onedio
İnternetten Para Kazanmak İçin 10 Pratik Yol
İnternet ekonomisi gün geçtikçe büyüyor. Bu büyümeyle birlikte insanlar için de internetten para kazanma yollarına hergün bir yenisi ekleniyor. İnternetten para kazanma yollarını sizin için listeledik.Kaynak: http://www.birinfo.com/Haber/Habergoster/%C4%B0nternetten%20Para%20Kazanmak%20%C4%B0%C3%A7in%2010%20Pratik%20Yol/36
Alan Adı Seçerken Es Geçilmemesi Gereken 5 Unsur
İnternet üzerine yapılan aramalarda sizin yada firmanızın kolayca bulunması ve akılda kalıcı olması için satın alacağınız alan adı çok önemlidir.Alan adınız yapacağınız işin ciddiyetini gösterir.Satın alacağınız alan adı sizi veya firmanızı  yansıtmalıdır. Alan adı satın alırken nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda sizleri bilgilendireceğiz.Alan Adı Seçerken Es Geçilmemesi Gereken 5 Unsur1.Anahtar kelimelerAlan adınız için, akılda kalıcı,anlamlı olabildiğince kısa ,kolay okunabilir olan 6-7 tane anahtar kelime seçmelisiniz.Seçtiğiniz bu kelimeleri bir yerlere not etmelisiniz.2.Alan adının yazımıEtkili bir alana adı isteyenler için  kolay anlaşılabilir kelimeler seçmeniz gerekir.Böylece sitenize ulaşmak isteyen web kullanıcıları, yaptıkları aramalarda sizleri rahatlıkla bulabilirler.3.Alan adı tescili ve tescil süresiAlan adı alırken  dikkat etmemiz gereken en önemli unsurlardan birisi de alan adının süresidir.Çünkü uzun süreli tescil edilmiş alan adları arama motorları için büyük önem taşır.Alan adınızı güvendiğiniz firmalardan almaya dikkat emeniz gerekir.4.Telif hakkı ihlalinden kaçınmalısınızAlan adı alırken en çok yapılan hatalardan biridir.Telif hakkı ihlali yapmanız kuracağınız firmayı kuramadan kapanmasına ayrıca hukuken başınızın ağrımasına neden olur.5.Alan Adının UzunluğuAlan adınızı seçerken kısa, akılda kolayca tutulabilecek ve aynı zamanda yaptığınız işi yansıtacak kelimeler seçmelisiniz.Alan adlarınızda kısaltmalara yer vermemeye çalışın.Alan adınızın kısa olması arama motorlarında kolayca bulunmanızı sağlar.Sizde Alan Adı Seçerken Es Geçilmemesi Gereken unsurları bizimle paylaşabilirsiniz.
Üstün Yaratıcılığa Sahip Kişilerde Görülen 17 Farklı Davranış Biçimi
Yaratıcılık, tuhaf ve genellikle de mantık dışı görünen bir şeydir. Yaratıcı düşünce biçimi, bazı kişilik türleri için sabit ve belirgin bir karakter özelliğidir. Ama duruma ve şartlara göre de değişebilir. İlham ve fikirler en beklenmedik anda birden bire zihnimizde belirebilir, ama onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman bir türlü ortaya çıkmazlar. Yaratıcı düşünce özel bir algılama yeteneği gerektirirse de, düşünme sisteminden tamamen farklıdır. Nörolojik bilim bugün yaratıcılıkla ilgili çok karmaşık bir fotoğraf ortaya koymaktadır. Bilim insanları artık yaratıcılığın sandığımız gibi sağ ve sol beyin farklılığıyla (sol beyin = mantıklı ve analitik, sağ beyin= yaratıcı ve duygusal ) açıklanamayacağını anlamış bulunuyor. Gerçekten de, yaratıcılığın bir dizi bilişsel süreçler, sinirsel akımlar ve duygular sonucu ortaya çıktığı düşülmekte, ancak yaratıcı zekanın nasıl çalıştığı hakkında hala net bir bilgimiz yok. Psikolojik açıdan bakıldığında da, yaratıcı kişilikleri belirlemek çok zordur. Zira bu kişiler genelde karmaşık ve çelişkili davranışlar sergiler ve alışkanlıklardan ya da rutin işlevlerden uzak durmaya çalışır. Bu sadece “acı çeken sanatçı” şablonu da değildir – sanatçılar belki de daha zor anlaşılan kişilerdir. Yapılan araştırmalar, yaratıcılığın karakter özellikleri, davranış biçimleri ve sosyal etkilerin bir kişi üzerinde birleşmesiyle meydana geldiğini ortaya koyuyor. Yaratıcılık konusunda uzun yıllardan beri çeşitli araştırmalar yapan New York Üniversitesi Profesörlerinden Scott Barry Kaufmann, Huntington Post’la yaptığı söyleşide “Aslında yaratıcı kişilerin kendi kendilerini anlayabilmeleri de çok zordur. Zira yaratıcı benlik yaratıcı olmayan benlikten çok daha karmaşıktır. En belirgin şekilde ortaya çıkan özellikler, yaratıcı benliğin çelişkileri ve tutarsızlıklarıdır…. Hayal gücü yüksek olan kişilerin zihinleri daha karmaşıktır” diyor. Yaratıcı kişiliğin “tipik” bir tarifi olmasa da, üstün yaratıcılığa sahip kişilerde belli davranışlar ve karakter özellikleri görüldüğü kabul ediliyor. Bu kişilerde görülen 17 farklı davranış biçimi aşağıda yer alıyor:
Startup İstanbul İçin Geri Sayım Başladı
İnternet ekosisteminin Türkiye ve dünyadaki etkili aktörlerinin katıldığı, bölgenin en önemli girişimcilik etkinliklerinden Startup İstanbul için kayıtlar ve erken bilet satışları başladı. Teknoloji ve internetle ilgili şirket kuran girişimcileri hızlandıran ve erken aşama yatırımlarını yapan Etohum, bu yıl bir kez daha dünyanın girişimcisini ve yatırımcısını Startup İstanbul çatısı altında topluyor. 30 Eylül’de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi sarayında gerçekleşecek olan etkinlik, 40 ülkeden 100’ü aşkın girişimci ve 200’den fazla yatırımcıyla yaklaşık 1000’in üzerinde katılımcıyı ağırlayacak. Amerika ve Avrupa’dan yatırımcıların ve konuşmacıların katılacağı konferansta, dünyanın en büyük hızlandırıcıları olarak bilinen 500 Startups, YCombinator, Kissmetrics, Blablacar, Twitter, Udemy, Aramex, Endeavor, Wayra, Startup Wise Guys, Plan9, Flat6labs, Eleven, Microsoft Ventures gibi şirketler de, sunum ve oturumlar aracılığıyla girişimcilerle buluşacak. Startup İstanbul’un belli olan ilk konuşmacıları ise şöyle: Neil Patel – Kissmetrics Michael Seibel – YCombinator Nicolas Brusson – Blablacar Chris Chabot – Twitter Marvin Liao – 500Startups Hanan Lavy – Microsoft Ventures Fadi Ghandour – Aramex Prof. Erhan Erkut – MEF Üniversitesi Gary Stewart – Wayra Eren Bali – Udemy Vitaly Golomb – CEED Valley Ventures Mike Reiner – Startup Wise Guys Allen Taylor – Endeavor Bas Van den Beld – Stateofdigital Adam Berk – Entrepreneurial Science Steven Seggie – Özyeğin Üniversitesi Stuff
Reklam
İş yaşamında başarıya ulaşmak için bilmeniz gereken 40 gerçek
Kariyer yolunuz ne olursa olsun, işinizle ilgili aldığınız tavsiyeler genelde aynıdır. Yaşadığınız problemlerin aynıları ya da benzerleri mutlaka geçmişte birileri tarafından deneyimlenmiş, uygun çıkış yolları bulunmaya çalışılmıştır.Her sektörün kendi içinde bazı artıları ve eksileri, farklı problem çözme yöntemleri ya da iş geliştirme taktikleri mutlaka vardır. Ancak bazı gerçekler tüm iş kolları için geçerlidir ve hangi mesleği yapıyor olursanız olun mutlaka izlemeniz gereken belli başlı adımlar ve problem çözme becerileri vardır.Uplifers olarak, iş yaşamının tüm dünyada geçerli olan kurallarını, püf noktalarını ve tüyolarını sizler için derledik;Devamı: http://www.uplifers.com/is-yasaminda-basariya-ulasmak-bilmeniz-gereken-40-gercek/#ixzz385cTOXPA
CEO Fabrikası Üniversiteler
Tercihlerin yapıldığı bu dönemde üniversite ve kariyer bağlantısı da öne çıkıyor. Yeni bir araştırmanın sonuçları Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yüzde 14’ünün ODTÜ mezunu olduğunu gösteriyor. ODTÜ’yü, Boğaziçi ve İstanbul Teknik üniversitesi takip ediyor... Üniversite sınavına giren öğrencilerin tercihlerini yaptığı bugünlerde gözler en iyi eğitim veren kurumlara çevrildi. Üniversite tercihi, gençlerin iş dünyasındaki kariyerlerini de belirliyor. İnsan kaynakları danışmanlık firması Data Expert, 3 bin 850 üst düzey yönetici üzerinde yaptığı araştırma sonucunda Türkiye’nin en iyi firmalarındaki tepe yöneticilerinin hangi okullardan mezun olduğunu buldu. ODTÜ birinci sırada Araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yüzde 14’ü Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu. Listede ODTÜ’yü yüzde 12 oranla Boğaziçi Üniversitesi ve yüzde 10’la İstanbul Teknik Üniversitesi takip ediyor. ODTÜ ve İTÜ, özellikle mühendislik alanında verdikleri mezunlarla Türk İş dünyasına katkıda bulunurken, Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının başarısıyla dikkat çekiyor. Bu üç üniversiteden mezun yöneticilere her sektörün tepesinde rastlanıyor. Listede 4. ve 5. sırayı Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi paylaşıyor. Başarıları köklü eğitim geleneğine ve her yıl çok sayıda mezun vermelerine bağlanıyor. Marmara Üniversitesi özellikle İletişim ve Ekonomi, İktisat alanında verdiği mezunlarla dikkat çekiyor. Çoğu mühendis kökenli Araştırmaya göre vakıf üniversiteleri arasında ilk sırada bulunan bilkent Üniversitesi, hacettepe Üniversitesi’nin ardından 7. sırada yer alıyor. İlk 10’da yer alan diğer üniversiteler ise sırasıyla Yıldız Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi. Listedeki bu üniversitelerin özellikle İşletme, Endüstri Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, İktisat, Uluslararası İlişkiler gibi bölümlerinin mezunlarının iş dünyasındaki yönetici pozisyonlarına daha hızlı ulaşabildiğini gözler önüne seriyor. Üst düzey yöneticilerin yaklaşık yüzde 50’sinin Mühendislik bölümlerinden mezun olması da araştırmanın diğer çarpıcı verileri arasında. Listede en çok yöneticinin yetiştiği bölüm İşletme görünüyor. Ancak bu durum daha çok bu bölümden mezun kişi sayısının yüksek olmasına bağlanıyor. Data Expert tarafından hazırlanan araştırma, mühendislik fakültesi mezunlarının şirketlerin yönetiminde her alanda yer alabildiğini de gösterdi. Yönetimden pazarlama, satış koltuklarına ve hatta insan kaynakları koltuklarına kadar her alanda mühendislerin bulunduğu göze çarpıyor. Üst düzey koltuklarda oturan yöneticilerin yüzde 46’sı mühendis. Kadınların hâlâ adı yok Araştırmaya göre, Türkiye’de yaklaşık 4.000 üst düzey koltukta oturan yöneticilerin neredeyse büyük çoğunluğu erkek. Hasan Altunkaya, “Bu konuda atılımlar sürse de Türk iş dünyasında model olabilecek, standart öngörüleri yıkabilecek politikalara ihtiyaç var” diyor. Diğer sonuçlara göre, üst düzey koltuklarda halen 45 üstü yaş aralığında olan yöneticilerin çoğunlukta olduğu görülse de yaşı 40-45 arasında olanların sayısı hiç de az değil. Altunkaya, özellikle aile şirketlerinin halen Türkiye’de büyük dilimi oluşturması, patron şirketi mantığının sürmesi ve uzun yıllar şirketlerinin başlarında olmasının yaş oranını yukarı çıkardığını vurguladı. Y jenerasyonu emin adımlarla hızlı geliyor... Araştırmaya göre Y jenerasyonu, X jenerasyonuna göre iş dünyası konusunda daha sakin. İş hayatına atılmakta acele etmiyorlar ve genelde üniversite, eğitim süresini uzatmayı hedefliyorlar. Fakat bu durum gerçek bir iş deneyimiyle çok geç karşılaşmalarından dolayı, adaptasyon sürecini zorlu bir yokuşa sürüyor. Hanife BaşMilliyet
Reklam
İş Stresini Azaltmanın 8 Yolu
Stres başımızın belası.. Özellikle modern yaşamın getirdiği en büyük sorunlardan biri. Hatta birçok hastalığın sebebi stres. Yoğun iş temposuyla birlikte kaçınılmaz son stres! Peki iş stresi ni en aza indirgemenin yolları ne olabilir? İş stresini nasıl azaltabiliriz? Bir listeniz olsun. Ve bu liste hem yapmanız gerekenleri hem de yapmamanız gerekenleri içersin. Bu şekilde nerede “evet”, nerede “hayır” demeniz gerektiğini çok daha rahat hatırlayabilirsiniz. En önemlisi de, kendinize gerçekçi hayaller kurup, olmayacak durumlar için hazırlıklı olabilirsiniz. Çok bunaldığınız anlarda derin bir nefes alın. Sakin olun. Stresini en kolay yenmenin bir yolu da sakin olmayı öğrenmek. Bir de, vücudunuzun aynı şekilde, hep aynı enerjiyle hareket etmeyeceğinin bilincinde olun. Kahkaha stresi azaltır. Çevrenizdeki insanlara gülümserken, kendiniz de istemeden mutlu olursunuz. Ama zorla gülümsemeyin, içten olun. Gülümsemek tüm gününüzü motive edecektir. Çalışırken 5 dakikalık ara vermek sizi motive eder. Bunun için oturduğunuz sandalyeden kalkın, birkaç dakikayı kendinize ayırın. Merdiven çıkın, çay için, arkadaşlarınızla konuşun. Hem bu şekilde egzersiz de yapmış olursunuz. Çalışma arkadaşlarınız bir konuda sizinle fikir birliğinde değilse, ne olursa olsun, kendinizi kötü hissetmeyin; onları iyi dinleyin ve ortak konular belirleyin. Sıkıntılarınızı ve yapmak istediklerinizi paylaşabileceğiniz bir mentor bulun. Bir mentordan destek almak, hem ruhsal hem de iş dünyasında size iyi gelebilir. Uykusuzluk da stres yaratır. Uyku düzeninizi şekillendirerek kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Bu şekilde işteki konsantrasyonunuz da artar. Stresli bir günün ardından iyi bir uyku çekin. Stresinizi azaltacak iyimser arkadaşlar edinin. Onlarla birlikte olun, bir araya gelin. Hatta işyerinde de pozitif düşünen arkadaşlarınızla yan yana gelmeye özen gösterin. Keyfinizi yerine getireceklerini unutmayın. Kaynak : Mahmure
Motivasyon arttırmak için ödül mü özgür irade mi?
İş dünyasında çalışma performansını arttıracak motivasyon kaynakları uzun yıllardır incelemeye alınıyor.  Geleneksel olarak, ödüllendirme sisteminin başarıyı ve motivasyonu arttırdığına yönelik bir kanı vardır. Fakat, bu kanının son yıllarda yapılan deneyler sonucunda çürütülmesine rağmen, sıkı bir düzen ve ödüllü çalışma koşulları hala iş dünyasında ağırlıklı olarak kullanılan yöntemler arasında.Kariyer analisti Dan Pink, TED konferansı kapsamında yaptığı konuşmada, dünyada denenmekte olan farklı çalışma düzenleri ve motivasyon kaynakları hakkında bilgilendiriyor. Google gibi şirketlerin çalışanlarının motivasyonlarını hangi araçlarla yükselttiğini deneylerle açıklıyor...Devamı: http://www.uplifers.com/motivasyon-arttirmak-icin-odul-mu-ozgur-irade-mi/#ixzz366LyUN7n
İkna yeteneğinizi geliştirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış 50 yolu
Yes! 50 Scientifically Proven Ways to Be Persuasive, Noah Goldstein, Steve Martin ve Robert Cialdini tarafından yazılan, psikolojik araştırmaları ikna etme kabiliyetini geliştirmeye dayalı ipuçlarıyla ve örnekleriyle beraber veren bir popüler psikoloji kitabı. Yazarlara göre “ikna etmek” bir sanat değil, bir bilim. Hal böyleyken, doğru yaklaşımla herkes bu yeteneğini geliştirebilir. Peki bu 50 yol nedir?Bahsedilen 50 madde, kitabın pazarlama tekniklerinin algı üzerindeki etkilerini gösteren araştırma sonuçlarıyla desteklenen 50 bölümünden oluşuyor. Uplifers olarak bu hafta paylaşacağımız ilk 25 madde iş hayatıyla ilgili gibi görünse de; ikna kabiliyetinizi arttırmak için işe yarayacak bir çok öneri sunuyor.1. Talebin yüksek olduğunu gösterin.Yakın zamanda telefon hatlarında verilen “Operatörler bekliyor” mesajından “Hat meşgulse tekrar arayın”a geçiş, kullanıcı üzerinde herkesin aynı ürünü almaya çalıştığı algısını yaratarak, arama hacmini ve ürün/hizmete olan talebi arttırmış.2. Sürü psikolojisini kişiselleştirin.Bir otelin banyosunda havluların geri dönüşümünü teşvik etmek amacıyla, “Odada sizden önce kalanların bir çoğu havlularını geri dönüştürerek çevre dostu oldular” bilgisi verdi. Ancak yazı “Bu odada kalan kişilerin çoğunluğu, havlularını tekrar kullanarak çevre dostu olduklarını gösterdiler” olarak değiştirildiğinde, mesaj neredeyse aynı olmasına rağmen kişisellik arttığından, geri dönüşüm %33 oranında artmış.3. Olumsuz davranışı gösteren reklamlar, bu davranış biçimini tetikliyor.Petrified Forest National Park’ta yapılan bir araştırmada, parkta sergilenen parçaların çalınmaması için iki farklı uyarı üzerinde çalışılmış. Bir uyarıda yıl içerisinde çok miktarda parçanın çalındığı bilgisi verilirken, diğerinde ziyaretçilerden parçaların yerini değiştirmemeleri istenmiş. İlk uyarı, çalma eyleminin ne kadar yaygın olduğu hissi uyandırdığından, çalınma oranını üç kat arttırmış.Kadınları oy vermeye teşvik etmek için hazırlanan ve bir önceki yıl 22 milyon kadının oy vermediği bilgisini veren reklam da, oy vermemenin sosyal olarak kabul edildiği algısını yarattığından; amacına ulaşamamış..4. Ortalamaya göre konumlandırmaktan kaçının.Kaliforniya’da yapılan bir araştırmada, bir bölgedeki elektrik kullanımı haftalık olarak gözlenmiş. Araştırmanın sonuçlarına göre; elektrik kullanımında muhafazakar olan kişilere bir teşekkür notu gönderilirken, daha cömert kullanan kişilere de küçük bir uyarı notu gönderilmiş. Sonuç şaşırtıcı; elektriği ortalamanın üstünde kullanan kişiler kullanımlarını azaltmaya çalışırken, ortalamanın altında elektrik kullandığını öğrenenler elektrik tüketimlerini arttırmış. Bölgenin genel elektrik kullanımı istemeden arttıran bu çalışma; enerji kullanımında tutumlu olan kişilere “ortalamanın altındasınız” algısını yaratmaktansa, bir “gülen yüz”le birlikte, “yapmakta olduklarına devam etmeleri” istenilerek düzeltilmiş...
Reklam
Çalışma İzni Nasıl Alınır?
İkamet tezkeresinin “Oturma İzninin” alınmasından sonra on (10) gün içerisinde Çalışma Bakanlığına “Yabancı Çalışma İzni” için başvuruda bulunulması gerekmektedir. Bu zorunluluk hem Türkiye’de şirket kuran veya ortak olan yabancılar için, hem şirketlerde istihdam edilecek yabancı personel için hem de evlerde istihdam edilecek ev hizmetlileri alanında geçerli olmaktadır. Türkiye’de çalışma izni için gereken başvuru Türkiye’den veya yurt dışından yapılabilir: Türkiye dışında ikamet eden yabancı uyruklular, ikamet ettikleri/vatandaşı oldukları ülkedeki T.C Büyükelçiliği/Konsolosluklarına başvuruda bulunabilirler. Türkiye’de geçerli bir oturma iznine (eğitim amaçlı olanlar hariç en az 6 ay süreyle geçerli olmak kaydıyla) sahip olan yabancı uyruklular, doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuru yapabilirler. Gönderilen tüm belgelerin doğru ve eksiksiz olması durumunda, çalışma izninin düzenlenmesi yaklaşık 30 gün sürecektir. Onaylanma işleminin gerçekleşmesinin ardından başvuru sahibi telefon veya e-posta yoluyla haberdar edilir. Elektronik başvuru işleminin yapılabilmesi için bir Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası gerektiğinden, yabancı uyruklu kişilerin bu süreci yetkili olarak yürütecek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına vekâlet vermeleri gerekir. Çalışma vizesi işlem ücreti iade edilmez. Çalışma vizesi ve çalışma izni sahiplerinin ikamet izni alabilmeleri için, Türkiye’ye giriş yaptıkları tarihten itibaren 30 gün içinde Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’ne başvurmaları gerekir. Eğitim amacı taşıyan ikamet izinleri hariç olmak üzere, en az 6 ay süre ile geçerli olan bir ikamet izni bulunan yabancılar doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunabilir.
Freelance Çalışanlar için Home Office Disiplini
Günümüzde betonların içerisine tıkılmak istemeyen sabah 9 akşam 6 stresinden kurtulmak isteyenler için home office denilen kavram gittikçe yaygınlaşıyor diyebilirim. Amerikada ciddi bir oran evinde çalışırken, Türkiye’de bu oran düşük ancak hiç olmamasından iyidir. Böyle bir alt yapıya sahip olmadığı için özel sektör ve işverenler ne yazık ki bu kavramdan da uzaklar. Belirli sektörler dışında kimsenin home office çalışma gibi bir durumu söz konusu değil. Örnek verecek olursak tasarımcı ve yazılımcı arkadaşlar bu alanda çok rahatlar diyebilirim. Peki home office çalışan kimselerin ne tür bir disipline sahip olması gerekir? Evdeki çalışma mantığını ailemize nasıl kabul ettirebiliriz, bu konular üzerinde durmak istiyorum. 1-İkna: Home office çalışma modelinde ailenizi çalıştığınıza ikna etmek en zor süreçlerden biridir. Bütün gün eşofmanlarınız ve yağlı saçlarınızla paspal paspal evde oturduğunuzu gören anneniz, trilyon da kazansanız gerçek bir işte çalıştığınıza ve her ay düzenli olarak para aldığınıza inanmaz. Bu sebeptendir ki, siz çok önemli bir telefon konuşması yaparken odanıza elektrik süpürgesiyle dalacak, ziyarete gelen dayınızla iki çift laf etmeniz için sizi uyaracak, kabul gününde çay servisine yardım etmeniz için darlayacaktır. Gerekirse odanızın duvarına vergi levhası asın, evde boynunuza şirketin yaka kartını asıp dolaşın ama bir şekilde çevrenizdekileri bir işiniz olduğuna ikna edin. 2-Beslenme: Home office çalışmanın normal iş yaşamına nazaran türlü avantajları olmasına karşın, dünyada halen fazla rağbet görmemesinin temel sebeplerinden biri, evde çalışan adama kimsenin ticket vermemesidir. Başta üşenip 3 öğün dışarıdan yemek sipariş etseniz de, kazandığınız bütün paranın gıda harcamasına gittiğini farketmeniz çok uzun zaman almayacak. El mahkum karnınızı doyurmak için kendi başınızın çaresine bakacak, mutfağın sihirli dünyasını keşfetme yoluna gideceksiniz. Ortalama bir home office çalışanı, ilk 1 yıl içerisinde yaprak sarmasından mantıya dek geniş bir yelpazede yemek yapabilecek maharete sahip olabiliyormuş. 3 – Çalışma pozisyonu: Uzanarak çalışmak, yatarak çalışmak gibi kulağa hoş gelen şeylerin bir süre sonra uyuklayarak çalışmaya döneceğinden hiç şüpheniz olmasın. Uyumasanız bile günde 10 saat bir kanepede uzanan adam bir süre sonra o kanepenin şeklini alır, anatomisi bile ona göre evrimleşir. Siz siz olun, en azından kendinize adam gibi bir masa ve rahat bir sandalye temin edip bunları arada bir de olsa kullanın. Üstelik söz konusu masa-sandalyeyi ofis tipi mobilyalardan seçerseniz, çevrenizi gerçekten bi iş yaptığınıza ikna etmeniz daha kolay olacaktır. 4 – Mazeret: Yalan söyleme olanaklarınız ciddi şekilde kısıtlanır. Zorda kaldığınızda “şu an bi görüşmedeyim” diye kapatabileceğiniz telefonlar, Kiev’de oluşunuzu “bayi toplantısı vardı hayatım”a bağlayabileceğiniz seyahatler home office çalışmada pek olası değildir. Mümkün mertebe yalan söylemekten uzak dururken, “abi çok sıkıştım, bi işiyim ben dönücem sana” seviyesinde bir açık sözlülüğe varmamaya dikkat etmek gerekir. Bunun yanında rapor, mazeret izni gibi şeyleri de unutun. Değil grip, isterseniz verem olun, patronunuzu asla inandıramazsınız. Biraz iyi yürekliyse en fazla çiçek gönderecek , geçmiş olsun demek için aradığında, “neyse sen yattığın yerden şu işleri hallediver bir zahmet” demeyi ihmal etmeyecektir. 5 – Sosyalleşme: Normal bir ofis hayatının en cazip yanlarından olan “çalışanlar arası sosyalleşme ve mümkünse çiftleşme olasılığı”, home office’de pek mümkün değildir. Bu açığı evde canınız istediğinde rahat rahat porno izleyebilme lüksüyle bir miktar kapatabilirsiniz ama dikkat etmezseniz bir süre sonra bunu standart bir ilişki biçimi haline getirip “seks yapıcam diye ne çekicem onun bunun ağız kokusunu, kendime kendime yeterim bundan sonra” kafasına geçmeniz çok olası. Ayrıca adında home geçiyor diye illa orada çalışmak zorunda değilsiniz. Arada bir bilgisayarınızı alıp saatlerce kurulabileceğiniz ekonomik kafeler falan bulun. Dışarı çıkma alışkanlığınızı canlı tutmazsanız, bir süre sonra saçı sakalı salmış, epilasyonu hayatından çıkarmış, üzerindeki 2 haftalık eşofmanlarıyla yek vücut olmuş bir meczuba dönüşmeniz kaçınılmaz olur bilesiniz. 6 – Enformasyon: Nice home office çalışanı vardır ki, işten kovulduğunun ya da şirketin battığının çok geç farkına varır. İş bu yüzdendir ki, ara sıra da olsa hala bordrolu bir çalışan olup olmadığınızı kontrol etmenizde büyük fayda var. Yoksa evde bilgisayar başında ne olduğunu anlamadan çalışmaya devam etmeniz işten bile değil.. 7 – Eğlence: Artık patron geldiğinde alt+tab kombinasyonuyla excel açmak ya da telefonla konuşuyormuş gibi yapmak gibi zevklerden mahrumsunuz. İşten gizlice kaytarmak, çalışma hayatından alınan keyfi önemli ölçüde artıran bir eylem olduğundan, evde ne alışveriş sitelerinde dolaşmak ne de Facebook’ta oyun oynamak size eskisi gibi heyecan vermeyecektir. Bu sorunu aşmak için evdeki diğer bireylerden yardım alabilirsiniz. Misal, annenizden arada bir aniden odanıza dalıp monitörünüzü kontrol etmesini, tam akşam 6’da mail atarak toplantı isteği yollamasını falan isteyin. Eğer yalnız yaşıyorsanız ufak bir kişilik bölünmesiyle de bunu halledebilirsiniz. Bu konuda Gollum, sizin için ideal bir örnek sayılabilir.. 8 – Ekonomi: Home office çalışmak, markete sık sık sipariş vermek demektir. Markete sipariş vermekse, “dur ya şimdi bi paket sigara için de aramak olmaz bi şeyler daha söylemeliyim” duygusunu beraberinde getirip evi kısa sürede şarküteriye çevirmeniz anlamına gelir. İhtiyacınızdan fazlasını almamaya özen gösterin. Almak durumunda kaldığı tekerlek kaşarlardan kendine bilgisayar masası yapabilen home office çalışanları var, unutmayın. 9 – İmaj: Patronunuz arada sırada bile olsa “lan ben bu kadar zamandır kime maaş veriyorum acaba” diye düşünüp, sırf gül yüzünüzü görmek için görüntülü toplantı isteyebilir. Bu tip toplantılarda web cam’den bile olsa iyi görünmek önemlidir. Yalnız, toplantı sırasında patronunuzla konuştuğunuzu unutup “ben bir kahve alıp geliyorum” gibi cümlelerle ayağa kalkmayın. Adam size maaş veriyor diye bir de tazmanya canavarlı boxerınızı görmek zorunda değil. 10 – Mesai saatleri: Belli bir mesai saatinin olmaması başta şahane bir şey gibi görünse de, bir süre sonra uyuduğunuz süre hariç tüm saatlerin mesai saatine dönüştüğünü, gecenin 2′sinde bilgisayar başında çalışırken “9-6 iyiydi lan, en azından kaçta çıktığımız belliydi” diye düşündüğünüzü hayretle fark edeceksiniz. Kendinize normal mesai saatleri koyup onlara riayet etmeye çalışın diyeceğiz ama o da pek mümkün değil. Neyse, buna alışmaya çalışın en iyisi yapacak bişey yok..
Artık Tüm Türkiye'nin Buluşabileceği Bir Platform Var
Sosyal topluluk ve etkinlik ağı olarak faaliyet gösteren toplanzi.com; sizi, hobilerinizi ve eğlence anlayışınızı paylaşan insanlarla buluşturan, onlarla beraber etkinliklere katılmanızı sağlayan bir tavşan deliği! İnternet kullanıcıları toplanzi.com’da ilgi alanlarına giren topluluklara katılıyorlar ya da kendi topluluklarını kuruyorlar! Böylece aynı şehirde yaşayan, benzer ilgi alanına sahip diğer kullanıcılarla buluşup beraber etkinlikler düzenliyorlar.
Reklam
Emlak Danışmanı Nasıl Olunur?
Ülkemizde en çok merak edilen ve yapılmak istenen işlerin başında geliyor. Özelikle konut piyasasındaki hareketlilik, hızlı ekonomi büyümesi ile birlikte kişi başı milli gelirin yükselmesi, Ailelerin küçülmesi, ayrılık ve yeni evliliklerin oluşmasından dolayı çok hareketli ve öyle de devam edecek. Türk insanında yatırımda birinci tercihi konut olunca yıllık konutta satım ve alımlar hızla artıyor. Ortalama bir ev 6 yılda el değiştiriyor. En çokta İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya ve İzmir’de oranlar baya yüksek. Bu büyümeden faydalanmak isteyen girişimciler de emlakçılık ve inşaatçılık olmak üzere hemen hemen her sektörden kişilerin ilgisini çekiyor.Ülkemizde kesin kanunlar olmamakla birlikte, Emlak danışmanı olmak için Üniversitelerin bölümlerinde eğitim veriliyor. Ayrıca devletin meslek edindirme kursları programında emlak danışmanlık eğitimleri vardır. Ofis açmak için bu kurslara gitmek zorunlu değil ancak sizlere gitmenizi tavsiye ediyorum. Kazanmanın ilk kuralı eğitimdir. Eğitimsiz kişilerin gelirleri düşük oluyor eğitimsizlere göre ortalama arada en az 2 kat fark görünüyor. Eğitimli bir elaman ayda 5000 ile 15000 TL arasında geliri oluyor tabi ki bu oran yasadığı semte ve çalışmasına bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.İyi bir gayrimenkul danışmanı Avukat, Doktor, Savcı ve Uzmanlar kadar çok para kazanır. Gayrimenkul sektöründe danışmanlık yaparak kazanç sağlayan kişiler bir emlak ofisinde çalışa bilir yâda kendi iş yerini de açar. Bazılar gereksiz görerek ayakçı emlakçı tabiri ile hiçbir yere bağlı olmadan çalışmak istiyorlar ve dolasıyla yıllar geçse de fazla para kazanamıyorlar. Kendi ofisini kurmak isteyenlere en az 3 yıl bir bölgede çalışmaları kendileri için daha doğru karar almalarını sağlar.
Kendi Blogunuzla Sitenize Renk Katın
Kurumsal site, foroğrafçılık sitesi ya da e-ticaret sitesi... Hangi amaçla site kurarsanız kurun, bir blog sitenize her zaman renk katar. Eğer siz de bir blog açmak ve yazılarınızla internette yer almak istiyorsanız aşağıdaki videoları takip ederek dakikalar içerisinde kendi blogunuzu oluşturabilirsiniz.
Reklam
Başarılı İşletmeci Olmak İçin Muhasebe Öğrenin
İş dünyasında işletmeci, girişimci olmak isteyen herkes mali yönetim ve işletmeyi analiz etmesi için muhasebe bilgisi gerekiyor, Muhasebe bilgisi olmadan firmanın gelir giderini analiz ederek ileriye dönük planlar yapamaz ve sorunları da göremez. Sorunları görmek ve tedbirler almadan da doğru finans yönetimi olmaz. İşletme ne kadar güçlü ve karlı bir iş dalında faaliyet gösterse de yatırımları yönetmekte ve maliyet , kar hesaplamalı hatalı olduğu zaman iflas kaçınılmaz olur. İşletmenin gidişatı ve finansal durumunu öğrenmek için muhasebecinize de sora bilirseniz ancak bilginiz olmadığından dolayı onun söylediklerine inanır ve kendi bakış acınızda olayları göremeyerek yeni yaklaşımlar bulunamazsınız. Her ne kadar bu işleri yasal olarak muhasebeciler yapsa da bir işletmecinin yorum yapacak kadar bilgisi olmalı ve ön muhasebeden anlamalıdır. Yatırım yaparken, kişisel ve kurumsal gelir, giderleri takip etmek için mesleği ve işi ne olursa olsun finansal bilgi ve muhasebeden haberdar olmak zorunda. Yoksa sağlıklı yatırımlar ve işletmelere sahip olamaz. İlerde işletme kurmayı düşünenler, Yönetici adayları veya şu anda işletme sahipleri muhasebe bilgilerini gözden geçirerek temel bilgilerini tamamlamalıdır. Diyelim ki kendi işinizi kurdunuz ve muhasebeden anlamadığınız için muhasebeci tuttunuz. O zaman da tümüyle muhasebecinin dediklerine mahkûm kalmamak, onun yaptıklarını anlayıp, izleyebilmek için asgari bir muhasebe bilgisine ihtiyacınız olacaktır. Yönetimde farklı bakış acıları için işletme danışmanlarına da arada bir sormanız sizin için karlı olacaktır.
En Yaratıcı 30 Kartvizit
İşinizi anlatan yaratıcı kartvizitler basmak, sizi kariyer anlamında daha iyi yerlere getirebilir. İşte bu taktiği kullanan 30 kişiyi listeledik.Listenin devamı için tıklayın
5 Adımda İş Planı Hazırlamak
İş planı her girişim ve girişimcinin ihtiyacı olan, kritik bir araçtır. Fakat her girişimci, işletme okumadığı ve MBA yapmadığı için, iş planının ne olduğunu, profesyonel bir girişimde bulunana kadar bilmiyor olabilir. Veya eğer ilk defa bir iş planı hazırlayacaksa, “ yahu bununla kim uğraşacak, daha yapılacak tonla işimiz var ” şeklinde geçiştirme yolun gidebilir - kendimden biliyorum- , veya iş yükünden gözü korkabilir. Fakat her ne kadar birçok şirket sahibi ve girişimci iş planının uzun olması gerektiğini düşünse de, genelde taze bir girişim (startup) için tek sayfalık bir iş planı, başlangıçta duyacağınız tüm ihtiyaçları kapsar ve işe koyulmak için yeterince organize olmanızı sağlar. Planı tek sayfalık yazıyorsunuz diye, bu, öğrendikçe ve koşullar değiştikçe onu modifiye edemeyeceğiniz ya da ekleme yapamayacağınız anlamına gelmiyor elbette. Hatta eklemenizi tavsiye edebilirim. Örneğin girişiminiz büyüyorsa ve daha fazla sermayeye ihtiyaç duymaya başladıysa, bunu mutlaka planınıza eklemelisiniz. Bu gibi örneklerle de “kervanı yolda düzmeye” devam edebilirsiniz. Unutmayın ki, en kötü iş planı, hiç yazmadığınızdır. “Onu da araştırayım, bunu da test edeyim” diyerek yapacağınız başlangıcı geciktirmeyin. Tek sayfalık iş planınızı oluşturmak için 5 kolay adımı aşağıda sıraladık, umarız işinize yarar : 1. İşe vizyon ile başlayın. Planı, sonunu düşünerek başlatın. Projenizin nereye gitmesini istediğinizi düşünün ve öncelikli olarak bu öngörülere odaklanın. Bu, planınızın genel havasını oluşturacaktır. Projenizi büyütmek ve sonunda onu satmak mı istiyorsunuz? Ya da şirketinizin mirasınız olmasını ve ömrünüzün sonuna kadar adınızla anılmasını mı istiyorsunuz? Nihai hedefiniz için vizyonunuz nedir? Aklınızda sonunda ne olacağı sorusuyla başlamak önemlidir. Vizyonunuz bu nihai hedefi iyi özetlemeli ve tanımlamalıdır. Bakmayın siz o , “sonunu düşünen kahraman olamaz” diyenlere! 2. Hedef tanımı oluşturun. Vizyonunuzun ne olduğunu siz elbette biliyorsunuz. Fakat o vizyonu gerçekleştirmek için neler yapacağınızı, başkaları için de tanımlamanız gerekiyor. Ve bunların ulaşılabilir, özet tanımlamalar olması gerekiyor. Bu tanımlar yapacaklarınızı o kadar belirgin ifade etmeli ki, iş modelinizi değiştirmedikçe, burada söylenenlerden başka birşey yapmıyor olmasınız – tabi ki kendinizle çelişmemek adına. Çünkü bu tanımlar, ekibinizin ve hatta varsa çalışanlarınızın göreceği ve inanacağı bir manifesto olmalı. 1 hafta sonra “aslında şunu da yapmak için buradayız arkadaşlar” derseniz, hem inandırıcılığınızı kaybedersiniz, hem de uygulamada sorun yaşarsınız. 3. Hedef listesi yapın. Hedeflerinizi maddeler halinde sıralanmış, ulaşılması gereken proje çıktıları olarak değerlendirin. Bir satış hedefiniz mi var? “Kendi pazarımın en az %10′una hakim olacağım”. Ya da belki ücretli abone edinme hedefi olabilir : “2. çeyrekte abone sayısını %30 arttıracağım” Bu hedeflerin hepsinde deadline (mühlet) olmasına dikkat edin. Çünkü bunlar, projenin büyümesi için belirli bir zaman içinde gerçekleştirilmesi gereken küçük hedeflerdir. Ama merak etmeyin, dip toplamda yekün tutar! 4. Stratejilerinizi belirleyin. Stratejileriniz, hedeflerinizi nasıl gerçekleştireceğinizi belirler. Pazarlama planınız var mı? Pazarınızda müşteriler kim? Rakipler? Peki ya satış stratejiniz? Zamanınızın çoğunu araştırma geliştirmeye mi harcayacaksınız? Tüm bu soruları kapsayan, genel bir duruş fikriniz var mı? İşte tüm bunları üstünkörü de olsa belirlemeniz gerekiyor. Özellikle, pazarın durumunu çok iyi bilmeniz ve müşterinizi ÇOK İYİ tanıyor olmanız gerekiyor. 5. Hareket planı oluşturun. Bir hedefiniz var, ve izleyeceğiniz stratejide karar kıldınız, peki kağıda yazdığınız tüm bu havalı şeylerden sonra, elinizde somut birşey var mı? Cevap tabi ki hayır. Bu aşamada ihtiyacınız olan, uygulanabilir ve somut adımları belirlemektir. Kısa süreli veya günlük olması gereken bu adımlar, nihai hedefinize hizmet etmeli ve vizyonunuza uygun olmalıdır. Örneğin, yıl sonuna kadar projenizin abone sayısını 5000′e artırmak istiyorsunuz. Stratejiniz de cold calling (rehberden rastgele telefon numaralarını arayarak yapılan satış) yapmak olsun. Bu durumda günlük uygulanabilir hareket planınız, günde 10 arama yapmak olabilir. Hatta zaten 10 arama yapıyorsanız, hedefinize daha layık olduğunu düşünüp 10+2 arama yapabilirsiniz. Küçük bir hesap yapalım Haftasonları çalışmadığınız takdirde her gün fazladan 2 arama, haftada 10, senede yaklaşık 500 fazladan arama anlamına gelir. Müşteri edinme (conversion) oranınız %50 olsa, nihayetinde fazladan 250 abone anlamına gelir servisiniz için. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir ama unutmayın, dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, her bir plan ve stratejinizin, nihai hedefinize ve vizyonunuza hizmet etmesini sağlamaktır. İş planı hazırlamak, zaman zaman biraz meşakkatli bir iş olabilir, yine de haddinden fazla karmaşık olması gerekmiyor. Süreci yukarıda belirttiğimiz maddelerle basitleştirebilir ve hemen şu anda iş planınızı yazmaya başlayabilirsiniz. Ya da illa, ben daha detaylı şeylerden bahsedeceğim, yok mu bunun daha iyisi diyorsanız, aşağıdaki Washington State University’nin hazırladığı infografikten de faydalanabilirsiniz : Hala; “zor iş, hazırlayamam ben” diyorsanız, sizi şöyle alalım :
Reklam