Fırtınada Sakin Kalmak: İçsel Denge ve Girişimcilik
“Güçlü olan, fırtınadan kaçan değil; fırtınanın içinde yavaşlayabilendir.”— AnonimSon üç ayda Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeler, sadece istatistikleri değil, insan psikolojisini de altüst etti. Merkez Bankası’nın politika faizini %50 seviyelerinde tutması, ticari kredi faizlerinin %60'lara dayanmasıyla birlikte, işletmeler için nakit akışı artık bir hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Özellikle küçük ve orta ölçekli girişimciler, bir yandan artan hammadde ve üretim maliyetleriyle, diğer yandan müşteri tarafında azalan talep ve ödeme zorluklarıyla baş etmeye çalışıyor.Döviz kurlarının sadece Haziran-Temmuz 2025 arasında yaklaşık %7’lik bir artış göstermesi, ithalata bağımlı iş modellerinde anlık kararları bile riskli hâle getirdi. Elektrik, kira ve personel giderleri gibi sabit maliyetler kontrolsüz biçimde yükselirken, satış gelirleri aynı oranda artmadı. TÜİK’in son verilerine göre, tüketici güven endeksi 65’in altına inerek yılın en düşük seviyesine ulaştı. Bu, sadece piyasanın değil, insanların da geleceğe güven duymakta zorlandığını gösteriyor.Ancak girişimcinin yaşadığı fırtına sadece ekonomik göstergelerle ölçülemez. Gerçek kriz, çoğu zaman dışarıdan görünmeyen, içsel bir sarsıntıdır.Geceleri uyuyamayan, ertesi güne kaç müşteriyle devam edeceğini bilemeyen, kredi başvuruları reddedilen ya da tahsilat sorunu yaşayan binlerce girişimci için bu dönem, sadece iş kaygısı değil, kimlik, yeterlilik ve anlam krizidir aynı zamanda. “Ben bu yükü ne kadar taşıyabilirim?” sorusu, sadece finansal değil, ruhsal bir sorgulamadır.İşte tam da bu noktada, girişimcilik yolculuğunun pek konuşulmayan ama en kritik boyutu devreye giriyor, içsel dengeyi koruyabilmek. Fırtına dışarıda koparken, içerde sükûneti inşa etmek. Bu yazı, tam da bu dengede kalabilmenin yollarını konuşmak için yazıldı.