onedio

Doğalgaz Haberleri

Doğalgaz ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Doğalgaz ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Sadece Bir Koli Bandıyla Kışın Gelen Yüksek Faturaları Düşürmenin Pratik Yolu Açıklandı
Kış kapıya dayanırken hem soğuklar hem de yüksek faturalar yeniden gündemin ilk sıralarına yerleşti. Doğalgaz ve elektrik kullanımının arttığı bu dönemde pek çok kişi bütçesini zorlayan enerji giderlerine çözüm arıyor. İşte tam da bu noktada, sosyal medyada paylaşılan basit ama etkili bir yöntem dikkat çekti. Sıradan bir koli bandıyla evdeki ısı kaybının büyük ölçüde önlenebileceği ve faturaların belirgin şekilde düşebileceği iddia ediliyor.İşte detaylar...
Rusya'ya Bağlanmak için 15 Sebep
Kırım büyük bir çoğunlukla Rusya'ya bağlanma kararı aldı. Dünyada etkileri sürüyor, Rusya'ya bu karardan dolayı yaptırımlar getirilmesi gündemde. Peki bunca kıyamet koparmışken Kırım neden ısrarla Rusya'ya bağlanmak istiyor? İşte Rusya'ya bağlanmak için 15 geçerli sebep.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Sıra Türkiye'ye Gelince Herkesin Çevrecilik Damarı Kabarıyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş, milletin hakkının gaspıdır. Faize gitmeyen kaynak yatırıma dönüşecek' dedi.KIRŞEHİRCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polat Enerji tarafından Kırşehir'in Mucur ilçesi Geycek mevkisinde yapımı tamamlanan Geycek Rüzgar Enerji Santrali (RES) açılış töreninde, santralin Mucur'a, Kırşehir'e, Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.Geycek RES'in, 285 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirildiğini, 150 megawatlık gücüyle Türkiye'nin en büyük enerji santrallerinden biri olacağını belirterek, bu yatırımı Mucur'a ve Türkiye'ye kazandıran Polat Holding'e teşekkür etti.'Her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde'Türkiye büyüdükçe, üretimi artıkça, refah seviyesi yükseldikçe enerji talebi ve enerjiye yatırım ihtiyacının arttığına işaret eden Erdoğan, bir ülkenin refah düzeyinin enerji tüketimiyle ilişkili olduğunu, Türkiye'nin de 12 yılda enerji tüketiminin 2 kat arttığını, 2023'te de bu ihtiyacın bugüne göre 2 kat daha artma eğiliminde bulunduğunu söyledi.Türkiye'nin 120 milyar dolarlık yeni enerji yatırımına ihtiyac duyduğunu ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın hem stratejik hem de cari açığın azaltılması bakımından hayati önem taşıdığını ifade eden Erdoğan, 'Hangi kaynağa dayanırsa dayansın devreye giren her enerji tesisi bizim için altın kıymetinde' dedi.'Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor'Erdoğan, doğalgaz ve petrol yerine mümkün olduğu kadar kömüre dayalı termik santraller, HES, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakları ikame etmenin çabası içerisinde bulunduklarını belirterek, şöyle devam etti:'Siz bakmayın Batı'daki çevreci akımların sürekli kömürü, nükleer enerjiyi kötülediklerine. Bugün Almanya, Amerika gibi gelişmiş ülkelerin tamamında birinci sıradaki enerji kaynağının hala kömür olduğunu görürsünüz. Aynı şekilde nükleer enerjiyi en çok kullanan ülkeler de yine gelişmiş ülkelerdir. Çin'de neredeyse her hafta yeni bir kömür santrali devreye alınıyor. Sıra Türkiye'ye gelince herkesin çevrecilik damarı kabarıyor. Aslında burada dert, çevrecilik hassasiyeti sergilemek değil Türkiye'nin gelişmesini, büyümesini, kalkınmasını engellemek. Açık söylüyorum, en büyük çevreci biziz. Son 12 yılda bu alanda ortaya konan performansı hiçbir dönemde, hiçbir iktidar ortaya koyamamıştır. Şu anda ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamını seferber etmiş durumdayız. Bizden önce böyle bir şey yok denecek noktada. Örneğin RES'lerle Türkiye adeta bizim dönemde tanıştı, ondan önce böyle bir şey yok ve hızla artarak devam ediyor.Türkiye'nin hedeflediğimiz şekilde büyümesini sadece bu kaynaklarla gerçekleştirmesi de mümkün değil. Onun için bunların yanında kömürü de kullanacağız, nükleer enerjiyi de kullanacağız. Onun için hem Kuzey'de hem Güney'de, biliyorsunuz Sinop ve Akkuyu ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Elbette tahrip etmeden, çevreyi bozmadan, çevrenin bize Allah'ın bir emaneti olduğu gerçeğini unutmadan bunu yapacağız. Ne çevreciliğin kalkınmamızı engellemek için bir silah gibi kullanılmasına izin vereceğiz ne de tabiatın felaketi pahasına bir kalkınmacılık anlayışına geçit vereceğiz.''12 yılda 3,5 milyar ağaç ve fidan'Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 12 senede Türkiye genelinde 3,5 milyar ağaç ve fidan dikildiğini, bunların yaklaşık 600 milyonunun yetişmiş ağaç olduğunu anlatarak, süratle ağaç ve fidan dikimine devam edileceğini, dengeli sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlı olduklarını vurguladı.Her alanda olduğu gibi enerji yatırımlarında da özel sektöre öncelik verdiklerine dikkat çeken Erdoğan, özel sektörün kurulu enerji gücündeki payının, 12 yıl önce yüzde 32 iken, bugün yüzde 72'ye ulaştığını, bunun artarak süreceğini kaydetti.Özel sektörü enerji alanında yatırım yapmaya teşvik ettiklerini, edeceklerini, yenilenebilir enerji yatırımları için özendirici tesisler verdiklerini dile getiren Erdoğan, açılışı yapılan Geycek RES'in yenilenebilir enerji yatırımları konusunda önemli ve örnek bir tesis olduğunu söyledi.Geçmişte büyüklerin dereler için 'Su akar, Türk bakar' dediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Şimdi ne yapıyoruz? Şimdi 'Su akar, Türk yapar' diyoruz. Bir taraftan barajlar bir taraftan HES'lerle hem enerji üretimimizi artırıyoruz, bunun yanında içme suyu, kullanma suyu üretiyoruz. Aksi takdirde durumumuz çok büyük bir felaket olabilirdi. 20 milyon ağaca tekamül eden emisyon azaltımıyla çevre dostu bir tesis olan şu andaki santralin üreteceği enerji sayesinde doğalgaz faturamızdan yılda 40 milyon lira, eski rakamla 40 trilyon lira tasarruf edeceğiz. Bu tesisle jeotermal kaynaklar bakımından zaten zengin olan Kırşehir'in esen rüzgarı da ekonomimize kazandırılmış oluyor' diye konuştu.'Bu RES'lerle bir çevrecilik dersi veriyoruz'Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüzgar enerji tribünlerinin dağlara ayrı bir güzellik, hava kattığını, farklı bir mimari estetik kazandırdığını, 30 yıl önce yurtdışında bunları gördüklerinde 'Acaba bunlar nedir? Bizim ülkemizde neden yok' diye baktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:'Bizim ülkedeki siyasi mantalite bu işe çok uzaktı, dertli değillerdi, araştırma yoktu. Bizi evde kömürün kokusuna, külüne vesairine mahkum etmişlerdi. Analarımız, babalarımız neler çekti, ama biz geldik, siyasi hayatımın en etkin dönemlerinde İstanbul gibi bir yerde doğalgazı tüm çevresine yaydım. Türkiyemizde şu anda doğalgazın gitmediği il sayısı artık 8-9 tane kaldı, bunun dışında her yer doğalgazı gördü. Bizim insanca yaşamak hakkımız değil mi? 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları üzerinde bunu sağlamak siyasilerin görevidir. Bu RES'lerle de inanıyorum ki yenilenebilir enerjiden bir çevrecilik dersini veriyoruz.''Amaç, Türkiye'yi faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı'Erdoğan, bu tür tesislerin inşaat ve işletme aşamasında, yapıldıkları bölgeye sağladıkları katkının da dikkate alınması gerektiğini söyledi.Polat Grubu'nun buna ilave olarak tüm bölgeye hizmet verecek bir spor tesisini de ülkeye kazandırdığını ifade eden Erdoğan, bunun için de kendilerini tebrik etti.Büyüyen, güçlenen Türkiye'nin zorlukları birer birer aşarak hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlediğini belirten Erdoğan, 'Elbette bundan rahatsız olanlar var. Türkiye'yi yeniden 70 sente muhtaç oluğumuz o eski günlere götürmek isteyenler var. Bizi o günlere döndürmek için tüm güçleriyle çalışanlar, her fırsatta, biliyorsunuz bunu değerlendirmenin gayreti içerisindeler' diye konuştu.Erdoğan, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün hedeflerinden birinin de Türkiye'nin ekonomisi olduğuna işaret ederek, 'Ekonominin omurgası olan, lokomotifi olan iş adamlarımızdı. Onlarla birlikte başta Enerji Bakanımız olmak üzere bu alanda görev yapan kamu personeli de hedefler arasında yer alıyordu' değerlendirmesinde bulundu.Buradaki asıl amacı bildiklerini vurgulayan Erdoğan, 'Asıl amaç Türkiye'yi ekonomik olarak çökertmekti, enerji projelerimize darbe vurmaktı. Amaç Türkiye'yi geçmişte defalarca yaptıkları gibi, yeniden faiz lobisine teslim olmaya zorlamaktı. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlere baktığımızda, en belirgin tezahürlerin, akıl almaz düzeylere ulaşan faiz oranları, faiz ödemeleri olduğunu görüyorsunuz' dedi.Türkiye'de, toplanan vergilerin tamamının tek başına faiz ödemelerini karşılayamadığı dönemleri yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, ülkeye o günleri bir daha asla yaşatmamaya kararlı olduklarını vurguladı.'Bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak'Merkez Bankasının uyguladığı faiz oranları konusundaki itirazlarını her fırsatta, her platformda dile getirdiğini anlatan Erdoğan, şu görüşlerini bildirdi:'Bu ülkede faiz ödemesine giden her fazla kuruş milletin hakkının gasbıdır. Çünkü faize gitmeyen o para, ister kamuda olsun ister özel sektör olsun, nereye gidecek söyleyeyim. Bu kaynak aynen burada olduğu gibi yatırıma dönüşecek, üretime dönüşecek, istihdama dönüşecek. Diyorlar ki; 'Yatırım notumuz zarar görür.' Eğer işimiz Batı'daki derecelendirme kuruluşlarına, ekonomik analiz yapan çevrelere kalsa, bize yağmurlu havada bir bardak su vermezler. Ekonomik potansiyeli bizimle mukayese dahi edilemeyecek ülkeler allanıp pullanırken, Türkiye sürekli riskli gösterildi. Hatta son ekonomik kriz sonrası yerle yeksan olmuş tüm ülkeler hala bizim üzerimizde tutuluyor, bizden daha güçlü gösteriliyor. Hepsi yalan, bizim bunların hiçbirine eyvallahımız olmadı, olmayacak.''Biz bugüne kadar onlara rağmen yatırım çektik, onlara rağmen büyüdük, onlara rağmen güçlendik ama bunu kendi içimizdeki bir takım kurumlarımıza hala anlatamadık' ifadesini kullanan Erdoğan, 'Faiz oranı, enflasyon öngörüsünün neredeyse iki katı. Böyle bir çarpıklık olabilir mi? İnşallah bunların hepsi de düzelecek. Türkiye'de geçtiğimiz 12 yılda pek çok şey nasıl düzeldiyse, nasıl hale yola girdiyse bu mesele de inşallah makul bir çizgiye, milletin ve memleketin hayrına bir yere gelip oturacak' diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:'Aynı şekilde Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak çökertmek isteyen üst aklın da onun kuklalarının da hevesleri kursaklarında kalmaya devam edecek. Milletin iradesi yerine o veya bu vesayet sisteminin devamını arzu edenlerin, bu yönde gayret gösterenlerin çabaları bugüne kadar sonuç vermedi, bundan sonra da inşallah vermeyecek. Paralel yapı başta olmak üzere demokrasimize, ekonomimize, istikrarımıza kast eden herkese karşı mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Milletimizin kendisine hizmet edene, vefası, şükranı ne kadar samimiyse, ihanet edene de tepkisi o kadar şiddetlidir.'Ülkeye ve millete hizmet eden, yatırım yapan, üreten, Türkiye'yi 2023 hedeflerine yaklaştıracak adım atan herkesin daima yanında ve destekçisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, nerede bir yatırım varsa, nerede bir hizmet varsa orada bulunmanın kendisi için en büyük mutluluk olduğunu söyledi.'Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir'Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:'Az önce Adnan Bey bir şey söyledi, 'Mayıs ayında Soma'da 250 megavatlık yine bir rüzgar santralinin açılışı var' dedi. Buyurun, burada şimdi 150, bunu açıyoruz. Soma'da daha büyüğünü açacağız. Bu, nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından önemli. Bütün yerlerde taş üstüne kim taş koyarsa bizim orada olmak sorumluluğumuzdur, görevimizdir ve tabii ki bizler de olacağız.Benim kavgam bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edenlerledir. Benim öfkem sadece ve sadece ülkesine ve milletine düşmanlık edenlere karşıdır. Bu ülkeye, bu millete hizmet eden herkese gönlüm de kapım da sonuna kadar açıktır.'Polat Grubu'nu ve tüm ortaklarını bu yatırım için tebrik ettiğini belirten Erdoğan, Geycek Rüzgar Enerji Santrali'nin hayırlı olmasını diledi.NotlarKonuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat tarafından, rüzgar tribünü şeklinde bir plaket hediye edildi.Daha sonra Erdoğan, 'Yeni Türkiye'nin yeni enerjisi' diyerek, beraberindekilerle santralin açılış şalterini indirdi. Erdoğan, bu sırada Adnan Polat'ın babası İbrahim Polat'ın da sahneye gelmesini isteyerek, 'İbrahim Bey gelir misin? Evladın unutuyor, ben unutmuyorum' diyerek espri yaptı.Açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kırşehir Valisi Necati Şentürk, Kırşehir ve çevre illerin bazı milletvekilleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, iş adamları ve çok sayıda davetli katıldı.Muhabir: Kadir Karakuş, Esra AltınmakasAA
Türkiye'de Petrol Var mı?
Türkiye'de petrol var mı diye sorarsak cevabı evet, var. Ama ne kadar? Halk arasında dolaşan birçok efsane mevcut. Amerikalılar geldi petrol buldular ama betonla kapatıp gittiler, komşu ülkelerde heryerde petrol var bizde neden çıkmıyor? Arkadaşlarınızla, akrabalarınızla bu tarz sohbetlere girmişsiniz veya duymuşsunuzdur. Gerçek nasıl? Gelin hep beraber inceleyelim.
Kendi Elektriğini Üreten Veysel Narin, Dev Kesintiden Etkilenmedi
Türkiye, yaşanan elektrik kesintisi nedeniyle karanlığa gömülürken, Yozgat’ta güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten ilkokul mezunu inşaat ustası Veysel Narin ise bu durumdan etkilenmedi. İki yıldır güneş ve rüzgar enerjisinden elektik üreten Narin, yılda sadece 120 lira elektrik faturası ödüyor. Televizyonu, buzdolabı, bilgisayarı normal günlerde olduğu gibi elektrik kesintisinin yaşandığı dün de çalışan Veysel Narin, 'Herkes benim gibi kendi elektriğini üretmiş olsa Türkiye böyle bir sıkıntıya düşmez, hiç kimse kimseye muhtaç olmaz” dedi.
Dünyadan Saykodelik Mekanlar
Çizgi film stüdyolarına düştüğünüzü sanmayın. Çin'deki bu deli dağ oluşumu gerçekten var. Şu ışınlanmayı artık bulsalar da kaçıp kaçıp gitsek. Öteki türlü çok masraflı oluyor. Bu şekiller farklı renklerdeki kaya tozlarının ve minerallerin 24 milyon yıl boyunca üst üste baskılanması ve tektonik yüzeyle kaplanması sonucunda oluşmuş.
Ukrayna'nın Seçimi: 'Lady Yu' Yeniden Sahnede
Ukrayna, çağdaş siyasi tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Toprağının bir kısmı işgal edilmiş, önemli bir kısmı işgal tehdidi altında, sosyolojik-kültürel-dini farklılıkları bulunan nüfusu dış faktörlerin etkisiyle bölünmenin eşiğine gelmiş, ekonomik olarak darboğaza hapsedilmiş, siyaseten oldukça zor sorunlarla karşı-karşıya. Ve bu zor şartlar altında cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyor. Bu seçimin içinde bulunduğu zor durumdan çıkma yönünde bir dönüm noktası olacağına inanıyor… Kiev üzerindeki söz hakkını kaybetmeyi hiçbir türlü kabul etmeyen Rusya ise Ukrayna yönetimindeki mevcut siyasi güçlerin iktidarına meşruiyet kazandıracak 25 Mayıs seçimini engellemek için tüm yolları denemeyi sürdürüyor. Bir taraftan Kiev’i ekonomik olarak çaresiz durumda bırakmak için hamlelerini arttırırken, diğer taraftan da en önemli kozunu oynuyor – Ukrayna’nın doğusunda gerilimin fitilini ateşliyor. Bu şartlar altında seçim gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi, bilinmez, ancak şimdilik Ukrayna yönetimi bu önemli takvimi ertelememekte kararlı. Seçim takvimi işliyor, her ne kadar doğudaki olayların gölgesinde kalsa bile hazırlıklar sürüyor, ittifaklar kuruluyor… “Lady Yu” yeniden sahnede Seçimin en iddialı adaylarından birisi eski Başbakan Yuliya Timoşenko. Ukrayna’nın son 10-15 yıllık siyaset tarihinin en tartışmalı figürü olan Timoşenko, “hiç dostu olmayan, ancak iktidar sahibi olmak için her kesle ittifaka gidecek politikacı” olarak tanımlanıyor. Seçime Batkivşina Partisinin adayı olarak katılıyor. 1960 senesinde Dneprepetrovsk’da doğan Yuliya Timoşenko’nun (Grigyan) uzmanlık alanı ekonomi. Dneprepetrovsk Devlet Üniversitesi ekonomi bölümü mezunu olan Timoşenko siyasete ticaretten gelenlerden. 1988 senesinde eşiyle birlikte video salon ağı kurarak iş dünyasına atılan Timoşenko 1991 senesinde yakıt ve makine yağı ticaretiyle uğraşan Ukrainskiy Benzin şirketinin Genel Müdürü görevine geldi. 1995 senesinde Timoşenko artık takas anlaşmalarıyla para kazana Ukrayna Birleşik Enerji Sistemi Şirketinin Başkanıydı. Ağırlıklı olarak Rusya ile ticaret yapan şirket Ukrayna işletmelerinin ürünlerini enerji karşılığında satıyordu. Milyonlarca grivna cirosu olan şirket 1996 senesinde “siyasi” ve bunun devamı olarak ekonomik sorunlarla karşılaşmaya başlayınca Timoşenko ticaretten siyasete atılma kararı aldı. Ancak ticari kafasını siyasette hiç unutmadı - hep kullandı… 1997 senesinde Timoşenko Kirovogradşina’da seçimleri kazanarak milletvekili oldu. İddialara göre, bu politik hamle dönemin iddialı politikacılarından Pavel Lazarenko ile siyasi ve ticari işbirliği sayesinde gerçekleşti. Timoşenko’nun milletvekili seçilmesinden birkaç ay sonra Lazarenko Vatandaş Partisini kurdu. Yeni partinin Genel Başkan Yardımcısı tanıdık isimdi – Yuliya Timoşenko… 1998 senesinde Timoşenko ikinci kez milletvekili seçildi. 1999 senesinde ise Batkivşina Partisinin başına geçti, hemen ardından parlamentodan ayrılarak Viktor Yuşçenko hükümetinde yakıt-enerji alanından sorumlu Başbakan Yardımcısı görevine atandı. Ancak yükseliş kısa sürdü – dönemin politikacıları ve işadamları Timoşenko’dan memnun değillerdi. 2000’de Ukrayna Birleşik Enerji Sistemi şirketinde yönetici pozisyonunda olan eşi tutuklandı. Birkaç ay sonra – 15 Ocak 2001’da Başsavcılık Timoşenko hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlamasıyla dava açtı. Timoşenko 4 gün sonra istifaya, 13 Şubat 2001’de ise cezaevine gönderildi. Bir aydan fazla cezaevinde kaldı ve çıkınca Leonid Kuçma rejimine karşı mücadeleye katıldı. Birkaç muhalif partinin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Forumunun lideri seçildi. Bir süre sonra bu forum Yuliya Timoşenko Bloğu adını aldı ve 2002 senesinde bu bloğun lideri olarak Timoşenko üçüncü kez milletvekili statüsü aldı. Aynı yıl “Kuçma’sız Ukrayna” eylemlerinin liderlerinden biri oldu. Yuliya Timoşenko dünya siyaset arenasına 2004 senesinde çıktı. Ukraynalı kadınların geleneksel saç modelini andıran taç gibi örgüsü ve cesur çıkışlarıyla dikkat çeken Yuliya Timoşenko, “turuncu devrim”in sembollerinden biri oldu. Viktor Yuşçenko’nun “Bizim Ukrayna” bloğu ile “Halkın Gücü” koalisyonunu oluşturan Timoşenko’nun o dönem zaten yüksek olan reytingi “turuncu devrim”le birlikte tavan yaptı. Yuşçenko’nun Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Timoşenko “turuncu hükümet”in başına geçti. Ancak Başbakanlığı sadece 7 ay sürdü. Cumhurbaşkanının yakın çevresi ile, özellikle de şimdiki seçimde rakibi olan eski Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Başkanı Peter Poroşenko ile ciddi gerilim yaşayan Timoşenko, “turuncu devrim”in senesi dolmadan Yuşçenko ekibine muhalefetini ilan etti. Eski Cumhurbaşkanı Yuşçenko, “turuncu devrim”den yaklaşık 10 sene sonra Timoşenko ile ilgili hayal kırıklığını TRT Türk’e bu kelimelerle ifade edecekti: “2005 senesinde muhalefetini ilan etmesine rağmen 2009 senesinde ben onu Başbakan Yardımcısı atadım. Timoşenko’nun istihdam geçmişine bakarsanız, son ana kadar onun atamalarının altında benim imzam var. Bütün atamaları ben yapmışım. Çünkü ben inanmıştım. Ben ilişkilerimize inanıyordum. Ben onun Ukrayna için önemli olan görevleri yerine getirebileceğine inanıyordum. Ancak hayal kırıklığına uğradım. O benimle dürüst davranmadı”. 2006 genel seçimlerinde Timoşenko Bloku parlamentodaki 450 yerden 129’nu kazanarak Bölgeler Partisi’nden sonraki sıraya yerleşti. Amacı yeniden Başbakan olmaktı ve bunun için parlamentoda “turuncu çoğunluk” oluşturmayı denedi. Ancak “Bizim Ukrayna” Bloku ile anlaşamadı. Yuşçenko, Bölgeler Partisi Viktor Yanukoviç’i Başbakan atadı. Yanukoviç hükümetinde Bizim Ukrayna 7 bakanla temsil ediliyordu. Temsilciliği bulunmayan tek siyasi güç ise Yuliya Timoşenko Bloku idi. Ancak 2006’nın sonlarına doğru Bizim Ukrayna’lı bakanların tamamı hükümetten uzaklaştırılınca, yeni siyasi kriz patlak verdi. 2007 senesinde Yuşçenko erken genel seçim kararı aldı. 30 Eylül 2007 seçimlerinde Timoşenko’nun grubu parlamentodaki kürsü sayısını arttırdı. Bu kez parlamentoda Timoşenko grubunun 156 yeri vardı. 29 Ocak’ta Yuliya Timoşenko Bloku ile Yuşçenko’yı destekleyen Bizim Ukrayna arasında demokratik koalisyon anlaşması imzalandı. Yuşçenko ekibinin büyük bir kısmı karara karşıydı, ancak Cumhurbaşkanı, ülkenin içine düştüğü çıkmazı aşmanın başka yolu olmadığını düşünüyordu. Bu koalisyon anlaşması sonucu Yuliya Timoşenko Bloku’nu temsil eden Değişim Cephesi Partisi lideri Arseni Yatsenyuk parlamento başkanı oldu, Timoşenko ise ikinci oylamanın ardından yeniden Başbakan görevine geldi. Ancak “Lady Yu”nun bununla yetinmeyeceği belliydi. Nitekim 2010 seçimlerinde cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu ve ikinci turda seçimi kaybetti. Viktor Yanukoviç’İn %3,48 oyla üstünlük sağladığı seçimlerin ardından parlamentoda da güç dengesi değişti. 1 Mart 2010’da Timoşenko hükümetine güven oyu talep etti. Oylama sonucu Timoşenko hükümeti düşürüldü. Timoşenko, ikinci kez başbakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. 5 Ağustos 2011’de yeniden tutuklandı. Yine siyasi-ticari suçlamalarla. 2009 senesinde Rusya’dan 10 yıl süreyle doğalgaz alınması anlaşmasını yasalara aykırı şekilde onayladığı iddia edilen Timoşenko, görevi kötüye kullanma suçlamasıyla yargılandı. 11 Ekim 2011’de görevi kötüye kullandığına ve Rusya ile yaptığı anlaşma sonucu Ukrayna’yı 188 milyon dolar zarara uğrattığına hükmedilen Timoşenko 7 sene hapis cezasına çarptırıldı. Bu dava sürerken Timoşenko’nun Ukrayna Birleşik Enerji Sistemleri’ni yönettiği dönemde zimmetine para geçirdiğine ilişkin soruşturma başlatıldı. 2013 senesinde ise dönemin Başsavcısı Viktor Pşonka, Timoşenko’yu 1996 senesinde kendisine rakip olan işadamı, milletvekili Yevgeni Şerban’ın öldürülmesi olayında yer almakla suçladı. Cezaevinde olduğu dönemde Ukrayna siyasi gündeminden hiç düşmeyen Timoşenko iki kez açlık grevi yaptı, cezaevinde dövüldüğünü iddia etti. Batı’nın tüm ısrarlarına rağmen Yanukoviç Timoşenko’nun serbest bırakılması talebini kabul etmedi. “Yuli volyu, ale ne vladu” Ukrayna’da yaşanan kanlı çatışmaların ardından 21 Şubat 2014’te Yanukoviç rejimi devrildi. 22 Şubat’ta ise Ukrayna parlamentosu Timoşenko’nun serbest bırakılmasına karar verdi. Aynı gün Harkov’da hastanede olan Timoşenko serbest bırakıldı ve Kiev’e dönerek Bağımsızlık Meydanında sahneye çıktı. Bu çıkışın verdiği mesaj belliydi – Timoşenko o gün Bağımsızlık Meydanında cumhurbaşkanı adaylığını ilan ediyordu. Ancak cezaevinden çıkışının ardından ilk şoku o sahneden inerken yaşadı “Lady Yu”. Konuşmasını yapıp sahneden indiğinde önünü kesen göstericiler “Devrimi kimin yaptığını biliyorsun, değil mi” diye Timoşenko’ya meydanın sahibi olmadığını anlattı. Kasım 2013’de başlayan gösteriler sırasında meydanı süsleyen Timoşenko posterlerinin altına “hoş geldin” yazıları yazılmaya başladı: “Yuli volyu, ale ne vladu”, yani “Yuliya'ya özgürlük, ama iktidar değil”. Yanukoviç rejimini devirmek için birleşen çeşitli siyasi güçler bu kez Timoşenko’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı gizli bir ittifak oluşturmaya başladı. Ancak özgürlüğüne kavuşur kavuşmaz maruz kaldığı bu “soğuk duş”tan etkilenmedi. Cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu, kendisinden şansı daha yüksek olan ünlü “Roshen” çikolata fabrikalarının sahibi Peter Poroşenko’yu desteklemesini isteyenlerle “Ben ve ailem her gün Roshen çikolatalarını alarak ona destek veriyoruz” diye dalga geçti ve tanıdık retoriği ile seçim kampanyasındaki yerini aldı. Ancak Timoşenko’nun bu seçime katılması kendisi için büyük risk. Çünkü seçimi kazanmazsa, kendi siyasi kariyeri açısından büyük darbe alacağı gibi hem de Batkivşina Partisi ile bu parti etrafında kurmuş olduğu ittifak ciddi bozguna uğrayacak. Seçimi kazanamama olasılığı ise, Ukrayna halkı bugünkü şartlarda oylamaya girebilirse, yüksek. Gerek kendi partisi içerisinde, gerek toplumda, gerekse de Batı’da Timoşenko’nun adaylığı ile ilgili görüş birliği mevcut değil. Özellikle Arseni Yatsenyuk liderliğindeki Değişim Cephesi ile birleşmenin ardından Batkivşina, eskiden olduğu gibi Timoşenko’ya kayıtsız-şartsız şartsız biat edenlerin partisi değil. Bölgelerde parti yönetimine gelen insanların büyük bir kısmı Timoşenko’yu birebir tanımıyor ve kendisini siyasi anlamda ona borçlu olarak görmüyor. Tam tersi, partinin en az yarısı Timoşenko’yu kendisine borçlu olarak görüyor. Timoşenko’nun Yatsenyuk’la ve eskiden en çok güvendiği isimlerden olan Geçici Cumhurbaşkanı Aleksandr Turçinov’la da sorunlar yaşadığı bildiriliyor. Ukrayna basınında yer alan iddialara göre, Turçinov ve Yatsenyuk, Timoşenko’nun talimatları doğrultusunda hareket etmeyi reddediyor. Hatta Turçinov’un Timoşenko’nun da katıldığı Ulusal Güvenlik Konseyi zirvesinde eski Başbakan’a görüşlerini kendisine saklamayı tavsiye ettiği bildiriliyor. Yatsenyuk’a gelince, Ukrayna basını Timoşenko’nun seçimi kazanacağına inanmayan Başbakan’ın yakın arkadaşı, eski Yuşçenko ekibinin kilit isimlerinden olan Nikolay Martınenko aracılığıyla Poroşenko ile görüşmeler yaptığı iddia ediliyor. Timoşenko’nun parti lideri olmasına rağmen mevcut hükümette ve kotalarda söz sahibi olmadığı da iddialar arasında… Sorun sadece bu da değil. Batkivşina’da hiç de her kes Timoşenko’nun zafer kazanacağına inanmıyor. Partinin mart ayında yaptırdığı ve sonuçlarını kamuoyuna açıklamadığı anketin basına sızan detaylarına bakılırsa, soru sorulan vatandaşların %50’si Timoşenko’nun aday olmamasını ve siyasetten gitmesini istiyor. %20’lik bir kesim Timoşenko’nun seçime katılmadan siyasette kalmasından yana. Yalnız %18,5’lik bir kesim “Lady Yu”nın seçime katılmasını destekliyor. Bağımsızlık Meydanında cumhurbaşkanlığı seçimini bekleyen halk ise Timoşenko’yu da Yuşçenko ve Yanukoviç gibi “geçmiş” olarak görüyor. Bugün meydanda bulunan insanlar, özellikle gençler için Timoşenko tamamen başka bir dönemi sembolize ediyor. Öte yandan, Timoşenko’nun Başbakan olduğu dönemlerin sonuçları kendisine seçim kampanyasında kullanabileceği bir malzeme sunmuyor. Tam tersi, Ukrayna’da insanlar Timoşenko’nun Başbakan olduğu zamanları iktidar içi çatışmalar, perde arkasında Rusya ile oynanan oyunlar ve Ukrayna’nın ekonomik olarak ciddi sıkıntılara düştüğü dönemler olarak hatırlıyor. Timoşenko’nun belki Yanukoviç’le bir seçime katılması durumda şansı olabilirdi – çünkü bu ikili arasında kişisel bir düşmanlık vardı ve “Lady Yu” bu tür durumları çok iyi kullanabilen bir politikacı. Ancak Yanukoviç’in ortadan kaybolmasıyla birlikte bu koz elden çıktı. TRT Türk