Karanlıkları Aydınlatan Lider Martin Luther King'in Konuşmalarından 15 Alıntı
Yakın zaman içinde yaşamının bir kaç ayını konu alan Selma filmi ile yine gündeme gelen Martin Luther King'in neler yaptığını ve neleri değiştirdiğini az da olsa yakından görme şansına eriştik. Şiddete tam anlamıyla karşı olan ve pasif direnişin aslında ne kadar büyük etkiler yaratabileceğini göstermiş bu liderin konuşmalarından alıntılanmış sözlerini sizlere sunuyoruz.
Tarihi Lebon Pastanesi Otel Oluyor...
Beyoğlu’nun bir zamanlar ünlü olan dükkânları birer birer kepenk indirir veya eski yerlerini terk ederken, Beyoğlu’nun tarihi pastahanelerinin son kalesi Lebon da kapatılmak isteniyor. Yahya Kemal’den Aysel Gürel’e pek çok ünlü simanın kişiliğin uğrak noktası olan mekân, Beyoğlu’nun otel furyasından nasibini alacağa benziyor.Lebon Pastanesi’nin müdürü, aynı zamanda sahibi Abdurrahman Bey’in oğlu olan Murat Cengiz, nisan ayı sonunda, mülk sahibi Karagözyan Yetimhanesi Ermeni Vakfı’nın Lebon’u tahliye etmek için açtığı davayı kaybettiklerini söyledi. Cumhuriyet gazetesinden Ceren Çıplak'ın haberine göre Lebon’un bulunduğu binanın otele kiraya verileceğini duyduğunu belirten Cengiz, verilmiş kararı temyize taşıyacaklarını belirtti. Cengiz, bir kiracının bir yerde 10 yıldan fazla kaldıktan sonra mülk sahibi tarafından gerekçe gösterilmeden çıkartılmasıyla ilgili yasadan yola çıkarak dava açıldığını söyledi.
Etiyopya'da 'Yeni' Bir İnsan Türü Bulundu
Etiyopya'nın Afar bölgesinde varlığı daha önce bilinmeyen bir insan türüne ait kalıntılar bulundu.3.3 ila 3.5 milyon yıl öncesine ait çene kemiği ve dişler, bilinen ilk insan türlerinden farklı bir türün de yaşadığını ve insanın soyağacının sanılandan daha karmaşık olabileceğini gösterdi.Araştırmacılar, buldukları 'yeni' insan türüne Afar bölgesinde kullanılan yerel dilde 'yakın akraba' anlamına gelen deyiremeda sözcüğünü de kullanarak Australopithecus deyiremeda adını verdi.Nature adlı dergide yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre, bulunan kemik ve dişler hem insansı hem insan öncesi türlerin özelliklerini taşıyan dört canlıya ait.
Atlantik'in Şövalyesi 'Bismarck Zırhlısı'nın Dokuz Günlük Öyküsü
Versay Anlaşması, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Almanya'yı askeri açıdan zor bir duruma sokmuştu. Avrupa gün be gün ısınmaya başlarken, 1939 yılında Almanlar Kriegsmarine olarak da bilinen, Alman Donanması'nda çok güçlü bir savaş gemisi kazandırmaya karar verirler.Versay'la birlikte Almanya'nın 35 bin tondan daha büyük savaş gemisine sahip olması yasaklanmıştı. Bu özel savaş gemisi, Bismarck 45 bin tondu. Kurallar ihlal edilmeye çoktan başlanmıştı.
Deniz Gezmiş Vakfı Kuruldu
68 kuşağının devrimci önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anısını yaşatmak üzere, devrimci mücadeleye kattıkları değerleri gelecek kuşaklara aktaracak olan “Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı” kuruldu.Vakıf Sözcüsü Hamdi Gezmiş, “Vakıf düşüncesi esas olarak, Deniz abimlerle ilgili yapılacak araştırma, etkinlik ve üretilecek yapıtlar nedeniyle gelen talepleri kurumsal bir kimlik altında karşılama ihtiyacı ve bireysel çabaların kurumsal yapı içinde daha faydalı sonuçlar verebileceği düşüncesinden kaynaklandı.‘Abim Deniz’Özellikle “Abim Deniz” eserinin hazırlık aşamasında da, aile üyeleri olarak Deniz ve arkadaşlarının anıları ve manevi mirasının daha iyi yaşatılabileceği düşüncesiyle Deniz Gezmiş adına bir vakıf kurma hazırlığına girdik. “Abim Deniz” kitabı ve bu konudaki diğer eserlerin telif haklarından elde edilecek gelirlerin de bu vakfa bağışlanmasını kararlaştırdık. Böylece geçtiğimiz yaz aylarında vakıf senedini oluşturma çalışmalarına başladık.”68. yıl müjdesiGezmiş ailesinin, Deniz Gezmiş’in 68. doğum gününde müjdelediği vakfın kuruluşu, tescil davasının kesinleşmesiyle 12 Mayıs’ta resmen gerçekleşti. Vakfın kurucu Mütevelli Heyeti, aile üyeleri olan Bora Gezmiş, Hamdi Gezmiş, Nural Gezmiş ve Aynur Gezmiş’ten oluşuyor.Halen kuruluş adresinde bulunan Vakfın kalıcı yeri Kadıköy’de olacak ve bir açılış töreni ile tanıtılacak. Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, “Vakfın adı Deniz Gezmiş olsa da, Deniz’i, Yusuf’tan, Hüseyin’den asla ayrı tutmuyoruz. O kuşağı, onun arkadaşlarını, yeni nesillere tanıtmak, onların düşünce ve ideallerini bugünlere taşımak aile olarak bizim görevimizdi” diyor.Kaynaklarıyla...Kendi kaynaklarıyla var olacak, Deniz ve arkadaşlarını sevenlerin yardımlarıyla yaşayacak olan vakıf, topluma kazandırılmış oldu.Vakıf yönetim kurulu, ilk iş kalıcı yer temini ve Danışma Kurulu oluşturmak için çalışmalarına başladı. Vakfa uygun bir mekan arayışında, kılı kırk yaran bir titizlikle haraket ediyorlar. Bora Gezmiş’in, en çok önemsediği konuların başında, vakfın öğrencilere burs verme projesi var.Son sözünde bilim demiştiDeniz Gezmiş’in kardeşi, Vakıf Sözcüsü Hamdi Gezmiş: “Deniz ağabeyimin ölüme giderken en çok vurgu yaptığı şey bilim ve bilgiydi. Vakfın çıkış noktası bu. Yeni kuşağa bilim arzusunu aşılamak istiyoruz. Araştırmalara, tezlere, incelemelere destek vermek istiyoruz. Adaletsizlikten canı yanmış bir aileyiz. Adalete, insan haklarına vurgu yapan alanlarda çalışmalar yapacağız. Bizimle dayanışacak insanları bu projelere katacağız. Başarılı olmak için yola çıktık.”
Çukurova'nın Tozunu Yutmuş, Tarihe Damga Vuran 10 Şahsiyet
Adana ve Çukurova bölgesi eski devirlerden beri bir yerleşim merkezi olmuştur. Tarihi belgelerde Kilikya olarak geçen Çukurova'dan, Boğazköy'den çıkarılan Hitit yazılı levhalarında, Uru Adania (Adana ülkesi) diye sözedilmektedir.Gezgin coğrafyacı Strabon, antik çağlarda Kilikya olarak bilinen bölgeden, 'Coracesion'dan (Alanya), Kilikya-Suriye kapısına kadar uzanan Küçük Asya'nın güneydoğu kıyıları.' diye sözeder. Herodot, bölgenin Hypachoea diye adlandırıldığını, Fenikeli Age-nor'un oğullarından Cilix'in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını nakleder. Fakat Kilikya adı ilk kez, Asur yazıtlarında Chilakka olarak görülmüştür. Bu nedenle bugün Kilikya adının Asur kaynaklarında özellikle Dağlık Kilikya için kullanılan Chilakka kelimesinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Aynı Asur kaynaklarında Ovalık Kilikya ise Que olarak adlandırılmaktadır.Anadolu ile Suriye ve Mezopotamya arasında ulaşımı sağlayan Gülek ve Sertavul (Kilikya kapıları) ile Belen (Suriye kapısı) gibi önemli geçitler nedeniyle stratejik önem taşıyan bölgenin doğu ve batı kesimleri yeryüzü şekilleri bakımından farklı özellikler gösterir. Bu nedenledir ki Hellenler, batı kesimini Cilicia Tracheia (Dağlık Kilikya), doğu kesimini Cilicia Pedias (Ovalık Kilikya) olarak anmışlardır. Romalılar ise Dağlık Kilikya'ya Cilicia Aspera, Ovalık Kilikya'ya Cilicia Campestris adını vermişlerdir. Dağlık Kilikya kabaca, Alanya ile Mersin arasında kalan, Ovalık Kilikya ise Mersin'den İskenderun Körfezi'ne kadar uzanan kesimlerdir. İki Kilikya'yı ise Lamas (Limonlu) çayının birbirinden ayırdığı kabul edilir. Günümüzde Dağlık Kilikya Taşeli yarımadası, Ovalık Kilikya ise Çukurova olarak adlandırılır.Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ukurovaAyrıca Adana'nın tarihçesi 3.000 yıl kadar öncesine dayanmaktadır; bölgedeki arkeolojik bulgular Paleolitik Çağ'a değin uzanan insan yerleşkelerini gün yüzüne çıkarmıştır. Arkeologların taş bir duvar ve bir şehir merkezi buldukları Tepebağ Höyüğü Neolitik Çağ'da inşa edilmiştir. Adana Çukurova bölgesindeki en eski şehir olarak düşünülmektedir. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin deltasında verimli sulak arazide kurulu Adana'nın tarihi, coğrafi konumu nedeni ile M.Ö. 6000 yıllarına dek uzanmaktadır. Adana, Antik Kilikya Bölgesi'nin en önemli şehirlerinden birisidir. Hititler'den Osmanlı'ya, gelmiş geçmiş birçok medeniyetlerin beşiğidir. Yaygın görüşe göre Adana, adını Yunan mitolojisine göre Gök tanrısı Uranus'un oğlu Adanus 'dan almıştır. Ancak bu konuda başka muhtelif görüşler de ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre Adana'ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk defa, Anadolu yarımadasının en köklü uygarlıklarından biri olan Hititlerin kaya kitabelerinde rastlanmaktadır. Boğazköy metinleri olarak bilinen M.Ö. 1650 yıllara tarihlenen bir Hitit tabletinde, Adana havalisinden Uru Adania yani Adana bölgesi olarak bahsedilmektedir. Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/AdanaBu kadar eski bir bölgede sayısız ünlü isim gelip geçmiştir.
Antik Dünya Hakkında Yanlış Bilinen 10 Şey
Londra her ne kadar bugün çok kültürlülüğü ile bilinse de, hepimizin zihninde yüzlerce yıl önce Britanya yarımadasında zencilerin olmadığına yönelik bir önyargı var. Bu önyargı bayağı yanlış çıktı. Reading Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışma Britanya'da 1800 yıldır zencilerin ikamet etmekte olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya göre Romalılar tarafından kurulan York şehri temelde Kuzey Afrikalıların yaşadığı çok kültürlü bir şehirdi. İsa''dan sonra 208 yılında Libya kökenli Septimus Severus bu şehri kurmuş ölene kadar da Roma İmparatorluğu'nu buradan yönetmişti. Bu tarihten sonra da Britanya'da Afrika kökenlilerin toplulukları yaşamaya devam etmiş, kendi kültürlerini ve varlıklarını sürdürmüştü. Yani Britanya asla sadece beyazların yaşadığı bir ada olmadı, neredeyse medeni yaşamın başlangıcından itibaren hep çok kültürlüydü.
Otoriteye İçten Darbe: Güç Timsali Lady Godiva ve Lanetli Kör Röntgenci Tom
Lady Godiva isminin aslı, eski İngilizce’de 'Tanrı'nın Hediyesi' olan 'God gift you'dan doğmuş olan Godgifu'dur. İngilizcenin Latinleşmesi döneminde ismin okunuşu Godiva’ya evrilmiş. 11. yüzyıl İngiltere'si...Coventry halkı, Lord Leofrei'nin koyduğu vergiler altında ezilmekte, gece gündüz çalışmalarına rağmen, tüm kazançları vergiye gittiği için yokluk ve sefalet içinde yaşamaktadırlar. İşte o anda ortaya çıkar Lady Godiva, GÜÇLÜ KADIN! Döneminin sembol isimlerinden olan Lady Godiva'nın hikayesi popüler kültürde de yer bulmuş ve film olmuştur. Sadece popüler kültürde ilgi çekmemiş, Parapsikoloji'nin yaratıcısı Freud tarafından da incelenmiştir. Şimdi hikayemize ve çözümlemelerimize geçelim..
İnsanlık Tarihinin Bilinen En Büyük 10 Patlaması
Yok etmeye yatkın doğamız, tarihimizde birçok felaketin başlıca nedeni olarak sayılabilir. Fakat 10 tanesi var ki, diğer tüm patlamalardan çok daha etkili olmuş, daha doğrusu gerçekleştiği yere çok daha fazla zarar vermiş, çok daha fazla insanın canına mal olmuştur...
1886'dan Günümüze 16 Maddede Satranç Şampiyonları
Modern satrancın kurucusu ve ilk resmi dünya şampiyonu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda doğan Wilhelm Steinitz, 1886'da resmen dünya satranç şampiyonu ilan edildi. Satrancı bilimsel olarak inceleyip üzerine teoriler geliştiren ilk kişidir.