Ortaçağ'da Şövalye-Salyangoz Düşmanlığının 7 Örneği
Ortaçağ'daki bilginin yegane kaynağı olan el yazması kitaplar kadim bilgeliği taşımaları kadar süslemeleri ve renkli tasvirleriyle de eşsiz sanat eserleri olarak görülmelidir. Manastırda karanlık bir odada kör bir mum ışığı altında kitapları tekrar tekrar aktaran ruhbanların içinde bulundukları karanlık dünya ile tezat renkli iç yapılarını yansıttıkları bu süsleme ve tasvirler ilginç özellikleriyle dikkat çekmektedir. Kimi zaman yazımı yapılan kitapta bahsi geçen konuları kimi zaman da sadece sanatsal bir süsleme amacı taşıyan bu tasvirler Ortaçağ hakkında ilginç anekdotlar taşımaktadır.Bu anekdotların belki de en ilginçleri arasında Salyangozlarla savaşan Şövalye figürleri bulunmaktadır. Antik zamanlardan günümüze bir çok toplumun diyetinde de bulunan salyangozlar Ortaçağ'da farklı bir anlamlandırmayla karşılanmıştır. Kutsallık atfedilen mitolojik kaynaklarından modern okuyucuları hayrete düşüren sempatik tasvirlerine Şövalye-Salyangoz düşmanlığı tarihçiler tarafından hala çözülemeyen bir sır olarak anılmaktadır. İşte Oraçağ elyazmalarından Salyangoz savaşçısı Şövalye figürleri...İyi seyirler.
Vefasız Dünya Tarafından İsimleri Unutulmuş 10 Büyük Şahsiyet
1899 yılında İkinci Boer Savaşı patlak verdiğinde, gazeteciler de Britanya Ordusu ile birlikte Güney Afrika'ya gittiler. İçlerinden biri, Joseph Rosenthal, yeni nesil bir gazeteciliğin öncülüğünü yapacaktı. Elindeki kamerasıyla savaşın en ateşli noktalarına giden ve görüntüler çeken Joseph Rosenthal, savaş gazeteciliğinde bir çığır açtı. Çektiği görüntüler, o zamanlar plazma televizyonlar olmadığı için, sinema salonlarında yayınlandı. Binlerce insan onun sayesinde savaşın gerçekten ne olduğunu birinci elden görme fırsatı buldu. Zamanında çok övülen, yere göğe konulamayan Rosenthal'in ise ismi ne yazık ki unutuldu, muhtemelen çoğu savaş muhabiri bile kendisini bilmiyordur. Çünkü, vefasız dünya.
İstiklal Caddesi’nde Bizans Mezarı Bulundu
Ömer Erbil’in Radikal’deki haberine göre, İtalyan birliğini kurarak İtalya’nın tek bir ülke olarak kurulmasını sağlayan ulusal kahraman Giuseppe Garibaldi, 1863 yılında İstanbul’da İtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği’ni kurdu. Cemiyet’in bugün halen faal olan binası 1885 yılında açıldı. Bina 1910 yılında kapsamlı bir değişime uğrayarak bugünkü halini aldı. İstiklal Caddesi’nde Deva ve Perukar çıkmazlarına bakan “Societa Operaia Binası” bilinen adıyla “Garibaldi” binasında yaklaşık bir yıldır hummalı bir restorasyon çalışması sürdürülüyor. Bina baştan aşağı onarılıyor.BİZANS DÖNEMİNE AİT KİREMİT MEZARLARİtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği hala varlığını sürdürüyor. Maddi sıkıntı çeken dernek binayı TÜRSAB’a kiraladı. TÜRSAB kültür merkezi yapmak düşüncesiyle binada kapsamlı bir restorasyon çalışmasına başladı. Binanın statik yapısını sağlamlaştırmak için temelleri açılınca büyük bir sürprizle karşılaşıldı. Kiremitlerin arasında bir kafatası görülünce İstanbul Arkeoloji Müzelerine haber verildi. Müze arkeologları gözetiminde yapılan kazı çalışmasında 4’üncü ya da 5’inci yüzyıla tarihlenen bir mezar olduğu anlaşıldı. Ardından binanın bodrumunda yapılan araştırmada Bizans dönemine ait 7 mezar daha bulundu. Kiremit örtülü mezarlara Pera bölgesinde ilk kez rastlanıyor. Mezarlık olduğu yönünde tahmin yürüten arkeologlar, komşu binaların altında da bu tür mezarlar olabileceğini ileri sürüyor.Temel kazıları sırasında Osmanlı ve Bizans dönemlerine ait çok sayıda tabak, çanak, şamdan gibi pişmiş toprak kaplar da bulundu. İskeletleri tam tarihleyebilmek için karbon testi yapılacağı belirtildi.
1930 Yılında Empire State Binası'nı İnşa Etmek İçin Ölümü Göze Alarak Çalışan İşçiler
Dünyanın en çok bilinen binası, hikayesi de ilginç; 102 katlı, 443,2 metre uzunluğundaki Empire State binası Amerika'daki İkiz Kuleler kurulana kadar dünyanın en uzun binası ünvanını elinde tutuyordu. İkiz Kuleler (Dünya Ticaret Merkezi) 11 Eylül saldırısında yıkıldıktan sonra ünvanını tekrar üzerine aldı. 2012'de ise tekrar kaybetti.Bu kocaman binanın inşaatının oldukça küçük bir güvenlik önlemi alınarak yapıldığını size gösterecek bu fotoğraflara bir göz atın;
Garip Akımının Yaratıcısı Orhan Veli Kanık ve Onu Garip Yapan '10' Efsane Şiiri
Orhan Veli Kanık (13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı. Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu 'üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair' olarak tanımladı.
IŞİD’in Vahşice Yok Ettiği 10 Kültürel Miras
Irak ve Suriye’de ardı arkası kesilmeyen terör eylemlerinde bulunan IŞİD, geçtiğimiz yaz ayından bu yana birçok arkeolojik bölgeyi de ortadan kaldırdı. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve tarihi açıdan oldukça önemli yapılar barındıran bölgede devam eden yıkımın ne yazık ki önüne geçilemiyor.IŞİD Şubat ayı sonunda, militanların kazma ve balyozlarla binlerce eseri parçaladığı, Musul Müzesi’ni yerle bir ettiği videoyu yayınlamıştı. Bunun dışında IŞİD, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Roma dönemi metropollerinden Hatra kentini de yıkıma uğratmıştı. IŞİD, ayrıca para kazandıran bir girişim olarak tarihi eser yağmacılığını da teşvik ediyor.Peki neden yıkımın önüne geçilemiyor? Bölgeden yıkıma ilişkin olarak, arkeologlara raporlar gelse de kapsamlı olarak bir hasar tespiti yapılabilmiş değil. Musul Müzesi’nden video görüntüsünün dışında hasara ilişkin pek fazla bir bilgi yok. Keza Hatra ve Nimrud metropolleri için de durum bu şekilde. Alman Arkeoloji Enstitüsü Irak saha ofisi direktörü Margarete van Ess de, hasarın büyüklüğüne ilişkin bilgi eksikliğini dile getirmişti.İşte IŞİD’in, 2014’ün temmuz ayından bu yana Irak ve Suriye’de yıkıma uğrattığı tarihi alanlar;
Phaselis Antik Kentinde Otel Projesine Durdurma
Antalya’nın Beydağları Milli Parkı sınırları içinde Phaselis antik kentine yakın bir noktada yapılması planlanan otel projesi için yapılan tahsise ilişkin mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıktı.‘ÇED gerekli değildir’ kararı alınmıştıBeydağları Olimpos Milli Parkı içinde 878 parsel üzerinde Fettah Tamince’ye ait Rixos zincirinde yer alan Ares Fasilis tarafından yapılması planlanan 280 oda kapasiteli Dream Of Phaselis için ÇED Yönetmeliği kapsamında 3 Aralık 2013’te Çevre ve Şehircilik Antalya İl Müdürlüğü’ne müracaat edildi.İl müdürlüğünün incelemesi sonrasında, projenin gerçekleştirilmesinin planlandığı alanın arkeolojik SİT durumunun incelenmesi için Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün, Milli Park sınırlarında kalıp kalmadığının belirlenmesi için de Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6’ncı Bölge Müdürlüğü Beydağları Sahil Milli Park Müdürlüğü’nün görüşü soruldu.Kurumların olumlu görüşleri sonrasında proje tanıtım dosyası üzerinden Antalya Valiliği, 26 Aralık 2013 tarihinde ‘ÇED gerekli değildir’ kararı aldı.Gerekçe: Telafisi güç zararlar doğurabilirKarara karşı aralarında Antalya Barosu, Mimarlar, Şehir Plancıları, Çevre Mühendisleri, Peyzaj Mimarları ve Ziraat Mühendisleri odaları Antalya şubelerinin bulunduğu sivil toplum kuruluşları ve şahıslardan oluşan 22 kişi ve kurum iptal davası açtı.Önce Antalya 2’nci İdare Mahkemesi, ‘ÇED raporu gerekli değildir’ kararına ilişkin yürütmeyi durdurma kararı aldı. Ardından Antalya 1’inci İdare Mahkemesi, alanın tahsisine ilişkin yürütmeyi durdurma kararı verdi.Mahkeme kararında, alanın özelliği dikkate alındığında başlayacak inşaat faaliyetlerinin telafisi güç zararlar doğurabilecek nitelikte olduğuna dikkat çekildi, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bu konuda yeniden karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulmasına hükmetti.Proje kamu vicdanını yaralıyorDavacıların konuyla ilgili yazılı açıklamasında, projenin kamu vicdanını yaraladığını belirterek, Akdeniz Üniversitesi’nin bölgede yaptığı teknik çalışmalar sonucu, tahsis edilen alanda daha önce saptanamamış çok sayıda antik kalıntıya ulaşıldığının altı çizildi.Diken
Game Of Thrones'un Türk Tarihinden Araklandığını Gösteren 9 Sağlam Kanıt
Çoğumuzun heyecanla beklediği, hatta bazılarımızın; bütün bir seneyi, o 10 bölüm için yaşadığı dizi; Game Of Thrones. Taht uğruna kardeşi kardeşe kırdıran, hükümdara babasının en yakın arkadaşının boynunu vurduran, sarayında bin bir entrikanın döndüğü dizinin 5.sezonunun başlamasına çok az kaldı.Peki size de bu dizi bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu?George R. R. Martin'in insanlara anlattıklarını lise sıralarında bize tarih öğretmenimiz de anlatmadı mı?Gelin, hep birlikte bakalım.
Özdemir Asaf'ın "Az Bildiğiniz" "Çok Anlamlı" 11 Şiiri
11 Haziran 1923 tarihinde Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. Babası Mehmet Asaf Şura-yı Devlet'in kurucularındandır. Babasının öldüğü yıl, 1930, Galatasaray Lisesi'nin ilk kısmına girdi. 1941 yılında 11. sınıfta, bir ek sınavla Kabataş Erkek Lisesi'ne geçip 1942 yılında mezun oldu. Hukuk Fakültesi'ne, İktisat Fakültesi'ne (3. sınıfa kadar) ve bir yıl Gazetecilik Fakültesi'ne devam etti. Bu arada Tanin ve Zaman gazetelerinde çalıştı ve çeviriler yaptı. İlk yazısı Servet-i Fünun, Uyanış dergisinde çıktı. 1951 yılında Sanat Basımevi'ni kurdu ve kitaplarını Yuvarlak Masa Yayınları adı altında yayımladı. 28 Ocak 1981'de hayata veda etti.