onedio
İş Stresini Azaltmanın 8 Yolu
Stres başımızın belası.. Özellikle modern yaşamın getirdiği en büyük sorunlardan biri. Hatta birçok hastalığın sebebi stres. Yoğun iş temposuyla birlikte kaçınılmaz son stres! Peki iş stresi ni en aza indirgemenin yolları ne olabilir? İş stresini nasıl azaltabiliriz? Bir listeniz olsun. Ve bu liste hem yapmanız gerekenleri hem de yapmamanız gerekenleri içersin. Bu şekilde nerede “evet”, nerede “hayır” demeniz gerektiğini çok daha rahat hatırlayabilirsiniz. En önemlisi de, kendinize gerçekçi hayaller kurup, olmayacak durumlar için hazırlıklı olabilirsiniz. Çok bunaldığınız anlarda derin bir nefes alın. Sakin olun. Stresini en kolay yenmenin bir yolu da sakin olmayı öğrenmek. Bir de, vücudunuzun aynı şekilde, hep aynı enerjiyle hareket etmeyeceğinin bilincinde olun. Kahkaha stresi azaltır. Çevrenizdeki insanlara gülümserken, kendiniz de istemeden mutlu olursunuz. Ama zorla gülümsemeyin, içten olun. Gülümsemek tüm gününüzü motive edecektir. Çalışırken 5 dakikalık ara vermek sizi motive eder. Bunun için oturduğunuz sandalyeden kalkın, birkaç dakikayı kendinize ayırın. Merdiven çıkın, çay için, arkadaşlarınızla konuşun. Hem bu şekilde egzersiz de yapmış olursunuz. Çalışma arkadaşlarınız bir konuda sizinle fikir birliğinde değilse, ne olursa olsun, kendinizi kötü hissetmeyin; onları iyi dinleyin ve ortak konular belirleyin. Sıkıntılarınızı ve yapmak istediklerinizi paylaşabileceğiniz bir mentor bulun. Bir mentordan destek almak, hem ruhsal hem de iş dünyasında size iyi gelebilir. Uykusuzluk da stres yaratır. Uyku düzeninizi şekillendirerek kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Bu şekilde işteki konsantrasyonunuz da artar. Stresli bir günün ardından iyi bir uyku çekin. Stresinizi azaltacak iyimser arkadaşlar edinin. Onlarla birlikte olun, bir araya gelin. Hatta işyerinde de pozitif düşünen arkadaşlarınızla yan yana gelmeye özen gösterin. Keyfinizi yerine getireceklerini unutmayın. Kaynak : Mahmure
Motivasyon arttırmak için ödül mü özgür irade mi?
İş dünyasında çalışma performansını arttıracak motivasyon kaynakları uzun yıllardır incelemeye alınıyor.  Geleneksel olarak, ödüllendirme sisteminin başarıyı ve motivasyonu arttırdığına yönelik bir kanı vardır. Fakat, bu kanının son yıllarda yapılan deneyler sonucunda çürütülmesine rağmen, sıkı bir düzen ve ödüllü çalışma koşulları hala iş dünyasında ağırlıklı olarak kullanılan yöntemler arasında.Kariyer analisti Dan Pink, TED konferansı kapsamında yaptığı konuşmada, dünyada denenmekte olan farklı çalışma düzenleri ve motivasyon kaynakları hakkında bilgilendiriyor. Google gibi şirketlerin çalışanlarının motivasyonlarını hangi araçlarla yükselttiğini deneylerle açıklıyor...Devamı: http://www.uplifers.com/motivasyon-arttirmak-icin-odul-mu-ozgur-irade-mi/#ixzz366LyUN7n
İkna yeteneğinizi geliştirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış 50 yolu
Yes! 50 Scientifically Proven Ways to Be Persuasive, Noah Goldstein, Steve Martin ve Robert Cialdini tarafından yazılan, psikolojik araştırmaları ikna etme kabiliyetini geliştirmeye dayalı ipuçlarıyla ve örnekleriyle beraber veren bir popüler psikoloji kitabı. Yazarlara göre “ikna etmek” bir sanat değil, bir bilim. Hal böyleyken, doğru yaklaşımla herkes bu yeteneğini geliştirebilir. Peki bu 50 yol nedir?Bahsedilen 50 madde, kitabın pazarlama tekniklerinin algı üzerindeki etkilerini gösteren araştırma sonuçlarıyla desteklenen 50 bölümünden oluşuyor. Uplifers olarak bu hafta paylaşacağımız ilk 25 madde iş hayatıyla ilgili gibi görünse de; ikna kabiliyetinizi arttırmak için işe yarayacak bir çok öneri sunuyor.1. Talebin yüksek olduğunu gösterin.Yakın zamanda telefon hatlarında verilen “Operatörler bekliyor” mesajından “Hat meşgulse tekrar arayın”a geçiş, kullanıcı üzerinde herkesin aynı ürünü almaya çalıştığı algısını yaratarak, arama hacmini ve ürün/hizmete olan talebi arttırmış.2. Sürü psikolojisini kişiselleştirin.Bir otelin banyosunda havluların geri dönüşümünü teşvik etmek amacıyla, “Odada sizden önce kalanların bir çoğu havlularını geri dönüştürerek çevre dostu oldular” bilgisi verdi. Ancak yazı “Bu odada kalan kişilerin çoğunluğu, havlularını tekrar kullanarak çevre dostu olduklarını gösterdiler” olarak değiştirildiğinde, mesaj neredeyse aynı olmasına rağmen kişisellik arttığından, geri dönüşüm %33 oranında artmış.3. Olumsuz davranışı gösteren reklamlar, bu davranış biçimini tetikliyor.Petrified Forest National Park’ta yapılan bir araştırmada, parkta sergilenen parçaların çalınmaması için iki farklı uyarı üzerinde çalışılmış. Bir uyarıda yıl içerisinde çok miktarda parçanın çalındığı bilgisi verilirken, diğerinde ziyaretçilerden parçaların yerini değiştirmemeleri istenmiş. İlk uyarı, çalma eyleminin ne kadar yaygın olduğu hissi uyandırdığından, çalınma oranını üç kat arttırmış.Kadınları oy vermeye teşvik etmek için hazırlanan ve bir önceki yıl 22 milyon kadının oy vermediği bilgisini veren reklam da, oy vermemenin sosyal olarak kabul edildiği algısını yarattığından; amacına ulaşamamış..4. Ortalamaya göre konumlandırmaktan kaçının.Kaliforniya’da yapılan bir araştırmada, bir bölgedeki elektrik kullanımı haftalık olarak gözlenmiş. Araştırmanın sonuçlarına göre; elektrik kullanımında muhafazakar olan kişilere bir teşekkür notu gönderilirken, daha cömert kullanan kişilere de küçük bir uyarı notu gönderilmiş. Sonuç şaşırtıcı; elektriği ortalamanın üstünde kullanan kişiler kullanımlarını azaltmaya çalışırken, ortalamanın altında elektrik kullandığını öğrenenler elektrik tüketimlerini arttırmış. Bölgenin genel elektrik kullanımı istemeden arttıran bu çalışma; enerji kullanımında tutumlu olan kişilere “ortalamanın altındasınız” algısını yaratmaktansa, bir “gülen yüz”le birlikte, “yapmakta olduklarına devam etmeleri” istenilerek düzeltilmiş...
Çalışma İzni Nasıl Alınır?
İkamet tezkeresinin “Oturma İzninin” alınmasından sonra on (10) gün içerisinde Çalışma Bakanlığına “Yabancı Çalışma İzni” için başvuruda bulunulması gerekmektedir. Bu zorunluluk hem Türkiye’de şirket kuran veya ortak olan yabancılar için, hem şirketlerde istihdam edilecek yabancı personel için hem de evlerde istihdam edilecek ev hizmetlileri alanında geçerli olmaktadır. Türkiye’de çalışma izni için gereken başvuru Türkiye’den veya yurt dışından yapılabilir: Türkiye dışında ikamet eden yabancı uyruklular, ikamet ettikleri/vatandaşı oldukları ülkedeki T.C Büyükelçiliği/Konsolosluklarına başvuruda bulunabilirler. Türkiye’de geçerli bir oturma iznine (eğitim amaçlı olanlar hariç en az 6 ay süreyle geçerli olmak kaydıyla) sahip olan yabancı uyruklular, doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuru yapabilirler. Gönderilen tüm belgelerin doğru ve eksiksiz olması durumunda, çalışma izninin düzenlenmesi yaklaşık 30 gün sürecektir. Onaylanma işleminin gerçekleşmesinin ardından başvuru sahibi telefon veya e-posta yoluyla haberdar edilir. Elektronik başvuru işleminin yapılabilmesi için bir Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası gerektiğinden, yabancı uyruklu kişilerin bu süreci yetkili olarak yürütecek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına vekâlet vermeleri gerekir. Çalışma vizesi işlem ücreti iade edilmez. Çalışma vizesi ve çalışma izni sahiplerinin ikamet izni alabilmeleri için, Türkiye’ye giriş yaptıkları tarihten itibaren 30 gün içinde Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’ne başvurmaları gerekir. Eğitim amacı taşıyan ikamet izinleri hariç olmak üzere, en az 6 ay süre ile geçerli olan bir ikamet izni bulunan yabancılar doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunabilir.
Freelance Çalışanlar için Home Office Disiplini
Günümüzde betonların içerisine tıkılmak istemeyen sabah 9 akşam 6 stresinden kurtulmak isteyenler için home office denilen kavram gittikçe yaygınlaşıyor diyebilirim. Amerikada ciddi bir oran evinde çalışırken, Türkiye’de bu oran düşük ancak hiç olmamasından iyidir. Böyle bir alt yapıya sahip olmadığı için özel sektör ve işverenler ne yazık ki bu kavramdan da uzaklar. Belirli sektörler dışında kimsenin home office çalışma gibi bir durumu söz konusu değil. Örnek verecek olursak tasarımcı ve yazılımcı arkadaşlar bu alanda çok rahatlar diyebilirim. Peki home office çalışan kimselerin ne tür bir disipline sahip olması gerekir? Evdeki çalışma mantığını ailemize nasıl kabul ettirebiliriz, bu konular üzerinde durmak istiyorum. 1-İkna: Home office çalışma modelinde ailenizi çalıştığınıza ikna etmek en zor süreçlerden biridir. Bütün gün eşofmanlarınız ve yağlı saçlarınızla paspal paspal evde oturduğunuzu gören anneniz, trilyon da kazansanız gerçek bir işte çalıştığınıza ve her ay düzenli olarak para aldığınıza inanmaz. Bu sebeptendir ki, siz çok önemli bir telefon konuşması yaparken odanıza elektrik süpürgesiyle dalacak, ziyarete gelen dayınızla iki çift laf etmeniz için sizi uyaracak, kabul gününde çay servisine yardım etmeniz için darlayacaktır. Gerekirse odanızın duvarına vergi levhası asın, evde boynunuza şirketin yaka kartını asıp dolaşın ama bir şekilde çevrenizdekileri bir işiniz olduğuna ikna edin. 2-Beslenme: Home office çalışmanın normal iş yaşamına nazaran türlü avantajları olmasına karşın, dünyada halen fazla rağbet görmemesinin temel sebeplerinden biri, evde çalışan adama kimsenin ticket vermemesidir. Başta üşenip 3 öğün dışarıdan yemek sipariş etseniz de, kazandığınız bütün paranın gıda harcamasına gittiğini farketmeniz çok uzun zaman almayacak. El mahkum karnınızı doyurmak için kendi başınızın çaresine bakacak, mutfağın sihirli dünyasını keşfetme yoluna gideceksiniz. Ortalama bir home office çalışanı, ilk 1 yıl içerisinde yaprak sarmasından mantıya dek geniş bir yelpazede yemek yapabilecek maharete sahip olabiliyormuş. 3 – Çalışma pozisyonu: Uzanarak çalışmak, yatarak çalışmak gibi kulağa hoş gelen şeylerin bir süre sonra uyuklayarak çalışmaya döneceğinden hiç şüpheniz olmasın. Uyumasanız bile günde 10 saat bir kanepede uzanan adam bir süre sonra o kanepenin şeklini alır, anatomisi bile ona göre evrimleşir. Siz siz olun, en azından kendinize adam gibi bir masa ve rahat bir sandalye temin edip bunları arada bir de olsa kullanın. Üstelik söz konusu masa-sandalyeyi ofis tipi mobilyalardan seçerseniz, çevrenizi gerçekten bi iş yaptığınıza ikna etmeniz daha kolay olacaktır. 4 – Mazeret: Yalan söyleme olanaklarınız ciddi şekilde kısıtlanır. Zorda kaldığınızda “şu an bi görüşmedeyim” diye kapatabileceğiniz telefonlar, Kiev’de oluşunuzu “bayi toplantısı vardı hayatım”a bağlayabileceğiniz seyahatler home office çalışmada pek olası değildir. Mümkün mertebe yalan söylemekten uzak dururken, “abi çok sıkıştım, bi işiyim ben dönücem sana” seviyesinde bir açık sözlülüğe varmamaya dikkat etmek gerekir. Bunun yanında rapor, mazeret izni gibi şeyleri de unutun. Değil grip, isterseniz verem olun, patronunuzu asla inandıramazsınız. Biraz iyi yürekliyse en fazla çiçek gönderecek , geçmiş olsun demek için aradığında, “neyse sen yattığın yerden şu işleri hallediver bir zahmet” demeyi ihmal etmeyecektir. 5 – Sosyalleşme: Normal bir ofis hayatının en cazip yanlarından olan “çalışanlar arası sosyalleşme ve mümkünse çiftleşme olasılığı”, home office’de pek mümkün değildir. Bu açığı evde canınız istediğinde rahat rahat porno izleyebilme lüksüyle bir miktar kapatabilirsiniz ama dikkat etmezseniz bir süre sonra bunu standart bir ilişki biçimi haline getirip “seks yapıcam diye ne çekicem onun bunun ağız kokusunu, kendime kendime yeterim bundan sonra” kafasına geçmeniz çok olası. Ayrıca adında home geçiyor diye illa orada çalışmak zorunda değilsiniz. Arada bir bilgisayarınızı alıp saatlerce kurulabileceğiniz ekonomik kafeler falan bulun. Dışarı çıkma alışkanlığınızı canlı tutmazsanız, bir süre sonra saçı sakalı salmış, epilasyonu hayatından çıkarmış, üzerindeki 2 haftalık eşofmanlarıyla yek vücut olmuş bir meczuba dönüşmeniz kaçınılmaz olur bilesiniz. 6 – Enformasyon: Nice home office çalışanı vardır ki, işten kovulduğunun ya da şirketin battığının çok geç farkına varır. İş bu yüzdendir ki, ara sıra da olsa hala bordrolu bir çalışan olup olmadığınızı kontrol etmenizde büyük fayda var. Yoksa evde bilgisayar başında ne olduğunu anlamadan çalışmaya devam etmeniz işten bile değil.. 7 – Eğlence: Artık patron geldiğinde alt+tab kombinasyonuyla excel açmak ya da telefonla konuşuyormuş gibi yapmak gibi zevklerden mahrumsunuz. İşten gizlice kaytarmak, çalışma hayatından alınan keyfi önemli ölçüde artıran bir eylem olduğundan, evde ne alışveriş sitelerinde dolaşmak ne de Facebook’ta oyun oynamak size eskisi gibi heyecan vermeyecektir. Bu sorunu aşmak için evdeki diğer bireylerden yardım alabilirsiniz. Misal, annenizden arada bir aniden odanıza dalıp monitörünüzü kontrol etmesini, tam akşam 6’da mail atarak toplantı isteği yollamasını falan isteyin. Eğer yalnız yaşıyorsanız ufak bir kişilik bölünmesiyle de bunu halledebilirsiniz. Bu konuda Gollum, sizin için ideal bir örnek sayılabilir.. 8 – Ekonomi: Home office çalışmak, markete sık sık sipariş vermek demektir. Markete sipariş vermekse, “dur ya şimdi bi paket sigara için de aramak olmaz bi şeyler daha söylemeliyim” duygusunu beraberinde getirip evi kısa sürede şarküteriye çevirmeniz anlamına gelir. İhtiyacınızdan fazlasını almamaya özen gösterin. Almak durumunda kaldığı tekerlek kaşarlardan kendine bilgisayar masası yapabilen home office çalışanları var, unutmayın. 9 – İmaj: Patronunuz arada sırada bile olsa “lan ben bu kadar zamandır kime maaş veriyorum acaba” diye düşünüp, sırf gül yüzünüzü görmek için görüntülü toplantı isteyebilir. Bu tip toplantılarda web cam’den bile olsa iyi görünmek önemlidir. Yalnız, toplantı sırasında patronunuzla konuştuğunuzu unutup “ben bir kahve alıp geliyorum” gibi cümlelerle ayağa kalkmayın. Adam size maaş veriyor diye bir de tazmanya canavarlı boxerınızı görmek zorunda değil. 10 – Mesai saatleri: Belli bir mesai saatinin olmaması başta şahane bir şey gibi görünse de, bir süre sonra uyuduğunuz süre hariç tüm saatlerin mesai saatine dönüştüğünü, gecenin 2′sinde bilgisayar başında çalışırken “9-6 iyiydi lan, en azından kaçta çıktığımız belliydi” diye düşündüğünüzü hayretle fark edeceksiniz. Kendinize normal mesai saatleri koyup onlara riayet etmeye çalışın diyeceğiz ama o da pek mümkün değil. Neyse, buna alışmaya çalışın en iyisi yapacak bişey yok..
Artık Tüm Türkiye'nin Buluşabileceği Bir Platform Var
Sosyal topluluk ve etkinlik ağı olarak faaliyet gösteren toplanzi.com; sizi, hobilerinizi ve eğlence anlayışınızı paylaşan insanlarla buluşturan, onlarla beraber etkinliklere katılmanızı sağlayan bir tavşan deliği! İnternet kullanıcıları toplanzi.com’da ilgi alanlarına giren topluluklara katılıyorlar ya da kendi topluluklarını kuruyorlar! Böylece aynı şehirde yaşayan, benzer ilgi alanına sahip diğer kullanıcılarla buluşup beraber etkinlikler düzenliyorlar.
Reklam
Emlak Danışmanı Nasıl Olunur?
Ülkemizde en çok merak edilen ve yapılmak istenen işlerin başında geliyor. Özelikle konut piyasasındaki hareketlilik, hızlı ekonomi büyümesi ile birlikte kişi başı milli gelirin yükselmesi, Ailelerin küçülmesi, ayrılık ve yeni evliliklerin oluşmasından dolayı çok hareketli ve öyle de devam edecek. Türk insanında yatırımda birinci tercihi konut olunca yıllık konutta satım ve alımlar hızla artıyor. Ortalama bir ev 6 yılda el değiştiriyor. En çokta İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya ve İzmir’de oranlar baya yüksek. Bu büyümeden faydalanmak isteyen girişimciler de emlakçılık ve inşaatçılık olmak üzere hemen hemen her sektörden kişilerin ilgisini çekiyor.Ülkemizde kesin kanunlar olmamakla birlikte, Emlak danışmanı olmak için Üniversitelerin bölümlerinde eğitim veriliyor. Ayrıca devletin meslek edindirme kursları programında emlak danışmanlık eğitimleri vardır. Ofis açmak için bu kurslara gitmek zorunlu değil ancak sizlere gitmenizi tavsiye ediyorum. Kazanmanın ilk kuralı eğitimdir. Eğitimsiz kişilerin gelirleri düşük oluyor eğitimsizlere göre ortalama arada en az 2 kat fark görünüyor. Eğitimli bir elaman ayda 5000 ile 15000 TL arasında geliri oluyor tabi ki bu oran yasadığı semte ve çalışmasına bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.İyi bir gayrimenkul danışmanı Avukat, Doktor, Savcı ve Uzmanlar kadar çok para kazanır. Gayrimenkul sektöründe danışmanlık yaparak kazanç sağlayan kişiler bir emlak ofisinde çalışa bilir yâda kendi iş yerini de açar. Bazılar gereksiz görerek ayakçı emlakçı tabiri ile hiçbir yere bağlı olmadan çalışmak istiyorlar ve dolasıyla yıllar geçse de fazla para kazanamıyorlar. Kendi ofisini kurmak isteyenlere en az 3 yıl bir bölgede çalışmaları kendileri için daha doğru karar almalarını sağlar.
Kendi Blogunuzla Sitenize Renk Katın
Kurumsal site, foroğrafçılık sitesi ya da e-ticaret sitesi... Hangi amaçla site kurarsanız kurun, bir blog sitenize her zaman renk katar. Eğer siz de bir blog açmak ve yazılarınızla internette yer almak istiyorsanız aşağıdaki videoları takip ederek dakikalar içerisinde kendi blogunuzu oluşturabilirsiniz.
Reklam
Başarılı İşletmeci Olmak İçin Muhasebe Öğrenin
İş dünyasında işletmeci, girişimci olmak isteyen herkes mali yönetim ve işletmeyi analiz etmesi için muhasebe bilgisi gerekiyor, Muhasebe bilgisi olmadan firmanın gelir giderini analiz ederek ileriye dönük planlar yapamaz ve sorunları da göremez. Sorunları görmek ve tedbirler almadan da doğru finans yönetimi olmaz. İşletme ne kadar güçlü ve karlı bir iş dalında faaliyet gösterse de yatırımları yönetmekte ve maliyet , kar hesaplamalı hatalı olduğu zaman iflas kaçınılmaz olur. İşletmenin gidişatı ve finansal durumunu öğrenmek için muhasebecinize de sora bilirseniz ancak bilginiz olmadığından dolayı onun söylediklerine inanır ve kendi bakış acınızda olayları göremeyerek yeni yaklaşımlar bulunamazsınız. Her ne kadar bu işleri yasal olarak muhasebeciler yapsa da bir işletmecinin yorum yapacak kadar bilgisi olmalı ve ön muhasebeden anlamalıdır. Yatırım yaparken, kişisel ve kurumsal gelir, giderleri takip etmek için mesleği ve işi ne olursa olsun finansal bilgi ve muhasebeden haberdar olmak zorunda. Yoksa sağlıklı yatırımlar ve işletmelere sahip olamaz. İlerde işletme kurmayı düşünenler, Yönetici adayları veya şu anda işletme sahipleri muhasebe bilgilerini gözden geçirerek temel bilgilerini tamamlamalıdır. Diyelim ki kendi işinizi kurdunuz ve muhasebeden anlamadığınız için muhasebeci tuttunuz. O zaman da tümüyle muhasebecinin dediklerine mahkûm kalmamak, onun yaptıklarını anlayıp, izleyebilmek için asgari bir muhasebe bilgisine ihtiyacınız olacaktır. Yönetimde farklı bakış acıları için işletme danışmanlarına da arada bir sormanız sizin için karlı olacaktır.
En Yaratıcı 30 Kartvizit
İşinizi anlatan yaratıcı kartvizitler basmak, sizi kariyer anlamında daha iyi yerlere getirebilir. İşte bu taktiği kullanan 30 kişiyi listeledik.Listenin devamı için tıklayın
Reklam
5 Adımda İş Planı Hazırlamak
İş planı her girişim ve girişimcinin ihtiyacı olan, kritik bir araçtır. Fakat her girişimci, işletme okumadığı ve MBA yapmadığı için, iş planının ne olduğunu, profesyonel bir girişimde bulunana kadar bilmiyor olabilir. Veya eğer ilk defa bir iş planı hazırlayacaksa, “ yahu bununla kim uğraşacak, daha yapılacak tonla işimiz var ” şeklinde geçiştirme yolun gidebilir - kendimden biliyorum- , veya iş yükünden gözü korkabilir. Fakat her ne kadar birçok şirket sahibi ve girişimci iş planının uzun olması gerektiğini düşünse de, genelde taze bir girişim (startup) için tek sayfalık bir iş planı, başlangıçta duyacağınız tüm ihtiyaçları kapsar ve işe koyulmak için yeterince organize olmanızı sağlar. Planı tek sayfalık yazıyorsunuz diye, bu, öğrendikçe ve koşullar değiştikçe onu modifiye edemeyeceğiniz ya da ekleme yapamayacağınız anlamına gelmiyor elbette. Hatta eklemenizi tavsiye edebilirim. Örneğin girişiminiz büyüyorsa ve daha fazla sermayeye ihtiyaç duymaya başladıysa, bunu mutlaka planınıza eklemelisiniz. Bu gibi örneklerle de “kervanı yolda düzmeye” devam edebilirsiniz. Unutmayın ki, en kötü iş planı, hiç yazmadığınızdır. “Onu da araştırayım, bunu da test edeyim” diyerek yapacağınız başlangıcı geciktirmeyin. Tek sayfalık iş planınızı oluşturmak için 5 kolay adımı aşağıda sıraladık, umarız işinize yarar : 1. İşe vizyon ile başlayın. Planı, sonunu düşünerek başlatın. Projenizin nereye gitmesini istediğinizi düşünün ve öncelikli olarak bu öngörülere odaklanın. Bu, planınızın genel havasını oluşturacaktır. Projenizi büyütmek ve sonunda onu satmak mı istiyorsunuz? Ya da şirketinizin mirasınız olmasını ve ömrünüzün sonuna kadar adınızla anılmasını mı istiyorsunuz? Nihai hedefiniz için vizyonunuz nedir? Aklınızda sonunda ne olacağı sorusuyla başlamak önemlidir. Vizyonunuz bu nihai hedefi iyi özetlemeli ve tanımlamalıdır. Bakmayın siz o , “sonunu düşünen kahraman olamaz” diyenlere! 2. Hedef tanımı oluşturun. Vizyonunuzun ne olduğunu siz elbette biliyorsunuz. Fakat o vizyonu gerçekleştirmek için neler yapacağınızı, başkaları için de tanımlamanız gerekiyor. Ve bunların ulaşılabilir, özet tanımlamalar olması gerekiyor. Bu tanımlar yapacaklarınızı o kadar belirgin ifade etmeli ki, iş modelinizi değiştirmedikçe, burada söylenenlerden başka birşey yapmıyor olmasınız – tabi ki kendinizle çelişmemek adına. Çünkü bu tanımlar, ekibinizin ve hatta varsa çalışanlarınızın göreceği ve inanacağı bir manifesto olmalı. 1 hafta sonra “aslında şunu da yapmak için buradayız arkadaşlar” derseniz, hem inandırıcılığınızı kaybedersiniz, hem de uygulamada sorun yaşarsınız. 3. Hedef listesi yapın. Hedeflerinizi maddeler halinde sıralanmış, ulaşılması gereken proje çıktıları olarak değerlendirin. Bir satış hedefiniz mi var? “Kendi pazarımın en az %10′una hakim olacağım”. Ya da belki ücretli abone edinme hedefi olabilir : “2. çeyrekte abone sayısını %30 arttıracağım” Bu hedeflerin hepsinde deadline (mühlet) olmasına dikkat edin. Çünkü bunlar, projenin büyümesi için belirli bir zaman içinde gerçekleştirilmesi gereken küçük hedeflerdir. Ama merak etmeyin, dip toplamda yekün tutar! 4. Stratejilerinizi belirleyin. Stratejileriniz, hedeflerinizi nasıl gerçekleştireceğinizi belirler. Pazarlama planınız var mı? Pazarınızda müşteriler kim? Rakipler? Peki ya satış stratejiniz? Zamanınızın çoğunu araştırma geliştirmeye mi harcayacaksınız? Tüm bu soruları kapsayan, genel bir duruş fikriniz var mı? İşte tüm bunları üstünkörü de olsa belirlemeniz gerekiyor. Özellikle, pazarın durumunu çok iyi bilmeniz ve müşterinizi ÇOK İYİ tanıyor olmanız gerekiyor. 5. Hareket planı oluşturun. Bir hedefiniz var, ve izleyeceğiniz stratejide karar kıldınız, peki kağıda yazdığınız tüm bu havalı şeylerden sonra, elinizde somut birşey var mı? Cevap tabi ki hayır. Bu aşamada ihtiyacınız olan, uygulanabilir ve somut adımları belirlemektir. Kısa süreli veya günlük olması gereken bu adımlar, nihai hedefinize hizmet etmeli ve vizyonunuza uygun olmalıdır. Örneğin, yıl sonuna kadar projenizin abone sayısını 5000′e artırmak istiyorsunuz. Stratejiniz de cold calling (rehberden rastgele telefon numaralarını arayarak yapılan satış) yapmak olsun. Bu durumda günlük uygulanabilir hareket planınız, günde 10 arama yapmak olabilir. Hatta zaten 10 arama yapıyorsanız, hedefinize daha layık olduğunu düşünüp 10+2 arama yapabilirsiniz. Küçük bir hesap yapalım Haftasonları çalışmadığınız takdirde her gün fazladan 2 arama, haftada 10, senede yaklaşık 500 fazladan arama anlamına gelir. Müşteri edinme (conversion) oranınız %50 olsa, nihayetinde fazladan 250 abone anlamına gelir servisiniz için. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir ama unutmayın, dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, her bir plan ve stratejinizin, nihai hedefinize ve vizyonunuza hizmet etmesini sağlamaktır. İş planı hazırlamak, zaman zaman biraz meşakkatli bir iş olabilir, yine de haddinden fazla karmaşık olması gerekmiyor. Süreci yukarıda belirttiğimiz maddelerle basitleştirebilir ve hemen şu anda iş planınızı yazmaya başlayabilirsiniz. Ya da illa, ben daha detaylı şeylerden bahsedeceğim, yok mu bunun daha iyisi diyorsanız, aşağıdaki Washington State University’nin hazırladığı infografikten de faydalanabilirsiniz : Hala; “zor iş, hazırlayamam ben” diyorsanız, sizi şöyle alalım :
Türkiye'nin En Prestijli Teknolojik İş Fikri Yarışması Yeni Fikirler Yeni İşler 1.5 Milyon TL Ödül Veriyor!
ODTÜ ve ODTÜ Teknokent tarafından bu yıl 10’uncusu organize edilen, lider girişimcilik yarışmasıYeni Fikirler Yeni İşler’in 2014 dönemi kayıtları başladı. Genç nesillere girişimciliği ve inovasyonu aşılamayı hedefleyen Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin “İş Bulan Değil, İş Kuran Mezun” yaklaşımı benimsenerek organize ediliyor. Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması, yenilikçi ve teknoloji tabanlı iş fikri olan öğrencilerin ve mezunların fikirlerini hayata geçirmeleri için uygun ortamı sağlıyor, başarılı iş adamları olmaları yolunda destekler veriyor. Yarışmaya tüm üniversitelerin tüm bölümlerinde lisans/yüksek lisans/doktora öğrencisi veya mezunu(mezuniyetin üzerinden 5 yılı geçmemiş olması kaydıyla) olan herkes katılabiliyor. Yarışmaya katılanlar derecelerine göre aşağıdaki maddi ödüllere sahip olacaklar… ELGİNKAN Vakfı Büyük Ödülü   100.000 TLSAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI  Büyük Ödülü 100.000 TL BİLİŞİM KATEGORİSİ Büyük Ödülü 100.000 TLOSTİM Özel Ödülü  25.000 TLTEB Özel Ödülü 25.000 TLASELSAN Özel Ödülü 25.000 TL Doğrudan maddi ödüllerin dışında yarışmacılar için birçok farklı destek sunuluyor… Kuluçkalık Amerika Kampı Fikri Mülkiyet Hakları Koruması İş Planı ve Girişimcilik Eğitimleri Mentorluklar Hukuki ve Teknolojik Danışmanlıklar Yatırımcı Buluşmaları Tüm bu hizmetler ile birlikte Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nda maddi değeri toplam 1,5 Milyon TLbüyüklüğüne ulaşan destekler sunuluyor. Yarışma hakkında daha detaylı bilgi için www.yfyi.com adresini ziyaret edebilir, başvurularınızı 28 Nisan 2014 tarihine kadar başvuru sayfasından yapabilirsiniz.
Göz Hastanesi Açmak
Son yıllarda hızla artan diğer bir sektör de göz hastaneleri oldu. Son bir yılda açılan göz hastanesi sayısı 50 adeti geçti.Göz hastanelerinin hedef kitlesi şehir merkezinden uzak alanlar olarak belirleniyor. Bu ince ayrıntı göz önünde bulundurularak Anadolu’da göz hastanesi yatırımı yapmak mantıklı bir girişim adımı olarak ele alınabilir.Sadece göz alanında faaliyet veren bu sağlık merkezlerinin girişim maliyeti biraz bütçeleri zorlasa da devlet ve diğer yatırımcılar tarafından desteklenen bir alandır.Göz hastanesi kurulumu bitirildikten sonra faaliyet start verilmesi ile birlikte yatırımcılar kar aşamasına geçmektedir.Yazının devamı içinhttp://isfikri.org/goz-hastanesi-acmak.html
Reklam
Ben Cardwell Facebook ile Zengin Oldu
İnternetten para kazananlar serisine yeni bir girişimci katıldı. 21 yaşındaki Ben Cardwell geçen yıl üniversite öğrenimine devam edebilmek için bir benzin istasyonunda pompacı olarak çalışıyordu. Cardwell şimdi ise binlerce doların sahibi oldu. Facebook üzerinden kurduğu e-ticaret sitesi ile başarı yakalayan Cardwell geçen yıl aralık ayının sonunda ise toplamda 1 milyon dolarlık satış yapma başarısı gösterdi. Benzin istasyonunda çalıştığı günleri esprili bir şekilde anan Cardwell “Benzin istasyonu işi bir zamanlar eğlenceliydi. Soygun yapmak için gelen hırsızların yakalanmasına yardım bile ettim” diyor. Benzin istasyonunda çalışmanın zorlukları olduğuna da işaret eden Cardwell, “4 yıl boyunca üst üste yılbaşı tatilinde çalışmak zorunda kaldım” ifadesini kullanıyor. Business Insider’ın haberine göre benzin istasyonundan ayrılmak istediği zaman kendisine terfi önerilen Cardwell bunu geri çevirip okuluna odaklanmak için işinden ayrılıyor. Daha sonra nasıl para kazanabileceğinin yollarını düşünmeye başlıyor. Cardwell daha sonra Yeni Zelanda’nın en büyük online ticaret platformlarından biri olan TradeMe üzerinden kıyafet satışı yapıyor. Burada da işleri pek yolunda gitmiyor. Daha sonra Cardwell markasını yaymak için Facebook üzerinden bir grup kurup satış yapmaya başlıyor. Bu da ilk başlarda beklenen etkiyi yapmıyor. Facebook’a girmesinden sonra birkaç hafta içinde bir Facebook çalışanı Cardwell’e mesaj atarak Facebook’a reklam vermesi gerektiğini ve böylece işlerini büyütebileceğini anlatıyor.Ben Cardwell Facebook Reklamları ile Kazanmaya başladı
Para Kullanmayı Reddeden Adam: Mark Boyle
Yaşadığımız soruların çoğunun kaynağında para olduğunu düşünürüz. Bunu düşünmekte haklı da sayılırız. Banka borçları, hep almak istediğiniz ayakkabı, okulun taksitleri, evin kirası, arabanın sigortası… Her şey para ile ilgili. Parasını karşılayabildiğiniz mutlusunuz, karşılayamadığınızda ise mutsuz. Peki, bizi bu kadar mutsuz eden bir şeyi niye hayatımızdan çıkaramıyoruz?Çünkü bir kısır döngü içindeyiz. İçinde varolmak zorunda olduğumuz toplumun temeli paraya dayanıyor ve eğer parayı hayatımızdan çıkaracaksak, toplum içinde barınamayız demektir. Bunu belki biz yapamayız ama yapabilen birisi var. Sizi onunla tanıştıralım ve hikayesini anlatalım: Mark Boyleİrlandalı Mark Boyle üniversiteyi bitirip iş hayatına atıldığında hayalleri tanıdıktı. Mümkün olduğu kadar çok para kazanmak, daha büyük bir eve sahip olmak, istediği her şeyi satın alabilmek. Ve işler tam da istediği gibi gidiyordu. Bir organik gıda şirketinde yöneticilik yapan Boyle’ın limanda demirli bir yatı bile vardı.Her şey 2007 yılında başladı. Bir akşam yatında arkadaşıyla şarap içiyor ve dünyayı mahveden şeylerden söz ediyorlardı. Çevre kirliliği, hayvan katliamları, fakirlik, eşitsizlik… Konuşmanın bir noktasında Boyle aslında değindikleri tüm sorunlarda onların da payı olduğunu fark etti. Dünyadaki sorunların farkında olacak kadar duyarlıydılar ama yine de yaşam tarzları ve tüketimleri bu sorunları ortaya çıkartan kapitalist makinayı besliyordu.Üniversitedeki son senesinde Gandhi filmini izleyen ve o günü ‘hayatının değiştiği gün’ olarak tanımlayan Boyle, yatta farkına vardığı şeyler üzerine bir kez daha Hintli aktivistin felsefesini anımsadı: “Kendiniz, dünyada görmek istediğiniz değişim olmalısınız.” Boyle o akşam bir şeyleri değiştirmek istiyorsa, kendi hayatından başlaması gerektiğini fark etti.Boyle’ın ilk faaliyeti Freeconomy Community (Özgür/Bedava Ekonomi Topluluğu) isimli bir topluluk kurmak oldu. Bu topluluğun amacı üyelerinin hiç para taşımaması ve mümkün olduğu kadar az mal varlığına sahip olmasıydı. 2,5 sene boyunca Boyle böyle yaşadı. Hatta Hindistan’a kadar gidip Gandhi’nin memleketini gezdi.2009 yılında Boyle her şeyi bir adım ötesine taşıdı. Artık tamamen parasız yaşayacaktı. Para harcamayacaktı ve para kazanmayacaktı. Sahip olmayacaktı ve elindekini paylaşacaktı.“Tüketici ve tüketilen arasındaki uçurum o kadar büyüdü ki artık satın aldığımız şeylerin yol açtığı zarar ve acının hiç bir şekilde farkında değiliz. Çok az insan başkalarına acı çektirmek ister, çoğu aslında zarar verdiğinin farkında değildir. Bu uçurumun ortaya çıkmasının sebebi, para.”Boyle bu kararının ardından işini bıraktı, sahip olduklarını terk etti ve para kullanmadan yaşayacağı yeni bir hayat inşaa etmeye başladı. Gıda ihtiyacını kendi yetiştirdiği, doğadan topladığı ve takas yoluyla aldığı bitkilerle karşılıyor.Bir karavanda yaşıyor. Karavanı para harcamadan almış. Yurtdışında yaygın olan ve insanların kullanmadıkları eşyalarını ihtiyacı olanlara hediye etmesini amaçlayan Freecycle isimli bir organizasyon vasıtasıyla…Kurucusu olduğu ve kendisi gibi yaşamak isteyen insanların yer aldığı Freeconomy Community üyeleriyle birlikte bir tarlanın etrafında yaşıyorlar. O tarlaya ekim yapıyorlar, pişirdiklerini paylaşıyorlar. Kaldıkları yerin yakınındaki bir nehirde yıkanıyorlar, ulaşım ihtiyacını bisikletlerle karşılıyorlar.“Eğer kendi gıdamızı yetiştiriyor olsaydık, bugün olduğu gibi 3’te 1’ini çöpe atıyor olmazdık. Eğer kendi masa ve sandalyelerimizi üretiyor olsaydık, evimizi her değiştirdiğimizde onları çöpe atmazdık. Eğer kendi suyumuzu temizlemek zorunda kalsaydık, çöpümüzü onun içine boşaltmazdık.”Boyle yaşadığı hayattan çok memnun ama tüm dünyanın böyle yaşayamayacağını düşünüyor. Eğer bu söz konusu olsaydı, ortaya kaos çıkardı. Bu düzenin sunduklarına bağımlı durumdayız. Boyle’a göre hayatımızı kökten değiştiremesek bile yaşama şeklimizi gözden geçirebiliriz. İnsanoğlu bu dünyada geçirdiği zamanın %90’ı boyunca parasız ve daha ekolojik yaşadı. Şu anda da parayı kullanan tek türüz çünkü doğa ile olan tüm iletişimimizi kaybettik.“İnsanlar benim kapitalism karşıtı olduğumu söylüyor. Sınırlı bir dünyada sınırsız büyümeyi hedefleyen kapitalismin birçok defosu olduğunu düşünmekle beraber ben hiçbir şeyin karşıtı değilim. Ben doğa yanlısıyım, topluluk yanlısıyım ve mutluluk yanlısıyım. Eğer tüm bu tüketim ve çevre yıkımı bizi daha mutlu etseydi anlardım. Ama aksine mutsuzluğun göstergesi olan her şey; depresyon, suç, akıl hastalıkları, obezite ve intihar yükselişte. Daha çok para sahibi olmak, daha çok mutlu etmiyor.”
Reklam
İnşaat Firması Kurmak ve İşletmek
Ülkemizde son 10 yılda en çok gelişen sektörlerden biri olan inşaat aynı zamanda elaman çalıştıran etmesi acısından tarımdan sonra 2 sektör olup bir çok iş dalını da barındırıyor. Nüfus artısı, gelir artısı, ticari alanların gelişmesi, ailelerin küçülmesi, erken yasta aileden ayrılma, boşanmalar, evliliklerin artması ve insanların en güvenilir yatırım aracı olarak gayrimenkulle bakmalarından dolayı inşaat firmaları her zaman gözde sektör olmaya devam ediyor. Son zamanlarda başka sektörlerin en çok ilgilendikleri iş, inşaat işi oldu. İnşaat işletmeleri yapıları bakımından bir kişi şahıs firması olarak kurulabilmesi yanında çok ortaklı olarak da kuruluyor. Bir insanın inşaat yapmasının önündeki en büyük engel nakit ve müteahhitlik karnesidir. Karne aldıktan sonra firma kurulur yada var olan firmada devam edilir, Diğer bütün işleri taşeron firma yaptırmak yollu ile en az elaman ile işe devam edildiği gibi sürekli büyük inşaat projesi yapanlar kendi bünyelerinde elaman olarak tutabilirler. İnşaat firması kurduktan sonra yapılacak işlerden en önemlisi hedef kitleyi doğru belirlemek ve bir kavram oluşturmaktır. Sizi hedef kitleniz ne olarak tanıyacak ayrıca inşaat yapılacak yerin secimi de önemli kararlardan biridir. Nitekim arzın fazla talebin az olduğu yerde yapılara satmak daha uzun zaman alır ve yatırım beklediği için kar marjı düşer ve fiyatları sizler belirleyemezsiniz. Ancak talebin yoğun olduğu bir yerde yaparsanız o zaman kısa zamanda istediğiniz rakamlara satış yapma olanağınız olur. İnşaat firmalarının en büyük sorunu proje yapacak arsa bulmaktır. Arsayı satın aldığı gibi kat karşılığı yada hasılat paylaşımlı bulabilir. Önemli olan burada işletmecinin beklentileridir. Arsayı bulduktan sonra imardan yapılacak binanın belediye tarafından belirlenen Şartlarına ve arsaya göre imar durumunu bakılmalı ve plan notları incelenmelidir. Ondan sonra belediyeden inşaat Aplikasyon imar durumu ve bir çok belediyece istenen projeler belediyeye teslim edilerek ve gerekli izinler alındıktan sonra inşaat ruhsatı alınır ve denetleyici firma ile birlikte işe başlanır. Yeni başlanan proje topraktan satış yaparak finanse edilir. Aslında inşaat firmasının nakit olarak elinde bulundurması gereken para sadece toplam giderin % 20 kadardır. Arsa kat karşılığı alınır ve inşaat başlar başlamaz satılmaya başlanır başka hiçbir sektör de bu olanak yoktur, Önce alıyorsun sonra azar azar harcayarak bitirip teslim ediyorsunuz, Ancak topraktan satmak için güvenilir ve tanınır bir firma olmalı o zaman satışlar konusunda sorun yaşamsınız yer bulma konusunda da Ayrıca berter yöntemini de kullanarak daha fazla kazanç sağlanır. En son ve en önemli konu biten proje de satış fiyatı ve pazarlama ve satış kanaları ile finansal yönetimdir. Kendileri proje üretmek istemeyen firmalar ihale yada başka firmaların projelerinde yüklenici konumda da iş yapa bilirler. Tabii onların şartlarını ve yasal sorumluluklara bağlı kalmakla , Eğer piyasaya yeni giriyorsanız ve tanımıyorsanız size tavsiyem topraktan satışa fazla güvenmeyin ve ona göre finanse edin aksı durumda nakit yetersizliğinden basınız ağrır.
Çok Para Kazandırdığı Düşünülen 10 İş
Hiç cesaret edemediğimiz, ama cesaret edip de bir girişsek iyi para kazanabileceğimizi düşündüğümüz işler vardır. Hatta işimizden sıkıldığımızda aklımıza gelen, 'aslında şu işte iyi para var' dediğimiz, nihayetinde bulaşamadığımız işler var. İşte bunlardan 11 tanesini sizler için bulup çıkardık. Gerçekten çok para kazandırıyorlar mı? Takdir sizin.
Aile İşinde Çalışmanın Püf Noktaları
Aile işi kurduysanız bu önerileri dikkatlice dinleyin… Aile işi bir takım işidir. Böyle bir işte çalışmak mesai saatlerini geçirmek açısından güzel olabileceğinin yanı sıra aile ilişkilerini geliştirmek açısından da iyidir. Aile işleri genelde uzun yıllardır süre gelen bir gelenek halinde olurlar, bu işler başarılı olur çünkü ailedeki herkes yanında rahat olabileceği akrabalarıyla eğlenmekten öğrenmekten ve çalışmaktan zevk alır. Bu ayrıca çocuklar ebeveynleri için çalıştığı için vergi açısından da karlı olabilir. Aynı zamanda aile işi ile ilgili bazı zorluklar da vardır. Aile içi uyuşmazlıklar tartışmalar, her çalışana aynı davranmama, gelecek için plan kuramama gibi problemler en yaygınlarıdır. Aile işinin yöneticisi iseniz aile içi ve aile dışı çalışanlar arasındaki ince çizgide yürümeyi bilmelisiniz. Aile işinde başarılı olmak için bazı püf noktalar Aile zamanı ile iş zamanını ayırın Aile işinin avantajlarından biri aile bireylerinin aynı zamanda çalışanlar olmasıdır, bu da işe olan bağlılığın artmasını sağlar. Bu demektir ki çalışanlar fazla mesai yapmaya ve haftasonu çalışmaya istekli olacaklardır, ancak bu ailenin bütünlüğü için sağlıklı değildir. İş her zaman önce gelebilir ama aile hemen arkasında olmalıdır ve ihmal edilmemelidir. İşten uzak biryerlere ailecek gitmek tatillere çıkmak birlikte iş dışı vakit geçirmek her zaman önemlidir ve böyle yerlerde iş kimsenin aklında olmamalı ve iş konuşulmamalıdır. Aile zamanı ve iş zamanını ayırmak aynı zamanda ailevi meseleleri de iş ortamından uzak tutar. İş yerinizi kuzeniniz ve sizin aranızdaki sorun ile ilgili bir dedikodu merkezine çevirmek istemezsiniz. kişisel meseleleri konuşup çözmenin yeri ve zamanı vardır ve bu iş yerinde olamaz. Aile zamanını ve iş zamanını ayırmak işinizin doğru bir şekilde yürümesini ve ailenizin huzur içinde kalmasını sağlayacaktır. Her çalışana eşit davranın Aynı masada yemek yediğiniz aile fertlerinizle çalışıyorsanız onlara kolaylıkla aile dışı çalışanlardan farklı davranabilirsiniz. Kötü bir gün geçirdiğinizde aileniz sizi anlayışla karşılayabilir ama aile dışı insanlar kötü gününüzün bedelini ödemek zorunda değil. Aile fertlerinize de müşterilere davrandığınız gibi saygılı davranmalısınız. Şirin ve yakın olduğunu düşünebilirsiniz ancak profesyonel davranmanız çalışanlar ve aile fertleriniz için daha rahat bir ortam yaratır. Eşit davranma politikası yazılı talimatlarda, çalışanların tavırlarında ve yeni çalışan alımlarında da geçerli olmalıdır. Bunu en baştan yapmanız sizin için en kolayı olur; iş tanımlarını açık şekilde belirlemeli ve işi hakedene vermelisiniz kan bağınız olana değil. Son olarak açık ve net kurallar koyarak çalışanların aile ferti olduğu için yaptıklarının yanlarına kar kalacağını düşünmelerini istemezsiniz; özellikle cinsel taciz ve kar payı konularında. Eğer herkese eşit mesafede olup herkese eşit davranırsanız, tüm çalışanlar kendini rahat ve şirkete bağlı hissedecektir. İnsanların ayrılmasına izin verin Her işte olduğu gibi bazen çalışanlar bir çevre ve kariyer değişikliği arayışında olurlar. Eğer aile işinin başındaysanız böyle durumlara hazırlıklı olmalı ve akrabanızın düşüncesine saygılı olmalısınız. Eğer kişiyi zorla tutarsanız, profesyonel tavrınızı kaybedersiniz ve ilişkiler hasara uğrayabilir; bu da kişinin gitmesine izin verdiğinizde doğacak bir boşluktan daha büyük hasarlara yol açabilir. Herkes iyi çalışanlarını tutmak ister, ama kimseyi zorla tutamazsınız; yapabileceğiniz şey: onların orada kalmak istemesini sağlayacak bir ortam kurmaktır. Aile işinde bu ortamı herkese aileden olsun olmasın yükselmesi için aynı fırsatı vererek sağlayabilirsiniz. Sağlıklı iletişim herşeyin anahtarıdır; çalışanlarınıza onların fikirlerini önemsediğinizi gösterin. Şirket içi önemli kararlarda onların fikirlerini de değerlendirmeye alın. Kısacası çalışanlarınızın ayrılmasına izin vermekten korkmayın, ama onların sizinle çalıştığı sürece mutlu olması için elinizden geleni yapın. Gücünüzü kötüye kullanmayın Ailedeki rollerinden dolayı aynı rollerin iştede geçerli olduğunu düşünebilirsiniz, ama çalışanlar düşünmez. İşteyken çocuklarınız sizi patronları olarak dinlemeli babaları olarak değil, aynı zamanda siz de onlara zorla baskı yapmamalısınız ve onların fikirlerine saygı göstermelisiniz. Eğer aile içindeki roller ile iş ilişkileri birbirine karışırsa ailedeki rolün gücü kötü yönde kullanılabilir. Bir ebeveyn aile içi rolünü kullanarak şirket için kötü kararlar verebilir ve şirketi riske atabilir. Bu nedenle aile içi çalışanlarla olan tüm konuşmalarınızda saygılı pozitif ve yapıcı olmalısınız. Bir aile içi çalışanı kötü yönde eleştirecekseniz bunun tamamen işi ile ilgili olduğuna emin olun; kişisel yaşamı ve aile içindeki yerini karıştırmamaya dikkat edin. Pozitif olun ve zaman bulabildiğiniz her an aile içindeki çalışanlarınıza arkadaşça feedbackler ile sizin için yaptıkları işi takdir ettiğinizi söyleyin. Eğer işleri arkadaşça ve saygı çerçevesinde devam ettiriseniz aile bağları kötüye kullanılmaz aksine sizi daha güçlü yapar. Gelecek planınızı yapın Aile işi zamana ancak bir nesilden diğerine başarılı bir şekilde geçirebilirse dayanabilir. Eğer geleceği düsünmüyorsanız işinizi ve çalışanlarınızın geleceğini de riske atıyorsunuz demektir. Uzun süreli başarının anahtarı iyi uygulanmış bir gelecek planından geçer, şirketteki herşey aynı etkinlikle ilerlerken perde arkasında baştaki isimler rollerini varislerine bırakır. Başarılı bir değişim stratejisi için şirketin herkesin yeni işinde neler yapacağını açıkça belirtin ve böylece karışıklık yaşanmasını önlemiş olursunuz. İyi bir değişim doğru insanları doğru yerlere atamaklta olur. İşten ayrılan büyük patronları da unutmayın; onların da finansal bir rahatlığa ihtiyaçları olacaktır. Aile içinde tutun Herhangi bir iş gibi, aile işinin de pozitif yanları olduğu gibi negatif yanları da vardır. Başarınız sorunları önceden görebilmenize ve onlarla başa çıkabilecek çözümleri üretip üretememenize bağlıdır. Yaratıcı fikirleriniz olduğunda da işinizi büyütebilirsiniz bu da ailenizin saygınlığını arttırır.
500 Startups'ın İş Modeli ve Gelir Rakamları
Özellikle internet girişimciliği denildiğinde ilk akla gelen bilgi kaynaklarından olan Quora‘da, kullanıcıların sorduğu sorulara direkt olarak konunun birinci dereceden muhatabının yanıt vermesi oldukça sık yaşanan bir durum. Şu an okuyor olduğunuz yazının konusu da 500 Startup’ın iş modelinin sorulduğu soruya bizzat Dave McClure’un verdiği yanıt.Bir erken aşama yatırım ve inkübasyon kuruluşu olarak değerlendirebileceğimiz 500 Startups, bunların yanında sahip olduğu iş ortaklıkları ve düzenlediği ya da parçası olduğu etkinliklerle öne çıkıyor. 2010 yılının Mart ayında, yani bundan yaklaşık 4 sene önce, kurulan 500 Startups, bizzat Dave McClure‘un paylaştığı rakamlara göre 2013 yılında 6 milyon dolar ciro elde etmiş. Diğer yandan oluşumun 2014 yılındaki harcamalarının ise 8-9 milyon doları bulması bekleniyor.500 Startups’ın 2014 yılındaki gelirleri ise birbirine eşit olarak şu üç kanaldan gelecek: yatırım fonu için yönetim bedeli, girişimlerden alınan ofis alanıyla diğer ücretler ve 500 Startups’ın düzenlediği ya da parçası olduğu organizasyonlar.Kuşkusuz oluşumun ana hedefi yatırım yaptığı girişimlerden karlı çıkışlar yapmak. Ancak bu konuda Dave zamana ihtiyacı olduklarının altını özellikle çiziyor. 500 Startups’ın 2014 yılı içindeki tahmini ciro rakamlarına da değinen Dave, aşağı yukarı 3 milyon dolar gibi bir rakamı fon yönetim bedeli olarak alacaklarını paylaşıyor. Yine yaklaşık olarak 3 milyon doları girişimlerden çeşitli hizmetler sonucu kazanacak olan 500 Startups, 2-3 milyon dolar civarında bir parayı da organizasyon ve sponsorluk anlaşmalarından dolayı kasasına koyacak.Ayrıca 500 Startups’ın yatırım haricindeki aktivitelerine bakacak olursak şirketin 2011 yazından bu yana karlı durumda olduğunu görüyoruz. Tüm bunların yanında 500 Startups’ın mentörlerinin çok büyük bir kısmına herhangi bir hisse vermediğini de ekleyelim.
Reklam