam ediyor. Türkiye için Etiyopya'nın çok önemli bir yeri var.Etiyopya'nın Müslümanlar nezdinde yerine de değinmek durumundayım. Mekke'de Hz. Muhammad (SAV) ve ashabı işkencelere maruz kalmıştı. Peygamberimiz ashabına Habeşistan'a gitmelerini ve buraya sığınmalarını istedi. Bu hadisenin İslam tarihinde çok önemli bir yeri var. Hıristiyan bir idarecinin Müslümanlara sahip çıkmış olması önemliydi. Etiyopya hoşgörü ve toleransın ülkesi olmuştur' dedi.'BUGÜN SÖZÜM ONA MEDENİLERİN YAPTIKLARINI, ONLARIN 7'NCİ ASIRDA GERİCİLER DEDİKLERİ YAPMIYORDU'Erdoğan, 'Etiyopya örnek alınmış olsaydı Filistin ve Avrupa'da, farklı ülkelerde Müslümanlara saldırılar yapılmaz, zulüm yapılmazdı. Bugün sözüm ona medenilerin yaptıklarını, onların 7'nci asırda gericiler dedikleri yapmıyordu. O ilkel dedikleri asırlarda savaşın bile bir ahlakı vardı. Çocuklara, kadınlara, yaşlılara dokunulmazdı. Soykırım diye vahşet yoktu. Bugün nükleeer silahların toplu olarak katlettikleri vahşet o dönemlerde yaşanmıyordu. Bunun ciddi bi şekilde tartışılması gerekiyor' dedi.'Paris'te dergiye terörist saldırı yapıldı, ardından tüm Avrupa'da Müslümanlara yönelik hoşgörüsüzlük sergilenmeye başladı' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu olayla saldırılar arttı. Terör cinayettir, bunun adı Müslüman olan da Hıristiyan, ya da Musevi olan da yapıyorsa teröristtir. Bunlar katildir, canidir, barbardır. 40 yıldır biz ülkemizde terörle mücadele ediyoruz. Bölücü terör örgütü şu anda Irak ve Suriye’de kan döken DEAŞ terörü de, Filistin’e yönelik İsrail devlet terörü de, terör örgütleri de en başta bir cinayet grubudur. Şunu da özellikle söylemek zorundayım. Terör ve şiddet sadece silahla yapılmaz. Kutsal değerlere saldırı da bir terördür şiddet eylemidir. Irkçılık ayrımcılık terör eylemidir. Dünyanın tüm ülkeleri bunu görmek terörün ve şiddetin her türüne karşı ortak tavır almak zorundadır. Paris'teki saldırıyı kınamak gibi 350 bin insanın ölümüne sebep olan ve öldürmeye devam eden Suriye'nin başındaki zatı kınamak ve tavır sergilemek de aynı insani görevdir' dedi.SOMALİ'DEKİ BOMBALI SALDIRICumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şu anda burada Somali’den 500 bin sığınmacı var. Bu insanlara buraya canlarını kurtarmaya geliyor. Bugün yine bir terör eylemi oldu Somali’de. Ne adına yapıyorlar bunu? İslam adına yapıyorlarsa, ben bir Müslümanım İslam’da böyle bir şey yok. Bir Müslüman öncelikle intihar edemez. Böyle bir İslam kesinlikle yok, bizim dinimizde ‘insanları git öldür’ böyle bir şey yok.DEAŞ terör örgütüne, diğer terör örgütlerine karşı aynı mücadelenin sergilenmesi şart. Biz İslami terör gibi son derece yanlış bir isimlendirmeye karşıyız. Kimse İslam’la terörü bir arada anamaz. Zira İslam barıştır. Kelime itibariyle sin kökünden gelmek suretiyle barıştır. Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmektir. Bu İslam’ın hükmüdür. Bu tür terör saldırıları da farklı inançlara yönelik bu tür saldırılarda dünyada birlikte yaşam kültürünü yok etmektedir' diye konuştu.DHA
Erdoğan: 'Çiftetelli Oynuyorlar, Bombalanan Yerleri Kim Onaracak?'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Dünya kamuoyunda IŞİD’in Kobani’den çıkarılmasına verilen tepkiyi şu sözlerle eleştirdi: 'Bugün bakıyoruz çiftetelli oynuyorlar. DEAŞ (DAİŞ | IŞİD) oradan çıkmış. O bombalanan yerleri yeniden kim onaracak?' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara'da düzenlenen ve Türkiye'nin tüm muhtarlarının katıldığı toplantıda konuştu. Erdoğan, 22 Nisan 1998'de Hürriyet Gazetesi'nin attığı manşeti hatırlattı ve 'Şahsen siyasi mücadelem içinde muhtarlık kavramının benim için ayrı bir önemi, anlamı olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde Siirt'te okuduğum şiir nedeniyle hakkımda 10 ay hapis cezası verilmişti. Bu kararın ertesi günü, hele hele en çok satan gazete şu başlığı atmıştı: Artık muhtar bile olamaz. Ama seçilerek buralara kadar geldik' dedi ve salonda alkış tufanı koptu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Gerek Başbakan gerek İstanbul Belediye Başkanı iken muhtarlarımızı asla unutmadık. Şimdi de unutmayacağız. Göreve geldiğimizde 97 lira olan Muhtarlık ücretini şu anda 840 liraya çıkardık. İşte bu yaptıklarımızın kanıtıdır. Akıllı siyasetçi muhtarlarla iletişimi asla kesmez. Muhtarlar bizim gözümüz kulağımızdır.' dedi.İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı konuşmadan satırbaşları'ARTIK MUHTAR BİLE OLAMAZ''Çok değerli muhtarlarımız, değerli kardeşlerim sizleri selamlıyor sizleri burada milletin evinden, evinizde Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. Milletin evine, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na hoş geldiniz.Şahsen siyasi mücadelem içinde muhtarlık kavramının benim için ayrı bir önemi, anlamı olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde Siirt'te okuduğum şiir nedeniyle hakkımda 10 ay hapis cezası verilmişti. Bu kararın ertesi günü, hele hele en çok satan gazete şu başlığı atmıştı: Artık muhtar bile olamaz.'SEÇİLENİ EZMEK İSTEDİLER'1998'deki bu başlık hem benim hem de milletimizin hafızasından çıkmadı. Aslında o başlığı atarak sadece beni tahkir etmekle kalmıyor tüm muhtarları da sanki muhtarlık kötü bir şeymiş gibi, seçilmek çok kolay bir şeymiş gibi tahkir ediyorlardı. Zihinlerinde seçilmişe karşı kibir vardı. Milletin seçimlerine değer vermediler, değer vermek istemediler. Siyasi tarihimize bakı milletin seçtiği muhtar da olsa cumhurbaşkanı da olsa tahkir etmek, kibirleriyle onları ezmek istediler. Milletimiz iradesine, seçimine sahih çıktı.'SEÇİLMEK EN GÜZEL PAYEDİR'Muhtar bile olamaz diyerek hem şahsımla hem muhtarlarla dalga geçiyorlardı. Şuhu samimiyetle ifade etmek istiyorum. Millet tarafından seçilmiş olmak bu dünyada ulaşılabilecek en büyük payelerden biridir. Halkın tercihi ile halkın seçimi ile iş başına gelmiş muhtar kardeşlerimiz önemli bin makamda bulunuyorlar.Demokrasi önce ailede başlar. Önce köyde mahallede başlar. Evre köye mahallede demokrasi ne kadar güçlenirse ülkede de demokrasi yükselir. Muhtarlarımız demokrasinin çekirdeği denebilecek bir öze sahiplik yapıyorlar. Siyasi mücadelemiz boyunca bu anlayışı muhafaza ettik.'SİZLERİ ASLA İHMAL ETMEYECEĞİZ'Siyasi rakiplerimiz ellerindeki propaganda araçları ile siyaset yapmaya çalışırken evlerden sokaklara, mahallelere caddelere şehirleri tüm 78 kilometreye yayılan siyasi mücadele verdik. Tabandan en tepeye giden yo izledik. Muhtarlar siyasi tarihimiz boyunca en fazla önem verdiğimiz yol arkadaşlığı yaptığımız kesim oldu. İstanbul'un tüm muhtarlarıyla işbirliği yapmanın gayretinde olduk. Başbakan olduğumuzda, cumhurbaşkanı olduğumuzda muhtarları unutmadık. Sizleri ihmal etmeyecek yolumuza böyle devam edeceğiz.Muhtarların en önemli sorununun ücret olduğunu biliyoruz. Göreve geldiğimizde muhtarların eline geçen 97 liraydı. Benim kayıtlarda 97 lira yazıyor. 245 liraya yükselttik. 2014'te 456 lira olan muhtar aylığını 880 liraya çıkardık. 2002'de 97 lira bugün 880 lira. Nominal olarak 12 yıl içinde yüzde 800 oranında arttırmış olduk ki bu ücretler arasında en yüksek zam anlamına geliyor.'EN CAN ALICI MESELEYİ ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ'Sizlerin de yakından takip ettiği gibi en can alıcı sorun olan terör meselesini çözmeye çalışıyoruz. Yıllardır ret, inkar politikasına maruz kalan Doğu ve Güneydoğu illerini ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Diğer illerdeki vatandaşlarımızı da rencide etmemeye çalışıyoruz.Çok sayıda badire atlattık.'HAİNLER HER ZAMAN OLACAK'Milletimizin çözüme inancı daha da arttı. Bu süreci bozmak isteyen içeride ve dışarıda çok sayıda merkez var. Bütün dert güçlenen bir Türkiye'yi istemiyorlar. Biz de inadına yeni Türkiye güçlü Türkiye diyoruz.Bu süreci sabote etmek isteyenler her zaman olacak. Terör meselesi Türkiye'nin önündeki en güçlü engel. Gezi olayları adı altında sahnelenen oyun büyük Türkiye'yi istemeyenlerin işiydi.'MİLLET OYUNA GELMEDİ'17-25 Aralık darbe operasyonları da büyük Türkiye'yi istemeyenlerin tezgahıydı. Milletimiz bu oyuna gelmedi. Milletin feraseti önünde durulmaz. Önce yerel seçim sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi elhamdüllilah bu kardeşinizi yüzde 52'yle seçildi.Millet küçümsenmez, milletin feraseti önünde durulmaz. Çeşitli sabotajları sahneye koyacaklar. Sizler de bu oyunlara karşı uyanık olacaksınız.'KİM DAHA ÇOK SEVİYOR?'Hakkari'de havalimanı yapılıyor gidip yakıyorlar. Yol götüren biz, hizmet götüren biz. Sizi kim daha çok seviyor? Oranın vekilleri mi biz mi? Bu kirli oyunları bozacak olanlar sizlersiniz.'İSTİKAMETİ MİLLET ÇİZECEK'Siz Kürt partisi diyorsunuz? Onlar üst akıl için çalışıyorlar. Siz cemaat diyorsunuz. Bakıyorsunuz onlar da üst akıl için çalışıyor. Bu üst akıl verdiği akıllarla bunları yönlendiriyor.Türkiye'nin istikametini sadece millet belirleyecek. 2011'de Türkiye'nin yatırımlarıyla Somali'de değişim başladı.'BÜYÜK YARDIMLAR YAPTIK'Fakir ülkelere 2002'de 45 milyon dolar hibe veriyorduk. Şimdi 4.5 milyar dolar. Osmanlı Cihan Devleti Habeşistan'da yıllarca adaletle hükmetti. Peygamber Efendimiz sahabe efendilerimizi Habeşistan'a gönderdi. TİKA olarak ecdad yadigarı Cibuti'deki eserleri yeniden restore edilecek.'Ajanslar
Dışişleri: 'Terörizm, Bir İnsanlık Suçudur'
Dışişleri Bakanlığı, Japon vatandaşı Kenji Goto'nun IŞİD tarafından katledilmesi hakkında bir açıklama yayımladı.Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada terörizmin insanlık suçu olduğu vurgulanarak 'Terör örgütü DEAŞ’ın Haruna Yukawa adlı Japon vatandaşından sonra diğer Japon rehine gazeteci Kenji Goto’yu da öldürdüğü büyük üzüntüyle öğrenilmiştir. Bu vahşi terör eylemini nefretle kınıyor, Kenji Goto’nun ailesine, Japon Hükümeti’ne ve dost Japon halkına başsağlığı diliyoruz. Terörizm, bir insanlık suçudur. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da terörizmle mücadelede uluslararası toplumla tam bir dayanışma içinde hareket etmeye devam edecektir' ifadeleri kullanıldı.DHA