onedio

Gökhan Gönül Haberleri

Gökhan Gönül ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Gökhan Gönül ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Fenerbahçe 'Ele Güne Karşı'
Spor Toto Süper Lig'in 23. haftasında Fenerbahçe konuk ettiği Gençlerbirliği'ni Emre Belözoğlu'nun 57. ve 71. dakikada attığı gollerle 2-0 yenerek zirve yolunda önemli bir galibiyet kazandı. Spor Toto Süper Lig'in 23. haftasında Fenerbahçe konuk ettiği Gençlerbirliği'ni Emre Belözoğlu'nun 57. ve 71. dakikada attığı gollerle 2-0 yenerek zirve yolunda önemli bir galibiyet kazandı. FIFA kokartlı hakem Cüneyt Çakır'ın yönettiği maçta Fenerbahçe'nin ilk golü 57. dakikada penaltıdan Fenerbahçe'nin kaptanı Emre Belözoğlu'ndan geldi. Bu golden 15 dakika sonra ev sahibi ekip 2. kez penaltı noktasına geçti ve 71. dakikada penaltı noktasından Emre Belözoğlu'nun 2. golüyle 3 puanın sahibi oldu. Sarı-Lacivertliler bu galibiyetle Galatasaray'ın Çaykur Rizespor maçı öncesi önemli bir 3 puan aldı. En yakın takipçisi Beşiktaş'ın beraberlikle kapadığı haftada, aldığı 3 puanla şampiyonluk yolunda yerini sağlamlaştırdı. Bu sonuçla Fenerbahçe 51 puana yükselirken, Gençlerbirliği deplasmanda kaybederek 25 puanda kaldı. Fenerbahçe gelecek hafta deplasmanda Trabzonspor'un karşısına çıkarken, Gençlerbirliği ise evinde Sivasspor ile karşılaşıyor. İLK 11'DE 3 YABANCI Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig'de Gençlerbirliği ile yaptığı mücadelede, uzun bir aradan sonra ideale yakın bir kadroyla sahaya çıktı. İkinci yarıda geride kalan haftalarda sakatlık ve cezalar nedeniyle önemli futbolcularından yoksun kalan sarı-lacivertli takımda sakatlığı geçen Sow'un yanı sıra kart cezalarını tamamlayan Egemen Korkmaz ve Emre Belözoğlu 11 kişilik kadroya girdi. Fenerbahçe'nin 18 kişilik maç kadrosunda 5 yabancı bulunurken, bunlardan 3'ü ilk 11'de yer aldı. Teknik direktör Ersun Yanal, Sow, Kuyt ve Emenike'ye ilk 11'de görev verirken, Meireles ve Kadlec yedekler arasında bulundu. F.BAHÇELİ GOLCÜLER SAHADA Fenerbahçe'nin hücum yollarında etkili olduğu Sow, Kuyt ve Emenike, ligde 4 hafta sonra aynı anda ilk 11'de yer aldı. İkinci yarının ilk maçında Torku Konyaspor'a karşı ilk 11'de sahada bulunan 3 futbolcu, ardından sakatlık sorunları nedeniyle 4 lig maçında aynı anda kadroda bulunamadı. Sarı-lacivertli takımın bu sezon ligde en golcüsü olan Sow'un 9, Kuyt ve Emenike'nin ise 8'er golü bulunuyor. TRİBÜNLERDE 'MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ' SLOGANI Fenerbahçe'nin seyircisiz oynama cezası nedeniyle karşılaşmayı tribünlerde sadece kadınlar ve 12 yaş altı çocuklar izleyebildi. PFDK'nın Elazığspor maçında çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde 4. kez gerçekleştirilmesinden dolayı bir maç seyircisiz oynama cezası verdiği Fenerbahçe, lig tarihinde 21. kez seyircisiz maça çıktı. Bu sezon ikinci kez Kadıköy'de kadın ve çocuklar önünde maça çıkan sarı-lacivertli futbol takımı, kadın ve çocuklar önünde oynadığı 15. haftadaki Akhisar Belediyespor mücadelesini 4-0 kazanmıştı. Tribünlerdeki kadın ve çocuk seyirciler, karşılaşmanın başlamasına 10 dakika kala 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' şeklinde uzun süre bağırdı. MAÇ TEMPOLU BAŞLADI Hakem Cüneyt Çakır'ın düdüğüyle başlayan maç Fenerbahçe'nin seyircisiz cezası nedeniyle tribünlerde sadece bayanlar ve çocuklar yer aldı. Maçın ilk dakikalarından itibaren karşılıklı atakların olduğu maç seyirciler açısından oldukça heyecanlı geçti. Gençlerbirliği'nin Jimmy Durmaz ile başlattığı tehlikeyi atağa Fenerbahçe Sow ile cevap verdi. Maçın bundan sonraki dakikaları Sarı-Lacivertlilerin üstünlüğüyle devam etti. Gençlerbirliği savunmasının zor anlar yaşadığı ilk yarıda Fenerbahçe Sow ve Kuyt ile tehlike pozisyonlar yakalasa da bunları değerlendiremedi. Maçın ilk yarısı 0-0 beraberlikle sonuçlandı. FENERBAHÇE'DEN GOL TEPKİSİ! Fenerbahçe'nin 21. dakikasında Caner Erkin ile sol kanattan atak geliştirdi. Açılan ortaya Sarı Lacivertlilerden Sow ve Gençlerbirliği'nin kalecisi Ramazan yükseldi. Ramazan'ın Sow'un müdahalesiyle yerde kalması sonrası, hakem Cüneyt Çakır golü geçersiz saydı. Pozisyon sonrası Gençlerbirliği'nin kalecisi Ramazan'a müdahele etmek için sağlık ekipleri oyuna dahil oldu. Sow, kaleci Ramazan oyundan çıkarken futbolcunun son durumunu sordu. Kaleci Ramazan'ın yerine Ferhat Kaplan oyuna dahil oldu. ÇAKIR'A GOSSO TEPKİSİ Fenerbahçe cephesi maçın ilk yarısında Gosso'nun müdahalelerinden dolayı hakem Cüneyt Çakır'ın yönetimini eleştirdi. Sow'un geliştirdiği atağı Gençlerbirliği'nden Gosso'nun sert müdahalesi sonrası hakemin verdiği faul kararıyla oyun durdu. Çakır'ın düdüğüyle birlikte Fenerbahçe'nin yedek kulübesi Cüneyt Çakır'a tepki göstererek neden kart vermediği yönünde tepkilerini gösterdiler. İlk yarının son dakikalarnda Gosso'nun Fenerbahçeli futbolculara sert müdahaleleri devam etse de, Çakır, Gosso'yu kartla cezalandırmadı. PENALTILAR 3 PUANI GETİRDİ Spor Toto Süper Lig'in en çok penaltı veren hakemi ünvanını elinde bulunduran Cüneyt Çakır maçın 57. dakikasında penaltı noktasını gösterdi. Fenerbahçeli Gökhan Gönül'ün Gençlerbirliği kalesine gönderdiği topa Gençlerbirliği'nden Kulusic'in topa eliyle müdahalesi sonrası hakem penaltı verdi. Emre Belözoğlu'nun kullandığı penaltı takımını 1-0 öne geçiren golü attı. Bu pozisyondan 15 dakika sonra Alper Potuk'un Gençlerbirliği ceza sahası içinde 70. dakikada yere düşmesiyle hakem bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. Emre Belözoğlu'nun ikinci kez topun başına geçmesiyle takımını 2. kez öne geçirdi ve Fenerbahçe'ye 3 puanı getiren penaltı gollerini attı. Emre Belözoğlu maçın 75. dakikasında yerini Meireles'e bırakarak oyundan çıktı. Maçın bu dakikalarından sonra Fenerbahçe'nin baskılı ataklarından başka bir gol gelmedi ve 3 puanın sahibi Fenerbahçe oldu. MAÇTAN DAKİKALAR (İLK YARI) 2- dakikada Gökhan Gönül'ün kafayla indirdiği topa Sow'un ceza alanı önünde yerden vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci Ramazan Köse'de kaldı. 7- dakikada ceza alanı dışından kazanılan serbest vuruşta, Emre Belözoğlu'nun önüne açtığı topa Emenike çok sert vurdu. Kaleci Ramazan Köse meşin yuvarlağı direğin dibinde tokatlayarak, kornere gönderdi. Aynı dakikada korner atışını kullanan Caner Erkin, topu ceza alanı dışındaki Gökhan Gönül'e çıkardı. Gökhan'ın ceza alanına doğru havalandırdığı topu Kuyt, kafayla Sow'a indirdi. Altıpasta müsait durumda topla buluşan Senegalli golcü, kötü bir vuruşla meşin yuvarlağı boş kale yerine auta gönderdi. 9- dakikada soldan Uğur Çiftçi'nin ortasında ceza alanı içinde arka direkte Jimmy Durmaz'ın kafa vuruşunda, top yandan auta çıktı. 22- dakikada soldan Caner Erkin'in ortasında ceza alanı içinde kaleci Ramazan Köse ve Sow topa hamle yaptı. İki oyuncu arasında kalan meşin yuvarlak Sow'a çarparak savunmanın müdahalesine rağmen filelere gitti. Ancak hakem Cüneyt Çakır, kaleciye faul yapıldığı gerekçesiyle golü geçerli saymadı. Bu pozisyonda sakatlanan kaleci Ramazan Köse'nin yerine Ferhat Kaplan oyuna girdi.35- dakikada ceza yayı önünden Kuyt'ın vuruşunda, top yandan auta gitti.39- dakikada ceza alanı dışından serbest atış kullanan Caner Erkin'in sert vuruşunda, kaleci Ferhat Kaplan topu tokatlayarak uzaklaştırdı. Aynı dakikada Gökhan Gönül'ün uzun kullandığı taç atışında ceza alanı içinde Egemen Korkmaz'ın aşırdığı topa Bekir İrtegün'ün vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci Ferhat Kaplan'da kaldı. 40- dakikada Gökhan Gönül'ün sağdan ortasında ceza alanı içinde topla bulaşan Kuyt'ın dönerek yaptığı vuruşta, meşin yuvarlak üstten auta çıktı. 42- dakikada soldan Caner Erkin'in kullandığı taç atışında ceza alanı içinde Kuyt topu kafayla Sow'a indirdi. Senegalli futbolcunun sert şutunda top yine üstten auta gitti. Fenerbahçe: 2 - Gençlerbirliği: 0 Stat: Fenerbahçe Şükrü SaracoğluHakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık OngunFenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Caner Erkin, Mehmet Topal, Emre Belözoğlu, Kuyt, Alper Potuk, Sow, EmenikeGençlerbirliği: Ramazan Köse (Dk. 25 Ferhat Kaplan), Hakan Aslantaş, Radzkou, Kulusic, Uğur Çiftçi, Doğa Kaya, Gosso, Jimmy Durmaz, Petrovic, Zec, Stancu Sporx
Fener'de Sakatlıklar Can Sıkıyor
Sarı lacivertliler'de sakatlıkları süren Webo, Gökhan Gönül ve Egemen özel bir programla Gaziantepspor maçına yetiştirilmeye çalışılıyor. Fenerbahçe , Spor Toto Süper Lig'de 24 Mart Pazartesi deplasmanda Gaziantepspor ile yapacağı maçın hazırlıklarına iki günlük iznin ardından başladı. Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör Ersun Yanal yönetiminde basına kapalı gerçekleştirilen antrenmanda, ısınma hareketlerinin ardından iki gruba ayrılan futbolcuların 5'e 2 top kapma ve pas çalışması yaptığı belirtildi. Dar alanda hücum defans organizasyonlarıyla devam eden antrenmanın bireysel çalışmalarla tamamlandığı kaydedildi. İzinli olan Moussa Sow'un antrenmana katılmadığı, Pierre Webo, Gökhan Gönül ve Egemen Korkmaz'ın da takımdan ayrı özel program dahilinde çalıştığı bildirildi. Sarı-lacivertli takım, Gaziantepspor maçının hazırlıklarını yarın çift antrenmanla sürdürecek.Goal.com
Kartlar Havada Uçuştu Kazanan Aslan Oldu
Tüm Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği derbide gülen taraf Galatasaray oldu. Sarı kırmızılı takım Fenerbahçe'yi Hollandalı yıldızı Sneijder'in attığı golle 1-0 mağlup etti. Tüm Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği derbide gülen taraf Galatasaray oldu. Sarı kırmızılı takım Fenerbahçe'yi Hollandalı yıldızı Sneijder'in attığı golle 1-0 mağlup etti. Stadı dolduran taraftarlarının önündeki karşılaşmaya iyi başlayan Galatasaray, 9. dakikada Sneijder'in golüyle öne geçti. Orta sahada kontrolü elinde tutarak oyununu Fenerbahçe yarı sahasına yıkmaya çalışan sarı-kırmızılı takım, rakibinin hızlı hücumlarla kalesine gelmeye çalıştığı dakikalarda ise savunmasında açık vermedi. Drobga ile bir topu da direkten dönen Galatasaray, ilk yarıyı 1-0 önde bitirdi. Maça daha kontrollü başladığı görülen lider Fenerbahçe, rakibinin baskısını artırdığı dönemde savunma hatalarıyla dikkati çekti. Yapılan bir kademe hatasında Sneijder'in golüne engel olmayan sarı-lacivertli takım, 1-0 geriye düştü. Golden sonra ani ataklarla rakip kaleye gitmeye çalışan Fenerbahçe, istediği pozisyonları üretemedi ve gergin geçen derbide soyunma odasına 1-0 geride gitti. 9- dakikada Galatasaray 1-0 öne geçti. Soldan Selçuk İnan'ın yaptığı ortada Melo, topu sol çaprazdan ceza sahasına giren Sneijder'e indirdi. Bu futbolcunun gelişine yaptığı sert vuruşta, meşin yuvarlak uzak köşeden ağlara gitti: 1-0 22- dakikada Fenerbahçe'nin kullandığı korner atışı sonrasında hızlı çıkan Galatasaray'da Drogba, uzun pasıyla savunmanın arkasına kaçan Sneijder'i topla buluşturdu. Sol çaprazdan ceza sahasına giren Hollandalı futbolcu, dar açıdan şutunu çekerken meşin yuvarlak araya giren Gökhan Gönül'e çarparak kornere gitti. Aynı dakikada Telles'in ceza sahası dışından çektiği sert şutta, kaleci Volkan Demirel yerden seken topu son anda çeldi. 32- dakikada Selçuk İnan'ın soldan kullandığı serbest atışta, ceza sahası çizgisi üzerinde topu önüne indiren Drogba'nın güzel vuruşunda, meşin yuvarlak yan kale direğinden oyun alanına döndü. 33. dakikada Bekir İrtegün'ün ceza alanı dışından vuruşunda, top yandan auta gitti. 40- dakikada Galatasaray yarı sahasında Melo, Emre Belözoğlu'nun müdahalesiyle yerde kalınca, hakem Bülent Yıldırım, sarı-lacivertli futbolcuyu ikinci sarı karttan, kırmızı kartla oyundan ihraç etti. Kalan sürede sonuç değişmedi ve Galatasaray, gergin bir atmosferde oynanan karşılaşmanın ilk yarısını 1-0 önde bitirdi. İkinci 45 dakikada Burak Yılmaz ile farkı ikiye yükseltmek adına çok sayıda fırsatı değerlendiremeyen Galatasaray rakibine de gol fırsatı tanımadı ve sahadan 1-0'lık galibiyetle ayrılarak hem farkı yediye indirdi hem de Şampiyonlar Ligi için avantaj yakaladı.Eurosport
Aykut Kocaman: 'Fenerbahçe'deki Son 2 Yılım Çok Zor Geçti'
Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman, 'Fenerbahçe'de son 2 yıl özellikle benim adıma çok ağır geçti. Zaten temeldeki ayrılığımın nedeni de bu oldu.' dedi.Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman, kulübün resmi dergisine konuştu. Kocaman, Fenerbahçe'deki günlerine de değinirken son 2 yılının çok zor geçtiğini ifade etti.Röportajda şu ifadeler yer aldı:'18 aylık aranın ardından yeşil sahalara Torku Konyaspor'umuzun teklifini kabul ederek teknik direktör olarak dönen Aykut Kocaman hocamız ile Konyaspor Dergisi olarak son derece keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.'30 YILDA FAZLA DİNLENME FIRSATIM OLMADI''30 yıllık futbol yaşantım oldukça yoğun tempoda geçti. Fazla bir dinlenme fırsatım olmamıştı. Bu yüzden Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonraki dönem benim adıma önceleri iyi geldi. İlk iki aylık süreçte futbolla ilgilenmedim' sözleriyle sohbetimize başlayan teknik direktörümüz Aykut Kocaman, 'Çalıştığım dönemde sadece Ankaraspor'da iken 6 aylık bir aram olmuştu. O zaman açıkçası sivil hayata geçişte zorlanmıştım. Görevi bıraktıktan sonra yoğun fiziksel ve zihinsel bir yorgunluk ortaya çıkıyor. Bu işe odaklandığınız için çalıştığınız sürede etrafınızda sosyal bir çevre kalmıyor. Bıraktıktan sonra bir yerlere gitmeyi, eğlenmeyi sevmiyorsanız hayat artık sıkıcı olmaya başlıyor' diyor.'FENERBAHÇE'DE SON 2 YIL BENİM ADIMA ÇOK AĞIR GEÇTİ'Teknik direktörümüz Aykut Kocaman, iki yıl Ankaraspor ve sonrasında dört yıllık Fenerbahçe çalışma hayatından sonra verilen 18 aylık arayı şu sözlerle özetliyor: 'Fenerbahçe'de son 2 yıl özellikle benim adıma çok ağır geçti. Hem kulübün etrafındaki sorunlar hem de dolayısıyla takıma sirayet eden sorunların var olması benim adıma bu sürecin ağır geçmesine sebep oldu. Zaten temeldeki ayrılığımın nedeni de bu oldu. Kendimi biraz yorgun hissetmiştim ve karar mekanizmasında sıkıntılar doğabileceğini hissediyordum. Özellikle sinirlenme, hiddetlenme kat sayım biraz daha artmaya başlamıştı. Bunları kendimde gördüğüm zaman çok sağlıklı bir durum olmadığını fark ettim…''BODRUM'DA GEÇİRDİĞİM 2 AYDA DEŞARJ OLDUM''Ayrıldıktan sonra ilk 2 aylık süreçte futbolla çok fazla iç içe olmadım. 3-4 tane maç ancak izlemişimdir. Onun dışında hemen hemen lig dahil olmak üzere hiçbir futbol müsabakası seyretmedim. Ailemle Bodrum'a evime gittim. Orada dostlarımızla beraberdik. Bugüne kadar görmediğim tatil zamanlarını yaşadım. O dönemde tam anlamıyla deşarj oldum diyebilirim. Hem sportif hem de seyahat anlamında çok fazla gezme imkanım oldu. İkinci ayın sonunda artık hayat insana kendi düzenini dikte ediyor. Görev almadığım dönemde özellikle 1 yılı kendi adıma olumlu hatta severek geçirdim…''Biz ülke insanı olarak hayatımızı futbola odaklı olarak yaşıyoruz' diyen teknik direktörümüz Aykut Kocaman, 'Futbolculuk çocukluktan itibaren bütün varınızı yoğunuzu sadece fiziksel anlamda değil özellikle zihinsel olarak da ortaya koyduğunuz bir dönemdir. Futbola; binlerce çocuk arasından daha yetenekli olanların ön plana çıktığı bir iş kolu demek yanlış olmaz. Bu iş kolunun içinde bu şekilde yaşarken antrenör olduğunuz andan itibaren sorumluluklar biraz daha artıyor. Tamamen futbol odaklı oluyorsunuz' şeklinde görüş belirtiyor.Teknik direktörümüz Aykut Kocaman ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbet ile sizleri baş başa bırakıyoruz.'1996 YILINDAKİ DAVRANIŞIMI BUGÜN YİNE TEKRARLARIM'*Hocam 1996 yılında 2-1 kazandığınız Trabzonspor maçının ardından yaptığınız açıklamadan dolayı Dünya Fair-Play Teşkilatı tarafından Davranış dalında ödüllendirildiniz. O dönemki açıklamanız mutlaka ki içinizden geldiği şekliyle doğallık ve samimiyetinizden kaynaklanıyordu. Şimdi geriye dönüp baktığınızda aynı açıklamayı yine yapar mısınız ? Yoksa bir pişmanlığınız var mı?Hayır asla bir pişmanlığım yok. İnsanlık adına da meslek adına da çok evrensel bir durumdu. Bir sonuca gitme adına çalışırsın, çabalarsın. Başarılı olursun ya da olamazsın. Ben düşünce olarak hala o gün olduğu gibi aynı yerdeyim. Hatta düşüncelerim daha da pekişti diyebilirim. Futbolculuk dönemimizde tamamen kazanmaya odaklı olduğumuz için zaman zaman düşüncelerimizden sapabiliyoruz. Olgunlaşma ve insanları tanıma dönemindeydik. Fakat önemli olan 'Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmamak' düşüncesiydi. Bugün olsa yine aynı şeyleri söylerdim. Antrenörlük yaparken de oyuncularla kurduğum ilişkilerde de hep anlatmaya çalıştığım şey; 'Gücünüze inanın, gücünüzle beraber istediklerinizi yapabilirsiniz''SEMİH VE GÖKHAN GÖNÜL'ÜN DAVRANIŞLARI, DİĞERLERİNİ TEŞVİK EDER'*O günden bugünlere geldiğimizde Gökhan Gönül'ün bir maçta hakemin faul kararı verdiği hareketin faul olmadığını söylemesi, Semih Kaya'nın kornere çıkan ama aut kararı verilen pozisyonda hakeme giderek korner olduğunu ifade etmesi gibi normal bir davranışın basın tarafından fazla gündemde tutulmasının bir abartma olduğunu söyleyebilir miyiz ?Bu davranışlar doğal ve insani davranışlar. Hem Gökhan'ın hem de Semih'in yaptıkları temiz ve doğru davranışlar. Bu davranışların onaylanması ve zaman zaman abartılarak gündeme getirilmesi diğerlerini de teşvik eder. Bu anlamda yapılanların önemli olduğunu da söylüyorum. Ama diğer taraftan bunların da çok abartılarak yansıtılması da toplumun değer yargılarında önemli bir değişim olduğunu da gösteriyor.'BEN SENDEN DAHA İYİ YAPARIM HALİ ZORLAYICI'*Toplum olarak bireyler anlamında özellikle de siyasetten ve spordan çok çok anlıyoruz. Herkes çok iyi bir teknik direktör oluyor. Bunun dezavantajı var mı? Bu durum sizi nasıl etkiliyor ?Bu duruma biraz daha nesnel ve objektif bakmak lazım. Bunun böyle olmasından dolayı biz para kazanıyoruz ve tanınıyoruz. Bunu bir tarafa attığınızdan itibaren kendimizi de inkar etme durumumuz var. Dolayısıyla olayın bir tarafının bu olduğunu cebimize koyalım. Yani bir anlamda olması gereken bu. Bulunduğum bütün kulüplerde de, insanlarla temaslarımızda da aynı şey gözüküyor. Bu ilgi bizim için çok önemli ama öbür taraftan bu ilginin bir adım ötesine geçen 'Ben senden daha iyi yaparım' hali biraz zorlaştırıcı. Ama ülke adına bakıldığı zaman aslında geriletici ve örseleyici . Bizim işimizde bu zorluk var. Artık biz bunu kanıksadık. Öbür taraftan bunun bir davranış biçimi haline gelmiş olması insanların kendi yaptıkları işleri, kendi yaptıkları işlerdeki sıkıntıları, neleri başardıklarını, neleri başaramadıklarını, başarıyı yakalarken hangi safhalardan geçtiklerini, başaramadıkların da nerelerde takıldıklarını düşünmeden direk sizin işlerinize karışma durumları oluyor. Bu durum beni çok fazla zorlamıyor. Bunun bizim işimizin önemli bir parçası olduğunu, getirisinin de biraz da bu yüzden olduğunu düşünüyorum.'MADDİ GEREKSİNİME İHTİYACIM YOK, ÇALIŞMAYA HAZIRDIM'*Hocam takımımızla yaptığınız transfer görüşmesinin sizin de beklemediğiniz şekilde çok kısa sürdüğünü söylemiştiniz…Ana nedenlerden bir tanesi şuydu: Artık bir taraftan çalışmaya hazırdım ve çalışmak istiyordum. Çok şükür ki şuanda mali anlamda çok büyük gereksinimlere ihtiyacım yok. Ancak öbür taraftan da benim gibi futbolun tam içinde doğmuş, büyümüş ve hayatının merkezinde tamamen futbol olan biri için bu kadar uzun süre çalışmamaktan dolayı yavaş yavaş körelmeye doğru da gitme hali vardı. O nedenle artık çalışma fikrine kendimi hazırlamıştım. Yine Konyaspor'un olması hayatın güzel rastlantılarından bir tanesi. Daha önce burada çalıştığım ve iyi anılarım olduğu için güzel rastlantı diyorum. Başkanımız Ahmet Şan'ın o dönemde çalıştığım başkan olması, o dönemde beraber çalıştığım bir kaç yöneticinin görevde olması benim Konyaspor'u tercih etmemdeki temel etkenlerdi.'BİZİM İŞİMİZ YENİ STADI DOLDURABİLMEK'*Yeni stadyumumuzu beğendiniz mi?Stadyumu çok beğendim. Çok çok güzel olmuş. Türkiye'nin herhalde en iyi statları arasındadır. Hem zeminiyle hem de kendine ait yapısıyla çok güzel bir yer olmuş. Bizim işimiz de orayı doldurabilmek. İnşallah bunu da gerçekleştiririz. Umuyorum ve gerçekten gönülden diliyorum. Çünkü orası dolu olduğu zaman çok daha güzel olacak. İnşallah o günleri de benim olduğum günlerde yaşarız.'İNŞALLAH ZEMİNİ DOĞRU SAHA İYİ HAMLELERİYLE RENKLENDİRİRİZ'*Peki stadyuma girdiğinizde neler hissettiniz? Dikkatli bir şekilde incelediniz ve çok hoşunuza gitmişti. Uzun bir aradan sonra yeniden yeşil sahaya inmek sizin adınıza farklı bir duyguydu herhalde?E tabiki bir Anadolu şehrinde açıkçası önemli bir değişiklik bu. Ben her ne kadar 6-7 yıldır Anadolu'dan uzak olduğum için belki o yüzden de benim adıma daha önemli oldu. Eski stadyumun atletizm pisti, bisiklet veledromu ile sahaya olan uzaklığını ve iç sahada oynama avantajını fazla kullanılmadığını bilen biri olarak yeni stadyumu gördüğümde ve ilk içeri girdiğim andan itibaren orayı seyirciyle birlikte düşündüğümde doğrusunu söylemek gerekirse çok heyecanlandım. Bir kere zemin çok iyi. Türkiye'de şu anda en büyük problem ana binadan ziyade biraz daha ince işçilik olan zemini iyi yapmak ve korumak. Stadyumun çok da güzel zemini var. Tekrardan diliyorum ki inşallah stadı doldurmayı başarırız. Bunun içinde öncelikle iyi oynamak ve iyi sonuçlar almak gerekiyor. İnşallah bu güzel zemini doğru saha içi hamleleriyle renklendiririz.'ASLINDA GÜLÜYORUM'*Spor kamuoyunda ve taraftarlar arasında çok konuşulan bir konuyu açıkçası biz de merak ediyoruz. Aykut Kocaman çok fazla gülmüyor ve güler yüzlü değil diye. Bu konuda neler söylemek istersiniz ?(Gülüyor)… Evet böyle bir grup var. 'Azgın azınlık' diyorum ben onlara. Aslında öyle değilim. Öyle değilim demek için saha kenarında gülmem mi gerekiyor? Bu iş ciddi bir iş bir taraftan. Tabii ki eğlence işi de ama öbür taraftan da ciddiyeti olan bir iş. Dışarıda insanlarla karşılaştığım zamanlarda da soruluyor genelde. Bu bir dönem benimle ilgili önemli bir algı operasyonuydu bence . Ve tebrik etmek gerekiyor, yapıyorlar, başardılar. İnsanların benim hakkımda öyle düşünmelerini sağladılar.'ALGI OPERASYONU BENİ ETKİLİYOR'*Bu durum sizi etkiliyor mu peki?İnsanın etkilenmeme ihtimali olmaz tabi. Ama en az şekilde etkilenmeye ve dünyamı bunlara kapatmaya ve başka şeylere doğru yönelerek ilgilenmemeye çalışıyorum. Özellikle bu işi severek yapanların en büyük sıkıntıları da karşıdaki kişinin kendilerini kaale almadığını görmeleri. İşte benim en büyük silahım da bu.'İYİ OYUNLARA, İYİ FUTBOLA VE İYİ SONUÇLARA İHTİYACIMIZ VAR'*Karabükspor maçına geçelim. Siz de açıklama yapmıştınız kırmızı karttan sonra 0-0' a razıyken gelen golle alınan galibiyet ve takımı 90 dakika boyunca destekleyen bir seyirci topluluğu vardı. Çalıştırdığınız takımlar içerisinde Ankaraspor'u bir kenara koyalım. Hep futbola ilgi gösteren ve tribünlere karşı oynadınız. ..Konyaspor'da çalışırken o dönemlerde de güzel ve dolu tribünlere karşı oynamıştık. Yanılmıyorsam içeride oynadığımız son iki maça kadar da iddiamızı devam ettirmiştik. Ve başarıya giden takımlarını yalnız bırakmayan çok sağlam bir seyirci topluluğuna sahiptik. İkinci gelişimde ilk maçım Karabükspor mücadelesiydi. Konyaspor taraftarının takıma olan sevgisini ve sahiplenmesini çok iyi biliyorum. İlerleyen zamanlarda bu statta hem iyi oyunlara ve iyi futbola hem de iyi sonuçlara ihtiyacımız var. Şu anda aldığı sonuçlar nedeniyle biraz istikrarsız ve inişleri çıkışları olan bir takımımız var. Biraz daha standardı yükselttiğimiz andan itibaren bütünleşmenin çok daha üst seviyeye geleceğine inanıyorum. Bu da daha fazla seyircinin stadyuma gelmesine ve takımını desteklemesine neden olacak.*Sosyal medyayı takip eder misiniz?Hemen hemen sıfır…*Neden sevmiyor musunuz? Orada olanları okumak mı, görmek mi hoşunuza gitmiyor ya da ilginizi mi çekmiyor?Hayır onlarla alakası yok. Bunu bir nedene bağlayabilmek gerçekten güç. Bu önyargı mı ?. Değil. Sosyal medyada kendimi pek tarif edemiyorum belki bu yüzden. Ne Twitterla ne de Facebook ve diğer sosyal medya ile alakam var. Kişisel olarak uğraşma gibi bir durumum olmadığı gibi acaba ne oluyor diye de merak etmiyorum.'HAYATIMDA FUTBOL VE AİLEM VAR'*Aykut Kocaman futbol dışında kalan zamanlarında ne yapmaktan hoşlanır ?Tamamen futbolla uğraşıyorum. İkinc i olarak yanına şunu ekleyeyim dediğim bir şey yok. Tabii ki ailemizin dışında. Futbol artık sektörel anlamda gelişti ve bir de uzmanlaştı. Artık futbolu oluşturan çok şey var. Yani iyi bir takım yapalım dediğinizden itibaren çok şeyle ilgilenmek lazım. Zaten bunlar önemli bir zaman alıyor. Zihinsel olarak da direkt buraya yoğunluk veren bir insanım. Dolayısıyla arada sırada ailemle ve arkadaşlarımla yemeğe çıkmak dışında çok fazla şey yok hayatımda.Bu şekilde yaşamayı seviyorum. Biraz da zihnimi başka taraflara kaydırarak zamanımı da yitirmek istemiyorum. Ama futboldan ayrı kaldığım 18 aylık dönemde şunu öğrendim 'Etrafınızdakiler kadarsınız'… Etrafınızdaki sorunlar ve onların çözümleri dünyanın bütün dertleri bunlarmış gibi görünüyor. Ara sıra kenara çekilip biraz nefes almak, olaylara dışardan bakmak işe de verimliliği biraz daha artırıyor. Dolayısıyla bu dönemde biraz daha bunu hayatımın içine odaklı halini de bozmadan sokmak istiyorum. Onun dışında hayatımızda çok büyük renkler ve farklılıklar yok.*Eleştiriye açık bir insan mısınız?Dinlerim, dinlemeyi severim ve öğrenmeye çalışırım. Ben kendimi böyle görüyorum ama art niyet sezdiğim andan itibaren kendimi kapatırım. Kim olursa olsun hiç bakmam bile…'SAKALLI HALİM, SIKINTILI OLDUĞUMU GÖSTERİYOR'*Yeni imajınız bizim alışkın olmadığımız ama size çok yakışan bir imaj. Sakallı imajınızla ilgili neler söylersiniz ?Yazları zaten sakal bırakırdım. Bir de futbol oynarken ve antrenörken sıkıntılı anlarımda sakal bırakırdım. Sakallı halim, sıkıntılı olduğum anın temsili. Bu seferki sıkıntıdan değil ama. Fenerbahçe'den ayrıldım ve ayrıldıktan sonra Bodrum'a gittim. Bodrum'da da Bodrum adamı gibi oldum biraz (gülüyor)… O zamandan bu zamana da böyle kaldı… İlk defa sezona ve mesleğe böyle sakallı olarak girdim. Ama özel bir nedeni yok. Tamamen hayatın akışı içinde olan bir durum. Tepkiler olumlu zaten. Olumlu olduğun için de biraz daha böyle devam edeceğim…Sondakika.com
"Türk Futbolu İçin Çok Umutlu Değilim"
Arda Turan, Madrid’de FourFourTwo dergisinden Ahmet Yavuz’a bu sezonki performansının sırlarını anlattı.Bu akşam Atletico Madrid formasıyla Chelsea karşısında yarı final rövanş maçına çıkacak Arda Turan, Madrid’de FourFourTwo dergisinden Ahmet Yavuz’a bu sezonki performansının sırlarını anlattı. İspanya Ligi’nde şampiyonluğu hayal dahi edemeyeceğini belirten milli oyuncumuz şampiyonlar ligi’ndeyse sezon başında final oynama hedefinin olduğunu söyledi. Arda ayrıca gece yastığa başını koyduğunda eğer çok geç olmadan bir gün Türkiye’ye dönmesi durumunda Avrupa’da kupa kazandıracak bir kadronun içinde yer alabileceğini ve o takıma liderlik edebileceğinin hayalini kurduğunu belirtti. “Bu halimi seviyorum” diyor Arda. Kısa saç ve uzun sakal... “Böyle havalı bir şey oldu. Kendime geldim.” Arda’nın çeşitli ve her biri olay yaratan saç stillerinden sonra denediği bu imajı, 300 Spartalı filmiyle birlikte anılmıştı. Taraftarlar, Arda’yı Atletico Madrid’in Real Madrid’i 14 yıl aradan sonra mağlup ettiği maçın ardından filmdeki “Kral Leonidas” karakterine benzettiler. Gerard Butler’ın hayat verdiği bu karakter, gerçek bir öykünün kahramanıydı ve klasik antik çağda var olmuş Sparta Uygarlığı’na komuta ediyordu. Küçük devletini düşman işgaline karşı savunan ve sayıca çok üstün Pers Krallığı’na boyun eğdiren Spartalılar, bunu Kral Leonidas’ın o damarı sayesinde başarmışlardı: İnatçı, risk almayı seven ve korkusuz... Kralın 300 kişilik orduyla Persleri alt etmesi için sihire ihtiyacı vardı. Tıpkı Arda Turan gibi... 'Gözümün korktuğu şeyden korkmam' Kral Leonidas’ın tüm bu vasıfları, Arda Turan’ı ona benzetenlerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Gözümün gördüğü bir şeyden korkmam” diyor Arda. Barcelona’ysa çıkar oynarız. Real Madrid’se çıkar oynarız. Evet, dünyanın en iyi takımları, en büyük takımları... Ama öyle kimseden korkacak bir durumumuz yok!” Kral Leonidas, Atletico Madrid forması giyse, muhtemelen o da Real ve Barça için aynı şeyleri söylerdi. Atletico Madrid’le 2017 yılına kadar sözleşmesini uzatan Arda, Madri’de oldukça mutlu... Bu sezon İspanya’ya ve Avrupa’ya damga vuran takımdan ayrılmak gibi bir düşüncesi yok. Elbette kimse sezon başında ligde Atletico Madrid adına böyle bir senaryoyu hayal etmiyordu. Arda da öyle... Açıkçası iyi bir peformans sergileyip ligi ilk dört sırada bitireceğimizi tahmin ediyordum” diyor. Ama asla son haftalara girilirken Real Madrid ve Barcelona’nın önünde puan farkıyla lider olacağımızı düşünmemiştim.” Ligdeki insanüstü” performansa şaşırmış olsa da Şampiyonlar Ligi için büyük” düşünüyordu. Hayallerimi çok fazla söylemiyorum çünkü bazen kendim gibi gülüyorum. O kadar büyük hayallerim var ki...” diyor ama artık Avrupa’nın bir numaralı organizasyonu için sezon başında düşündüklerini rahat rahat söyleyebilir. Sezon başında Şampiyonlar Ligi’nde finale gitmek gibi bir hayalim vardı.” Arda, Atletico Madrid’in sahası Vicente Calderon Stadı’nın çimlerinde FourFourTwo’nun sorularını içtenlikle yanıtladı. Takım olarak bu sezon çok yoğun bir fikstürde mücadele ettiniz. Fiziksel olarak ne durumdasın? Yıprandık... Vücut olarak hepimizin yıprandığı aşikâr. Bizim oynadığımız sistemde biz topa sahip olan değil, topun arkasında duran bir takımız. Savunma üzerine kurulu bir sistemimiz var. O yüzden özellikle benim gibi ikinci bölgenin kenarlarında oynayan oyuncular için çok sıkıntılı bir sistem bu. Çok fazla efor sarfedilen bir sistem. Ama sezon sonuna kadar elimizden ne geliyorsa yapacağız. Simeone senin için “İspanyolca bilmiyor ama onunla bakışarak, vücut diliyle anlaşıyoruz” demişti. Aranızda nasıl bir iletişim var? Biz onunla sahanın içinde bazen bir bakışla bile anlaşıyoruz. Bakışıp gülüşüyoruz... Mesela Şampiyonlar Ligi müziği çaldığında dönüp bana bakar ya da büyük maçlarda seramoniye çıkarken gelip kulağıma bir şey fısıldar... Beni çok fazla geliştirdiğini, çok yönlü bir oyuncu yaptığını düşünüyorum. Beni benden daha iyi tanıyor ve çok iyi kullanıyor. Enerjimi, gücümü ve zekâmı maksimum seviyede kullanabilecek ender hocalardan biri. Onun yönetiminde daha fazla efor sarfedip daha az gole gidip atağı organize ediyorum. Tamamıyla hocanın istedikleri doğrultusunda hareket ediyorum. Zaten doğrusu da bu... Real Madrid ve Barcelona’yla baş edip, onları alt etmek nasıl bir duygu? Barcelona ve Real Madrid’in çok özel oyuncuları var. Messi ve Ronaldo’nun durumu, Neymar’ın ve Bale’in durumu... Çok özel oyunculara sahipler. Ama onlarla savaşmak hoşumuza gidiyor. Finansal güçleri, taraftar sayıları, global değerleri ortada. Ama bizim kendi halinde, taraftarıyla bütünleşmiş, birbiri için savaşan, daha özel bir halimiz var. İnsanların gözünde daha sempatiğiz. Bu güçle, her şeyi kazanabiliriz. Peki sence Atletico Madrid’in başarısı sürdürülebilir olacak mı? Bence Atletico Madrid transfer politikasını çok iyi sürdürebilen bir kulüp. Zaten bu seviyeyi korursak yayın gelirlerinde payımız artacaktır. Tabii ki kulüp olarak Real Madrid ve Barcelona’nın seviyesine ulaşmak çok zor. Zaman alacaktır. Ama Atletico Madrid İspanya’da bu konuda potansiyeli olan en büyük kulüp. Diğer taraftan yeni stat geliyor, yeni tesisler geliyor... Her sene Şampiyonlar Ligi’nde kalıp ligde şampiyonluğu kovalayabilecek bir durumumuz var. O yüzden her şey olabilir. Bir röportajında “Fiziksel olarak Messi ve Ronaldo kadar iyi olmam mümkün değil” demiştin. Senin için zirve noktası neresi? Açıkçası 27 ile 31 yaş arasında sahip olduğum potansiyeli daha fazla açığa çıkarabileceğimi düşünüyorum. Eğer Atletico Madrid gibi dünya devleriyle yarışan, uluslararası arenada boy gösteren bir takımın oyuncusuysam içimde çok büyük bir potansiyel var demektir. Sadece bunu daha sürekli bir hale getirmeliyim. Ama bunu tabii lafta bırakmamak, çok çalışmak lazım. Özellikle Atletico Madrid kariyerine bakınca “çalışmak” kelimesinin senin için anahtar kelime olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle… Mesela bizim takımda Raul Garcia muhteşem bir örnek. Bir gün kitap yazarsam kitabımda muhteşem bir yeri olacak. Yüzde 30 yetenek, yüzde 70 çalışmadır. Çalışırsan oynarsın. Gerçekten kitap yazacak mısın? Evet yazacağım. Çok laylaylom bir kitap olmayacak. Herkesi eleştiren, gerçekleri söyleyen bir kitap olacak. Basının önünde her şeyi söyleyemiyorsun, politik davranıyorsun. Atletico Madrid’e gittiğin ilk aylarda TFF’nin Tam Saha dergisine verdiğin röportajda “Burada insan olarak bir birey olduğumu hatırladım” demiştin. Hala böyle mi düşünüyorsun? Çok büyük laf etmişim be! Doğru laf etmişim ama... Hâlâ arkasındayım! Mesela biraz önce antrenman bitti, bundan sonra hayat bana ait. Kimsenin hatrı gönlü yok. Türkiye’de sürekli birilerini ziyaret etmeniz gerekiyor. Kırılanlar var, bozulanlar var, dedikodular var. Dedikodulara cevap vermek zorundasın... Galatasaray taraftarıyla arandaki buzlar eridi mi? Galatasaray camiasının her zaman altın çocuğu oldum. El bebek gül bebek yetiştik. Tabii ki sorunlar oldu, ağladık sızladık falan. Ben de Galatasaray’a karşı elimden gelenin en iyisini vermeye çalıştım. Sadakatli davranmaya çalıştım. 24 yaşına kadar hep Avrupa takımları isterken Galatasaray’da kaldım. Bu da gözardı edilmemeli. ‘Bırakıp kaçtı’ diyenler var. Ben bırakıp kaçmadım. Takım sekizinciyken iğneyle çıkıp oynadım. Doktorlar orada... Takım yeni sezonda muhteşem bir kadro kurmuştu, şampiyon olacağı belliydi, ben o zaman gittim. Bırakıp kaçmak o zamanlar ben sakatım deyip oynamamaktı. Herkes Manisa’da nasıl oynadığımı biliyor. Öyle üç kuruşa beş köfte yok. Peki bu süreçte suçlu Galatasaray taraftarı mıydı? Taraftar suçlu olur mu? Arda Turan diye stadı inletirken iyiydi. Şimdi kötü mü olacak? Ve sen de kafana koydun ve Atletico Madrid’in yolunu tuttun… Çünkü yaşam alanı bırakmadılar bana... Eğer yaşam alanı verilseydi Selçuk, Burak, Sabri, o zaman Caner de bizdeydi; bu kadroyla Şampiyonlar Ligi olmasa da en azından Avrupa Ligi’nde şampiyon olabilirdik. Hâlâ bazen yatarken eğer çok geç olmadan bir gün dönersem Avrupa’da bir kupa kazandıracak kadronun içinde yer alabilirim diye düşünüyorum. Madrid’de mutlu musun? Burada kendime ait vaktim oldu. Kendimi bıraktım. Düşünme fırsatı buldum. Kafam temizlendi. Geçen gün okuyorum, Selçuk’la Burak’ın stattan arabalarıyla ayırlmaları bile problem. Kardeşim nolur ya! Maç bitmiş, ne istiyorsa yapsın futbolcu. İstiyorsa yürüyerek gitsin. Burada biz maça iki saat kala otomobillerimizle geliyoruz, herkes de otomobiliyle ayrılıyor. Kız arkadaşıyla maça gel, ne var bunda? Profesyonel futbolcu milyon dolarlar kazanıyor. İşyerine ihanet edecek kadar aptal mı? İhanet eden zaten üç gün sonra kendini sahada belli eder. Şikayetçi olduğun hiç mi bir şey yok? Bütün gün uyuyorlar (gülüyor). Geç yemek yiyorlar. Benim de bu yüzden kilo problemim oluyor, moralim bozuluyor. Saat 21:30’da yemek daha yeni başlıyor! Karnını nasıl doyuruyorsun? Her kültürün yemeğini yiyebiliyorum. Dünya mutfağını da seviyorum. Çin yemeği seviyorum ama çok kızartma işi var. Çünkü biz küçükken Bayrampaşa’da arka tarafta Çin restoranı vardı, hep oraya gider yerdik (gülüyor). Paella seviyorum. Deniz mahsullerinden böcekleri çok seviyorum. Şimdi ‘Ne havaya girmiş’ diyecekler ama çok seviyorum, ne yapayım. Sonradan görme olduğum için bunların hepsini çok seviyorum (gülüyor). Galatasaray’daki süreci de takip ediyor musun? Futbolcular da baskı altında... Çok fazla takip etmiyorum çünkü canım sıkılıyor, üzülüyorum. Arkadaşlarımın hepsi özel oyuncular, korunmaya ihtiyaçları yok. Sonuçta son iki senenin şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi çeyrek finali var. Birazcık saygı diyorum. Mancini’yi başarılı buluyor musun? Mancini zaten durumu açıkladı. ‘Ben buraya yeni takım kurma hedefiyle geldim’ dedi. O tabii Avrupa’da görmediği tarzda şeyler gördüğü için yadırgaması, sinirlenmesi çok normal. Ama Türkiye şartları böyle, alışması lazım. Hedefinin bu sene olmadığını söyledi. Beklemek lazım... Manchester City’de, Inter’de yıldız oyuncuları idare etmek ve başarılı olmak... Bunlar büyük işler. Mancini büyük bir hoca. Sana göre Türkiye’den Avrupa’ya gidebilecek oyuncular kimler? Gökhan Gönül ve Caner Erkin oynayabilir. Selçuk İnan, Burak Yılmaz ve Semih Kaya da öyle... Arda, Olcan Adın’ın da büyük potansiyeli olduğunu düşünüyor. Trabzon’da bütün yük ona kalıyor. Salih Uçan’ın, Emre Çolak’ın, Muhammed Demirci’nin ve Muhammed Demir’in kendini geliştirmesi lazım. Cenk Tosun’da iyi bir potansiyel var. Oyuncularımızın potansiyeli var ama bu potansiyel yetmeyebilir. Çalışmak, üzerine koymak lazım çünkü buralar başka bir seviye. “Arda Turan’ın başarısı, Türk futbolunun başarısı değildir.” Bu görüşe katılıyor musun? Yüzde 100 katılıyorum. Şansım çok yanımda oldu. Ben Mleda Boleslav maçında böyle olmasam... Millet bana şımarık falan diyor ya, öyle olmasam bugünlere gelemezdim ki! Ben nasıl oynayacağımı çözdüm, biraz Şam şeytanlığı yaptım. Böyle oynarsam formayı alırım diye kendi yolumu buldum. Sana bir süpergüç verip, “Türk futbolunda bir şeyi değiştirebilirsin” deseler neyi değiştirirsin? Bir hakkım olsa bütün kulüplerin altyapı tesislerini değiştiririm. Yataklı, eğitmenli, psikolojik danışmanlı, özel hocalı, İngilizce eğitmenli... Muhteşem çim sahalar... İşin temeli burada. Altyapı hocasına 2-3 bin lira maaş verirsen bu iş olmaz. Kulüp, altyapılarına kaynak ayıracak ki orası maddi olarak tatmin olunan bir yer olsun. Böylece eski futbolcu yorumculuğa kaçmayıp o işe odaklansın. Maalesesf altyapı hocalığını önemsizleştirdiler, itibarsızlaştırdılar. Kulüplerin altyapı hocaları kendi statlarında maç bile izleyemiyorlar! Türk futbolunun geleceği için umutlu musun? Çok umutlu değilim, çok da endişeli değilim. İpin üzerinde gidiyoruz. Fatih hoca bunun planlarını yapıyor. Sadece onun değil, altında çalışan herkesin aç olması lazım. Mesela bu ülke Abdullah Avcı’yı kaybetmemeli. Abdullah hoca bir gün tekrar bu milli takımın başına gelebilmeli. Bir kere olmadı diye vazgeçmemeliyiz.
"Selçuk İnan'ın Fenerbahçe'de Olmasını Çok İsterdim"
Fenerbahçe'nin başarılı oyuncusu Gökhan Gönül, TRT SPOR'da yayınlanan Futbol Ateşi programına önemli açıklamalarda bulundu.Gönül, Galatasaray-Fenerbahçe maçında Galatasaray taraftarları tarafından protesto edilen Selçuk İnan için 'Bizim takımda olmasını çok isterdim' dedi.İNŞALLAH DAHA GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ Geride kalan 2 yılda yaşadığımız sıkıntılardan sonra bu sezon o zorlukların taçlandırılması gerekiyordu. 30 seneye yakın bir zamandır alamadığımız Türkiye Kupasını almıştık artık şampiyon olmamız gerekiyordu. Sezon başında kulüpteki tüm çalışanlar dahil şampiyonluğa inanmıştık. Fikstürümüzde iyi olunca başkanımız sezon öncesi yanımıza gelip şöyle dedi: “2010-2011 sezonun ikinci yarısında 17’de 17 yapmıştınız. Bu fikstürü görünce şimdi de aynı şeyi yapmamanız için hiçbir neden göremiyorum” demişti. Böyle söyledikten sonra bir Konya faciası yaşadık. Ondan sonra takım arasında yeniden bir toplantı yaptık. Başkanımızda geldi “Ben size inanıyorum, hocanızın arkasındayım, sizin arkanızdayım, bu sene şampiyon olmamız lazım” dedi ve orada bir start alındı. Güzel maçlar oldu, son dakika galibiyetleri bizi ekstra motive etti ve sonunda da şampiyonluk geldi. 3 Temmuz sürecinde çok acılar çekmiştik artık hepsini geride bıraktık, inşallah daha güzel günler göreceğiz. SON DAKİKA GALİBİYETLERİNDE ERSUN HOCA'NIN PAYI BÜYÜK Son dakika gollerimize insanlar önce şans dedi ama bu maçların sayısı arttıkça öyle olmadıklarını gördüler. Bu son dakika galibiyetleri takımın her şeyini verdiğinin göstergesiydi. Takımı da zaten hep olumlu yönde etkiledi. Bir sonraki maç mesela skor berabereyken herkes gol arıyordu, yine olabilir inancımız hep vardı. Bu takımın azmini gösteriyordu. Vazgeçmemenin, inanmanın bir zaferiydi. Fenerbahçe’nin fizik olarak çok iyi durumda yorumlarına kesinlikle katılıyorum. Bizde bazı kulüplerde bazı sezonlar zaman zaman 70. Dakikadan sonra düşüş yaşarlar. Biz belki fizik kapasitemizi çok yükseltmedik ama düşmeyi hiç yaşamadık. Bu da şampiyonlukta emeği çok büyük olan Ersun hocamızın başarısıdır diye düşünüyorum. O yüzden son dakika galibiyetlerinde Ersun hocanın da payı büyük. ERSUN HOCA'NIN PROGRAMINA ÇABUK UYUM SAĞLAYAMADIK Aslında Ersun Hocanın çalışma programlarına çabuk uyum sağlayamadık. Aramızdaki toplantılarda Ersun Hoca bize “Ben futbol için, antrenman bilimi için çevrilmesi gereken bir sayfa varsa çevirmişimdir, emin olun. Siz benim dediklerimi yapın sonunda başarı gelecektir” derdi. Hocamızın futbolda bilmediği bir şey yok. Bizim antrenmanlarımızı izleyen biri Ersun Hocanın bize neler kattığını çok rahat görebilir. Ersun hoca gibi futbol konusunda bu kadar başarılı insanları ülkemizde yükseltmemiz gerekiyor. Sonuçta ortadaki başarıda belli. Ben Ersun Hoca ile çalışmaktan çok memnunum. Sezon başında hemen alışamadık çünkü çok ağır antrenmanlar yaptık. İlk 2 hafta neredeyse topa dokunmadık. Fenerbahçe takımının zaten bir yeteneği var. Fiziki olarak yükselmemiz gerekiyordu. Ersun hocada bunu başardı. Ersun hocanın devam etmesiyle ilgili karar verecek insanlar biz değiliz. Başımızda bir yönetim var, başkanımız var. Onların ve hocanın kararı olacak. İnşallah kalır. Fenerbahçe için çok güzel şeyler başardı, şampiyonluğu getirdi. Umarım devam eder. Başkanımız sadece birilerini yükseltmek yada fırça atmak için değil, bende sizin yanınızdayım mesajını vermek için müsait olduğu hemen her zaman Samandıra’ya geldi. Bizi bırakın Türkiye’ye ilk defa gelen yabancı oyuncularımızda Aziz başkan için “O bizim babamız” diyebiliyor. Fenerbahçe’ye hayatlarını adadıklarını gördükleri için Aziz başkanı bu kadar seviyorlar. Tabi ki Can Bartu, Lefter bizim için bir efsane. Onlar zaten her zaman anlatılacak. Ama benim bir oğlum var 2,5 yaşında. İnşallah bir tanesi daha gelecek. Bende onlara Aziz başkanı anlatacağım. Onun ne kadar büyük bir Fenerbahçeli olduğunu, Fenerbahçe adına her şeyini adadığını, her zaman iki lafından birinin Fenerbahçe olduğunu, böyle bir insanın takımında oynamanın gurur verdiğini anlatacağım. Gerçekten çok büyük bir başkan. Sıkıntıları hala devam ediyor inşallah mutlu sonla bitecek bu durum. Geçen sene 10 asist yaptım, 4 gol attım. Bu sene ise sadece 4 asist yaptım. Bunun da en büyük nedeni Caner’in bu seneki performansı. Üzerimdeki yükü büyük ölçüde azalttı. Bu sene durduramıyoruz Caner’i. Değil biz hiçbir takım durduramadı. İnşallah sözleşmesini de yeniler ve bizle beraber olmaya devam eder. DOKTOR BENİ UYUTSUN DAHA İYİ İnsanlar Gökhan neden bu kadar çok sakatlanıyor diye söylüyorlar ama bir ikili mücadelede ayağıma topu uzatmasam, kendimi bu kadar zorlamasam sakatlanmam. Mesela arada kalan bir topa belki profesyonellik gereği ayağını sokmaman lazım ama ben biraz amatör düşünüyorum. Sahanın her yanında elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Benim için en kötü şey kenarda olmak, maçı orada izlemek. Sakat yada cezalıysam doktor beni uyutsun daha iyi. Kenarda izlemeye dayanamıyorum. Benim ağrı eşiğimde biraz yüksek olduğu için başka arkadaşlara oranla ağrılara daha çok dayanıyorum. Sonuçta her şey takım için. EN ÖN PLANA ÇIKAN CANER ERKİN Bu sezon Türkiye liginde ön plana en çok Caner çıktı. Sow, Emenike, Webo ve Kuyt 4’lüsü kimse göz ardı edemez ama Caner en ön plana çıkan isim oldu. BUNLAR TARAFTAR DEĞİL Karabük maçı bizim için bir ders niteliğindeydi. Eskişehir ve Sivas maçlarını kayıpsız geçsek şampiyonluğumuzu belki daha erken ilan edecektik. Ama orada kayıp yaşayınca yeniden bir araya geldik, toparlandık. Trabzon maçı sonrası şampiyonluktan iyice emin olduk. Soyunma odasında herkesin yüzündeki hırsı görünce tamam dedim. Bizi artık kimse yakalayamaz. Rakiplerimizin de o maçtan sonra bizi takip etmeyi bıraktıklarını düşünüyorum. Trabzon maçında yaşananları anlamıyorum. Bir kulübe kızgın olabilirsin. Tepki gösterebilirsin ama sahaya girmeye çalışmak ne demek. İnsen ne yapacaksın. Futbolcuları mı keseceksin, doğrayacak mısın? Ne yapacaksın. Amaç ne? Anlayamıyorum. Volkan’ın elinde gözüken taşı sahaya niye atarsın. Ölmesini mi istiyorsun Volkan’ın. Burada tüm Trabzon taraftarından bahsetmiyorum. Ama bunları yapanları stada sokmayacaksın. Bunlar taraftar değil. Kendi seyircimde aynı şeyi yapsa yorumum aynı olur. 'TÜRKİYE'Yİ TER EDELİM DAHA İYİ' DEDİK Eskişehir ve Sivas kayıplarından sonra Gençlerbirliği maçı öncesi, eğer burada şampiyonluğu verirsek kimseye bakacak yüzümüz olmayacağını, sokağa bile çıkamayacağımızı, Türkiye’yi terk edelim daha iyi dedik. Zaten çıktık Gençlerbirliği’ni mağlup ettik, ardından Trabzon maçı ve artık herkes inandı. Maçların gerginliğinden dem vuruyorsak Beşiktaş maçında da bunun olması lazımdı ama olmadı. Bilic ile yaşadığımız güzel diyalog ortada. Rakip takım futbolcusundan bir terbiyesizlik olmadı, bizden de olmadı. Sonuçta da maç güzel bir şekilde berabere bitti. Ama başka bir takım olsa aynısının olacağını düşünmüyorum. İnsanlar futbolun bir eğlence olduğunu unutmaması lazım. Caner’i Beşiktaş maçında yaptığı centilmenlikten dolayı niye eleştirilim ki. Sahadaki futbolcuların hiçbirinin bilmediği bir kural nedeniyle Caner öyle bir hareket yaptı. Bizde sonra öğrendik karar doğruymuş ama hiçbirimiz bilmiyorduk. Caner doğru davrandı orada. SELÇUK İNAN'IN BİZİM TAKIMDA OLMASINI ÇOK İSTERDİM Önce Akhisar’ın sonrasında Karabük’ün bizi alkışlaması çok güzel. Burada en büyük payı Hamza hocaya vermek lazım. Zaten Türkiye’de herkesin duyduğu bir isim. Kendisine yakışanı yaptı. Bizde böyle bir durumda olsak bizde alkışlarız. Niye yapmayalım. Futbol öyle bir şey ki, kimi zaman sizi vezir kimi zaman sizi rezil eder. Selçuk İnan, Galatasaray’ın bundan önceki 2 şampiyonluğunda bana göre %75 payı olan adam. Bizim maçta ona yapılan protestoyu hak ettiğini hiç düşünmüyorum. Bende ona orada destek olmadım istedim. O da benim gibi duygusal bir insan. Bizim takımda da olmasını çok isterdim. O maçta sadece Selçuk’a destek olmak istedim. CANER'İN PEROFRMANSINA YAKIŞIR BİR GOLDÜ Emre abinin Kasımpaşa’ya attığı gol mükemmeldi. Caner’in Kayserispor’a attığı gol inanılmazdı. Duran bir top değildi. Caner’in sezon performansına yakışır bir goldü. Mehmet Topal’ın Akhisar’a attığı gol çok güzeldi. Belki hepsi aklıma gelmiyor bizim adımıza sezonun en güzel golleri bunlardı. MANCINI DÜRÜST Bİ İNSAN Karabükspor maçında yaptığımız kağıt esprisine bazıları çok fazla alınmışlar. Hala aynı hataları yapmaya devam ediyorlar. Maçtan 2-3 gün önce bize yapılan bir terbiyesizlik vardı. Paylaşılan videoda edilen küfürleri herkes biliyor. Biz en azından böyle bir şey yapmadık. Emre abide Mancini’nin çok iyi bir insan olduğunu daha önce 2 sene çalıştığını. Eğer böyle bir şey yaparsak, insanların ona yorabileceğini, ayıp olabileceğini söyledi. Bizde maçtan sonra gerekli açıklamayı yaparız, onunla alakası olmadığını söyleriz dedik. Mancini de zaten daha önce şampiyonluğu bizim hak ettiğimizi söyleyen, dürüst bir insan. Biz bunu sadece bize yapılan bir terbiyesizliğe cevap vermekti. Küfür etmeden biz espri yapılsa biz kabulleniriz. Mancini ile alakası yoktu bunun. Güzel bir espriydi, insanlarından buna ekran başında güldüklerini düşünüyorum. Küfür, terbiyesizlik olmadığı sürece böyle kaliteli esprilere varım.Maraton
Osmanlı İmparatorluğu En Geniş Haliyle Hala Ayakta Olsaydı, Dünya Kupasına Hangi Kadro ile Katılırdı?
Malum bu aralar spor programlarında 'Yugoslavya dağılmasaydı şöyle güzel bir takım olurdu', 'Sovyetler dağılmasaydı böyle güçlü bir takım olurdu' muhabbetleri pek bir revaçta. Onu bunu geçtik de Osmanlı İmparatorluğu, o en büyük topraklarıyla ve doğal sınırlarına ulaşmış haliyle bugün ayakta olsaydı ne olurdu, onu hiç düşündünüz mü? Biz düşündük ve geniş bir kadro yarattık. Ve bu kadro emin olun Dünya Kupası'nın en büyük favorilerinden biri olurdu. Takımın yaş ortalaması: 26.5 Değeri ise: 361 Miyon Euro Not: Hırvatistan, Fas ve Ukrayna'yı; Osmanlı buraları tam olarak fethedemediği için listeye almadım. İşte o kadro: