BİLİM

Dünya’da nefes almak basit bir refleks olabilir ama uzaya çıktığınızda işler bambaşka bir boyuta geçiyor. Astronotların her nefesi, karmaşık teknolojilerin ve sıkı güvenlik önlemlerinin bir ürünü. Uzay boşluğunda oksijen yok, atmosfer yok, basınç yok ama yaşamak için nefes almak zorundasınız. Peki bu nasıl mümkün oluyor? Gelin, uzayda nefes almanın aslında ne kadar tehlikeli ve bir o kadar da zekice çözümlerle sağlandığını birlikte keşfedelim.Kaynak 1, Kaynak 2

Kışın sonu baharın habercisi 21 Mart Ekinoksu! Kuzey Yarım Küre'de baharı ve doğanın uyanışını beraberinde getiren Ekinoks, aynı zamanda gün-tün eşitliği olarak da bilinir. Gece ile gündüzün eşitlendiği bu tarihte hayatımızda yeni bir mevsim ve heyecan verici değişimlerden söz etmek mümkündür. Peki 21 Mart Ekinoksu nedir? Ekinoksun özellikleri nelerdir? Ekinoks nasıl oluşur?İşte, 21 Mart İlkbahar Ekinoksu hakkında merak edilenler...

Tuvalet alışkanlıkları, genellikle üzerinde çok fazla düşünmediğimiz bir konu olabilir. Ancak bilim insanları, ne sıklıkla tuvalete çıktığımızın sağlığımız üzerinde düşündüğümüzden çok daha büyük bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Bağırsak hareketlerimizin düzeni, vücudumuzdaki toksin seviyelerinden iltihaplanmaya kadar pek çok sağlık göstergesiyle bağlantılı.Peki araştırmalar başka ne diyor? Bakalım...Kaynak

Kulağını oynatabilen insanları izlerken “Nasıl yapıyorsun?” diye sorduğunuz oldu mu? Eğer siz de aynanın karşısında denemelere rağmen kıpırdatmayı başaramayanlardansanız, yalnız değilsiniz. Her beş kişiden yalnızca biri bu hareketi bilinçli olarak yapabiliyor. Peki, bu yetenek neden bazı insanlarda varken bazılarında yok? Bunun sebebi genetik mi, sinir sistemimiz mi yoksa sadece kaslarımız mı?Kaynak 1, Kaynak 2

Okyanuslar, gezegenimizin can damarı. Sadece su kaynağımız değil aynı zamanda iklimin düzenleyicisi, oksijen üreticisi ve en büyük ekosistem. Peki ya bir gün her şey değişirse? Eğer dünyadaki tüm okyanuslar bir anda donsaydı, ne olurdu? Önce balıkçılık ve deniz taşımacılığı çökerdi, sonra küresel ekonomi sarsılırdı ve en kötüsü, hayatta kalmamız için gereken oksijen azalırdı. İşte, buzdan bir dünyada insanlığın karşılaşacağı kabus gibi senaryolar…Kaynak 1, Kaynak 2

Günümüzde köpekler, insanların en yakın dostlarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak tarih boyunca bu sadık dostlarımızın ataları aslında vahşi kurtlardı. Binlerce yıl süren bir süreç sonunda, insanlarla özel bir bağ kurarak evrimleştiler. Ancak bilim insanları hala köpeklerin nerede ve nasıl evcilleştirildiğine dair kesin bir yanıt bulmaya çalışıyor. Yeni fosil keşifleri ve DNA analizleri, bu gizemi çözmemize bir adım daha yaklaşmamızı sağlıyor.Kaynak 1, Kaynak 2

1997 yılında, bir ortaokul öğrencisi, yalnızca bilimsel terimleri kullanarak insanları tamamen masum bir maddeye karşı korkutmayı başardı. Üstelik sonuç o kadar etkileyiciydi ki sınıf arkadaşlarının büyük çoğunluğu bu 'tehlikeli' maddenin yasaklanması gerektiğine inandı. Ama bilmedikleri şey, bu maddeyi zaten her gün içtikleriydi! Peki, 14 yaşındaki bir çocuk insanları nasıl böyle kolayca kandırdı ve bu deney neyin kanıtıydı? Gelin bakalım...Kaynak

Evde rahatça yürürken bir anda sehpa bacağını fark etmeyip ayak serçe parmağınızı vurduğunuz oldu mu? Eğer cevabınız “hayır” ise çok şanslısınız çünkü bu acıyı yaşayan herkes ne kadar korkunç olduğunu bilir! Küçücük bir çarpma, aniden gözlerinizi yaşartacak kadar büyük acıya neden olabilir. Öyle ki o anda beyniniz, ayak parmağınızın tamamen kırıldığını bile düşünebilir! Peki ama neden? Ayak serçe parmağınızı çarptığınızda hissettiğiniz bu abartılı acının arkasında bilimsel bir açıklama yatıyor. Gelin bakalım...Kaynak 1, Kaynak 2

Bir gün, hayvanların insanlar gibi konuştuğunu hayal edebilir miyiz? Şimdilik bu biraz uzak bir ihtimal gibi görünse de bilim dünyasında atılan bazı adımlar bunun sandığımız kadar imkansız olmadığını gösteriyor. Özellikle fareler üzerinde yapılan ilginç bir deney, genetik müdahalelerin iletişim yetenekleri üzerindeki etkisini gözler önüne serdi. İnsanlara özgü bir dil geni farelere aktarıldığında, onların çıkardığı sesler değişti ve daha karmaşık hale geldi. Peki, deney gerçekten neyi ortaya çıkardı? Gelin bakalım...Kaynak

Bir oyunun başına oturup saatlerce savaş sahnelerinde düşmanlarla mücadele etmek, çoğu insan için sadece bir eğlence şekli. Ancak zaman zaman bu oyunların 'insanları şiddete yönlendirdiği' iddiasıyla tartışmalar gündeme geliyor. Özellikle bazı toplu saldırılar sonrası saldırganların şiddet içerikli oyunlarla ilgisi olması, bu iddiaları daha da güçlendiriyor. Peki, gerçekten de video oyunları oyuncuların saldırganlaşmasına yol açıyor mu? Yoksa elimizdeki veriler yanlış yorumlanıyor olabilir mi?

Dinozorları geri getirmek şimdilik sadece bilim kurgu filmlerinde mümkün olsa da bilim insanları soyu tükenmiş bazı hayvanları geri döndürmek için ciddi araştırmalar yapıyor. Dodo kuşu, yünlü mamut ve Tasmanya kaplanı gibi türler, genetik mühendislik teknikleriyle yeniden hayata döndürülebilir mi? Bu çabanın arkasında yalnızca geçmişi geri getirme isteği mi yatıyor, yoksa daha büyük bir amaç mı var? Kaynak 1, Kaynak 2

İnsan beyninin yaşlanma süreci hala birçok bilinmezle dolu. Ancak yapılan son araştırmalar, kadınların beyninin bu sürece erkeklerden daha dayanıklı olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, kadınlarda yaşlılık döneminde 'uyuyan' bir X kromozomunun yeniden aktif hale geldiğini keşfetti. Bu genetik uyanışın, hafıza, öğrenme ve bilişsel işlevlerin korunmasına yardımcı olduğu düşünülüyor. Peki, kadın beynini yaşlanmaya karşı koruyan bu gizli mekanizma nasıl işliyor?Kaynak

Kanada'da, görme kaybı yaşayan hastalar için oldukça ilginç ve umut verici bir yöntem uygulandı. Vancouver’daki Mount Saint Joseph Hastanesi’nde yapılan bu operasyon, gözlere diş yerleştirerek görme yetisinin geri kazandırılmasını amaçlıyor.Dişten özel bir implant hazırlayıp, bu implantı gözlere yerleştirerek körlük tedavisinde yeni bir kapı açmayı hedefleyen bu yöntem, şiddetli kornea körlüğü yaşayan hastalar için büyük bir umut ışığı oldu.Üç hastaya uygulanan ilk aşama, gelecekte daha fazla kişi için görme şansını geri getirebilir. Detaylar içeriğin devamında!

Uzayda Dünya benzeri gezegenler arayışı hız kesmeden devam ediyor. Her yeni keşif, insanlığı evrende yalnız olup olmadığımız sorusuna bir adım daha yaklaştırıyor. Son olarak, gökbilimciler Güneş benzeri bir yıldızın etrafında dönen ve potansiyel olarak yaşanabilir özellikler barındıran bir gezegen keşfetti. HD 20794 d adı verilen bu Süper-Dünya, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Özellikle atmosferi incelenebilir olması, bu gezegeni oldukça özel kılıyor.Kaynak

Uyumadan önce bir dizi açıp sesi kısarak öylece bırakıyor musunuz? Ya da tam sessizlikte uyuyamıyor, illa ki bir beyaz gürültü veya fon sesi mi arıyorsunuz? Bazı insanlar için arka planda bir ses olmazsa uyumak neredeyse imkansız. Peki, bu bir alışkanlık mı yoksa beynimizin ihtiyaç duyduğu bir şey mi? Bilim insanları, bu durumun aslında psikolojik kökenleri olabileceğini düşünüyor.