TARİH

Birçok tarihçiye göre Osmanlılar’ın kısa sürede büyümesinin en önemli nedenlerinden birisi; zayıf komşuların olduğu bir coğrafyada neşvünema bulmasıdır. Bu durumu avantaja çeviren Osmanlılar gerek kılıç yoluyla, gerekse siyasi evlilik bağıyla birçok toprak elde etmişlerdir. Yapılan evlilikler vasıtasıyla da komşularının iç işlerine el atabilmişlerdir. Böyle bir siyasi evliliğin meyvesi olan Şehzade Halil’in hayatına gelmeden önce onun doğumuna gidilen sürece değinilecek, sonrasında onun maceralı yaşamı anlatılacaktır. Şehzade Halil örneğinden de anlaşılacağı üzere; Osmanlı-Bizans ilişkileri sadece 'din düşmanlığı' üzerine inşa edilmemişti...

Goju-ryu, birçok karate tekniğinin çıktığı Japonya'nın en güneyindeki Ryukyu Adalarından birisi olan Okinawa'da doğmuş bir spor dalıdır. Bu spor dalı, Dünya Karate Federasyonu tarafından kabul edilen 4 karate sanatından birisidir. Gōjū-ryū, Japonca'da Sert-Yumuşak Akımı anlamına gelmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Topkapı Sarayı'nın Hazine bölümündeki çatlakların bugünlerde birdenbire ortaya çıkmadığını, bir yıllık bir süreçte görünür hale geldiğini belirtti.

Horatio Nelson, başarılı bir asker ve ünlü bir deniz subayıydı. İngiltere uğruna savaşan bir asker iken, ileride Osmanlı Nişanı ile onurlandırılacağını nereden bilebilirdi ki?

Önce taşıyıcı duvarlarında çatlak, sonra bahçesinde çukur oluşan tarihi Topkapı Sarayı’nın durumu endişe yaratmaya devam ediyor. Uzmanlar olası bir depremde özellikle sarayın Marmaray’a bakan duvarlarının risk altında olduğu görüşünde...

Bir ressam, filozof, mimar, mühendis, mucit, matematikçi, müzisyen, heykeltıraş, botanist ve yazar olarak Rönesans ruhunu en iyi yansıtan isimlerden olan Leonardo da Vinci, sahip olduğu yetenek ve dehâ ile bugünün insanını bile hayrete düşürmektedir. İşte dünyaya belki de bin yılda bir gelecek bu muhteşem insan hakkında daha önce hiç duymadığınız 20 bilgi:

Sinema, bir özelliği olarak da toplumların yakın tarihini yansıtmaya yarayan bir araçtır. Bu sebeple Yeşilçam sineması, bizim toplumumuzun düşünce ve yaşayış dünyasını yansıtması bakımından çok mühimdir. Yeşilçam oyuncularının her biri ilginç hayat hikayelerine sahiptir. Suphi Kaner de bu nevi oyunculardan birisiydi.

Bu sefer gerçekten boktan bir konuyla karşınızdayız. Sizlerle bugün Antik Roma'daki tuvalet problemini ve bu sorunu nasıl aşmaya çalıştıklarını işleyeceğiz. Kısacası 'nereye sıçıyorlardı?' sorusunun cevabını inceleyeceğiz. Haydi başlayalım.Antik Romalıların mühendisliğe ve tekniğe katkılarını yadsımanın imkanı yok elbette ama halk sağlığı ve hijyen konusunda sınıfta kaldıklarını da kabul etmek lazım. Romalıların 'işlerini görürken' utangaç oldukları söylenemez. Bugün bizim kişisel olduğu konusunda hemfikir olduğumuz tuvalet konusu Romalılar için toplu bir eylemdi.

Arkeologlar, Japonya’daki bir kalenin kalıntılarına gömülü halde Roma ve Osmanlı imparatorluklarına ait sikkeler bulundu.

Günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilen yapıları düşündüğümüzde, aklımıza Kolezyum ya da Giza Piramitleri gibi örnekler geliyor. Peki hala inşa edilme amaçlarına uygun şekilde kullanılan mimari yapıları hiç düşündünüz mü?Artık turizm amaçlı kullanılan çoğu eski yapının aksine köprüler, asırlar boyu kullanım amaçlarını korudular. Uzun süre dayanacak şekilde inşa edildikleri için yüzyıllardır kullanımda olan birçok köprüyle karşılaşmak mümkün. Uplifers olarak; genellikle felaketler, savaşlar ya da kazalar nedeniyle hasar görüp restore edilenlerin aksine bu galeride yer verdiğimiz köprüleri yüzlerce yıl neredeyse hiç değişmeden hayatta kalabilmeyi başarmış olanlar arasından seçtik.

2. Abdülhamid Dönemi, Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya göre üzerinde yeterince çalışmanın henüz yapılmadığı bir dönem. Buna karşın üzerinde her daim çok fazla spekülasyon yapılan bir dönem... Son olarak 2. Abdülhamid üzerine düzenlenen etkinlikler ve söylenen sözler neticesinde bu dönem bir kez daha gündemimize girdi. Peki, 2. Abdülhamid'i ne kadar tanıyoruz? 26 maddede belki de hakkında ilk kez okuyacağınız bilgilerle Sultan 2. Abdülhamid!

Moğolistan'ın batısındaki Altay bölgesi yeryüzünün ulaşılması en zor yerlerinden biridir. Pek yol geçmez buralardan. Moğolistan, Kazakistan, Çin ve Rusya ile sınırı olan Altay Dağları'nın karlı dorukları aşılmaz engellerle doludur. Bu bölgelerde kartalla avlanan avcılar Orta Asya'nın berkutçi geleneğini kuşaklar boyunca devam ettiriyor.

Çanakkale'nin Biga İlçesi'ne bağlı Kemer Köyü yakınlarında, su borusundaki patlağı onarmak için kepçeyle yapılan kazı sırasında 3 lahit ortaya çıktı. Lahitlerin kurtarılması için Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından kurtarılma kazısı başlatıldı.

Bugün basına yansıyan uzman raporuna göre Topkapı Sarayı Müzesi 5 büyüklüğünde bir depreme bile dayanamayacak durumda. Hazinelerin sergilendiği Fatih Köşkü’nün bodrum katındaki taşıyıcı duvarlarda ortaya çıkan hasarın, çatlak boyutunu aşarak 'ayrık ve yarık' seviyelerine geldiği belirtiliyor...

Erdal Eren (25 Eylül 1964, Şebinkarahisar, Giresun - 13 Aralık 1980, Ankara), 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü. Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde infaz edildi.Erdal idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan'a, 'avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18'den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını'söyledi. İdam kararı verilen Erdal Eren'in 17 olan yaşı bir gün içinde 18 olarak büyütüldü ve sonrasında hemen idam edildi.Ağabeyi Erkan Eren, Erdal'ın Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal'ın idam edildiği tarihte yaşının 18'den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.